Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - DİL YARASI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Sal Şub 14, 2006 2:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Biz ve TURKÇE egıtımcılerımız TURKÇE'yi kürtce konusulan bolgelerde bastıra bastıra ogretmeye calıssaydık bazı organlar tarafından ulkemizin dili TURKÇE ve kürtçe dıye yabancı basın yayınlaya bılırmıydı?(2006DUNYA KUPASI ICIN ULKELERIN SIRALANISI VE DILLERIYAYINLANDI YABANCI BASINDA)
ALLAH(cc) TURK'U KORUSUN VE YUCELTSİN.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
TUNGA_ALP
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 11, 2006
İletiler: 5

İletiTarih: Çar Şub 15, 2006 4:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Merhaba,

Behtiyar Vehabzade'den dil üzerine;

Bu dil tanıtmış bize bu dünyada her şeyi,
Bu dil ecdadımızın bizi goyup getdiyi.
En gıymetli mirastır, onu gözlerimiz tek
Goruyup nesillere biz de hediyye verek.
Bu dil bizim ruhumuz, eşgımiz canımızdır,
Bu dil birbirimizle ehdi peymanımızdır.

ALLAH(C.C.) yar ve yardımcınız olsun,
Sevgiyle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Mar 02, 2006 1:06 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Matematiğe en yakın dil Türkçe



Oktay Sinanoğlu, "Bilim dili matematikdir. Matematiğe en yakın dil, Latince, İngilizce veya Fransızca değil Türkçedir. Ama eğitim dilini gönüllü değiştiren tek ülke de Türkiye'dir" dedi.
''Türk Einstein'i'' diye anılan Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, ''Milletleri, her şeyini yok edip ilelebet köle yapmak istersen, dillerini yok edersin. Milletler, tarihten böyle silinmiştir'' dedi.

Sinanoğlu, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Oditoryumu'nda ''Türkiye'deki Bilimin Dünyadaki Yeri'' konulu konferans verdi. Konferansın konusunu kendisinin seçmediğini, başlığın da kendisine garip geldiğini dile getiren Sinanoğlu, yabancı kelimelerle değil halkın anlayacağı dille konuştuğunu, başdanışmanlarının mahalledeki bakkal, YTÜ'deki kantinci, bekçi ve hademeler olduğunu, bunların aklının birçok şeye erdiğini söyledi.

Sinanoğlu, öğrencilere, kendisinden bir şeylerin İngilizcesini söylemesini beklememelerini ifade etti. Bir Türk başbakanın, heyetle gittiği İtalya'da bir araya geldiği İtalyan bilimadamlarına İngilizce bir şeyler söylediğini, İtalyanca cevap alınca da yanındakilere ''Bunlar İngilizce bile bilmiyor, ne biçim bilimadamı'' dediğini anlatan Sinanoğlu, halbuki İtalya'da çok büyük bilimadamlarının yetiştiğini kaydetti. Türklerin de büyük bilimadamları yetiştirdiğini, bunların Darwin'den önce evrimden bahsettiğini, tıbbı 1700'lü yıllara kadar Avrupalılara öğrettiğini anlatan Sinanoğlu, cumhuriyet döneminde de 1970'lere kadar iyi gelişmeler yaşandığını dile getirdi.

Bütün bilimlerde, işin başının ve bilimin dilinin, matematik olduğunu ifade eden Sinanoğlu, bu dalın, düşünmenin asayişi, düzeni ve idmanı olduğunu vurguladı. Matematiğe en yakın dilin de Latince, İngilizce veya Fransızca gibi diller değil Türkçe olduğunu vurgulayan Sinanoğlu, buna karşın eğitim dilini gönüllü olarak değiştiren tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

-DİLİN ÖNEMİ-

''Dil gönlü yüzdüren gemidir'' diyen Sinanoğlu, şunları kaydetti: ''Akla hükmeden gönül olmalı. Akıl bilgisayar gibidir, hesaplamaya yarar. İnsana nereye gideceğini ise gönül söyler. Toplumun da gönlü kültürdür. Kültür, Hakkari'nin köyünde bale gösterisi yapmak değildir. Her ülkenin kültürü vardır. Dilini unutan millet, gönlünü batırmış olur. Onunla birlikte tarihten gelen bütün birikimi, kültürü gider. Gidince, seni köle yapmak isteyenlerin kölesi olursun. Çünkü bir milleti askeri yöntemlerle ancak bir süre köle yapabilirsin. Milletleri, her şeyini yok edip ilelebet köle yapmak istersen, dillerini yok edersin. Bunu iyi düşünün. Milletler, tarihten böyle silinmiştir.'' Oktay Sinanoğlu, gönüllü olarak köle olmak isteyen böyle bir toplumun ilk kez görüldüğünü savunarak, ''(Türkçe giderse, o kafalar, gönüllü olarak tapuları da yabancılara teslim eder) diye 30 sene önce yazdık. Bugün ne oluyor; tapular veriliyor. Gönlünü teslim etmiş bu kafa değişmezse, bu ülke gider. Ama çok şükür insanlar uyanmaya başlamıştır'' diye konuştu. Bazı kişilerin ''Adam toprağı cebine alıp gidecek değil ya'' dediğini dile getiren Sinanoğlu, ''Adam cebine koyup gitmez, daha kolayı var; seni sepetler. Sepetleyecek de görürsün'' dedi.

-''TÜRKÇE'Yİ İYİ ÖĞRENİN''-

Türkiye'nin 1970'lere kadar bilimi Türkçe yaptığı için dünyadaki Türk bilimadamlarının bir ekol oluşturabildiklerini, daha sonra bunun terk edildiğini anlatan Sinanoğlu, öğrencilere kendilerini geliştirmek istiyorlarsa iyi Türkçe öğrenmelerini öğütledi. Türkiye'de yapay olarak ''sağcı-solcu'', ''dinci-laik'' gibi ayrımların geliştirildiğini, bunun da eğitimi ve bilimi gerilettiğini anlatan Sinanoğlu, şartlar ne olursa olsun atılacak küçük adımlar olduğunu, olumsuzlukların bütün ayrımcılıkları reddederek küçük adımlarla yavaş yavaş düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Kaynak; Etikhaber.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
1453_fatih
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 20, 2006
İletiler: 147
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Per Mar 02, 2006 2:08 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Gün geçtikçe kaybettiğimiz ama aslında farketmememize rağmen en büyük servetimiz dilimiz.Kültür milletleri millet yapan en büyük değer,dilde kültürün en büyük parçasıdır.

Bu ülkeyi kuranların o zamanki hakiki aydınların Türkçe'ye ve dil birliğine ne kadar önem verdikleri bilinir.

Mustafa Kemal Atatürk istanbul'da çıkan bir gazeteyi Kaşgar'da yaşayanın da anlayacağını belirtmiştir.

Kırım'da yaşayan İsmail Gaspıralı "Dilde Fikirde İşte Birlik" ülküsüyle dünya üzerinde ki tüm Türklerin anlaşabileceği bir sade dilin yaratılması gerektiğinden bahsetmiştir.

Yine Yüce Atamız bugün moldovada yaşayan Gagavuz(Gökoğuz) Türklerine öğretmenler göndermiştir.Kitaplar buradan gitmiştir.Oradaki soydaşlarımızla aramızdaki bağın kopmamsaı için dil birliğinin şart olduğunu Atamız öngörüp faaliyete geçirmiştir.

Biz Yakut Türklerinin dilleri ve kültürleri ile dahi alakadarız diyerek bu konuya ne kadar önem verdiğini göstermiştir.

1932 de dilde öze dönüş için gazetelerin Öztürkçe yazmalarını dahi istemiştir.

"Güneş Dil Teorisi" ile yeryüzündeki tüm dillerin Türkçe'den türediğini tezini de Mustafa Kemal ortaya koymuştur.

Peki şimdi Türkçe için ne yapmaktayız?

Bırakalım Türkçe'mizi korumayı onun yok olması için belki istemeden de olsa elimizden geleni yapıyoruz.Dükkanına en güzel yabancı isim koyanı bir ödüllendirmediğimiz kaldı.

Ülkemizin başına geçip yönetmeye kalkan ama doğru düzgün Türkçe konuşamayan bakanlarımız da var.

Hatta o kadar ilerledik ki bu konuda ülkemizin en önemli eğitim kademesinde yer alan bir önceki YÖK başkanı Türkçe'nin bilim dili dahi olamayacağını ileri sürebildi.Onun yerine ikame edilen İngilizce'nin ise toplama bir dil olduğunu ise kimse düşünmedi.

Bilkent Üniversitesi çağı yakalamak adına alfabemize x,w,q harflerini almamızı da önerdi.Bu hızla çağı yakalarsak yakında uzayada çıkarız...

En vahimide şu ki;böyle milliyetçi bir sitede bu konu üzerinde tartışırken bile aramızda ismini ingilizce seçmiş arkadaşlar bile var..

Sanıyorum ki Türkçe'nin ölü bir dil olması bu gidişatla çok yakındır.Geçmişten bugüne Türkçe'ye verilen önemde meydana gelen değişmeyi farkettiyseniz sanırım bana katılacaksınız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gencosman34
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 06, 2006
İletiler: 55

İletiTarih: Per Mar 02, 2006 4:03 pm    ileti konusu: dil yarası Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Ülküdaşlarım,

Okullarda ingilizce almanca ve fransızca okutulmamalı... Üzülerek belirtmeliyim ki toplumumuzda yabancı hayranlığı var.Yabancı dil bilmeyen işe alınmıyor.Türk Dil Kurumu'na çok iş düşüyor.Dilimiz yabancı kelimelerden arındırılmalı.Özbe öz Türkçe konuşmalıyız.Madem ki Türküz Türkçe konuşalım...

Gelecekten ümitliyim Türkçe hakettiği yeri alacaktır...

Allah(C.C.) Türk'ü korusun ve yüceltsin!..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Mar 02, 2006 10:24 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Ülküdaşlarım
Dilin ne milletler için nekadar önemli olduğunu sanırım hepimiz biliyoruz onun için burada ben bu meseleye başka bir açıdan bakmak istiyorum.
Daha doğrusu dil konusundaki çalışmalarını özellikle TÜRKÇE ve TÜRKÇE nin korunması üzerine yaptığı çalışmaları büyük bir zevkle takip ettiğim PROF. DR OKTAY SİNANOĞLU nun TÜRKÇEnin yabancı diller karşısında nasıl korunması gerektiğine dair çareleri anlatan bir yazısını siz
degerli ülküdaşlarımla paylaşmak istiyorum.
KAYNAK: SİNANOĞLU NET

İKİYE BÖLÜNMÜŞ TÜRK'ÇEYE ÇARE VE İLERİ İLKELER



Geçen iki yazımızda sayısı hayli kabarık dilcilerimizin, bazı edebiyatçılarımızın, hattâ Türkçe-severlerimizin, 1950'lerden itibâren, nasıl ikiye bölündüklerini, Türkçe'nin meselelerini, başka hiçbir ülkede ve dilde görülmedik biçimde, dışarıdan üretilmiş "sahte sağ" ve "sahte sol" çatışmalarıyla karıştırdıklarını yazmıştık. Durum öyle bir hâle gelmişti ki, zâtın biri konuşurken "kelime" dese kendisine "faşist", "sözcük" dese "komünist" yaftası yapıştırılıyordu. Dolayısıyla ne diyeceğini şaşıranlar da çoktu. Mantığı rafa kaldıran ipe sapa gelmez bağnazlıklar, saplantılar, milletin her şeyine olduğu gibi Türkçe'ye de zarar veriyordu.

Ama iki taraf saplantılılarının bir kısmı, daha kötüsü, dışarıya hizmet etmeyi kendine şiâr edinmiş maskeli takımının tümü bir konuda iyi anlaşıyorlardı: Türkçe'yi millî eğitimin, bilimin dili olmaktan men etmek, yerine "Tarzanca" ile sömürge eğitimi koymak; hem de, "Eski Türkçe", "Kök Türkçe" şeklinde ikiye bölünmüş Türkçe'nin hiçbir biçimine aslında hassasiyet göstermeyip dilimizi, ona batırılan, yırtık pırtık eden, "Anglomanlıca", "Tarzanca" dediğim İngilizce bozuntusu yabancı sözcük dikenleriyle doldurmak. "Bye Bye Türkçe" (Otopsi Yayınevi, İst., 20.Baskı Mayıs 2005) kitabımızda etraflıca ve tarihî misâllerle anlattığımız üzere, dili de ikiye bölüp yok etmek (dolayısıyla Türk ülkesi ve ulusunu târihe gömmek) tezgâhının sömürgeci dış düşmanlarımız (ve dâhilî bedhahların işbirliğiyle) başlatılmış olup hâlen de desteklendiğini artık herkes idrak edebilmeli (çok şükür idrak edenler de çoğalıyor). Ancak işin kökeni anlaşılıp, özellikle dilcilerimizin, edebiyatçılarımızın, basın-yayın mensuplarının aralarında eski saplantılardan kurtulmamışlar veya olayın mâhiyetini fark etmeyip sâfiyâne Türkçe'ye istemeyerek zarar verenler varsa, onların da artık Türkçe'nin bütünü etrafında birleşmeleri, Türkçe'nin karşısındaki hakikî tehlikelere karşı hep beraber mücadeleye katılmaları gerekiyor.

Türkçe'nin Batı dillerinin (tabii şimdi özellikle günün büyük sömürgecisinin dünya köleleri için revâ gördüğü dil bozuntusunun) hâkimiyeti altında ezilip yok olmaması için yapmamız gerekenlerin bazılarını, zaman zaman yıllar öncesinden beriki bazı yazı ve kitaplarımızda belirttik.

Şimdi çareleri, mücadele unsurlarını toparlayıp ilerisi için Türkçe konusundaki ilkelerimizi sıralayalım:


1. Eski aydın diliyle, halk diliyle, târihî ve günümüz Avrasya lehçeleri ile Türkçe bir bütündür. Tümüyle kullanılmalı, öğretilmelidir. Türkçe'nin bütünü etrafında tüm aydınlarımız birleşmeli, Türkçe, târihimizle geleceğimiz arasında, hem de Avrasya coğrafyasındaki Türk halkları arasında yeniden köprü olmalıdır. Dolayısıyla:

2. Türkçe'nin bölünmesine ve tasfiyeciliğe hayır, zenginleştirmeye evet.

3. Kavramların "eski", "yeni" Türkçe karşılıkları dururken, "Anglomanlıca", "Tarzanca" lâflar kullanmayacağız. Örneğin, "teferruat" ve "ayrıntı" dururken "detay" deme züppeliği de ne oluyormuş?

4. Yeni kavramlara karşılıklar, binlerce yıllık ve halk diliyle de bağdaşık olan "Kök Türkçe"nin matematik gibi terim türetme kurallarıyla karşılanacak; bu kuralları okullarda herkes iyi öğrenecek. [Burada önemli bir yöntem meselesi şu: "Kavram"ları Türkçe'de başka türlü (ve çoğu kez Batı dillerinden daha uygun ve güzel) ifâde ederiz. Batı dili bir kelimeyi Latince vb. tesâdüfen gelmiş kökeninden harfiyen tercüme olmaz; kavrama Türkçe yeni karşılık bulmalıyız. (Meselâ, "üniversite" lâfının eski kökenini değil kavramı çevirerek, vaktiyle "evrenkent" sözcüğünü türettik, "evrensel bilgilerin üretildiği ve öğretildiği yer" anlamına.)] Ancak:

5. Bin yıldır kullandığımız, bazılarını Arapça, Farsça köklerden Türklerin türettiği [özelikle İngilizce ve Fransızca'da Latince, eski Yunanca'dan (Grekçe) türetme yapıldığı gibi, o devir Türkçe'sinde de çok uluslu bir büyük devlet (Batı anlamında, tarzında "imparatorluk" dememeliyiz) olmanın icâbı], çoğu halk diline kadar girmiş "Eski Türkçe" sözcükleri tasfiye etmemeli, onları da kullanmalı ve öğretmeliyiz ki geçmişimizle, atalarımızla, edebiyatımızla bağımız kopmasın.

6. Eşanlamlılar hakkında ilke: Her dilde eşanlamlı gibi başlayan kelimeler zamanla anlam kaymasına uğrar; her biri biraz değişik anlama gelmeye başlar. Bu dili zenginleştirir. (Lâf, söz; kelime, sözcük; bilim, ilim ikililerindeki gibi.) Ayrıca her kelimenin üstünde târih ve kültür birikimini yansıtan bir "çağrışım bulutu" vardır. Tüm bu sebeplerden "Eski Türkçe", "Kök Türkçe" tüm sözcükleri korumalı ve kullanmalıyız. Bir de şu misâle bakın: Türkçe'de "münakaşa", "müzakere", "münâzara" birbirine yakın ama önemli değişik anlamlara gelir. Bunları atıp (tasfiye edip), yerine sâdece, kendisi de çok güzel bir "Kök Türkçe" sözcük olan "tartışma"yı koyarsanız dili fakirleştirir, yaratılan boşluğa "Tarzanca" kelimeler dolmasına yol açarsınız.

7. Eski, yeni her türlü güzel Türkçe'si dururken İngilizce bozuntusu bir lâf paralamanın kökeninde yabancı dille (genelde şimdi "Tarzanca") eğitim yatıyor. Bu sömürge, bu misyoner okulu türü eğitim çocuklara aşağılık duygusu aşılarken, bir yandan da düşünme kabiliyetini köreltmekte, ulusal bilinci de yıpratmaktadır.

8. Garip İngilizcemsi dükkân, işyeri, şirket, renkli, allı pullu, "magazin" türü dergi/mecmua adları salgınının da kökünde aynı aşağılık duygusunu, sömürge ruhunu, ve tabii yabancı dille eğitimi bulabilirsiniz. İlkemiz, "yabancı dille eğitime hayır, mesleğe göre gerekebilecek yabancı dilleri ayrıca, yabancı dil derslerinde, yabancı dil öğretme uzmanı öğretmenlerle öğretmeye evet" olacaktır. [Atatürk'ün "millî eğitim" ilkesi de bu idi.]

9. Her düzeyden okullarımızda "Eski Türkçe", "Kök Türkçe" hepsi çok iyi öğretilecek, son on yıl öncesine kadar olduğu gibi binlerce yıllık edebiyatımızın tümü okutulacak. Gençler, 40-50 yıl önceki bir yazıyı anlamakta zorluk çekmeyecek (hattâ daha öncekileri). Nerede görülmüş? Atatürk'ün "Büyük Nutuk"unu bile "sâdeleştiriyoruz" bahanesiyle tercüme edip anlamını bile kasden değiştiriyor; üstelik ruhunu, üslûbunu, gücünü yok ediyorlar. Peyâmi Safâ'nın sâde dille yazılmış nefis "9. Hâriciye Koğuşu"nu bile "güncel Türkçe'ye tercüme" edip geçenlerde bastılar. Daha önce de "Türk okulları(!)" için o güzel Türkçeli Ömer Seyfettin hikâyelerinin, üstelik, "Tarzanca"larını çıkardılar. Görülüyor ki tüm bu kepazelikler, ahmaklıktan değil, Batı planına göre Türkçe'nin, kimliğiyle, târihiyle Türk milletinin yok edilmesi için tezgâhlanmaktadır. Bunlar kesinlikle engellenecek. Herkes, yazar nasıl yazdıysa aynen öylesini okuyup anlayacak. Yoksa, zâten ne edebiyat kalır, ne yazar.

SAYIN SİNANOĞLU'NUN BU KONUYLA İLGİLİ GÖRÜŞ VE YAZILARINI
ZAMAN İÇERİSİNDE SİZZLERLE PAYLAŞMAYA DEVAM EDECEĞİM
Bu başlığa daha öncede yazmıştım ama teşekkür etmeyi unutmuştum
bu başlık için başta site yöneticileri olmak üzere hassasiyet gösterip yazı ve fikirleriyle katkıda bulunan tüm ülkücü gardaşlarıma teşekkür ederim.
ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Mar 06, 2006 8:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkçe ricat ederse...




KÜRESEL emperyalizmin etnik parçalara bölerek çökertmek istediği Türkiye “farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasına” ilişkin dayatmalara 6. Uyum Paketi’ni kabul etmekle başeğmişti.
Abdullah Gül o günlerde yine Dışişleri Bakanı’ydı. TRT’nin kürtçe yayın yapmasıyla ilgili görüşleri değerlendirilirken diyordu ki:
“... Kürtçe yayına izin verirseniz, Karadeniz’den biri çıkıp, lazca yayın ister. Güneydeki bazı vatandaşlarımız arapça yayın ister. Bir başka grup Çerkezce ister, açar davâyı kazanır, TRT de bu dillerde yayın yapmak zorunda kalır.”
Türkiye’de bu tartışmalar yapılırken Hollanda, “millî bütünleşmeye engel olacağı için” anadilde eğitim yapılmasına imkân veren kanunu iptal etti! Hollanda Eğitim Bakanlığı da “asimilasyonu engellediği” gerekçesiyle okullardan Türkçe dersini kaldırdı!
Dikkatinizi çekmek isterim ki; Hollanda, kendisinden toprak isteyen bir terör örgütüyle 20 yıl boyunca savaşmak zorunda kalmamıştı. millî birliği ve toprak bütünlüğü tehdit altında değildi. Ülkenin belli bir bölgesinde bayrak dalgalandırmaktan aciz duruma düşürülmemişti. Fakat işte bütün bunlara rağmen “millî bütünleşmeye engel olacağı” gerekçesiyle farklı dillerde eğitim yapılmasını yasaklamıştı.
Yalnız Hollanda mı?
Hayır. Fransız Hükümeti de “Fransa’da, Fransızca’nın dışında herhangi bir dil kullanılmasını ülkenin bölünmezliği ilkesine aykırı” bulmuştu.
Nüfusun yüzde 19’unu teşkil eden 50’ye yakın etnik grubun yaşadığı Fransa’da Fransızca konuşmak bugün de mecburiyettir. Bizzat Fransız Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac, “devletin temel prensiplerinde çatlamaya sebep olacağı için” farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasına tavır almıştır.
Tıpkı Fransa gibi, Avrupa Birliği’nin kurucu üyelerinden olan Almanya’nın o günkü İçişleri Bakanı Otto Schily de “Ben, birinci dili, yani anadili Türkçe olan homojen bir Türk azınlığın oluşmasını istemiyorum. Türkler’in ana dilleri almanca olmalıdır” diyor ve ilave ediyordu:
- Ülkede azınlıklara resmî azınlık statüsü verilmesine karşıyız!
Biliyoruz ki, Avrupa Birliği ülkeleri, azınlıklara resmî azınlık statüsü verilmesine dahi karşı oldukları hâlde, Türkiye’de yeni azınlıklar yaratmak için ciddi adımlar atmış, Türkiye’yi yönetenler de onlara destek vermişlerdir.
Şimdi yeni bir destek veriliyor.
Önümüzdeki günlerde, ikisi Diyarbakır’da olmak üzere 4 televizyon kürtçe yayına başlayacak.
Pekiiiyyy, kürtçe televizyon yayınları başlayacak da lazca, arapça, çerkezce yayınlar başlamayacak mı?
Onlar da başlayacak!
Bir süre sonra bakacağız ki yaklaşık 800 bin civarındaki Zaza’lar kürtleşivermişler!
Millî bir hükümetin, vatandaşlarına her şeyden önce Türkçe’yi öğretmesi gerekirdi.
Bir kez daha hatırlatmak isterim ki; Türk Dili’ni hâkim kılmak, Türkiye Cumhuriyeti için bir egemenlik ve bekâ meselesidir! Çünkü Türkçe’nin ricat etmesi, Türk egemenliğinin de sona ermesi demektir.
Öyleyse AB’yi ABD’ye, onların işbirlikçilerine, herkese ve her şeye rağmen, her türlü tedbire başvurup, her türlü vasıta kullanılarak, Türkiye’nin her metrekaresinde Türkçe konuşulmasını sağlamak şarttır. Aksi hâlde Güneydoğu’yu kaybederiz biz!

Necdet Sevinc


Kaynak; Etikhaber.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hlly
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 20, 2006
İletiler: 45

İletiTarih: Pts Mar 06, 2006 10:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

dünya üzerinde sömürgeler ve birkaç istisna hariç yabancı dilde eğitim yapan ülke yoktur.bizde ise yabancı dilde eğitim bir uygarlık gelişmişlik düzeyi gibi gösterilmektedir.yabancı dil öğrenmeye kesinlikle karşı değiliz.ancak eğitimde yabancı dillerin kullanılmasına kesinlikle karşı çıkılmalıdır.yabancı dilde eğitim derken sadece başka ülkelerin dillerini değil, ülkemizde konuşulan farklı lehçe ve diller de kastediyorum.her ulus devletin bir tane eğitim dili vardır.bizde de bu dil TÜRKÇEDİR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 12:12 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

RTÜK'ten Kürtçe yayına izin




Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ''Kürtçe yayın'' yapmak için başvuruda bulunan Diyarbakır'da yayın yapan Gün TV ile Söz TV ve Şanlıurfa'da yayın yapan Medya FM Radyo'ya yayın izni verdi bugün toplanan Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu, başvuruda bulunan 3 kuruluşa yayın izni
verilmesini kararlaştırdı.
Söz konusu yayın kuruluşlarının, RTÜK'te taahhütname imzaladıktan
sonra yayına başlayabilecekleri bildirildi.
Türk vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak
Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon
Yayınları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin 4. fıkrası, ''radyolar
için günde 60 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam 5 saat, televizyon
kuruluşları için ise günde 45 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam 4
saat yayın yapabileceğini'' öngörüyor

Kaynak; Etikhaber.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
altaylar
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 262
Şehir: Almanya

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 3:57 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayin Ülküdasim,

Hamileligin azi cogu varmidir?
Ya hamilesindir, ya degilsindir.

Bizim RÜTÜK` ümüz de hamileligin ilk ayina girmis bu kararla.
Bunun gerisi gelir artik. Bunlara hak tanidikca bunlar daha da isteyecek,
daha da isteyecek, daha da isteyecektir.

Allah yardimcimiz olsun. Zaman zor zaman.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
tksharmely
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 13

İletiTarih: Pts Mar 13, 2006 4:20 pm    ileti konusu: LÜGATLARIMIZDAN TANRI KELİMESİNİ ATALIM Alıntıyla Cevap Gönder

Selamû-n Aleyküm kardeşlerim.

Tanrı bilindiği gibi Yunan Mitolojisinde yer alan aslı bulunmayan ve tarihte yeri olmayan bir şeydir. Güya Göklerin Tanrısı, Suyun Tanrısı yok doğa Tanrısı vb. bu tür şeylerle insanları sapıklığa zihni bozmayı amaçlayan felsefik düşüncelerle insanlığı dinsizleştirmeyi amaçlayan Yunanlılar amaçlarını sürdürüyor olsa gerek ki bu sözcük hâlâ günümüze kadar ulaştı.

Biz Allah-u Teala'nin isimlerini Esma-ül Hüsna'da yer alan ve Kur-ân - Kerim Hazimüşranda yer alan 99 isimden biliyoruz. Esma-ül Hüsnada Tanrı diye bir isim yoktur.
Lügatlarımızdan bu kelimeyi Allah Rızası için atalım ve "Tanrı Türk'ü Korusun" demeyip başkalarına da benzemeden "ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN." diyelim. Biz kendimizden başkasına benzemeyiz.Benzemeye ve benzetmeye çalışanı da ezeriz.

Allah-u Teâla Türk Milleti'ni gerçekten koruyor. Görevlerimizi tam yerine getirelim.

Allah'a Emanet Olun Kardeşlerim.
VESSELAM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder ICQ
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts Mar 13, 2006 4:41 pm    ileti konusu: Re: LÜGATLARIMIZDAN TANRI KELİMESİNİ ATALIM Alıntıyla Cevap Gönder

tksharmely demiş ki:

Lügatlarımızdan bu kelimeyi Allah Rızası için atalım ve "Tanrı Türk'ü Korusun" demeyip başkalarına da benzemeden "ALLAH TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN." diyelim. Biz kendimizden başkasına benzemeyiz.Benzemeye ve benzetmeye çalışanı da ezeriz.



Haklısın kardeşim, biz kimseye benzemeyiz.

Ben ağız alşkanlığı ile genelde Allah, Rab ve Yaradan yazarım.

Ancak "Tanrı" yazan arkadaşlarımızın da kastı benimkinden farklı değildir. Onlar yunanlıların veya diğer milletlerin uydurma tanrılarını kesinlikle kastetmiyorlar.

Bu konu daha önce tartışıldı. Forumlara bakıver...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Mar 24, 2006 2:42 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Elin oglu bize kürtce dayatirken igne batinca bakin kendileri nasil tepki veriyorlar.

İngilizce konuşunca Chirac küplere bindi

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, AB zirvesinde Fransız bir işadamının İngilizce konuşmaya başlaması üzerine sinirlerine hakim olamadı.
Fransız İşverenler Birliği UNICE'nin başkanı Ernest-Antoine Seilliere'in, 'İngilizce'nin bugünün Avrupa'sında iş dünyasında geçerli kabul edilen dil' olduğunu söylemesi ve konuşmasını İngilizce yapması üzerine, Chirac toplantıyı terketti.

Chirac daha sonra kendisi de Fransız olan Avrupa Merkez Bankası başkanının Fransızca yaptığı konuşmayı dinlemek için toplantı salonuna geri döndü.

Toplantıda bulunan bir Fransız yetkili, Chirac'ın Seilliere'in konuşmasını kestiğini ve kendisine Fransızca hitap ederek, neden İngilizce konuştuğunu sorduğunu söyledi.

Seilliere bu soruyu, hem oturumun çalışma dilinin hem de günümüz Avrupa'sında iş dünyasında geçerli dilin İngilizce olduğunu söyleyerek yanıtladı.

Bu yanıt üzerine de Chirac, Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy ve Maliye Bakanı Thierry Breton toplantıyı terketti.

Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Fransızca'nın yılmaz savunucularından biri.

Fransızca bir dönem Avrupa'da iş dünyasının en fazla rağbet ettiği dildi.

Ancak özellikle AB'nin üye sayısının 25'e çıkmasının ardından İngilizce'nin hakimiyeti arttı.

Basın toplantıları ve konuşmalarında sürekli iki dil arasında geçişler yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, son olarak Fransızca'da karar kılmıştı.



Kaynak; Etikhaber.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Goykultu
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 13, 2006
İletiler: 42
Şehir: Azerbaycan

İletiTarih: Cum Mar 24, 2006 3:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sedi Şirazi demiş ki: "ilim eqideli ilmak icindir, var-dövlet kazanmak için değil"
bu gun bu kanu ne kadar önemli bir meseleyi ortaya koyuyor.
insanlarimiz nicin para gordukden sonra her şeyini aklindan cikariyor?..
niye kendimize aid olanlara yabanci bakişı saplyoruz?...
niye "batı" adlanan "bataqlığ"ın içine kendi ricamızla giriyoruz?.."lütfün beni bu "bataqlığ"a sokarmısınız" gibi
Ziya Göy Alp demiş ki,"bütün milletler kendilerini bulmaları için keçmişini unutmalısa, türk küçmişin e dönmelidir"
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1