Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1

Önceki Yazıları
Yazar ile iletişime geç



TÖVBE VE GÜNAH

TÖVBE:Yaptığı fenalığa pişman olmak, Allah´tan af dilemek. O kötülüğü bir daha yapmamak üzere Mevla´ya söz vermek demektir. Bir diğer ifadeyle tövbe, yeniden doğumdur. Bilindiği gibi beden kirlerimizi su ile temizler; ruh kirlerimizi de gönül yaşları içinde tövbe ile temizleriz. TEVBEKAR:Tövbeli,yaptığına pişman olmuş olan.

GÜNAH: Manevi bir kir ve bir lekedir. Ar- darda işlenir de dönüş yapılmazsa siyah noktalar çoğalır, daha sonra da bunlar kalbi karartır.Böyle bir kalpte imanın barınması ise zorlaşır....Bu itibarla bilerek veya bilmeyerek işlenen bir günahın farkına varıldığı an derin bir pişmanlık duyup hemen Tövbe ve istiğfarda bulunmak lazımdır. Çünkü böyle yapıldığında kul günah kirlerinden arınmış olur.
Şimdi hayatımı(!) yaşayayım(!). İlerde ihtiyarladığımda tövbe ederim diyip günah dehlizlerinde çürümek asla akıllı insanın işi değildir. Çünkü,tövbe etmeyi yarınlara bırakan insanlardan hiçbiri ne yazık ki düşündüğünü gerçekleştirememiştir. İki Cihan Nebisi: "TÖVBESİNİ TEHİR EDENLER HELAK OLDU" buyurmuşlardır.

Kalbin Kararması

Peygamberimiz(s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdular:
"ŞÜBHESİZ Kİ MÜMİN BİR GÜNAH İŞLEDİĞİ ZAMAN ONUN KALBİNDE SİYAH BİR NOKTA OLUŞUR. TÖVBE EDİP GÜNAHTAN KENDİNİ ÇEKİP ALIR VE YAPTIĞINDAN ÖTÜRÜĞ PİŞMAN OLURSA, KALBİ O SİYAH NOKTADAN TEMİZLENİR. EĞER GÜNAHA DEVAM EDERSE O SİYAHTA ARTAR. O KADAR ARTAR Kİ KALP ÜZERİNDE BİR KILIF HALİNE GELİR. İŞTE ALLAH´IN KENDİ KİTABINDA BELİRTTİĞİ"RAAN" BUDUR. HAYIR, HAYIR ONLARI KAZANDIKLARI (günah ve haklara tecavüz) KALPLERİ ÜZERİNDE PAS BAĞLAMIŞTIR.. "(Tirmizi-Nesei-İbn Mace:Ebu Hüreyre´den)

REYN: Kökünden türetilen RANA fiili kir ve pas tuttu manasına gelir. İşlenen günahlar kalbi paslandırıp her tarafını kaplayınca, oradaki ilahi ışık söner. MUTAFFİFİN süresinde 14. ayette bu incelik belirtiriliyor. Yüce Peygamberimiz günahların kalpte meydana getirdiği siyahlığı tasvir ederken ayette geçen RAAN´ın buna delalet ettiğini açıklıyor.
Bir çok şeylerle kirlenen bedenimizi nasıl ki sık sık su ile temizlersek, bunun gibi ruhumuzu da aralıksız tövbe ile temizlemek gerekir. Bu yüzden herkesin tövbe etmesi istenmiştir.

İslam´da, İşlenen Günahlardan Tövbe Etmek Farzdır .

Yüce ALLAH(c.c.) Kitab-ı Mübin´de:
"HEPİNİZ BİRDEN ALLAH´A TÖVBE EDİN EY MÜ´MİNLER! OLA Kİ, KORKTUĞUNUZDAN KURTULUP UMDUKLARINIZA ERİŞİRSİNİZ(Kr.Nür,31)
"EY İMAN EDENLER! ALLAH´A KESİN(nasuh) BİR TÖVBE İLE TÖVBE EDİN. OLABİLİR Kİ SİZİN KÖTÜLÜKLERİNİZİ ÖRTER VE ALTINDAN IRMAKLAR AKAN CENNETRLERE SOKAR.(Kr.Tahrim,8)
Efendimiz, iki cihan Nebisi de: "BEDEN SU İLE TEMİZLENİR, GÖNÜL GÖZYAŞIYLA, RUHUMUZU YIKAMAK İÇİN DE BİR" SU" LAZIM BİZE. İŞTE O SU TÖVBEDİR." demektedir..

Cenab-ı Hak tövbeleri kabul edeceğini bildirirken kendisinin "TÖVVAB" olduğunu beyan ediyor. (Tevvab:Tövbeleri çok çok kabul eden demektir) Türk müfessirlerinden Muhammed Hamdi Yazır bu noktada şöyle diyor:"TEVVAB ismi şerifi, tövbesi pek çok manasına mübalağalı ismi fail olup delalet eylediği mübalağada üç vecih vardır:
1- Kendisine tövbe ve rücu eden kulları çok.
2- Öyle çok tövbe kabul eder ki, bu yolla her günahı bağışlayabilir. Tövbe ile affolunmayacak bir günah düşünülemez. En büyük günah şirktir, Allah onu tövbe ile affediyor. Kuran-ı Kerim´dek,i:"ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH, KENDİSİNE EŞ TANINMASININ GÜNAHINI BAĞIŞLAMAZ. ONDAN BAŞKASINI, DİLEYECEĞİ KİMSE İÇİN YARGILAR."(Kr.4/1116) ayeti tövbe etmeyenler hakkındadır.
3- Tövbeyi kabulde çok beliğdir. Öyle ki tövbe eden bir günahkarı, hiç günaha girmemiş gibi, bağışlar ve rahmetiyle lutuflandırır. Bu O´nun rahmetinin bir eseridir."(Hak Dini Kur´an Dili,6/4477)

[--pagebreak--]Ölüm Anına Kadar Tövbe Etmek Mümkündür

Ölüm döşeğinde, yani son nefesleri vermek üzereyken yapılan tövbe maalesef Hakkın yanında makbul değildir Evet, ölümden bir süre önce yapılan tövbeler makbul değildir. Fakat ölümün nerede ve ne zaman geleceği asla bilinmeyeceğinden, bize düşen bir an önce ruhumuzu temizlemek ve sonu bu şekilde beklemektir. Bir yabancı düşünür: "ÖLÜMÜN NEREDE VE NASIL GELECEĞİ BELLİ DEĞİL. SEN İYİSİ Mİ ONU HER YERDE VE HER ZAMAN BEKLE" demektedir.
Ölümü beklemek, tövbe etmek suretiyle günah kirlerinden arınıp, bir daha günah işlememek ve ahret yolculuğuna çıkmak için hazır olmak demektir.
Evet, dinimizde, günahlardan tevbe etmek bir emri ilahidir. Günahları bağışlamak ve tevbeyi kabul etmek de yalnız ve yalnız Hz. Mevla´ya mahsustur. İslam´da Hıristiyanlıkta olduğu gibi, ayrıca bir "GÜNAH ÇIKARMA" müessesi yoktur. Günahkar bizzat Allah´tan af ve mağfiret diler. Bu hususta başka hiçbir aracıya ihtiyaç yoktur. Her an ,bir önceki ana göre, ileri bir merhale olduğuna göre bir önceki an için, TEVBE etmek lazımdır. Şemsi Tebrizi Hz.leri bu inceliği şöyle beyan eder: "İŞE HER AN BAŞTAN BAŞLAMAK LAZIMDIR" Peygamberler Sultanı Efendimiz ise bu gerçeğe mübarek sözlerinde şöyle işaret etmektedir:"BEN HER GÜN YETMİŞ DEFADAN ÇOK İSTİĞFAR EDERİM."Gönül sultanlarından biri olan Ebi Ali Dakkak bu hadisi şerifi izah ederken, diyor ki:" ALLAH´IN SEVGİLİSİ EFENDİMİZ HER AN YÜKSELİYORDU. Bir önceki anı, bir sonrakine göre noksan gördüğünden devamlı istiğfar halindeydi"( Daha geniş bilgi için bkz. Tasavvufi Düşünce,180)
Ragıb-ı İsfahani MÜFREDAT adındaki mübarek eserinde şöyle buyurur:
"Tevbe, günahı terk etmenin en güzel yoludur. Çünkü tevbe, özür beyan etmenin en müessir şeklidir. Özül dilemek ise üç şekilde olur:
1-Özür dileyen suçu işlemediğini söyler.
2-Suçu falan sebep yüzünden işlediğini beyan eder.
3-Suçluyum, kötülük yaptım, fakat vaz geçiyorum" der. İşte bu son şekil tevbedir.."

BİR GÜNÜ ÖTEKİNE EŞ GEÇEN MÜ´MİN DEĞİLDİR" Hadisini burada bir kere daha hatırlamalıyız.

Şeyh sadi merhum muhalled eseri GÜLİSTAN´ında şöyle diyor:
"GÜNAHKAR BİR KUL, KABUL EDİLMEK ÜMİDİYLE TEVBE ELİNİ YÜCE ALLAH´IN DERGAHINA KALDIRIRSA, FAKAT YÜCE ALLAH ONA BAKMAZSA, O KUL YİNE YALVARARAK ALLAH´A MÜRACAT ETSE, FAKAT ALLAH YİNE ONA BAKMAZSA, O KUL YİNE YALVARSA VE CENAB-I HAKKI ÇAĞIRSA BU DEFA CENAB-I MEVLA MELEKLERE HİTABEN, EY MELEKLERİM! DOĞRUSU BEN BU KULMDAN UTANDIM, BUNUN BENDEN BAŞKA TANRISI YOKTUR. DUASINI KABUL ETTİM, İSTEDİĞİNİ VERDİM, ÇÜNKÜ ÇOK ÇAĞIRIP YALVARMASINDAN, İNLEMESİNDEN MAHÇUP OLDUM." Buyurur.
Cenab-ı Hakk´ın kuluna karşı olan lutfunu gördünüz mü aziz okuyucu? Kulun yani bizim, yalvarıp yakarmamızdan utanıyor ve duamızı kabul ediyor sevgili Rabbimiz. Peki can kardeşim, sen O´na isyan etmekten niçin utanıp sıkılmıyor sun? Her bir günah aynı zamanda yüce yaratana karşı yapılmış bir isyandır!
O, içki içme, zina yapma, kumar oynama, anne babanı incitme diyor. Sen ise O´nu dinlemiyorsun. Alkolle içini-dışını beynini ruhunu yakıp yıkıyorsun; Kumar oynamakla da malını, canını, sağlığını huzurunu ve aile mutluluğunu yok ediyorsun; zina ile de kanını, canını...beynini ruhunu...dinini, imanını..nikahını, talakını mezhebini..soyunu sopunu.. bozuyor yıkıyorsun.
Sen senden, sen çocuklarından, sen mensup olduğun mukaddes davandan, sen insanlardan neden utanmıyor sun?!.. Ve özellikle de sen yüce Yaratıcından niçin korkmuyosun?! Bu sorunun cevabını lütfen kendine, kendi vicdanına ver, oldu mu?

Yaşamak, Ama nasıl?

Tabii ki dört ayaklı canlılar gibi "YAŞAMAK" değil; İNSANCA yaşamak! .
Bunun için önemli olan;(Vestekım kema ümirte) Allah´ın emrettiği şekilde dos doğru sürdürmektir bu hayatı.
Acımasını, üzülmesini ve sevip sevilmesini bilmeyen insanların kalbi günah kirleriyle kararmıştır değerli okuyucu. Kapa- sapa, vurdumduymaz kişilerinde keza gönüllerini işledikleri bir takım günahlar taşlaştırdığı için böyle abuk-sabuk hareket etmektedirler. İnsan muhakkak nazik, kibar olmalıdır. Bilhassa kutsal davanın vitrininde yer almış olanlar buna herkesten çok daha fazla dikkat etmek zorundadırlar. İnanmış insan tabii ki mert ve cesur olmalıdır! Ama bu özellikler kişinin nezaketine, zarafetine ve alçak gönüllü olmasına asla mani değildir. Kaba-saba hareketten insan dışındaki yaratıklar bile hoşlanmıyor. Nezaketin, zarafetin; saygı ve sevginin olmadığı mekanlarda çiçek, evet" çiçek" bile yetişmiyor.
Politika da, yozlaşıp yobazlaşmak değildir. O, bir "insanı idare etme sanatıdır." Mukaddes bir hizmettir. Binaenaleyh, içlerinden-dışlarından; emin olamayanlar; beyninden ve kalbinden endişesi bulunanlar lütfen siyasete talip olmasınlar! Bu dünyada herkes için bir iş ve herkesin yapabileceği bir hizmet vardır. İnsan ancak ehil olduğu işte muvaffak olmaktadır. Binaenaleyh, Politikayı ehline bırakmak lazım.

[--pagebreak--]Kul Hakkı

"Tevbe hakkında buraya kadar söylediklerimiz yalnız kul hakkı dışındaki günahlar için geçerlidir. Yani, Allah´a karşı olan borçlarımız için bir mana ifade eder. Kulların, insanların üzerimize geçmiş hakları(Hukuku ibad) varsa onların tövbelerinin tek şartı o hakları sahiplerine ödemek ve onlardan helallik almaktır. Hak sahibine ödenip helallik alınca, borçtan kurtulmuş oluruz. Bu gibi hakların vücut verdiği günahlara tabir caizse, yüce Mevla karışmıyor. Manevi rütbemiz ne ölçüde yüksek olursa olsun, kulların bizdeki haklarını Cenab-ı Hak bize bağışlamayacaktır. O hesabı hak sahibiyle kendi aramızda halledeceğiz. Binaenaleyh, ömür boyu tevbe istiğfar etsek dahi, hiç kimsenin bir kuruş hakkını bağışlatamayız.. Onu, sahibine ödemekten gayri çıkar yol yoktur.

Kul Hakları İçinde En Korkunç Olanı

Kul hakları içinde en korkunç olanı sevgili dostlar, "KAMU" haklarıdır.
Çünkü bunların sahibini fert olarak bilmek, tain etmek mümkün değildir ki ödeyip kurtulalım. Kamu hakkı(Hukuku amme) bizi bütün bir millete, milyonlarca insana borçlu hale getirir.Bu yüzden İslam uluları amme hakkı yiyenlerin felah bulamayacağı kanaatini taşımaktadırlar.
"KUL HAKKI EVLADA, GELECEK NESİLLERE SİRAYET EDER." Denilmektedir. AMME HAKKI BAKIMINDAN BU NETİCE ÇOK DAHA YIKICIDIR. MİLLET HAKKI ALTINA GİRMENİN EN ÇOK BAŞ VURULAN YOLU VERGİ KAÇAKCILIĞIDIR. ZEKAT VERMEMEK DE BU CÜMLEDENDİR. YANİ, FAKİR-FUKARA HAKKINI KASBETMEKTİR..."

Hak Sahibini Bulmak

Bizden alacaklı her kimse, mutlaka o kişiyi bulup helalaşmak şarttır. Şayet bizde hakkı olanları, bulmak, nerede ve kimler olduklarını bilmek mümkün değilse; yahut ta, helalaşma zemini(bazı sebepler dolayısıyla) imkansızsa, sahipleri adına üzerimizdeki haklarını bir başka"EHLİNE" verip (hak sahiplerinin yakınlarından da olabilir) şüphesiz haktan kurtulmak inşallah mümkündür . Zira RABBİMİZ, KOLAYLIK MURAT EDER, KATİYYEN ZORLUK GÖSTERMEZ....
Şurası çok iyi bilinmelidir ki muhterem okuyucu, Yüce Halikımız huzuruna günah"Kirleri" ile çıkmamızı bizden asla istemiyor! Temizlenmemiz için de bir değil sayılmayacak kadar sebepler halk ediyor. Biz kirlenmemeye azami derece dikkat edelim. Kirlendiğimizde ise, hiçbir vakit kaybetmeden hemen tevbe istiğfar çeşmesinin altına gidelim, ruhumuzu, yüreğimizi, içimizi dışımızı; kanımızı canımızı bir güzel şekilde yıkayalım. Çünkü, her bir günah ve bilhassa büyük günahlar vücudumuzu meydana getiren hücreleri allak bullak ediyor. Bozuyor, yakıyor, yıkıyor... Simsiyah yapıyor.. Kul hakkının ve bilhassa millet hakkının oluşturduğu günah lekesinin hiçbir şeyle temizlenmediğini bir an olsun aklımızdan çıkarmayalım. Gıybetin, dedikodun, iftiranın da kul hakkının başında geldiklerini bir an olsun
aklımızdan çıkarmayalım! İslam,bunlar için; "KANSIZ CİNAYET" demektedir!

Niçin Bazı günler Farklı Yaratılmıştır?

Biliyor musunuz, Cuma günününn diğer günlerden farklı oluşunun hikmeti; Mübarek Ramazan ayının öbür aylardan dğerli ve faziletli oluşunun sebebi; keza mübarek gün ve gecelerin yılın diğer gün ve gecelerinden özel olarak yaratılmış olmalarının tek nedeni Hakk´ın huzuruna temiz olarak çıkmamız içindir. Evet, tek cümle ile, bu müstesna zamanlar bizlere Yüce Mevla´nın verdiği bir takım özel lütuflar ve hususi imkanlardır. Şeyh sadi merhum:"ALLAH SENİ TEMİZ OLARAK YARATTI. AKLINI BAŞINA TOPLA TOPRAĞA KİRLİ GİRMEK AYIPTIR" der. Kısaca mübarek gecelerin, müstesna ay ve günlerin tek sebebi "TOPRAĞA KİRLİ GİRMEMEMİZ" içindir. Evet evet bunlar bize verilen birer özel ve güzel fırsatlardır.

Evet, canlar, bütün mesele TOPRAĞA KİRLİ OLARAK GİRMEMEK VE DOLAYISIYLA. Lütfen şu hadis-i kudsileri bir defa daha yürek duygularımızla okuyalım ve üzerlerinde derinliğine düşünelim.
"Cenab-ı Hak buyurmuştur:EY ADEMOĞLU, SEN BANA DUA EDİP BENDEN RİCADA BULUNUNCA, İÇİNDE BULUNDUĞUN GÜNAHINI BAĞIŞLARIM VE BENİM İÇİN BİR ŞEY DEĞİLDİR. EY ADEMOĞLU, GÜNAHIN GÖK DOLUSU OLSA DA SEN BENDEN AFFINI DİLESEN, YİNE SENİ BAĞIŞLARIM VE BU BENCE HİÇ BİR MESLE DEĞİLDİR. EY ADEMOĞLU, DÜNYA DOLUSU HATAN OLSA, BANA ŞİRK KOŞMAMIŞ OLARAK BENİM HUZURUMA GELSEN, ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, SENİ DÜNYA DOLUSU MAĞFİRETLE KARŞILARIM."
"ALLAH YÜZ RAHMET YARATMIŞ, BUNUN BİR TANESİNİ MAHLUKLARININ İÇİNE ATMIŞTIR. İŞTE MAHLUKLAR BU BİR TEK RAHMETLE BİRBİRLERİNE MERHAMET EDİYORLAR. ÖTEKİ DOKSAN DOKUZ RAHMET İSE ALLAH´IN NEZDİNDEDİR."
"GÜNAHA BATMIŞ OLANLAR, ALLLAH´IN NEZDİNDEKİ MERHAMETİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ BİLSELERDİ HİÇBİRİSİ CENNETTEN ÜMİDİNİ KESMEZDİ."
"ALLAH MAHLUKLARI YARATTIĞI ANDA BİZZAT KENDİ KENDİSİ İÇİN ŞÖYLE YAZMIŞTIR: "RAHMETİM, GAZABIMI ÖRTECEKTİR." (Tirmizi,5/548-550)
Mühim olan herkesin yaptığını yapmak değil benim kardeşlerim. Önemli olan herkesin yapamadığı güzellikleri yapmak ve herkesin yaşayamadığı bir temiz hayat yaşamaktır. Unutmayın; GÜZEL ÖMÜR, GÜZEL ÖLÜM demektir. Güzel ölüm de EBEDİ HAYATTA VE CENNET-İ ALADA SONSUZA KADAR MUTLU OLUP SEFA SÜRMEKTİR. Tevbe kavramının benim için en güzel ifadesi saygıdeğer okuyucu, KİŞİNİN GEÇMİŞTE YAPTIĞI GÜNAHLARI HATIRLADIĞINDA ONLARDAN İĞRENMİŞ OLMASIDIR.
Günahlardan iğrenmek için de muhakkak beynimizi ilimle, yüreklerimizi sevgiyle aşkla...ve midemizi de helal lokma helal su ile doyurmamız şarttır. Aksi takdirde "günahlardan iğrenmek" asla söz konusu olamaz!

[--pagebreak--]İnsan Niçin Günah İşler?

Bu sorunun cevabı;" İNSAN, AÇ OLDUĞU İÇİN GÜNAH İŞLER"dir. Evet, eğer insanın beyni, ruhu ve midesi"FITRATA UYGUN" şekilde doymamış- beslenmemiş- ise, o insan günah işlemek mecburiyetindedir. Eskiler," MİDESİ AÇ OLAN İNSANDAN FAZİLET MÜCADELESİ BEKLEMEYE HAKKINIZ YOKTUR" demişler. Biz yeniler de, "Beyni ve ruhu aç olan insandan, sakın ola ki insanlık beklemeyiniz" diyoruz. Aynen öyle değerli dostlar, eğer insan yeterli bilgiye ve kafi miktarda yürek sevgisine sahip değilse, yasaklar karşısında sabır etmesi eşyanın haki katına aykırıdır. Bu noktada büyük İslam mütefekkiri İ.Gazali şöyle der:" O günahkar insan cehennem kapısını açıp içeriyi göstererek ;"Eğer bu yaptıklarına devam edecek olursan; işte bu kapıdan içeriye gireceksin" deseniz yine de vaz geçiremezsiniz.."ÇÜNKÜ AÇ OLAN KELP KIZGIN FIRIN YIKAR."İçi-ruhu- aç olan boş olan insan da çeşitli günahlarla kendini tatmin etmek isteyecektir. Bu da susuzluktan çatlamış olan kimsenin kirli pis su içmek suretiyle tatmin olmaya çalışmasına benzer. Yandıkça içer ve içtikçe de içi dışına çıkar.
İşte mesele bu. Bunun içindir ki, İLİM İLİM ... diye feryat ederiz. Hep bundandır ki, yıllar boyu EĞİTİM EĞİTİM EĞİTİM diye haykırır dururuz. Ve bundandır ki, devamlı yazarız, sürekli anlatırız.... Aç bir beyinle, sıfırını bitirmiş bir gönülle değil " o, şu, bu "olmak; İNSAN bile olunmuyor diye. Yüce Rabbimiz, üzerinde bir takım insan ı insan yapan özellikleri (bunlar, ez cümle düşünmek, konuşmak (ses çıkarmak değil) acımak, üzülmektir. Sevmek ve sevilmektir)bulundurmayan kimselere İNSAN demiyor. Onları, yani cahilleri bize"ÖLÜ" olarak tanıtıyor.
Evet, evet...EĞİTİM EĞİTİM ...Tabii ki EĞİTİM...

Nedir Eğitim?

Kısaca eğitim, O´NUN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE, O´NUN ÖĞRETTTİĞİ BİÇİMDE VE O´NUN RIZASINA UYGUN OLARAK İNSANIN İÇİNİ, DIŞINI, BEYNİNİ RUHUNU KALBİNİ VİCDANI BESLEMESİDİR!. İşte bu mekanları "fıtrata uygun" şekilde beslemeye çalışan insan günah işlemez. Sadece ufak tefek yanlışlar yapar. Bunlarda insan olmanın geregidir.

Günah Nedir?

Kısaca günah, zararlı olan şeylerdir.Her günahta zarar; her sevapta da yarar vardır. Bu zararın muhatabı kişinin ya kendisidir; ruh ve beden sağlığına verir zararı; ya da o günah aile mutluluğunu yerle bir eder. Eğer o işlenen günahın tahribatı büyük, ortaya çıkardığı zarar derinse ona" büyük günah" ; kötülüğü tahribatı küçükse " küçük günah" denir Sevaplar da böyledir. Yani faydası büyük olanlara" büyük sevaplar", küçük olanlara da keza" küçük sevaplar" denilmektedir.Örneğin alkol. Büyük günahlardan biridir. Çünkü bunun insanın madde ve manasına yaptığı kötülük oldukça büyüktür. Bir bardak dolusu alkollü içki insan vücudundaki mevcut hücrelerden iki milyarını öldürüyor.İşin kötüsü, İçkinin yok ettiği hücreler ise beynimizi oluşturan hücrelerdir.Bunlardan yani beyin hücrelerinden giden bir daha gelmiyor. Zira beyin hücreleri hiçbir süette kendini yenilemiyor.
Kısaca can okuyucu, İslam hikmet dinidir. İlahi emirlerde biz insanlar için iki cihan saadeti varken; ilahi yasaklarda da bizim için iki dünya felaketi söz konusudur..

İnsanca Yaşamak ALLAH´ın Emir Ve Yasaklarına Uyarak Yaşamaktır

Yüce Rabbim bu yolda sizin, bizim ve bütün"İYİ"insanların yardımcısı olsun.Şanlı Peygamberimiz bir hadislerinde bizden şöyle dua etmemizi ister:"ALLAH´IM SEN AFFEDİCİSİN, AFFETMEYİ SEVERSİN, BENİ DE AFFFET."

[--pagebreak--]Aziz dostlar, bu konuyu izin verirseniz bir güzel KISSA ile bitirmek istiyorum.
Devrin ünlü zalimlerinden biri, hayatının sonuna geldiğinde, üzerine bir kabus gibi çöken bunca haksızlık ve günahlardan nasıl kurtulabileceğini düşünmeye başlamış ve buna bir çare ararken, Hicri 3.Asırda yetişen aslen Belhli olup, 261 yılında Şam´da vefat eden ünlü Veli İbrahim B.Ethem hazretlerinden söz edilmiş ve ona gitmesi tavsiyesinde bulunulmuştu. O da, bu tavsiyeye uyar. Büyük velinin huzuruna çıkar ve söze şöyle başlar:
"Efendi hazretleri, senden nefsimi aydınlatacak bazı öğütler vermeni rica ediyorum."
Hiçbir köklü esasa dayalı inanışı olmadığı bilinen birinden böyle bir istek, hazreti oldukça sevindirir ve şöyle cevap verir:
-Peki sana 4 öğüt vereceğim. Birincisi şudur:
-İçinden Allah´a karşı gelme düşüncesi geçtiğinde, Allah´ın lütfü olarak verdiği yeryüzü rızklarından hiçbirini yeme!..
Adam irkildi:
-O halde yaşamana vesile olan rızkları ihsan edene isyan reva mıdır? Hem rızkını yiyip hayatını sürdür, hem de O´na baş kaldır bunun insaf neresinde?
Adam düşünmeye başladı ve sordu:
-İkinci öğüdün nedir?
-Allah´a karşı günah işlemek istediğinde O´nun yurdunda oturma, kendine bir başka yurt bir başka ülke ara....
-Bu birincisinden de düşündürücü.Çünkü kainat her şeyiyle O´nun mülküdür.
O´nun mülkü dışında başka bir mülk yok ki gideyim."
-O halde rızkını yediğin, yurdunda barındığın, kudretine sığındığın o yüce Mevla´ya isyan etmen doğru mu?"
Adam biraz daha düşündü ve üçüncü öğüdü almak istedi:
-Şimdi üçüncü öğüdünü söyle, sizi yürekten dinliyorum.
-Allah´á, karşı günah işlemek istediğinde seni görmeyecek bir yerde işle.
Adam şaşırdı ve:
-Bu mümkün müdür? Çünkü O her şeyi görüp gözetendir, dedi.
İbrahim B.Ethem Hazretleri asıl söylemek istediğini kalbe neşter vururcasına şöyle ifade etti:
-O halde rızkını yediğin, yurdunda barındığın, mürakebe ve müşahedesi altında bulunduğun Allah´a karşı gelip emirlerini dinlememezlik etmen doğru mu?
Adam tasdik edercesine başını salladı ve:
-Lütfen dördüncü öğüdünüzü söyleyin, çünkü beni benden alıp, başka bir aleme çekip götürdünüz
Bak bana geldin....Neden? Çünkü ömür merdivenlerinin sona yaklaştığını anladığın için değil mi? Bir gün her fani gibi, sen de son nefesini, vermek zorunda kalacaksın. İşte böyle bir anda, ölüm meleğine de ki: Bana tövbe etmem için biraz süre tanı.
Adam gülümsedi ve:
-Efendi hazretleri sende bilirsin ki, O, asla süre tanımaz.
İbrahim B. Ethem Hz.ona dikkatle baktı ve şu cümleler dudaklarından birer inci gibi döküldü:

-Allah´ın kulu! Bunu da bildiğine, diğer üç öğüdü de kabul ettiğine göre, neden pişmanlık duymazsın, neden bir an önce tövbe edip Hakka yönelerek bağışlanmanı, O´nun rahmet ve gufranını istemezsin!...Unutma ki, O, ÇOK TÖVBE EDEN KULLARINI SEVER VE DİLEDİĞİNİ BAĞIŞLAR....
Bu güzel sözler bir anda tesirini gösterdi. Adam yaşlı gözlerini göğe kaldırıp, tövbe ve istiğfarda bulundu. O ana dek yaptıklarından ötürü son derece pişman oldu. Daha sonra da, kalan ömrünü güzel işlerle süsleyip, iyi kişiler arasında yaşama mutluluğuna erdi...
Sevgili kardeşlerim. Can Ülküdaşlarım!
"ALLAH BİZİ SON GÜNDE İMANDAN AYIRMASIN.AMİN! AMİN DİYENLER ALLAH´IN CEMALİNİ GÖRSÜN. YÜCE RABBİMİZ DERLESİN, TOPARLASIN. GÜNAHLARIMIZI ADI GÜZEL MUHAMMED´İN YÜZÜ SUYU HÜRMETİ, NE BAĞIŞLASIN" (Dede Korkut)
"EY RABBİMİZ!...EĞER UNUTTUK, YAHUT KASTIMIZ OLMAYARAK, BİR GÜNAH İŞLEDİKSE: "BİZİ(ondan) HESABA ÇEKME!...
EY RABBİMİZ!... BİZDEN ÖNCEKİLERE YÜKLEDİĞİN MUSİBETLER GİBİ, BİZE DE AĞIR YÜK YÜKLEME!...
EY RABBİMİZ...GÜÇ YETİREMİYECEĞİMİZ ŞEYLERİ BİZE YÜKLETME!..BİZDEN ÇIKAN GÜNAHLARI AFFET! BİZİ BAĞIŞLA! BİZE MERHAMET BUYUR! SEN, BİZİM MEVLAMIZ, YARDIMCIMIZSIN." ARTIK, KAFİRLER TOPLULUĞU ÜZERİNDE BİZE ZAFER VE YARDIM İHSAN BUYUR!" (Sure-i Bakara, son ayetler)


S.Tekizoğlu
e.posta: stekizoglu@hotmail.com









Copyright © Bozkurt NET Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2003-10-05 (3110 okuma)

[ Geri Dön ]
Content ©
alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1