Bizim aydınlarımız başka




BİZİM AYDINLARIMIZ BAŞKA

Bizim ”aydınlarımız” benim acizane kanaatime göre dünyada tektir.Dünyanın başka hiçbir ülkesinde, aydınlığın birinci şartının, mensup olduğu milletin değerlerine karşı savaş açmak olduğunu göremezsiniz.. Dünyanın her yerinde, kendi sahasında kendini ispat etmiş, sahip olduğu mesleki birikim ve bu birikimin toplumun eğitim, kültür,sanat v.b alanlarına verdiği katkılardan dolayı ilim adamları hürmet görür.. Bu konumdaki aydınların, gelişen olaylar hakkındaki yorumları ( kendi sahaları ile ilgili olarak) alınır, toplumda bu yorumlara değer verir..

Bizde, büyük bir çoğunluk oranıyla durum tam tersinedir.. Genellikle kendi sahasında hiç bir ilmi üretkenliği olmayan, ilmi kariyerini ve profesörlük titrini bilimsel çalışmalarıyla değil, siyasi duruşlarıyla elde etmiş, gündeme mesleki birikimleriyle değil, toplumun hassas olduğu değerlere saldırarak oturan, ”çağdaşlık” kavramını tapulayarak, tüm karşı fikirleri gericilikle suçlayan tipler vardır….

Bu Türkiyeye has orijinallerin, dünyaya bakış açıları da at gözlüklerinin müsaade ettiği genişlikteki bir penceredendir ancak.. Kafalarındaki teoriler asla ve asla gerçeklere teslim olmaz.. Halkın anlayamayacağı kelimeleri bol bol sarfederler, rakamları istedikleri gibi dizebilirler. Hepsi kendi mesleklerinin yanında, anadan doğma toplum mühendisidirler..

Medyamız bu tiplere çok değer verir.. Mesela tarihi bir konu olan ”Osmanlıların soyu”, ”yeniçeriler” gündeme planlı bir şekilde oturtulduğu zama , bu işin uzmanı olan tarihçiler yerine, siyasi duruşları çok sivri olarak belli olan, sosyologlar, antropologlar konuşturulur…Dini bir mesele gündeme gelmişse gerçek din alimlerinin yerine medyatik palyaçoları, ilgisi olmayan sanatçıları, kaşarlanmış ateistleri dinlemek zorunda kalırız…

Bu tip ışığı kendinden aydınların hemen tamamı kayıtsız şartsız batı hayranıdırlar.. Türkiye'de cereyan eden tüm olaylara, tam bir batı kafasıyla ve batıdan önce müdahele ederler.. Batı onlar için evrensel hukuk değerlerinin merkezidir. Ne düşünüyorsa doğrudur, Türkiyeden her istediği sadece bizi adam etmek içindir.. Teşekkür edip teslim olacağımız yerde bağımsızlık, milli kimlik, üniter devlet, milli menfaatler gibi modası geçmiş kavramlar yüzünden batıya karşı çıkmak ise, gericiliğin, yobazlığın, faşistliğin ta kendisidir…

Bu tosuncuklara göre ulus-devlet kavramı tarihte kalmıştır, modern çağda yeri yoktur.. İslâm dininin tüm tezahürleri toplum vitrininden kaldırılmalıdır, vicdanlara hapsedilen kısım ise sıkı bir şekilde reforme edilmeli, kuşa çevrilmelidir..

Bir tarafında Türklerin olduğu bütün meselelerde büyük bir aşkla karşı tarafı savunurlar.. Mesele ne olursa olsun, Türk milleti peşinen haksızdır.. Olayları pek incelemeye gerek görmezler, bu anlayışa göre bir tavır geliştirmek onların en önemli özelliğidir..

Türkiyede bayrak yakanları, çiğneyenleri, bayrağımızın olması gereken yerlerde paçavralar dalgalandıranları, bu melanetleri işlerken küçük çocukları utanmadan paravan olarak kullananları, ülkemizi bölebilmek için batının kucağına oturup bize silah çekenleri, hiç kınamazlar.. O kesime karşı hiç bir ciddi karşı çıkmaları yoktur…

Bayrağını sahiplenip sokaklara dökülen, ”bu bayrak ta, bu vatan da sahipsiz değildir, biz varız, çiğnetmiyeceğiz, böldürmeyeceğiz” diye haykıran insanlarımıza karşı ise koro halinde salyalarını akıtarak veryansın ederler.. Bu gericiliktir, bu şovenistliktir, faşizan duyguların uyanmasıdır diye..

Taharet için kullanilmaya bile değer yönünden layık olmayan pamuklar, çoktan ipleri puştların eline vermiş medya tarafından bulunmaz hint kumaşı ilan edilir… Türkiyeye en fazla söven, Türk’e en fazla hakaret eden baş tacıdır.. Bir anda hem Türkiyede gündeme oturur, hemde Avrupada, amerikada kitapları basılmaya, batı hortumuyla münasip bir yerinden gaz verilerek şişirilmeye başlanır…

Bunlar dünyanın her tarafında ezilen, zulüm gören Türkler için tek satır yazmazlar, bizim Kerkük ve kıbrısla ilgilenmemize kızarlar. Ama ermeni ve rumlarla kolkola girmeyi, arada bir onların adına ötmeyi çağdaşlık sayarlar..

Osmanlıca bilmeyen, arşivleri birinci elden incelememiş, batı gazıyla şişirilmiş şahsiyet kompleksli aydınlarımız, Avrupaya çıkınca hemen işkembe-i kübradan atmaya başlarlar...

- Türkler bir milyon ermeni katletmiştir, şu kadar bin kürt öldürmüştür..

Batı medyasının ilgisinden o kadar sarhoş olurki, bizden, bin yıldır beraber yaşadığımız insanlarımıza ayrı kimlik ve resmi dil vermemizi isteyen Avrupalıya ” peki sen niçin Avrupada yaşayan ve henüz 40 yıllık mazisi olan Türklerden anadillerinde eğitimi kaldırıyorsun, niçin bir an önce asimile olmalarını istiyorsun, niçin onların farklı kimliklerine tahammül edemiyorsun” diye sormayı, aklının ucundan bile geçirmez....

Başka bir milletin, mesela yahudilerin aydınlarından buraya çarpıcı bir örnek vermek istiyorum..
Antisemitizm, batıda gittikçe gelişen bir akım.. Yahudiye düşman olma, onun varlığına tahammül edememe, onun varlığıyla mücadele etme diye tarif edebileceğim ırkçı bir düşünce tarzı. Antisiyonizm ise, siyasi bir hareket olan ve yahudi hakimiyetini her türlü yolu deneyerek sağlama hedefindeki siyonizme yine siyasi olarak karşı çıkmadır.

İsrailin Filistin ve Ortadoğudaki acımasız ve vahşi politikası, antisemitizmi asla kabul etmeyen ve buna karşı mücadele eden batı kamuoyunda, antisiyonist bir dalganın da gittikçe güçlenmesine sebep oldu..

İsrailde doğmamış, o ülkenin ekmeğini hiç yememiş, birbirlerinden siyasi olarak çok farklı olan bir grup ”Avrupalı” yahudi bilim adamı, sanatçı v.s kısaca yahudi enteller, bir araya gelerek, kendi kişisel duruşlarını bir kenara itip, İsrailin ve yahudilerin çıkarları için birleşip bir bildiri yayınladılar…

Bu entellere göre israil askerlerinin vahşetlerini, İsrail devletinin saldırgan politikasını eleştirmek, aslında şuuraltındaki antisemitizmin bir ifadesidir… Bu eleştirileri yapanlar, aslında güncel olayları eleştirmiyorlar, farkında olmadan yahudileri aşağılıyorlar, antisemitizme hizmet ediyorlar..

Bu yahudi aydınları, ortaya sürdükleri bu saçma teoriye birde ”bilimsel” isim bulmuşlar : SEMANTİK KAYMA… (Michael Warshawski.. www.newsfromwithin.org Vol.XVIII No:5 Eylül 2002---- http://www.arbejderen.dk/index.asp?S_ID=55&A_ID=4698 )

Batıda önemli insanlar olan bu yahudi kökenli enteller, hiç bir zaman vatanları olmamış olan İsrail'e, sadece yahudi oldukları için ve gönül bağıyla bağlı oldukları için bu kadar ve körü körüne sahip çıkıyorlar....

Bizim aydın geçinenlerimiz ise, üzerinde doğdukları bu vatanın bağımsızlığına, ekmeğini yedikleri bu milletin değerlerine, kendilerini yetiştiren bu devletin birlik ve bütünlüğüne karşı mücadele ediyorlar.

Şimdi bizim”aydınlara” bir soru soracağım, hemen bana ırkçı veya şovenist diyecekler, peşinen söyleyeyim.. Vallahi değilim...
Hiç bir millete ve peşinen bir düşmanlığım yok.. Hiç kimse doğarken milliyetini seçmez...

Ama ben Türk doğmuşum.. Bu milletin değerlerini gönlümde sevgiyle taşıyorum ve dünyanın neresinde olursa olsun Türkleri çok seviyorum. Onların haklarını savunmak, onlara yapılan haksızlıklara karşı çıkmak benim doğuştan vazifemdir... Bir insanın kendi anne ve babasını çok sevmesi ve onları dünyanın tüm anne babalarından üstün görmesi, onun diğer anne babalara düşman olduğu manasına gelmez.....

Neyse ben sorumu sorup yazımı bitireyim...

Kendini samimi olarak Türk hisseden bir insanın, Türk milletine ve onun değerlerine bu kadar cephe almasını ben bir türlü anlamıyorum...

-Yoksa siz hepiniz, asıl milliyetlerini gizlice kalplerinde taşıyan, Türklükleri sadece maskeden ibaret olan, dönmelermisiniz ?

Hürmetlerimle

İlhan Esen




Site adresi: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Yazının sitedeki adresi:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=Conteni2&pa=showpagina&pid=31