Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - türk kimdir
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 14, 15, 16  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 7. sayfa (Toplam 16 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 7:23 am    ileti konusu: esselamün aleyküm ve rahmetullah Alıntıyla Cevap Gönder

KARDEŞLERİM BU FORUMDA NEDEN BENİM SORULARIMA CEVAP VERİLMİYOR ALP_TUR VE ALP_TUR GİBİ OLANLAR TEKRAR SORUYORUM


ALLAH İSMİ ŞERİFİ İSLAMİYETTENN ÖNCE HANGİ ZAMANDA VE HANGİ KAVM TARAFINDAN PUTLARINA SÖYLENMİŞTİR BUNUN AÇIKLAMASINI YAPMAK ZORUNDASINIZ KARDEŞLERİM LAFI ATTINIZ BİR KERE ORTAYA SAYGILARIMLA

ALLAH (AZZE VE CELLEYE ) EMANET OLUN SA
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
Alper_Tunga72
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Feb 04, 2005
İletiler: 665
Şehir: TC-İzmir

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 8:12 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Gazibaba Allah aşkına biraz insan gibi yaz.Biraz zor olacak ama dene olmazsa.
ALP-TUR'un yazdığı yazılara 'alpertunga' diyerek cevap veriyorsun.Saçma sapan konuşmayı bırak.
Senin başka isimler kullanma ihtimalin benden çok daha fazla.Ta 2004'te üye olmuşsun ve sadece 93 yazın var.Ne malum senin başka adlarla yazmadığın.
Önüne gelene iftira atmayı bırak.İlla ki atıcam diyorsan biraz mantıklı at..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 9:56 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

AlpTur
Biz Necip Fazıl'ı seviyoruz.
Her okuduğun makalenin gerçekçilik payı nedir?
Her Türkçü denilen insan ve sitelerin kimler tarafından oluşturulduğunu biliyor musun?
www.ulkucu.org Da Sn. Muhsin İdikut Kadıoğlunun Sahte Tütrkçülerle alakalı yazsını mutlaka okumanı tavsiye ederim.
Senin samimi bir Ülkücü olduğun konusunda gerçekten şüphelerim var.
Necip Fazıl'ın "Tarih Boyunca din mazlumlarını" okudum. Tek bir kürt lafı bile geçmiyor. Adından da anlaşılacağı gibi "DİN" mazlumalarını anlatmaktadır.

O zaman Ergun Göze'nin de buna benzer bir kitabı var, ona ne diyeceksin?

Müslüman olanlara bu sitede saldırma hakkını sana kim veriyor?

Soy ve sop konusuna girer ve efendilikten ayrılırsan sen çok kaybedersin. İnsanın konuştukları kendisinin nasıl bir terbiye ve ahlak anlayışı taşıdığını anlatmak için kafidir. Muhatablarının sana ne şekilde hitap etmesini istiyorsan, sen de öyle hitap et. Daha nazik ve kibar ol.
Ülkücülük önce nezaket ve terbiye, adab ve edeb gerektirir. Edeb ve adabını kontrol et.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
PUSATLI-TURK
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 24, 2005
İletiler: 25

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 10:29 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

başlıkla ilgisi yok ama Necip Fazıl Kısakürek'in Dersimli kürt isyancıları savunan makalesini bende okudum. Makale doğrudur. Necip Fazıl Kısakürek laik rejim düşmanlığı yapmak için Dersimde isyan eden kürtleri savunabilmiştir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 11:45 am    ileti konusu: esselamün aleyküm ve rahmetullah Alıntıyla Cevap Gönder

reisim çok doğruu yazmışsın ALLAH (AZZE VE CELLE) RAZI OLSUN bu arada ben bi konuyu çok üsteliyorum ve cevap bekliyorum kusura bakmayın hakkınızı helal edin çünki bu sorunun cevabını almalıyım ALP_TUR kardeşim demişki islamiyetten öncede ,ALLAH ismi şerifi batıl dinleri yaşayan kabileler tarafından putlarına koyulmuş bi isimdir... Arkadaş biraz akıllı olsana sen ya neden yazdığının ardında durup cevap yazmıyosun bu soruma kardeşim hangi kavimde ve hangi tarih te bu kullanılmış neden söyşediğinin ardında durup ıspatlamıyosun bu konuyu
ALLAH ( AZZE VE CELLEYE ) EMANET OLUN KARDEŞLERİM HEPİNİZ HAKKINIZI HELAL EDİN S.A
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
hilal_asena
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: May 23, 2005
İletiler: 199
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 3:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sana nasıl daha doğrusu hangi adınla sesleneceğimi bilmiyorum ama alp-tur;

Ben hayatımda bu kadar cahil, üstüne bilmemekte ısrarcı, bu kadar edepsiz, bu kadar rezil bir insana rastlamadım!Allah (c.c) kendisinden bahsederken Allah diye yahut 99 isminden biriyle bahsetmemizi emretmiş sen kimsinki Türkleştirelim tanrı diyelim deme hakkını kendinde buluyorsun?!Sana karşı sabırlı olmaya çalıştım derdimi güzel güzel anlattım ama sen körlerden daha kör, sağırlardan daha sağırsın!Bu ne biçim ülkücülük bu ne biçim anlayış bilmiyorum.Necip Fazıl ın tırnağı kadar adam ol, milletini sev sonra onu kötüle!Baktın işin içinden çıkamıyorsun konuyu saptırıyorsun biz salak mıyızda farkına varamayalım!Benim de komünist arkadaşlarım var ve hepsi çok yakınım ama ÜLKÜCÜYÜM!Senin ülkücü arkadaşların var ama komünistler gibi konuşuyorsun bilemiycem artık!Önce kendi hatalarını gör sonra başkalarına bak...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 3:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye'nin kurulması ve Türk devletinin idame sebebi TÜRKLERDİR:


Türkler güçlerini Maturidilerden, İsm- Azamlardan, Yesevi Hz.Den, Mevlanalardan, Yunuslardan ve Arvasilerden almışlardır.

Maneviyatsız bir TÜRK olamaz.

Biz gençliğimizde savaşırdık ve bu savaşlara Ayetel Kursilerle giderdik.

Gene de aynı şekilde gideceğiz İnşallah.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ALP-TUR
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Apr 14, 2005
İletiler: 277

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 9:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

gazibaba demiş ki:

Sen Necip Fazılın kaçtane kitabını kaç tane makalesini okudun.


aşağıdaki KADIN BACAKLARI isimli şiir Necip Fazıl'ın en ünlü şiiridir. Bu şiir hakkında ne düşünüyorsunuz? Dersimli kürt isyancıları savunan Necip Fazıl bu şiirinde de Kadınların bacaklarını tahlil etmiş. İşte Necip Fazılın şiiri........

KADIN BACAKLARI

Her kadının bastığı yerde sanki kalbim var
Kalbimki vahşi bir zevk alır ezilişinden.

Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın.
Bir lisandır onların, duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütünlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum.
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.

Ömrümüzün geçtiği yolda, bana sorsalar
Gidiyorum bir kadın bacağı peşinden.

Boynuma doladığım güzel putu görseler
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa'nın eli diye bir kadın bacağını.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ALP-TUR
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Apr 14, 2005
İletiler: 277

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 9:15 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

reisim25 demiş ki:


Müslüman olanlara bu sitede saldırma hakkını sana kim veriyor?


Seninle aynı fikirde olmayan herkesi İslam düşmanı ilan etme çocukluğundan vazgeç artık. Necip Fazılın kürt isyancıları masum gösteren bir yazısı dolayısıyla eleştirdim diye beni İslam düşmanı ilan ediyorsun. Yakında korkarım beni afaroz etmeyede kalkarsın..

Unutma : PARA İLE İMANIN KİMDE OLDUĞU BİLİNMEZ..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ALP-TUR
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Apr 14, 2005
İletiler: 277

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 9:17 pm    ileti konusu: Re: DİKKAT!!! Alıntıyla Cevap Gönder

drmfk demiş ki:
S:Ahmed Arvasi yazdığı eserlerle ölene kadar bu hareketin temel ayaklarından biri olmuştur,bayraklaşmıştır. Bir kere asla ve asla kürtçü olmamış


Bahsettiğim kişi Ahmet Arvasi değildir. Arvasi aşiretinden başka birisinden söz ediyorum. Orayı iyi oku lütfen...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hilal_asena
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: May 23, 2005
İletiler: 199
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Sal Haz 28, 2005 9:29 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Senin İslamiyet anlayışına laf etmemizin sebebi necip fazıl değildir bi zahmet sende yazdıklarını iyi oku LÜTFEN!!!!!!!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Haz 29, 2005 12:06 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alp-Tur Necip Fazil Üstadin iki dogumu vardir. Bence iyi incele....

S. Ahmet Arvasi Türk olmasam da Türk olurdum demistir. Bunu cözmek lazim.

Onun engin bilgisine uzanmak kolay olamayacagindan ben ancak anlamaya calisiyorum...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alp
Yetkili Üye
Yetkili Üye



Kayıt: Jan 02, 2003
İletiler: 7

İletiTarih: Çar Haz 29, 2005 12:36 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Merhum Necip Fazıl Kısakürek hakkında topladığım bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ümidim odur ki; bundan sonra bu forumda yazamk isteyen arkadaşlar bu doğrultuda hareket ederler.


Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! ' şuurunda bir gençlik...

Necip Fazıl’ın hayatı, iki ayrı döneme ayrılarak incelenebilir. 1904 senesinde doğan şair, 1934 yılına kadar dağınık bir ömür sürmüştür. Henüz beklenen manevî atmosferi yakalayamamıştır bu süre içerisinde. 1934’te Esseyyid Abdülhâkim Arvasî Hazretleriyle tanışınca hayatının çizgisi değişmiştir. İslâmın nurlu iklimine ayak basınca bütün dünyası değişmiştir. O güne kadar pek çok eserler yazmıştı. Fakat yazdıkları Hakk ve hakikat çizgisinden uzaktı. Allah’ın kime, ne zaman hidayet nasip edeceği hiç belli olmaz. Demek ki onun kaderi de böyle yazılmıştı. İslâm dairesine dahil olduktan sonra,eski arkadaşları onun için: “Necip Fazıl sanatını ve kendini mahvetti.” demişlerdir. Oysa o yapılması gerekeni yapmıştı. İnsanoğlunun fıtratı Hakk’a meyillidir.

Üstad,İslâm’dan habersiz geçen yılları için şu veciz beyti söylemiştir:

“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum

Hakk yolunu seçmeden önceleri... üstadla, Nazım Hikmet çok iyi arkadaş o zamanlar lakin bir süre sonra üstad doğruyu bulur. Nazımla arası açılır. Bir gün sorarlar Nazım'a: Necip Fazıl için ne düşünüyorsun? Nazım cevap verir: Necip Fazıl benim gözümde koca bir sıfır. Bu sözler üstada ulaştırılır. Nazım'ın 'Necip Fazıl benim gözümde koca bir sıfırdır' ifadesi söylenir üstada. Üstadın cevabı da aynen şudur: Nazım da benim gözümde çift sıfırdır.

27 Mayıs İhtilâli’nde evi basılarak didik didik aranır. Evde tehlikeli olarak addedilen sadece Marks ve Engels’in “Manifest Komünist-Komünist Beyannamesi” isimli eserler bulunur. Bu durum iç basında,muhaliflerince kullanılır.Gazeteler: “Süper Mürşid’in evinde komünistliğe ait kitaplar bulundu.” diye yaygara koparırlar.Üstad bu lâfın altın da kalır mı? Buna karşılık şu ilginç cevabı yetiştirir: “Bir bakteriyoloğun laboratuvarında mikrop şişeleri bulunmasından daha tabiî ne olabilir? ” Söz konusu ihtilâlle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yapar: “Yoğurttan bir hükümete mukavvadan bir hançer saplandı.Hükümet teneke olsaydı hançer kırılırdı.”

YILLARCA HAPİSANELERDE KALIR. BİR GÜN BİLE YURT DIŞINA KAÇMAYI DÜŞÜNMEZ; BENİ O, BU, STALİN, LENİN, WASHINGTON YARATTI DEMEZ.
Türk milletini sever ona güvenir. Rusların amerikalıların gelip bizi ayağa kaldırmasını beklemez, istemez kendin ayağa kalk der.

ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

NAZIM HİKMET'E İLK VE SON HİTAP

Nâzım Hikmet!
Nafile çabalıyorsun.
Sana kızmıyorum. Kızmıyacağım.
Hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.

Ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum.

Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. İnsan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir. Bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. Fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır. Sen mazursun.

Çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
O kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. O kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. Eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi Greta Garbo esrarına aykırı bulurdun. Şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? Fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. Hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? Tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. Şimdi o da yok. Bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş. Zaman seni değil, yüz karalarını bile götürmüş. Ne hazin bir manzaran var. Akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık Rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. Artık nefret vermiyorsun. Zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

Bundan bir kaç ay evvel Bâbıâlide, Ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
Ben - Gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
Sen - Ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. Başka ne yapabilirim?
Ben - Kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
Sen - Potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
Kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. Sana selâm verdim. Sana acıdım. Bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
Şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. Devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? Artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. Ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü... Senin nene mukabele edeyim?

Aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. Bana ne düşer?

İşte açıkça söylüyorum: Ben senin kâbusun, geceleri uykuna giren umacın, her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. Sana acıyorum. Fakat elimden ne gelir?
Çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten, sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. Seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. Fakat hepsi bu kadar. Dediğim gibi sen, bence artık mazursun. Seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. Bu vaade güvenerek istediğini yap! Sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!

Yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
Ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim.

Benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. Rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman...

Fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
İşte görüp göreceğin rahmet!

(11 Nisan 1936)
Necip Fazıl Kısakürek



Necip Fazıl'dan Necmettin Erbakan'a Mektup:
8.4.1977

Necmeddin Bey;

İslâm'da hak ihtar 3 ise size aziz gaye uğrunda en aşağı 300 kere baş vurmuş olan fikir babanız mevkiindeki bu adama, en son, Adalet Bakanı Müftüoğlu'nun evindeki nihaî toplantıdan sonra takındığınız daimî ve cibillî 'boş verme' tavrından, artık bu dâvayı kurtarmak değil, harcama yolunda olduğunuza inanıyor; ve dâvanın gerçek kurtuluşunu, onu yanlış ve kötü temsil edenlerden kurtulmakta buluyorum.

Umumî efkâr karşısına çıkmadan bu kısa mektubumu, veda mahiyetinde size göndermeyi fikir namusu gereği bilir ve herşeyi Hakkın takdirine havale ederim.

Necip Fazıl


BAŞIBOŞ

Vatanımda sular akar, başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.

Bozkırlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.

Yanmaz da yürekler, güneşe atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş.

Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.

Yirmi dokuz harfte sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.

Allah'ım sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...

Necip Fazıl Kısakürek


SAKARYA TÜRKÜSÜ

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ...

Necip Fazıl Kısakürek


UTANSIN

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Necip Fazıl Kısakürek


Ruhu Şad Olsun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Haz 29, 2005 1:15 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alp

Allah (c.c) razi olsun gardas...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 7. sayfa (Toplam 16 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 14, 15, 16  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1