Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Nurcular, Ülkücülerden Ne istiyor?
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 8, 9, 10, 11, 12, 13  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 9. sayfa (Toplam 13 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
aksu61
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 228
Şehir: ankara

İletiTarih: Pts Haz 26, 2006 1:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülküdaşlarım sayın Selahattin Tekizoğlunun yazısının üstüne yazacak veya söylenecek tek bir sözüm yoktur. Gerçekten de ülkücü hareketin bu manada sözcüsü olmuş Allah ondan ve gerçeği gören bütün ülküdaşlarımızdan insanımızdan razı olsun.

Allah bizleri doğru yoldan ayırmasın
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
aksu61
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 228
Şehir: ankara

İletiTarih: Pts Haz 26, 2006 1:23 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

turkuaz51 demiş ki:
HİLALİN GÜCÜ


Bayrağımızın Derin Manası

Insan zekası bir takım anlamları daha güçlü anlatmanın yollarını arayıpbulmuş; bunun
için benzetme (teşbih)ler yapmış, mecazlar kullanmıştı. Anlamları yalnız kelimelerle
değil, bir takım işaretlerle, sembollerle de ifade etmiştir. Insanlar çok eski
zamanlardan beri canlı ve cansız varlıklarda gördükleri bazı özellikleri bir takım
anlamlar için sembol (remz) haline getirmişlerdir.



Sembollerin ceşitli dillere göre , aynı toplum içinde mesleklere ve konulara göre
değiştiği, başka başka anlamlar için kullanıldığı da görülür. Mesela; Edebiyatımızda
çok kullanılan ve uzun boylu, ince yapılı sevgiliyi sembolize eden
“Selvi” kelimesi, dini (tasavvufi) edebiyatımızda Ahireti temsil eder.
“Elif” harfine benzediği için de ALLAH (c.c.)’ın birliğini yani
Tevhidini remz için kullanılır. Aksine Cam dalları uçta “Haç=salip”
şeklini aldığı için Hristiyanlarca cok makbul tutulur Yılbaşı ve Noel günlerinde
evler tercihan o dallarla süslenir. Haç’ı andırdığı içinde Biz Türkler
mezarlıklarımıza Çam dikmeyiz. Dini Edebiyatta “Gül” Pergamber
Efendimizin sembolüdür. Ay ışığının en parlak olduğu ondördüncü gecesi dolunay
(Bedir) da yine ALLAH (c.c.)’dan aldığı vahiy nuruna aynen yansıtan Peygamber
Efendimizi temsil eder. Osman Gazi’nin rüyasında gördüğü çınar ağacı Osmanlı
Devletinin güç ve otorite sembol
üdür.

Buraya kadar sembollerin manaya yükselişini fazla çoğaltmadan bir kaç örnekle
anlatmaya çalıştık. Bayrağı ve Bayraktaki sembolik manayı iyice anlayabilmek için
buna ihtiyaç vardı.

Türk Bayrağı rengini şehitlerin kanından, ilhamını da kan gölüne yansıyan ay ve
yıldızdan aldığını biliyoruz. Fakat bayrak hakkındaki bu bilgi, bayrağın taşıdığı
kutsal anlamı, o anlamdaki sembolizmi, ondaki derinliği ve yüceliği anlatmaya
yetermi?

İnsan düşüncesi manevi anlamdaki yücelik kavramı ile maddi anlamdaki yükseklik
kavramı arasında bir ilişki bir paralellik kurar. Kutsal saydığı ve saygı
duyduğumanevi değeri yüce olanın mekan bakımından da yerinin yüksekte olmasını arzu
eder. Onun içindir ki, işlemeli Mushaf (Kur’an-i Kerim) çantasını yükseğe
asarız veya kütüphanemizin en üst rafına koyarız. Ezanı yüksek bir yerden yani
Minareden okuruz. Ve Bayrağı yüksek bir direğe çekeriz. Çünkü Bayrak, başta
milletimizin istiklâl ve hakimiyeti olmak üzere, inandığı ve uğrunda can verdiği ne
kadar kutsal değerleri varsa hepsini sembolize eder. Bu anlamda her Bayrak kendi
milletine göre kutsaldır.

Bilindiğ gibi, genellikle Hristiyan milletler bayraklarına Haç şeklinde semboller
yer almaktadır. Müslüman milletlerde ise Hilal görünmektedir. Haç’ın anlamı
Hazreti İsa (a.s.)’nın çarmıha gerilerek haç şeklinde şehit edildiğine
inandıkları için Hristiyanlar onu sembol olarak alırlar. Peki ya Hilal?
Müslümanlarca sembol olarak kabul edildiğini biliyoruz. Ancak bunun sembolik değeri
nereden gelmektedir? Dolunay (Bedir) ayın ondördüncü gecesindeki haliyle daha parlak
olmasına rağmen niçin ayın en az ışık verdiği yay şeklindeki zayıf şekil sembol
almıştır?

İşte burda Hilal’in gücü burda çıkmaktadır. Çünkü Hilal, Haç gibi doğrudan
şekil olarak alınsaydı Dolunay kullanmak daha uygun olurdu. Halbuki
“Hilal” şekli dolayısıyla değil, ismi dolayısıyla sembol olmuştur. Bu
anlamı da “ALLAH (c.c.)” isminden almıştır.

Bilindiği gibi arapça aslında Hilal kelimesinde; 1 “He”, 1
“Lam”, 1 “Elif”, ve yine 1 “Lam” harfleri
bulumaktadır. Yani 1 “He”, 1 “Elif” ve 2 tane
“Lam” bulunmaktadır. Bu harflerin ebced hesabıyla rakam değeride:

• “He

• “Lam”

• “Elif”

• “Lam”

• Toplam Olarak =99
ALLAH (c.c.) kelimeside yine bir “Elif”, iki “Lam” ve bir
“He” ile yazılmaktadır. Bu harflerin de değeri yine ebced hesabıyla
toplandığında yine 99 rakamını verir. Her iki kelimede harfler değişmediği için
rakam değerleri de değişmiyor. Yani Hilal yazarken ALLAH (c.c.) isminin harflerni
kullanıyoruz.

99’da Esmaul Hüsna’yı temsil eder



Öyleyse bu iki kelimeyi bilhassa sembolik olarak birbirinin yerine kullanmak
mümkündür. O halde Bayrak üzerine ALLAH (c.c.) yazacak yerde, aynı ismin eş
değerlisi olan Hilal’i koymak hem anlamlı, hem inançlarımıza daha uygundur.
Çünkü inancımıza göre, “ALLAH (c.c.)”ı sembol olarak bile ifade etmek
mümkün değildir. Aksi halde putperestlerin düştüğü hatayı tekrarlamış oluruz. Bu
sakıncadan dolayı “ALLAH (c.c.)” ın zatı ve ismi tenzih edilerek, o
ismin harf ve ebcedi bakımından eş değerlisi olan “Hilal” sembol
yapılmıştır. Madem ki sembolik anlam taşıyacaktır o halde Hilal yazmaktansa Hilalin
şeklini yapmak arasında hiç fark yoktur. Aksine sembol olarak Hilal şekli daha
uygun, daha anlamlıdır. Böylece Hilal’in sembol olarak seçilmesinde şu mantık
silsilesi görülmektedir:

ALLAH (c.c.) à Hilal (isim) à Hilal (şekil)

ALLAH(c.c.)’ın birliği (Tevhid) inancı ve bu inancın La ilahe İllallah (ALLAH
(c.c.) tan başka Tanrı yoktur) formulüyle ifade edilen manası böylece Hilal şeklinin
içinde sembol olarak ifadesini bulmuştur.

Bilindiği gibi bazı İslam ülkeleri bayrağında, öellikle Suudi Arabistan doğrudan
doğruya Kelime-i Tevhid’i yazarak sembole gidilmeden bayrağına koymuştur.
Ancak birtakım manaların sembol ile ifadesi, sözle ifadesinden daha derin ve
anlamlıdır.

Hilal’in kucağındaki Yıldız, Hilalde olduğunun aksine doğrudan doğruya
şeklinden alınmıştır. Ancak bu şekil yine Arapçe “Muhammed” yazısının
şeklidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin ismi yazıldığı zaman
Birinci “mim” in başı, “ha” harfinin dirseği, ikinci
“mim” in kıvrımı ve “dal” harfinin alt ve üst kanadı beş
tane çıkıntı meydana getirir. Ve tam bir yıldız şeklini alır. Zaten İslam’ın
şartları da beş tanedir.

Hilal ALLAH (c.c.) inancını, Yıldız Peygamber’e bağlılığı dile getirir.

ALLAH (c.c.) inancı, amentü ile bildirilen iman şartlarının temeli olduğu için iman
esaslarının hepsi bu sembolle ifadesini bulmuş olur. O zaman Hilal iman şartlarını,
yıldız da İslam’ın şartlarını remz (sembol) olarak dile getirir ki, bayraktaki
bu iki sembolle, ay ile yıldızla İslam dini bütün yönleriyle ifade edilmiş olur.

Claude Farrere dilimize “Türklerin Manevi Gücü” adıyla çevrilen eserinde
(s.36) Hilal şekli üzerinde durarak bu şeklin Türklerin hayatında nasıl bir önem
taşıdığını anlatmaya çalışır:

“En mükemmel gemiler, yarım ay şeklinde amiral gemisinin etrafına
sıralanmıştı. Evet yarım ay şeklinde... Ve hilal şekli gerçekten müslğman, gerçekten
Türk olan herkesi heyecandan titretmeye yeter!...”

diyerek Türk toplumunun hayatında örf ve geleneklerin ne kadar köklü bir yeri
olduğunu anlatır.

İstiklâl marşımızda,

“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal.”

“Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet bu celâl?”

mısralarında bayrağın ve hilalin şahsına dile gelen hitap, aslında doğrudan doğruya
ALLAH (c.c.)’a niyazdır. ALLAH (c.c.)’dan, artık bu millete rahmet ve
merhametşyle nazar etmesi istenmektedir. Zaten

“Ruhumun senden ilâhî şudur ancak emeli;”

mısrasında bu dilek daha açık bir dille ortaya konmaktadır.



Hilal sadece bayrağımızda değil, kandil geceleri yapılıp dağıtılan ay çöreğindede
görülür. Camide ve kışladaki ders nizamı da, Mehter Takımının nöbet vurma sırasında
aldığı şekil de hep Hilal şeklidir.
_________________
Hayatin kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını amerika'ya, Moskova'ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.
--------H. NİHAL ATSIZ--------

bizim davamız turk islam davası...
nurcularınkide, dinler arası diyolog
aradaki farkı siz bulun artık....
amerikada yasarlar..papanın elini öperler.. masanlorla iş birliyi yaparlar..gazetelerinde dergilerinde turkluye turkçülere saldırırlar...
sonrada son dini islamiyeti yeterli bulmaz dinler arası diyolog dan bahsederler....


Ülküdaşım Allah rrazı olsun gerçekten bilmediğim çok şey öğrendim yazından.Allaha emanet ol
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tatvanbozkurt
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 11, 2005
İletiler: 512
Şehir: ....

İletiTarih: Sal Haz 27, 2006 4:39 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Zaten bu fetoş (hoca efendi) kaçakçı :)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM
Esra66
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 04, 2005
İletiler: 11
Şehir: Almanya

İletiTarih: Sal Haz 27, 2006 7:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Burdan fetullahi savunanlara soruyorum ben bizzat kulaklarimla duydum yani orda burdan duyma degil onlara göre yani nurculara göre lailaheillallah demek yeterli imis cennete girebilmek icin bi hiristiyanda bunu dese bi yahudide bunu dese cennetlikmis benim bildigim lailaheillallah MUHAMMEDIN rasulluah, yani onlara göre peygamberimiz MUHAMMED MUSTAFAYI (s.a.v.) peygamber olarak kabul etmeye gerek yok hasa.
Soruyorum sizlere HZ. ADEM bile onun yüzü suyu hürmetine af edildi dünya onun yüzü suyu hürmetine yaratildi nasil oluyorda onu kabul etmeden bi hiristiyan cennetlik oluyor ????????????
Fetullahin amaci belli, yok neymis dinler arasi diyalogmus hangi dinlerle dialog yapacagiz HAK DIN ISLAM ötesi varmi
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Maurad
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 20, 2006
İletiler: 71
Şehir: Türkiyem/Tekirdag

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 2:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Şok Şok Şok:)

Fetullah Gülen(Fetoş) laila çıkışı erkek arkadaşı ile elele yakalandı:P.Fetoş aralarında bişey olmadığını sadece arkadaş olduklarını açıkladı ve yetimlerden kandırdıklarından topladığı para ile aldığı son model ferrarisine atlayıp oradan uzaklaştı.:))
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 5:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Tüm otagıma selamlarla bazı sebeplerden dolayı sitemize yazamdım konuları formları takıp edemedım özürlerimi sunarak sunları yazmak isterim ....
davamızı anlatmaya kelimelr yetmez sukadar yazmak isterim ki...

ÜLKÜCÜLÜK BEYNİ VE GÖNLÜYLE ARZU ETTİĞİ, KENDİSİNİ MUTLU EDECEK HEDEFLERİN TASARLANMASI VE BU HEDEFLERİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ÇALIŞILMASI DEMEKTİR.DİĞER BİR DEYİŞLE HEDEFİ OLAN İNSANIN HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME İSTEK VE ARZUSUDUR...

ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZ:
TÜRK MİLLETİNİ TÜRKLÜK ŞUURU VE İSLAM AHLAKIYLA EN KISA YOLDAN EN KISA ZAMANDA MODERN UYGARLIĞIN EN ÜST SEVİYESİNE ÇIKARMAK ; MUTLU REFAH HALE GETİRMEK; BAGIMSIZ ÖZGÜ, KENDİ HAKLARINA SAHİP BİR HAYATA KAVUSTURMAKTIR...

Bizim amacımız geyemiz davamız budur Hak yolunda dır

Halen bazı kişilerin bunları savunması içler açısı bir durum said nursi yi arastırmak gerek kulaktan dolma bu adam din alimi ben bunu sevıyorum demekle olmuyor arastır bak nasıl bır sahsıyet (sahsiyetsız)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 5:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

gecenlerde bir kardesim bana bunu eposta ile yollamıs
bende paylasmak istedim


Alıntı:


Hürriyet gazetesinin 21 Haziran tarihli manşetinde yer alan "Cesedi Kıbrıs'ta denize mi atıldı?" başlığıyla yer alan ve Soner Yalçın'ın “Beyaz Türklerin Büyük Sırrı” isimli kitabına dayandırılan Said-i Nursi hakkındaki iddianın yeni olmadığı ortaya çıktı. Gazetenin haberinde Yalçın'ın "Yeri gelmişken Said-i Nursi'yle ilgili bilinmeyen bir gerçeği ilk kez bu kitapta açıklıyorum" şeklinde ifadeler kullanması eleştirilere neden oldu.


Oysa sözkonusu iddia dört yıl önce Abdullah Muradoğlu'nun Yeni Şafak'ya yayınlanan "Bediüzzaman: Sürgünde Geçen Ömür" başlıklı dizisinde yer almıştı.

26 Mart 2002 tarihli Yeni Şafak'ta "Mezarı sırrını koruyor" başlıklı bölümde Muradoğlu, "Kaderin bir garip cilvesiyle, dönemin askeri yönetimi de Said Nursi'nin naaşını Urfa'daki mezarından çıkartırıp, meçhul bir yerde defnettiler. Böylece deyim yerindeyse bu vasiyetin gereğini yerine getirdiler. Cumhuriyet dönemi dahil yakın tarihimizde, Said Nursi'den başka, mezarından çıkarılarak meçhul bir yere naaşı nakledilen bir kişi bilinmiyor. Said Nursi'nin naaşının uçaktan Akdeniz'e atıldığı da ileri sürülmesine rağmen, yakınları ve talebeleri bunun doğru olmadığını, naaşın Isparta'da defnedildiğini belirtiyorlar. Bir başka rivayete göre, Said Nursi'nin naaşı Isparta Yenice Mahallesi Mezarlığı'ndan en yakın birkaç talebesi tarafından çıkarılarak Emirdağ ya da Barla'da defnedildi. Rivayetler muhtelif, ancak Said Nursi'nin mezarı hala meçhul." diyor. Aynı bölümde merhum MHP lideri Alparslan Türkeş'in konuyla ilgili anekdotlarına da yer veren Muradoğlu, Said Nursi'nin naaşının Şanlı Urfa'daki kabrinden alınarak bilinmeyen bir yere defnedilmesiyle ilgili çeşitli iddialara da yer vermiş.

'GERÇEK' DEĞİL'İDDİA'

Soner Yalçın'ın söz konusu iddiasıyla ilgili 8sutun'a konuşan gazeteci-yazar Abdullah Muradoğlu şunları söyledi:

"Yalçın'ın, 'bilinmeyen bir gerçeği ilk kez bu kitapta açıklıyorum', şeklindeki sözlerini yadırgadım. Bir kere bu iddia ilk kez dile getirilmiyor. Ben 2002'de hazırladığım bir dizide bu iddiaya yer verdim. Daha önce de bu iddia biliniyor ve yazılıyordu. Ama pek fazla ciddiye alınabilecek bir iddia değildi. Soner Yalçın'ın açıkladığı bir 'gerçek' yok, sadece bir iddia var. Bu iddia, hem Said-i Nursi'nin yakınları hem de sonradan ortaya çıkan defin belgeleriyle çürütülmüş bulunuyor. Gerçek şu, Said-i Nursi İsparta'da defnedilmiş. Ama hem kendisinin vasiyeti gereği hem dönemin askeri yönetiminin isteği yüzünden mezarı gizli tutuluyor. Soner Yalçın eski bir iddiayı yeni bir bilgi gibi aktarmış ama üzerine yeni birşey koymamış. Keşke biraz araştırsa ve yeni bilgiler koysaydı, yararlanmış olurduk. Durum bu."


SEVGİLERLE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 5:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:




Birçok isim ve unvan kullandı





İnternetteki NurPenceresi adlı sitede M. Latif imzasıyla Said-i Nursi’nin isim, imza, mühür ve ünvanları şöyle sayılıyor:

"Seksen küsûr yıllık ömür yaşayan Bediüzzaman Said Nursi, hayatının çeşitli safhalarında birçok isim, imza ve ünvanlar kullandı.

Meselá: Molla Said, Saidü’l-Meşhur, Said-i Kürdi, Bediüzzaman, Garibüzzaman, İbnüzzaman, Mehmed Said Nursi, vesaire...

Bediüzzaman’a ait, calib-i hayret ve dikkat bir diğer isim ve imza şekli ise, "Mehmed Said Nursi" yazılışıdır. Bu isim ve imzayı, fethinin 500. yıldönümü vesilesiyle geldiği İstanbul’da kullanır. Üstelik, Samsun’da görülen Nur dávásıyla alákalı bir dilekçede.

Şöyle ki: 1953 yılı baharında Emirdağ’dan gelerek üç ay kadar İstanbul’da kalan Bediüzzaman, o günlerde Samsun Mahkemesinde görülmekte olan "Büyük Cihad" dávásına rahatsızlığı sebebiyle gidip katılamayacağından, savcılık makamına dilekçe ile başvuruda bulunuyor. Dilekçenin altında sol işaret parmağının izi bulunan Üstad Bediüzzaman, ikamet adresinin hemen altında yazılan ismini "Mehmed Said Nursi" olarak yazdırırken, imzasını da "Mehmed Said" şeklinde atmış.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 5:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Dünyanın düzenini saglamak ALLAH'ın emrini yerine getirmek için ALLAH'ın adıyla dünyaya hükmetme Ülküsüdür benim ÜLKÜM.
Kısacası CİHAN HAKİMİYETİ Ülküsüdür.



Yer yüzündeki tüm TÜRKleri 'dilde,işte,fikirde birlik' kaidesiyle tek çatı altında toplamak Ülküsüdür.....
........


TÜRKLERİN TÜRKÜSÜ

Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,
Türke boyun eğdirir yanliz türeyle yasa;
Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa
Onu kanla söndürüp parçalarız , yeneriz .
Biz Tufani yarattık uyku uyurken batı,
Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.
Sorsan söyle diyecek gök denilen şu çatı :
Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz.
Delinse yer ,çökse gök yansa kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz....

Hüseyin Nihal Atsız


sevgi ve saygılarla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Haz 28, 2006 7:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli ülküdaşlarım
Fetullahçılarin anlataanlata bitiremediği ve TÜRKİYE'ye hizmet ettiklerini iddia ettikleri o meşhur hizmet okullarının aslında kime hizmet etiğini gözler önüne seren bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Bu yazıda hem onların hemde onlara destek verenlerin kimler ve ne olduklarını sizlerde görün istedim.
Hizmet okullarında kime hizmet ediliyor?

Bir Türk işadamı, Sudan’da açılan bir “hizmet okulunun!” kimler tarafından desteklendiğini, bu okulların gerçek misyonunun ne olduğunu tebrik etmek için gittiği bir “yurtdışı okulunda” işte böyle şahit oluyor.


Boyalı basın, şu günlerde Saidi Nursi’nin mezarının yeri ile meşgul. Bu meşguliyetin sebebi kendi içlerinden birinin piyasaya sürdüğü kitabın reklamını yapmaya yönelik.Saidi Nursi gömülmüşmüş, gömülmemişmiş, tabutu denize atılmışmış, bunların zerre kadar umurunda değil halbuki.
Yakında, boyalı basının önde gelen program yapımcılarından biri, nurcuların büyük miktarda paralarını alarak Saidi Nursi’nin belgeselini yapmaya başlayacak, haberiniz ola.

Saidi Nursi’nin mezarının akıbeti ile ilgili ortalıkta gezen iddiaları daha sonraki yazılarımızda yorumlamak üzere,
Said Nursi konulu inceleme yazılarımız üzerine bize gönderilen çoğu küfür ve hakaret dolu yüzlerce mesaj arasında çok anlamlı bulduğum bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir Fethullahçı okur diyor ki;
“…Bırakın ikide bir Fethullah Hoca’yı eleştirmeyi. Bakın onlar neler yapıyorlar.Türkçe Olimpiyatı düzenleyerek yurtdışındaki açtıkları okulların ne büyük hizmetler ifa ettiğini ortaya koyuyorlar…”
Bahsi geçen Türkçe Olimpiyatlarını hatırladınız sanırım. Hani şu Hocaefendi’nin yutdışındaki okullarında okuyan bazı öğrencilerin Türkiye’ye getirilerek, onlara Türkçe şiir ve şarkılar okutularak yapılan olimpiyatları.
Hükümetin ve birçok siyasi partinin (ANAP, BBP, DYP dahil yoğun ilgi gösterdiği,TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın hararetli konuşmalar yaparak desteklediği bu olimpiyat komedisinin adı bile İngilizce bir kelime ile vasıflandırılırken nasıl “Türkçe” olabilir daha baştan anlayamadım.
Bir kısmını takip ettim. Dünyanın değişik bölgelerindeki bu okullarda okuyan ve hepsi “Türkiye’den giden gönüllü devşirmeler sayesinde” çok çok iyi İngilizce öğrenen bu çocuklar ( Rus’u, Arap’ı, Hintlisi, Kırgız’ı .v.s), aylar süren bir çalışmayla öğrendikleri birer Türkçe şiir ve şarkıyı okuyarak “sözümona “gönülleri fethettiler!
Tabi bu çok profesyonel bir taktikti.Türkiye’de bu okullar üzerinde oluşan derin şüphe ve tartışmaları bir nebze olsun hafifletmek gerekiyordu.
Tam da bu süreçte bir İngiliz gibi yetiştirilmiş yabancı bir öğrenciye , bir Moğol’a, bir Kazak’a “Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur” u söylettin mi, bu olayı büyük bir zafer olarak rahatlıkla takdim eder ve de “Türkçe Olimpiyatı” diye iyi de bir hava atarsın.

O salonu dolduran siyasetçilerin ve de Meclis Başkanı’nın yüzlerini “yurt dışı okullarının gerçek yüzü ortaya çıkınca” görmek isterim.
Başlangıçta, Fethullah hareketine sıcak bakan bir işadamının başından geçen ilginç bir olayı Yeni Hayat dergisi’nin 2006 Nisan sayısında yer alan Ergün Poyraz’ın yazısından alıntı yaparak aktarayım sizlere.
Bu işadamının ismini basın yoluyla duyurup, “karşı kesim” tarafından sataşmalara maruz kalmasına sebep olmamak için gizli tutuyorum. Ama oldukça önemli bir işadamı. Zaten dergiye ulaşabilen isme de ulaşacak. Ama ben ismi vermiyorum.İsmine “Y” diyorum;

“… İşadamı Y ,bundan beş on sene evvel Sudan’da iş yapıyordu. Orada Fethullahçı’ların bir mektep açtığını duyunca, gurbette milli tesanut namına onları tebrik etmeye gitmiş. Kendisini , o an makamında olmayan müdürün odasına oturtmuşlar ve biraz beklemesini, müdürün hemen geleceğini söylemişler….
İşadamı “Y” müdür gelene kadar O’nun masası üzerindeki yığınla evrakın en üstünde duran bir kağıt ilgisini çekmiş ve gayri ihtiyari onu okumuş.
Bu kağıt UNESCO’dan geliyor ve Hartum’da açılmış bulunan mektebin masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, paranın ne suretle ve hangi bankaya intikal ettiği hususundaki bilgiyi ihtiva ediyormuş.

O, bu yazıyı gayri ihtiyari okuduktan sonra , müdür, odasına gelmiş. Selam kelamdan sonra aralarında şu konuşma geçmiş;
“Siz burada ne yapıyorsunuz?Arapça öğretiyoruz dersen, bunların anadili zaten Arapça! Şeriat öğretiyoruz dersen, bunların zaten resmi nizamları şeriat! Allah için siz burada ne yapmak istiyorsunuz?!
Okul müdürü,Türk işadamının bu çıkışı üzerine şunları söyler:
“Bunların hiç birisi değil. Biz burada Sudan’ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup Amerika’ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz!..
O zaman İşadamı “Y”, masa üzerindeki muhtevasına muttali olduğu mektubun bir suretini istemiş müdürden.
Müdür;
“Asla !” diyerek mektubu kaptığı gibi çekmecesine koymuş”…
Bir Türk işadamı, Sudan’da açılan bir “hizmet okulunun!” kimler tarafından desteklendiğini, bu okulların gerçek misyonunun ne olduğunu tebrik etmek için gittiği bir “yurtdışı okulunda” işte böyle şahit oluyor.
Türkçe Olimpiyatlarının düzenlendiği salona gelen Sudanlı öğrenci ise “Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır!” diye şarkılar tutturuyordu.
Ne diyelim “kutlu olsun!”
Muharrem Bayraktar
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
bozkurt_1312
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 08, 2006
İletiler: 198
Şehir: Mardin

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 12:44 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Mılletımızın zayıf noktası olan dını kullanıp buralara kadar yukseldıler.Bunların hesabını soracaktır bırgun TURK mılletı.Hele bır tıtresın kendıne donsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
karahilal33
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 29, 2005
İletiler: 6
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 8:49 pm    ileti konusu: Re: BAŞBUĞUN ÖZDEYİŞİ Alıntıyla Cevap Gönder

[quote="otukenyürekli"]BEN NE KADAR TÜRKSEM,KÜRT O KADAR KÜRTTÜR.BEN NE KADAR KÜRTSEM,KÜRT O KADAR TÜRKTÜR...

ALPARSLAN TÜRKEŞ...[/q
BEN NE KADAR TÜRKSEM kÜRTLERDE O KADAR TÜRKTÜR,ONLAR NE KADAR TÜRKSE BENDE O KDAR kÜRDÜM
ALPARSLAN TÜRKEŞ...
GARDAS LAFIN DOGRUSU BÖYLE BNM BİLDİGİM SEN KARIŞTIRMIŞSIN HERALDE....
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
karahilal33
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 29, 2005
İletiler: 6
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 8:51 pm    ileti konusu: Re: BAŞBUĞUN ÖZDEYİŞİ Alıntıyla Cevap Gönder

[quote="karahilal33"]
otukenyürekli demiş ki:
BEN NE KADAR TÜRKSEM,KÜRT O KADAR KÜRTTÜR.BEN NE KADAR KÜRTSEM,KÜRT O KADAR TÜRKTÜR...

ALPARSLAN TÜRKEŞ...[/q
BEN NE KADAR TÜRKSEM kÜRTLERDE O KADAR TÜRKTÜR,ONLAR NE KADAR TÜRKSE BENDE O KDAR kÜRDÜM
ALPARSLAN TÜRKEŞ...
GARDAS LAFIN DOGRUSU BÖYLE BNM BİLDİGİM SEN KARIŞTIRMIŞSIN HERALDE....
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN



DÜZELTME
BEN NE KADAR TÜRKSEM kÜRTLERDE O KADAR TÜRKTÜR,ONLAR NE KADAR kÜRDSE BENDE O KDAR kÜRDÜM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 9:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:


Dedik ki... Bu yol Roma’ya çıkar, bu yol Papa’ya çıkar, bu yol Calvin’e çıkar, bu yol Luther’e ve Pavlos’a çıkar; bu yol Allah’a ve Rasulüllah’a çıkmaz, bu yol Hz. İbrahim’e hiç çıkmaz.
Dahası bu yol ve yordam, İslam’ın çivisini söker, demiştik.
Sökmedi mi?
Nurcu papazlar türemedi mi?
Nurcu pastörler üremedi mi?
Bu türetmeleriniz, üç–beş kadının başı açık namaz kılmasından daha mı az mesuliyette, daha az mı Calvince?
Fenersiz yakalandıkları için şimdi “Biz Calvinist değiliz, Müslümanız...” diyerek yakalarını kurtarmaya çalışanlara, evet, siz Müslümansınız, Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olamazsınız dedik. Hem Hıristiyan, hem Müslüman olunmaz, dedik.
Nuh dediler, peygamber demediler.
Olur olur bal gibi olur, dediler; demekle de yetinmediler, haberler yaparak Türk Milletine güya diyalog mesajı verdiler.
Siz Müslümansınız, ehl–i kitap ile amentüde ittifakınız olmaz, dedik.

Bizi dinlemediler, sırtlarını bizden çevirdiler; yüzlerini papazlarına döndüler... Neymiş bu papazlar Cevşen okuyormuş!? Neymiş, bunlar İsevî Müslümanmış?! Molla Said–i Kürdî öyle diyormuş.
Kur’an’daki Hıristiyanlara ve Yahudilere ait hükümler, bu bizim papaz ve hahamları bağlamaz dediler; bu hükümler, Hz. Peygamber veya kendi peygamberleri dönemindekilerle ilgilidir, dediler.
Bu Kur’anî hükümlere “tarihseldir” demeye cesaretleri yetmediği için, “Bunlar subût–i kat’î, delaleti zannîdir” dediler. Dediler ama hiçbir kaynak ve dayanak gösteremediler. “Hangi mezhepte, hangi tefsirde, hangi fakihte, hangi İslam büyüğünde böyle bir “uydurma fetva” var?” diye sorduk.
Cevap veremediler.
İslam’ın hiçbir kaynağında böyle bir görüşe rastlanmaz çünkü.
Böyle bir görüş hiçbir İslam aliminde görülmedi çünkü.
Yolları Vatikan’a düşmediği için, hiçbir İslam fakihi veya hiçbir İslam alimi böyle bir görüşü sergilemeyi imanlarıyla bağdaştırmadı çünkü.




Er yarın Hakk divanında belli olur

SEVGİLER
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 9. sayfa (Toplam 13 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 8, 9, 10, 11, 12, 13  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1