Suyundan da koy
SUYUNDAN DA KOY
Türk tarihinin son ikiyüz yılına baktığımız zaman, milli ve manevi değerlerimize saldırıların yoğunlaştığını, bu saldırıların da çoğu zaman kamufle edilerek yapıldığını görüyoruz.
Saldırılar özellikle,Cumhuriyet tarihinin Atatürk dışındaki dönemlerinde yoğunlaşmış.Strateji ise doğrudan değerlerimize saldırma yerine ,onları sulandırarak etkisiz hale getirmek olarak gelişmiş. Ôncelikle Türkiye Cumhuriyetini kuran temel dünya görüşü olan Türkçülük hedef alınmış.Türk tarihinin en büyük Türkçülerinden olan M.Kemal Atatürkün ,bu kimliğine saldırmaya cesaret edemeyenler ,ölümünden sonra bir “Atatürk milliyetçiliği” icad ederek ,Türk milliyetçiliğini sulandırmaya ,bu şekilde etkisini ortadan kaldırmaya gayret etmişlerdir. Ataürkü gerçek manada en fazla seven kişiler :”yahu Atatürk kendisi Türk milliyetçisiydi ,ancak bir milletin milliyetçisi olunur ,siz onun adına uydurma bir milliyetçilik icad ederek ona ihanet ediyorsunuz “ dedikleri anda ,aydın geçinen salyalı ağızlar koro halinde haykırır : -Siz Atatürkü anlayamazsınız.. -Eeee peki o zaman hayrınıza anlatın da anlayalım Atatürk milliyetçiliğinin temellerini dediğimiz zaman da ,rahmetli Atatürk’ün sağlığındayken mücadele ettiği ne kadar ,kozmopolit ,haymatloz ilkeler varsa onun adına sıralarlar. Çünkü Türk milliyetçiliği var oldukça ,kimlik kompleksi içinde olanlar rahat edemiyeceklerdir .Onun için Türk milliyetçiliğinin sulandırılması lazımdır. Türk milliyetçiliğinin sulandırılması ,maalesef kendini Türkçü ilan eden çok küçük bir kesim tarafından da yapılmaktadır. Bu yiğitler Türkçülük adına adeta İslâma savaş açmışlardır.Türk-İslâm sentezi , Müslüman Türk ,gibi sözlerden rahatsız olurlar. -Efendim müslüman olmayan Türkler de var ,onları incitmeyelim . -“Tamam kardeşim var.Onlar bizim soydaşımız ve her zaman kucaklamaya hazırız ve de onları seviyoruz .İnançlarına da saygılıyız.Ancak 300 milyonluk Türk dünyasının en az % 98’i Müslümandır.Çuvaşların ,Sahaların , Gagavuzların ,Karayimlerin toplam yekünü 5 milyonu bulmaz. Milli yapımızın temel direklerinden olan İslam’a saldırmak ,Türk milletinin arasındaki en kuvvetli bağlardan biri olan bu bağı koparmaya çalışmak ,bilerek veya bilmeyerek Türk milletine ihanettir.Böyle Türkçülük olmaz” dediğiniz anda , sayıları birkaç yüzü geçmeyen ,ama birileri tarafından açık ve gizli destekle şişirilmeye çalışılan bu güruhun da cevabı hazırdır : -Yobazlar , şeriatçılar. Başka bir tarafta ,alevisiyle ,sunnisiyle kendini müslüman olarak ifade eden bu milletin ,kimlik yapısındaki inancını sökmek için saldırıya geçenler de doğrudan saldırmazlar ,sulandırma yolunu seçerler. Birçok ateist kalem ,sözüm ona sanatçı, alevi sözcüsü kesilir .Onlara göre alevi müslüman değildir .İslamın tüm değerlerine karşı olmalıdır .Alevi devrimcidir , bölücüdür ,devlete baş kaldırmalıdır .Türk milliyetçisi ,devletini seven ,İslama saldırmayan insan alevi olamaz onların ölçüsünde.Hacı Bektaş-ı Veli gibi bir Allah dostunun adına düzenlenen anmalarda ,kutlamalarda en ön safları daima ateist ,hiç bir milli –manevi kaygısı olmayanlar işgal ederler .Hedef öz be öz Müslüman Türk olan bu kardeşlerimizi bizlerden koparabilmektir.Onun için aleviliğin iyice sulandırılması lazımdır. Bir kısım ateist de dini ,ibadet şekillerini tartışmaya açarak sulandırma gayreti içindedirler.Ezan Türkçe okunsun ,namaz Türkçe kılınsın ,kadınlar saflara girsin..Arasıra da oldu bittiye getirip makyajlı ,mini etekli hatunları cenaze namazı saflarına iterek provakasyon denemeleri yaparlar. Hoş ibadet ,ezan, Türkçe olsa da bu babayiğitlerin yine alınları yere değmez ama hedef belli ,doğrudan saldıramadıkları dini sulandırarak etkisini ortadan kaldırmak. Efendim bir de kendilerini yeryüzünde İslam’ın tek yetkili temsilcisi olarak gören “has müslümanlar” var.Bunlar ayrı ayrı gruplar.Her gruba göre kendi dışındakiler küfürdeler.Kurtuluşa ermek isteyen tövbe istiğfar etsin buyursun bizim gruba .Hoca efendilerinin eteğine yüz sürmeden ,onun şehla bakışlarına mazhar olmadan gerçek mümin olunamaz.Bunlar da adeta bir ruhban sınıfı meydana getirerek veya hoşgörü ve sevgi dini olan İslamın adına ,işkencelerle insan öldürerek sulandırmaya kendi katkılarını eklerler. “Aydın kafalar” da boş durmazlar.Üst rütbeli bir bürokrat ,bir kilise ziyaret edip papaz efendiyle hasbihal ederse çağdaşlığını ispatlar ,takdir görür.Aynı bürokrat bir camiye uğrayıp hoca efendiyle on dakika samimi sohbet etse işi biter, gerici damgasını yer. Sorarsanız herkes Elhamdülillah Müslümandır.Ama ibadet edenler ,inançlı olduklarını hayatlarıyla belli edenler pek makbul tutulmazlar. Bu şekildeki sulandırma ise maalesef „has Müslüman“ geçinen ama boğazlarına kadar ne hikmetse Türk düşmanlığı ile dolu odakların işine yarar.
Bütün bu saldırılara karşı durmak tabii ki en başta ,milli ve manevi değerlerin sulandırılmasını önlemek ,”Milli Devlet ,güçlü iktidar” arzusuyla ortaya çıkan Ülkücülerin vazifesidir.
Ancak açık ve gizli Türk düşmanları ,kendileri için en büyük tehlikenin Ülkücü Hareket olduğunu görmüşler ,açık saldırıyla başa çıkamayınca da Ülkücülüğü sulandırmaya girişmişlerdir. “Efendim ben Yağcılar partisindenim ,ama Ülkücüyüm” “Ülkücü olmak için illa belli bir siyasi kuruluşta olmak gerekmez” “Tek vatanseverler Ülkücüler mi , ben de vatanseverim” ”Hani apoyu asacaklardi ? Bunlar böyle işte” „Başörtüyü niye halledemediler“ Bu seslerin hepsi karanlık güçlerin maşası olduğunu bilerek veya bilmeyerek Ülkücüye saldırır.Apo asılmasın diye parmak kaldıranlara göz yumar ,asılsın diye uğraşan Ülkücüye çatar.Okul kapılarındaki başörtü-coplama olaylarının birdenbire niye kesildiğine beyni çalışmaz veya çalışmak istemez ,iki koltuk değneğiyle zar zor meclise saldığı Ülkücülerden hesap sormaya kalkar.
Düne kadar apo itiyle kolkola gezip ,vatana ihanet edenler bile bugün ”ulusalcılık” maskesiyle Ülkücülüğü sulandırmak gayretinde.
İçimizdeki beyinsizler de boş durmuyor. Akşama kadar okey masasından başını kaldırmayan ”has” Ülküdaşımız da ”Cezmi Pembemahmutoğlu lider olsa her derdimiz biter ” incisiyle Ülkücülüğü sulandırmaya katkısını yapıyor.
Değerli Kardeşlerim.
Çok zor bir geçitteyiz.Bizler şahısların kara kaşı için bu kutlu davaya gönül vermedik.Gücümüz imanımızdan ve disiplinimizden gelir. Bu milletin fedaisi , serdengeçtisi olma iddiasındayız .O zaman benliğimizin pençesinden bir an önce sıyrılmalı ,tek yumruk olmalıyız.Teşkilatlarımız muhakkak liderimizi seçecektir.En küçüğümüzden en büyüğümüze her Ülkücünün vazifesi ,seçilen lider etrafında kenetlenerek mücadele etmektir.Bizler sağlam olduğumuz müddetçe ,bizim seçtiklerimiz de sağlam olacaktır. Bizim başımızdakilerden şikayetimiz varsa ,suçu önce kendimizde arayacacağız.
Biz akılsızca birbirimizle uğraşıp ,bu davayı sulandırırken düşman boş durmuyor. Türk milli yapısının temellerine her gün yeni kazmalar indiriliyor , beşbin yıllık Türk devleti üçyüz yıllık Amerikanın şamar oğlanı haline getiriliyor. Titreyip kendimize dönelim ,bizans oyunlarının bizi daha fazla yıpratmasına izin vermeyelim.
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin. Amin
İlhan Esen esen@ulkucuhareket.dk
|