Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - BİR BAŞBAKAN PROVAKATÖR OLUR MU?
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Per Eyl 08, 2005 9:49 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

08.09.2005
Emin ÇÖLAŞAN
Önce ger sonra ağlaş

ecolasan@hurriyet.com.tr

ÜLKEMİZDE çok ilginç günler yaşıyoruz. Çatışmalar, linç girişimleri yoğunlaşıyor. Herkes kendi hakkını kendi arıyor. Devlete ve hükümete güven kalmadı. Hadise hızla sokak anarşisine dönüşüyor.

Şimdi bazı hükümet yetkililerinin ağzına bir sakız dolanıyor:

‘Efendim, bu olayların 3 Ekim öncesinde yoğunlaşması rastlantı değil. Bunu özellikle AB ile müzakerelerin başlamasından önce yapıyorlar ki, elimiz zayıflasın.’

Hiç ilgisi yok. Bu çatışma ortamını yaratan ve terör eylemlerini uygulayan Kürtçü kesimin tamamı, Türkiye’nin AB’ye alınmasından yana.

Bu mesajı Abdullah Öcalan hem de kaç kez İmralı’dan verdi. Aynı mesajı Kürtçü kesimin bütün örgütleri ve bireyleri veriyor.

Onların bütün amacı Türkiye’nin AB denetimine girmesi. ‘Hak ve özgürlüklerini’ o yolla, ancak AB baskısıyla elde edeceklerini biliyorlar!

Nedir o hak ve özgürlükler?

Çok özetle: Kürtçe’nin anadil olarak kabul edilmesi, Kürtçe eğitim, bağımsız yerel yönetimler ve sonrasında federasyon...

En son aşama ise Türkiye’den koparılmış Güneydoğu. Bağımsız Kürdistan!

Bu çatışma ortamını özellikle yaratıyorlar ki, AB’nin dikkati çekilsin.

O nedenle, bizi yönetenlerin yukarıdaki ifadesi bütünüyle geçersiz ve anlamsızdır.

Tam tersine, bu olayları yaratanlar, Türkiye’nin AB’ye girmesini içtenlikle isteyen ve bu yolda büyük çaba harcayan Kürtçü kesimdir.

Şu son olaya bakalım. Yurdun dört bir yanından otobüslere binip Gemlik ilçesine gitmeye kalkıştılar. Niçin Gemlik?.. Çünkü Öcalan’ın İmralı’ya giden avukatları ve aile bireyleri oradan götürülüyor.

Otobüslerde Apo posterleri, PKK bayrakları. İlçeye sokulmayacaklarını biliyorlar. Önemli olan ses vermek, patırtı çıkarmak, olay yaratmak...

Ve yarattılar. AB’nin dikkatini çekmeyi başardılar!

***

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir şu anda AB’nin konuğu olarak Brüksel ve Strazbourg’da. Dün AB Parlamentosu Başkanı Borrell ile uzun uzun görüştüler.

Siz bugüne kadar oralara çağrılan ve AB Parlamento Başkanı ve öteki yetkilileri ile saatlerce görüşen başka bir belediye başkanı duydunuz mu? Elbette duymadınız.

Ne konuştular? Kim bilir! Belki futbol, belki magazin! Belki de havaların artık soğumaya başladığından yakındılar!

***

Öcalan, özellikle son iki yıldan bu yana örgütünü İmralı’dan yönetiyordu. Orada her hafta avukatlarıyla görüşüyor, emir ve direktiflerini onlar aracılığı ile örgütüne duyuruyordu. Niçin böyle oluyordu? Hiçbir hükümlüye sağlanmayan bir ayrıcalık nasıl oluyordu da Öcalan’a sağlanıyordu?..

Çünkü AB öyle istiyordu.

Bu durum Talabani’yi bile şaşırtmış! Kendisi anlatıyor, bir gün Recep Tayyip Erdoğan’a sormuş:

‘Nasıl oluyor da cezaevindeki biri hükümete karşı savaşma emri verebiliyor?’

O da yanıt vermiş:

‘Bu, demokrasidir.’

İşte o ‘demokrasi anlayışının’ sonuçlarını şimdi yaşıyoruz!

Burada yeri gelmişken bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim.

Nisan ayında Norveç’te ‘Kürt sorunu yoktur’ diyen Recep Tayyip Erdoğan, ağustos ayında Diyarbakır’da ‘Kürt sorunu vardır’ dedi...

Ve dikkat ediniz, sokak olayları kendisinin bu sözlerinden sonra yoğunlaştı. Ben buna ‘rastlantı’ diyorum!

Siz ne dersiniz ki acaba!

***

Türkiye’de hepimizin üzerinde oynanan oyun artık çok net, çok açık.

Birileri önce AB’ye sığınıyor... Çünkü AB onların işine geliyor. AB sayesinde ‘özgürlük’ elde ediyorlar.

Bu yolla ortalığı mümkün olduğunca geriyorlar. Türk ve Türkiye düşmanlığı yapıp milyonlarca insanı kızıştırıyorlar. Tahrik ediyorlar.

En son aşamada olay çıkarıyorlar. Sonra da ağlaşıyorlar.

Taktik bu.

Kabahat onlarda mı? Hayır, Abdullah Öcalan’a yıllar boyu İmralı’dan örgüt yönetme hakkını verenlerde. Ona gösterilen ‘inanılmaz hoşgörüye’ ‘Bu, demokrasidir’ diyenlerde. AB’nin emirleriyle Zana ve ekibini cezaevinden durup dururken tahliye edenlerde. Yasaları suçluların, teröristlerin lehine değiştirenlerde.

Ulusal çıkarları bir yana bırakıp Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini, insanlarımızın canını ve malını, Kıbrıs’ı, Kürtçülüğü, Ermeni sorununu ve her şeyimizi AB’ye endeksleyenlerde.

Ne ektilerse şimdi onu biçiyorlar.

(Emin Çölaşan’ın notu: Tayyip Bey’in ‘Bu, demokrasidir’ sözü, dün akşam saatlerinde, yani aradan 3.5 gün geçtikten sonra Başbakanlık tarafından yalanlandı! Muhteşem bir hız, muhteşem bir ciddiyet!)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cum Eyl 09, 2005 10:05 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

APO, TURGUT ÖZAL'IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜYORMUŞ
Öcalan: Özal öldürüldü
Bugün Gazetesi yazarı Cengiz Çandar, Turgut Özallı yıllarla ilgili bilinmeyenleri yazmaya devam ediyor...







İşte Bugün Gazetesi yazarı Cengiz Çandar'ın yazısı:

Özal'ın af planı

Sofranın başına geçtiğimizde, "Anlat bakalım" dedi. Yorgunluk ve uykusuzluktan kafamı toplamaya çalıp, nereden başlayacağımı düşünürken, beni beklemeden, "Bak ben ne düşünüyorum biliyor musun" diye söze girdi; "Bir af çıkartmak gerekiyor. Dağdakileri aşağı indirmek lazım. Ama, lider kadroyu af dışında tutarsak, iş yürümez. Ama, onlara da af çıkartmak mümkün değil. O nedenle, kademeli bir af çıkartmak gerekiyor. Yani, haklarında hiçbir takibat bulunmayan dağdakileri siyasi haklarını derhal kullanacakları biçimde affetmek; Apo ve diğer liderlere de, mesela beş yıl sonra, beş yıl içinde hiçbir suç işlemedikleri takdirde aynı şekilde aftan yararlanabilecekleri hükmünü getiren kademeli bir af..." Dayanamadım, "Bu Meclis'den böyle bir af çıkar mı efendim?" diye sordum. Kestirip attı; "Hayır, çıkmaz. Ben de nasıl olabileceğine kafa yoruyorum zaten..." Saat sabaha karşı 5'e geliyordu. "Birkaç saat sonra MGK toplantısına başkanlık edeceksiniz. Tüm ülke ve hatta dış dünya, PKK ateşkes ilanının hemen ertesinde, Nevruz öncesinde MGK bildirisinin nasıl çıkacağını merak ediyor. Ne çıkacak?" Gazetecilik merakıma engel olamamıştım. O soruyu sormaktan kendimi alamadım. "Hiçbir şey çıkmayacak" dedi. "Onlara diyeceğim ki, Biz, koca bir devletiz. Hemen tepki verirsek, devleti bir örgüt ile eşitlemiş oluruz. Yarın bayram tatili başlıyor. Hepiniz, bu tatilde bu konuyu şöyle kafanızın içinde yatırın, salim kafayla bir düşünün. Sonrasında, bir çizgi, bir politika oluşturalım. Bugün bir tepki vermek, devlet olan bir devlete yakışmaz..." MGK toplanmadan önce, sonucu MGK'dan bile önce biliyor olmanın imtiyazı ve Turgut Özal'a duyduğum güven duygusuyla Köşk'ten çıktığımda gün ağarıyordu. Tam karşıda Dışişleri Konutu. Saat 9'da beni orada Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ile Müsteşar Özdem Sanberk, aynı konuda görüşmek için bekleyecekti. Basının o görüşmeden haberi yoktu. Çankaya Köşkü'nün kapısında kimse kalmamıştı. Turgut Özal, "Kürt sorunu"nun çözümüne ilk aşamada yardımcı olacak şekilde, silahların susmasını sağlamak amacıyla bir "af planı"nı kafasında oluşturuyordu. Bundan bana ilk kez, Abdullah Öcalan'ın 16 Mart'ta (1993) "ateşkes" ilanının hemen ertesinde, 19 Mart günü sabaha karşı Çankaya Köşkü'nde sahur sofrasında açıklamıştı. Birkaç saat sonra, MGK toplanacaktı. İlk tasarladığı haliyle, "af planı" nın TBMM'den o gün için geçmesinin mümkün olmadığını düşündüğünden, konuyu MGK'ya sunmayacaktı. Konunun kafasında bir hayli şekillendiğini, ölümüne 48 saatten az bir süre kala, Baku-Ankara uçak yolculuğunda benimle sonu konuşmasında anlamıştım. Hükümete (Süleyman Demirel başkanlığındaki DYP-SHP koalisyonu), "ateşkes süresi"ni boşa harcadığı, sorunu çözmek için hiçbir ciddi çalışması bulunmadığı kanaatinden ötürü kızıyordu. "Kürt sorununun çözümünün, Cumhurbaşkanı olarak milletine son görevi olduğunu, herşeyi göze alıp, bir süre bekledikten sonra bir çözüm planı sunacağını" o son görüşmemizde bana söylemişti. Kafasındaki planda yine daha önce sözünü ettiği "af" önemli bir yer tutuyordu. Ama nasıl olacaktı? TBMM, aynı TBMM'ydi. Turgut Özal, hükümeti oluşturan partiler bir yana, kendi kurduğu ve geliştirdiği ANAP'la bile aynı dalga boyunda değildi. "Bunu Meclis'e sunmadan bir hükümet kararnamesiyle çıkartmak imkanı var. Bir kanun buna imkan tanıyor. Öyle ki, Anayasa Mahkemesi'ne başvurma zorunluluğu olmayan kararname türü içine sokulabilir" dedi. Hangi kanun? Nasıl bir kararname türü? Bu soruların cevabını ben bilmiyordum. O da, anladığım kadarıyla, araştırma safhasındaydı. Peki, buna imkan varsa da, hükümete nasıl kabul ettirecekti? Aklıma Portekiz örneği geldi. Salazar'ın diktatörlük rejimini ve Angola ile Mozambik'teki savaşı sona erdirmekte Angola ve Mozambik'te savaşan asker kadroların büyük rolü olmuştu. "Askerler belki cesur bir adım atılmasını destekleyebilirler. Ne de olsa cephede savaşan onlar. Onlar ikna olursa, hükümete bu yönde bir telkinde bulunabilirler mi? Ne dersiniz?" diye sordum. Askerlerin "barışa daha duyarlı olduğunu" vurgulamak için, "Hiç şüphen olmasın" dedi. "Hele bir Türkiye'ye dönelim. Bakacağım. Süleyman'la (Demirel) konuşacağım" dedi. Yüzüne dalgın bir ifade yerleşmişti. Konuyu kapandı. Ölümünden önceki son gece Başbakan Süleyman Demirel ile görüştüğünü öğrendim. Bu konunun açılıp açılmadığını, konuşup konuşmadıklarını bilmiyorum.

APO'YA GÖRE, ÖZAL'IN ÖLÜMÜ SUİKAST
17 Nisan (1993) sabahı, ani bir kalp kriziyle Turgut Özal hayata veda ettiği için, "milletine karşı son görevini yerine getirmek" ten, bu konuda adım atmaktan mahrum kaldı. Ani ölümünden bütün ulus sarsılmıştı. Kürt siyasetçileri de çok üzgün ve etkilenmişlerdi. Öyle ki, Turgut Özal'ın ölümünün ardında, "Kürt sorununun çözümü" nü engelleme amaçlı bir "komplo" olduğunu düşünüyorlardı. TBMM'nin önünde cenazesi katafalka konduğu sırada, saygı duruşunu tamamlamış ve içeri girmiş, yukarıdaki odasında beni bekleyen TBMM Başkan Yardımcısı okul arkadaşım Uluç Gürkan'ın yanına çıkmak için asansörü bekliyordum. Abdullah Öcalan'ın "ateşkesi uzattığı" açıklamasında yanında bulunan DEP milletvekillerinden bir grup, beni görünce, yanıma geldiler. Hatip Dicle, başsağlığı diledikten sonra, "Ölüm haberini aldığımızda Abdullah beyin (Öcalan) yanındaydık. O, bunun bir suikast olduğu kanısında. En iyi sizden bilgi alabileceğimizi söyledi. Sizce, ölüm nedeni nedir?" diye sordu. Ben, Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili olarak daha sonra yayılan -zehirlenme iddiaları başta- suikast kuşkularına hiçbir vakit kapılmadım. "Benim bildiğim eskilerin sekte-yi kalp dediği, ani kalp kriziyle vefat etti" cevabını verdim. Hatip Dicle, tatmin olmamıştı. "Ama, Abdullah bey diyor ki.." diye ısrarını sürdürdü. Onun üzerine, "Madem en iyi benim bileceğimi söylemiş; benim bildiğim bu" diyerek sözünü kestim. Asansör gelmişti zaten... Kendisinin sağlık durumunu en iyi bilen, dostum Dr.Cengiz Arslan'ın ölüm sebebine dair hiçbir kuşkusu yoktu ve hiçbir zaman da olmadı. Ölümünden bir süre sonra, Ocak ayı sonunda (1993), Houston'daki check-up sonuçlarının berbat çıktığını ve Özal'ın aynı yıl içinde yine Houston'a beklendiğini öğrendim. Oysa, ölümünden iki buçuk ay önce, Houston'da check-up'tan döndüğünde, "çok iyi çıktığı" bizlere söylenmişti. Doğru değilmiş. Turgut Özal'ın ölümünün, iç ve dış politikada gözle görülemez, ölçülemez ama mutlaka kesin etkileri olacağının, kendisini yakından tanımış birisi olarak gayet iyi farkındaydım. Bu etkilerden biri, hiç kuşkusuz, çözümü üzerine kafa yorduğu ve tarihi sorumluluk almaya hazırlandığı "Kürt sorunu" üzerinde olacaktı.


Haber Girişi: 09.09.2005 - 11:27 Arkadaşına Gönder Haberi Yazdır
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Cum Eyl 09, 2005 12:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ozal degilmi Talabaniyi, Barzaniyi adam sinifina sokan? Bu milletin hakkini nasil odiycek bilmiyorum. Ismet Inonu, Ozal'in yaptiklari soysuzlari bu hale getirdi. Simdide RTP onlarin izinde.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
BOZKURT_AQ
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 08, 2005
İletiler: 9
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cum Eyl 09, 2005 1:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bu yazıyı her yere yazmak lazım..

yüreğine parmaklarına sağlık..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Pts Eyl 12, 2005 11:35 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Erdoğan, "federasyon" sözü verdi

Celal Talabani açıkladı: Federasyon konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'sözlü güvence'verdi.

IRAK Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Washington'da yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'in, federasyonun Iraklıların kendi seçimi olduğu yönünde 'sözlü güvence'verdiğini söyledi.

Kuzey Irak'taki PKK varlığına da değinen Talabani, "Irak, ilke olarak kendi topraklarında yabancı silahlı güçlerin kalmasına izin vermiyor. Bu sebeple herkesten ülkeyi terketmesini istiyoruz. PKK'ya destek vermiyoruz ve bu örgütün Türkiye'ye karşı silahli çatışmaları yeniden başlatarak büyük bir hata işlediğine inaniyoruz" dedi.

ABD'ye de, kuvvetlerini erken çekmemesi çarısı yapan Talabani, ABD güçlerinin gelecek iki yılda yavaş yavaş azaltılması gerektiğini dile getirdi.

Talabani- Erdoğan görüşmelerinin perde arkasında her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. 4 Eylül'de Hürriyet Pazar'da Yalçın Doğan'ın Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile yaptığı röportajda Erdoğan'ın bazı sözlerine yer verilmişti..PKK'nın sözde lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'de hapiste olduğunu hatırlatan Talabani, şunu söylüyor: 'Bir keresinde Ekselansları Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a sormuştum: Nasıl oluyor da hapishanedeki biri hükümete karşı savaşma emri verebiliyor, diye...'Başbakan Erdoğan, Talabani'ye 'Bu, demokrasidir'dediği belirtiliyordu. Bu konuşma Hükümet tarafından yalanlandı.

Erdoğan-Talabani görüşmelerinde daha nelerin ortaya çıkacağı kamuoyu tarafından merakla bekleniyor


Bu haber 241 kez okunmuştur Kategori: Güncel

YAZARLAR
. ORTADOĞU








ORTADOĞU BASIN MESLEK İLKELERINE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.
İLERİ GAZETECİLİK adına Zeki SARAÇOĞLU
Ortadoğu Gazetesi © 2005
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts Eyl 12, 2005 11:39 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

HİÇ ŞAŞIRMADIM... ARTIK BU ADAMIN YAPTIKLARINA ŞAŞIRMIYORUM ZATEN... SADECE SİNİRLENİYORUM...

BAŞBAKAN MI, İŞGAL KUVVETLERİ KOMUTANI MI ANLAYAMIYORUM...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Silver
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 11, 2005
İletiler: 62
Şehir: ÇanaKkale

İletiTarih: Çar Eyl 14, 2005 5:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kadir21 arkadaşımıza katılıyorum..Çok haklısın ağzına sağlık..

Saygılarımla..
Silver
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
tolgakaraca
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 10, 2005
İletiler: 116
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Eyl 14, 2005 6:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bende katılıyorum.Ağzına sağlık
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
kaara
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 94

İletiTarih: Çar Eyl 14, 2005 6:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ben sadece başlığı okudum ve ona yanıt vereceğim.Yani başlığı okumak yetti.Başbakan provakatör değil bir "maşa". Zaten kimin tarafından yönetildiği ve kimin seçtirdiği de bellidir. Bu gün herkes erdoğanın avrupa için çalıştığını zannetmesin.erdoğan tamamen bir ABD hizmetçisidir.
ABD'nin amacı basit.Ortadoğu'nun tam kalbine bir hançer saplamak... Bu hançer kürt devletidir. Neden kürt devleti.
Güçsüz ama arkasına ABD'nin desteğini almış bir kürt devleti ne yıkılır ne de kalkınabilir. Tatlıya şerbeti verecek olan ABD'dir. Bu devletçiğin o bölgede yapacağı tek şey kargaşadır. Suriye İran ve Türkiye arasına girecek bir tılsımdır. Tıpkı Arap devletleri arasına atılan İSrail gibi. Ancak kürt devletinin farkı İsrail kadar kalkınamayacak olması.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Silver
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 11, 2005
İletiler: 62
Şehir: ÇanaKkale

İletiTarih: Çar Eyl 14, 2005 6:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bir gün MHP iktidara gelicek ve herkes Türkiye'nin gücünü öğrenicek ve hiç bir ülkenin oyuncağı olmayacak..

Saygılarımla..
Silver
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 6:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başbakan yine maaşından yakındı


Yazık, hem de çok yazık. Adam resmen aç ve açıkta. Ülke olarak Başbakan'ın maaş sorununa bir an önce eğilmeliyiz. Yakına yakına bir oldu zaten...

Tıp Bayramı kutlamasına katılan Başbakan Erdoğan, doktorlara, ‘gelirinizin yeterli olmadığını biliyorum ama benim de maaşım sizlerden farklı değil’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Tıp Bayramı kutlamasına katıldı ve gündemine sağlık çalışanlarının özlük haklarını aldı. Sağlıkta dönüşüm programıyla, doktorların gelirinde artış sağlandığını söyleyen Erdoğan, ancak bunun yeterli olmadığını da vurguladı.
Başbakan Erdoğan, hekimlere kendi durumunun da farklı olmadığını anlattı. Erdoğan, “ben şu anda başbakanım, milletvekiliyim. Benim de sizlerden pek farklı maaşım yok. Beni başbakan olarak, başbakanlık tazminatı 220 milyon lira, yeni rakamla 220 ytl alıyorum. Milletvekili maaşını zaten biliyorusunuz.


Başbakan ‘doktorlar iğne yapmayı bilmiyor’ sözlerinin de eksik yansıtıldığını söyleyip, doktorlardan özür diledi.

Başbakan 7 bin 650 YTL maaş alıyor

Doktorlar, yeni uygulamayla, artık performansa göre para kazanıyor. Bir başhekimin maaşı bin 650 Yeni Türk Lirası. Uzman doktorsa, nöbetlerle birlikte, bin 200 YTL kazanıyor. Başbakan ise 7 bin 430 YTL milletvekili maaşı ve 220 YTL de başbakanlık tazminatıyla 7 bin 650 YTL maaş alıyor.

Erdoğan, Tıp Bayramı’nın kutlandığı gecede 81 ilden gelen yılın doktorlarına birer plaket verdi.

Akdağ: “Yanlış sağlık sisteminden kurtuluyoruz.

Tıp Bayramı kutlamasında konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, ''yanlış bir sağlık sisteminin elimizi kolumuzu bağlayan prangalarından bir bir kurtuluyoruz'' dedi.

Hekimlerin sosyal sorumluluk ve sanat duygularının çok yüksek olduğunu belirten Akdağ, hekimliğin de bir fedakarlık ve sorumluluk mesleği olduğunu hatırlattı. Bakan Akdağ, bütün öğrenciler içinde öğrencilik yılları en zor geçenlerin hekimler olduğunu, bu mesleğin hata kabul etmediğini vurguladı.

SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri konusuna da değinen Akdağ, bunun zor bir süreç olduğunu, ancak her gün bir bürokratik sıkıntıyı gidererek yollarına devam ettiklerini söyledi.

Sağlık çalışanları ve hekimlere performanslarına göre katkı payı ödediklerini belirten Akdağ, bu yıl, bu konudaki eksikliklerin büyük ölçüde giderileceğini ve artık sağlık çalışanlarının geçimlerini sağlamak için başka yollar aramasına gerek kalmayacağını ifade etti.

Kaynak: Anadolu Ajansı
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 6:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ülkeyi satınca kazandıkları avantalar yetmiyormuki birde maaşlarından yakınıyorlar.
onların aldıgı maaşla Türkiyede 15,16 tane aile geçinir ayda be daha ne istiyorlar dünyayı versek yine isterler.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1