Bozkurt NET

[CECENYA-ccc]

KAHROLSUN KIZIL CIN
KAHROLSUN KIZIL RUSYA

Türk dünyasinin tek kurtulusu Türkiye Cumhuriyetinin kendi benligine dönüp tam Milliyetci Devlet uygulamasiyla ani bir sicrayis yapmasina baglidir.
Bu Türk Milletinin ISLAM AHLAK VE FAZILETI TÜRKLÜK GRURU VE SUGURU ILE MÜMKÜNDÜR..ve bir gün mutlaka gerceklesecektir.TÜRK ISLAM DÜNYASININ KURTULUSU BU YÖNDE OLDUGUNA INANIYORUZ.
Ümid ediyoruz ki en kisa zamanda INSALLAH.

ALLAHA meanet olun Ülküdaslarim.
ALLAH TÜRKÜ KORUSUN...

[kasgar]

Doğu Türkistan: Büyük Türkistan’ın doğusunu oluşturur. 1.828.418 Km karelik yüz ölçüme sahiptir. Bu da Türkiye’mizin 2.5 katı bir büyüklüğü ifade eder. Kısaca Doğu Türkistan toprak büyüklüğü bakımından Kazakistan, nüfus bakımından da Türkiye’den sonra ikinci büyük Türk yurdudur. Doğu Türkistan’da 35 milyon Müslüman Türk yaşamaktadır.
Türk milletinin ata yurdu olan Doğu Türkistan 1949 yılında komünist Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal edilmiştir. Henüz 57 yıl öncesine kadar bağımsız bir devlet olan Doğu Türkistan günümüzde çok büyük bir zulüm ve baskı altındadır.

İnsan Haklarının damgasını vurduğu günümüzde, barışa ve savaşa İnsan Hakları İhlallerinin sebep olarak gösterildiği günümüzde, Çin tüm dünyanın gözleri önünde tarihin en büyük insanlık suçlarından birini işlemektedir. Binlerce yıllık tarihe, kültüre sahip olan Doğu Türkistan halkını yok etmeye, tarih sahnesinden silmeye çalışmaktadır. Bunun için soykırım uygulayan Çin, aile planlaması adı altında çocukları anne karnında katletmekte, gençleri ayrılıkçı ve terörist suçlaması ile idam etmekte veya hapishanelerde çürütmektedir. Bilim ve din adamlarının yetişmesine, kendilerini ve doğrularını ifade etmelerine izin vermemektedir. Eğitimde Uygur dilini yasaklayan Çin, kültürel asimile faaliyetlerine hız vermiştir. Daha önceleri Türk kültür ve tarihi ile ilgili kitapları yok etmiş olmalarına rağmen günümüzde de bu tip eserlere asla müsaade etmemektedirler.
Doğu Türkistan şu anda dünyadan tecrit edilmiş bir vaziyettedir. Çin Doğu Türkistan’a basının girmesine izin vermemektedir. Birde buna dış dünyanın ilgisizliği eklenince Doğu Türkistan’lılar tamamen kaderlerine terk edilmiş olmaktadır. Bundan yararlanan Çin, halkı psikolojik baskı altında tutmaktadır. Bu baskı öyle boyutlara gelmiştir ki; artık dış dünyada yaşamaya çalışan Doğu Türkistan’lılar da aynı baskıyı hissetmektedir. Zira Danimarka da göz altına alınan ve Çin’e iade edilme tehlikesi bulunan Burhan Zunun Nezaret hanede intihar etmiştir. Bu olay Doğu Türkistan’lılara uygulanan baskıları en iyi şekilde ortaya koymaktadır.
Doğu Türkistan halkının bu baskılara karşı verdiği mücadelenin en son örneklerinden bir olan Gulja olayları da, zulmü karşı başkaldırıdır. Dokuz yıl önce 5 şubat 1997 tarihinde Çin polisinin Kadir gecesi münasebeti ile ibadet eden kadın ve çocuklara müdahale etmesi, göz altına alması ve akabinde 2 kadının göz altında ölmesi üzerine başlayan olaylar kısa sürede yayılmıştır. Protestodan çok bağımsızlık hareketine dönüşen Gulja olayları Çin tarafında kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Dünya basınından gizlenen bu olaylarda yüzlerce genç şehit olmuş, binlercesi tutuklanarak ceza evine gönderilmiştir.
Gulja ayaklanmasının yıldönümünde Çin Halk Cumhuriyetini, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinden, baskı ve zulmünden, asimle politikasından dolayı nefretle kınıyoruz.
Gulja ayaklanması ve tüm şehitlerimizi rahmet ile anıyoruz. Ruhları şad olsun.

[kasgar]

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Komitesi, Doğu Türkistan’da bulunan cezaevlerinde yaşanan olumsuz şartlar ve insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak başlattığı incelemeleri tamamladı.

Komite üyeleri, Doğu Türkistan’da yer alan toplam 103 cezaevi arasında başkent Urumçi’de 12 ve Gulca şehrinde 8 olmak üzere toplam 20 cezaevinde incelemelerde bulundu. Çin Hükümeti’nin izni ile yaptıkları incelemeler sırasında güvenlik birimlerince sıkı takip altında tutulan ve Çinli yetkililerce çeşitli güçlükler çıkarmak suretiyle çalışmaları engellenen üyeler, hazırladıkları raporda; “bölgede işkencenin yaygın olduğu” sonucunu vurguladılar.
Bilindiği üzere Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’da yaşananlar, sadece cezaevlerindeki işkence ile bitmiyor. Uygurlar, gündelik yaşamlarında da işkenceyi farklı boyutlarda yaşıyorlar.
Çin’in Uygur Türklerine yönelik yürüttüğü sistematik asimilasyon politikası farklı uygulamalarla devam ederken, 2005 yılı itibariyle özel bir göç uygulaması hayata geçirildi. Doğu Türkistan’daki Han kökenlilerin nüfusunu artırarak Uygur nüfusunu eritmek amacıyla, Çin içindeki diğer bölgelerde yaşayan, çeşitli adi suçlara karışmış veya uyuşturucu bağımlısı şahıslar, Doğu Türkistan bölgesine gönderilmeye başlandı. Hepsi Çin kökenli olan bu şahıslara, Doğu Türkistan’ın en verimli arazilerinden pay ayrılarak, buralarda çiftçilik yapmalarına izin verilirken, Uygur Türkleri asgari yaşam standartlarının bile altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
İşkence, idam, çalışma kampları ve dini baskıların Uygur Türkleri için sıradan olaylar haline geldiği Doğu Türkistan’da, Uygur Türklerinin fakirleştirilmesi politikası çerçevesinde, Çin kökenlilere verilen ticari kredi faizleri düşürülürken, Uygurlara tam tersi uygulamalar söz konusu. Böylece Türklerin Doğu Türkistan’daki zengin yeraltı kaynaklarının bulunduğu bölgelere yatırım yapacak düzeyde sermaye sahibi olması engelleniyor.
Öte yandan, Uygur Türklerinin her türlü haberleşme, iletişim ve internet kullanımları da Pekin Yönetimince yakın takibe alınmış durumda. Zira Türklerin dünya ile bağlantı kurarak sorunlarını duyurma “rizikosu” bulunuyor. Hatta Türkiye’den ve Türkçe konuşulan diğer ülkelerden Doğu Türkistan’a müzik kaseti getirilmesine bile izin yok.
Uygurların devlet daireleri ve stratejik görevlerde çalışmalarına da izin verilmiyor. Bölgede görevli din adamları çeşitli bahanelerle tutuklanıyor ve görev yaptıkları camiler ibadete kapatılıyor.
Uygurlara iki çocuk dışında çocuk sahibi olmak da yasak. Üçüncü çocuğa hamile olduğunun tespit edilmesi halinde kadınlar, hamileliğin hangi ayında olursa olsun! kürtaja zorlanıyor.
Peki, Türkiye ve Çin arasındaki ilişkiler dostane bir şekilde sürerken ve Türkiye, ÇHC Dışişleri Bakan Yardımcısı Lu Guozeng’i 27-30 Aralık 2005 tarihlerinde konuk etmeye hazırlanırken, iki ülke arasında bir köprü oluşturması gereken Uygurlara karşı neden böyle bir politika izleniyor? Nedeni şu; “Çinlilere göre” Müslüman Uygurlar potansiyel birer terörist! Dolayısıyla, 11 Eylül olaylarından sonra dünyada İslami teröre gelişen korku da, Çin’in Doğu Türkistan’da otoritesini sağlamlaştırmak amacıyla yürüttüğü asimilasyon politikalarına mesnet oluşturuyor.
Uluslararası Af Örgütü’nce hazırlanan raporlarda; Çin’in son yıllarda "terörizme karşı mücadele" adı altında onbinlerce Uygur Türkü’nü tutukladığı, birçoğunu ölüm cezasına çarptırarak ’ayrılıkçı’ ve ’terörist’ suçlamalarıyla idam ettiği belirtiliyor. Raporlarda ayrıca; "Çin Hükümetinin şiddete asla başvurmayan ya da desteklemeyen Uygur Türklerini ‘düşünce suçlusu’ olarak tutuklamaya devam etmesi, Çin’in baskı politikasının, terörizmle mücadele boyutunu çok aştığını gösteriyor" deniliyor.
İnsan Hakları Örgütlerinin de Uygur Türkleri ile ilgili olarak yayınladıkları raporlar mevcut. Bu raporlarda da; Pekin Yönetiminin, bölgede sadece barışçı din ve kültür faaliyetlerinde bulunan Müslümanları terörist olarak nitelemeye başladığı, Han kökenli Çinlilerin Doğu Türkistan’a yoğun bir şekilde yerleştirilmesi ile Müslümanların kültürel kimliklerini koruma mücadelesi vermekte oldukları sıklıkla vurgulandı.
Ancak ne yazık ki; insan hakları örgütlerinin raporları ile de belgelenmiş bu utanç tablosu, ne Çin’i ne de “medeni ülkeleri” pek etkilemiyor.
İnsan hakları konu edildiğinde; binlerce insanın katili bir teröristin haklarından dem vuran, Türkiye’yi bölmek isteyenlere omuz veren ve bunun gibi ülkemiz ile ilgili daha pek çok ayrıntıyı insan hakları kapsamında istismar etmekte ustalaşmış olan çevreler için öyle görünüyor ki; Doğu Türkistan’da yaşayanlar ya insan değil, ya da sadece Türk oldukları için insan haklarından muaflar! Ya da geçmiş yıllarda onlarca diplomatımız ve yakını sadece Türkiye’yi temsil ettikleri için Ermenilerce katledilirken, insan hakları savunucularının ortalarda görünmeyip, bilahare Ermenilerin sözde soykırım iddialarını “insan haklarının ihlali” boyutuna zoraki indirgeyerek parlamentolarında kabul eden Avrupa ülkeleri için insan hakları konusu, “sadece Türk olunmaması” şartıyla geçerli!
Çin’de bütün bu olan bitenlere de göz yumulması, yine bu hususlarla mı ilgili bilinmez ama hiç olmazsa Çin’in artık konuyu farklı açılardan da görmeye başlaması zamanı gelmiştir.
Gerçek şudur; Uygurlar Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygılı, ülkesini sevdiğini beyan eden bir toplumdur. Yani ne ayrılıkçıdır, ne de terörist! Küresel terör ağının çemberindeki radikal İslamcılarla da alakaları yoktur. Ancak baskı politikalarının devam etmesinin, “haksızlığa isyan psikolojisi”nin gelişmesine, bu durumun da sadece Çin dışında faaliyet gösteren Uygur kökenli bazı grupların ve onların destekçilerinin işine yarayacağı bilinmelidir. Yani esas tehlike; insanca yaşamaktan başka bir arzusu olmayan ama ne dilini, ne dinini, ne kültürünü yaşayamayan bu insanların, “özgürlük mücadelesi” kisvesi altında kolaylıkla yönlendirilmeye müsait hale gelmeleridir.
Ümit edelim ki; ÇHC Dışişleri Bakan Yardımcısı Lu Guozeng’in, ülkemizi ziyareti, soydaşlarımızın sorunlarına da çözüm kapısını aralasın…


Kaynak: Doğu Türkistan Haber Merkezi

Haber Kaynağı Güneş Vural-...Tarih 21.01.2006

[kasgar]

GÖR MENİ NEYLEDİLER

"Derin uykulardan uyanam" dedikçe men
Hun çağı izlediler meni,

Kirli tırnakları batırıp kanımıza
Çin setleri boyunca yazdılar meni,

Bulup çürütmek için ruh cevherimizi
Dağlar kazar gibi kazdılar meni,

Kaynattılar yüz sene kin dolu kazanlarda
Cenderelere koyup ezdiler meni,

Esrar ve afyon kokan iğrenç sarı kehleler
An be an, hücre, hücre gezdiler meni,

Göktürk atayarımı gördükçe düşlerinde
Paslı usturalarla yüzdüler meni,

"Türk'üm, Müslüman'ım men" diye feryad ettikçe
Bir, bir dar ağacına dizdiler meni,

Ordu oldum savaştım Gökbayrağın altında
Moskoflarla elele bozdular meni,

Dinle ey kavim kardaş, Atamın öz yurdunda
Devletsiz koyup lif, lif çözdüler meni.

M. Niyazi GENÇOSMANOĞLU

[kasgar]

02.22.2006

Komünist Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan'ın Hoten vilayetinin Keriye İlçesinde pazar yerine Doğu Türkistan'ın ay yıldızlı bayrağı, 5 gün önce kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından dikildi.
Dünya Uygur Kurultayı sözcüsü Dilşat REŞİD bildirdiğine göre,
Bundan beş gün önce Hoten vilayetin'in Keriye nahiyesine Doğu Türkistan'ın Ay yıldızlı bayrağının ilçe pazarına dikildiği haberini verdi.
Bunun üzerine vilayet ve ilçe içerisindeki Çin devlet daireleri, Keriye ilçesinde meydana gelen bu olayı derinlemesine araştırmaya başladı.





Kaynak:http://uyghurcongress.org/Uy/news.asp?ItemID=-1928991878
http://www.rfa.org/uyghur/xewerler/tepsili_xewer/2006/02/22/bayraq/

[kasgar]

BİZ KİMLERİZ (*)

Biz şehitlerin sesi....!
Gazilerin nefesi...!
Orta Asyadan ordular kuran
Ecdadlarımızın evlatlarıyız.

Doğmadan yok edilenlerin.
Sonsuz işkence çekenlerin,
Haksız zulümle ezilenlerin,
Temsilcileriyiz.

Biz Oğuzların,Alparslanların çekirdekleri
Vatansızlık çekenlerin
Diktiği fidanlarız
Soyumuzu okudunuz mu tarihten.?

Bir gün kim olduğumuzu sordunuzmu benden.?
Biz hesap soracağız bizleri,
Vatandan edenden.
Biz Doğu Türkistan'ın shipleriyiz.

Yıllardır duyarız ''İnsan Hakları'' diye
Bu hak neredeymiş acaba?
Neye yarayacakmış neye?
Varsa insanların böyle bir hakkı

Acaba bu hakkı nerede arayıp nerede bulmalı
Biz sevgiyiz yumak yumak
Akan suyuz, ırmak ırmak
hedefimiz şehit olmak

Biz yurdun geleceği
Uğruna öleceği
Biz o memleketin sahipleriyiz
Neden bunca işkence zulüm

Neden bitmezki bu haksız ölüm.
Evet gelin sorun hepimize.
Biz kimiz?Biz kimiz? Biz kimiz?
Hani bizim ülkemiz?

Hani bizim miletimiz?
Hani bizim haklarımız?
Biz insanmıyız
İnsan hakları neredesiniz....!!!

NURULA GÖKTÜRK
(*)GÖKBAYRAK SEVDASI ŞİİR KİTABI

[kasgar]

DUK Başkanı Erkin Alptekin’in Mart Dünya Kadınlar Günü münasebeti ile Almanya’nın Würzburg Üniversitesinde Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yapılan toplantıda Doğu Türkistanlı kadınlar hakkında geniş bir açıklamada bulundu.
Erkin Alptekin yaptığı konuşmada Doğu Türkistan’ın nüfusunun yarısını teşkil eden kadınlar olduğunu ifade ederek,bunların geçmişte ve bugün de Doğu Türkistan tarihinde büyük roller üstlendiğini siyasi,içtimai,ilmi ve askeri sahalarda büyük roller üstlendiğini İpar hanım,Naziğum,Sarexan Banu,Pahsa hanım,Amannisa hanım,Rizvangul ve Rabiye Qadir hanım gibi,vatan perver hanımlardan kısaca söz etmiştir.
Doğu Türkistan’ın Kızıl Çin tarafından işgal edilişinden bu yana Uygur bayanlarının da tıpkı erkeklere uygulanan cezalara maruz kaldıkları,en tabi olan haklarını da savunamadıklarını savundukları içinde ölüm cezalarına çeşitli işkencelere maruz kaldıkları bunun en yakın örneği olarak Doğu Türkistan lıların manevi annesi olarak Rabiye Kadir hanımı örnek göstermiştir.
6 yıldır Çin cezaevlerinde çeşitli işkencelere maruz tutulan Rabia Hanım başta Amerika,olmak üzere,Uluslar arası af örgütü,yurt dışındaki Doğu Türkistan derneklerinin Çin hükümetine uyguladıkları baskı sonucu serbest bırakılmış olup şu an Washington’da yaşamaktadır.
Rabia hanım bütün gücüyle yalnız Doğu Türkistanlı analar için değil,Doğu Türkistan halkının mücadelesi için çalışmaktadır.
Erkin Alptekin konuşmasının sonunda Çin hükümetinin Doğu Türkistanlı analara zorla uyguladıkları çağ dışı kürtajı dile getirerek,annelerimizin karınlarından çocukları ilkel usullerle yapılan operasyonlarla her yıl sayısız Doğu Türkistanlı annelerin öldükleri veya sakat kaldıklarını dile getirmiştir.

Haber Kaynağı Worlduyghur congress...Tarih 09.03.2006

[kasgar]

Ankara Elmadağ Ülkü Ocakları tarafından 25.02.2006.tarihinde tertiplenen Doğu Türkistan’ın Tarihi ve Bugünkü vaziyeti adlı panele Ankara şubemiz başkanı Hayrullah Efendigil olmak üzere yönetim kurulu üyeleri,Doç.Dr.Erkin Ekrem,Almanya’dan DUK üyesi Osman Can ,Elmadağ Ülkü Ocakları başkanı Muzaffer Kutlu,Dr.Davut Karataş olmak üzere yaklaşık 150 kişilik kalabalık bir dinleyici grubu katılmıştır.
Panele başlamadan vatanları için şehit düşenler saygı duruşu ile başlanmış.Panelde derneğimiz tarafından hazırlanan Doğu Türkistan’ı tanıtıcı belgesel katılımcılara sunularak onlara görsel bir ziyafet sunulmuştur.
Dernek başkanımız Doğu Türkistan hakkında kısa bir bilgi sunmuş ve Kayseri,Ankara dernek faaliyetleri hakkında ve vatanımızdan ayrılmamızın sebepleri ve Hicret hakkında katılımcılara geniş bir bilgi sunmuştur.
Doç.Dr.Erkin Ekrem panelde sunmuş olduğu bildiride Doğu Türkistan’ın yakın tarihi ve dünya politikası üzerinde Doğu Türkistan hakkında detaylı bir bilgi sunmuştur.
Almanya’dan bu panele iştirak eden DUK üyesi Osman Can ise 1995 yılından itibaren Almanya’nın Doğu Türkistan hakkında görüşlerini aktarmıştır.
Panele katılanlar arasında soru ve cevap şeklinde gelişen bölümde DoğuTürkistan hakkında bilinmesi gereken tüm bilgiler panelistler tarafından katılımcılara sunulmuştur.

25.02.2006 saat 13.00 Türk Dünyası İnsan Hakları derneği ve Azerbaycan öğrenci grupları ile birlikte dernek yönetim kurulu üyelerimiz Ankara’da bulunan B.M. teşkilatı önünde Hocalı katliamının yıldönümü münasebetiyle protesto düzenlenmiş ve siyah çelenk konularak basın bildirisi dağıtmışlardır.
Kamu-Sen merkez binasında gerçekleştirilen Hocalı katliamı ile ilgili resim sergisinin açılışına Ankara Şube başkanımız Hayrullah Efendigil bizzat katılmıştır.
Türk dünyasını ilgilendiren toplantı,açılışlara ve tüm faaliyetlerine iştirak eden Ankara şubemiz iyi ve kötü günlerinde yerinde olduklarını bir kez daha ortaya koymuştur.

Haber Kaynağı GÖKBAYRAK...Tarih 27.02.2006

[kasgar]

HANİ ÇİN'DEN İKİ MİLYON TURİST GELECEKTİ.?

Son yıllarda Çin’in gösterdiği kalkınma, dünya gündemini sürekli meşgul eden bir konu. Bu kalkınmanın ortaya koyacağı “çıktılar” da, başta ülkeler olmak üzere şirketleri de yakından ilgilendiriyor.

Bir kısım ülke, bir milyar üçyüz milyon insanın dünya siyasetine koyacağı ağırlığın sonuçlarını tartışıyor. Bundan ürküyor. Önlemler alınmaya çalışılıyor. Bir kısım ülke, misal Türkiye gibi ülkeler, bazı sektörlerdeki etkilerini düşünmeden edemiyor. Tekstil gibi..

Dünyanın önde gelen turizm firmaları da, Çin’in kalkınmasının turizm talebinde ortaya çıkaracağı etkiyi ellerini ovuşturarak, bekliyor. Öyle ya! Av-buz değil, bir milyardan daha fazla insan söz konusu! Şimdilik birkaç yüz milyonun yurtdışına seyahat edebileceği üzerinde duruluyor. Bunun sonuçlarının hayalleri kuruluyor..

Derken..

Bir de görülüyor ki, Çin dünyadan kayda değer turist çekmeye başlamış.. Dünya turizm sıralamasında ilk dörde girivermiş!

Hem de çok kısa bir zamanda..

Hem de Sars hastalığının etkilerini tam olarak üzerinden atamamış iken..

Hatırlarsınız, bundan birkaç yıl önce Çinli turistler konusu bugünkünden çok daha popular idi. Hatırlayın canım, şu savaş gemisinin boğazlardan geçişi sırasında.. Bu geminin adı Varyag mıydı, neydi?

Konuyla ilgili olarak basınız neler neler yazmamıştı!..

380 metre uzunluğundaki Varyag’ın geçişi üzerine Çin hükümeti Türkiye’yi öncelikli ülkeler arasına almıştı. Bize “jest” yapmıştı. Hatta bazı gazeteler bu haberi ilk önce kendileri verdi diye de, övünmüşlerdi!.. Bazı “ciddi” gazetelerimiz de haberi, “Varyag’a geçiş izni, turizme Çin müjdesi” şeklinde sürmanşet yapmışlardı. Çin’in “resmi turistik güzergahı” statüsünü elde edebilen 15 ülkeden biri olmuştuk. Diğer bir gazetemiz de kendini tutamamış “2 milyon Çinli yolda” diye manşet atmıştı.. Ağzını açan birkaç milyon turistten bahsediyordu. Ne hayaller kurmuştuk o zaman!..

Herkeste Çince öğrenme telaşı başlamıştı. Çince, ülkemizde birdenbire popular yabancı bir dil olmuştu. Ayrıca, turistlerin yemek kültürü, köpek eti yemeleri, nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıkları gibi pek çok “ilgili” konuda bilgi sahibi olmaya başlamıştık. Ne de olsa iki milyondan fazla Çinli turist gelecekti..

Neredeyse ilk Çinli turist kafilesinin gelmekte olduğuna ilişkin haberi getirene ödül bile verilecekti.. Ağrı Dağı’na gözcü yerleştirilmesi bile konuşulmuştu!.. Gelirlerse hemen haberimiz olsun diye..

Sonunda ne olduğunu hatırlayanınız var mı?..

Çok çok geriye gitmiyoruz canım. 2002 yıllarında oldu bunlar.. Üç yıl önce!..

Kaç milyon kişi gelmişti?

Birkaç bin mi?

Birkaç hafta önce turizmgazetesi.com’dan okudum. Bir tur operatörümüz birkaç yıllık uğraşmasının sonucu olarak 2006’da 40 bin Çinli turisti getirecekmiş..

Nerede kaldı iki milyon Çinli turist?

Bilen gören var mı?

Yollarını kaybetmiş olmasınlar..

Nazmi Konak




Haber Kaynağı turizmgazetesi.com...Tarih 25.02.2006

[kasgar]

İnternet devleri Yahoo ve Google, ABD Kongresi’nde açılan bir soruşturmada Çin’de uyguladıkları otosansürün bu pazarın bir gereği olduğunu savundu.




NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 16:59 TSİ 01 Mart 2006 Çarşamba
PEKİN / WASHINGTON - Çin hükümetinin Google ve Yahoo’nun arama motorlarına empoze ettiği özdenetim uygulaması ve internet devlerinin bunu kabullenmesi internet kullanıcıları nezninde büyük tartışma koparmıştı. Her iki şirket de, ABD Kongresi’nde açılan bir soruşturmada, Çin pazarının vazgeçilemez olduğunu, bu nedenle de otosansürü mecburen yaptıklarını savundu. İnternet devleri, hiçbir şirketin Çin’de bağımsız iş yapamayacağını vurgulayarak, ABD hükümetinden Çin pazarındaki yatırımları için destek istedi.


İNTERNET DEVLERİNİN İMAJI ZEDELENDİ
Çin, ülkede faaliyet gösteren internet devlerinden rejimini tehdit eden unsurları arama motorlarından ayıklamasını istiyor. Bu, Çin hükümetinin onay vermediği hiçbir aramanın yapılmaması demek.

Google ve Yahoo’nun kendi kendini sansürlemesi ise, şirketlerin önemli bir değeri olan liberal demokrat imajlarını zedeliyor. Çin’de kurallara uydukları için Batı ülkelerinde ‘işbirlikçi’ gözükmekten çekinen internet devleri, bu nedenle Batı pazarlarını kullanıcılarını ve reklemverenlerini kaybetmekten çekiniyor.

POLİTİKACILAR İNTERNETÇİLERİ SIKIŞTIRDI
ABD’li senatörler ise internet devlerini Çin devletine verdikleri taviz nedeniyle ciddi şekilde eleştiriyor. Soruşturmayı yürüten temsilciler, Çin hükümetiyle işbirliği yapılmasını “Aberikan değerlerine saygısızlık, hasta ruhlu bir işbirliği” olarak niteliyor.

Bir diğer temsilci de Yahoo yetkilisine “Sizin yüzünüzden insanlar hapse giriyor, bu nasıl bir iştir” şekilde çıkıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden David Gross, hükümetin Çin’e serbest bilgi akışını savunduğu ve ABD’li şirketlerin de bu felsefeye uymasını beklediklerini belirtti.

‘YAPTIKLARIMIZIN BİZ DE FARKINDAYIZ AMA...’
İnternet şirketleri ise kendi değerleri ile ticaret yaptıkları ülkelerin yasaları arasında kaldıklarını vurguluyor.

Çin hükümeti internet devlerinden internette düşüncelerini açıklamaktan aranan kullanıcıların deşifre edilmesini talep ediyor. Raporlara göre, Yahoo aktif olarak iki kullanıcısının yakalanmasına yataklık etti. Yahoo’nun kimlik bilgilerini Çinli yetkililere verdiği bir kullanıcı, internet ortamında hükümeti eleştirmekten 8 yıl hapse mahkum olmuştu. Yahoo yöneticileri bunu, “Yaptıklarımızın biz de farkındayız ama, kurallara uymazsak Çin’de iş yapamayız” şeklinde savunuyor.
Google, Çin için kendini sansürledi


İnternetin en büyük arama motoru Google yetkilisi Elliot Schrage, Çin sitesinin (google.cn) hem Çin hükümetinin direktiflerini yerine getirdiğini hem de Çinli kullanıcıların taleplerini karşıladığını iddia etti.

Microsoft Başkanı Bill Gates, Çin’in internet sayesinde dünyaya açıldığını, bu nedenle zorunlu sansürün hoşgörülmesi gerektiğini, bunun alternatifinin internetsizlik olduğunu ve daha da fazla sansür demek olduğunu ileri sürüyor.

GOOGLE: BİZE YARDIM EDİN
Google ise işi biraz daha ileri götürerek, ABD hükümetinden Çin pazarında yardım istedi. Şirketin üst düzey yöneticilerinden biri, özdenetim ve sansürün uluslararası ticarette bir ‘kısıtlama’ olarak değerlendirilmesini ve Çin ile yapılan görüşmelerde bunun bir pazarlık unsuru olarak kullanılmasını önerdi.

ABD’NİN ELİ KOLU BAĞLI
İfade özgürlüğü ve insan hakları konularını daha önce Çin’e karşı bir koz olarak kullanan ABD’nin ise eli kolu bağlı. ABD, ifade özgürlüğü adına internet şirketlerini Çin’den çekmeye kalkar veya faaliyetlerini kısıtlarsa, bu pazardaki boşluk Çinli girişimler kolaylıkla doldurabilecek.

Google ve Yahoo’nun yanı sıra Microsoft ve Cisco gibi internet ve teknoloji devleri, 110 milyon kayıtlı kullanıcı ile ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük online nüfusuna sahip Çin pazarında yüklü yatırımlar yapıyor. Çin’i kaybetmek istemeyen ABD’nin ifade özgürlüğünü fazla zorlamayacağı düşünülüyor.

Öte yandan, Paris merkezli Sınır Tanımayan Muhabirler kuruluşu da internet şirketlerinin Çin’de insan hakları ihlalleriyle ilgili uluslararası normları aşmamalarını ve düşüncelerinden dolayı aranan kullanıcıların bilgilerini Çin hükümetiyle paylaşmamaları gerektiğini savunuyor.



Haber Kaynağı ntvmsnbc.com...Tarih 28.02.2006

[BasbugAtilla]

Çinlilerin nükleer silahlarını müslüman uygur türklerinin üzerinde uyguladığını da duymuştum...

[BasbugAtilla]

Ayrıca Çin seddini görünce zamanında bizden nasıl tırstıklarını düşündüm.Sanırım o zamanki ruhumuzdan uzaklaşmış gibiyiz,ne yazık ki!!

[Maurad]

Bugüne kadar hangi çin politikası türkleri yok etmeyi başardıki,elbet özgürlüğümüzü yine elde ederiz

[thegreen_wolf]

TÜRKİSTAN İHTİLALCİLERİNİN TÜRKÜSÜ


Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt!
Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı;
İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt,
Yabancıdan geri alır kutlu toprağı...

Küçük kuşlar bize hergün şöylece çiler:
Ey ölümle el sıkışan ihtilalciler!
Size der ki gökten inen kutsi elçiler!
Siz buldunuz ebediyet denen kaynağı...

Biz, mezarsız ölüp giden genç atsızlarız;
Yaramızı suyla yıkar, otla sararız;
Kimsemiz yok, fakat gönüllerde biz varız,
Bize şefkat sunmaz hiçbir kadın dudağı...

Bak Timur’un, Gültekin’in ruhu ne diyor:
Şanlı günler şimdi efsane diyor,
İt canlı rus vatanını soyuyor, yiyor,
Ey, büyük Türk haydi artık kaldır sancağı!

Mazideki zaferlerden kalmadı bir iz;
Döktüğünüz kanlar oldu bir deniz...
Birgün elbet yeni baştan birleştiririz:
Türkmen, Kırgız, Uygur, Başkurt, Özbek, Kazağı.



H.Nihal Atsız





KAHRAMANLARIN ÖLÜMÜ (İTHAF)




Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnûn inler, kanını
Leylâ'ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağrılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Göğse çiçek takılır
Solunca atmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...