Kıbrıs`taki utanmazlar




KIBRIS`TAKİ UTANMAZLAR

Kıbrısta, hepimizin nefeslerimizi tutarak beklediği halkoylaması sonunda yapıldı. Neticede yaklaşık % 80 bir çoğunlukla Rum tarafı hayır, % 65 bir çoğunlukla da Türk tarafı evet dedi.
Tabii ki buruk da olsa bir sevinç yaşadım. Rumların oylarıyla da olsa KKTC yıkılmaktan, bağımsız vatandaşları da azınlık konumuna düşmeden şimdilik kurtuldular..
Benim asıl ilgimi çeken ve beni kahreden, halkoylaması sonunda, iki tarafın galiplerinin zafer gösterileriydi. Rum tarafının sokaklarını Yunan, Bizans ve tüm Kıbrısı Rum olarak temsil eden bayraklar doldurdu. Türk tarafında ise tek bir Türk bayrağı, tek bir KKTC bayrağı göremedim. AB ve Rumların kullandığı Kıbrıs bayrakları doldurdu Türk tarafını.
Yorum su götürmez bir şekilde açıktı.
Rum tarafı, milli duygularla hayır demiş, Türk tarafına sembolik te olsa Annan planıyla verilen hakları kabul edememiş, daha da ötesi Bizansı unutmadıklarını, unutmayacaklarını, Türklerle eşit şartlarda yaşamak istemediklerini, onları sadece azınlık olarak gördüklerini açıkça ilân etmişlerdir.

Türk tarafındaki soysuzlar ise bağımsızlıklarını mideleri için, azınlık durumuna düşme pahasına, Avrupanın paryası olma pahasına satabileceklerini ilân ettiler.

Ortadaki kesin ve örtülemeyecek gerçek ,KKTC deki Türklüğün süprüntüleri ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar,Rumların Türklerle eşit şartlarda yaşamak istemedikleridir.Rum tarafında Bizans bayraklarıyla sevinç gösterileri yapılırken , bunlara pişkinlikle ve ruhsuzca göz yumarak Denktaşı’ın istifasını istemek, devlet adamı sıfatıyla bağdaşmayacak büyük bir ahlâksızlıktır..

Türkiyedeki düdük kalemlerde hemen koro halinde ötmeye başladılar. Neymiş efendim ”taşlar yerinden oynamış,Denktaş’ın da oynaması gerekirmiş”, ”Denktaş’ın desteklediği hayır kampanyası yenilmiş,Denktaş istifa etmeliymiş” ”Kıbrıs halkı bir karar vermiş,Denktaş kendi konumunu gözden geçirmeliymiş”, düdük elden, hava beleş. Öttüren öttürene.

Şimdi elimizi (ipotekli değilse) vicdanımıza koyup düşünelim. MAT efendiye kalsaydı ,Annan planı öyle uzun boylu incelenmeden kabul edilecek ,büyük ihtimal ilk haliylede Rum tarafından kabul görerek,Rumlar evet diyeceklerdi..Sayın Denktaş’ın Kıbrıstaki satılmışlara ,Türkiyedeki siyasi hayatlarının geleceğini AB den bir tarih almaya bağlayan ve bu uğurda her tavizi vermeye hazır sözde devlet adamlarına rağmen,bir kale gibi direnmesiyledirki ,iki eşit taraflılık kesin bir şekilde plana girdi.Yine onun gayret ve ısrarlarıyla Kıbrıs AB üyesi olduktan sonra bile adada Türk askerinin mevcudiyeti sağlandı.Denktaşın mücadelesiyledirki Rumların ”hele Annan planı böylece bir geçsin ,nasıl olsa AB nin iç hukuk düzenlemeleriyle verilenler alınır” hayalleri suya düştü.Rumlar denktaşın ısrarıyla plana eklenen bu maddeleri bir türlü içlerine sindiremediler.
Denktaş kendi insanının yalanlara ve sahte rüyalara inanmasını engelleyememiş ,ancak Rum tarafından rahatça çıkabilecek bir ”evet” i ”hayır”a döndürmede birinci derecede etkili olmuştur..
Bu sebeple, söylediği ”hedefim KKTC’yi kurtarmaktı,bunu da başardım” sözü ,yerden göğe kadar haklıdır..
Asıl istifa etmesi gerekenler, asıl defolması gerekenler ,bugüne kadar Rumlarla kardeşlik ve barış masalı anlattıkları halde ,Rum tarafındaki gerçeğe göz yumup, Denktaşa saldıran ruhsuzlardır..

Türk milleti tarihindeki büyük yanlışlardan birini yapmıştır..Vatan topraklarıyla kumar oynamış,tesadüfen (rakibin hatasıyla) kazanmıştır. Vatan insanın namusudur ,kazanma şansı % 99,99 ’ da olsa namusla kumar oynanmaz..Şehit kanlarıyla alınan topraklar,oylamayla teslim edilemez.Aralık ayında bir tarih alma uğruna ,yarın Brüksel bizden Diyarbakırdada oylama yapmamızı istese ,onu da mı kabul edeceğiz.
Bağımsız devlet değilmiyiz biz.

Bu halkoylaması bize aynı zamanda yeni nesillerin eğitiminde ,onları ne kadar ihmal ettiğimizi de gösterdi.Milli eğitim alamayan nesillerin, kendi vatanları için bile tehlike teşkil edebileceğini Kıbrıstaki oylamalardan daha iyi hiçbirşey bize anlatamazdı..
Bu ise onların değil ,devletin ve milli değerlerin önemini kavrayamamış sözde devlet adamlarının hatası.
Tüm televizyon kanalları ,boyalı medya ,nesillerimizi milli benliğinden ,manevi değerlerinden koparacak yayınları her gece yayınlarken ,toplumun temel milli ve ahlaki temellerini oyarken ,hiç bir ideali olmayan ,robotlaşmış tüketiciler haline getirirken sorumlular uyudu.Yeni nesillere gerekli milli eğitim verilemedi.

Sosyalist Partinin iktidarda olduğu yıllarda Yunanistandan Türkiyeye, İpsala sınırından giriş yaptım. Pasaport kontrol memurlarının oturduğu kulübenin duvarında Ayasofyanın koskoca bir resmi asılıydı ve altında ”bekle Ayasofya,mutlaka geleceğiz” yazıyordu.. Selanik şehrinde ise, her taraftan görülebilecek şekilde, bir binanın tüm yan cephesine dev bir Kıbrıs haritası çizilmiş, Kuzey tarafından ise kan damlıyordu.. Bunları yapanlarda Yunanlı sosyalistlerdi..
Bizde buna benzer birşeyler yapmaya teşebbüs eden devlet memurunun anında ocağını söndürürler..

Devletimizi geleceğe, bağımsız olarak taşımak istiyorsak, bunun tek yolu devletimizin milli değerlerini bilen, seven ve sahip çıkan nesiller yetiştirmek, Rauf Denktaş gibi insanlara da sahip çıkmaktır.
Hepsinden önemlisi de Kıbrıs olayından ders alıp, vatanseverlerin, tehlikenin şuurunda olanların, biribirleriyle uğraşmayı bırakarak, sırt sırta vermenin şart olduğunu görebilmeleri ve bu yönde samimi olarak gayret sarfetmeleridir…
Yoksa Oğuz Hanın okları gibi tek tek kırılacağız…

Saygılarımla

İlhan Esen




Site adresi: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Yazının sitedeki adresi:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=Conteni2&pa=showpagina&pid=17