Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - MHP'nin başarısını baltalamaya yönelik yeni oyunlar!.
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
cCcBilgecCc
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 326

İletiTarih: Cmt Nis 11, 2009 9:40 am    ileti konusu: MHP'nin başarısını baltalamaya yönelik yeni oyunlar!. Alıntıyla Cevap Gönder

Hiç kimse hormonlu bir süreç yaratmaya çalışarak, MHP'nin yoğunlaştığı bu önemli alandan, küçük hesapların yaşandığı alanlara çekmeye çalışmamalıdır.

MHP'NİN BAŞARISINI BALTALAMAYA YÖNELİK YENİ OYUNLAR


Adamın birisi hem annesini, hem babasını öldürmüş... Mahkemeye çıkartılan anne ve baba katili evlat, hâkimin "söyleyeceğin bir şey var mı?" sorusuna ise "Hem yetim, hem öksüzüm beraatımı istiyorum" diye cevap vermiş...

29 Mart 2009 yerel seçimlerinden hem
oyunu, hem de mevcut belediye başkanlığı sayısını artırarak çıkan ve istikrarlı bir şekilde yükselişini sürdüren MHP'nin seçimlerden 1 hafta sonra karıştırılmaya çalışılması ve bunun için yeni birinin ön plana çıkarılması, fıkradaki "katil evladın" durumu ile benzerlik taşımaktadır.

MHP'yi başarısız kılmak için seçimlerden önce boy boy ilanlar vererek, kapı kapı gezerek, gazete köşelerinde yazılar yazarak "MHP'ye oy vermeyin" çağrıları yapanlar ve MHP'nin seçim kazanacağı yerlerde rakip partileri destekleyenlerin bugün çıkıp "MHP başarısız oldu" şeklinde propagandaya başlaması en hafif tabiriyle yüzsüzlük örneğidir.

MHP'nin başarısız olması için elinden geleni yapanların sonra da çıkıp "MHP başarısız oldu" diyebilmesi, annesini ve babasını öldüren evlat fıkrasındaki profilden ne farkı vardır?

29 Mart 2009 seçimleri öncesi, MHP'nin başarısız olabilmesi için yoğun bir çaba içine girenler, bugün kendilerini yavaş yavaş göstermeye başlamıştır.

MHP'nin istikrarlı yükselişi kamuoyunda takdirle karşılanırken ve herkes bu manada yorumlar yaparken, seçimlerden 1 hafta sonra MHP'yi kamuoyunda tartışılan hale getirmek için adım atanların gayesi, MHP'nin geleceğini düşünmek olabilir mi?

Hele bir de önümüzdeki süreçte MHP'nin olağan kongresi varken, aceleci ve telaşlı bir şekilde, daha 1 hafta önce yerel seçimlerden çıkmış ve Türkiye'nin meselelerine yoğunlaşmış bir MHP'yi olağanüstü kongreye çağırmak kime hizmet etmektir?

Kongre vakti geldiğinde, hukukun ve demokrasinin sağladığı ölçülerde isteyen çıkar, istediği yere aday olabilir...

Kaldı ki, seçimlerden oyunu ve belediye başkanlığı sayısını artırarak çıkmış MHP'ye yönelik siyasi bir nezaketsizlik örneği gösterip "başarısız" ithamında bulunan Koray Aydın da, 3 Kasım seçimlerinde MHP'nin barajı aşamamasında ,karıştığı iddia edilen yolsuzluk olayları' yüzünden büyük bir pay sahibi olmasına rağmen, 3 Kasım seçimlerinden sonra gerçekleşen MHP kongresinde yargılandığı yolsuzluk davasından henüz aklanmadan, çıkıp MHP Genel Başkanlığına aday olmuştu. Demokrasi anlayışı bu kadar hoşgörü alanı açmıştı yani...

3 KASIM 2002 SONUÇLARI VE YOLSUZLUK İDDİALARI

Fakat çok ilginçtir, Koray Aydın MHP'nin tüzük maddeleri üzerine yoğunlaşarak ve MHP'yi olağanüstü kongreye çağırmak için ,tek başına'(!) düzenlediği basın toplantısında, MHP'nin 3 Kasım 2002 seçimlerinde başarısız olduğunu da kendi düşünce ve hesaplarını güçlendirmek için ifade etmiştir.

Bu duruma basın toplantısına katılan ve hafızası-mantığı güçlü olan muhabirlerden birisi de soru-cevap kısmında değinerek, Koray Aydın'a "MHP'yi 3 Kasım 2002 seçimlerinde başarısız olarak gösterdiniz ama yargılandığınız (şimdi aklansanız da) yolsuzluk davasından dolayı, bu başarısızlıkta etkiniz olduğunu düşünmüyor musunuz?" diye bir soru yöneltmiş, Koray Aydın da bu soruyu cevaplamaktan kaçınarak "Şimdi yeri değil, başka bir ortamda tartışalım" diyerek geçiştirmiştir.

3 Kasım 2002 seçimlerinde, Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, 18 Nisan 1999 seçimlerinde vizyonunu "yolsuzluk ve yoksullukla mücadele" olarak şekillendirmiş MHP'lilerin önüne Koray Aydın'la ilgili yolsuzluk iddiaları getirilmiş ve MHP'nin barajı geçememesinde büyük etkisi olmuştur.

Koray Aydın, Bayındırlık ve İskân Bakanı iken hakkında yolsuzluk iddiaları çıktığında Ortadoğu Gazetesi'nde "Gözünüz Aydın, Gitti Koray Aydın" başlıklı bir yazı kaleme alarak, MHP üzerine çevrilmiş okların yönünü değiştirmeye çalışmıştık...

Bu yazı içerisinde "Ve nihayet Koray Aydın olması ve yapılması gerekeni yaparak bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa etti. Gelinen son nokta itibariyle üzerine düşeni, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin talimatları doğrultusunda yaparak medyanın MHP aleyhinde başlatmış olduğu yıpratma kampanyasında fazla malzeme olmamak adına bu sonuç gerçekleşti. Gerçekleşen bu sonuç MHP'yi bir nebze de olsa kamuoyu gözünde rahata kavuşturmuştur.
MHP her şeye rağmen ilke edindiği yolsuzlukla mücadele projesi üzerinde ısrar ederek, kendisiyle dolaylı yollardan ilgili kılınan suçlamaların ucunun kime, nasıl, ne şekilde ulaşırsa ulaşsın devam ettirilmesi çağrısını anlamlı kılmıştır. Bunun sağlıklı yürümesi ve gerçekleri bulma adına olması gereken yolu, Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın istifasından geçiyordu. MHP'nin ölçülerinde bu gerçekleşti. MHP, Türkiye'de yolsuzlukla mücadele anlayışını ilk sergileyen partidir. Bu konuda geliştirdiği projeler ve Sayın Devlet Bahçeli'nin bu konudaki kararlı tutumu diğer siyasilere rehber olmalıdır." (08.09.2001)
Şeklindeki cümlelerle o dönem yaşananları yorumlama gayretinde bulunmuştum...

Koray Aydın, 216.5 yıl hapis istemiyle Yüce Divan'da yargılandığı davadan 06/10/2007 tarihinde hukuken aklanmıştır.

Fakat yargı sonuçlanana kadar, yolsuzluk iddiaları, 3 Kasım 2002 seçimlerinde olduğu gibi, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde de MHP'nin sırtında kambur olmuştur. MHP'yi bu tarihteki seçimlerde başarısız olarak takdim eden Koray Aydın kendi vicdani muhasebesini yapmalı ve kendi kişisel vebalini sorgulamalıdır. Kaldı ki, MHP 22 Temmuz 2007 seçimlerinden itibaren ve yedi düvele karşı mücadele vererek başarı grafiğini yükseltmeye başlamıştır. 29 Mart 2009 tarihinde de bu başarı grafiği artmaya devam etmiştir.

Hem içeriden, hem dışarıdan bunca saldırı olmasına rağmen, Sayın Liderimiz Devlet Bahçeli'nin büyük dava ahlakı ölçülerinde, özenle ve özveriyle korunan MHP adım adım iktidara doğru giderken, Koray Aydın'ın parti tüzüğü üzerinden kendine yol bulmaya çalışması, karşısına soyadına uygun bir Aydın'lık çıkarmayacaktır.

MHP, karanlık maceralara ülkücü iradenin dürüstlüğe, ahlaka ve dava adamlığına imanı sayesinde, asla sürüklenmeyecektir.

KORAY AYDIN'IN ZAMANLAMASI

22 Temmuz 2007 seçimlerinde 71 milletvekili ile tekrar meclise girme başarısını göstermiş, 29 Mart 2009 seçimlerinde oy yüzdesini ve belediye başkanlığı sayısını artırmış bir MHP'yi "başarısız" gösterme yanlışlığına giren Koray Aydın her şeyden önce aklı, mantığı ve vicdanı ile hareket edenler nazarında itibarsız bir çıkış yapmıştır. Bu itibarsız çıkış hem ihtiras yüklüdür, hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye düşmanlık konusunda kim ortaya çıkarsa çıksın destekleme misyonu olanların verdiği klasik gaz verme taktiğinin ürünüdür.

O taktiği verenler, A şahıs ortaya çıkıyor onun yanında, B şahıs ortaya çıkıyor onun yanında, C şahıs ortaya çıkıyor onun yanındalar... Bu şahısların hepsi birbiri ile kavgalı olsa da, bu taktik uzmanlarının(!) ortak hedef MHP'yi ele geçirme ve Devlet Bahçeli düşmanlığında birleştirme kabiliyetini göstermektedir. Koray Aydın da bu tezgâhta, bunların oyununa gelen son kişi olmuştur.

Koray Aydın'ın itibar görmeyen bu çıkışını en iyi herhalde Ortadoğu Gazetesi'nin dünkü "Obama'nın sorduğunu, Koray Aydın da sordu" başlıklı haber izah etmiştir.

ABD Başkanı Obama, Türkiye ziyaretinde MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesinde "Kaç yıldır MHP Genel Başkanlığı görevini sürdürdüğünü" sorduktan bir gün sonra, Koray Aydın'ın da basın toplantısı düzenleyip MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin kongre tarihlerini tek tek açıklayarak, kaç yıldır MHP Genel Başkanlığı yaptığını ifade ettikten sonra, kendine tüzük maddeleri üzerinden yol açmaya çalışması çok ilginç olmuştur.

Konunun ilginçliği yanında, MHP'nin Türkiye'nin milli meseleleri karşısında direnç gösterdiği bir zamanda ve Obama'nın Türkiye'ye T.B.M.M kürsüsünden yapmış olduğu dayatmalara ve taleplere tek dik duruş gösteren MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarının olduğu gün, Koray Aydın'ın basın toplantısında yapmış olduğu açıklamalar, MHP ve Türkiye adına çok büyük talihsizliktir.

Koray Aydın, olağan kongre sürecinin normalliğinde davranmayarak, bu aceleci hamlesi ile MHP üzerinde hesabı olan şahıs izlenimi vererek, baştan kaybeden olmuştur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin hassasiyetle üzerinde durduğu ve yoğunlaştığı Türkiye'nin milli ve sosyal meseleleridir.

Hiç kimse hormonlu bir süreç yaratmaya çalışarak, MHP'nin yoğunlaştığı bu önemli alandan, küçük hesapların yaşandığı alanlara çekmeye çalışmamalıdır.

MHP, 29 Mart 2009 seçim sonuçları itibarıyla bir kez daha göstermiştir ki, önü açık ve iktidara giden yolda bir istikrarı vardır. Her sağduyulu MHP'li ve Ülkücü bunun farkındadır.

Hiçbir itibarsız çıkış da bunu engelleyemeyecektir.


Yıldıray Çiçek / www.yildiraycicek.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pzr Nis 12, 2009 12:56 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Tarafimizca itibar edilmeyen bir yipratma calismasidir.

Cokca da dillendirmenin bir geregini görmüyoruz.

MHP´ye vurup BBP´ye göz kirpanlar vicdanlarini duvara asmislardir.

Özeti budur.

Ülkücü irade Ülkücü vicdani göz ardi etmez.


TANRI TÜRK´Ü KORUSUN VE YÜCELTSIN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Nis 13, 2009 10:51 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bize dışarıda düşman yokmuş gibi birbirini yemek; hiç ama hiç yakışmıyor.Ne sn.Koray Aydın ın zamansız çıkışını,ne de Yıldıray Çiçek in şu yazısını kabul etmek mümkün değil.Koray Aydın ın çıkışı ne kadar yanlışsa;Yıldıray Çiçek in bu yazısı da en az onun kadar yanlıştır.
Koray Aydın ın çıkışı son derece yanlıştır;hem zamanlama hem de uslup bakımından.Bahsedilen konuyu,Devlet Bey in bilmediği düşünülemez.
Bunu şimdiye kadar da değiştirmiş değildir.O halde ne gerek var böyle bir çıkışa?Devlet Bey henüz bu konuda herhangi bir duruş sergilemeden,gazetecilerin önüne çıkıp da;"partinin önünü aç "demek;bir defa hem yanlış,hem de saygısızlıktır.Ortada seçimler ile ilgili ne büyük bir başarı,ama ne de başarısızlık var.Tam tersine bir kımıldanma var.
Seçim kaybetmiş bir lidere dahi yapılması doğru olmayan bu tarz bir çıkışın;bakanlık yapmış eski bir mhp liden gelmesi bir kere çok yanlış ve ayıp dır.Koray Aydın ile ilgili birinci tesbitim bu.İkincisi;ne olursa olsun;aklanmış dahi olsa ben bir kere Koray Aydın ın bu partinin başına geçmesini istemem.Bizim mahkeme kararlarına elbet de saygımız var.
Ama Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz da bu mahkemelerden süt den çıkmış ak kaşık gibi çıktılar.Türk milleti bunu unutmadı.
Ben Koray Aydın ın başından beri masumiyetine inanan bir kişiyim.
Ama ne olursa olsun;beyaz ,leke götürmez.Bu davanın başına,ismi zamanında zan da olsa bir şeylere karışmış birisinin geçmesini düşünemem ve bunu istemem.Bu dava bunu götürmez.Önemli olan Koray Aydın ın işi bu noktalara getirmemesiydi.Bu noktalara geldik ten sonra geçmiş olsun.Milleti inandıramazsın.Koray Aydın köşesine çekilmeli ve oturduğu yerde oturmalıdır.Ne ile uğraşacaksa,ne yapacaksa yapsın;ama davaya zarar vermemek adına oturduğu yerde otursun!Nedir bu doymak bilmez hırs anlayamıyorum.Camia içinde adam mı kalmadı?Mansur Yavaş ı çıkarabilen camia;elbet de zamanı geldiğinde liderini de çıkarmasını bilir!
Gelelim Yıldıray Çiçek e!
Yıldıray Çiçek;her şeyden önce davanın adamı olmanın bilincine varmalı;kimsenin avukatlığına kalkışmamalıdır.Kalkışırsa ne olur?
Kalkışırsa;davanın değil;adamın yazarı olur,inandırıcılığını kaybeder.
İnandırıcılığını kaybeden bir yazara ne olur?Örneklerini belli basın da görüyoruz.Devlet Bey,kayd-ı Hayat şartı ile lider olarak kalacak değildir.
Bir gün elbet de zamanı geldiğin de son görevini de yaparak;partiyi teslim edecektir.Ama; BEN BU İŞİ Devlet BEY DEN İYİ YAPARIM DİYEREK ORTAYA ÇIKAN HER MEDENİ CESARET SAHİBİ İNSANA DA SALDIRMAK,BİR YAZARA YAKIŞMAZ!
Hem de ne saldırmak?Mhp nin dürüstlüğü ve güvenilirliği hakkında şüphe uyandırAcak bir tarz da saldırmak!ORTALIĞI YIKIP İNDİREREK!
Vuslat reis de olayın farkına varmış ki patladı en sonun da."fazla da dillendirme"diyerek.
Haklıdır.Doğru söylüyor.Yıldıray Çiçek öyle bir yazı yazmış ki;sanki Koray Aydın hırsız,Devlet Be y de onu istifaya zorlamış.Adam hırsız ise;bunun yolu belli!Partiden atarsın gider.Ama Devlet Beyi yüceltirken;davayı ne kadar örselediğinin farkına varmayan bir yazar mı olur Allahaşkına?
Ben çok şaşırdım,çok da sinirlendim!
Koray Aydın ile Ümit Özdağ;hangi hakla ayni terazide tartılıp ayni muameleyi görüyor?
ŞİMDİ DİYENLER OLABİLİR Kİ;"YAHU SEN DE ZAMANINDA ÜMİT ÖZDAĞI SAVUNANLARI SUSTURMADIN MI?"
Evet susturdum.Ama o olay farklıdır,bu olay farklıdır.Ümit ;camiadan gelmeyen,camia da geçmişi olmayan birisi olarak;bir yerden aldığı talimatlar ve yardımlar doğrultusunda partinin üzerine çökmeye kalkışmıştır!Ama benim vicdanım;Koray aydın ile Ümit i ayni kefeye koymayı kaldırmaz!
Bırakın ortaya çıksınlar kendilerine güvenenler.Budamayın insanları.
Var sa yanlışları;uyarın,ama böyle yazılar yazmayın;ayıp dır,ve davaya zarar veriyor.Yazarın kalemi satılık değilidir.Kendisinden böyle bir şeyi de hiçbir mhp li istemez,bırakın Devlet Bey istesin!
Şu benciliği artık bir tarafa bırakalım.Bu dava da en isimsiz bir savaşçı olmanın onuru yeter de artar.Davayı kullanarak bir yere gelmek isteyenlerin ülkücü olamıyacağı unutulmamalıdır.Ülkü gibi yüksek ahlak gerektiren bir yaşam biçimi;üç günlük dünya saltanatı ile değiştirilemez.
Her ikisine de buradan bir nasihatim var.
İnsan bir yerlere dişi,ile tırnağı ile kan ter içinde kalarak onlarca yılda gelir.Ama her şeyi berbat edip ,kafa üzeri çakılması;ağzından çıkacak bir kaç kelime ile bir anda olur biter.Lütfen boşboğazlığı bir tarafa bırakın;ülkcüye yakışmıyor!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Nis 13, 2009 9:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder







SAMİMİYETİNİZDEN asla şüphe etmiyorum. «Domuzdan yana» değilsiniz, biliyorum! Doğruluğuna inandığınız fikirlerin ezilmek istenmesine üzülüyorsunuz. Fazilet temeli üstüne kurulacak mesut ve müreffeh bir Türkiye'yi şiddetli özlüyorsunuz. Dâvanızın başarıya ulaşması için sık sık dua ettiğinize, hattâ, zafer rüyaları gördüğünüze bile eminim. Ama ne yazık ki, bundan başka hiçbir şey yapamıyorsunuz. Mücadele ile yegâne ilginiz «Allah vere de bizimkiler kazansa» diyerek, tehlikeli kulakların duyamayacağı bir sesle dua ederek seyirci kalmaktan ileri gidemiyor.

Tanınmağa cesaret edemiyorsunuz. Saflarınızı kuvvetlendirmek üzere aralarına katılmaktan korkuyorsunuz. Böylece bir çetin dâvanın bütün yükü bir avuç adamın omuzlarına yükleniyor. O bir avuç adam mücadeleyi kazanırsa ne âlâ, avuçlarınız patlayıncaya kadar alkışlayacaksınız. Onları olduklarından daha büyük gösterecek, olağanüstü vasıflar tanıyacak, şımartacaksınız. Ama yenildikleri vakit, ama her yönden saldıran çeşitli düşmanların üstün kuvvetine dayanamayıp ezildikleri vakit hiçbiriniz ortalıkta görünmeyecek, âdeta hep birden «toz» olacaksınız. Artık o yenilmişlerle karşılaşmamak için sokakta yolunuzu değiştirecek, selâm vermekten çekineceksiniz. Yalnızlığın çilesini dolduran, ihanetin ıstırabı ile kahrolan o bir avuç insan yine size darılmayacak, umudunu kesmeyecek. Mücadelesini devam ettirecek.

Rahatınızın kaçmaması, düzeninizin bozulmaması uğruna her şeye katlanacaksınız. Yanlış anlamayın: O bir avuç adam elbette ki, sizin hesabınıza değil, gönül verdikleri bir ülkünün hizmetinde çalışıyorlar. Hak yolunun yolcuları, siz olsanız da olmasanız da, yollarından dönmeyeceklerdir. Yalnız, bir noktayı unutmayınız: Bu oyun daima böyle oynanmaz. İmkânla iman birleşmediği müddetçe dâva kazanılamaz. Kazanılsa bile, zaferde sizin en ufak bir payınız olmaz. Hiç değilse olduğunuz gibi görününüz, bedava ülkücülükten vazgeçiniz. Bu kadarı bile, kazanmasını istediğiniz taraf için bir hizmettir. Sizi hesaba katmamış, yardımınıza bel bağlamamış olurlar. Hep seyirci kalacağınızı, hiçbir zaman sahaya çıkmayacağınızı bilirlerse, ona göre hazırlanırlar.

Sizi haksız bulmuyorum. İnsanoğlu'nun önce nefsinin hizmetçisi olduğunu unutmuyorum. Sadece, sırf nefslerine hizmet etmek isteyen bir insanın bile, zaman zaman nefsinden fedakârlık yapmak zorunda kalacağını hatırlatmak istiyorum. Tarih, hiçbir şey kaybetmeyeyim derken her şeyi kaybedenleri çok görmüştür.

Galip ERDEM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mtn963
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 91
Şehir: Almanya

İletiTarih: Sal Nis 14, 2009 2:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye cok tehlikeli bir sürecten geciyor, her gün dalga dalga operasyonlar yapiliyor. Bir cok insan sorgulanmak üzere toplaniyor!
12. Dalgadada bir cok insan bilhassa akademisyen sorgulanma sürecine dahil edildi. Vede bunun sonunun gelmeyecegi dahada ilerlere gidecegi anlasildi.
Aslinda operasyonlarin kimlere yapildigi acik vede ortada. Böyle kapsamli bir operasyonun neden bu hükümet zamaninda yapiliyor olmasi ivedilikle tartisilmasi gerekir. Yoksa Türkiye ileride bir cok yönden hazirliksiz yakalanir! Cok agir bedeller öder! Daha dogrusu bu bedeller Türkiye´ye ödetilir!
Sorguya alinanlarin kimler oldugundan yola cikarak bu günün önemini cok iyi okuyabilen beyin gücüne bu gün MHP´nin ihtiyaci vardir. Gelecegin Türkiyesi icin bu cok önemlidir.
Yoksa bu zihniyet bu sürecten dahada güclenerek cikar! Türkiye ise bunun karsiligi olarak ezilir!!
Böyle bir sürecte gizli eller millete belli etmeden MHP´nin Türkiyenin gelecegi icin ne kadar önem tasidigini milletin anlamasinida önleyerek MHP´yi karistirmaya calisiyor.
Bu gizli eller cok iyi biliyorki bu sürecin sonunda Türkiye´yi ezebilmenin tek sarti MHP´nin ezilmesi ile mümkün olacaktir.

CÜNKÜ MHP TÜRKIYE´NIN HER ALANDA OLDUGU GIBI BU ALANDADA BILHASSA BU ALANDADA!! YEGENE HÜR VEDE BAGIMSIZ SESIDIR!!

Oyun büyüktür! Aktörler büyüktür! MHP bu sürecin yegane emniyet sübapidir! Bu gercegi en iyi ne yazikki yine MHP´nin karsisindaki güc bilmektedir. Buna göre MHP´yi ezebilmek icin her yolu satin alinabilecek her kisiyi hic düsünmeden satin alarak acikca vede acimasizca denemektedir.

Bu süreci saglikli analiz edebilmek icin Abdülmecit dönemine kadar gitmek gerekir (obamaninda adini TBMM´de andigi Abdülmecit)!

Adülhamit han´i bilhassa agabeyi sultan V. Murati iyice tanimak anlamak gerekir (ikiside Abdülmecit´in ogludur). Gercekler iste oralarda yatmaktadir. Bu gün adina Ergenekon denilen olusumun baglarinin aslen buralarda olduguda bu sayede net anlasilabilinecektir.

Millet olarak bu gercekleri bilmeden bu süreci yasamaya devam edersek iste o zaman gelecekte basimiz cok daha fazla agrir.
ümit özdag!
koray aydin!..... vs.
Bu amacin birer parcalari olarak görülüyorlar.
Bunlari düsündükten sonra sayin Yildiray Cicegin hassasiyetinin sürecten kaynaklandigini düsünerek böyle bir yazi yazdigi kanaati bende hakim oluyor.

Saygilarimla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Nis 14, 2009 9:26 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder





Devlet Beğ'i Dinlemek



Arif Kaan YALÇIN





Devrin garabet dolu seyri, bizi, meseleler üzerindeki mülahazalarımızı yeniden teşhis ve tasnif lüzumuna götürür mü, tartışılır(eğer tespitlerimiz hakikat merkezinde ise hakikatin ne hoşgörüsü olur ne de tartışması). Lakin tartışmaya meyal bırakmayacak hâl garabettir.

Nasıl bir garabettir ki, ayakları altından yolu alınan insanlar hâlâ "yola devam" diyebilmekte, yön levhaları çalınan bir toplum "durmak yok" acziyetine düşmekte, hâsılı sonuçları değiştirmek telaşındaki milletimiz nedenler ile pek de ilgilenmemektedir.

Nedenlerin rahminde taşıdığı sonuç, eğer rahatsızlık veren bir noktada ise ve "farkında olmak", şuurun özgürlüğü olarak kodlanmışsa arz-ı hâle, o vakit nedenler değişmeli, şuur hüviyeti gelişmeli ve farkında olmalı millet ki sonuç değişsin.
Sonuç ne ki, denilecek olursa.

Söyleyelim.

Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri, yani cinnet.
Baş yazarın oligarşik edasını taçlandırdığı taklaları, yani minnet.
Yola dökülen mahsul ile israf edilen tahsil arasında bir fark görmediğimizi anlamayan zihniyet.
Mahsulünü satamayan o çiftçiye azar sallayan mantığı tehniyet.
Milli şiarın altına konulan mayınmenend(mayın benzeri) sözlerin tam da akabinde milli şairden dem vuran siyaset.
Siyaset ki bir yanı acımasız bir aklın tahakkümünde iken diğer yanı ticaret.
"Oy var hizmet var" demede ki maharet.
Sonra doksan yıl öncesinde toprağımı işgale gelen ile sulh-u medeniyet.
Ahlak idrakini şekillerle temsilde samimi bir cemiyet.
Bu cemiyeti kavram virajlarında kazaya mahkûm bırakan cahiliyet.
Kemiyetin heva ve heveslerine terk edilen keyfiyet.
Hudut ile tehdit arasındaki arkı-irtibatı göz ardı eden hariciyenin düştüğü acziyet.

Velhâsıl sadakatin sadakası olan ehliyet, Türk kelamını telaffuz edince gündeme düşen kavmiyet, masalarda kalemlerle işlenen onlarca cinayet...

Sonuç yahut netice deyince aklımıza düşenlerden bir kısımdı bunlar. Bu misalleri çoğaltmak mümkün elbet.

Bunlar, bizim politik telaşlarımızın mahsulü değil. Var olacaksa memleket, bunları görmek mecburiyet, ey cemiyet!

Görünen bu, diyelim kısaca. Baktığımız yerin bize sunduğu manzara yani. Neticede farkındayız, farkında olmanın altını çizmekti tüm gayem. Farkında olmaya ihtimam göstermek sonucun değişmesi ile alakalı zemini hazırlamak yahut nedenlerin tasfiyesini sağlamak manasındadır. Az evvel tasvirine çalıştığımız manzara mevcut hükümetin sorumluluğundadır. Hatta geçen yedi yılda ciddilik aranacaksa bu en çok bu husustaki ivmedir. Muhalefet literatürünü hali hazırda devam ettiren bu kadrolar, hariciyede, Türkiye masasının mümessili, dâhilde yani içişlerinde ise nefis ve inatlarının esiridirler. İktidar olduklarında eleştirdikleri her hâl kendilerinde her hali hazırda hayat bulmaktadır. Peki, bunun millet ne derece farkındadır?

Sonuç değişecekse, yani bir manifestoda da ifade edildiği üzre; "dik baş, tok karın, mutlu yarın" asgarimiz olacaksa nedenleri bir kez daha mütalaa etmek velhâsıl milleti "farkında olmaya" davet etmek icap etmektedir.

Öyleyse yeniden tanımlanması gereken mefhumlar, felahı getirecek "farkındalığın" iklimini oluşturacaktır.
Yoksulluk nedir?
Yolsuzluk nedir?
Siyaset etiğinden ne anlayacağız?
Vizyon ile misyon hangi akitte toplum nezdinde arz-ı endam edecektir?
Devlet hangi güçler birliği ilkesi ile yetki ve sorumluluk paylaşımındadır?
Seçilmiş, atanmış ilişkisinin boyutu ne olmalıdır?
Bir masayı teslim ettiğimiz personelimiz ile dahi sözleşme yaparken ülkeyi teslim ettiğimiz siyasiler ile hangi senedi yaptık?
Demokrasi-bürokrasi, devlet-hükümet ilişkisini yeniden modern bir tanıma nasıl oturtabiliriz?

Bu kriterleri de çoğaltmak mümkün elbet. Filhakika memleketi içinde bulunduğu buhrandan kurtarmanın yegâne yolu milletin fark etmesini sağlamaktır. Bunun için, her idealist memleket evladının öncelikle arşivi olmak zorundadır. Sonra propaganda da kriter esasına ihtimam göstermek ve dikkatleri, sonuçlardan önce nedenlere çekmek gerekmektedir. Şuur hüviyetine direnen bir toplum olma hezeyanı dört tarafımızı sarsa da şuurun "farkında olduğumuz" her süreçte yaşayacağını unutmamamız gerekmektedir.

Belirtmeden geçemeyeceğim; yazımızın merkezine aldığımız "nedenler" ve "farkında olmak" hususiyetlerini söylemlerinde çerçeve kabul eden tek genel başkan Sayın Dr. Devlet Bahçeli'dir. Popülizme direnmesi ve amigo ağzını iğreti kabul etmesi, niteliklerinin en bariz dışa vurumudur. Zaten bunun için yazının başlığı "Devlet Beğ'i Dinlemek".
Neticede süreç kendisini haklı çıkarmakla birlikte haklılığını defaatle ortaya koymaktadır. Bu anlamda tabanın kendisini iyi takip etmesi elzemdir. Tabanın, memleketin geçtiği bu sürecin farkında olması, AKP'yi iktidar yapan nedenleri tasfiye edecektir. Diğer bir ifadeyle Devlet Beğ'i dinlemek, farkında olmaktır.

Selametle...


Etikhaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Çar Nis 15, 2009 4:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Düsünüyorum'da Koray Aydin'i elestirsek firsatçilar'in ellerine firsat geçecek,gerçi ellerine firsat geçti ve bunu degerlendiriyorlar.

Elestirmesek'te firsatçilar'in ellerine böyle'de firsat geçecek ve bunu'da degerlendirecekler.

En iyisi bu konu'da birsey yazmamak,yorum yapmamak.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mtn963
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 91
Şehir: Almanya

İletiTarih: Çar Nis 15, 2009 6:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye´yi düsünürken, cehalet ile mücaadele etmeye calisirken icimizdede buna yakin mücaadele vermek üzücü oluyor.
Yüzeysel düsünerek haraket etme sansimiz yoktur. Böyle bir zaafiyete kapilma sansimizin olmadigi gibi.
Sayin arkadaslar elbette fikir mücaadelesi yapmak bizleri zinde tutar her zaman her olmsuzluga karsi hazirlikli tutar. Dinamik beyinlere sahip olmamizi saglar. Ama sunu untmayalimki yasamakta oldugumuz sürec MHP vede ülkücü camia icin hatanin kabül edilemeyecegi bir sürectir. Türkiyenin ayakta durabilmesi icin MHP artik; Tüm cabalara ragmen yikilamayan vede asla yikilamayacak olan son kalesidir. Yalnizca bu sebepten dolayidirki ne MHP`nin nede bu camia icindeki hepimizin oldugu gibi hizmet erlerinin hata yapma sansi vede lüksü yoktur.
Millet olarak hastalikli bir sürecin icinden gecmekteyiz. Böyle bir sürecte birlik vede beraberlige ihtiyacimiz vardir. Silbastan yapma hakkina vede lüksüne ne yazikki sahip degiliz. Hatali kararlar verme vede bunlari zaman icerisinde anlayabilme sansimizda ne yazikki yoktur. Keske olabilsede böyle mücaadeleleride yapabilsek. Ama yok iste böyle bir imkanimiz.
Bu dava asla sahislarin vede isimlerin davasi degildir. Bu dava hepimizin davasidir. Hatayi vede hatalari kabül götüremez bu dava. Hepimiz gibi sayin genelkbaskanimizda bu davayi en üst düzeyde temsil eden bir nüvesidir. Mücaadelemizde aklimiz yetigince davayi sahislastirtmamaya yöneliktir.
Bu baglamda isterimki su yaziyi okuyunuz. Bizim disimizdakilerinde bizim hakkimizdaki düsüncelerini görünüz.

(Bu basligi acan ülküdasimiz burdaki adresi BAHCELI, ERGENEKON VE ÖTESI adi altinda ana baslik olarak kullanmistir. Bu sebepten dolayi adresi burdan kaldirdim)

Saygilarimla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Nis 24, 2009 12:20 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

<embed src='http://www4.gazetevatan.com/vatanplayer.swf' width='425' height='350' allowfullscreen='true' flashvars='&displayheight=350&file=http://video.gazetevatan.com/video/file/210420091001169026268.flv&height=350ℑ=http://89.149.201.186/video/file/210420091001169026268.jpg&width=425&link=http://video.gazetevatan.com'>
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1