Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - PKK gerçegi.
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3, 4  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 4 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
selo52
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 22, 2005
İletiler: 227
Şehir: İstanbul

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 2:37 pm    ileti konusu: PKK gerçegi. Alıntıyla Cevap Gönder

Kandil Dağı’ndan yaşanmış tecavüz hikayeleri

Gülden AYDIN gaydin@hurriyet.com.tr

PKK’lı Dilaram (29), 1991’de dağa çıktı. Örgüt eylemlerinde yer aldı. Kalaşnikof’uyla, roketatar ve el bombasıyla kaç kişi öldürdü, bilmiyor. 1996’dan itibaren Kandil Dağı’ndaki PKK radyosunda çalıştı. 2003’te üç arkadaşıyla birlikte ölümü göze alarak PKK’dan kaçtı. Üç yıldır Irak’ta yaşıyor. Kendisi gibi PKK’dan kaçan kadınlara ulaşması zor olmadı.

O güne kadar hiç konuşulmayan, üstü örtülen gerçekler, bu buluşmalar sırasında karşılıklı itiraf edildi. PKK’dayken bire bir tanık olduğu, birinci ağızlardan öğrendiği Abdullah Öcalan ve komutanlarının tecavüzleri ile örgüt içi infazları yazmaya karar verdi. Anı-roman olarak yazdığı kitabın adı, "Özgürlüğe Kaçış."

Dilaram’la Irak’ta görüştüm. Kendisi gibi, "örgüt bulduğu anda öldürecek" dediği 100 eski PKK’lıyla diyalog halinde olduğunu öğrendim. Irak’ta bulunduğum beş günde 14 kadınla tanıştım, bazılarıyla kitapta geçen olayları konuşma imkanı buldum.

İçlerinden sadece dördü yüzlerini gizlemek kaydıyla fotoğraflarını çekmemi kabul etti. Abdullah Öcalan’la birlikte olduğunu anlatan iki kadın da sadece konuşmayı kabul etti. Biri Öcalan’ın dayağına ve üç kez tecavüzüne maruz kalmıştı. Diğeri ise başkanına itiraz etmeyi aklından bile geçirmemişti.

Onları dört gün ve gece boyunca, gaz lambasının aydınlattığı soğuk bir odada sabahlara kadar dinledim. Sokakta yankılanan ayak seslerinin PKK’lıya ait olup olmadığını nasıl anladıklarına, nasıl tedirgin olduklarına tanık oldum.

Hepsi, PKK ve Öcalan’dan nefret ediyordu.

Bingöllü Sorgûl’ün PKK idam mangası tarafından kurşuna dizilirken söylediği ağıdı hep bir ağızdan ve ağlayarak söylediler. Türkiye’yi, köylerini, anne babalarını, kendileri dağa çıktıktan sonra doğan kardeşlerini özlemişlerdi. Ama hiçbiri itirafçı olmak istemiyordu.

Hepsi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı’ndan af bekliyordu. Hepsi Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra PKK’dan kopan 5 bin kişinin çıkacak bir af kanunuyla Türkiye’ye döneceğine, iyi vatandaş ve iyi anne baba olacağına inanıyordu.

Kadınların çoğu, örgütten birlikte kaçtığı erkek arkadaşıyla evlenmişti. Çocuklarına; Barış, Özlem, Umut adını vermişlerdi. Artık vatandaşı oldukları Irak topraklarında hayatta kalmaya çalışıyorlardı.

Hepsinin ortak korkusu, PKK tarafından infaz edilmekti. Hepsi kararlıydı. "Silah mı, Kürdistan mı? Asla! Bu kadar kandırıldık, bu kadar ihanete uğradık. Bir daha asla tetikçi olmayacağız."

Dilaram, PKK tarafından öldürüleceğini bile bile yazdığı kitabında geçen ve hálá sağ olan arkadaşlarına PKK’dan bir zarar gelmesin diye kod adlarını değiştirdi. Röportaj sırasında bana da örgütte bilinen kod adlarını değiştirerek konuştular.

Dilaram, şu günlerde bitirmek üzere olduğu kitabını başta Kürtçe yazmaya başladı ama sonra Türkçe devam etti. Çünkü kitap Türkiye’de yayınlansın istiyor.

Neden dağa çıktınız?

- 1991 baharıydı. 13 yaşında, kıpır kıpırdım. Bir gün ablamla dağa pancar toplamaya gittik. PKK’lıları ilk o zaman gördüm. Kadınlar da vardı. Önce korktum. Çünkü köylüler onlar için dağdaki mahkumlar, diyorlardı. O an, kaderimin değişeceği yer burası, dedim. Mutlaka onlarla olmalıydım. Tarihini okumuştum ama Kürdistan neresi, bilmiyordum. Babam, yaşadığımız köy, derdi. PKK’lılar "Kürdistan için savaşıyoruz. Siz niçin bize katılmıyorsunuz" dediler. Akşam dönüşte düşündüm. Anneme, dağdaki mahkumlara katılacağımı söyledim. Sonra köye gelip bayrak açtılar. Muhtarın evinde toplandılar. O gün kararımı verdim. Nöbetçi PKK’lıya ben de geliyorum, dedim. Yaşın küçük, dedi. Amcamın oğlu Welad’la katıldık. Welad sonra mayına bastı, öldü.

Aralarına katıldığınız ilk gün neler oldu?

- Evden gizlice kaçmıştım. Altınlarımı, en güzel, rengarenk elbiselerimi, çoraplarımı yanıma almıştım. Bir de babamın en güzel kalemlerini, misafir odasının duvarındaki heybeyi ve kardeşimin mekabını çalmıştım. Heybeye yiyecek doldurmuştum. Yüküm ağırdı. Benimle alay ediyorlardı. Sarı pembeli giysilerim kilometrelerce öteden seçiliyordu. Kamuflaj nedir bilmiyordum ki. Alacakaranlıktan sabahın 5’ine kadar yürüdük. İkinci gün elime Kalaşnikof verdiler. 15 gün sonra babam haber yollamış, kızımı vermezseniz sizi buralarda barındırmam, diye. Babam zengin ve sözü geçen bir adamdı. PKK her ay babamdan 50 milyon alıyordu. Beni amcama teslim ettiler.

Ama tekrar gitmişsiniz.

- Beyni yıkanmış gibiydim. Babam heder olacaksın dağlarda, dedi. 15 gün sonra halamın, amcalarımın oğullarını topladım, altı akrabamı yanıma alıp tekrar dağa gittim. Sonraları ölen bir doktor vardı, Kendal. Başkanın Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Anlattı şöyle böyle, peygamber diye. Kafamda hayal ettim Öcalan’ı. Elini uzatsa güneşi tutabiliyordu. Ayağa kalktığında dağlar, ayaklarının dibinde olacaktı. İlk aylarımda kafamda Apo’yu uçan mitolojik bir karakter olarak çizdim. Mantıklı düşünecek yaşta değildim. Köyden çıkmış, ilkokul mezunu bir kızdım. Ancak böyle hayal edebildim. 13 yıl boyunca hep önderlik gerçeğini yani Apo’nun çocukluğunu, babasına isyanını, hayatını öğrettiler.

Abdullah Öcalan’la karşılaştınız mı?

- Onlara katıldığım yılın sonbaharında Bekaa Vadisi’ne eğitime gittim. Apo akademide kalmıyordu. Evi Barliya’daydı. Merakla mitolojik kahramanı görmeyi bekledim. Apo’yu ne kadar tanrılaştırırsam, örgüte o kadar bağlanmış olacaktım. Beni tembihlediler. Ne kadar hakaret ederse etsin, doğrudur başkanım, diyeceksin dediler. Bekliyordum, hayatımdaki en önemli insanı görecektim. Apo’yu görenler bayılırmış. Ben de bayılmaktan korkuyordum. Derken elli M16’lı koruma ordusuyla geldi. Aramızda neden korunduğunu anlayamadım. Açık havada, Bekaa’da tek sıra halinde diziliydik. Afganistan komünistleri, Ermeniler, Avrupa’dan gelenler de vardı. Apo’yu görünce çok şaşırdım. Hiç hayalimdeki lider tipine benzemiyordu. İriyarılığı idare ederdi ama göbekliydi.

ÊKonuştu mu sizinle?

- Bana ilk söylediği, "Senin baban bir alçak, senin baban bir düşman ajanı, senin baban bir reformist, senin evin bir düşman karakolu. Senin kafandaki düşman karakolunu yıkacağız" oldu. Öyle bir sevindim ki. Kocaman başkan beni, ailemi tanıyor, dedim. Eğitim bitti, Apo evine gitti. Küfürleri iltifat gibiydi. Şimdi babam ve ailem benim için kutsal ama o zaman emir verseydi git, babanın kafasına kurşun sık, diye, gözümü kırpmadan babamı, annemi yere sererdim. Şimdi silahım olsa kime yönelteceğimi bilirim ama bir daha elime silah almam. Geriye baktığımda o hayatı yaşamadım sanki. O Dilaram ben değildim.

Kaç insan öldürdünüz?

- Bilmiyorum.

Örgüt içinde yargılandınız mı?

- Üç kez. Yönetimle zıtlaştım. Üç gün sosyal tecrite alındım. Kimse benimle konuşmuyordu. Birinde çok zorlanmıştım. 1995’ti. Yukarıdan gelen, ayrıcalıklı ve çatışmaya hiç katılmayanlar bize iş buyurup duruyorlardı. Şunu getir, bunu taşı, diye. Hayat çekilmez hale gelmişti. Saldırıya yazmışlardı beni Zagroslar’daki. Mektup yazdım. Gideceğim, kafama kurşun sıkıp öleceğim, dedim. Zayıf biri değildim. Her gün ceset görüyordum, yaralı taşıyordum. Ama bu yaşamdan kurtuluşum yoktu. Ölmekten başka çarem yoktu. Mektubu verdiğim arkadaşım sonucu göze alamayıp yönetime vermiş. Telsizle çağrıldık, geri dönün diye. Hemen anladım olanları. Tabur komutanı bana hakaret etmeye başladı. 15 gün tutuklu kaldım. Kimse konuşmuyordu benimle, yemeği ayrı yiyordum. Sonra özür dilediler, tepkili olmayayım diye. Eski kadroların tepkisinden korkuyorlar.

Ayrılmaya o zaman mı karar verdiniz?

- Kendimi bir hiç olarak görüyordum. Dünyalı değildim. Ne mektup, ne haber. Ne anne, ne baba... Kaçmayıp ne yapacaktım. Ama nereye gidecektim?

Ne zaman, nasıl kaçtınız?

- 1996’dan itibaren savaşa gitmedim. Şemdinli’deki yaralanmadan sonra bir yıl yatalak kaldım. PKK doktorları altı kez ameliyat etti. Kandil’de radyoda çalıştım. 1999 Ocak’ında Ecevit’in konuşmasını duydum. Bu sırada eğitim veriyordum. Radyonun sesini açtım. İşin ciddiyetini anladık. "Bu iş bitti" dedik. Sonra rehavet başladı. Örgüt içi sistem, kadına yaklaşım, infazlar tartışılmaya başladı. Bazılarına itibarları, mertebeleri iade edilmeye başladı. Bir yerlere kaçsam, kurtulacağımı düşünmeye başladım. İki kadın, şimdiki eşim dahil iki erkek; dört kişi kaçmaya karar verdik. 21 Nisan 2001 gecesinde İran tarafına kaçtık. Arkamızdan atlarla geldiler ama yakalayamadılar. Gizlendiğimiz yerden gördük onları. Dört yıldır Irak’tayız.

Günlük, sıradan yaşama uyumda zorlandınız mı?

- Hálá tek başıma alışverişe gidemiyorum. Yanımda kimse olmadan dışarı çıkamıyorum. Kalabalıklarda başım dönüyor, bayılacak gibi oluyorum. Korkularımdan dolayı herhalde.

Sizi bulduklarında öldürürler mi?

- Onlara karşıt bir pozisyon alırsam, konuşursam elbette.

Kitap yazıyor, örgüt içinde olan bitenleri anlatıyorsunuz...

- Bu yazdığım kitaptan dolayı hayatım tehlikede. Birkaç kez karşılaştım onlarla. Henüz yazdığım kitaptan haberleri yok. Burada öldürdükleri insanlar var. İran ve Suriye Kürtlerinden iki kişi örgütten kaçmıştı. Yedi ay önce evlerini bastılar. Kafalarına kurşun sıkıp gittiler. Geçen yıl da PKK’dan kaçan merkez komitesi üyesi Sipan’ı öldürdüler.

Ne yapacaksınız?

- Bilmiyorum. Gidip birilerinden koruma talep etmem. Irak’ın durumu malum. Yeterince kendi güvenlik sorunu var.

Yazmamanız için baskı yapanlar oldu mu?

- Oldu. Ama eşim hep destekledi. İşin ucunda ölüm var. Fakat sen infaz edilen, tecavüze uğrayan arkadaşlarına kendini borçlu hissediyorsan yazmalısın, diyor. Yazarsam bu psikolojiden kurtulacağımı biliyorum.

Sizin gibi kaçanlar çok mu burada? Hayat şartları nasıl?

- Çok var. Dört yıl önce 300 kişi kaçıp geldi Irak’a. Hepsi Kandil’den kaçtı. Erkekler çoğunlukta. Kadınlar daha ürkek. O nedenle kadınlar erkeklerle birlikte kaçıyor. Bir kısmı burada evlendi. Kaçanlardan bazıları sınır kapılarında insan kaçakçıları tarafından öldürüldü. Çoğunun yiyecek ekmeği yok.

DİLARAM

BU KİTABI NEDEN YAZDIM?

Kaçarken mayınlı topraklardan geçtim. Yıllarca aynı mevziyi, yemek kabını paylaştığım yoldaşlarım tarafından vurulmayı göze aldım. Yaşadıklarımı, acılarımı bir kenara bırakıp kendi sade hayatımı yaşayacaktım. Ama vicdanım adına, delirdikten sonra infaz edilen yoldaşlarımın gözlerindeki son çaresiz bakışın borcunu ödemek, Apo ve komuta kademesindeki erkeklerin tecavüzüne uğrayan kadınlar için yazmaya başladım. 1992’de en yakın arkadaşlarım, PKK’nın insanlık dışı gaddar sistemine karşı çıktıkları için, aynı gün mahkeme edilip ertesi gün hepimizin gözleri önünde kurşuna dizildiler. İki avuç toprakla cesetlerinin üstü örtüldü. Sabah gittiğimizde tilkiler, kurtlar tarafından parçalanıp yendiklerini gördüm. Öldürülen her arkadaşımla birlikte benim ruhum ölüyordu. Ben o dağların ardında yaşananları yazıyorum. 40 bin kişi öldürüldü diyorlar. Bir bakın, eski kadrolardan kimse yok. İç infazlar tahmin edilemeyecek kadar kabarık.

RÖPORTAJDAN SONRA GELEN VASİYET

Biliyorum beni öldürecekler

Bu kitaptan sonra beni öldüreceklerini çok iyi biliyorum. Ama benim kaybedeceğim bir şey yok ki. İnsan ölümü aştığında kaybedecek bir şeyi kalmıyor. Ben de ölümü birçok kere aştım. Bu nedenle korkmuyorum. PKK’da kendime ait olmamamın acizliğinden dolayı intiharı çok düşündüm. Ama cesaret edemedim, arkamdan korkak, zayıf ve iradesiz kadın, demelerini istemedim. İntiharlar da infazlar kadar çok PKK’da. Özellikle kadın intiharları... Sana bir vasiyetim var. Eğer bu röportajdan sonra bana bir şey olursa, muhakkak yaz. Onların yanına bırakmayın. Onların birer katil olduğunu bir ben biliyorum bir de onların kendileri. Apo için işlemeyecekleri cinayet yok. Bir de hiçbir yoldaşımın infazına katılmadım, yoldaşıma kurşun sıkmadım, bu açıdan vicdanım rahat, bu da bilinsin.

HABUR’U AŞSAM TOPRAĞI ÖPECEĞİM

Köye dönmek istiyorum. Annemi, kız kardeşlerimi 15 yıldır görmedim. Babamı almak için geçen yıl sınıra gittim. Ülkeme uzanan uzun yolları solumak için ağladım. Yıllar sonra ilk kez Türkiye’ye giden yolları gördüm. İçimde bir ses, git, ucunda ölüm olsa bile git, ülkende yaşa, dedi. Ben Türk düşmanı değildim, ülkeyi bölmek gibi bir hayalim yoktu. Durumum netleşecekse, hapse girmeyeceksem gelirim. Örgüt üyeliğinden aranıyorum. "Dön" çağrısına güvenmediğim için gelmedim. Af çıkarılırsa İbrahim Halil’i (Habur) aştığımda toprağı öpeceğim. Türkiye’de işlenmiş bir suçum yok. Türkiye’ye hiç inmedim, orada kimseyi öldürmedim. Bir gün döneceğimi biliyorum.

TECAVÜZE UĞRAYAN ŞIRNAKLI EVİN ÇILDIRIP KAYALARA TIRMANIYORDU

Evin, çok güzel, fakir bir köylü kızıydı. Masmaviydi gözleri. Gece yarısı nöbette PKK’lı bir komutan tecavüz etti. Akli dengesini kaybetti. Çok tedavi gördü, elektrik şoku verildi. Gece yarısı oldu mu kızcağız çıldırıp kayalara tırmanıyordu. Herkes biliyordu. Tecavüzcü, Irak Kürdü’ydü. En sonunda Evin kaçtı ama kaçarken de mayına bastı. İki bacağını kaybetti. Köylüler bulup ailesine teslim ettiler. Evin, örgüt içindeki kadının trajik öyküsüdür.

SON BEŞ YILDA BEŞ BİN KİŞİ PKK’DAN KOPTU

Türkiye’de af çıkarsa PKK çözülür. Çok insan yararlanır bu aftan. Herkes evine dönmek, yeni bir hayat kurmak istiyor. Burada tanıdığım o kadar çok insan var ki. Af çıksa PKK’nın içyüzü ortaya çıkar. Toplum rahat nefes alır. İtirafçılık olursa insanlar zarar görürler, kimse kimseye güvenmez. Af çıkarsa kimi köyünde çiftçilik yapar, kimi ailesine döner. Son beş yılda 5 bin kişinin PKK’dan koptuğunu biliyorum. Hepsi Avrupa’da değil. Kimi kayboldu, kimi kaybettirildi, kimi bulaşıkçı, kimi inşaatçı, kimi tuvalet temizliyor. Irak’takilerin özel korunması durumu yok. Zor durumdalar. Memlekete gitmek isteyip de gidememek büyük çöküş. ODTÜ mezunu ama burada inşaatta çalışıyor. Bunları kazanmak, Türkiye’ye kazandırır.

BİRBİRİMİZE O KADAR DÜŞMANDIK Kİ BAŞKA DÜŞMANA İHTİYACIMIZ YOKTU

Artık hiçbir şey ve insan uğruna o hayatı bir daha yaşamam. Öcalan’a tapmıştım. İnsanlar yaşadıkça akıllanıyor. Onun (Abdullah Öcalan) kurduğu sistemde birbirimize o kadar düşmandık ki başka düşmana ihtiyacımız yoktu. Birbirimizi yok etmek için psikolojik savaş, hakaretin haddi hesabı yok. Kadınlar arasında yapılmadık hakaret, dedikodu, ayakoyunu, kariyer uğruna insanları kullanma kalmamıştı. Yazdığım, herkesin öyküsü. Bana iyi davranmazsan, karşında ateş topu olurum.

Bize Apo tecavüz etti

BİRİNCİ KADIN

Şiddet kullanarak tecavüz eden Apo’dan intikamımı komutanlarıyla yatarak aldım

Öcalan’ın Şam’daki evine Yoğunlaştırma Evi denir. Yoğunlaştırma Evi’ne bakire, genç ve güzel kadınlar alınır. Vahşi, "çöl güzeli" kızlardan hoşlanırdı ama sarışınlara daha çok ilgi duyardı. Ben de Yoğunlaştırma Evi’ne çağrıldım. Apo bir gün beni masaja çağırdı. Gittim, ılık su dolu leğendeki ayaklarını yıkadım. Hani köy ağaları gibi. Beni azarlamaya başladı, bilmiyorum diye. Sırtüstü uzandı, şimdi bütün vücuduma, dedi. Anladım neler olacağını. Çünkü cinsel istek uyandığını gördüm. Soyun, dedi. Soyundum. İç çamaşırlarını da çıkar, dedi. Ayağa kalkıp sarılıp sıkınca korktum. Kendimi savunmak için Apo’ya vurdum. Üç yumruk attı yüzüme ve kafama. Küfretti bana. "Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmaya çalışıyorum" dedi. Titrediğimi görünce kovdu beni. "Sen Kesire’sin. Beni onun gibi yok etmek istiyorsun. Sen köle kalacaksın!" diye bağırdı. Ama bu daha ilk denemeydi. Dışarıda bekleyen tecrübeli kadınlar, beni psikolojik olarak hazırlama toplantısına çağırdı. Ağladım. İçlerinden biri, Osmanlı Sarayı’ndaki Valide Sultan gibiydi. Beni azarladı. "Başkan bizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor musun? Başkana erkek gözüyle bakıyorsun. O başkan, o zincirlerimizi kıran bir peygamber." Beni akşam yemeğinden sonra yine çağırdı Apo. Bu kez çözümsüzdüm. Kime derdimi anlatacaktım? O ana kadar ölüme hiç bu kadar yaklaşmamıştım. Bekaretimi aldı. Sonraki günlerde iki kez daha sevişti benimle. Ben de Öcalan’dan intikamımı komutanlarıyla yatarak aldım. Çünkü beni gönderirken dağa, "Sakın bir erkekle ilişkini duymayayım. Benim yetiştirdiğim kadınlar, hiçbir erkekle ilişkiye girmemeli, sonuna kadar bana bağlı kalmalı" dedi. Beni infaz etmemelerinin nedeni, Öcalan’ın evinde kaldığım için rütbe verilmesi. Bu yüzden dokunmadılar bana.

İKİNCİ KADIN

Meğer özel kadını değilmişim

Ben de Apo’nun Şam’daki Yoğunlaştırma Evi’nden geçtim. Ben direnmedim, karşı koymayı aklımdan geçirmedim. Apo, benimle birlikte olduktan sonra çok vaatlerde bulundu. Kendimi hep onun için özel, başkanın kendisiyle birlikte olmaya layık gördüğü kadın sandım. Çok safmışım. Güya gözdesiydim, ayrıcalıklıydım. Yıllarca böyle sandım. Haber geldi, başkan beni Suriye’deki evine çağırıyordu yine. Hazırlandım. Heyecanlıydım. Yolda baktım, başka kadınlar da katıldı. Hepsi de güzel ve gençti. O uzun yolculukta birbirlerine anlattıklarına inanamadım. Çok sarsılmıştım. Bir mola sırasında su içeceğimi söyleyip kaçtım. Dağa döndüğümde bana bir şey yapmadılar. Ne de olsa başkanla yatma şerefine nail olmuş ayrıcalıklı bir kadın komutandım.

Tanıklar anlatıyor

KADINLARI KADINLAR KURŞUNA DİZİYORDU

Bir insanın doğasına, benliğine aykırı davranması ne kadar zorsa, PKK’da kadın olmak da o kadar zor. Çok doğal bir kahkaha, bir erkeğe bakış, bir söz ya da davranış, "Kadınlığını pazarlıyor" töhmeti altında kalmak için yeter. Kendimizi hep baskı altına alıyorduk.

"Erkek işbirlikçisi" deyimi, PKK’da son yıllarda çok yaygındı. Yukarıdan gönderilen bir kavram. Omuz omuza verdiğin erkek arkadaşlarınla samimi olursan bu suçlamaya maruz kalırsın. Cezası ölüme varacak yaptırımlar uygulanır. Ama kadınlar öldürülürken erkekler ödüllendirilir. Taliban sistemi gibi. Karşılıklı bir aşk yaşandığında dişi olan suçludur.

Gönüllü kadınlardan idam mangası oluşturuluyordu mahkemeden sonra. İdama mahkum edilenin elleri bağlanıyor. Kurşuna dizilmeden az önce de gözleri. Kadınları kadınlar öldürüyordu.

Merkez Komitesi’ne ve komutanlığa getirilen kadınların hemen hepsi, kendi cinsine ihanet edenler. Her şeyi biliyorlar. Hepsi Apo’nun evinde kaldı. En çok ezen, hakaret eden de o kadınlardı. Yıllarca savaşıp çocuk yaşta evinden ayrılan çok kadın infaz edildi. Aşık olduğu için "hain" damgası yiyip öldürüldü.

MARDİNLİ ROJİN HAMİLE BIRAKILDI, İDAM EDİLDİ

Mardinli Rojin’in bir eli yoktu. Hamile bırakıldı, üst düzey bir komutan tarafından. Sonra da idam edildi. Tecavüzcü ise şu an Osman Öcalan’ın partisinde.

ÖLMEDEN ÖNCE SON İSTEĞİ ÇOCUĞUNU DOĞURMAK OLDU

Yedi aylık hamile Ronahi’nin Zele’de infaz edildiğini Osman Öcalan da Cemil Bayık da iyi biliyor. Çünkü onlar karar verdi. 1991’den beri arkadaşımdı. Suriye-Kamışlılı’ydı. Son isteğini sordular. "Çocuğumun hayatını bağışlayın. O doğduktan sonra beni idam edin" dedi. Suçu, biriyle ilişki kurmasıydı. Babasına dokunmadılar. Ronahi, karnını kuşakla bağlıyordu ama büyüyünce gizleyemedi. Açığa çıktı. İnfaz manga komutanı, Cemil Bayık’a, Ronahi’nin son isteğini söyledi. Cemil Bayık, "Hayır, idam edin" dedi. Karnında bebeğiyle öldürüldü.

MARDİNLİ HEVİDAN’A MEZARINI KAZDIRDILAR

Korucu kızı Hevidan, çok küçüktü, 12 yaşındaydı. Baho Ağa’nın aşiretindendi. Apo’nun çıkardığı "korucu çocuklarını kaçırıp PKK’lı yapma" kanunuyla kaçırılıp getirilmişti. 1997 Temmuz’unda 16 yaşına basmıştı. Kaçma planları yaptı ama anlaşıldı, tutuklandı. Beni en çok etkileyen, yargılanıp infaz kararı verildikten sonra yapılanlardır. Hevidan’ın eline kazma kürek verip mezarını kazdırdılar. Temmuz sıcağında çukur açarken söylediği türkü dağlarda yankılanıyordu. Son isteği sorulduğunda af dilemedi. "Kahrolsun Apo" dedi, o köylü kızı. "Ahım sizin boynunuzda kalacak!" İnfaz mangasında tek bacağı protezli Siirtli Rengin, Hevidan’ı gözünü kırpmadan taradı. Ölmüyordu bir türlü. Kadınlar başını taşlarla ezerek öldürdüler.

EYLEM İNTİHAR ETTİ, SEVDİĞİ ’BENİ KIŞKIRTTI’ DEYİP KOMUTAN OLDU

Eylem’i hiç unutamıyorum. Çok yakın arkadaşımdı. Siirt, Baykanlıydı. Çok güzeldi, sarışındı. Şakacıydı, bizi güldürürdü. Sevdiği erkekle ilişkisi açığa çıktı. 1994 yılıydı. Zagroslar’daydık. Bahardı. Birbirlerine kur yaparken yakalandılar. Erkek kaçıp gitti. Eylem, Avaşin Suyu’ndaki bir kayanın üzerine çıkıp beklemeye başladı. Kaçıp gideceği, derdini anlatacağı kimse yoktu ki. Eylem’i aramaya çıktık. Erkekler öndeydi ve ellerinde silahlarla arıyorlardı Eylem’i. Baktım, Eylem, elini yüzünü yıkıyor. Kalktı, bize döndü. Elinde bomba vardı. Sevdiği erkek de aramızdaydı. Tek tek yüzümüze baktı, sevdiği yüreksiz adamın gözlerinde durdu uzun uzun. Sonra "Yaklaşmayın, kimseye zarar vermek istemiyorum" dedi. Biliyordu, sonunun ne olacağını. Bombanın pimini çekip patlattı. Havaya uçtu. Vücudunun bazı parçalarını Avaşin Suyu alıp götürdü. Yüreğini, hayallerini, sırlarını da. İntihardan sonra yapılan toplantıda Eylem’in dişiliğini kullandığı, erkeği ihanete sürüklediği söylendi. O sevdiği erkek ise ayağa kalktı. "Beni kışkırttı. Beni yoldan çıkarmak için cezbeden bir şeytandı. Düzelmem için bir fırsat verilmesini talep ediyorum" dedi. "Şak şak" alkışladılar. Apo hakkında sloganlar attılar. Ben de alkışlayıp sloganlara katıldım. Katılmasaydım sonumun ne olacağı belliydi. Sevdiği erkek, özeleştiriden sonra ödüllendirildi. Eline çok güzel bir silah verildi, komutan oldu. Eylem, benim içimde büyük bir yara.

TECAVÜZCÜLERİN CEZALANDIRILDIĞINI HİÇ GÖRMEDİM

Tecavüz edenlerin cezalandırıldığına hiç tanık olmadım. Tecavüze uğrayan kadın hep susmak zorundaydı. Eğer susmazsa erkek, yetkisine yaslanıyordu. Merkez Komitesi üyelerinden biliyorum, yetkileri nedeniyle istediği kadınla birlikte oldular. Kadın asla şikayetçi olamadı. Kadın bir raporla bildirmek istese bile o rapor, ancak tecavüzcü komutanının eliyle Suriye’ye ulaştırılabilirdi. Komutan hiç kendi tecavüzünü yukarıya bildirir mi!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
polat_38
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 27, 2006
İletiler: 641

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 2:42 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bunlarin hepsi serefsiz
hesabini bir gün soracagiz
saygilarimla

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
bozkurt_47
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 115
Şehir: türkiye cumhuriyeti

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 3:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bakıpta ıbret almak lazım ..nasıl kandıyorlar mılletı..MARDINDEN SAYGILAR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
bozkurt_47
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 115
Şehir: türkiye cumhuriyeti

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 3:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bumudur pkk nın namus anlayısı ozgurluk anlayısı..koklerını kazımak lazım pkklıların.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gencosman34
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 06, 2006
İletiler: 55

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 3:57 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DEĞERLİ ÜLKÜDAŞLAR

PKK DENEN KIZIL EŞKIYA KURBANLARINI HEP CAHİL VEYA KÖYLÜ İNSANLARDAN SEÇİYOR,DAHA SONRA DA SAVUNDUĞU KÜRT HALKINI ÖLDÜRÜYOR.

DOĞU'DAKİ İNSANLAR ÇOCUKLARINI OKUTMALI ÖZELLİKLE DE KIZ ÇOCUKLARINI...


O ZAMAN BU EŞKİYALAR KENDİLERİNE TARAFTAR BULAMAYACAKLARDIR...
KAHROLSUN PKK VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİ!...


APO DENEN KÖPEKTEN
YİĞİT OLANIN LOKMASI CANA AZIKTIR BEYLER
KİMSE BANA SÖYLEMESİN BUNA YAZIKTIR BEYLER
SOYU SOYSUZ OLANIN SÜTÜ BOZUKTUR BEYLER
BUNLARIN SOYU BOZULMUŞ TÜRK'E DÜŞMAN GÖBEKTEN
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

KAN İSTEDİNİZ CANLARDAN BİTMEDİ İNADINIZ
OĞUZ SİZE YAR OLMADI BUDÜZ İDİ ADINIZ
SENELERDİR BU VATANIN EKMEĞİNİ YEDİNİZ
SUYUNUZU KESECEĞİZ DAĞLARDAKİ GÖLEKTEN
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

İHANETE YAR MI OLUR, YÜCE DAĞLARIN KARI
ÜSTÜNÜZE ZALIM GELDİ BU SENENİN BAHARI
DELİ POYRAZ GİBİ VURDU ÖKSÜZLERİN KAHARI
ELENECEKSİNİZ BEYLER İNCE İNCE ELEKTEN
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

DAĞLAR, TAŞLAR BU OVALAR BİLİN Kİ TÜRK'ÜN YURDU
ASLIMIZ İNSAN NESLİDİR TÜRK'E SEMBOLDÜR KURD'U
SOYU ERMENİ OLANLAR NERDEN BİLECEK KÜRD'Ü
İHANETİ SEYREYLEYİN PERDEDEKİ DELİKTEN
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

FERYAT EYLEMEZ Mİ SANDIN YAVRUSUNA BİR ANA
SİZLER DOYMAK BİLMEDİNİZ AKITTIĞINIZ KANA
İNSAN OLAN CANA KIYMAZ, NASIL KIYDINIZ CANA?
ANASI NENNİ SÖYLERKEN KAN DAMLIYOR BELEKTEN
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

ALPERENLER ŞEHADETİ SESLENİRKEN ÇAĞRINA
İBRAHİM'İN DEDİLERİ NİŞAN OLDU BAĞRINA
MEHMETÇİK'LER ŞEHİT DÜŞTÜ BU VATANIN UĞRUNA
VATAN MI İSTEDİNİZ LAN BEŞİKTEKİ BEBEKTEN?
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

HAİNLERİN YAPTIKLARI YANLARINA KALIR MI?
İHANETİN AFFI OLMAZ SİZİ MİLLET SALAR MI?
VATAN ŞEHİTLER TOPRAĞI SENİ TOPRAK ALIR MI?
BOYNUNA URGAN DOLAYIN SAĞLAM OLSUN İPEKTEN!
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

BAŞI BOZUK YAYLALARDA BOL KESEDEN SAVURDUN
NE DİNİN VAR, NE İMANIN SEN NE BİÇİM GAVURDUN?
HEM KORKAKSIN, HEM ZAVALLI ZORU GÖRDÜN KIVIRDIN!
URGAN BİLE DAVA EDER BOYNUNDAKİ İLMEKTEN!
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN!

ŞEHİT ANALARIN GÖZÜNDEKİ YAŞ BİTSİN
VATANIMIN ÜSTÜNDEN KARA BULUTLAR GİTSİN
ASIN GARDAŞ BU İTİ, ŞEHİTLER RAHAT ETSİN!
BU SEFAİ DELİ OLDU, SENELERDİR DEMEKTEN!
BU HESAP SORULACAK APO DENEN KÖPEKTEN

AŞIK SEFAİ

ALLAH(C.C.) TÜRK MİLLETİNE NİCE ZAFERLER KAZANMAK NASİP ETSİN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
bozkurt1992
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 18, 2006
İletiler: 31
Şehir: Almanya

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 5:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bu sütü bozuk serefsizleri sallandirmak lazim
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
BasbugAtilla
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 02, 2006
İletiler: 447
Şehir: İstanbul

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 5:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Öldürürsek onlara ödül vermiş oluruz işkence yapalım ki diğerlerine ibret olsun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alperenks
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 05, 2006
İletiler: 4

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 5:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

unutmasınlar...Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur...bu millet bunlar gibilerini çok gördü ve hepsi Türk'e biçtiği kefeni kendisi giydi
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
canberkler
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 12, 2006
İletiler: 4
Şehir: almanya

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 5:55 pm    ileti konusu: serefsizlzerin soyunu tueketmek lazim Alıntıyla Cevap Gönder

bu ne hemi oezguerluerk icin savasiorus diorlar, hemi de bunu yapiorlar!
iste bu misal de yine goerebiliorus kuertlerin soyu bozuk olduguna picgurularin.
bu kadar da olmaz kine !
soez de kalmasin arkadasar, bir guen gelicektir kine onlarin sonu olacaktir!

yetti bu Tuerk milletinin cektigine!


canberkler
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
urungu1
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 04, 2006
İletiler: 5
Şehir: Gurbet

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 6:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kani bozuk olmayan kanmaz
insan olan ihanet etmez
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
TC-Kurt
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 30, 2006
İletiler: 88
Şehir: Almanya

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 6:26 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaslar, bir askerimizin seslendirdigi pusu siirinin videosu var bende izlerken inanirmisiniz Gözlerim doldu, ve GURURLANDIM. Sizlere de tavsiye ederim ve göstermek isterim. Acaba nasil yapabilirim, Dosyalara ekleniyormu nasil oluyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
eksioglu
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 50
Şehir: almanya

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 7:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

pkk ya iskence yapsan birakirlar acsini alir öldürürsen ölmez apo pici gibi bunlarda dokuz canlidir ee en iyisi bunlari asmak.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Bozkurt-68
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 27, 2006
İletiler: 348

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 8:22 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bunlar Asmayla bitmez,Gardas...Üzerlerine Benzin döküp toptan yakmak gerek!!!Yakinda oda olacak sanirim...cok zorluyorlar sanslarini bu Sehit Ana ve Babalari icin Elbet birgün biri cikip yapar...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
bozkurt_47
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 13, 2006
İletiler: 115
Şehir: türkiye cumhuriyeti

İletiTarih: Pts Şub 06, 2006 8:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Temennıımız devletımıze karsı olanları yok olması.bunuda yapacak gucteyız.bır ıktıdara gelelım o zman gorsun pkk.MARDINDEN SAYGILAR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3, 4  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1