Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - DOGU TÜRKISTAN
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, ... 11, 12, 13  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 13 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Oca 23, 2006 11:04 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

EYLEM MARŞI

Hep böyle dert çıkar,
Kimileri mert çıkar,
Çağdaş firavunlara,
Yüzbin Musa sert çıkar,
Asrın Nemrutlarına,
İbrahim'ler sert çıkar...

Zincirler sislenir,
Prangalar süslenir,
Zulmün zındanından,
Yüzbin Yusuf seslenir...

Eylemlere durdular,
Ev ev dolan ordular,
Uygurlara vız gelir,
İşkenceler, sorgular...

Mermi mermi tararlar,
Anons anons ararlar,
Yamtarlarla süslenmiş,
Afiş afiş duvarlar...

Bekler şehit olmayı,
Beden beden solmayı,
Şehir şehir eylemde,
Türk İntikam Tugayı...

Belli kopan çığlardan,
Gerillalar dağlardan,
Göktürkler mi dirilmiş,
Fırtınalı çağlardan...

Kamp ateşi sönende,
Gün doğmaya dönende,
Eylem timi yoldadır,
Börteçine en önde...

Silahları almak var,
Baskınlara dalmak var,
Gayrı burdan dönmek yok,
Kürşat gibi ölmek var...

Kadir Mevlam şart eyle,
Ordumuzu sert eyle,
Al dünyayı Türk'e ver,
Turan deyi yurt eyle...

Her dem kurdular pusu,
Yedi düvel korkusu,
Gümbür gümbür yaklaşan,
Büyük Turan Ordusu...
Gümbür gümbür yaklaşan,
Oğuzların ordusu...

Nice devlet kurdular,
Kurt sancaklı ordular,
Türk'e düşman olanı,
YÜCE TENGRİ SORGULAR...


Söz-Müzik: Ali Aksoy



DOĞU TÜRKİSTAN BAĞIMSIZLIK MARŞI

Tanrı Dağı Türkistan,
Erler bağı Türkistan,
Türk'ün yeni devleti,
Sensin Doğu Türkistan...

Yansın yürekler yansın,
Dağlar kana boyansın,
Türk'ün Tanrı Dağında,
Gök Bayrak dalgalansın...

Hem dağdan, hem mahpustan,
Yazar olduk bir destan,
Ya kaderde ölmek var,
Ya bağımsız Türkistan...

***

Kürşat, yamtar dirilmiş,
Silahlara sarılmış,
Orhun yaylalarında,
Kırkbin ordu kurulmuş...

Bu; Hakk'ın fermanıdır;
"Harp Türk'ün dermanıdır."
Türkler millet değil de,
Şehitler kervanıdır...

Sınırlara vardılar,
Otağların kurdular,
Ölmeye yürüyenler,
Namazlara durdular...

Geceler suskun eyler,
Nişangâh keskin eyler,
Allah'ın askerleri,
Her şafak baskın eyler...

Çin uykuya daldırır,
Mavzer sesi kaldırır,
Bir yanda kurt ulurken,
Bir yandan Türk saldırır...

Rahmet eyle Ya Rabbi !...
Hikmet eyle Ya Rabbi !...
Göklerin ordusuyla,
Kuvvet eyle Ya Rabbi !!!

Bulutları deldiler,
"Allah" deyi geldiler,
Göklerden akın akın,
Harrani'ler, Seydi'ler...

Yansın yürekler yansın !
Dağlar kana boyansın !
Türk'ün Tanrı Dağında,
Gök Bayrak dalgalansın !

Hem dağdan, hem mahpustan,
Yazar olduk bir destan,
Ya kaderde ölmek ver,
Ya Bağımsız Türkistan !...

Ey güzel yurdum TURAN,
Kurban sana milyon can,
Ya kaderde ölmek var,
Ya Bağımsız Türkistan !!!
Hep Bağımsız Türkistan !!!
Tam Bağımsız Türkistan !!!


Söz-Müzik: Ali Aksoy
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kerkuk_turk
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Aug 06, 2004
İletiler: 855

İletiTarih: Pts Oca 23, 2006 12:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ALLAH DOGU TURKISTANDAKI IRKTASLARIMIZA YARDIM ETSIN INSALLAH.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Pts Oca 23, 2006 1:45 pm    ileti konusu: Guzel Turkistan Alıntıyla Cevap Gönder

amin ya Rabbi,

Asik Sefainin bir siiri var derki:

Ya Turkistan neden aglar?
Aglar yuregimi daglar!
Bas ucumda Musul Kerkuk
Anadoluyum diye aglar...

Herseyin bir sonu var, ayni zulumleri Cecenistan,Bosna,Azerbeycan,Kibris ta gordu, simdide Irak kan aglamakta ve Turkistanim hala yanliz...
Dua ediyoruz herzaman.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Korkmaztr
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 06, 2005
İletiler: 8
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Oca 23, 2006 3:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

buggrahan demiş ki:
Yıllar yılı rus ve çin boyundurluğu altında asimile edilmiş Türkler artık Türk olduklarının farkında bile değiller. "Ben Kırgızım, Kazağım, Özbeğim" demektedirler. Bence doğu Türkistan ve batı Türkistandaki ırkdaşlarımızın bilinçlendirilmesi ve Türklüklerinin farkına varmalarının sağlanması da çok önemli.


aynen katılıyorum...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder ICQ
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Oca 30, 2006 4:13 pm    ileti konusu: Türkistan Türklerinin Kurtuluş Savaşı'na Katkıları Alıntıyla Cevap Gönder

Türkistan Türklerinin Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyet'e Katkıları

Türkistan Türklerinin Anadolu Türklerine çeşitli şekillerde vermeye çalıştığı yardım ve destekleri,
I..Askeri yardım,
II. Para yardımı,
III. Fikri veya siyasi destek

olarak üç başlık altında incelemek mümkündür.
I. ASKERİ YARDIMLAR
Türkistan Türklerinin her ne kadar Türkiye’nin düşmanlarıyla yaptığı silahlı mücadeleleri desteklemek üzere düzenli bir ordu gönderme imkânları olmadıysa da, savaşa ferdi katılımlar olmuştur. Bilhassa hacca giden Türkistanlıların hacca giderken veya dönüşte Türkiye’nin saflarında tereddüt etmeden savaşa katıldıklarını görüyoruz.
Bu konuda en eski kayıt 1788 Osmanlı-Rus savaşına kadar uzanmaktadır. Arşiv kayıtlarına göre, Hicri 1202 ramazan (1788 haziran) ayında Türkistanlı Mehmed Bahadır, Hokand'dan hac niyetiyle yola çıkar. Erzurum'a geldiğinde Osmanlı'nın savaş için asker topladığını işitir. O sırada I. Abdülhamid Rusya'ya harp ilan etmiştir. Bunun üzerine hacca gitmekten vazgeçen Mehmed Bahadır 4 arkadaşıyla beraber savaşa katılmaya karar verir. Başbakanlık Devlet Arşivindeki belgelere göre, Mehmed Bahadır Divan-ı Hümayun'a müracaat ederek savaşmak için 5 at, 5 kılıç, 3 tüfek ve azık verilmesini ister.
Balkan Savaşı (1912-1913) sırasında da Hac için Mekke ve Medine’de bulunan Türkistanlı Hacılar ile talebelerden bazıları gönüllü olarak Osmanlı ordusuna katılmışlardır. Türkiye'ye yakınlık özellikle Balkan harpleri sırasında kendisini belli etmiştir. Kazan Türklerince Hilal-i Ahmer'e çokça para yardımı yapıldığı gibi, Türk ordusunda hizmet görmek üzere gönüllü asker ve hemşireler de gitmişti.
Yine Balkan Savaşı sürdüğü 1912 sonbaharında, Rusya’nın başkenti Petersburg’ta üniversitelerde okumakta olan Kazak, Tatar, Özbek gibi Türkistanlı öğrenciler de Balkanlara giderek Türkiye saflarında savaşmak istediler. Balkanlardaki sıcak çatışmalarla ilgili olarak, Petersburg üniversitelerinde okuyan Türk öğrenciler ile slav öğrenciler arasında tartışmalar ve kavgalar eksik değildi. Özellikle Bulgar öğrenciler ile Türkistanlı öğrenciler arasında gerginlik yaşanıyordu. Kazakistan Merkez Devlet arşivinde bulunan bir belgede, 1912 senesinde Petersburg’ta öğrenci olan Sancar Asfendiyarov, 1933 yılında yaptığı bir konuşmada bu konuyla ilgili bir hatırasını nakletmiştir. Asfendiyarov, Bulgar öğrenciler ile olan bir kavgadan sonra, Türkistanlı öğrencilerin Türkiye saflarında savaşmak için karar aldıklarını belirtir. Ancak, daha sonra bu samimi niyetlerini gerçekleştiremediler.
Bundan başka 1912 senesinde Medine’de tahsilde bulunan 400 kadar genç Balkan muharebesine gönüllü katılmak üzere İstanbul’a gider ve Edirne düşmandan geri alındıktan sonra Medine’ye geri dönerler. I. Dünya Savaşı sırasında Medine’de Osmanlı ordusuna gönüllü katılmak isteyen Türkistanlılar ayrıca beş Osmanlı altını vermişlerdir. Niçin böyle yaptıkları sorulunca, Arapların Türkistanlılar aç kaldıklarından dolayı Osmanlı ordusuna katıldığını zannetmemeleri için böyle bir tedbir aldıklarını söylemişlerdir. Bu suretle 51. Alay’a gönüllü kaydolan Türkistanlılar Avali harbine iştirak etmişlerdir.
I. Dünya Savaşı (1914-1918) sırasında Türkiye’ye askeri yardımın ilginç bir şekli Kadı Abdürreşid İbrahim Efendi tarafından gerçekleştirildi. Kadı Abdürreşid Almanya'ya esir düşen Rusya Türklerinden (Kazan Türkleri ve Başkurtlardan) İngilizler ve gerekirse Ruslara karşı da savaşmak üzere gönüllü kıtalar topladı. Bunlardan bir tabur (Asya taburu) Irak cephesinde savaşmak üzere Türkiye'ye geldi ve Irak cephesinde bir çok şehit verdiler.
Bir grup Türkistanlının hac dönüşü Kurtuluş Savaşı’na da katıldığını görmekteyiz. Mekke ve Medine'de hac ibadetini tamamlayarak Türkistan'a dönmekte olan 40 kadar hacı Çukurova'da iken I. Dünya Savaşı başlar ve yurtlarına dönemeyip orada kalırlar. Harp esnasında burada bazı işlerde çalışarak geçimlerini temin ederler. Osmanlının savaşta yenilmesi üzerine Çukurova Fransızlar tarafından işgal edilir. Türkistanlılar Tarsus'ta Fransızlara karşı ilk silahlı mücadeleyi başlatanlar arasında yer alırlar. Türkistanlılardan Hacı Yoldaş başkanlığındaki grup, karakol basarak, trenlere saldırarak Fransızlara zarar verdirir. Daha sonra Kavaklıhan cephesi kumandanı Zeki Baltalı’ya müracaat ederek, Türk ordusuna katılırlar. Grup kumandanı Halil Süllü’nün emrinde Fransızlara karşı çarpışan 26 Türkistanlıdan 16 sı şehit düşer.
II. PARA YARDIMLARI
Türkistan Türkleri daha Balkan Savaşı yıllarında Türkiye’ye para yardımı yapmaya başlamışlardı. Mesela, Kazan Türkleri bu yıllarda Hilal-i Ahmer'e hatırı sayılır ölçüde para yardımı göndermiştir. Kazak Türkleri de bu konuda ellerinden geleni esirgememişlerdir. Berlin'de Çağatay Türkçesinde yayınlanan "Yaş Türkistan"* dergisinde yer alan bir makaleye göre, Balkan harbi yıllarında (1912-13), Türkistan'ın Akmescit şehrinden Sadık Ötegenov isimli bir Kazak, küçük heybesinin iki gözüne doldurmuş olduğu altınları Rusya'nın başkenti Petersburg'a getirir. Burada tahsilde bulunan hemşehrisi Mustafa Çokay'ın evine gider ve ondan kendisini Osmanlı elçisine götürmesini rica eder. Elçilikte, ihtiyar Kazak Osmanlı elçisi Turhan Paşa’dan, Türkistanlı Türk kardeşlerinin sevgi ve sempatisinin küçük bir ifadesi olmak üzere getirdiği yardımı gerekli yere ulaştırması için ricada bulunur. Bunun üzerine gözleri dolan Turhan Paşa her ikisini kucaklayıp öper ve emaneti kabul ederek yerine ulaştıracağına söz verir.
Yine bu dönemde Medine’de tahsil görmekte olan Kazak öğrenciler Osmanlı askerine yardım için harçlıklarından 200 lira toplarlar. Balkan harbi yıllarında Kazakistan'da yayınlanmakta olan "Aykap" gazetesinin bu konudaki haberine göre, öğrenciler topladıkları paraları Medine valisi Basri Paşa’ya teslim ederek, ondan bu yardımı Hilal-i Ahmer cemiyetine ulaştırmasını isterler. Yardım küçüktür, ama Türkistanlı öğrencilerin dahi Balkan Savaşı sırasında Türkiye’ye yardım etme arzusunda bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir.
III. FİKRİ VE SİYASİ DESTEKLER
I. Dünya Savaşı’ndan önce Rusya’da ve Osmanlı’da yaşanan 1905 ihtilali ve 1908 II. Meşrutiyeti’nden sonra Anadolu ve Rusya Türkleri arasında kuvvetli bir kültür bağı kurulmuştu. Bunun neticesinde I. Dünya Savaşında Türkistan Türklerinin bütün sempatileri Türkiye ile beraberdi. Bu sempatinin büyüklüğünü Tahir Çağatay’ın I. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı bir anısından görmek mümkündür.
Taşkent’te kalabalık seyirci arasında Umumi Vali F. V. Von Martson’un* bulunduğu bir sinemada, savaşla alakalı belgesel film gösterilmekteydi. Perdede ilk olarak Rus ordularının seferberliği ve resmi geçidi gösterildi. Bunu takiben bütün büyük devletlerin askeri resmi geçitleri izlendi. Hepsi de sükunet içinde seyredilerek geçirildi. Fakat beyaz perdede başta sancağı ile bir Türk süvari alayı gözükmeye başlayınca, o muazzam binayı dolduran halk ani bir hareketle ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. Bu kalkma hareketi o kadar ani ve tesirli bir şekilde vuku bulmuştu ki, seyirciler arasında bulunan Ruslar da gayri ihtiyari olarak bu kitle temayülüne uymak zorunda kalmışlardı. Bu durum karşısında sinirlenen umumi vali derhal salonu terk etti ve film bir daha gösterilmedi
Yine Çağatay’ın belirttiğine göre, I. Dünya Savaşı esnasında Taşkent’te halk bütün heyecanıyla olayları takip ederdi. Türklerin muvaffakiyetini, Rusların mağlubiyetini belirten herhangi bir haberi ihtiva eden gazete derhal karaborsaya düşüyordu.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Oca 30, 2006 4:26 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DOĞU TÜRKİSTAN’IN BU GÜNÜ
1949 yılında Doğu Türkistan’ı ele geçiren Çin Komünistleri son 55 yıldan beri Doğu Türkistan Türklerine karşı siyasi baskı, kültürel eritme, ekonomik sömürü, ekolojik yıkım, ırki aşağılama siyaseti uygulamaktadır.
Özellikle, Çinlilerin nüfus transferi, mecburi doğum kontrolü, Uygur Türk lehçesini ortadan kaldırmak ve İslamiyet’in kökünü kazımak için yürütmekte olduğu siyaset, Doğu Türkistan Türklerinin milli ve dini benliğini ciddi olarak tahdit etmektedir.

Nüfus Siyaseti:
Çinliler; Doğu Türkistan’ı tamamen bir Çin eyaletine dönüştürebilmek için bu ülkeye Çinli yerleştirme siyasetine devam etmektedir. 1949 yılından önce Doğu Türkistan’da 300 bin kadar Çinli vardı. Şimdi bu sayı 25 milyona ulaşmış durumdadır. Çinliler uzun vadede 50 milyon Çinli yerleştirmek istemektedir. Ardı arkası kesilmeyen bu Çin göçmen akını yalnız Doğu Türkistan Türklerinin milli benliğini tehdit etmekle kalmayarak, aynı zamanda bu aynı zamanda bu ülkenin yerli halkı olan Türkleri işsizlik, sefalet ve kıtlığa sürüklemiştir.
Doğu Türkistan yer altı ve yer üstü hazineleriyle çok zengin bir ülke olmasına rağmen, fert başına düşen milli gelir fakirlik sınırının altında olup, 100 dolardır. Doğu Türkistan mahalli hükümetinin Kasım 2001 tarihinde yayımladığı bir raporunda da belirtildiği gibi, Doğu Türkistan’daki bir Çinlinin yılda 373 dolar geliri, bir Türk’ün gelirinden 3,6 hisse daha fazladır. Yani Doğu Türkistan da bir Türk yılda 100 dolar kazanıyorsa, bir Çinli bir yılda 373 dolar kazanmaktadır. Doğu Türkistan’daki Çinliler arasında işsizlik yoktur. Ama Türklerin %90’nı işsizdir. Doğu Türkistan’ın ormanları yok edilerek Çin’den yeni gelen göçmenlere yeni yaşama alanları açılırken, geçen yıl başkent Urumçi’de evlenen 40 bin çift ev bulamamaktadır. Özellikle Doğu Türkistan’ın güneyinde kalan Çarekilik,Çerçen, Niye, Hoten, Yarkent ve Kaşgar gibi yörelerde kıtlık hüküm sürmekte olup, Hoten şehri civarında yaşamakta olan 1,700 Türk ailenin başını sokacak bir evi olmadığı için Taklamakan çölünün kumlarına gömülüp yattığı, 2001 yılında bu yöreye gönderilen Doğu Türkistan Halkla İlişkiler Dairesi yetkilileri tarafından bizzat tespit edilmiştir. Aynı yılın sonunda gıdasızlık yüzünden “Hepatetis” hastalığına yakalanan binlerce Türk Hoten civarında ölmüştür. Bu gün Doğu Türkistan’da doğan çocukların yüzde 80’i gerekli temel gıdayı almadan büyümektedir.

Mecburi Doğum Kontrol Siyaseti:
Çinliler, Doğu Türkistan Türklerinin nüfus artışını önleyebilmek için Türk kadınlarına karşı mecburi doğum kontrolü uygulamaktadır. Bu uygulayama göre, şehirlerde yaşayan Doğu Türkistan Türkleri bir köylerde yaşayanlar ikiden fazla çocuk sahibi olamıyor. Bunun yanında Türk kadınları kısırlaştırılmakta, hamile kalan Türk kadınları kürtaja tabii tutulmakta, razı olmayan Türk kadınlarının karnı yarılarak çocuklar zorla alınmakta, bu yüzden her yıl on binlerce kadın ve çocuk hayatına kaybetmekte; hamile kalan kadınların eşleri devlet memuru ise işten atılmakta ve bütün sosyal haklarından mahrum edilmektedir. İsmini açıklamak istenmeyen bir yurttaşımız. Doğu Türkistan’dan gönderdiği 12 Aralık 2004 tarihli mektubunda özetle şunları yazıyor.
“Nüfusu 180 bin olan Çapçal nahiyesinde100 kadına doğum izni verildi. Aynı şehirde devlet dairelerinde çalışmakta olan 40 kişi, eşleri hamile olduğu için işten atıldılar. Nüfusu 200 bin diğer bir ilçede hamile kalan 35 bin kadının, 686 sı zorla kürtaja tabi tutuldu, direnen 993 kadının karnı yarılarak çocukları yok edildi, 10.705 kadın zorla kısırlaştırıldı ve geriye kalan kadınların akıbetini bir türlü tespit edemedik.”

Dil Siyaseti:
Doğu Türkistan’da yayınlanmakta olan “Sinjiang Ribao” yani Doğu Türkistan Günlüğü adlı gazetenin 14 Aralık 1960 tarihli sayısında özetle şunlar belirtiliyor.
“Çin Halk Cumhuriyetinin genel nüfusunun %94’nü Çinliler teşkil eder. Biz Çin’deki kaynaştırılmasına taraftarız. Bunu gerçekleştirmek için bir milleti esas almak gerek. Bu millet de Çin milletidir. Bundan sonra azınlık milletler ile Çinliler arasındaki evlenmeleri daha da hızlandırmamız. Çin dilini esas almamız ve azınlık milletleri geçmişteki zehirli ideolojileri ”
O gün bu gün Çinliler, Doğu Türkistan Uygur Türk lehçesini tedrici olarak Çinlileştirmek; Uygur Türk lehçesinde eğitim veren okulları kapatmak ve bu dilde yazılan bütün eserleri yok etmek için eseddi bir siyaset uygulamaktadır.
Orta Asya Türk dil, medeniyet ve kültürünün gelişmesine büyük katkılarda bulunan Uygur Türk lehçesinin siyasi, askeri, teknik ve idari tabirler için yeterli olmadığını öne sürerek, Uygur Türk lehçesinde karşılığı olduğu halde, bunların yerine binlerce Çince kelimelerle doldurmustur. Çinliler, Doğu Türkistan’ın ve Doğu Türkistan’daki bütün il ve ilçelerin isimleri Çinlileştirmekle kalmayarak, şimdi özel isimleri de Çinlileştirmektedir. Mesela: “Şöhret” ismi resmi Çin kayıtlarında “Xiao He Lai Ti”, “Alim” ismi “Aihemaiti Alimuyu”, “Mehmet Emin” ismi “Mimayitimin Maiyimu” olarak geçmektedir.
Çinliler, Doğu Türkistan Türklerinin erimesini hızlandırabilmek maksadıyla Eylül 2001 tarihinden itibaren her yıl 5000 Doğu Türkistan gencini Çin okullarında eğitmek maksadıyla Çin’in iç eyaletlerine göndermeye başlamıştır.
Eylül 2003 tarihinden itibaren ise, Doğu Türkistan’da Uygur Türk lehçesinde eğitim veren bütün ana, ortaokul, liseler kapatılmış, bu okullar Çince eğitim veren okullarla birleştirmiş, Türk öğretmenlere Çince ders vermeye mecburiyeti getirilmiş, Çince bilmeyen öğretmenler işlerimden atılmış ve bu güne kadar Doğu Türkistan’da Uygur Türk lehçesinde yayınlanan bütün kitaplar imha edilmiştir. Eskiden Doğu Türkistan’daki Yüksek okullardaki eğitimin %70’i Çince idi. Şimdi tamamen Çince olmuştur.

Din Siyaseti:
Merkezi Washington’da bulunan İnsan Haklarını Koruma ve Çin’de İnsan Haklarını Koruma adlı iki uluslar arası teşkilatın ortak olarak 11 Nisan 2005 tarihinde yayınladığı Doğu Türkistan’daki Dini vaziyet konulu 114 sayfalı raporunda, Çinlilerin, uluslar arası terörizme karşı sürdürülmekte olan savaşı bahane ederek Doğu Türkistan Türklerinin inancını yok etmeye çalıştığını belirtmektedir. Gerçekten de Çin Komünistleri, Doğu Türkistan’ı istila ettiği 1949 yılından beri İslamiyet’e karşı merhametsiz bir siyaset yürütmektedir. Bunun sebebi, İslamiyet’in, Doğu Türkistan Türklerini Çinlileştirmek için yürütmekte olduğu siyasete karşı bir kalkan vazifesi görmesidir. Bu nedenle, Çinliler, İslamiyet’i yok etmeden, Doğu Türkistan Türklerini Çinlileştiremeyeceği kanaatindedir. Nitekim Çinliler, 1949 ile 1979 yılları arasında, Doğu Türkistan’da 29 bin camii yok etmiş, 54 bin din görevlisini tutuklayarak ağır çalışma kamplarına sevk etmiş ve yalnız başkent Urumçi’de 370 bin Kuran-ı Kerim imha edilmiştir.
Bu siyaset halen devam ettirilmektedir. Mesela, Doğu Türkistan Günlüğü gazetesi 12 Nisan 2000 tarihli sayısında, Doğu Türkistan’nın pek çok il ve ilçelerinde inşa edilen 1500 camiin kapatıldığını, 153 camiinin inşaatının durdurulduğu ve Çin Komünist Partisine sadakat bildirmeyen 25,000 Türk görevlisinin işine son verildiğini bildirmiştir. Amerika’nın New York Times gazetesinin 14 Ağustos 2003 tarihli sayısında ise, Doğu Türkistan’da 12,000 din görevlisinin göz altına alındığını, bunların 153’ünün bilahare tutuklanarak ağır hapis cezasına çarptırıldıklarını ve Doğu Türkistan’daki bütün özel dini okulların kapatıldığını ifade etmiştir. Bu gün Doğu Türkistan’da 18 yaşından küçük gençlere evde veya okulda dini eğitim vermek, başta Kuran-ı Kerim olmak üzere İslami konularda kitap, broşür veya risale yayımlamak kanunen yasaktır.
Çinliler “İslam dünyasından gelem Müslümanlarla bütünleşiyor” bahanesiyle, Doğu Türkistan Türklerini Hacca gitmesine müsaade etmemekte, etse bile çok sıkı güvenlik tedbirleri almakta ve Hacca gidenlerin çoğunluğunun Çin ajanlarından oluşması dikkat çekmektedir. Şu anda Doğu Türkistan’da talebe ve devlet memurlarına Ramazan aylarında oruç tutmak ve camiye gidip namaz kılmak tamamen yasaktır. Çin’in buna benzer insanlık dışı siyasetine karşı çıkan Doğu Türkistan Türkleri duruma göre son 55 yılda, “Amerikan ajanı”, “Sovyet Hegemonistlerinin Maşası”, “Pan-Türkist”, “Pan-İslamist”, “Kökten Dinci”, “Bölücü” ve 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ye yapılan saldırıdan sonra da “Terörist” olarak gözaltına alınmakta, insanlık dışı işkenceye tabi tutulmakta ve ölüm cezalarına çarptırılmaktadırlar.
Uluslar arası Af Örgütü, Amnesty International’a göre, yalnız 11 Eylülden bu yana Doğu Türkistan’da 200 den fazla Uygur Türk’ü ölüm cezasına çarptırılmış, 100 e yakın Uygur Türk’ü hapishanelerde işkenceyle öldürülmüş ve 3000 Uygur Türk’ü de tutuklanmıştır.
Doğu Türkistan hükümetinin reisi İsmail Tilliwaldi’nin 12 Nisan 2004 tarihinde yabancı basın mensuplarına, 2001 yılında beri Doğu Türkistan’da hiçbir şiddet olayına rastlanmadı. Diye açık beyan vermesinde rağmen, Çin yetkilileri, Doğu Türkistan Türklerini, “Terörist” bahanesiyle tutuklamaya, işkenceye tabi tutmaya ve ölüm cezalarına çarptırmaya devam etmektedir.
Mesela Uluslar arası Af Örgütü2nün 16 Eylül 2004 tarihinde yayınladığı raporuna göre, Çinliler, gizli bir celsede 50 Uygur Türk’ünü ölüm cezasına hükmetmiştir. Aslında, Doğu Türkistan’ın Lop-Nor bölgesinde gerçekleştirilen 46 Atom denemesiyle, Doğu Türkistan’da terörizmi başlatan Çinlilerin kendisidir. Çevreye yayılan radyoaktif maddeler yalnız içme suyu, temel gıda maddeleri ve hayvanları etkilemekle kalmayarak, şimdiye kadar 200.000 Doğu Türkistanlının ölümüne neden olmuş ve kanser hastalıklarının hızla artmasına yol açmıştır. Yapılan tahminlere göre, şu anda Doğu Türkistan’da her on kişiden biri kanser hastasıdır. Bir zamanlar uzun ömürlü olarak bilenen Doğu Türkistan Türkleri arasında 40-45 yaşlarında ölenlerin sayısı hızla artmaktadır. Sakat doğan çocukların yanı sıra, çocuk ölüm oranı ise 1000 de 200 olmuştur.
Ayrıca, 2 Eylül 2001 tarihinde Urumçi’de düzenlenen bir basın toplantısında “Doğu Türkistan’da teröristik olaylar olaylar yok” diye dış basın mensuplarına açıklama yapan Doğu Türkistan’daki Çin Komünist Parti birinci sekreteri Wang Luçuen, 11 Eylül’de ABD ye yapılan terör saldırısından sonra, Uygur Türklerini dünyaya “terörist” olarak lanse etmeye çalışması çok anlamlıdır. Bununla da yetinmeyip şimdi “Doğu Türkistan” ismini kullanan bütün Uygur Türklerini “Doğu Türkistan Teröristçileri” olarak tanımlaya çalışmaktadır.
Türkistan İslam Hareketi adlı küçük bir teşkilatı terörist listesine aldık. Ama bu, tüm Uygurların terörist olduğu anlamına gelmez. Aksine, biz Uygurları bir dost olarak biliriz. Maalesef, Çin yetkilileri, ABD hükümetinin bu kararını, kamuoyuna çarpıtarak yansıtmıştır. ABD hükümeti, terörizmi bahane ederek Uygurların tabii haklarının çiğnenmesine şiddetle karşıdır.
Aslında Doğu Türkistan’daki terör eylemlerini gerçekleştirenler Uygurlar değil yine Çinlilerin bizzat kendileridir. Nitekim, Fransız haber ajansı, Ajans France Press’in Çin kaynaklarına dayanarak verdiği 27 Aralık 2001 tarihinde yayımladığı bir haberinde Doğu Türkistan’da çeşitli terör eylemlerine katılan 318 etnik Çinlinin güvenlik birimlerince yakalandığını dünyaya duyurmuştur.
Son on yılda Doğu Türkistan’da patlayan üç bombayla Doğu Türkistan Türklerini dünya kamuoyuna terörist olarak tanıtmaya çalışan Çinliler, Çin’de hemen, hemen her gün patlayan bombalama eylemlerinden hiç söz etmemektedir. Örneğin yalnız 2001 yılında Çin’in çeşitli eyaletlerinde 2000’e yakın bombalı saldırı eylemi gerçekleştirilmiş, bu eylemlerde 200 Çinli hayatını kaybetmiş ve 1000 Çinlide yaralanmıştır. Çin yönetimi bu bombalı saldırı eylemlerini bir “terörist” olay değil “adli suç” olarak nitelendirmektedir. Çünkü terörist olma sıfatı, ancak Müslüman olan Doğu Türkistan Türklerine yakışır.
Hiçbir kaynak göstermeden bu gün Doğu Türkistan Türklerini “terörist” olmakla suçlayan Çin yönetimi, Usame Bin Ladin’e yataklık yapan Taliban rejimiyle 1998 yılında bir savunma anlaşması imzalamış, Birleşmiş Milletlerin yaptırımlarına rağmen, 1999 yılında gizli olarak Kabil’e 40 Milyon dolar yardımda bulunmuş ve bu paranın bir kısmını El-Kaide teşkilatına aktarılmasını sağlamıştır.
Usame Bin Ladin ise Ağustos 1999 tarihinde yaptığı bir konuşmasında Afganistan ile Çin arasındaki yakın dostluk ilişkilerinden sitayişle söz etmiştir. El-Kaide mensuplarının saklandığı Tora Bora olarak tanımlanan bölgelerindeki mağaralarda bulunan çok sayıdaki Çin markalı silahlar, El-Kaideye askeri alanda da yardım ettiğini ortaya çıkarmıştır.
Çin, Orta Asya Cumhuriyetlerinde sözde “İslami Terörizm” tehlikesi yaratıp söz konusu cumhuriyetleri kendine bağlayabilmek için 1998 yılından beri El-Kaide’yi, bir maşa olarak kullandığını da batılı istihbarat birimleri çok iyi bilmektedir.

DOĞU TÜRKİSTAN’IN GELECEĞİ
Bu şartlar altında Doğu Türkistan Türklerinin geleceği nasıl olacaktır? Doğu Türkistan Türklerinin geleceği büyük ölçüde Çin’in Doğu Türkistan Türklerine karşı izleyeceği siyaset, Çin’deki politik ve ekonomik gelişmeler ve pek çok dünya devletlerinin Çin’e karşı izleyeceği siyasetine bağlı olacaktır. Eğer Çin şimdiki insanlık dışı siyasetini devam ettirecek olursa, tarih sahnesinden tedrici olarak silinme gibi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalan Doğu Türkistan Türklerinin “Yatıp ölgünçe etip öl” yani “Yatıp öleceğime, atarak öleyim.” Diye Doğu Türkistan’da topyekün bir ayaklanma düzenlemeye girişmesi mümkündür.
Pek çok araştırmacılar, Doğu Türkistan’da patlak verecek olan bir top yekün ayaklanmanın, çok seri bir şekilde Tibet, İç Moğolistan ve hatta Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine sirayet edebileceğini, o zaman da Orta Asya’da büyük bir istikrarsızlık içine sürüklenebileceğini ifade etmektedirler.
Buna örnek olarak 1985 yılında Doğu Türkistan’da Türk Talebeler tarafından düzenlenen Çin aleyhtarı ayaklanmaların 1989 yılındaki Pekin’deki Çin talebelerine sirayet ederek, Tiananmen meydanındaki talebe katliamıyla noktalandığını; 25 Nisan 1996 tarihinde Doğu Türkistan’da Çin yönetimine karşı patlak veren silahlı ayaklanmanın 7 Mayıs 1996 tarihinde Tibet’e sıçrayarak, Tibet’teki pek çok Çin tesislerinin bombalanmasına yol açmasını ve bu şiddet olaylarının 6 Haziran 1996 tarihinde İç Moğolistan’a tesir etmesini göstermek mümkün.
İç Moğolistanda patlak veren Çin aleyhtarı şiddet olaylarına on binlerce Moğol katılmış ayaklanma ülkenin her tarafına yayılmış ve Çinliler etraftan getirdikleri takviye birlikleri ile bu ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastırmıştır.
Nitekim Çin bilim adamları da, aynı görüşü ileri sürmektedirler. Örneğin, Çin sosyal bilimler akademisi üyesi Lu Fan Zhi, Hong Kong ta yayınlanmakta olan, Singtao gazetesinin, 25 Mayıs 2001 tarihli sayısında yayınlanan yazısında, özetle şunları belirtiyor:
“Tibet konusu dünyaca biliniyor. Sinkiang Tibet kadar bilinmiyor. Ama Tibet “bölücülük” eyleminde tecrit olmuş durumda. Sinkiangtaki durum bunun tam tersi çünkü, Sinkiang halkının dış ülkelerde soydaşları var. Eğer Sinkiangtaki bölücülük hareketleri güçlenirse, komşu ülkelerinde soydaşlarının, Sinkiangtaki soydaşlarının yardımına gelmeleri mümkün. Ayrıca, Sinkiang halkı Müslüman. Afganistan örneğinde olduğu gibi, pek çok Müslüman’ın gönüllü olarak Sinkiangtaki Müslümanların yardımına koşması da söz konusu. Ayrıca, Sinkiangtaki huzursuzluklar, Tibet, İç Moğolistan ve hatta Çin’in pek çok eyaletlerinde hüküm süren kargaşalıkları da alevlendirebilir.”
Hızlı ekonomik kalkınmaya rağmen Çin bu gün gerçek anlamda kaynayan bir kazan durumundadır. Çin Komünist Partisi otoritesini tedrici olarak kaybetmektedir. Mahalli yönetimlere sözünü geçirememektedir. Mahalli yöneticiler, eyaletleri kendi başına buyruk yönetmektedir. Suistimal son raddeye varmıştır. Ekonomik kalkınma, zengin eyaletler ile fakir eyaletler arasındaki uçurum gittikçe açılmaktadır. Zengin eyaletlerin halkı arasındaki mahalli milliyetçilik temayülleri güçlenmeye başlamıştır. Onlar şimdi kendilerinin “Han” olarak tanımlanmasına karşı çıkmaktadırlar. Çünkü “Han” olarak tanımlanan Çinlilerin monoletik bir yapıya sahip olmadığını, kantonlularla, mandarinler, kuzey minlerle, güney minler ve Şanghaylılarla, Siçuanlar arasında hiçbir etnik bağı olmadığını bu nedenle Çin’de genel nüfusu 91’i teşkil eden Çin birliğinin suni bir birlik olduğunu ifade etmektedirler.
Çin’in pek çok eyaletlerinde, kıtlık hüküm sürmektedir. Çin nüfusunun %70’ini teşkil eden çiftçiler son yıllarda yönetime karşı silahlı ayaklanmalar düzenlemeye başlamışlardır. Özellikle Çin’in Anhui, Şensi, Yunan, Honan, Hübei ve Guizu gibi eyaletlerinde büyük bir istikrarsızlık hüküm sürmektedir. Geçen yıl aralık ayında Guizu eyaletinde on binlerce çiftçi askeri garnizonları basmış silahlanarak güvenlik kuvvetleri ile çatışmalara girmiş ve aşlık ambarlarını talan etmişlerdir. Mao’u iktidara getiren Çin’li çiftçiler şimdi komünist yönetimin temelini sarsmaya başlamıştır. Çin’in çeşitli eyaletlerinde son yıllarda bombalama, sabotaj ve talan olayları şiddetlenmiştir. Çin’in iç eyaletlerinde 70 ile 80 milyon Çinlinin giyecek, yiyecek ve barınağı yoktur. 200 milyon Çin’li işsizdir. 100 milyon Çin işçisi Çin’in çeşitli eyaletlerinde, altı bin izinsiz grev düzenlemiş ve güvenlik kuvvetleri kanlı çatışmalara girmiştir.
Ayrıca bugün batı ülkelerinde, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Çin’in her alanda güçlü bir devlet olarak ortaya çıkıp, kendi milli çıkarlarını tehdit etmesini istemeyen tesirli multi kuruluşlarında olduğunu unutmamak gerekir. Bunlar, “Çin bir bütün devlet olarak mı kalmalı, yoksa Çin’de 5 ayrı bağımsız devlet mi kurulmalı ” gibi hesaplarda yapılmaktadır.
Son yıllarda, pek çok dünya devletlerinin Doğu Türkistan Türklerine olan ilgisi hızla artmaktadır. Mesela pek çok hükümet yetkilileri, Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ABD Kongresi, Avrupa Parlamentosu ve milli parlamentolar, Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hak ihlallerini telin ederek beyanatlar vermekte, kararlar çıkarmakta konferanslar, brifingler ve “hearingler” düzenlemektedirler. Durumu yerinde araştırmak için Doğu Türkistan’a özel temsilciler gönderilmektedir. ABD Hükümeti ve Kongresi, ABD Dışişleri Bakanlığından özel bir “Doğu Türkistan masası ihdas” için teşebbüse geçmiştir.

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Sayın Erkin ALPTEKİN beyin 02.05.2005 tarihli konuşma metninden alıntıdır...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
gencosman34
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 06, 2006
İletiler: 55

İletiTarih: Pts Oca 30, 2006 4:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DEĞERLİ ÜLKÜDAŞLAR,

NEDİR TÜRK'ÜN SOYU KURUYASI KOMÜNİSTLERDEN ÇEKTİĞİ!
ALLAH'IM SOYDAŞLARIMIZA YARDIM ET!
BİZ HALA UYUYORUZ.ELİNE SAĞLIK SN.VUSLATIM GERÇEKTEN ENGİN BİLGİLERİNİZ VAR.BUNDA RİYA YOK.GÜZEL ŞEYLER YAZIYORSUN.
OSMANLI OLSAYDI BUNLAR BÖYLE CİRİT ATABİLİRLERMİY Dİ?
NERDENSİN FATİHLER YAVUZLAR NERDESİNİZ!!!
SAĞIR AKP DUY TÜRK'ÜN SESİNİ!!!
SİZ RAHAT YATAKLARINIZDA YATARKEN TÜRK ASİMİLE EDİLİYOR!
BUGÜN ONLAR YARIN BİZ!...

SANMA BU TEKERLEK KALIR TÜMSEKTE,
YARIN ELBET BİZİM ELBET BİZİMDİR,
GÜN DOĞMUŞ GÜN BATMIŞ EBET BİZİMDİR...


NECİP FAZIL KISAKÜREK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Sal Oca 31, 2006 10:09 am    ileti konusu: DOĞU TÜRKİSTAN RAPORU VE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ Alıntıyla Cevap Gönder

DOĞU TÜRKİSTAN RAPORU VE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ
DOĞU TÜRKİSTAN’DA İNSAN HAKLARI İHLALLERİ
Prof.Dr.Burhan KUZU
TBMM İnsan hakları komisyonu başkanı,
İ.Ü.Hukuk Fak.Anayasa Hukuku Anabilim dalı Öğr.Üyesi.

Doğu Türkistan’da 1949 yılından beri yoğun bir şekilde,insan hakları ihlali suçu işlenmektedir. İnsan hakkı ihlallerinin çoğunun baskıcı kanunlardan ve Çin hükümetinin resmi politikasından kaynaklandığı tesbit edilmiştir.Çin’deki göstermelik ekonomik yapılanma,ülkenin siyasi yapısına yansımış değildir.Çin’in büyük bölümü dünyadan kopuktur.İnsan hakları kuruluşlarının bölgede açık bir şekilde faaliyet göstermesi yasaktır.Sosyal eylemler,gereksizce ve insafsızca bastırılmaktadır.Çin hükümeti, insan hakları konusuna gelince uluslar arası işbirliğinden adeta kaçmaktadır.
Binlerce rejim muhalifi insan hakları savunucuları,din adamları,sadece düşüncelerini ifade ettikleri için,ceza evlerinde,askeri çalışma kamplarında,gayrı sıhhı şartlar altında tutulmaktadırlar.Bu durum Uluslararası Af Örgütü raporlarında mevcutur.Nitekim,Doğu Türkistan’da etnik gruplara mensup olanların temel insan haklarının şiddetle bastırıldığı,çoğu zaman yargılanma olmaksızın tutuklandıkları,siyasi tutukluların ise uluslar arası adalet standartlarından çok uzak olan yargılanmalar neticesinde uzun süre mahkum edildikleri,temerküz kamplarında ortaçağdaki gibi kürek cezasına tabi tutuldukları,mahkumların toprak üstünde ya da bir parça saman üzerinde yatırıldıkları,hatta tuvalet ihtiyaçlarını bile yemek kaplarına yapmaya zorlandıkları ve her yıl yüzlerce müslüman Türk’ün stadyumlarda bir şova dönüştürülerek idam edildikleri,uluslar arası kuruluşların raporlarında belirtilmektedir.
Uluslar arası Af Örgütü resmi raporlarına göre Kominist parti kontrolündeki ‘yargı’tek celsede ölüm kararı verebilmektedir.Doğu Türkistan’da yoğun olarak uygulanan ‘ölüm cezası’ise halkı sindirmek için yaygın ve keyfi olarak infaz mangaları önünde gerçekleştirilmektedir.Bu kararlar verilirken suçun tesbiti cihetine gidilmemektedir.
Bütün bunların dışında Türk-Müslüman hamile kadınları zorla evlerinden alınıp,gayri sıhhi şartlar altında tavuk kesercesine kısırlaştırma ve toplu kürtaj ameliyatları yapıldığı,kota fazlası doğan bebeklerin ana karnındayken veya doğar doğmaz öldürüldükleri tesbit edilmiştir.Keza,infazı gerçekleştiren mahkumların böbrek,kalp,kornea,göz gibi organlarının satılmak üzere operasyonla alındıkları,cesetlerinin ise oracıkta veya belli fırınlarda yakıldıkları görülmüş ve bu hususlar İnsan Hakları Örgütlerince yerinde tesbit edilmiştir.(1)
Bugün tutuklu sayısı bir hayli artmıştır.Nisan 1996-Aralık 1996 tarihleri arasında 58 bin olan tutuklu sayısının son olaylardan sonra 70 bine ulaştığı tahmin edilmektedir.Merkezi New York’ta bulunan Doğu Türkistan-Amerikan insan Hakları komitesi’nin 13 Şubat tarihli haberine göre son olaylarda 5000’e yakın kardeşimiz tutuklanmıştır.17 Şubat tarihi itibariyla bütün hapishanelerin ve toplama kamplarının tamamen dolduğu diğer tutukluların soğuk hava depolarına yerleştirildikleri öğrenilmiştir.Sağlıksız şartlarda bulunan soydaşlarımızın açlık ve soğuk nedeniyle ölüm tehlikesi ile karşı karşıya bulundukları belirtilmiştir.
Çin’de ‘yaşama hakkı’hiçe sayılarak çiğnenmektedir.Ölüm cezası kabahat türü suçlara da uygulanmaktadır.Örneğin 1994 yılında iki köylü kendilerine ait 36 adet ineği devlet çiftliğinden çaldıkları için idam edilmişlerdir.Hata 18 yaşın altında oldukları için idam cezaları tecil edilen gençlerin daha sonra idam edildikleri görülmektedir.Uluslararası Af Örgütü 194 yılında Çin’de 2780 ölüm cezası verildiğini,bunun 2050’sinin infazının gerçekleştirildiğini tesbit etmiştir.Bu sayı,bütün dünyada gerçekleştirilmiş infazın üç katıdır.1995 ilk altı ayı içinde tesbit edilen infaz sayısı 1147’dir.Bunların dışında,ayrıca Çin Güvenlik Mensupları toplu halde bulunan müslüman halkın üzerine keyfi ateş etmektedirler.Örneğin 1990’da Barın mevkinde camii de dua etmekte olan halkın üzerine binden fazla Çin güvenlik mensubu ateş açmış yüze yakın insan öldürülmüştür.Bu yollarla ayrıca ‘organ nakli’ amaçlanmaktadır.İnsan Hakları Örgütlerinin bu raporlarına göre,böbrek naklinin%90’ı bu şekilde sağlanmaktadır.Bir böbreğin satışından15 bin dolar elde edilmektedir.(2)
İşte bütün bu ve benzeri olaylar,Doğu Türkistan huzursuzluğunun başlıca sebepleridir.50 yıldır bu zulüm devam etmekte ve karşı mücadele yapılmamaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Çin’in Doğu Türkistan halkına yapmış olduğu muamelelerin insan hak ve hürriyetlerine aykırı olduğu çok açıktır.Zira.insanların doğuştan kazandıkları bir takım hak ve hürriyetler en tabi haklarıdır.Bunlar hiçbir ülke tarafından halkına bakşedilmemiştir.Yaşama hakkının,vücut bütünlüğünün olmadığı bir ülkede diğer hiçbir hak ve hürriyetin kıymeti olamaz.Yaşayan insanlara karşı yapılan işkence,keyfi yakalama ve tutuklama,sövme ve hareketler,debe aykırı olarak yapılan teşhir,çocuklara ve kadınlara uygulanan eylemler,kısırlaştırma,tıp dışı yollarla yapılan kürtaj vs.birlikte düşünüldüğünde, Doğu Türkistan halkına yapılanların tam bir jenosit (soykırım) olduğu ortadır.
Durum böyle olunca,milletlerarası,alanda ne yapılabilir?Bir defa belirtelim ki,insan hakları alanında dünya ortak bir takım ilkeleri belirlemiştir.Hiçbir devlet ^bu benim insanım size ne^ diyememektedir.Yine bilinmemektedir ki,devletleri insan hakları ihlalleri ile suçlamak,onların milletlerarası platformda güç durumda bırakmaktadır.Bu alanda suç işlemek istese bile,bunun gizli kalmasını arzulamaktadır.Ne varki,bu gün gelişmiş olan iletişim teknolojisi karşısında devletlerin bunu tam olarak gizleyemedikleri görülmekte,tabir caizse^er geç kokusu çıkmaktadır
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Oca 31, 2006 5:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKÜSÜ




İsa Yusuf Alptekin'in aziz ruhuna


bu türkü yarınlar için
bir gün çıkacağız dağa!
dünü çalınanlar için
eller kalkacak Allah'a!..

inadımız azim oldu
yılmayı yıldırmışız!..

Şeyh Şamil'i örnek aldık
Ötüken de yoldur bize!
Kafkasya Hindikuş gibi
Çökeceğiz ensenize!..

ölümden korkan namerttir
ölmeyi öldürmüşüz!..

dağlar bize yuva yapar,
soğuk kar emzirir bizi!
avradımızdır topraklar;
doğuracak ülkemizi!..

biz bu yola baş koymuşuz
susmayı susturmuşuz!..

kafamızda şanlı fikir;
yüreğimiz ateş sanki!
akarsuyuz; tutmayız kir,
kir atmak neye yarar ki?!.

Yürüdük yürüyeceğiz
durmayı durdurmuşuz!..

yurdumuzu seviyoruz,
yol vermeyiz işgalciye!
vatan demişiz, diyoruz
koysanız da işkenceye!..

ölümden korkan namerttir
ölmeyi öldürmüştür!..

öfkemiz aşkımıza eş
yüreğimiz kalktı şaha!
şarkımız merhamet kardeş
sen de katıl bu şarkıya!..

biz bu yola baş koymuşuz
susmayı susturmuşuz!..



H.OSMAN SARAÇ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cum Şub 03, 2006 1:23 pm    ileti konusu: Guantanamo esiri 7 Uygur sahipsiz kaldı Alıntıyla Cevap Gönder

Guantanamo esiri 7 Uygur sahipsiz kaldı


ABD yönetiminin 2003 yılında suçsuz ilan ettiği Guantanamo'daki 7 Uygur Türkü kendilerine hiç bir ülkenin sahip çıkmaması yüzünden 3 yıldır gidecek yer arıyor

ABD'nin 2001'deki Afganistan işgali sırasında rastgele yakalayıp, Kübada'ki Guantanamo üssünde alıkoyduğu yaklaşık 500 esir arasında 18 de Doğu Türkistan vatandaşı, yani Uygur Türkü bulunuyor. Çin zulmünden kaçarak Afganistan'a sığınan ve orada terörist oldukları gerekçesiyle yakalanıp Guantanamo'ya götürülen Uygurlardan 7'si, 2003 yılında alınan bir kararla düşman unsur olmaktan çıkarıldılar. ABD yönetimi Uygurların işkence görebileceği ihtimaline karşı Çin yönetimine teslim edilmeyeceğini, Çin dışında isteyen ülke olması halinde Uygurları o ülkeye vereceğini açıkladı. Bunun üzerine 7 Uygur vatandaşı aralarında Türkiye'nin de olduğu tam 20 ülkeye iltica başvurusunda bulundu. Ancak hiç bir ülkeden olumlu yanıt alamadı.

TÜRKİYE ELİNİ UZATMALI

Guantanamo'da toplam 22 Uygur Türkünün bulunduğu ve bunlardan 4'ünün daha önce suçsuz oldukları için serbest bırakıldığını belirten Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Hamit Köktürk ise, Amerika'da yaşayan Doğu Türkistanlıların bir çok ülkeye başvurduğunu ancak olumlu bir cevap alamadıklarını söyledi. Köktürk, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de ABD'deki uygurlar tarafından bilgilendirildiğini kaydederek, Türk hükümetinin suçsuzluğu ABD tarafından bile onaylanan bu kişilere sahip çıkmasını istedi. bu konuda en çarpıcı girişimin İsveç parlamentosu milletvekili Anılı tarafından yapıldığını söyledi. Köktürk Anılı'nın geçen Ekim ayında İsveç Parlamentosuna bir önerge vererek, Guantanamo'da suçsuz olarak tutulan Uygur Türklerinin ülkesine kabul edilmesini teklif etmiştir.

DIŞ HABERLER
Yanlış yerde yakalandılar

ABD'li yetkililere göre, Uygurlar, yanlış zamanda yanlış yerde oldukları için yakalandılar. Düşük zanlılar ve Çin'e düşman oldukları gerekçesiyle ABD'ye tehdit oluşturmuyorlar. 3 yıldır cezaevinde tutulan Uygurların sığınma talebi, Türkiye, İsveç, Finlandiya, İsviçre ve bir Latin Amerika ülkesinin de bulunduğu 20 ülke tarafından reddedildi.

Kaynak:www.uygur.org
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cum Şub 03, 2006 1:34 pm    ileti konusu: Zulüm Alıntıyla Cevap Gönder










Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
bozkurt_47
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 115
Şehir: türkiye cumhuriyeti

İletiTarih: Pzr Şub 05, 2006 3:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

komunıstler affedl,ılemez eger mhp ıktıdara gelırse bence turkıstan ıcın bazı projeler hazırlamalı.ve ordakı kardeslerımıze rahat nefes aldırabılmelıdır.MARDINDEN SAYGILAR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
bozkurt_47
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 115
Şehir: türkiye cumhuriyeti

İletiTarih: Pzr Şub 05, 2006 9:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

resımlere bakında komunızmın ne berbat bır doktrın oldugunu anlayın kardeslerım.MARDINDEN SAYGILAR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Şub 07, 2006 1:30 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Asagida verilen linki acmak icin realplayer gereklidir. Izlemenizi tavsiye ederim... Kininiz artacaktir...

http://www.uygur.org/doguturkistan/ih/RM/MAHKEME.RM








Resimlerin devami icin... http://www.uygur.org/doguturkistan/ih/mahkeme1.html
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 13 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, ... 11, 12, 13  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1