Bozkurt NET

[polat_38]

Başbakan, Aydın Doğan'a 1 hafta süre verdi
Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan Hilton Oteli’nde istediği plan tadilatlarını yaptıramadığı için iftiralar atmaktadır dedi.
07 Eylül 2008 / 15:57
AYDIN DOĞAN'A ÇOK SERT CEVAP

Sayın Aydın Doğan iddia sahibi ben değilim diyor. Sayın medyam sadece bilgi veriyor diyor. Hukukta yataklık etme diye bir şey var. Şu anda iftiraya yataklık ettiğinin farkında mısın? Başbakanlığın basın danışmanı var. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına iftira atmanın ne denli çirkin olacağını bilmiyor musun? Tutanak dediğiniz üzerinde rakam ve imza bulunmayan bir makbuz. Yayınlsanıza delil varsa. Bu tutanak dediğiniz şey bu mu? Mahkeme safhasındaki bir konu için ortaya attığınız şeye bakın.



Senin Genel Yayın Yönetmenin hala başbakanlık derken sen niye başbakan diyorsun. Yalanında niye devam ediyorsun?

Basın özgürlüğü iftira atmak değildir. Doğan Baykal'ın NTV'nin yaklancısıyım diyor. Baykal'a sorunca da ben Aydın Doğan medyasının yalacısıyım diyor. Tayyip Erdoğan hiç bir zaman yanlış yapanın yanında olmaz. Suçluyla masumun ayrılacağı yer mahkeme salonlarıdır. Önce birini suçlu ilan edeceksiniz sonra sonra aklanınca susacaksın. Aydın Doğan2ın ne acelesi var.

Bunun altında ne var açıklayın. Telaşınız niye? Size bir hafta süre.. Gelecek hafta kongrelerle ilgili gelecek hafta yine İstanbul'dayım. Açıkladın açıklamadın ben açıklayacağım. RTÜK Başkanı ile ne işiniz var. Peşinen niye suçlu ilan ediyorsunuz. CNN'in karasal yayıncılık işi ile ilgili alakası var mı?

Alman makamları Türk hükümetinin baskısı yok diyor. Böylemi gazetecilik yapıyorsun sen. Özgür basını susuturmak istiyormuşuz. Böyle cevap mı olur? Kimseye bu yazdıklarını yutturamazsın. Hilton'un soununu belediyenin sorunu olduğunu biliyorum diyor. Belediyenin sorunu da niye bana geldin. Niye bana ricada bulundun?

Sayın Aydın Doğan kovaladığın iş hakkın değil. Çevreci Doğan.. Gazetelerinde çevreci çevreci diyorsun ya.. çevreci Doğan sevsinler seni.. Ben bu kadar parayı burayı otel yapmak için mi verdim. Aynen bunu söyledi. Bugüne kadar bunlar böyle zengin oldu. Önce köşeye sıkıştırılar. Köşeye sıkıştırılınca da iş biter.

Sadece konu bu değil. Bu hamur daha su kaldırır dedim ya.. Bundan sonra bizi izlemeye devam edin. Bundan sonra Doğan yazacak biz açıklayacağız. Doğan yazacak biz açıklayacağız. Böylece kara kaplı defterleri açığa çıkacak. Sen hakaret ve iftira atacaksın tek sermayesi konuşmak olan biz susacağız öyle mi? Biz onlar eteklerinde bütün taşları döksün diye bekledik. Her türlü iddiayı cevap bekledik, şimdi cevap vereceğiz.

Bizim amacımız 3Y ile mücadele.. Sayın Doğan sana demokrasi ile ilgili bir şey daha söyleyeyim. Gazeteci demek eleştirilmemek değildir. Senin köşe yazarların var silahşörlerin var. Maaşlı paralı silahşörlerin var. Sen önce git cevap hakkına saygı ne demek onu öğren. Cumartasi pazar dışında gel bunu konuşalım. Cumartesi pazar bunun takipçisi olacağız. Hafta içinde doğrular yazılmazsa cumartesi günleri hesabını sorarız."

[polat_38]

Aydın Doğan Erdoğan'a rest çekti
Aydın Doğan, Erdoğan’ın bugünkü sözlerine ne yanıt verdi?


Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki savaş ikinci gününde. Dün Erdoğan’ın sözleriyle başlayan ve Aydın Doğan’ın yanıtıyla süren düello bugün de devam etti. Erdoğan bugün hem Hilton Oteli hem de CNN Türk iddialarını gündeme getirdi ve Aydın Doğan’a daha sert sözlerle yüklendi. Başbakan'ın bugünkü sözleri için TIKLAYIN..

Doğan’ın ikinci yanıtı ise merak ediliyordu. Bu akşam hemen hemen tüm kanallar Erdoğan’ın bugünkü sözlerini verdi. Ancak Kanal D ve Star TV’de “tık” yoktu. Erdoğan’ın bugünkü sözleri Doğan Grubu’nun iki büyük kanalında yer almadı. Peki Doğan bu savaşta sessiz mi kalacaktı? Hayır..

Kanal D Ana Haber Bülteni sırasında sık sık bir alt yazı geçti, “Aydın Doğan, Başbakan Erdoğan’ın iddialarını ana haber bülteninden sonra yanıtlayacak” denildi.

Ve o an geldi, Türkiye'nin en büyük medya grubunun patronu Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı. Banttan yapılan yayın yaklaşık 20 dakika sürdü.




--------------------------------------------------------------------------------




Aydın Doğan'ın şu sözleri öne çıktı:

Tayyip Bey’in tutumuna hayret ettim. Muhatap ben değilim ki. Neden benimle uğraşıyorsun? Alman medyası bir takım yolsuzlukları bulmuş. Bu Alman mahkemesinin bir davası ve iddianamesidir. Bizim gazetecilerimiz de bunu yazıyor. Ben bir şey söylemiyorum ki, beni neden suçluyor kendisi?

Başbakan olaylarını birbirine karıştırıyor. Kahramanlık edip konuyu ve gündemi değiştirmek istiyor.

Başbakan’a “seninle ilgili meseleyi ben yayınlamadım” diyorum, “Seninle ilgili meseleyi NTV canlı yayında CHP lideri Deniz Baykal yayınladı” diyorum. Ben bunu açıklayınca Erdoğan, bugün dedi ki, “Deniz Baykal da senden aldığını söylüyor”

HİLTON İDDİASI

Bu çok ucuz bir polemik.. Hilton’da ne var? Ben bu ülkede yaşayan 24 bin adam çalıştıran biriyim. Yasal olmayan bir şey istemedim. Ben Başbakan’a Hilton için gitmedim..

Hilton konusu ise beni son derece rahatsız etti. Her gün devletle işimiz, çeşitli müracatlarımız var.

Velev ki ben ona gittim, ama ben ona Hilton için gitmedim. Ben ona, “Sayın Başbakan 2,5 milyon dolar paramız var. Biz bu ülkede yatırım yapmak istiyoruz. Ben sizden ruhsat istiyorum, ben o ruhsatla yatırım yapacağım Rafineri kuracağım” dedim. “Nerede kuracaksın” dedi? “Ceyhan’da” dedim. “Hayır olmaz orayı bizim Çalık Grubu istiyor” dedi. Ben de “Çalık da kursun ben de kurayım” dedim ama kabul etmedi. “Bu işin içinde Putin var” dedi.

Kendisi bana sordu, “Hilton’u ne yapacaksın?” diye, Ben de “Hilton demode olmuş, yanına ilave bir şeyler yapılması lazım. Oraya modern bir tesis yapmak istiyorum” dedim. O da bana, “Tamam, ben büyükşehir belediye başkanımla konuşayım” dedi.Benim Hilton’u yıkıp da yerine gökdelen yapma gibi bir planım yok.

Sayın Başbakan sapla samanı karıştırıyor. Ülkenin Başbakan’nın böyle ucuz şantaj yollarına gitmesi çok üzücü. Başbakan ucuz şeylerle uğraşıyor. Siyasi şantaj yapıyor..

CNN TÜRK İDDİASI

Böyle bir mantık olabilir mi? Ben Türkiye’den yayıncılık yapan biriyim. Ben RTÜK’ten CNN Türk için karasal yayın hakkı istedim. Rekabet Kurulu’ndan onay çıktı..

Bu kadar kısır bir anlayışı anlamakta güçlük çekiyorum.

BAŞBAKAN’A HODRİ MEYDAN

Başbakan “ben açıklayacağım” diyor. 1 hafta beklemesine gerek yok. Hemen açıklasın. Neden biliyor da elinde tutuyor.. Diyor ki “Ben onun her hafta bir şeyini açıklayacağım” Hayır.. Getireceksin savcıları..

Benim eğer suçum varsa ve elinde tutuyorsa onun yaptığı da suçtur. Bu dosyaları elinde tutuyorsa, Başbakan bana şantaj yapıyor demektir. Eğer benim bir şeyim varsa hemen açıklasın. Hemen açıklayacak ve beni gerekiyorsa tutuklattıracak..

BENİMLE ÖVÜNMESİ LAZIM

Başbakan bir suçlu arıyor. Ben ne CHP’nin ne AKP’nin adamıyım. Ben bu ülkenin yansız medyasıyım. Bizim dışımızda başka bir grup kalmadı, onlara destek vermeyen. Başbakan’ın benimle övünmesi lazım.

Ben burdan Tayyip Bey’e diyorum ki, ‘Bırak bizimle böyle uğraşmayı da Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi götür, biz de sana yardımcı olalım. Benim yakama niye yapışıyorsun? Ne kadar vurguncu, soyguncu varsa gel yakalarına beraber yapışalım. Senin benim yazdığım haberleri alıp, bana destek çıkmak gerekirken, sen beni susturuyorsun.

Her gün baskı yapıyor. Biz kan kusuyoruz, kızılcık suyu içtik diyoruz. Ama artık tahammül edilmez bir hale getirdi.

Konuşması sırasında, “Vur vur inlesin Aydın Doğan dinlesin” sloganları vardı. Ben Tayyip Bey’e diyorum ki, “Sen başarılısın, genç yaşta Başbakan oldun..”

Bizim kültürümüzde, bizim grubumuzda “biat” yoktur. Tabii yanlışlarımız da oldu.

Beni susturunsan tek sesli bir medyayla demokrasi mi olur? Kasımpaşa’dan çıktı, Başbakan oldun, şapka çıkarıyorum. Eğer ülkede demokrasi varsa, ülkede çoksesli basın olması lazım.

Buna saygı duyman lazım, içine sindirmen lazım. Ben onun rakibi değilim, siyasetçi değilim. Benim rakibim Başbakan’ın damadı. Her gün benim aleyhimde haber yapıyorlar.

Bu siyasi şantajdır. Her yaptığımızn karşısına, “benden şunu istedi” mi diyecek?

CNN’in şeyini vermezlerse, anlarım ki Başbakan’ın talimatıdır.

Son söz, son nokta şudur: Bizde biat kültürü yoktur. Dua ediyorum, Tayyip Bey içine sindirsin. Tehditle, şantajla, baskıyla olmaz..

[polat_38]

cok komik bir duruma sahit oluyoruz
düne kadar yedikleri ictikleri ayri gitmeyen rte ve aydin dogan
bugün kanli ve bicakli duruma geldiler
rte verip veristiriyor aydin doganin kirli camasirlarini yüz önüne döküyorda adama sormazlarmi sayin basbakan diye
ozamanlarda niye anlatmadin simdi anlatiyorsun?????
veya 2002 secimlerinde kimin helikoptlerleriyle secim meydanlarina gidiyordun???????
veya cem uzani bitirip aydin dogani niye medya baronu yaptin?????
aydin dogan kimin döneminde mali götürdü????
bu 6 senede servetini kac kati artirdi?????
simdi ne oldu sayin basbakan niye birbirine düstünüz :D






saygilarimla





NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE

[Tugrulbeg]

Aslinda yoktur bir birinden farkliliklari ,çikar meselesidir.

Biri dogan biri çalik,

[hasan1299]

başbakan çocuk gibi şantaj yapıyor,ne biliyorsa neden açıklamıyor nedemek sen açıklamazsan bir hafta içinde ben açıklayacağım demek,devlet yönetmek çocuk oyuncağı oldu devletin gücünü kendi çıakrları uğürunda kullanmak buna denir,devletin savcıları neden harekete geçmiyor,niye izliyorlar anlamak elde değil

[polat_38]

aciklayacam diyorda rte bunlari biliyordun ne mal oldugunu
neden önce acilmadin senin aleyinde yayin yapti simdi santaj yapiyorsun
seni överken hic sesin böyle cikmiyordu
simdi ne oldu birden aydin dogan istenmeyen cocuk oldu





saygilarimla







NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE

[Tugrulbeg]

Hatırlar isek bundan10 yil öncesinde mantar gibi türeyen holdingler çikti,kimdi bunlar sözde kendilerini Islam'i holding diye tanimlar Faiz haramdir,biz kar payi veriyoruz diye masum Vatandaslarin alin terine göz dikmis asalaklar ,topladiklari meblagi nereye yatirirlar idi'' Al baraka''kimse sormadi veya sorgulamadi bu kurulus kimin? diye

Yimpas,Kombassan,Ihlas vs vs Türkiye'ye ne gibi bir yardimda bulundular? ne gibi bir yatirim yaptilar? Sn tayyip jet fadilin kontenjanin'dan bosalan sira ile siirt'ten vekil oldu simdi ise basbakan peki her konuda yolsuzliklarin üzerine gittigini iddia eden bir akp yönetimi Türkiye Cumhuriyetini geçmiste avrupalilara sikayet etmis bir akp yönetimi AIHM medet uman bir zihniyet ne olduda bu kadar hirçinlasma geregi duyuyor?

Simdi bu holdingler için açilan dosyalar,davalar hasir alti edilmistir.mercümek'in dolandirdigi paralari kim konusuyor? kimse

Su deniz feneri davasi daha taze oldugu için su an bunlari konusuyoruz yaziyoruz çiziyoruz,yakin zamanda bunlar'da unutulur.

Neden? bakiniz tayyip ve yalakalari diyorki Hilton için geldi,Dogan grubu diyorki evet gittik hatta ceyhan'da kurucagimiz rafineri için 2.500.000 (iki buçuk milyon abd $) ile yatirim yapacagiz!.
Bunlari basindan izliyoruz yalniz arada kaçan bir yer var! IETT garaj ihalesi kime verildi? El maktum denen bir bae dubaili seyh bozuntusuna (750.000 bin $)peki bu para geldimi?

Geldi ne zaman geldi Sn basbakan'in bir günlük bae ziyareti ilk gecesinde oda atv ve sabah grubunun çalik holdinge verildigi gece!!

Ülkudaslarim IETT garaj arsasi Istanbulu taniyanlar bilir rant için tam elverisli bir arazi neden arap seyhine peskes çekildi?

Su deniz feneri davasi Alman yargisi tarafindan açildi,fakat Türkiyede Rtük baskani sakalini saçini kaziyan zait akmandan tutun densiz dengir'e kadar batti ,TBMM eski esyalarini bile bu dernege bagista bulundu,ATATÜRK'ün kullandigi esyalarin bile bu ne idigu belirsiz ser yuvasina gittigi asikar peki iç edilen paralar nerde? 41.000.000 euro!

Bosbakan hirçinlasiyor,sinirleniyor,geriliyor bu gerilimin altinda hirçinlasmanin altinda akp binasi ve Necmettin bilal ile ahmet burak'in berlisconi'nin sirketinde putin'le ortaklik yaparak gemi satin alip petrol tasimaciligina girmis olmasinlar!!

Babam sag olsun diyorda.

http://img297.imageshack.us/img297/2338/untitled2tq1.jpg

[hilalugruna1]

Aydin doganda zaten erdogani anlamakta zorlaniyor,adam hakli tencere dibin kara ,seninki benden kara,albirini vur ötekini günlerdir tv ve basinda aklanmaya calistikca iyice battiklarinin farkindalar herhalde...

[tamerr]

Alıntı:

Yazarlar 16 Eylül 2008 Ertuğrul ÖZKÖK Vatandaş Aydın, bizim Ahmet BAŞBAKAN Erdoğan’ın hafta sonu, kabak tadı veren konuşmalarını izlerken, önümde "Yeni Harman" Dergisi’nin son sayısı duruyordu. Erdoğan, hançeresini yırtarak, gazetemizin sahibi Aydın Doğan’a hakaretler ediyor ve şunu söylüyordu: "Artık medya gücün yüzünden farklı muamele görmeyecek, vatandaş olarak muamele göreceksin." Vallahi o cümlenin altına ben de imzamı atıyorum. Atıyorum da, önümdeki dergide ilginç bir belge oradan hınzırca bana göz kırpıyor. Belgenin üzerinde "Gizli" damgası var. Yani, bir "Çift hilal" şekli eksik. * * * Dergi, üzerinde "Gizli" işareti bulunan bir yazışmayı ele geçirmiş. Mektubu yazan Dışişleri Bakanlığı Enerji, Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcısı Elçi Mithat Rende. Mektubun adresi: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı." Şimdi bu gizli mektubun içeriğini size özetleyeyim. İsteyen tamamını Yeni Harman Dergisi’nden okuyabilir. Türkiye Enerji Bakanı, 15 Kasım 2005 günü İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Fuad Ben Elezer’le görüşüyor. Orada bakana bir Türk şirketinin özel işini açıyor. Ahmet Çalık grubunun, Ceyhan-İsrail boru hattını yapmak istediğini belirtiyor. Bunun üzerine İsrailli bakan, 17 Kasım günü Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi’ni davet edip bu konuyu konuşuyor. Türk büyükelçi, görüşmede bol bol Ahmet Çalık’ı övüyor ve bu işi yapabileceğini söylüyor. Bakanlığın konuyla ilgili bölümünün müdür yardımcısı, işte bu iş takibinin safahatı hakkında bakana bilgi veriyor. Diyebilirsiniz ki, "Ne var bunda?.." Doğru, sonunda, Türk bakan böylesine büyük bir işi alabilmesi için, bir Türk şirketi adına iş takibi yapıyor. Sonra da bunu Türk büyükelçiye takip ettiriyor. Elbette böyle bir projeyi bir Türk şirketinin almasını hepimiz isteriz. Ama, işi özenle takip edilen şirketin başında Başbakan’ın damadı varsa, insanın içine kurt düşmüyor değil. Bu şirket, 3 yıl gibi kısa bir sürede bir boru hattı ihalesi almış, üzerine, ülkenin 2 numaralı medya grubunun ihalesinde tek başına kalması sağlanmış, o da yetmemiş, 2 kamu bankasından kredi sağlanmışsa... Bütün bunların üzerine bir de rafineri ruhsatı verilmişse... Bir de devlet işi gücü bırakıp, onun yurtdışındaki işini özenle takip etmeye başlamışsa, ülkenin öteki şirketleri biraz mahzun olmaz mı? Neyse ben işin bu tarafına da bir şey demiyorum. Başbakan, memleketin barajından söz ederken bile "Benim barajım" diyecek kadar kendimleştirebiliyorsa, o şirket için de "Bizim Ahmet Çalık" deme hakkına haydi haydi sahiptir. Ülkenin en büyük medya grubunun oteli için talepte bulunmasını bile suç gibi gösteren Başbakan’ın, 2 numaralı medya grubunun sahibini "En ziyade müsaadeye mazhar" grup ilan etmesini demokratik kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. * * * Dün bir başka olay daha patladı. Başbakan’ın, Antalya’da tutuklu Marco karşılığında, Alman büyükelçisine "Deniz Feneri’ni" sorduğu ortaya çıktı. Acaba ona da "Benim Deniz Fenerim" gözüyle mi bakıyor? Gelelim asıl meseleye. Başbakan hafta sonunda Aydın Doğan’a en ağır hakaret ifadeleriyle yüklenirken, "Bundan böyle sade bir vatandaş muamelesi göreceksin" dedi. Hukuk devletinde bir şirket sahibi başka ne isteyebilir ki? Aydın Bey de zaten eşit muamele istiyor. Öyle bakanların, büyükelçilerin iş takibini falan talep etmiyor. Umarız hafta sonundaki saldırısı sırasında ettiği o sözü, aynen Ahmet Çalık için de uygular. Hep birlikte göreceğiz. Aydın Doğan, kamuoyu önünde de açıkladı. Vatandaş olarak kabul edilmekten çok memnun olacak. Acaba "Bizim Ahmet Çalık" da Vatandaş Ahmet olacak mı? Medya ve iş ilişkilerinin tartışıldığı şu dönemde ilgiyle izlenecek bir münazara konusu... Başbakan’a üç soru ÜLKEMİZİN Başbakan’ı hafta sonu müthiş bir itirafta bulundu. Kızdığı gazetelerin sahiplerini ve gazetecilerini dinlettiğini açıkça söyledi. Kendisine üç sorum var: Bu dinlemeyi mahkeme kararıyla mı yaptırıyorsunuz, yoksa illegal dinleme mi yapılıyor? Mahkeme kararıyla dinletiyorsanız, savcıların önüne gitmesi gereken dinleme raporları nasıl oluyor da size servis yapılıyor? Mahkeme kararı yoksa, bu dinleme nasıl yapılıyor? İstihbarat örgütleri, size yasadışı hizmet mi veriyor? Bu ülke Avrupa Birliği’ne tam üye adayı ise, vatandaş Ertuğrul olarak bu soruların cevabını almam gerekir diye düşünüyorum.

Kavganın asıl sebepleri netleşmeye başlıyor, tayyip çalık grubunu ihya etmeye çalışıyor, doğan grubuda neden sadece onları ihya ediyorsun, onlara varda bize yokmu? diyor.

Vakti zamanında hortumları kestik diyen topluluk, hortum dik alasını yapmakta olup, at gözlüğü takmış yandaş tayfalarıda hala bunlar iyi insanlar, bunlar Müslüman insanlar demekten başka birşey bilmemektedirler. Zaten burada çelişki ortaya çıkmakta, ulan bunlar Müslüman insanda, biz neyiz? Müslümanlık bunların tekelinde olan birşeymi? diyesi gelmekte, fakat bunu söylediğinde ise, eee şey kem küm den öteye bir cevap alamayacağını bildiğin için, zaten at gözlüğü taktıkları için, zaten düşünme hücrelerinin gelişmediğini bildiğin için, hiç bir şey söyleyesin gelmiyor.

Tekrar vakti zamanında demek istiyorum, çünkü vakti zamanında Koray Aydın hakkında bir itin bile çıkardığı sesten daha acayip sesler çıkartan, çakal, it tayfası, bununla nemalanmış, bunu örnek göstermiş, bir ahlaksızlık abidesi olmuşlardır, şerefiyle, namusuyla, ahlakıyla, aldığı terbiyeyle, adaletin önüne çıkan Koray Aydın'ın mahkeme kararı bir tokat hatta bir tekme gibi suratlarına yapışmış, fakat bunlarda ne surat ne meymenet olduğundan bunu bile anlamamışlardır. Şimdiyse rüşvetin belgesi ortaya döküldüğü halde hala ya yok öyle birşey diyenler, daha sonra belgeyi gördükten sonra ya bir yanlışlık var diyenler, ısrar karşısında ise başkalarına saldırarak gündemi saptırmak isteyenlerle karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz, utanma duygusunu yitirmiş bu kişiler, yaparsa benim hırsızım yapsın, bu bizim mahalleden felsefesi gütmüş (arseven çakalı) namusuzluğa aklınca, o kuş beynince kılıf uydurmuştur, gerçi bunların çaldığı minarelerin haddi hesabı olmamış, hepsine yandaşlarınca kılıflar getirtilmiştir.

Saygılarımla

[EgE]

Alıntı:

O gazeteleri almak haram! 25 Eylül 2008 Perşembe 14:56 Böyle diyor İlahiyatçı Hayrettin Karaman. Boykota desteğin farz olduğunu söyleyen hocanın gerekçeleri tartışılacak gibi: Başbakan Erdoğan'ın Doğan gazetelerini almayın çağrısına İlahiyatçı Pro. Dr. Hayrettin Karaman'dan boykot çağrısı ile destek geldi. Karaman o gazeteleri almanın haram olduğunu savundu. Yeni Şafak yazarı Karaman, verdiği kararla tartışmanın boyutunu genişletti. İşte hocanın manevi sorumluluğunuzun ağır olacağını unutmayın dediği yazı: "(...)Ben bu tartışmaya girmeden bir Müslüman olarak en azından "Müslümanım, davranışlarımda İslam'ı rehber ediniyorum" diyenlere, ahlak, insaf, vicdan sınırlarını aşan, ideolojik veya ekonomik menfaati için her şeyi mübah sayan, sahip olduğu imkanları (gazete, dergi, televizyon, reklam, sanat…) kötüye kullanan medyayı boykot etmenin farz, onları desteklemenin haram olduğunu ifade etmek isterim. Müslümanlar evlerine bu çeşit gazeteleri sokmamak ve televizyonlarında uygunsuz kanalları açmamak, izlememek durumundadırlar. Peki bu çağrı demokrasi ve basın özgürlüğü ile bağdaşır mı? Demokrasi yalnızca ahlaksızlar için değilse, ahlaklılar için de demokrasi varsa bu çağrı niçin demokrasiye aykırı olsun! Basın özgürlüğü -bütün diğer özgürlükler gibi- kötüye kullanıldığında elbette sınırlamalar gelecektir. Bunun kanunla ve kararla yapılanı olduğu gibi sivil reaksiyonla, boykotla olanı da vardır. Bir zamanlar ABD'de bir kanal, Hristiyanları üzen bir dizi yayına başlamış, ilgili sivil kuruluşlar kanala başvurup yayını kesmesini istemişler, kanal aldırmayınca reklam kaynaklarına başvurmuşlar ve "Eğer bu kanala reklam vermeye devam ederseniz sizin firmalarınızı boykot edeceğiz" demişler, firmalar kanalı uyarmış ve yayın derhal kesilmiş. Sözün özü: Kadın vücudu üzerinden para kazanan, kalitesiz ve faydasız diziler yayınlayan, din deyince tüyleri ürperen, her gün dini hareketler, uygulamalar, örgütler ve hizmetler aleyhinde yayın yapan, işi gücü Kur'an Kursları, İmam Hatip Okulları, başörtüsü, tarikatlar, din hizmeti için kurulmuş dernekler ve vakıflarla uğraşmak olan, dedektif gibi bunları takip eden, yalan yanlış haberler yapan… gazeteleri ve kanalları evlerinize sokmayın, satın alarak ve reklam vererek desteklemeyin; aksi halde manevi sorumluluğunuzun ağır olacağını unutmayın. Internethaber.com