Bozkurt NET

[Vuslatim]

Okulların pirinci küflü çıktı, bakan istifa etti



Japonya'da, aralarında huzurevleri ve okulların da bulunduğu pek çok kuruluşa, Çin ve Vietnam'dan ithal edilen ilaçlı ve küflü pirinç gönderildiği ortaya çıkınca, Tarım Bakanı Seyçi Ota istifa etti.

JAPON Tarım Bakanı Seyçi Ota, düzenlediği basın toplantısında, "Toplum için büyük bir sorun haline gelen bu olay nedeniyle siyasi bir karar vermem gerektiğini düşündüm" dedi. Ota göreve henüz geçen ay başlamıştı. Böylece Japonya'da iki yıl içinde dördüncü tarım bakanı istifa etmiş oldu. Daha önceki bakanlar yolsuzluk suçlamaları üzerine görevden ayrılmışlardı. Bu bakanlardan biri, meclis komisyonunda sorgulanınca intihara teşebbüs etmişti.

Mecliste mutlak çoğunluğa sahip olan Liberal Demokrat Parti hükümetinin, artan skandalların ardından güven tazelemek üzere ocak ayında erken seçime gitmesi bekleniyor. Başbakan Yasuo Fukuda bu ay beklenmedik bir biçimde istifa etmişti.

Son gıda skandalı, Çin, Vietnam ve ABD'den ithal edilen, tarım ilacı bulaşmış ve küflenmiş pirinçlerin küçük şirketler tarafından çeşitli kuruluşlara satıldığının basına yansımasıyla patlak verdi. Sağlığa zararlı pirinçlerin, hastane, okul, kreş ve bakımevi gibi yerlere satıldığı belirlendi. Hükümet, bu tür ürünlerin artık "gübre ve yapıştırıcı yapılmak üzere bile satılamayacağını" açıkladı. Ancak Japon kamuoyu, son yıllarda tatlıdan ete uzanan benzer krizler yüzünden gıda sektörüne güvenini yitirmiş durumda.



Etikhaber

[hasan1299]

dünyada ne karakterli insanlar var aynı davranışı bizim ülkemizden bakanlar yaparmıydı,bizimkiler üzerine pirinç yerdi yazık vallahi çok yazık bu millete

[Tugrulbeg]

Böyle bir skandal bizim ülkemizde olmus olsa .

1 Bakan istifa etmez

2 Bakan istifaya zorlanmaz,malum hükümet tarafindan destek çikilir

3 Bakanliktan Devlet Bakanligina terfi ettirilir

4 Devlet üstün hizmet madalyasi ile ödüllendirilir

[cCc_OzguR_cCc]

Adamlar başgösteren sıkıntılar üzerine güven tazelemek için seçime gidiyorlarmış...

6 yıldır ne Ali Dibolar, ne Dişliler, ne fenerler gördük... Devletin bağımsız üst kurulunun başkanı bile yolsuzluk iddialarında adı geçerken, hükümet nasıl bir tarafsızlık beklentisi içinde olabiliyorsa hala görevde kalıyor...

Halbuki, kabinedeki sırf "siyasi" çatlaklıklardan bile kaygı duyan Başkanımız Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ, 2002 yılında yaşanan seçim sürecinin başlamasını bizzat sağlamıştı... Bu dürüstlüğü, sığ düşünen milletimizin (ve ne acıdır ki bazı Ülküdaşlarımızın) oylarına mal ola bile...

Şimdi Adalet ve Kalkınmayı sözde ilke edinen, zengini daha zengin; garibanı daha da gariban yapmak için 6 yıldır ülkede yapmadığı talan kalmayan birileri, hala Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı seviyesinde yolsuzluklara arka çıkıyorlar; "İspat edilmedikçe suçlu değillerdir" diyorlar! Aynı hassasiyeti beyin kanaması geçirip hastaneye kaldırılan emekli Komutanlar için neden göstermiyorlar?.. Hukukun etkilenmeye çalışıldığı çığırtkanlığıyla fenere sahip çıkanlar, neden başka davaların savcılığına soyunup bunu ikiyüzlülükle dile getiriyorlar?..

Ama milletimiz kör, herşeyden önce iki çuval kömüre ve iki poşet dolusu erzağa oyunu satacak kadar aç... Ondan da önce, milletimiz gaflet içinde! Peşine takıldıkları alametin, ülkenin ve bölgenin kıyameti olduğunu gözardı ederek, "İnadına!" diye sapıkça bir savunuşla arka çıkarak bölücüyü-yiyiciyi destekleyecek kadar gaflet içinde...

Japonya tarım Bakanı'nın davranışını gördükten sonra, utana sıkıla yaşıyorum bu ülkede... Alman savcının bile bizim törpülenmiş hukukumuza ve hukukçularımıza ders verircesine yolsuzluk davasını Türkiye'ye taşımaya hazırlanırken, yöneticilerimizden de, yönetilenlerden de utanıyorum, iğreniyorum...