Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - VATAN VE DEVLET OLMADAN NE DİN OLUR VE NE DE PEYGAMBER!...
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 7 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 4:17 pm    ileti konusu: VATAN VE DEVLET OLMADAN NE DİN OLUR VE NE DE PEYGAMBER!... Alıntıyla Cevap Gönder

Rahmanın Adıyla, Rahmanın Selamıyla.

Aziz Dostlar,
Can Ülküdaşlarım;
Şu anda,Saadet Partisinin İstanbul Çağlayan meydanında, İnanca Saygı Zalimlere Lanet mitingini izlemekteyim.
Böyle bir konuda, on binlerce insanın toplanmış olması, beni fevkalade mutlu etti.
Gerekliydi....
Tam zamanıydı...
İki cihan Nebisinin saçının tek bir kılına yerler-gökeler; dünyalar ve ukbalar ...feda olsun.
Emeği geçenllere teşekkür ediyorum.
Mitingi takip ederken kimi zaman sesiz ve kimi zaman sesli -içimden ve dışımdan-kendime hep şunu sordum durdum.
Bir süreden beri, VATAN birliğimize, MİLLET bütünlüğümüze ve DEVLET bekamıza bunca saldırılar yapılırken, bu insanlar nerede idiler?. Bu kutsal kavramlar adına böyle bir miting yapma ihtiyacı niçin hissetmemişlerdir??
Bir kez de size sormak istiyorum arkadaşlarım
Deymezmiydi....
Vatan için...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için...
Türk Milleti’nin birlik ve beraberliği için...
Daha açık bir ifade ile:HER İKİ DÜNYA SAADETİMİZ(....) İÇİN...
Neden luzum görmediler dersiniz??
Dostlar,
Biliyorsunuz, "Benim vatanım, benim milletim ve benim devletim" demeden -diyemeden-"Benim dinim, benim Peygamberim..benim namusum, benim şerefim.."demek mümkün değil!..
Değil vallahi..billahi...
(Not: itirazı olanlar lütfen konuşsun!)
"ELVATANU ELVATAN, HUBBÜLVATANÜIMİNELİMAN" (Ahhh vatan ahhh vatan..Vatan sevgisi imandandır!)diye haykıran şanlı Peygamberimiz değil miydi??
Cenab-ı Resulün, 27 kez- bizzat- sefere iştirak etmesinin sebebi neydi??..
Elbette ki vatan müdefası idi.
Dostlar,
Saadet partili kardeşlerim.
"İSLAM BİR BÜTÜNDÜR. VATAN, MİLLET, DEVLET, BAYRAK (ilââhir) BU BÜTÜNÜN BİRER MUKADDES UNSURLARIDIR.
Ne olur size rica ediyorum.
Başta kendi çocuklarınıza ve daha sonra da bütün Türk çocuklarına şu dini şu ulvi nizamı bir bütün olarak tanıtın, öğretin! Yaşayın..yaşatın..
Vatan olmadan din ve O'nun şanlı Peygamberi olmuyor; Bayarak olmadan da ne şeref ve de namus muhafaza edilebiliyor.Devlet ayakta durmadan hiç birisi ne yaşanabiliyor ve ne de yaşatılabiliyor.
Çünkü DİN BİR BÜTÜNDÜR.
Milli ve manevi kavramların tamamından meydana gelen ilahi bir nizamdır.
Bunu niçin anlayamıyoruz , peki, biz neden anlatamıyoruz ALLAH'ım!! NİÇİN?!!!..NİÇİN?!!....
Yazıklar olsun..
Bu milletin aydınlarına...
Bu milletin münevverlerine...
Bu milletin diyanetine...
Bu milletin liderlerine
Ve bu milletin tüm yöneticilerine..
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kılıç Ali Paşaya söylediği o meşhur sözü, burada bin birinci defa tekrarlamak istiyorum.
İŞİMİZ ZOR ALİ BEY İŞİMİZ GERÇEKTEN DE ÇOK ZOR BİZİM!!
ALLAH'ım ne olur yardım et bize.
Yahu, denizdeki balıklar, havada uçan kargalar, topraktaki solucanlar ve deredeki kurbağalar....Bunu biliyor, vatansız, bayraksız ve devletsiz... Dinin, Peygamberin cennet ve cehennemin olmayacağını biliyor. Fakat onlar yani Türk milletinin tamamına yakını.
Peki, siz Din adına mukaddes İslam adına ne biliyorsunuz??
Sadece üç beş parça...
Hz. Ebabekir, malını sıfırına kadar verdi. Hz. Ömer, bir kılıç darbesiyle onlarca kafiri toprağa serdi....
Hz. Osman bir anda Kur'an-ı Kerim'i baştan sona kadar ezberledi...
Yıllardır indir kaldır bunlar....
Ondan sonra gelsin paralar...
Muhteşem binalar...
Sıfır mersedesler...
Bir kaç güzel bayan..
Dönde dön.....
Bin bir köşeyi birden....
Ne diyelim....
Her kim bu dini bu ulvi kavramları istismar ederse(buna bu satırların yazarı da dahil! Eğer o da bu cinayeti işlerse!) ALLAH bir değil;Bin bir belasını versin!!
Versin mi??
Evet versin!!!
............................
Bir de ibadetler..
İbadet, ALLAH'a kulluk, sadece namaz, oruç, hac.... tan ibaret değil ki!!

ALLAH için yapılan her şey evet her şey ibadettir ALLAH katında.
Peki;
Vatanı korumak, devleti ayakta tutmak, bayrağı dalgalandırmak; milletin birlik ve beraberliğini muhafaza etmek İBADET değil de ya nedir???
Bundan daha büyük ibadet var mı yeryüzünde.??..
Var mı??
ALLAH-Lillah aşkına yutkunmayın; konuşun
Var mı???...
O halde bu kutsal kavramlara bu kadar duyarsız kalmak niçin??..
Niçin Ülküdaşlarım???
İbrahim Tatlıses'den başka bir konu mu kalmadı...
İnsanı çatlatmayın...
ALLAH'tan korkun!!
Konuşacak, trtışacak ve paylaşacak başka konu mu bulamadık....
Hani DAVA adamı, olayları, kavramları ve nizamları konuşacaktı, tartışacaktı...
Hani dava adamı, dünyayı ve ukbayı beyinlere ve kalplere yerleştirecekti.
DAVA adamı....
.......................
Ülkücü Aydınlardan İstirhamım!

Buradan başta Kadir Bey olmak üzere ehli beyin, ehli kalp ve ehli niyet olan bütün arkadaşlarıma ve bilhassa da Vuslat Bey'e, Gakanos Bey'e, Gelibolulu Bey'e ve Selo52 Bey'e ve şu anda isimlerini hatırlayamadığımı tüm Ülküdaşlarıma seslenmek istiyorum.
Haddimi zorlayarak" BAŞLIK AÇMAK" mecburiyetinde kaldığım ismi geçen konu üzerinde yani" VATANSIZ, MİLLETSİZ, BAYARAKSIZ VE DEVLET hiç bir şeyin olmayacağını, bunlar olmadan, bunlara "BENİM!!" demeden diyebilmeden ne DİNİ ne de O'nun şanlı PEYGAMBERİNİ koruyamayacağımız derinliğine ve genişliğine konuşalım, tartışalım...
Olmaz mı büyük beyinli, büyük yürekli ve büyük niyetli kardeşlerim.
Haydi, konuşturun beyinlerinizi...
Haydi, sergileyin yüreklerinizi...
Haydi, çarpıştırın fikirlerinizi...
Var mısınız???...
Lütfen, İbrahim Tatlıses Bey'i ve diğerlerini indirin şu vitrinlerden.
İstirham edeiyorum...
Arkalarada, forumun derinliklerinde arkadaşlarımızın o kadar değerli kültürel yazılar var.
Onları niçin çıkarmıyorsunuz vitrine?
Yahu siyaset konuşa konuşa, siyaset okuya okuya, siyaset yaza yaza ve siyaset tartışa tartışa içimiz-dışımız; gecemiz-gündüzümüz; yazımız-kışımız tek kelime ile VALIĞIMIZ siyaset oldu be!!
Şu gazetelerimizin sayfalarına bir bakınız!
Ne olur ALLAH için bir göz atınız!!
Siyasetten, politikadan...başka dile gelecek, beyne şifa verecek, kalbe bir kaç damla huzur akıtaçak bir parça yazı bulamazsınız!!
Evet, kasssettiğim"Bizim" dedğimiz gazetelerdir.
Diğerleri, fazla beni alakadar etmiyor.
Bir dostta rica ediyorum.
Ne olur biraz da bizi biz yapan, TÜRK'ü TÜRK yapan milli ve manevi kavramlar üzerinde dursak. Onları konuşsak.
Bir diğer ifadeyle, içimizi, ruhumuzu, şahsiyetimizi besleyip geliştirsek yazılar yassak, eserler okusak diye.
Verilen cevap:
Din, vatan, millet, devlet elden giderken siz bizden ne istiyorsunuz?
Ben de,muhatabıma; can dosttum, bizim dedelerimiz savaş meydanlarında, düşmanla çarpışırken bile siperlerinde birbirlerine hatırlarını anlatırlardı.
Bu kadarına gerek yok...
Artık köşe yazılarında fıkralarda ve makalelerde Amerika ve Avrupa sözcüğünü görür görmez, (affedersiniz)i.....m. Bırakın okumayı....

Kaldı ki Politikacı Olmak İçin de önce İNSAN Olmak Şart!!

Vallahi derim size, İNSAN OLMADAN MÜSLÜMAN; MÜSLÜMAN OLMADAN TÜRK; TÜRK OLMADAN SİYASETCİ, İKTİSATCI, EDEBİYATCI, İLAHİYATÇI V.S.. OLUNMAZ, OLUNMUYOR VESSELAM!
Evet....evet..başta insan olmak lazım İNSAN!! İnsan müsvedtesi değil!!
Dostlar,
Sevgili Kardeşlerim.
Ben sözlerimi burada bağlıyorum.
Galiba biraz sesimi yükselttim.
Bağışlayın....
İçinde bulunduğumuz duruma ve gönül yangınlığımıza veriniz.
Canlar!
Şu gök kubbe altında, bilip bildirememek; görüp gösterememek; anlayıp anlatamamak...kadar zor, insanın içini yakan, yüreğini yıkan özününü bin bir parçaya ayıran ...başka hiç bir şey yok, yok vallahi....
Aziz şair herhalde böyle bir ahvalde:DİLİ YOK KALBİMİN BEN ONDAN NE KADAR BİZARIM" demek zorunda kalmıştır.
İşte böyle bir şey.....
Yüce HALIKK bu yolda bize güç, bize sabır ve bize metanet versin inşallah.
ALLAH(c.c.)'a emanet olunuz!


En son Bedii tarafından Sal Haz 27, 2006 9:42 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 4:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ÜLKÜDAŞIM

''^^ Halk icinde müteber bir nesne yok devlet
gibi, olmaya devlat cihanda bir nefes sıhhat gibi''^^


ALLAH(cc)TÜRK_Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
AGAH1965
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 11, 2006
İletiler: 28

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 4:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bak ülküdaşım sitede bi bölüm var türlük mü islam mı dediklerinin bir yerine kadar haklısın ama bu türlerin içine fesat sokmak için sorulan bir soru lafım sana deil her insan her ülkücü bir döneminde kendi kendine veya başkası sorunca böle bir soruyla karşılaşabilir bunun için her zaman bir laf söylerim islam olmadan türlüğün bir anlamı kalmaz biz müslüman türküz


arkadaşım zaten dininde ama tam manasıyla elinde içki şişesi bn islama inanıyorum deil TAM OLUNCA İNSAN VATANINIDA MİLLETİNİDE DEVLETİNİDE TAM SEVER


sana son diyeceğim bir milleti bölmek için her zaman milliyetçiliği öne sürmüşlerdir işleri çıkmaza sokmak için

ALLAHA (C.C) TÜRKÜ KORUSUN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 5:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Hocam;Ağabeyim,Dava arkadaşım;dostum Bedii Bey;
öncelikle haklı isyanınıza aynen ve yürekten katıldığımı belirtmekle başlıyorum.
Bu konudaki eksikliğimiz ;başta ben olmak üzere,tüm kalem gurubundaki ülküdaşlarımızın büyük bir ayıbıdır.İnsanların kendilerini eleştirmesi kadar güzel ve doğru olan bir erdem yoktur.Siz bir kez daha büyüklüğünüzü,bilgeliğinizi göstererek çok yerinde bir müdahalede bulundunuz.Çünkü bazı anlayışsız ve maksatlı insanlar yüzünden,biz de artık olayların içerisinde boğulmuş durumdayız ve tüm dikkatimizi ve zamanımızı;üyelerimizi bu provakasyonlardan korumaya ayırmış bulunuyoruz.Bu yüzden artık eskisi kadar yazmıyorum,yazamıyorum.Değerli forum yöneticimiz vuslatim ülküdaşım başlamadan önce bir onbeşgün kadar forumu kendi halinde müdahalede bulunmayarak izledim.Çıkan kavgaları,söylenen sözleri,yapılan saptırmaları herhalde siz de içiniz kanayarak görmüş olmalısınız.Bir özelleştirme meselesi vardı bitti,güncelliğini kaybetti.Sanki bu ülkede özelleştirme yolsuzluğu hala devam etmiyor.Bir tarım problemi vardı o da bitti.Bir iktisadi durum değerlendirmesi vardı o da bitti.Bir kanayan yara demiryolları ve denizyolları durumumuz vardı o da bitti.Devam eden sadece güncel ve magazin olması dolayısıyla rtenin ve maliye bakanının mal varlıkları ile;ki o da seyreldi bu aralar,gene din ve şeriat,tarikat meseleleri.Fethullah gülen konusu ile Atatürk başlıklarını da seviyesizce yazılar yüzünden kilitlemek zorunda kaldık.Bu sitede bir deneme yapalım.Ben bir başlık açayım fethullah hoca hakkında.Eğer yarın bu site kaynamaz dolup taşmaz,ileti üzerine ileti gelmez,üç gün içerisinde 4000 defa okunmazsa ben bir şey bilmiyorum.Maalesef durum bu ve yürekler acısı.Yanlız biz mi böyleyiz?Hayır.Biz görevimiz gereği tüm siteleri de izlemek durumundayız.Onlarda da durum üç aşağı beş yukarı ayni.
Demokrasiyi,sapık da olsa düşünce özgürlüğü zannedenlerle,illa bir şey olacağım,ben baş'ım demekten başka işi olmayan hasta ruhlu insanlarla uğraşmaktan başka bizim de bir şey yaptığımız yok.Halimiz,cephede ne için savaştığını hatırlamayan bozulmuş askerden farksız.Oysa zaman panik,ümitsizlik değil,olayları serinkanlı ve doğru değerlendirip;akıl doğrultusunda hareket tarzının belirlenmesi zamanıdır.Bu ülkenin bir çok gerçeğini,yıllarımı vererek araştırdığım ve neticeye vardırdığım sonuçlarımın bir çoğunu burada polemiğe girmemek için yazmıyorum.Bu devletin nasıl yanlış işlediğini,bu kit lerin neden zarar ettiğini,daha doğrusu ettirildiğini,daha bir sürü konuyu yazmıyorum.Yazmıyorum çünkü insanı nefret ettirdiler.
Bir kere bu siteye dadanan provakatörler yüzünden büyük sıkıntımız var.Burada camia ile örtüşmeyen düşünceler,iyi ülkücülük adına dayatılıyor.Düşünün ki,"beni yakından tanıyanların bazıları komünist yerine koyuyorlar,siz beni tanımadan hangi kategoriye oturtuyorsunuz da bana başlık açma hakkı vermiyorsunuz?"diyen ülkücü postuna bürünmüş adamlar var bu sitede.Düşünün hocam;bir ülkücü isminin yanlışlıkla dahi olsa komünist lafı ile yan yana gelmesinden nasıl övünç duyar,bu ne rezalet Allahaşkına?Bunca ülkücü yetiştirdiniz.Bu kafa yapısında bir öğrenciniz oldu mu?Fikirleri dolayısıyla"yahu bu komüniste ne kadar benziyor" dediğiniz bir gerçek ülkücü tanıyor musunuz?Buraya gelmişler,elleri yağlı kara;vuralım,kıralım,sabun yapalım,peygamberimize dil uzatanın kafasını koparalım?Hocam bu nedir?Çeşitli ülkelerde islamın maruz kaldığı kuşatma ve zulüm yetmiyormuş gibi;islam en haklı davasını,peygamberini savunurken onlarca müslüman ölüyor?Din bu mu?
Mağdur olan müslüman,kaynakları ele geçirilip hortumlanan müslüman,ezilen ikinci sınıf insan yerine koyulan müslüman.Bu da yetmiyor,en haklı davamızı,peygamberimizi savunurken ölenler gene müslüman.Buna uymayın,tepkilerde ölçüleri kaybetmeyin,işin şekli protestosu da gerekli ama asıl olan bunlarla münasebetlerimiz,bunlara karşı alacağımız ekonomik önlemler diyoruz;adam çıkıyor;hayır dil uzatanın kafasını keserim,seni de kınıyorum diyor.
Bu biraz savunma gibi oldu kusura bakmayın,ama neticede biz de insanız.
Yine de bu ihmalin mazereti olamaz.Dediğiniz doğrudur ve yapılmalıdır.
Bu konudaki,özellikle sorularınız konusundaki düşüncelerimi kısa bir zamanda yazacağımİnşaallah,belirli bir kalite ortalamasını tutturmaya yararı olur.Selam ve saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 6:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayın Bedii ağabeyim; tüm yazılarınızda olduğu gibi, bu yazınızıda büyük bir iştahla okudum...
Ellerinize, yüreğinize sağlık...

Ruhumun senden, ilahi şudur ancak emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli (M.Akif ERSOY)[b]



Ben dini eğitimimin büyük kısmını rahmetli dedemden aldım. Kendisi köy mektebinde öğrendiklerini bana aktarmaya çalışırdı. İbadetlerini aksatmadan yapar, dürüst ve namuslu gerçek Müslüman gibi yaşardı...
İlkokulda din derslerim başlayınca ben de ona çok şeyler öğrettim...

Bir gün ilkokul öğretmenim (Allah tüm öğretmenlerimden razı olsun...) dünyanın yuvarlak olduğunu, güneşin etrafında döndüğünü vs. anlattı. Eve geldiğimde Rahmetli her zamanki gibi sordu:
- Bu gün neler öğrendin?
- Dedeciğim; dünya portakal gibi yuvarlak ve diğer gezegenlerle birlikte güneşin etrafında dönüyor...
- Aman oğlum! Sen öğretmenine sana öğrettiği gibi söyle. Ama dünya yuvarlak olamaz. Öyle olsa biz üzerinde nasıl durabiliriz?
- Dedeciğim, bak kitapta dünyanın uzaydan çekilmiş resmi var...
- Olmaz öğle şey...
Kendi kendine mırıldanarak:
- Ya Rab çocukları kafir yapacaklar...
Mutfağa gitti, bir tepsi ile geri döndü.
- Oğul; dünya bu tepsi gibi dümdüzdür. Bir koca öküzün boynuzlarında durmaktadır. Öküz kafasını sallayınca da depremler olur...
- Ama dede...
- Sen öğretmenine sakın bunları söyleme. O nasıl öğretiyorsa sınavlarında öyle yaz...

Susmak zorunda kaldım. Kafamda binbir soru...

Zaman geçtikçe, okulda öğrendiğimiz dini bilgiler kafamda farklı şeyler oluşturmaya başladı...

Bir gün, elimde bir portakal ve içinde dünyanın fotoğrafı olan kitapla dedemin karşısına dikildim. Gözlüklerinin üzerinden bakıp:
- Hayırdır evlat? diye sordu...
- Dede; Allah çok büyüktür değil mi, onun gücü herşeye yeter değil mi?
- Sümme haşa... Elbette Allah çok büyüktür yavrum. Elbette gücü her şeye yeter...
Elimdeki portakalın üzerine parmağımı yan tutarak:
- O zaman yuvarlak olan dünyamızın üzerinde bizi düşmeden durdurmaya da yeter...
- ......
- Bak dede bu da dünyanın fotğrafı...
Dedem uzun uzun fotoğrafa baktı, baktı...

Birkaç gün sonra:
- Sen haklısın evladım. Bize yanlışöğretmişler...

Bu dedeme ilk öğrettiğim şeydi...
Yıllar ilerleyip eğitim düzeyim arttıkça, dedeme farklı şeyler öğretmeye; yada başka bakış açıları göstermeye muvaffak oldum.

Rahmetli özellikle Cuma akşamları mutlaka Kuran-ı Kerim okurdu. Yanında olduğumuz zamanlarda yüksek sesle okuyarak, bizim de duymamızı sağlardı. Çocukluğun getirdiği o engellenemez öğrenme merakı ile(keşke o merak hi azalmasa), okuması bittikten sonra:
- Dede senin okuduklarından ben birşey anlamadım. Şimdi sen ne dedin?
- Oğlum bu Allah'ın kitabı Kuran'dır. Arapça'dır.
Kitap okuyarak, birşeyler öğrenmesi salık verilen bir çocuğun, anlayabileceği bir cevap değildir bu.
- İyi de dede sen şimdi orada ne yazdığını bilmiyor musun?
- Yavrum bu Kuran'dır dedim ya...
- ......

Yine belli bir zaman sonra, Kuran-ı Kerim'in Türkçe mealini keşfediyorum...

Sonra mı ?

Dedem yine Cuma akşamları, Kuran okuyor. O'nun okuduğu surelerin mealini de ben, ardından yüksek sesle okuyorum...

Şimdi düşünüyorum da; insanlarımız "hoca" dedikleri ve tam teslimiyet içinde inandıkları kişilerden, ne kazıklar yemişler... Ne kadar cahil kalmışlar.
Kendi eğitimimi yeterli mi buluyorum? Kesinlikle hayır... Onun için hala öğrenmeye çalışıyorum.

Ben ve siz öğrenmeye ve öğretmeye gayret edersek; bu Vatan'ın Byrağı da inmez Ezan'ı da dinmez...

Herkesin, herkesten öğrenebileceği pek çok şey vardır. Yine bir anımı aktarayım...

Onsekizli yaşlarımdayım. Çok değer verdiğim bir ağabeyimin evine, küçük bir elektrik işi için gittim. Evin küçük kızı Ayşe beş yaşındaydı. İşim bittikten sonra, kahvelerimizi içerken Ayşe'ye takılmaya başladım. İnekler nasıl ses çıkarır, köpekler nasıl bağırı gibi şeyler soruyordum... Ve yine sordum:
- Ayşe, inekler bize ne verir?
Hiç duraksamadan;
- Ağabey, inekler bize hiçbir şey vermez. Biz onlardan süt alırız...

Beş yaşındaki kızdan öğrendiğim bu kavram, hayat felsefem oldu... Kimse durup dururken bana birşey vermez. Ben hak ediyorsam ve iyi bir üslupla istersem alabilirim...

Saygılarımla...
Allah'a emanet olunuz...

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 7:42 pm    ileti konusu: TÜRK MİLLETİNİN ALEMİFARİKASI ÜLKÜCÜLERDİR! Alıntıyla Cevap Gönder

Can Dosttum Kadir Bey,

İlginiz ve lakanız, takdire şayandır.
Çok teşekkür ediyorum.
ALLAH(c.c.)sizden ve size emeği geçen başta o çok kahraman ebeveyninizden ve merhum BAŞBUĞUMUZ olmak üzere herkesten razı olsun.
Öncelikle şu gerçeğin altını altı kalın çizgiyle çizmek istiyorum:

Hakiki Türklerin, içleri kadar dışları, dışları kadar da içleri saftır, temizdir,paktır...

Ülkücüler ise; bu nezih milletin özüdür, sözüdür, çekirdeğidir ve de imzasıdır.
Bu sebeple benim Ülküdaşlarımın başta gelen özellikleri TEK YÜZLÜ, TEK YÖNLÜ VE TEK NİYETLİ olmalarıdır.
Aziz BAŞBUĞUN yetiştirdiği öğrencileri evlatları- hüve hüvesine- aynen böyledirler.
Eksikleri vardır....
Hataları vardır....
Günahları da vardır.....
Çünkü onlar da bir insandır.
Onlarda olan Ülkücülerde bulunan tek ve eksiksiz özellik: İYİ NİYETLİ olmalarıdır.
Çünkü TÜRKLER, dünya coğrafyasına bu özellikleriyle tefeyyüz etmiş insanlardır.

Evet, Kadir Beyciğim, sizin ve bizim ve samimi arkadaşlarımızın şikayetçi olduğumuz kimselerin hiç biri ÜLKÜCÜ değildir!! Çünkü bunlar TÜRK çocuklarının beynini ve kalbini ifsat edenler- karıştıranlar -TÜRK değillerdir ki; ÜLKÜCÜ olsunlar!!
Ne olur izin verin Ülküdaşım, bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
TÜRK DEMEK SAMİMİYET DEMEKTİR!!
Samimiyetsiz (herkes hakkında suizanda bulunan-kötü düşünen-dedikodu-gıybet yapan.. yaratıktan İNSAN bile olmaz...Ya Türk...Ya Müslüman..Ya Ülkücü....
Rabbim çok daha iyi bilr...
Mümkün değil....

Hayır değerli Dosttum, otuz yıllık DAVA hayatımızda ne biz, ne siz ve ne de onlar...BÖYLE BİR ÜLKÜCÜ NE GÖRDÜK, NE TANIDIK VE NE DE DUYDUK...
Bir diğer ifadeyle;
NE YETİŞTİK VE NE DE YETİŞTİRDİK....
Bilmiyorum nerede yetiştiler....
Bilmiyorum nereden geldiler...
Anlamıyor nereden bittiler....
Bilmiyorum nereden çıktılar...
Büyük bir ihtimalle Kadir Bey, herhalde VATANSIZ, MİLLİYETSİZ, DEVLETSİZ, CUMHURİYETSİZ, BAYRAKSIZ ve de ATATÜRKSÜZ dindarların(affedersiniz, yanlış söyledim."Dincilerin" içinden geldiler(Not: Çok şükür, hepimiz çok iyi Müslümanlarız. Daha doğrusu olmak için çok çok gayret ediyoruz. Evet, bu anlamda "dindarlarız" Fakat "dinci" değiliz! "Dinci" sözlüğü bize, oduncu, kömürcü.. tuğlacı gibi kavramları hatırlatmaktadır) aramıza. ..içimize...Ocaklarımıza, dernek ve teşkilatlarımıza ve de Bozkurtların OTAĞI olan bu mekana.
Evet...bendeniz bu konuda böyle düşünmekteyim.
başka türlü bir izah yapamıyorum, bulamıyorum, getiremiyorum..
Genç yaşta bu kadar erozyonlaşmış ve bu derce çoraklaşmış insanlarım mevcudiyeti, bizi hayrete ve dehşete düşürmektedir.
Lütfen bir bakınız, bir kardeşimiz, bir yerde aynen şöyle diyor:
"Ne kadar İlahiyat Fakültesi mezunu medyada çıkan ve medyada konuşan Profesör varsa, hepsi AB'den ve ABD'den beslenmektedir."
Şu söze bir bakarmısınız DAVA Dosttum!
ALLAH aşkına şu cürete bir göz atınız...
İnsanın hele bir genç kardeşimizin bu kadar cesur ve bu denli acımasız, merhametsiz olmasını siz neye bağlarsınız?..
Ülkücü olmasına mı...
Hayır olmaz yahu....
Asla....
Çünkü Ülkücü bilir ki ve inanın ki; yüz yılların kaliteli ve seviyeli din adamlarını İlahiyat Fakülteleri yetiştirmiştir.
Onlardan bir çoğunu medyadan izlerken ALLAH biliyor ya son derce mutlu olmaktayız.
Çünkü hem iyi ve hem de güzel yetişmişl bu insanlar.
Her biri, sahalarında uzmanlar.
Bu dini bu mukaddes nizamı iyi biliyorlar, ses bayrağımız dilimizi çok güzel yazıyor ve çok işyi konuşuyorlar.
Bu insanları, bir çizgide karalamanın neresinde vardır ALLAH korkusu!!...

Yazık Oldu Türk Çocuklarına!!

Beyni, kalbi ve niyeti, din adına, daha iyi Müslüman olma adına.. yıkanmış bir sürü insan çıktı ortaya.
Biz onlara ve onlar gibilere katiyyen kızmıyoruz.
Suç, bunlara ve bu kardeşlerimize insanı, İslam'ı ve Türk'ü bu kadar yanlış, bu kadar kötü ve bu derece eksik anlatanların, öğretenlerindir ve yazanlarındır.
Her iki elimiz her iki dünyada bunların TÜRK ÇOCUKLARINI, DİN ADINA V ATANSIZ, MİLLİYETSİZ VE MİLLETSİZ, CUMHURİYETSİZ VE DEVLETSİZ KISACA D......Z YETİŞTİREN ZAVALLILARIN YAKASINDA OLACAKTIR!
Başta beyin ve yürek savaşımız, olmadı fizik savaşımız her yerde ve her zaman bozuk düzenle ve bozuk düzenin düzenbazlarıyla, yani bozuk niyetli insanlarla devam edecektir.
Din adına bu kadar kötülük, bu kadar günah ve bu derece soysuzluk olmaz yapılmaz ki kardeşim!!
Cumhuriyet, demokrasi ve laiklik adına bu kadar d...z, i......z, vatansız, milliyetsiz insan mı yetiştirilir yahu...
İŞİMİZ ZOR ALİ BEY İŞİMİZ ZOR BİZİM....
Bunlardan hangi biriyle uğraşacağız biz!!
Din adına bunca cinayetler....
Ve..bunca d....r....
Laiklik adına bu kadar soysuz, milliyetsiz ve hatta Atatürksüz insanlar...

Ahhh Milli Eğitim Ahhh!!!

Milli Eğitim....
Ne demek??
Ne demek olacaktır:
Millete has bir eğitim...
Yani...
MİLLETİ MİLLET YAPAN-TÜRK'Ü TÜRK YAPAN- MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERLE O MİLLETİ-YEDİDEN YETMİŞE KADAR- BESLEMEK VE DOYURMAK!!..
Evet....
Millli Eğitim bu demektir.
Hani nerede....
Bu eğitim: bin bir renk, bin bir tığnet, bin bir surat, bin bir niyet...li insan yetiştirmiştir.
Evet KADİR BEY evet...
İŞİMİZ ZOR BİZİM İŞİMİZ ZOR....
Bütün bunlardan sonra biz; FİKRİN, BİLGİNİN VE SEVGİNİN GÜCÜNE GÖNÜLDEN İNANAMAKTAYIZ.
EVET..ALLAH'TAN SONRA EN FAZLA İNANDIĞIMIZ VE GÜVENDİĞİMİZ GÜÇ; BEYİN VE KALP GÜCÜDÜR.
TÜRKLER OLARAK FİZİK GÜCÜMÜZE DE AYNI OARNDA İNANIYOR VE GÜVENİYORUZ.
Kadir Bey Dosttum, ben sözlerimi burada bağlamak istiyorum.
Bozkurtların otağında sizin gibi bir Ülküdaşımın varlığı beni her zaman mutlu etmiştir.Bunu ALLAH için söyler ve sizin de ALLAH için bilmenizi rica ediyorum.
Zira ben, her zman sizin beyin, kalp ve niyet gücünüze yürekten inanmaktayım.
Evet..siz tek kelime ile bir ÜLKÜCÜSÜNÜZ.
Samimi olan-diğerlerini muhatap kabul etmiyorum- Ülküdaşlarımın bunu böyle bilmelerini de ayrıca istirham ediyorum.

Gerçek Dostlar!

Kadir Bey, bizim için bu OTAĞ için çok önemli bir yöneticidir.
Onsuz, o olmadan bu mekanın sağlıklı(Ülkücüye yakışır şekilde) devam edeceğine ihtimal vermiyorum.
"Vuslatım" Dostumun hizmetini tabii ki takdir ediyoruz.
Onun bu değerli insanın yeri ayrı...
Kadir Bey'in yeri ayrı....
ben kısaca bunu ifade etmek istedim.
Lütfen kimse yanlış anlamasın....
Olmaz mı....
Gerçi biz Türk Ülkücülerin hiç bir zaman birbirimizi yanlış anlama gibi herhangi bir lüksümüz olmadı, bundan böyle ebede kadar da-inşallah- olmaycaktır!!!...
Saygı, sevgi ve dualarımla.
ALLAH(c.c.)'a emanet olunuz.

Not:
Eğer yanlış görmediysem,Saadet Partilili kardeşlerimizin söz konusu olan mitinglerinde, TÜRK Bayrağı yok denecek kadar azdı.
Böyle miydi....
Eğer böyle ise;
Üzüntülerimi ve endişelerimi bir kez daha iletmek istiyorum.
Ayrıca bunun altını da kalın çizgilerle işaretlemek istedim.(B.E.)


En son Bedii tarafından Sal Haz 27, 2006 9:48 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pzr Şub 19, 2006 8:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Esselamunaleyküm Bedii ÜLKÜDAŞ'ım yazılarınızdan her zaman büyük keyif alıyoruz aile cek yazılarınızı yorumlarınızı daha sık görmek isteriz.ALLAH (c.c.) sizlerden razı olsun.ALLAH´a (c.c.) emanet olun...

Selam, saygı ve dualarımızla...

ALLAH (c.c.) TÜRK´ü korusun ve yüceltsin...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 12:06 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Rahmanın Adıyla, Rahmanın Selamıyla.

Aziz Dostlar,
Can Ülküdaşlarım;
Şu anda,Saadet Partisinin İstanbul Çağlayan meydanında, İnanca Saygı Zalimlere Lanet mitingini izlemekteyim.
Böyle bir konuda, on binlerce insanın toplanmış olması, beni fevkalade mutlu etti.
Gerekliydi....
Tam zamanıydı...
İki cihan Nebisinin saçının tek bir kılına yerler-gökeler; dünyalar ve ukbalar ...feda olsun.
Emeği geçenllere teşekkür ediyorum.
Mitingi takip ederken kimi zaman sesiz ve kimi zaman sesli -içimden ve dışımdan-kendime hep şunu sordum durdum.
Bir süreden beri, VATAN birliğimize, MİLLET bütünlüğümüze ve DEVLET bekamıza bunca saldırılar yapılırken, bu insanlar nerede idiler?. Bu kutsal kavramlar adına böyle bir miting yapma ihtiyacı niçin hissetmemişlerdir??
Bir kez de size sormak istiyorum arkadaşlarım
Deymezmiydi....
Vatan için...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için...
Türk milletinin birlik ve beraberliği için...
Daha açık ve doğrusu:HER İKİ DÜNYA SAADETİMİZ(....) İÇİN...
Neden luzum görmediler dersiniz??
Dostlar,
Biliyorsunuz, "Benim vatanım, benim milletim ve benim devletim" demeden -diyemeden-"Benim dinim, benim Peyyagmberim..benim namusum, benim şerefim.."demek mümkün mü??
Değil vallahi..billlahi...
(Not: itirazı olanlar lütfen konuşsun!)
"ELVATANU ELVATAN, HUBBÜLVATANÜIMİNELİMAN" (Ahhh vatan ahhh vatan..Vatan sevgisi imandddandır!)diye haykıran şanlı Peygamberimiz değilmiydi??
Cenab-ı Resulün, 27 kez- bizzat- sefere iştirak etmesinin sebebi neydi??..
Elbette ki vatan müdefası idi.
Dostlar,
Saadet partilili kardeşlerim.
"İSLAM BİR BÜTÜNDÜR. VATAN, MİLLET, DEVLET, BAYRAK ilaahir. BU BÜTÜNÜN BİRER MUKADDES UNSURLARIDIR.
Ne olur size rica ediyorum.
Başta kendi çocuklarınıza ve daha sonra da bütünTürk çocuklarına şu dini şu ulvi nizamı bir bütün olarak tanıtın, öğretin! Yaşayın..yaşatın..
Vatan olmadan din ve O'nun şanlı Peygamberi olmuyoır; Bayarak olmadan da ne şeref ve de namus muhafaza edilebiliyor.Devlet ayakta dırmadan hiç birisi ne yaşanabilniyor ve ne de yaşatılabilniyor.
Çünkü DİN BİR BÜTÜNDÜR.
Milli ve manevi kavramların tamamından meydana gelen ilahi bir nizamdır.
Bunu niçin anlayamıyoruz , peki, biz neden anlatamıyoruz ALLAH'ım!! NİÇİN?!!!..NİÇİN?!!....
Yazıklar olsun..
Bu milletin aydınlarına...
Bu milletin münevverlerine...
Bu milletin diyanetine...






Bu sözlerin üzerine,kaynak da Rasulullah olduktan sonra itiraz edecek bir Müslüman olacağını sanmıyorum.Ben Türk motifinden adeta sakınan utanan kardeşlerimize bir örnek ile seslenmek istiyorum.Bu sitede iki kez gündeme getirdiğim,Mart ayında ölüm yıldönümü de olması nedeniyle,tekrar gündeme getirilecek olan Isparta’lı Mücahit Hafız İbrahim Demiralay’ın hayatını,düşüncelerini,mücahit ve ilim yönünü bir kez daha gündeme taşıyorum.
Tam yeri ve sırasıdır.Bir ilim adamı nasıl olur gözler önüne sermek istiyorum.Çünkü bu kahramanı tanıyan çok az insan var.Bu şerefli Türk oğlu Türk’ü bu satırlarda anmak,hem Hocam’ın sorduğu soruya bir cevap,hem de değerbilirlik adına;benim omuzlarımda bir sorumluluk ve bir görevdir.Allah yolunda cihat ettikleri yalanlarıyla,hak etmeden mücahit ismini taşıyanlara;cihatın nasıl yapıldığını göstermek,kimlere mücahit denileceğini ortaya koymak,kahramanların ve ilim adamlarının sahtesi ile gerçeğinin mukayesesini yapmak yolunda kaleme aldığım bu çalışmada Yüce Allah cc beni utandırmasın.Geçen yıl ülkü ocakları Isparta teşkilatı tarafından yapılan anma gecesinde bu konuda bir konferans veren Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat fakültesi profesörü Prof.dr.İsmail YAKIT ile,bizzat Sn Demiralay’ın anılarını yayına hazırlayan ayni üniversitenin değerli hocalarından edebiyat ve tarih bölümü dekanı prof.dr Bayram Kodaman’ın eserleri kaynak alınmıştır.
Türk İSLAM ÜLKÜSÜNÜ hakiki anlamda ruhunun her zerresinde yaşamış,hayatına uygulamış bu ismi unutulmuş kendisi toprak olmuş değerli büyüğümün üzerinde neden bu kadar önemle duruyorum.Bunun cevabını hayatını özetlediğim zaman,değerli ülküdaşlarımız
Daha iyi anlayacaklardı.İşte özgeçmişi.
Hafiz Ibrahim Demiralay ( 1883 - 29 Mart 1939 )
1883 te Ispartada doğdu, Isparta Rustiyesi ile Fatih Medresesini bitirdikten sonra Müderrislik icazeti aldı. 1911-1912 yillarinda Isparta Idadisinde Din Bilgisi dersleri okuttu. Bir ara Bidayet Mahkemesi üyeliginde bulundu. Izmir'in Yunanlılar tarafından işgali ve Batı Anadoluda saldırıya geçmeleri üzerine Isparta Mudafaa-i Hukuk Cemiyetini kurarak ilçe ve köylerden topladığı kuvvetlerle "Isparta Mücahitleri" adı altında Nazillli Cephesine gönderdi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşundan ölümüne kadar 6 dönem Isparta Millet vekilligi yaptı. 11 temmuz 1920 de Meclis kararıyla izin alarak gönüllülerden oluşturdugu, önceleri Timur Alayı adını alan kuvvetlerle Kuvvayi Milliyeyi Kurdu. Daha sonra Demiralay adını alan bu birlik düzenli ordu içinde 57. Tümen içinde yer aldı. Cephede fedakarca hizmeti nedeniyle Kırmızı Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası ile odüllendirilmiş ve madalyası 23 Mart 1925 de TBMM genel kurulunda ilk kez yapılan törende takılmıştır.
Düşman İşgallerine Karşı Isparta’dan İlk Tepkiler: Yunanlıların İzmir’e ayak bastığı duyulur duyulmaz, Anadolu’nun diğer yerlerinde olduğu gibi Isparta ve kazalarında da olağanüstü bir heyecan oluşmuş, halt galeyana gelmiştir. İzmir’in işgalinin ilk günü 15 Mayıs’ta bütün Yalvaçlılar İstanbul’da Sadrazamlığa işgali kınayan protesto telgrafları gönderdiler. Bu telgrafta; “Biz namusumuz ile yaşayacağız, namusumuz ile öleceğiz. Türk milleti zilletle yaşayamaz. Bu kadar hakir bir millete katlanarak yaşamak isteyen bir Türk ve Müslüman düşünülemez. Biz daha ölmedik. Büyük hakanımıza şanlı tarihimizin son kurbanı olacağız. Gayret borcumuz, ya İzmir ya ölümdür. Vatan için ölmeye âmâdeyiz” deniyordu. Yine aynı gün Keçiborlu, Uluborlu ve Şarkikaraağaç işgallere tepki göstermiştir.

İlçelerde bu gelişmeler meydana gelirken, Isparta’da millî mücadelenin öncülerinden olan Hafız İbrahim (Demiralay), memleketi olan Gelendost’un Afşar nahiyesine gelerek, evinde yörenin ileri gelenleriyle vatanın içinde bulunduğu durumu görüştü ve bu görüşmelerin sonucunda; “İzmir’in işgali meselesini İstanbul Hükümeti’nin siyaset masası değil, ancak Türk’ün kendi kuvvet ve silahı halledecektir” denilerek halk silahlı direnişe çağrıldı. Yine Isparta’da millî mücadelenin önderlerinden olan ve o günlerde henüz 22 yaşında olan Akkaşzâde Süleyman Turgut da Gençler Yükselme Cemiyeti Başkanı olarak Hafız İbrahim’le birlikte bütün Ispartalıların hislerine tercüman olarak Isparta’da bir protesto mitingi yapılmasına önayak oldular. 11 Haziran 1919’da Hükümet Konağı önündeki meydanda 15.000 kişinin katıldığı büyük bir miting düzenlendi. Mitingde alınan kararlar İtilaf Devletleri temsilcilerine ve Paris Barış Konferansına telgrafla bildirildi.

O günlerde İzmir’den gelen bazı Ispartalıların Yunanlıların yaptığı insanlık dışı mezalimi anlatmaları üzerine halk büsbütün galeyana gelmiştir. Hafız İbrahim bu haberleri duyar duymaz Isparta halkını cihada davet etti. Bu davet üzerine tüm ahali Isparta’da toplanmaya başladı. İlk protesto mitinginin üzerinden daha 10 gün geçmeden 20 Haziran 1919 özellikle şehrin pazarı olması münasebetiyle Çarşamba günü Isparta’da ikinci bir miting yapıldı. Yaklaşık 18.000 kişinin katıldığı bu büyük mitingin öncekinden farkı silahlı bir toplantı ve gösteri olmasıdır. Mitingin başlangıcından sonuna kadar, şehrin bütün camilerinin minarelerinden tekbirler getirildi, halk Allah için cihada davet edildi. Oradakiler de bu davete yemin ederek söz verdiler.





Beyannâme:

" Ey Müslümanlar; sefil ve çıplak Yunanlılar’ın mülevves ayakları altında ezilen muazzez topraklarımızın hayat ve namusu perişan edilmiş zavallı dindaşlarımızın imdadına koşmak zâtiyyen her ihtimale karşı Isparta’mızı da muhafaza ve müdafaa etmek üzere, Allah’ını, Peygamberini, dinini, vatanını bi-hakkın seven Müslümanlara hayatını, servetini fî-sebilillah feda etmek farz-ı ayın olmuştur. Yoksa, kavm-i benî İsrail'e mahsus olan zillet ve meskenet ile namus-ı vatan muhafaza edilemez. Ecdadımız hayatlarını istihkâr ederek parlak kılınçlarıyla kainata yön aldırmışlardır. Biz onların evladı değilmiyiz? Eski Yunan muharebesinde Dömeke kalesini 6 günde süngülerine itaat ettiren Isparta gazileri değil midir? Çanakkale’de Anafartalar’da aslanlar gibi çarpışarak düşmanın kızgın ateşlerine göğüs geren ve milletinin sebe-i ihtiramında namını şerefle yâd ettiren 36. Alayın efradı kimlerdir. Evet! Isparta kahramanlarıdır ve kökünde Isparta namına camii havlisinde vaktihâne önünde cihâd sancağı altında toplanacak olan mücahitlerimizin büyük bir fedakarlıkla namus-ı vatanı müdafaa ve İzmir vilayetimizi istirdât edeceklerine şüphe etmem. Esasen vatanım uğruna hayatımı fedaya hazır olduğumu huzurunuzda yemin ile beyan ettim. Siz de kabul ettiniz. Başınızda olduğum halde Cenab-ı Hak’a ahdimi din ve vatana karşı vazifemi hâlisâne ifa etmek istiyorum. Buradaki ailenizin maişetini temin, harçlığınız, silahınız, ihzâr edilmiştir. Memleketimizin eşraf, mu'teberânı her veçhile fedâkarlık ediyorlar. Artık eli silah tutanları vazife-i vataniyeye davet ediyorum. Nusret-i İlahiye bizimledir. (Vecahidû fillâh) ilh... "





21 Haziran 1335 Isparta Mili Müdafaa-i Vataniye Heyeti nâmına Tahir Paşazâde İbrahim
Isparta’da Millî Teşkilatlanma ve Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti:.
Mondros Mütarekesinden sonra Anadolu’nun diğer yerlerinde olduğu gibi Isparta’da da cemiyetler kuruldu. Bunların başında Cemiyet-i İlmiye ve Gençler Yükselme Cemiyeti geliyordu. Isparta’da milli hislerin uyanması, bilinçlenmesinde ve kamuoyunun oluşmasında bu cemiyetlerin büyük rolü oldu. Bu cemiyetler düşmana karşı mücadele gündeme gelince Isparta Millî Müdafaa-i Vataniye Heyeti adı altında faaliyet göstermeye başladı. Bu arada İstanbul Hükümeti’ne sadık bazı mülkî idarecilerin milli yapılanmaya karşı olumsuz davranışları da oluyordu. Bütün olumsuz gelişmelere rağmen Heyet-i Temsiliye’nin aldığı olumlu tedbirler neticesinde 21 Eylül 1919’da Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti resmen kuruldu. Aynı günlerde Isparta mutasarrıflığı İstanbul Hükümeti ile bağlantısını keserek, Heyet-i Temsiliye’ye bağlandı. Bu bağlılık ve Isparta’daki milli teşkilat ve alt birimleri 27 Eylül 1919’da bir telgrafla Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal’e bir rapor halinde bildirildi. Mustafa Kemal Paşa da bir gün sonra gönderdiği cevapla Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini bu faaliyetlerinden dolayı taltif ederek başarılar diliyordu.

Artık Ekim 1919’dan itibaren Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Isparta’da tek otorite olarak her türlü sosyal ve siyasi olayları kontrolü altına aldı. İlk aşamada batı ceph,esinde Yunanlılara karşı mücadele eden milis kuvvetlerimize, ardından da daha sonra bölgeye gönderilen düzenli birliklere maddi, manevi ve insan gücü olarak yardımlarda bulundu.

Isparta ve havalisinden toplanıp, cepheye gönderilen mücahitler cephede canla başla mücadelelerine devam ederken Hafız İbrahim, Mustafa Kemal Paşa’nın izniyle Fevzi Paşa’nın da isteği üzerine yeni bir kuvvet oluşturup, cepheye sevk etmek üzere görevlendirildi. 1920 yılı Ağustos ayı başlarında Ankara’dan Isparta’ya gelen Hafız İbrahim hemen hazırlıklara başladı ve üç gün içinde 100 süvari ve 200 piyadeden oluşan gönüllü teşkilatı meydana getirdi. Bu kuvvete “Demiralay” adı verildi. Aynı zamanda Demiralay’ın komutanlığını da üzerine alan Hafız İbrahim birliklerinin başında derhal cepheye hareket etti. Cepheye hareket ederken TBMM’ne bir telgrafla bilgi verirken şu ifadeleri kullanıyordu: “Cenâb-ı kâdir mukaddes gayemize bizi vasıl edinceye kadar silahlarımızı düşman sinesinden ayırmayacağımıza yemin ve alayın bayrağı altında ruhumuzu teslim etmeye imanımızla karar verdik”. Mustafa Kemal Paşa da Büyük Millet Meclisi adına gönderdiği cevabi yazıda vatanın korunması konusunda gösterdiği hassasiyet ve fedakarlığından dolayı Isparta sancağına teşekkür etti.

Demiralay, cepheye ulaştıktan sonra Sarayköy, Buldan-Güney-Çal cephelerinde düşmana karşı mücadelesinde olağanüstü başarılar göstererek destanlar yazdı. Bu yüzden Batı cephesindeki başarılar içerisinde Demiralay’ın ayrı bir yeri vardır. Başarılarından dolayı TBMM ve Batı cephesi komutanlığının sürekli olarak takdirini toplamıştır. Demiralay, 2 Aralık 1920’de düzenli ordu içine alınmış ve 39. Piyade Alayı adıyla sonuna kadar millî mücadelede yer almıştır
İşte Allah sevgisi,Rasulullah aşkı,din adamlığı,mücahitlik budur.Türk tarihini çok iyi bilen,Timurdan çok etkilenerek oğluna ve alayına Timur adını koyan bu kahraman;cephede savaşmayı,vekil koltuğuna tercih etmiştir.İnandığı ve eğitimini aldığı din olan İslam,bu büyük insanın Türklük bilincini asimile etmemiştir.Yüksek ruhunda Türk –İslam ülküsünü doyasıya yaşamış ve bu ülküye mükemmel bir örnek teşkil etmiştir.
Değerli hocam;İstiklal marşımız okunurken oturma saygısızlığında bulunan,Türk Bayrağı ve isminden ürperen adeta kriz geçiren,din adına insanların yüksek ruhlarını çıkarları doğrultusunda sömüren insanlar da islamız diyorlar;İlim sahibi
Yüksek ruhlu insan Hafız İbrahim Demiralay da.Cihat ediyoruz diye,son Türk Devletini yıkmaya uğraşanlar da islamız diyorlar,malını mülkünü bu davaya adamış Hafız İbrahim de.Şimdi buradan soruyorum ülküdaşlarıma ve tüm vicdan sahibi milli görüşcülere;siz bu dini Osmanlının son müderrislerinden birinden daha iyi mi biliyorsunuz?O Atatürkün önderliğini kabul etmiş ve bu mücadelede yer almış iken,sizlere ne oluyor da bu Cumhuriyete saygısızlık ediyorsunuz?Atatürkten sonra bu devletin son derece kötü yönetildiğini ben de söylüyorum,ama bu devleti yıkacak davranışlara girmeyi,bu dini alayınızdan iyi bilen Merhum Mehmet Akif Ersoyun yazdığı istiklal marşına şaygısızlıkta bulunmanızı mı gerektirir?
Yıkacaksınız da ne kuracaksız yerine.Hangi refah,hangi selamet,hangi saadet,hangi adalet ve kalkınma?Dindar olurken Türk de olmayı neden içinize sindiremiyorsunuz?İşte bir örnek veriyorum size.Ben bir hayal aleminden bahsetmiyorum.Milli mücadelede binlerce din adam yer aldı.Siz;peşinden gittikleriniz bu dini onlardan iyi mi biliyor?Sizler yatarken,biz bu uğurda binlerce şehidi boşu boşuna mı verdik?Siz ülkücüleri cemaatleştirip de yozlaştırmaya çalışırken,sol ile ayni amaca hizmet ettiğinizin farkında değilmisiniz?Ayni eller tarafından kullanılan kuklalar durumuna düştüğünüzün farkında değilmisiniz?Ama and olsun ki;ben ve benim gibiler,ülkücüyü cemaatleştirmeye çalışanlarla sonuna kadar mücadele edecek ve bunu haykırmaktan vazgeçmeçmeyeceğiz.Rahmetli başbuğun vakt-i zamanında söylediği bir sözü burad yazıyorum.Bundan dönen ülkücüye yazıklar olsun."BİZ SOL İLE OLAN KAVGAMIZ YÜZÜNDEN,SAĞ İLE OLAN KAVGAMIZI ERTELEDİK"
Evet bu dava sürecektir.Sizler bizi karşınıza alıp alay ediyor ,aşağılıyor ve bir yerlere çekmeye çalışıyorsunuz.Ama şunu bilin ki,bizim gibiler yaşadığı,elimiz ayağımız tuttuğumuz sürece buna asla izin vermeyeceğiz.Defalarca bu sütunlardan ilan ettim.Bir kere daha ediyorum.Bu devleti yıkmaya kalkışan her gurup bizim hasmımızdır.Gün gelir bu hesaplaşma yapılır.Bedii Hocam kusura bakmasın.Ben onun kadar
düşünceli davranamıyorum.Çünkü içim kanıyor.Bizim aslanlar gibi evlatlarımızı,mistik uyuşuk kedi haline getirip de,bu ülkeyi yemeye niyetli olanların hizmetine vermelerine daha fazla katlanamıyorum.Nereden gelirse gelsin,ölüm takdirimiz ise hoş geldi sefa geldi.Ama bilsinler ki ülkücü asla teslim olmayacaktır.Bu Cumhuriyeti kanı,canı bahasına savunmaya devam edecektir.Bu yoldan dönersek,bu milletin bize verdiği emekler gözümüze dizimize dursun.Yediğimiz lokmalar da kan ve irin olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 3:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Din ve dini eğitim konusu, öyle saptırmalara açık bir konudur ki, düşüncelerimi tam olarak aktaramıyorum.

Olur da; din istismarcılarının eline bir tek kelime veririm, onlarda bu başlığı da sobote ederler diye korkuyorum. Amacı belli olan bu insanlar; en iyi niyetli yaklaşımları bile, kendi sapkın düşüncelerini, genç beyinlere şırınga edebilmek için, bir basamak olarak, bir fırsat olarak değerlendiriyorlar.

Bunun nedenini; Bedii Bey'in aktardığı gibi, gerçekte MİLLİ EĞİTİM olamayan, sözde Milli Eğitim kurumlarına bağlıyorum. İstisnalar kaideyi bozmuyor. Gerçekten çok iyi yetişmiş ve bildiklerini öğrencilerine en iyi biçimde aktaran öğretmenlerimizi tenzi ediyorum. Onlar, çarpık müfredata rağmen, gerçek Milli Eğitim vermeğe çabalıyorlar...

Milli eğitimdeki boşluklar, kendilerine değişik sıfatlar yakıştıran kişilerce, kendi çıkarlarına hizmet edebilmek için, kullanılıyor. Gördüğüm kadarıyla; bunların ortak özellikleri, kolayca kandırabilecekleri kişiler üzerinde yoğunlaşmalarıdır. Bir kaç denemeden sonra, kandıramayacaklarını anladıkları kişilerden, derhal uzaklaşıyorlar. Kolay lokmaları tercih ediyorlar. Biraz dini bilgisi olup, onların sıcak ve samimi görünen sahte yüzlerine inanmayan, din adına söyledikleri lafları çürüten, insanlardan kaçıyorlar.

Kaçıyorlar; çünkü zayıflar, çünkü onlarda yaptıklarına, savunduklarına tam olarak inanmıyorlar. Bu dünyadaki maddi menfaatleri için, öbür dünyadaki cehennemlerini hazırlıyorlar. Ben onları, basit dolandırıcılar olarak görüyorum. Aynı misyonerler gibi...

Onlar kapitalist, emperyalist düzenin kuklalarıdır...

Herşeyi Allah'ın hikmeti diye yutturabilmek, dini psikolojik savaşta araç olarak kullanabilmek, medeniyetler çatışması çomaklayabilmek için, emperyalist sistem, insanların mütevazi bir biçimde ve medeniyete ayak uyduran bir gelişme içinde süregelen dini inançlarını, inatlaşma gibi çeşitli psikolojik tekniklerle, bilerek ve isteyerek kullanmaktadır.

İslam bilgini vs. olarak, çok iyi yetiştirdikleri ajanlarını içimize sokup, hoşgörü ve akıl dini olan İslamı, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışmaktadırlar.

Vatan-Millet-İslam; birbirine sımsıkı tutunmuş, ayrılamaz kavramlar iken, ümmetçilik gibi, kürt faşizmi gibi savsatalar ile parçalanmaya çalışılmakta.

Vatan ve Bayrak olmadan, ne özgürlük olur, ne İslam yaşanır, ne de insanca yaşanır...

Bir parça boşluk yakaladılar, derhal değerlendirip, misyonerlik faaliyetlerine hız verdiler. Ya...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurt65
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 05, 2006
İletiler: 15
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 5:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ecdadımız dört kıtada hüküm sürmelerinin ardındaki güce bakdığınızda osman gazinin kuranın önünde ayağını uzatmayıp sabaha kadar oturmuş vaziyetde bulunması bayraklarındaki ilahi kelimetullah gönüllerde ölürsek şehit kalırsak gazi buvatan uğruna analarımız bacılarımız birer siper ve daima dudaklarda allah ve resulünün aşkı onları bugünlere getirmiş va dört kıtaya hüküm sürmelerine sebep olmuştur böyle yaparken analarımız bizleri askere yollarken peygamber ocağına göndermekde buşuur ilede davullarla zurnalarla yolcularlar ama gel görki şimdileri bu şuur yerini boş meşgalelere bırakmış ve insanlarımız vatanı milleti birbirine düşürmek için tv gazeteler işbirliği yapıp halkı galayana getiriyorlar tabiki vatan olacak ve bu vatanın fertleri dini ve geçmişden süre gelen kültürlerini yaşıyacaktır böylelikle dış ve iç düşmanlara karşı dimdik ayakda duracaklardır ama bu bir gerçekdir allahın emir ve yasaklarını hassasiyetle yerine getirir ve rasulünün sünnetlerine uyarsa vatanı içinde bayrağıiçinde canını varmekden çekinmez
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 5:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Vatan,bayrak,sancak kavramları da bizler için dinimiz kadar kutsal kavramlardır.Bunları korumaktan aciz milletler,düşkünlüğü peşinen kabul etmişler demektir.Bunlar korunmadan,tevhid sancağı korunamaz.Bunlara sahip çıkılmazsa;bu gün o bayrağını yakanlar,yarın o tevhid sancağını da ,yüce kitabı da ayaklar altına alırlar Allah korusun.Bu gün geldiğimiz noktada ,milletimize yapılan en çirkin saldırılardan birisi de;millet ile ordunun arasını açmaktır.Bu vatanın ,bu bayrağın,bu din'in korunması için orduya ihtiyacımız vardır.Orduyu din karşıtı gibi göstermek,komuta kademesine hakaretler yağdırmak gibi davranışların tek amacı ,MİLLETİN ;ORDUSUNA OLAN GÜVENİNİ SARSMAK AMACI TAŞIMAKTADIR.Türk ordusu falanca paşanın ya da filanca paşanın ordusu değildir.Ordu milletin ordusudur.Millet kim?Sen ,ben,o.O halde ordu da bizimdir.Komutanların kötü olur savaş kaybedersin.İyi olur kazanırsın.Tarihte hiç başarısız ya da beceriksiz komutan görmedik mi?
Kurumlar,asla kişilerin şahsı ile özdeşleştirilemez.Devlete hizmet eden herkes o koltukları bir gün bırakır gider.Ama Devlet ayakta kaldığı sürece,kurumları süreklidir.Bu bakımdan kimse Türk ordusuna dil uzatamaz.Danıştaya,Sayıştay'a,Anayasa Mahkemesi'ne,tüm adalet kurumlarına,devletin hiçbir kurumuna dil uzatamaz.Herkes ;en başta bu ülkeyi idare eden başbakan bu kurala riayet edecektir.Burası kimsenin babasının çiftliği değildir.Menderes ile başlayan bu bu tavırlar,özal ve rte ile doruğuna çıkmıştır.Millet bunlara mahkum değildir.Götürür; yapacak olanları getiririz.
Yarın bir gün hocamın başlıkta belirttiği maddi ve manevi değerlerimizi,iç ve dış düşmanlara karşı koruyacak olan tek güç Bu ORDUDUR.BU DEĞERLERİ,O MEYDANLARDA BAĞIRANLAR DEĞİL,BU MİLLETİN DÜZENLİ ORDUSU KORUYACAKTIR.
Bunun farkında olan Atatürk,İstiklal harbinde,kongreleri müteakip derhal düzenli ordunun kurulması için harekete geçmiştir.
Bu bakımdan ORDUMUZ hakkında konuşurken dikkatli olalım.Ordumuza yapılmış hakaret,bizim şahsımıza yapılmış demektir.Milli görüşçülerin Ordumuz hakkında beslediği fikirleri çok iyi bilen bir insan olarak,bunları da açıklıyorum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 6:22 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Kadir21 Kardeşim,

Söylediklerine bende biraz katkıda bulunmak isterim,

Dış güçler ve onların ülke içindeki maşaları ...

Baktılarki artık sağ -sol olayı yok..

Laikliğe inanan devlet kurumlarını ve kişileri DİN düşmanıymış gibi gösterip..

Bu kurumlar ile kişileri , TÜRK milleti ile çatıştırmak istiyorlar..

Ülkede uygulanan senaryo tamamen bunun üzerine kurulmuştur...

Bakınız bu senaryo uygulanmaya konulduğu için artık bölücü örgütte sessiz bir bekleme dönemine girdi...

Bu senaryo sayesinde BU vatanın evlatları birbirini yiyecek ...

Onlarada gün doğacak...

Bu Devleti ..Bu Milleti zaafa uğratmak için tüm hainler birleşmişler,

Ellerinden geleni yapıyorlar...

Kimisi Etnik kökeni...

Kimisi Dini...

Kimisi İstiklal Marşını...

Kimisi Bayrağı....

Kaşıyor....


Ama bu arada TÜRK MİLLETİNİNDE SABRI TAŞIYOR...


Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Ogul50
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 11, 2006
İletiler: 211
Şehir: Almanya

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 6:48 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kaganos abi senin dediklerine katilir ve sunu da söylemek isterim TÜRKIYE cumhuriyetimiz büyük gücler tarafindan bölünmek isteniyor ve bu bölünmek icinde böyle dini ve baska degerlerimizi ortaya atarak aramizdaki birligi bozmak ve kardesi kardese vurdurmak istiyorlar. tarihimizde hic bir türk imparatorlugumuz billegi büküldügü icin yikilmamistir bizi hep icimizden bölmüstür dis gücler. yeniden demek istiyorum biz türkler ve türkiye cumhuriyetinde yasayan vatandaslarimiz birligi ve aramizdaki kardesligi tutabilirsek hic kimse bilegimizi bükemez. biz ülkücüler bütün türklere ve milletimize örnek olmaliyiz. biz artik onlara esas hak yolunu göstermeliyiz. bunu basaracagiz inaniyorum ülkümüze ulasmak icin, kizil elmaya ulasmak icin mücedele etmeliyiz......... bizi böyle din mi önemli türklük mü diye sorular yikamaz..... cünkü bizim ülkümüz TÜRK-ISLAM ülküsüdür. alllahin nizamini dünyaya dagitacagiz böylece. ülkücülük kavrami zati müslümanlik ve türklük kavraminin karisimidir. bu nedenle bu cevap cok anlamsiz ve bize sorulacak soru degildir. biz türkler allahin kiliciyiz...... peygamberimizden en sonra en iyi islamiyeti yasatan milletiz. bu vatan ve türklük olmasa allah göstermesin hak yolu allah yolu olmazdi bu yalan dünya da. saygilarimla.....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 7:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli kardeşim kaganos;
ben de isabetli yorumunuz için sizi tebrik ediyorum.Bu ülkede artık sol sağ meselesi diye bir mesele kalmamıştır.Bu çok doğru.Geçmişte aleviler üzerine bir oyun oynanmaya kalkışıldı,çok şükür bu da milletimizin sağduyusu ile daha başlamadan söndürüldü.Bakın ben size sizin de çok iyi bildiğiniz bir şeyi söyleyeyim.Bu gün gelmiş olduğumuz noktada,komünistler ile dini görünümlü vatan hainleri tam bir ittifak halinde.Bunu söylerken içim sızlıyor ama,bu ülkede kızıl ve yeşil olmak üzere iki türlü komünist var.Bakın sol demiyorum.Dikkat edin komünist diye ayırıyorum.Bu milletin; devletçi politikasına nasıl komünistler sahip çıkıp da,devleti milletten soğuttularsa,bu yeşil komünistler de milletin dinine sahip çıkmaya ve üzerine ipotek koymaya kalkışarak devletle milletin arasındaki yolun üzerine oturdular.Bu neden böyle.Bu ülkede komünizm dışında hiçbir şey bu devleti yıkmada başarılı olamaz da ondan.
Ama sen milleti bir güzel; sınıflara,halklara,cemaatlere bölersen,bir de ahlakta bozulma oluşturabilirsen,dili de bozarsan,gelenek,görenek,kültürü de darmadağın edersen;buna dayanmak güç tabii.Neden böyle konuşuyorum?Taktiklerine bakarsanız görülecektir.İki gurubun ortak düşmanı Atatürk,iki gurup ayni örgüt tarzında çalışıyorlar.Propaganda usulleri ayni.İki gurup da devlet düşmanı.Belediyelerdeki tutumlarına bakın.Ben inceledim.Çalışmaları polüt büro üyeleri tarzı.Siz ...... belediyesi nasıl yönetiliyor biliyormusunuz?Bu yazdığım 94 yılları.Parti de fazilet partisi.Sabah 8.30 dolayında daire müdürünün odasına kılıksız bir adam geliyor.Bir gün öncenin faaliyet raporlarını alıyor.Elindeki küçük kirli bir kağıda yazılmış,o günün yapılacak işlerinin programını veriyor.ÇAYINI İÇİNCEYE KADAR BU İŞ BİTİYOR.Ve çekip gidiyor.Belediye dışarıdan idare ediliyor.Başkanmış,daire müdürüymüş hepsi hikaye.İdare partiden yapılıyor.Gelelim bunların bu günkü çömezlerine.Bu gün gidin akepeli belediyelerde memura uygulanan muameleyi görün.Emekliliği dolduğunun ertesi günü adamlar akıl almaz görev değişklikleriyle emekliliğe zorlanıyor.Bugün çöp işlerinde görev yapan veteriner hekim var belediyelerde.Adama kavşaklarda,temizlik aracı saydırıyorlar.Bu adam et,gıda denetimi yapacağına,atıl vaziyette işkenceye maruz kalıyor.ŞİMDİ BEN SİZE SORUYORUM.Bu tarz idareyi komünist sistemden başka bir sistemde görebilirmisiniz?Nedir bu adamcılık?Nedir bu memurla uğraşma?Bu adamlar çiftçi düşmanı,bu adamlar memur düşmanı,bu adamlar işçi düşmanı,bu adamlar herkese düşman?Peki kiminle dostlar?Bu resmen bir sınıf hakimiyetidir.BUNUN ADINA LİTERATÜRDE TEOKRASİ DENİLİR.
Bakın güleceksiniz belki;bu kadar rastlantı olur mu?Adamların şehir meydanına kurdukları tanıtım ve propaganda filimlerindeki fon müziği bile Rus müziği.Gidin bir tanesinin fon müziğini dinleyin.Ben çok dikkatli bir insanım.Böyle ayrıntıları hiç kaçırmam.Hangi birini yazayım bunların marifetlerinin?Bunlara oy verenler resmen komünizmi bu ülkeye sokmaya çalışıyorlar haberleri yok.Biz kızılla başettik.Ama o zaman arkamızda millet vardı.Millet namusunu,dinini düşünerek bize yardımcı olmasa da güçlük de çıkarmadı.Peki şimdi bunların arkalarına aldıkları bu kadar cemaat ile,bize nasıl bir yola taş koyma içinde olduklarını görmüyor muyuz?Neden buralara kadar gelip de,bizim aslanları,cemaat elemanı uyuzlara; mıymıntı,ruh gibi dolaşan,iki kazı güdemeyenler haline getirmeye çalışıyorlar?BU KADAR LAF YEDİKLERİ HALDE NEDEN BURAYA GELMEKTEN VAZGEÇMİYORLAR?iŞTE ÜLKE ,BU İKİ DANIŞIKLI DÖĞÜŞ GURUBUNUN HARP ALANI OLMUŞ.pEKİ BENİM ELEMANLARIM CEMAAT ELEMANI OLUP BUNLAR GİBİ UYUZLAŞIRLARSA,BEN KİMİNLE SAVAŞACAĞIM?iŞTE OLAY BU.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 7 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1