Bozkurt NET

[selo52]

Eşkiya devlete hükümran oldu

Şehit ailelerinden mozaikçilere büyük darbe

Arkadaşımız Mustafa Iltekin'in röportaj yaptığı Şehit Aileleri Derneği Başkanı Köse, verilen tavizler sonucunda eşkiyanın devlete hükümran olduğunu belirtti

Mustafa İLTEKİN

- Sayın başkan, önce bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Yani burada oldukça kalabalıksınız. Biz şehitlerimizle gurur duyuyoruz ama bu insanlar nasıl bir ruh hali içinde, bunu en iyi siz bilebilirsiniz. -Biz şehit aileleri olarak devletin birliği, bütünlüğü ve üniter yapımızın bozulmaması için "bayrağımız inmesin, ezanımız dinmesin, vatanımız bölünmesin" diye evlatlarımızı verdik. Kimisi şehit oldu, kimisi gazi. Şu ana kadar hükümetlerin şehit ve gazi ailelerine gerekli ilgiyi gösterdiği inancına sahip değiliz. Bizim evlatlarımız bu vatanı korumak için canlarını, kanlarını verirken, "Bu vatanı böleceğiz" diyen teröristlerse bunlarla mücadele ettiler. Fakat bakıyoruz ki, şu ana kadar, terör olaylarının başladığı günden bugüne kadar ülkeyi bölmek isteyenler adeta el üstünde tutulur ve bütün istekleri yerine getirilir duruma geldi. Örnek mi? 5233 sayılı yasa. 5233 sayılı yasaya göre Doğu ve Güneydoğuda teröristlere yardım ve yataklık yapanlar "acaba pişman olur mu?" düşüncesiyle devlet bunlara bir sürü imkanlar tanıdı. Halbuki bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için şehit olanların aileleri çoğu zaman haklarını mahkeme kararlarıyla aldı. Bakın bu 5233 sayılı yasaya göre; Doğuda teröristlere yardım eden kişilere devlet, beyana esas olarak 20 milyar para ödüyordu. Şehit ve gazi ailelerinin devletten aldığı para herkesçe malûm.

-Ne kadar veriyor?

-Komik, gülünç rakamlar. İnsan söylemeye utanıyor.

Kahreden ödüllendirme

-Neyse, lütfen devam edin...

-Bu da yetmemiş olmalı ki, teröre bir şekilde bulaşmış kişilere ödenen para şimdi 50 milyara çıkarıldı. Tabii bu durum bizi gerçekten kahrediyor. Verilen paralar adeta terörü teşvik etmekte ve ödül niteliği taşımaktadır. Bunları görünce bizde, "bizim çocuklarımız boşu boşuna öldüler" duygusu hakim oluyor. Bir hiç uğruna gittiklerine inanmaya başlıyoruz. 5233 sayılı yasa ile teröre bulaşmış kişilere verilen haklara bakın, bir de bunlarla savaşırken kanlarını, canlarını, uzuvlarını verenlere sağlanan haklara bakın. Bunları mukayese ettiğimizde arada çok büyük uçurum olduğunu görürsünüz. O zaman vatandaş "benim bu haklardan yararlanmam için çocuğumun terörist olması mı gerekirdi" diye düşünüyor. Vatanına milletine hizmet etmek için üniversite bitirmiş birçok gencimiz sokaklarda işsiz dolaşırken, evine bir ekmek götüremezken, teröre bulaşmış, terörden beslenmiş kişiler geliyor, devletten adeta 'teröre bulaşma ödülü'olarak 50 milyar lira yardım alıyor. Devlet, şehit ve gazi ailelerini, 'trafik kazasında öldü, sakat kaldı' gibi ipe-sapa gelmeyen bahanelerle mağdur ediyor.Bu insanlar pikniğe giderken mi ölüyor, sakat kalıyor?

-Yani... Yani... Bakın, şurada oturan hanımefendi bu duruma bir örnektir. Eşi, bir öğretmendi. Devlet adına orada görev yapıyor, devlet adına oranın çocuklarını eğitiyordu. Eşi teröristler tarafından kaçırıldı ve bir daha da haber alınamadı. Bu ailenin nasıl mağdur edildiğini ailenin kendisinden dinleyin.

-Pekala, şimdi şöyle bir durum söz konusu: Türkiye'nin Başbakanı olan kişi yani Recep Tayyip Erdoğan, 'Demokratik Cumhuriyet' gibi, 'Türkiye bir mozaiktir' gibi kavramları sık sık dile getiriyor. Türkiye'yi bölmek için 30 bin insanımızın katline sebep olan Apo da aynı ağzı, aynı söylemleri kullanıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Biz, devletimizi bağımsız biliyoruz. Bu terörist, bağımsız mahkemede yargılandı. Neticede o anki meri kanunlara göre mahkûm edildi. Mevcut hükümet, her ne hikmetse bu teröristi asmaktan aciz kaldı. Biz, şehit aileleri dernekleri olarak yetkililerle bire bir görüştüğümüzde, "siz eğer bu teröristbaşını asamazsanız, bunun yandaşlarını cesaretlendirirsiniz, adeta onları teşvik edersiniz" dememize rağmen hiçbir yetkili kurum ve kuruluşlardan olumlu bir izlenim edinemedik. Bu, şu ana kadar devleti idare edenlerin acizliğinin ifadesidir.

-Bir dakika... Burada size şunu sormak zorundayım: O zamanki Mecliste idamın kalkıp, kalkmaması ve dolayısıyla APO'nun asılıp asılmaması için yapılan oylamada kimin, ne yönde oy kullandığını biliyor musunuz?

-Biz, o zaman bu kanunun oylanması esnasında Ankara şubesi yönetim kurulu olarak mecliste dinleyiciydik. Onların kim olduğunu biliyoruz... Dedik ki bu konu o safhaya gelmesin. Madem ki biz yargı bağımsız diyoruz. Bağımsız mahkemelerin verdiği kararı bağımsız meclis onaylasın istiyorduk. Önemli olan bu kararın uygulanmasıydı. Şu anda başta büyük şehirler olmak üzere bazı yerlerde bu eşkiıyanın yandaşları, devletin resmi görevlilerine saldırı durumuna geçmiş bulunmaktadırlar. Eşkiya, adeta devlete hükümran olmuş durumdadır. Bu da o zaman ekilen tohumların yeşermesidir.

Oylama açık olmalıydı

-Ama 'asılması yönünde oy kullanan'ile 'asılmaması yönünde oy kullanan'partileri aynı kefeye koymak sizce doğru bir tutum mudur? Bu tutum adil olur mu?

-Biz o zaman oylamanın 'açık' yapılması için herkes kimin, ne oy kullandığını bilsin diye bütün partilerle ve yetkililerle görüştük. Ama bir sonuç elde edemedik.

-Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler. O halde bu oylama sonuçlarını hatırlatmak için yeniden gazetede yayımlayalım.

-Biz biliyoruz, bizde de var sonuçlar. Ama bir eksiklik de kararın hemen meclise getirilmesiydi; bu yapılmadı ve teröristbaşı ile yandaşlarını cesaretlendirdiler.

-O halde, bunlara karşı tavrını net olarak ortaya koyan ve kararlı duruş gösteren partinin tek başına iktidara gelmesi gerekiyor.

-Bizim bu konudaki bakış açımız şudur: Suçlu gereken cezayı görmeli ki suçsuz insan veya mağdur olan ödüllenmiş olsun.

Listeyi yayımladığımız zaman da göreceksiniz; o zaman Apo'nun asılmaması için oy kullanan ve şimdi iktidarda olan partinin, hadi açıkça söyleyelim AKP'nin Genel Başkanı, partisinin il başkanları ile yaptığı toplantıda, 'oy potansiyeli var' diye "şehit ailelerini ziyaret edin" diyor. Bir 'siyasi rant' sağlamak istiyor.

-Affedersiniz, soruyu tamamlamadım. Tayyip Erdoğan Doğuya gidiyor; "Türkiye bir mozaiktir" diyor, "Demokratik Cumhuriyet" diyor, buraya geliyor, "şehit ailelerini ziyaret edin" talimatı veriyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Şimdi, şehit aileleri büyük bir potansiyele sahiptir. Bunun yanı sıra şehit ailelerini seven, onun safında yer alan büyük bir çoğunluk var. Ama 'eğri oturup, doğru konuşalım' hiçbir hükümet, bizim lehimize doğru dürüst bir kanun çıkarmadı.

Bizi kullanamayacaklar

-Sosyal haklar konusunda mı?

-Her konuda efendim, her konuda. Sadece sosyal haklar konusunda değil. Baştan beri söylüyorum, şehit aileleri haklarını genellikle mahkeme yoluyla aldılar. Ama teröristlere verilen hakları burada sayacak olsam, siz de şaşar kalırsınız. Gerçekten çok büyük haksızlıklar var. Onun için biz, bu ülke sevdalıları olarak ülkesini seven bazı partilere yaklaşmışsak, bunun sebebi; sıkıntılarımızda, dertlerimizde onları yanımızda görmek istememizdir. Fakat hiçbirisi tam olarak bizim dertlerimizle hemdert olmadı.

-Sizi kullanmak için düğmeye basanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Biz kendimizi kullandırtmayız. Zamanı geldiğinde, hangi parti bizim görüşümüz doğrultusunda hareket ediyorsa biz de vatandaş olarak onu destekleriz.

-'Dürüst bir tavır göstermeyenlerin şansı yok' diyorsunuz...

-Elbette, elbette...

-Demek ki, orada ayrı, burada ayrı konuşanların hevesi kursağında kalacak.

-Elbette... Hep şunu söylüyoruz: Biz, partilerüstüyüz. Ne şimdiye kadar kendimizi kullandırttık, ne de bundan sonra kullandırtırız. Nasıl bizim çocuklarımız bu ülke için canını verdiyse biz de bu ülke sevdalılarının yanında yer alırız. Bizim için önemli olan budur. Bunu, kesin ve net olarak belirtmek isterim. A partisi, B partisi, C partisi bizim için önemli değildir. Dediğim gibi, bizim için önemli olan, bu ülkeyi karşılıksız sevmesidir. Çünkü bizim gidecek başka ülkemiz yok. Ama bazılarının var; bazılarının var, onu biliyoruz... Avrupa'ya gittikleri zaman kapılar onlara sonuna kadar açılıyor da bizim gideceğimiz yer yoktur. Onun için biz, bu ülke için sonuna kadar her türlü mücadeleyi vermeye hazırız. Bunu böylece belirteyim...

-Yani çocuklarınızın şerefiyle bıraktığı bayrağı siz aynı yerden alıp, daha da yükseltmeye her zaman hazırsınız.

-Evet... Bakın, o Ay-yıldızlı bayrak uğruna çocuklarımız şehit oldular. Ama bu bayrak ülkemizde sokaklara atıldı, yerlerde sürüklendi. Ama o zamanki hükümet geçmişte bunları en ağır şekilde cezalandırmadı. O zaman otorite ortaya konmuş olsaydı, şimdi böyle acz içinde kalınmazdı sanırım.

Aydın sıfatlılara gelince...

-Tamamıyla katılıyorum... Peki, şimdi de "Apo'nun üzerindeki tecrit kalksın" diye bir kampanya başlattılar. Kerameti kendinden menkûl bazı sözde aydınlar da bunun için imza toplamaya kalktılar. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?

-Bir defa bunlar, kendilerine aydın sıfatı yakıştıranlar, bizce karanlık kişilerdir. Esas aydın olan biziz. Bizim özümüz de doğru, sözümüz de doğru, verdiğimiz mücadele de doğru. Onlar neyin mücadelesini veriyorlar peki? Onun için bunlar aydın değil, karanlık kişilerdir. Çünkü beslendikleri kanallar karanlık. Bunlar bazı medyada falan köşeleri tutmuşlar... Bakıyoruz, bu aydın denen kişiler, vatana ihanet eden birisini hemen köşelerinde savunmaya başlıyorlar. Ama bu ülke için can veren, kan veren, bu ülke için bir şey yapanları görmüyorlar, bir satır dahi yazmıyorlar.Aydın, sözüyle, özüyle, hal ve tavrıyla doğru olan kişidir. Yoksa bugün "Ben aydınım" diye ortaya çıkan kişilerin kendileri de beslendikleri kaynaklar da karanlıktır.

-Zaten nereden beslendikleri geçmişte belgelenmişti.

-Bilemiyoruz artık, bu konuyu devletimiz, hükümetimiz aydınlatsınlar ve gereğini yapsınlar.

-Teşekkür ederim. Başka söyleyeceğiniz bir şey varsa lütfen ekleyin...

-Son olarak şunu söyleyeyim; biraz önce kendilerine aydın diyen karanlık kişiler, Apo'nun idamı sözkonusu olduğu vakit "İdam insanlık suçudur" diyorlardı. Peki, cinayet ne suçudur? Bir öğretmenimize defalarca tecavüz ettikten sonra hunharca bıçaklayarak öldüren kişi şu anda serbest. Erzurum'da 5 öğretmenimizi şehit edenler şu anda serbest. Bakın şurada oğlu oturuyor, Hulusi Paşamızın katilleri şu anda serbest. Bunların kurbanları ne olacak? Diyeceğim, Devlet, aydın geçinen bu kişilerin kuru gürültüsüne aldırmamalı ve suçluya hak ettiği cezayı, ayrım yapmadan uygulamalıdır. Geçenlerde bir hükümlünün tahliyesi ile birlikte "Bu kişi cezasını tamamlamadan çıktı" diye ortalığı ayağa kaldıranlar, aynı şekilde cezasını tamamlamadan çıkan Leyla Zana ve arkadaşları serbest bırakılırken neredeydi? O zaman hiç ağzını açtılar mı? Geçenlerde Leyla Zana'nın açıklaması vardı gazetelerde, "Biz Abdullah Öcalan'ın paralelinde parti kuruyoruz" diye.30 bin kişinin katilinin paralelinde parti kurması için bunları serbest bırakanlara ve bunlar hakkında tek satır yazmayanlara "yazıklar olsun" diyorum.

Yazıyorlar, yazıyorlar..."Demokratik haklarını kullanıyorlar" diye yazıyorlar...

Yazıklar olsun... Bu vatanın ekmeğini yiyip, suyunu içiyorlar... Yazıklar olsun...

-Tekrar teşekkür ederim.

-Ben teşekkür ederim.

Kaynak:Ortadoğu

[dagbozkurtu]

((((Son yurtdisi seyahatimde Londra Trafalgar Square 'de bir imza kampanyasi yapan bir grubun ne ile alakali olarak imza kampanyasi duzenlediklerini merak ederek yanlarina yaklastim ve baslangicda gorduklerime sasirmadim. Cifte standartligi ve her firsatta terorizme karsi oldugunu ifade eden bu avrupa ulkesinde uc bes eskiya PKK-KADEK adina imza topluyorlardi. Niyetleri teroristbasinin ozgurlugunu kazanmasıyimis... Daha once ifade ettigim gibi bu sasirttici degil ama imza kampanyasinin buyuk sponsorlarindan birinin ulkemizde de faaliyet gosteren SEVEN-ELEVEN firmasi oldugunu gorunce afalladim.Turkiye'ye dondugumde gordugum bir detay ile saskinligim bir kat daha artti. Seven Eleven magazalarinin tabelalarindaki renkler tamami ile PKK bayragindaki
renklerle ayni; yani adeta PKK-KADEK bayragi... Ulkemizi seviyor isek bu magazalardan alis-veris etmeyelim, edenlere de bu durumu iletelim. mesaj ne kadar cok kisiye ulasir ise ulkemiz adina o kadar yararli olacaktir. Doc. Dr. ILKAY ORHAN))))))

[polat_38]

bu eskiyalarin kafasina sikmak bizim önce vatandaslik görevimiz sonrada insanlik görevimiz bunlar adam olmazlar gitdikcede büyüyorlar birseyler yapma vakdi geliyor yavas yavas YÜCE TÜRK MILLETI savasa hazir olsun

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE CcC

[Pasa18]

Belki o magazadan alisveris yapmayiz ama bununla bitecek mi.Coca Cola da icmeyecegiz o zaman.Mc Donalds a da gitmeyecegiz.Bilgisayar programi Microsoft da kullanmamaliyiz cünkü o da Bill Gates in yani Amerikan/Ingiliz sermayesinin bir ürünü.Bunlar hep bize düsmanca yaklasan ülkelerin ürünleri.Bunlari da kullanmayalim o zaman.

[polat_38]

bunlar ice aziyor ama OSMANLI TOKATINI yiyecekler yüzülerine serefsizler

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE CcC

[Pasa18]

Benim soruma cevap verilirse sevinirim.

[TC-Kurt]

Arkadaslar hepimiz milliyetciyiz hepimiz seviyoruz ATAMIZI. Ama baska devletin ürününü kulanmakla mesala Microsoft, bizim yararimiz olur zararimiz degil.

Benim tek yanlis gördügüm nokta, süper bilim adamlarimiz var ama malesef onlar AMerikaya gidior ve ordaki üniversitelere yararlaniyorlar. Malesef TÜRKIYEDEKI bazi üniversiteler teknik olarak, dis devletdeki üniversteye yaklasmiyor, ama ben DEVLET olsam niye parayi üniversteye harcayim, adamlar nasil olsa hemen baska devlete gidiyor.

ATAMIZ Hastayken dis devletdeki Doktorlari istemiyordu eher bkacaksa TÜRK doktoru olmasi lazim. AMA bis bunun malesef devamini getirmedik.