Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ÖRTÜLÜ HARP (DAR_I HARP)
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 6 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 6:21 am    ileti konusu: ÖRTÜLÜ HARP (DAR_I HARP) Alıntıyla Cevap Gönder

profesör dr. Sayın Zekeriya Beyaz'ın bir yolculuk esnasında elime tesadüfen geçen bir gazeteden alınma bir eserini buraya kopyalıyorum.
Dini kullanan insanların,bu vicdansızlıkları hangi gerekçeye sığınarak uyguladıklarını gösteren çok değerli bir eserdir.
Alıntı:




Türkiye'deki birçok siyasi, sosyal ve iktisadi sorunları ve de son Danıştay cinayeti olmak üzere birçok siyasal cinayeti doğru anlayabilmek için, örtülü savaş veya "dar-ı harp" kavramlarını iyi anlamak gerekir.
Şimdi size sorarım sayın okuyucularım:
Filanca kişi, hatta siyasi lider, dindar bir kişiliğe sahiptir, 5 vakit namazına 5 daha katmaya çalışmaktadır. Kişiliğinde ve söylemlerinde öne çıkan en önemli özelliği dindarlığıdır. Hacca kaç defa gittiğinin sayısı bile belli değildir...
Peki bir bakıyorsunuz aynı dindar kişi, devlet ve millet malını çalmaktan mahkum oluyor. Nasıl oluyor bu? Bu kişinin dindarlığı ile hırsızlığı bir arada nasıl yaşıyor? İçi rahat ediyor? "Efendim bu adamın dindarlığı sahtedir" diyemezsiniz, samimi Müslüman'dır. Peki nasıl oluyor bu?
Bir bakıyorsunuz, falanca ilin veya ilçenin belediye başkanı, sakalı yerinde, dindarlığı olağanüstü, ama aynı kişi kısa sürede büyük bir zengin oluyor. Herkes biliyor ki bu adam belediyenin imkanlarını kullanarak, yolsuzluk yapıyor, millet ve devlet malından hırsızlıktan geri kalmıyor...
Yine soralım, nasıl oluyor bu? Adam hem dindar, hem de hırsız, ikisi bir arada birbirini etkilemeden devam ediyor...
Bunların sayısını çoğaltabiliriz. Hem de büyük organizasyonlar ile devleti ve milleti soyduklarını, talan ettiklerini ve bu hırsızların son derece dindar geçindiklerini söyleyebiliriz. Siz de çevrenizde bunların örneklerini görebilirsiniz.

Tekfir ve ganimet
İslam tarihinde "tekfir" ve "ganimet" diye 2 kavram vardır. Tekfir, "kafir sayma, falanca kimsenin veya grubun kafir kabul edilmesi, dinden çıkmış olarak görülmesi"dir.
Ganimet ise "düşmandan alınan mal, mülk ve servet"tir. Yani düşman ve kafir kabul edilen kimsenin malı, canı helaldir.
Böylesi bir yere "dar-ı harp" adı verilmektedir. Bu "savaş ülkesi" demektir, Müslümanlar'ın savaş halinde bulunduğu ülkeye "dar-ı harp" adı verilmektedir.

Radikal dinciler, 'darı harpçiler'
İşte, son yıllarda, birçok Müslüman ülkelerde ortaya çıkan aşırı dinciler, sözde mücahitler, genelde "dar-ı harpçiler"dir. Bunların her biri, bulundukları ülkeleri savaşılması gereken kafirler ülkesi olarak kabul ediyorlar. Bu ülkelerde devleti ve halkı kafir saydıkları için, buralarda hırsızlık, yolsuzluk yapmayı, ganimet olarak kabul ediyorlar. Hatta, bu sözde mücahitler cinayet işliyorlar, masum insanları öldürüyorlar. Buna da "Cihat yapmak" diyorlar, bütün suç ve günahlarına "Cihat" adını veriyorlar...

Cihat cinayetleri
İşte, son Danıştay baskını ile işlenen cinayet, bir cihat cinayetidir. Önce, "Danıştay üyeleri kafir, katli vacip bir düşman" diye fetva veriliyor. Daha sonra onları öldürüyorlar, böylece büyük sevap kazanmış oluyorlar.
Bundan önce işlenen birçok siyasal cinayet hep tekfir yanı kafir sayma fetvası, cihat ve "dar-ı harp" fetvaları ile işlenmiştir.
Mısır'da işlenen toplu cinayetler, katliamlar da hep tekfir, kafir sayma ve cihat cinayetleri olarak irtikap edilmiştir.
Cezayir'de yapılan toplu katliamlar da birer cihat cinayetleri olarak işlenmiştir.
Cezayir'de bu cinayetler işlenirken, İstanbul'da, Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanı seçilmesi için yapılan seçim kampanyasında, Erdoğan'ın seçim arabalarında çalınan marşın bir kısım sözleri şöyleydi:
"Bir güneş doğuyor Cezayir'de,
Bir güneş doğuyor İstanbul'da..."

Zalim kafirler
Sevgili Peygamberimiz, Müslümanlar'a "Kafir" diyen kimsenin, kendisinin kafir olacağını beyan ederler.
Dolayısıyla bu kadar milyonlarca Müslüman'ı kafir sayan bu "dar-ı harpçiler", sahte mücahitler, asıl kafir kendileridir.
Hem de zalim kafirdirler. Müslümanlar'ı öldüren kafirdirler. Müslümanlar'ın mallarını çalan hırsız kafirdirler, soyguncu eşkıya kafirdirler...
Ayrıca da mertçe ortaya çıkamayan, çıkmaya korkan, sinsi korkak kafirdirler...
Bu sahte mücahit "dar-ı harpçiler", dini şahsi menfaatleri doğrultusunda sapıkça yorumlayan dinin gizli düşmanlarıdırlar...

Ne acı değil mi?
Bir tarafta milyonlarca saf temiz Müslüman halkımız, bir tarafta da kendisine düşman olan, onun malını, hazinesini soyan ve kendisine kafir gözüyle bakan sinsi, düşman ruhlu hain ve sahte dindarlar... Ne acı bir gerçek değil mi?
Müslüman Türk milleti bu gerçekleri iyi öğrenmeye gayret etmeli, hayatını da ona göre düzenlemelidir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
asena_20
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 02, 2005
İletiler: 7
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 6:36 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kadir21 Bu güzel paylaşımın için tşk ederim
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 10:01 am    ileti konusu: Kadir21 Alıntıyla Cevap Gönder

Saygı ve sevgideğer Dost,

Böyle bir değerli çalışmadan bizi haberdar ettiğiniz ve istifademize sunduğunuz için size çok teşekkür ediyorum. Burada, bu eserde Sayın Beyz'ın yazdıkları tabii ki doğru, fakat az...Bu konuda çok daha fazla şeyler yazmak ve söylemek mümkün.
Cenab-ı HAKK izin verirse, önümüzdeki günlerde biz de bu konu ile alakalı bildiklerimizi, duyduklarımızı ve gördüklerimizi DAVA dostlarımızla paylaşmayı düşünüyoruz.
Şimdilik şu kadarını iafa edelim.
DİN ADINA, -ALLAH'IN RIZASINI KAZANMAK ADINA-"DİN KARDEŞİNİ" BOĞAZLAYAN; VATAN VE MİLLETİN MALINI HORTUMLAYAN; TÜRK'ÜN ŞEREF VE HAYSİYETİNE EL VE DİL UZATAN KANI BOZUK, CANI BOZUK, İMANI BOZUK BUNCA ALÇAKLAR, ARAMIZA, İÇİMİZE UZYADAN GELMEDİLER. BUNLAR BU ÜLKENİN OKULLARTINDA, KUR'AN KURSLARINDA, ÖĞRENCİ YYURTLARINDA, CAMİLERİNDE VE TARİKAT MAHFİLLERİNDE BÜYÜDÜLER, GELİŞTİLER VE YETİŞTİLER(?!!). BİZE GÖRE BU KONUDA, EN BÜYÜK HATA, GELMİŞ VE GEÇMİŞ CUMHURİYET HÜKÜMETLERİNİN VE KISMEN DE TÜRK DEVLETİNİNDİR!
ELİN ADAMI, DÖRT AYAKLI CANLILARI BİLE EĞİTİRKEN, VATANA VE MİLLETE HAYIRLI BİRER VARLIK HALİNE GETİRİKEN; BİZ İKİ AYAKLI MAHLUKLARI HAYVANLAŞTIRDIK! -HAYIR! YANLIŞ İFADE ETTİM, DOĞRUSU D...DIK.OLACAKTIR-.
BÜTÜN MESLE BU...
DÜZEN....VE DÜZENDEN ZIKKIMLANAN ONURSUZ CANLILAR....
HEPSİNE BİR DEĞİL, BİNLERCE LANET OLSUN!
BU MİLLETİN TÜRK MİLLETİNİN MALI, CANI, KANI... HARAM OLSUN!!
Bu mukaddes kavram tüççarları ile -her iki dünyada- savaşımız devam edecektir.
Bunları;
Daha sonra çok daha uzun konuşacağız.
Şimdilik bu kadarlıkla iktifa ediyorum.
Cenab-ı HAKKK beyinde, gönülde ve niyettte temiz ve sağlam olan insanların yardımcısı olsun.
Bütün ÜLKÜDAŞLARIMA selam.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 5:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BUNLARIN ALAYI BİR HEPSİDE MUNAFIK KANSIZ, SOYSUZ,VATANSIZ,SATILMIŞ YAHUDİ TAŞERONU.

Türkiye’de başörtüsü sorununun bir kangren halini alması kimin eseridir?İktidara gelmek için türbanla yatıp türbanla kalkanlar, şimdi “Türkiye’de türban diye bir sorun yok. Bunu kafaya takan azınlık bir zümre” diyerek...


Hangi yanlış politikalar ve hangi çıkarcı politikacılar başörtüsünü bir siyasi rant unsuru olarak bugüne kadar kaşıya gelmişler, ortaya çıkan tabloda sanki hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi bir de ıslık çalarak ortalıkta dolaşıvermektedirler?

Benim üniversite öğrencisi olduğum yıllarda başörtüsü sorunu yoktu. Fakültede kız öğrenciler istedikleri gibi başlarını örterlerdi. Hiç kimse onlara müdahale etmezdi.

Başörtüsü yasalar önünde serbest değildi belki ama hemen hiçbir üniversite örtünen öğrencilere radikal bir şekilde yasakçı davranmazdı. Daha sonra ne hikmetse başörtüsü sorununu kesin olarak halledeceklerini söyleyen hatta “rektörlerin türbanlılara selam duracağını” söyleyen bir siyasi akım iktidara geldi. Oysa başörtülülerin “rektörler bize selam dursun” diye bir dedi yoktu.....




Onlar sadece okumak istiyorlardı. Sadece hemcinsleri gibi serbestçe derslere girebilmek, zaman zaman karşılarına çıkan yasakçı zihniyetten kurtulmak, ilim ve irfan sahibi olmak istiyorlardı. Ama birileri onları oy kavgasının bir tarafı haline getirdi. Birileri onları “rektörler size selam duracak!” efelenmesiyle rantçı ve kavgacı siyasetin ucuz bir malzemesi haline getirdi. Ve kılıçlar böylece çekildi. “Öbür taraf” hemen harekete geçti. 28 Şubat denilen, ABD patentli, Müslümanlarla devleti karşı karşıya getirme operasyonu devreye girdi.

Yasakçı ve dayatmacı bir postmodern operasyonun taraftarları türbandan Kur’an Kursuna; İmam Hatip’ten camilerin inşasına bir çok alanda derin yaralar açan kararlar aldırdılar “Rektörler türbanlılara selam duracak!” diye dayılananlar ise, bütün bu kararların alındığı 28 Şubat Kararlarını tıpış tıpış imzaladılar. İmzalamakla kalmadılar bu kararları uygulamaya başladılar. Sekiz yıllık eğitim için yasa hazırladılar. Fatih Çarşamba’da “türban sorununu kökten çözeceğiz” diye oylarını aldıkları sarıklı, cübbeli Müslümanları hapse attırdılar.

Refah Partisi’nin ikiye bölünmesi ile ortaya çıkan AKP de aynı yola devam etti. 3 Kasım seçimleri öncesi yine miting meydanları türban vaatleri ile çınladı. Yine keskin sloganlar atıldı. Seçmenlerini de o gün bugündür “valla billa biz o kararları imzalamadık” diye yıllarca kandırmayı da ihmal etmediler.

Refah Partisi’nin ikiye bölünmesi ile ortaya çıkan AKP de aynı yola devam etti. 3 Kasım seçimleri öncesi yine miting meydanları türban vaatleri ile çınladı. Yine keskin sloganlar atıldı. Ama yine bir sonuç çıkmadı.İktidar korluğuna oturduktan sonra verilen bütün sözler unutuldu.

Bütün bunları aslında bu köşede defalarca dile getirdik. Ayrıntıları ile anlattık. Sorun, başörtüsünü kullanan bu zevatın, bütün bu olup bitenlerden sonra, verdikleri sözleri unuttuktan sonra takındıkları tavırdır.

Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener “Başörtüsünü kullanmasaydık, seçmenden oy alamazdık” diyor.

Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise “türban önceliğimiz değil, zaten türbanı sorun sayanların oranı sadece yüzde 1,5’tur.”

Yani ortaya çıkan net tablo şu: İktidara gelmek için türbanla yatıp türbanla kalkanlar,s okaklara dökülen onbinlerce göstericiyi destekleyenler şimdi “Türkiye’de türban diye bir sorun yok. Bunu kafaya takan azınlık bir zümre” diyerek gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar.

“Biz türbanı oy için kullandık” diyerek siyasi rant uğruna her şeyi yapmaya hazır olduklarını ifade etmekten çekinmiyorlar. Türkiye’de bu zevata güvenen Müslümanların artık akıllarını başlarına alıp “yeter artık!çekin elinizi başörtümüzden! diye haykırmaları gerekiyor. Bu tavrı ortaya koymazlarsa “bizi kullandınız, kullanmaya devam edin” şeklinde açık çek vermekten başka bir şey yapmamış olacaklar.
MUHARREM BAYRAKTAR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 9:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başta değerli hocamız Bedii Ağabeyimiz olmak üzere konuya alaka gösteren tüm ülküdaşlarımıza teşekkür ederim.Yazıyı kimin yazdığı ya da ünvanı hiç önemli değildir.Burada önemli olan yazının ne kadar gerçek olduğudur.Maalesef bu gün ülkede zihniyet budur.Bizim inkarcı zihniyete söyleyecek bir şeyimiz yok!Allah korkusu olmayan adamdan,her şeyi beklemek hakkımızdır.Hakkında her türlü konuşmamız da.Neticede bunları bilirsin,ne yapacakları bellidir.Onlara bir şey demiyoruz,çünkü bu adamlar her zaman bizim hasmımız olmuştur.Ama......Devleti soymayı,cinayetler işlemeyi,devleti yıkmayı,insanları din kullanarak kandırıp çıkarları doğrultusunda gütmeye kalkanlarla çok problemimiz var.Biz buradaki yazılarımızda,açık değil sinsi düşman ile uğraşıyoruz."Devlet malı deniz,yemeyen domuz "şeklinde,şakaya getirilip konuşulan,ama benim tüylerimi ürperten,ve bir Türk'e,bir müslümana hiç yakışmayan zihniyet,ülkeye maalesef bu anlayışı,siyonistlerle bir olup sokmuştur.Sen milliyetçiliği kimseye bırakmayacaksın,dini ise hiç tekelinden çıkartmayacaksın,hatta bir kısmı daha da ileri gidip ülkücü olduğunu söyleyecek;ve ondan sonra sen bu ülkede yapmadığın rezaleti,zulümü,alçaklığı bırakmayacaksın.Yok öyle yağma!
İktidarı elinde tutmak için kadrolaşacaksın,haketmeyen adamları kurumların başına getireceksin,müteahhitleri çağırıp ihalesiz iş vereceksin,ülke fırsatlarını adil değil;yandaşlarına paylaştırıp eşitlik ilkesini bozacaksın,özelleştirme adı altında devletin varlıklarını üç kuruşa,hiçbir rekabet olmadan sğa sola peşkeş çekeceksin vs vs.Ülkeyi dışarıya satmayı,milli politikaları elinin tersiyle itip,batının istediği her türlü tavizi vermeyi falan saymıyorum.Çünkü konu ;devletin yağması ve organize hırsızlık işleridir.
Bunları kadar Kuran-ı Kerimi okumuş,ve bunlardan çok daha iyi anlamış bir insan olarak,bunun nasıl islamla bağdaştırıldığını ben bir türlü anlayamıyorum.Bu islama; en büyük saygısızlık,en büyük hakaret,en büyük iftiradır.O islam ki,yayılma döneminde,bnaşta göz nurumuz Rasulullah efendimiz olmak üzere,tüm inananlar;mallarını bu uğurda harcıyor iken;onun yolunda yürüdüklerini iddia ederek,Peygamber'imizi,BİR GÜL OLARAK TANIMLAMAKTAN ÖTEYE GEÇMEYEN VE ONU ZERRE KADAR ANLAMAMIŞ SAMİMİYETSİZ İNSANLARIN,nasıl bu kadar servet peşinde koştukları,nelere sahip olduklarını,keselerini nasıl doldurduklarını anlamak da islam açısından mümkün değildir.Özel görüşmeleri sırasında,devletin verdiği mumu kullanım dışı bırakarak,kendi getirdiği mumu yakan Halife Ömer,mekkenin en zengin tüccarı iken,tüm servetini bu dava yolunda harcayan Hz Ebubekir,peygamber damadı olmasına rağmen,insanların en Fakiri,Alimler Alimi Hz Ali,hangi birisini sayayım?İnsanların neredeyse açlık sınırına geldiği bir ülkede,işçiye, memura verdiğinde daha doğrusu vermediğinde gözü olan,ama kendi maaşının azlığından yakınan bir başbakan.Mukayese ettiği ülkelerle,kendi ülkesindeki milli geliri düşünmeden(o da adil dağıtılmıyor ya)maaşını bilmem nerenin başbakanı ile kıyaslayan bir başbakan.Bu ülke bu zihniyetle nereye varır?Çıkıp da bir Allahın kulu,bir müslüman bana ;namaz, oruç,hac ile şu devleti soyma işinin nasıl bir arada yürüdüğünü izah etsin?Devleti soymak,devletin kasasına elini daldırıp parayı çalmak değildir ki!İhalesiz rekabetsiz iş vermek hırsızlıktır,müteahhitin çalmasına izin vermek hırsızlıktır,devlet imkanlarını şahsi çıkarları için kullanmak hırsızlıktır,hediye almak hırsızlıktır,hırsızları yargıya sevketmemek,onlara göz yummak da hırsızlıktır.Size namus ve şerefim üzerine yemin ediyorum.Bir belediyede,belediye personeli umreye müteahhitler tarfından götürülüyor!Tüm masrafları müteahhitlerden çıkıyor.Allah belanızı versin!O kutsal ziyarete,bu pis ayaklarınızla nasıl gidiyorunuz?Getirip ödemeleri yapan müteahhitleri burada konuşturayım mı illa?Adamlar kendi aralarında ben şu kadar personeli,sen şu kadar personeli umreye götürdüm diye konuşuyorlar.Yahu bu nasıl bir inanç?Kimbilir kaç belediyede bu işler oluyor?Bu gün bunlarla anlaşmadan girip bir tane ihale alamazsınız mümkün değil.Gidin belediyeye iş yapan müteahhitleri incelemeye alın.Bakın ardından kimler çıkacak?Manisa mensucattaki şu andaki 14 trilyon yolsuzluğu yazdım.Arazinin %14 ünden elde edilen hasılat bu.Tamamı 100 trilyonu bulacak.Ben ihbar etmiyorum,söylemiyorum.Milliyet yazdı,mahalli basın yazdı.Nerede Bülent Arınç?SEÇİM BÖLGESİNDEKİ REZALETİ DUYMUYOR MU?BU İŞİ DEŞİP,SORUMLULARI ADALETE TESLİM ETMEK,HUKUKÇU BİR MECLİS BAŞKANI İÇİN BU KADAR ZOR MU?
Binlerce örnek vermek mümkün.Adalet diye diye gelip de ,adaletin canına okuyan insanların bu derece organize yolsuzluklara bulaşması,işte hep Zekeriya Hoca'nın bahsettiği gerekçe iledir.Güya bu hasılat devleti yıkmak için kullanılacak.Hesap gününe inanan bir insan bu rezaletlere nasıl seyirci kalır?Kendi guruplarında bunları dayanamayıp patlayan milletvekilleri neden ihraç ediliyor?Akepede böyle,diğer cemaatlerde farklı mı?Ne oluyor bu kadar topladıkları para?Bilmem ne ile yapılan bilmem ne ile yıkılır.Bu gün Almanyalarda kandırılmış insanlar feryad ediyorlar paralarımız battı diye!Televizyonlarda izledik.Tartışmaları gördük!Ya abd deki imam?YA ONUN KONTROL ETİĞİ MADDİ GÜÇ?Bu yanlız hırsızlıkla da sınırlı değil.Devleti yıkmak.Ne adına islam adına yıkmak. siz geldiniz,yıllarca ağladınız.Siz ,şikayet ettiğiniz batının kapısında avuç açmadınız mı?Onların her dediğini yapmadınız mı?Kanunlara getirip bunları monte etmediniz mi?Siz şikayet ettiğiniz iktidarlardan daha beterini yaptınız.Niye bu ülkede kimse artık Cumaları toplanıp şeriat diye bağırmıyor?NEDEN SESLERİ KESİLDİ BİRDEN?ÇÜNKÜ YAĞMA İYİ GİDİYOR.
Ülküdaşlarım devleti soyanın,beytul-mal dan çalanın islamla alakası olur mu?Kafasına göre fetvalar verip,insanlar hakkında infaz yapanlar islam olur mu?Devletini yıkıp,manda getirmek isteyenler,kürt teali cemiyetinin kalıntıları islam olur mu?Tüyü bitmedik yetim hakkı edebiyatı ile ziftlenenler islam olur mu?Abd nin bilmem nesini yalayan onursuz insanlarda islam olur mu?Olurmu ,olur mu,olur mu?Sorular uzayıp gidiyor.
Bu konuya tekrar döneceğim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Cmt May 27, 2006 10:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

mukaddes dinimizi siyasete alet edenlerin Allah belasını versin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr May 28, 2006 6:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Aslında dinimizde en affedilmez suçlardan bir tanesi kul hakkıdır.Devlet malını yemenin,kul hakkı kapsamına girdiği çok açıktır.Milli görüşçülerin adamlarının konu ile ilgisi olmamakla birlikte;bazı sabıkalara sıkça karışması bir rastlantı değildir.Kalabalıklar karşısında turban diye haykıranların,meclise gittikten sonra ilk aylardan itibaren,başı açık sekreterleri ile ilişkiye girdikleri,çoğunlukla bunları hamile bıraktıkları ve ardından hanımlarını boşayarak bunlarla evlendikleri ya da iki hanımla yaşamalarının sayısız örnekleri vardır.Şu anda teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılarından biri görevden alınmıştır.Bir tane devlet bakanı bu durumdadır.Diyeceksiniz ki size ne,adamın özel hayatıdır!Hayır öyle değil.
Topluma malolmuş adamların,hele Allahın ipine yapışıyoruz diye iddia edenlerin,nefislerine,ellerine,dillerine ve beline herkesten fazla sahip olmaları gerekir.Bunlar birer zaafiyettir.Bunlar dış ülkeler gibi,mezhebi geniş insanlar arasında dahi uygun görülmez,ve bu duruma düşen siyasilerin kafası koparılır.Sizler bilmezsiniz.60 lı yıllarda İngilterede profumo skandalı ile,bazı üst düzey siyasilerin,kiralık kızlarla ilişkileri açığa çıkmış,ve bunların hepsi istifa etmişlerdir.Bizde bu işler kitabına uydurulup gene devam etmektedir.Bunun konu ile şu alakası var.SAMİMİYET!ZATEN HERZAMAN BU KONUYU SÖYLÜYORUZ.iNSANLARA BAŞKA TÜRLÜ GÖRÜNÜP BAŞKA BİR TÜRLÜ YAŞAMAK,BAŞKA TÜRLÜ KONUŞMAK.ÜÇ KURUŞ SARI LİRAYA,BİR ÇİFT BEYAZ BACAĞA,BU ÜLKEYİ SATMAYACAKLARININ GARANTİSİNİ BİZE NASIL VERECEKLER?
BUNLARIN İÇERİSİNDE YAKINEN TANIDIĞIM KAÇ TANE ADAM VAR.bİR FALCI MÜSVEDDESİ;VAKTİ ZAMANINDA;MECLİSİ SİLKELESEM,NUSKADAN GEÇİLMEZ DEMİŞTİR.NASIL BİR İNANÇ BU ALLAH'IM?Tüyü bitmedik yetim hakkını ziftleneceksin,devlet imkanlarını şahsi çıkarların için kullanacaksın,haksız rekabetsiz ihale vereceksin,bilmem nerede yediğin haltların faturalarını müteahhitlere ödeteceksin,yandaşlarını işe alıp,geri kalanların rızkı ile oynayıp hak yiyeceksin,ehil olmayanlara vazife verip,devleti trilyonlarca zarara uğratacaksın,ne kadar pis ilişki varsa içinde olacaksın,millettem sermaye toplayıp,onları hortumlayıp batıracaksın!Bu nasıl bir inanç?Meslekten anlayanlar,gitsinler Allahaşkına,şu devlet su işlerinin haline bir baksınlar!
O proje inşaaat dairesi,o barajlar dairesi,o etüd plan ,içme suları daireleri nasıl mahvedilmiş.Mühendis kalmamış mühendis!Bunlar bir tane proje üretemiyorlar.Bir tane proje yapacak mühendis kalmamış!Nedir bu ya?O kurum kaç yılda,ne hatalar bedeli yetişmiş bir kadro edindi.Siz bunları nasıl dağıtırsınız?Domates mi yetiştiriyorsunuz?Nerede yetiştirdiniz,ustalaştırdınız da getirdiniz bu adamları buraya?Teşkilatın bünyesinden yetişmememiş,ayağına çizmeyi giyip,bir baraj,bir sulama projesi yürütmemiş adamları nasıl bu kuruma kaydırıp da duman ettiniz.
Ondan sonra da özelleştiriyorsunuz proje işlerini?Neden?Yapacak adam mı bıraktınız?Özaldan beri bu kurumların üzerine oyun üzerine oyun darbe üzerine darbe!Bunlar devletin en büyük harcamalarını yapan kurumlar.1950 lerde,bırakın baraj,bir basit sulama regülatörü yapıldığı zaman o dsi bayram etmişti.Oralara gelen uzmanlar,o mihaliovlar bilmem kimler yetiştirdi o attığınız adamları.Şimdi getirdikleriniz nerede yetişti?
İstanbul belediyesinde mi?Orada adam mı yetişir?
İşte bunlar devletin hep ganimet gibi algılanması sonucu yapılan işleridir.
Çünkü ortada islam olmayan bir devlet var ya?Onun kanı da malı da helal ya?Ukalalar,ulemalar fetvayı vermiş!Allah belanızı versin,bu ülkede Cuma namazı kılınmaz diyen herifler var bunların içerisinde!Ne diyeyim bilmiyorum?Ülküdaşlarım artık bunları aşmak zorundayız.Yanlış olarak,bize el freni haline getirilen bu islamla biz bir yere varamayız.Bu adamları,asla tesirli olmayacak,din üzerine ipotek koyamayacak hale getirmedikten sonra,bu gemi Vallahi de billahi de yerinden kımıldamaz!Bu paslı,çıkarcı kafaları,devletin hiç bir kademesinde tutmamak gerekir!Bu yahudi locaları gibi çalışan örgütleri dağıtmak gerekir.Yahu bunların yahudilerden ne farkı var?Ben bir fark göremedim.Bilen varsa söylesin.Bu adamlar o kadar samimiyetsiz ve ard niyetli ki!Fetih günü kutluyorlar değil mi?O fetih gününün bunlar için anlamı 1453 falan değil,İstanbul belediyesini ele geçirdikleri gündür.Zaten başımıza ne geldiyse ondan sonra geldi.Bu konuya da dikkatinizi çekerim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Pzr May 28, 2006 8:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli kardeşim Kadir21,



Hislerinizi aynen paylaşıyorum...

Ne yazık ki bu toplum bu noktaya yıllarca üretilen ve planlanan oyunlar sonucu geldi...

Bunları devlet içinde görevdeyken hep gördük yaşadık....



Üst düzey yönetime politika serbest... ama diğer devlet memurlarına yasak...

Devlet memurlarına siyaset yasak olursa..

Hiç bir yanlışa dur diyemiyor.. koyun gibi seyrediyor...

Adamlar bu avantajı çok güzel kullandılar...

Şimdi bu yasağı kendileri deliyorlar..

AKP'li öğretmenler ve okul müdürleri.. Kavşak açılışlarına AKP il toplantılarına artık okul üniformaları ile öğrencileri götürmekte sakınca görmüyorlar...

Ne kadar güzel değil mi? karşı görüşe politika yasak... meslekten bile atılma tehdidi...

Ama iktidar yanlısı isen... serbest....

Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum.....

Gelelim Şu meşhur Düzenbaz..üçkağıtçı.. İmamlar konusuna...

Bu konuyu yıllar önce... devlet görevinde iken sık sık açardım...

Bu adamlara son derece dikkat edilmesi gerekir demiştim...

Bu adamlar yıllardır saman altından su yürüttüler..

Almanyada islami holdinglere para toplarkende bunlar devreye girdiler..

Halkı telkin ederek paraları bu holdinglere akıttılar...

Şimdi bu gariban insanlar her gece bir tv kanalında dertlerini anlatmaya çalışıyorlar..

Ama ne yazık ki dinleyen yok!

Onlarada Ananı da al git !! deniyor....

benim en üzüldüğüm konu bu...

İslamiyeti böldüler... inanan insanları böldüler.....

Müslümanlar ikiye ayrıldı...

Üçkağıtçı olanlar... (kendilerine göre en iyi onlar )

Sadece inanan ve ibadetinde samimi olanlar...

Yıllar önce söylemiştim...

Adamlar bu imamlar ile Anadolu halkını ele geçirdiler...

Şehirlerde bile etkili oldularki...

Siz varın Anadolunun köylerini ,kasabalarını düşünün..

İslamiyeti kalkan gibi kullanarak benim saf iyiniyetli ANadolu insanıma

arap -kürt karışımı bir kültürü aşıladılar...

şimdi Türk toplumu Bu kültür kıskacında bocalıyor...

Bunları söylediğim zaman benden daha dindar ile arkadaşlarım ile aram bile bozulmuştu....

Ağabey sen din düşmanlığımı yapıyorsun ..diyorlardı...

Şimdi telefon açıp.. ağabey haklıymışsın diyorlar....

Benim itirazım imamlara ...diyanete .. değil...

Bunları ele geçiren zihniyete....

Hani memura politika yasak tı... ama imamlara serbest...

Maşallah hepsi arap -kürt partisinin kadrolu reklam ajansı gibi çalışıyor....

Aynı dinden olup olmamam önemli değil...

Ben bu düzenbaz bu sahtekarlar ile her zaman uğraşırım...

Cami' me de giderim ..namazımı da kılarım....

Ama sahtekar olanlarını ... bu işi menfaat için yapanları da her ortamda rezil ederim...



saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Pzr May 28, 2006 9:26 pm    ileti konusu: Kadir21 Alıntıyla Cevap Gönder

Elinize, dilinize ve Ülkünüze sağlık Kadir Bey.

Geniş bilgi,doğru yaklaşım ve harika tespitler...İşte biz de bunun için; bütün sözlerinizin altına, imzamızı atıyoruz.
ALLAH(c.c.) sizden ve sizin gibi düşünen, anlayan, hisseden ve gören Ülküdaşlarımızdan ebediyen razı olsun.
Kadir Bey," DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN D.....Z" diyen ve bu d....z sözcüğü ışığı altında hareket eden birtakım d.....rın, Yahudi vatandaşlarımızla bir arada zikretmiş olmanızı, pek doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Çünkü bunlar, DİN ADINA HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜ, REZALETİ YAPANLARIN VE MUKADDES NİZAMIN SIRTINDAN BİN BİR KÖŞEYİ BİRDEN DÖNENLERİN, BİZ, İSMİ GEÇEN KAVİMDEN, ÇOK DAHA A....İ VE A....K OLDUKLARINI BİLİYOR VE BUNUN BÖYLE OLDUĞUNA DA GÖNÜLDEN İNANIYORUZ.
Zira;
Yahudiler, mensubu oldukları dinin, hiç bir zaman istismarını yapmadılar ve yapmazlar. Muharrefte olsa, dinlerinin yüzde yüz samimisidirler. İki; bu insanlar, birlik ve beraberliklerine; devlet ve milletlerine; bayrak ve sancaklarına gönülden bağlıdırlar. Üç; bizi manaviyat tüççarlarımızdan çok daha vefalıdırlar.
Buna bir örnek vermek istiyorum.
Bir zamanlar, Kağıt tüccarı bir Yahıdi tanımıştık. Kardeşime aynen şunları söylüyordu.
Mehmet Bey, bildiğime göre, siz Niğde'li Ahmet Bey'le görüşüyorsunuz. Biz de bu arakadaşla, bir kaç yıl alış-veriş yaptık. Ailece de görüştük. Birbirimize gelip-gittik.Daha sonra, herne hikmetse, irtibatımız kesildi. Galiba arkadaşın işleri bozuldu. Ahmet Bey'in elimizde protesto olmuş birkaç tane çek ve senedi var. İcraya da vermedim, veremedim.... ÇÜNKÜ EVİNDE, ÇOCUKLARININ ELİNDEN BİR BARDAK ÇAY İÇMİŞTİM.
İşte Yahudi vatandaşın vefa anlayışı.
Ya bunlar...Ya bizim(?!) kanı bozuk, canı bozuk, imanı bozuk"beyaz topuk ve sarı lira" için yapmadıkları zulmü, etmediği kötülüğü bırakmayan para ve kadıngözlü olan insanların hal ve davranışı...
Lütfen kimse yanlış anlamasın....
(Ülkücüler, hiç bir zaman birbirlerini yanlış anlamazlar...Onların böyle bir lüksü olmaz, olmamıştır.Bizim endişemiz, ülkücü geçinen ve ülkücüden geçinenlerdir).
Biz, burada, sadece(evet sadece) bu kimslerin, BU VATANA HARP DİYARI VE BU MİLLETE HARBİ diyen VE BU KARANLIK MANTIK İÇİNDE HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜ YAPAN VE HER ÇEŞİT HAİNLİĞİ SERGİLEYEN kimselerin bütün kavimlerden ve Yahudi milletinden çok daha........olduklarını biraz olsun anlatabilmek için verdik bu misali.
Yoksa.....
Asla.....
Efendim, daha sonra çok daha fazla derinleşecceğiz.
Şimdilik şunu söylemekle yetinmek istiyorum: ŞU ANDA YERYÜZÜNDE ALTMIŞA YAKIN iSLAM ÜLKESİ VAR. BU ÜLKELERİN CAN DAMARI VE BELKEMİĞİ TÜRLER VE TÜRKLERİN VATANI TÜRKİYEDİR.BU, DÜNDE BÖYLEYDİ, BUGÜNDE AYNEN BÖYLE VE KIYAMETİN SABAHINA KADAR DA BÖYLE OLACAKTIR.
BU KUTSAL MEMLEKETE HARP DİYARI(haşa! g...r ülkesi) VE BU NECİP TÜRK MİLLETİNE DE HARBİ-k....r- DİYEN VE BU MANTIKLA HAREKET EDEN -YAŞAYAN -İNSANLARIN KENDİLERİDİR KAFİR!!!(Not:Sayın Beyaz, mevzubahis yazısında, bu hususlları çok güzel izah etmişlerdir ve bu konuda yaptıkları tahlil ve tespitlerinin tamamı, ilahi ölçülere de tıpatıp uygundur. Fakat daha önce de ifade ettiğim gibi, eksiktir. Konu hakkında ,çok daha fazla söyleneçek ve yazılacak şeyler vardır. Böyle de olsa, kanayan(kanamak ne demek???) bir değil, binlerce kez kangren olan Türkkün ezeli ve ebedi yarasına parmak pasmıştır. Buradan kendisine teşekkür ediyorum).
Evet... can, kan ve iman kardeşim Kadir Bey, bu meseleyi, bulduğumuz her bir fırsatta, döne döne , altını çize çize ve büyük harflerle yaza yaza Türk Ülkücülerine anlatalım.
Ben şimdilik sözlerimi burada noktalıyorum.
BEN BİR TÜRKKÜM, DİNİM CİNSİM ULUDUR...diyen ve bunu haykırmayı HAKK eden; vatanına, milletine ve devletine yürekten inanan; ALLAH'tan başka da hiç bir canlıdan korkmayan Ülküdaşlarımız, bu hususta bildiklerini, gördüklerini ve yaşadıklarını yazsınlar ve Ülküdaşlarıyla paylaşsınlar.Bunu kendilerinden özellikle rica ediyoruz!
Yüce MEVLA bu yoldaTürk Milleti'ne hiizmet yolunda bize güç, bize sabır ve bize metanet versin.
ALLLAH(c.c.)'a emanet olunuz.

Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr May 28, 2006 10:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Hocam,saygıdeğer büyüğüm ve Ağabeyim Bedii Bey;
Bu konularda çok büyük mücadeleler vermiş,çile çekmiş bir insan olarak,konunun hassasiyeti içerisinde,kendimizi kaptırıp bazen maksadı aşan ifadeler kullanıyoruz.Sanırım bir yanlış ifade de bulundum.Bu devlete bağlı,vergisini doğru dürüst ödeyen,bizi arkamızdan vurmayan yahudi vatandaşlarımızı,haklı ikazlarınız üzerine elbette tenzih etmek durumundayım.Bu benim için bir ödevdir.Benim burada kastettiğim,bunların bazılarının dahil olduğu cemiyetlerin mensuplarıdır.Bunların bugün,abd yi bile eline geçirmiş olan para ve güç odaklarının Türkiye uzantılarıdır.Bu gün biliyoruz ki,İsrail içerisinde dahi bir takım insanlar,ülkelerinde egemen olan kuvvetin dünyada ve ortadoğuda uyguladıkları politikalardan rahatsızdırlar.Ama bu yine de benim hatamı düzeltmez,çünkü onlar ne yapıyorlarsa,göstere göstere yapıyorlar.Fikirleri ile zikirleri farklı değil.Oysa bizim bahsettiğimiz adamlar;yalancıların ta kendileridir.Bizim rahatsız olduğumuz insanlar;Hak yolunda olduklarını iddia ederek;toplumda fitne tohumları eken,devleti yıkmaya çalışan,insanları sömüren,kendisinden başka olanları islam kabul etmeyip,bunların can mal,ve kanlarını helal ilan eden,insanları acımasızlıkla kafir olarak itham eden,sürekli örgütlenen,sahip oldukları belediyelerde,işçilerin sendikal haklarına dahi müdahale ederek onları tehdit ve şantaj ile kendi sendikalarına kaydetmek isteyen,bu uğurda devlet memurlarını kullanmaya çalışan,kabul etmeyen daire müdür ve şeflerini,"kendine yer beğen ",kurum ara diyen;hem komünizmin hem faşizmin ikisini birden insanlara uygulamakta zerre kadar tereddüt göstermeyen;insan haklarını sürekli ihlal ettikleri halde,bu devleti dış mahkemelerde ispiyonlayıp şikayet eden ve ülkeye yaptırımlar uygulanmasına neden olan;devletin sahip olduklarını müflis bir tüccar gibi yok pahasına satan adamlardır.Ama bugün bu ülkede Cumhuriyeti yıkmaya kalkan bir gayri müslüm vatandaşımızı görmüyoruz.Milleti bölmeye kalkışanını da görmüyoruz.Bu bakımdan eleştiriniz son derece doğrudur.Hele sakalıyla,ölçü ve tartıda hile yapan,ticarette verdiği sözlerde durmayıp,üç kuruşa fikir değiştiren,gıda maddeleriyle oynamakta tereddüt etmeyen,"devletler,sözlerinden dönüyor,ben neden dönmeyeyim"diye,ahde vefaya saygı göstermemeye kulp takan insanları gözlemledikçe,ben de yabancı uyruklu vatandaşlarımıza epeyi haksızlık yapmış olduğumu ,ve onları istemeden kırdığımı üzülerek farkediyorum.Bana bu açıklama fırsatını verdiğiniz için de size çok ama çok teşekkür ediyorum.Amacımız,kimseye düşmanlık yapmak değil,sadece gerçeklerin konuşulmasıdır.Bu ülkeye musallat olan hastalıklardan kurtulmaktır.Tekrar teşekkür ederim.Saygılarımla.


En son kadir45 tarafından Pzr May 28, 2006 10:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pzr May 28, 2006 10:26 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ABD, AB ve İsrail İslam'ın Türkiye'de bütünleştirici değil, dağıtıcı, milli değil, gayrı milli, ulus-devlet değil, Ortadoğu'da hüküm süren kabileci-şeyhçi İslam'ın "ılımlı İslam" versiyonunun uygulanmasını istiyor.
Türkiye'deki siyasi ümmetçilerin de işine gelen bu. "Türkiyelilik üst kimliği" saçmalığı bu maksatlara hizmet etmesi için tedavüle sürülüyor ve altında yatan etnik milliyetçiliktir.
Hâlbuki ABD, AB ve İsrail'de din milli kimliğin ve milli çıkarların bir parametresi olarak fonksiyon icra ediyor. Avrupa devletlerinin deniz aşırı sömürgelerinde Hıristiyan yayılmacılık ve iktisadi yayılmacılık birbirini tamamlar şekilde görülmüştür.
Bugün de ABD merkezli Evanjelist misyonerlerin hedefi dini, siyasi ve ekonomik maksatlı bir planlamaya dayanmaktadır.
Osmanlı Türkiyesi'nin başına gelenler adeta bir laboratuar çalışmasıdır. 1838-1914 arasında Türkiye'de Hıristiyan misyoner-Batı iktisadi kurumları- Batı tazyikli siyasi düzenlemeler koordineli olarak götürüldü ve nihayet Batı'nın askeri saldırılarıyla yıkıldı. 600 yıllık devlet yıkıldı. Milli mücadele sonucu Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Osmanlı Türkiyesi'nin yıkılmasında hem Hıristiyanlık, hem İslam kullanılmıştır.
İngiliz Lawrence ile sembolize edebileceğiz "İslami formatlı" yıkım programı ile Şerif Hüseyinler çıkarılmış ve Müslüman Türk bir kısım Arap ve Kürt şeyhlerin başını çektiği arkadan vuran isyanlarla katliama tabi tutulmuştur.
Günümüzde de ülkemizde, birçoğunun ipleri yabancı servisler tarafından tutulan dini tarikatlar eliyle, İslam fırkalara bölünmüştür.
Bir tarikat mensubu diğer bir tarikat mensubu olduğunu düşündüğü hocanın arkasında Cuma namazı kılmamaktadır.
Hâlbuki İslam'ın gayesi, insanları dürüst, hoşgörülü, paylaşımcı, yardımsever vatan ve millet menfaatlerini kendi menfaatlerinin üstünde tutan şekilde davranmaya yöneltmektir.
Cehennem, kötü davranışların, hilekârlığın, sinsiliğin, haksız kazanç sağlamanın hâsılı "kirliliğin" cezalandırılmasıdır.
Cennet ise, dürüstlüğün vatan ve millet menfaatlerini her şeyin üstünde tutmanın, insanlara yardım etmenin, kısaca "temiz" olmanın mükâfatıdır. İslam ne yazık ki, Cumhuriyet döneminde İnönü iktidarı ile başlayan bir süreçten günümüze kadar bir kısım tarikatlar, siyasetçiler ve Holding Müslümanları "elinde " makyevelist "bir yaklaşımla, gayeye vasıl olmak için kaldıraç aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır.
İş iç (domestic) nemalanma ile sınırlı değil.
Önce yeşil kuşak, Şimdi ılımlı İslam modeli.
BOP çerçevesinde mübarek dinimiz, namus ve şerefimiz Türk vatanını, Cumhuriyet Türkiyesi'ni parçalamak için emperyal güçler tarafından kullanılıyor.
İslam adına çıkar amaçlı dernekler, TV kanalları, keramete kıç attıran hoca efendiler.
İşin bu noktaya gelmesinin birinci sorumluları meseleyi dar, ateist çağrışımlar yapan, laiklik paketinin içine koyanlardır.
İslam, devletin okullarında adam gibi Türk çocuklarına öğretilseydi. Sadece ABD ve Kanada'da olduğu kadar devlet bu işi organize etseydi. İslam merdiven altına itilince orada etnik takıntılı tarikat şeyh ve şıhlarının eline geçti. Onları da önce bir güzel " görünmez" yollarla, sonra açıktan finanse eden " Batılı " servis ve kurumlar. Şimdi de siyasi ve iktisadi diyet için merdiven altından "plaza"lara taşıdılar ve vatan, Türklük ve İslam aleyhine kullanıyorlar.
Amerika'da bulunduğum yıllarda bana üç kişi "kazık" atmıştı. Her biri on dolar fazla taksi parası aldılar. Acıdır ki üçü de benim dinime mensuptular. İranlı Müslüman, Filistinli Müslüman ve Pakistanlı Müslüman.
Batılılar için ne güzel söylemiş M. Akif Ersoy: " Dinleri var işimize benzer, işleri var dinimize benzer. Acıtacak ama iğneyi batırmalıyım. Ne işimizi, ne de dinimizin gereklerini doğru dürüst yapıyoruz. Açıkçası İslam ülkelerinin hepsi bu durumda.
Müslüman ülkelerin hiçbiri yeterince kalkınmamış. İnsan hakları ihlalleri İslam ülkelerinde. Kadını aşağılayan, gereken değeri vermeyen İslam ülkeleri ki, Kur'an kadına en büyük payeyi vermiştir.
1999'da Suudi Arabistanlı bir profesör UCSD'de, ülkesinde kadınların otomobil kullanmalarının yasak olduğunu ve bunun İslam'ın emri olduğunu söyleyebilecek kadar "cehalet" içindeydi.
Tabi ki bir düzine Amerikalı akademisyenin yanında gereken cevabı aldı. Sevgili okuyucu, problem İslam'da değil, onu iktisadi ve siyasi nema vasıtası olarak kullananlar da.
Bir başka husus tetik düşürerek, bir kısım gariban Müslüman'ı intihar bombacıları olarak kullanıp cihat ilan edenlerin de ipleri Batılı servislerin elindedir.
Osmanlı-Türk İmparatorluğu'nu yöneten yabancı soylu elitler tüfek icat olduğu gün ülkeye getirirken, matbaayı 329 yıl Müslüman Türk'ten uzak tuttular. İşte sonuç. Matbaanın sağladığı hızla milyonlarca kitabı toplumun her kademesine sunan Batı ve Japonya.
Sonunda tüfek bizi öldürdü, kitap onları aydınlanma çağına taşıdı.
Demek ki, sadece tetiğe dayanan, kitaba ve milli benliğe dayanmayan fütuhat kalıcı değildir.
Türk milleti İslam'ı emperyal güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin elinden kurtarmak mecburiyetindedir. Kurtuluşa giden yoldaki temizlenmesi gereken "deve dikeni" dir bu durum.
Mısırlı bir Profesör dostumun söylediği gibi, "Türk dünyası kurtulmadan İslam dünyası kurtulamaz." Erol Manisalı Hoca'nın söylediği güzel bir söz var:
"İktisadi yayılmacılıkta, dini faktörler dışşallık sağlıyor, iktisadi yayılmacılık, dini yayılmacılık için ortam hazırlanıyor."
Kuvayı Milliye'nin kurduğu Cumhuriyet Türkiyesi 1838-1914 arasında olduğu gibi yeniden bir laboratuar haline getirilmiş vaziyette.
Üretmeden tüketmek kamçılanıyor.
İç Pazar, "yerli ve dış ülke vatandaşları" yabancılar tarafından işgal ediliyor.
Liberal ve siyasi ümmetçi Kürtçü takıma servet transferi yapılıyor.
Eğitim kurumları, devlet ve özel sektör bürokrasisi, sivil tolum kuruluşları "etki alanı içine sokuluyor.Misyonerlik faaliyetleri almış başını gidiyor. BOP ve AB'nin en hararetli destekleyicileri bir kısım siyasi ümmetçiler.
Çok ilginçtir, Türkiye'de "İslamcı siyasiler" ile birlikte Hıristiyan yayılmacılığın önü açılıyor.
"İslamcı siyasiler", Hıristiyan misyonerler ve Evanjelist-Siyonist, Kabalist projesi BOP'un teorisyenlerinin düşmanları ortak:
Milli, laik, üniter Türkiye Cumhuriyeti, Milli kimlik ve Atatürk Milli formatlı dini ve kültürel kurumlar, Türk ordusu Milli-ulusal çizgideki fikir insanları, akademisyenler, gazeteciler, işadamları Milli- meslek odaları Siyasi partilerden milli çizgi yerine "İslamcı" veya liberal olması isteniyor.
Uyguladıkları yöntemin adına da "ılımlı İslam" modeli adını veriyorlar.
Sonuç olarak Türkiye'deki İslamcı siyasiler ve bir kısım tarikatlar ABD,
İsrail ve AB'nin politikalarının "bir aracı olmaya başlamışlardır.
Ramazan K. Kurt
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts May 29, 2006 11:41 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu sanal dünya da olmasa dünyadan haberimiz olmayacak...

Öyle ya, tiraj rekorları kıran gazetelerde, raiting rekorları kıran TV kanallarında, bir türlü okuyup izleyemediğimiz neler neler oluyor...

Mesleğim ile ilgili bir konu araştırırken tesadüfen bulduğum ve okuduğum bir belgeyi sizlerle paylaşmak istedim...

Alıntı:
..........................................................................................
......................................................................................................
271 İHALENİN TAMAMI AKP’LİLERE

Yazılarımız üzerine harekete geçen Hatay Cumhuriyet Savcısı Mehmet Özgür Turhan’ın soruşturması sürerken, idari alanda da Kamu İhale Kurumu (KİK), Hatay Valiliği’nden, ilde son üç yılda yapılan ihalelerle ilgili bilgi istedi.

Bazı kamu kurumlarıyla ilgili çalışmalar sürüyor; ama valilik, kaymakamlıklarla, Sağlık, Milli Eğitim, Bayındırlık, Vakıflar Bölge ve Mahalli İdareler Müdürlüklerinden gelen bilgileri toparladı.

Çalışmayı yapan görevlilere Ankara’dan, "Listeye bazı isimleri koymayın" ’ricası’ yapıldığı bilgilerime rağmen, tablo ortada ve çok da çarpıcı.

Hatay Valiliği onaylı listede toplam 271 ihale ile ilgili bilgiler var.

Çoğu ’doğrudan ihale’ olan bu işlerin, üç beşi hariç, tamamını AKP’liler kazanmış.

Doğrudan ihalenin, "En düşüğü seninki olmak üzere üç zarf ver" anlamına geldiğini herkesin bildiğini anımsatarak listeyi verelim.

İŞTE LİSTESİ

Ömer Akçay (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Devlet Hastanesi ve Doğumevi yufka ekmek, yiyecek, genel temizlik, güvenlik ihtiyaçları; Köy Hizmetleri ve belediyeye araç kiralama; Yayladağ Lisesi hizmet alımı. (16 İhale)

Ömer İshakoğlu (Eski İl Gençlik Kolları Başkanı, Belediye Meclis üyesinin kardeşi): Sağlık Müdürlüğü; Reyhanlı, Kırıkhan, Dörtyol, İskenderun, Körfez, Antakya, Hatay devlet hastaneleri; İskenderun ve Antakya doğumevleri; SSK Antakya Hastanesi tıbbı cihaz, malzeme, ilaç alımı. (169 ihale)

İsmail Zobu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Doğumevi tıbbi malzeme, kumaş alımı; belediye araç kiralama; Hassa Hastanesi temizlik ve otomasyon hizmetleri. (10 İhale)

Mahmut Boncuk (İl Disiplin Kurulu Üyesi): Karlısu, Salmanuşağı, Çökak, Kışlak, Çabala ilköğretim okulları inşaatları; Köy Hizmetleri hidrofor tesisi yapımı; sağlık ocağı inşaat ve onarımı. (10 ihale)

Mustafa Açıkgöz (AKP’nin etkin isimlerinden): Sağlık Müdürlüğü inşaat, sıhhi tesisat malzeme alımı, kalorifer ve su tesisatı onarımı. (15 ihale)

Yusuf Seçmen (İl Sekreteri): Devlet Hastanesi demirbaş alımı, İl Sağlık Müdürlüğü koltuk alımı, sağlık ocağı onarım. (3 ihale)

Hakan Öztürk (İl Yönetim Kurulu üyesi): Bayındırlık, Vakıflar, MİT Antakya, MİT İskenderun binaları ile İskenderun Cezaevi onarımları; Kaletepe ilköğretim okulu inşaatı. (7 İhale)

Ali Salcan (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Doğumevi tavuk eti alımı. (8 İhale)

Mehmet Tuna (İl Yönetim Kurulu üyesi): MEB kitap dağıtımı; kırtasiye alımı, Antakya Devlet Hastanesi ve Doğumevi büro kırtasiye malzemeleri. (11 ihale)

Mehmet Hamutoğlu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Belediyesi ile İl Sağlık Müdürlüğü araç ve ambulans kiralama, sigortalama. (12 ihale).

Şükrü Çağlarsu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Devlet Hastanesi demirbaş, doğumevi büro malzemeleri alımı. (2 ihale)



Bu yazı 22 mart 2006 tarihli...

Çok merak ediyorum, bu akp li siyasetçiler ihale sayılarını ne kadar arttırdılar ?

Asıl önemlisi kazandıkları bu paraları nerelere harcıyor ya da aktarıyorlar ?

Görünen köy klavuz istemez elbette...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts May 29, 2006 11:45 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

SEÇİLEN "TEMİZ"(!) MİLLETVEKİLLERİNİN SİCİLİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan : İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluklar nedeniyle Albayraklar, İGDAŞ ve Akbil davalarında yolsuzluk yapmaktan sanıktır.Bu davalar dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlandı.Serveti konusunda şeffaflık getirmedi, kaynağını açıklamadı.

Abdullah Gül: RP-Kayıp trilyon davasında özel evrakta sahtecilikten sanıktır.Söz konusu dava, dokunulmazlığı olan kişiler dışında başta Necmettin Erbakan olmak üzere mahkumiyetle sonuçlandı

Kemal Unakıtan: Ağır ceza mahkemesinde vergi kaçakçılığı suçuyla yargılanırken Vergi Barışı Kanunu’na eklenen hükümlerle davası düşürüldü.Mal varlığı konusuna şeffaflık getiremedi.

Binali Yıldırım: Yakınlarına çıkar sağlamak ve görevini kötüye kullanmaktan belediyedeki görevinden alındı. Gemi alan oğlunun ve kendisinin mal varlığı konusunda şeffaflık gösteremedi.

Akif Gülle: 54 trilyonluk bilboard yolsuzluğu davasında sanıktır.

Nevzat Pakdil: Reklam ihalelerinde yolsuzluk yapmaktan sanıktır.

Zülfü Demirağ: Görevi kötüye kullanmak, zimmet, ihalelere fesat karıştırmaktan sanıktır.

İdris Naim Şahin: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan Akbil yolsuzluğu davasında sanıktır.

Mustafa Açıkalın: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan İGDAŞ soruşturmasında gözaltına alındı.Teşekkül oluşturmak, kamu kurumunu dolandırmak evrakta sahtecilikten sanıktır.

Mehmet Sekmen: Görevi kötüye kullanmak ve yolsuzluk soruşturması devam ediyor.

Hazma Albayrak: Görevi kötüye kullanmak suçundan sanıktır.

Mikail Arslan: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan Akbil davasında sanıktır.

Ali Mazak: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan İGDAŞ davasında sanıktır.

Recep Koral: Görevi kötüye kullanmaktan sanıktır.

Ali Coşkun: Vergi kaçakçılığı suçuyla yargılanırken Vergi Barışı Kanunu’na eklenen hükümlerle davası düşürüldü.

Hüseyin Belsi: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan İGDAŞ davasında sanıktır.

Mustafa Ilıcalı: Zimmet, kamu kurumunu dolandırmak, ihaleye fesat karıştırmak ve belediye bünyesinde oluşturulan çetenin üyesi olmaktan sanıktır.

Hilmi Güler: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan İGDAŞ davasında sanıktır.

Selami Uzun: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan Albayraklar davasında sanıktır.

Halil Ürün: Yargı kararlarına aykırı hareket etmek ve ATATÜRK’e hakaretten mahkum oldu, cezası ertelendi.

Adem Baştürk: Dokunulmazlığı olan kişiler dışında 11 kişi hakkında mahkumiyetle sonuçlanan Albayraklar ve İGDAŞ davasında sanıktır.



Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Pts May 29, 2006 2:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Ülkemiz üzerinde oynanan örtülü harp devam ediyor, ülkemizi hızla kaosa sürüklemek isteyen küresel güç odakları önceden hazırladıkları kirli senaryolarını peş peşe uygulamaya koydular önce yabancılar 4 milyar dolar parayı piyasadan bir gecede çektiler ardından dolar yükseldi yapılmak istenen geçmişteki gibi yeni krizlerin ekonomik buhranların çıkmasıydı. devamında “yerli pravda” olarak bilinen Laikçi faşizan görüşlerin en şiddetli temsilcisi Cumhuriyet gazetesine kısa aralıklarla bombalar atıldı bu gazete bilinçli bir seçimdi halk nazarında güçleri olmasa da Oligarşinin en muteber yayın organlarından biriydi hedeflenen Laik -Anti laik çatışmasına zemin hazırlamaktı Totaliter zihniyete sahip bu gazete ve destekçileri de provokatif fırsattan istifa ederek kendilerinden bekleneni yaparak Türkiye’yi cepheleşmeye, gerginliğe ve çatışmalara sürüklemeye çalışan yayınlara başladılar akabinde hazırlanan senaryonun son ve vurucu kısmı uygulanmaya kondu
17 Mayıs günü Danıştay’a silahlı saldırı düzenlendi ülkemizi kaosa sürüklemek isteyen küresel baronların iç ve dış odakların karanlık bir tezgahıdır yapılan saldırının arkasında yatan kirli emeller toplumsal barışı bozmak ülkeyi Laik -Anti laik çatışmasına sürükleyerek istikrarsızlaştırmaktır yapılan kanlı saldırı siyaseti de gerdi, bu saldırının oligarşik güçlerin onların emrindeki tekelci sermayenin yayın organlarındaki satılmış kiralık her biri Türk–İslam düşmanı mandacıların söyledikleri gibi
“Türbanla” bir alakası yoktur kimi kartel medyasında kimide devletimizin içine sızmış beşinci kol çetelerin küresel güç odaklarının hep birlikte yapılan saldırıyı mütedeyyin insanların üzerlerine atmaları tamamen hedef saptırmaktır bu karanlık kirli saldırıyı yaptırtan oligarşik çetelerin esas amacı sessiz çoğunluğun inançlarına saldırarak onları sindirerek üzerlerindeki
Laikçi Faşizan baskıları devlet partisinin aygıtları ve kurumlarıyla şiddetini artırarak uygulatmaktır.

Tahrikçiler dün vardı bugün de var. Bu bozuk düzende tetikçi bulmak ta onlar için zor değil, onlar her zaman sağda ve solda taşeron örgütler ve tetikçiler her zaman bulurlar.







Çünkü bu sistem ya ateist ya satanist yada terörist yetiştiriyor.




Danıştay’a silahlı saldırıda bulunan “avukat” Alpaslan Aslan da “Allah’ın askeriyim. Allahuekber!” diyerek ateş açmış! “Türban kararının cezasını verdim” diye de eklemiş!
Danıştay üyelerini vuran caninin Cumhuriyet’e bomba atan kişilerden biri olabileceği üzerinde duruluyor. Aynı kişi olmasa dahi işin temeli değişmez. Her iki olayın senaryosunu yazan aynı mekanizmadır...

Bu mekanizmayı 1980 öncesinin kâbus günlerinden, 28 Şubat sürecindeki provokasyonlardan tanıyoruz...



Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 6 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1