Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ATSIZ ATA'MIZI ANIYORUZ
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Altaylardan-T
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 04, 2006
İletiler: 103
Şehir: Almanya

İletiTarih: Sal Arl 11, 2007 10:26 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Yırtıcılar az yaşar...
Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir... .
Hüseyin Nihal Atsız .


Ruhun sad, mekanin cennet olsun Atsiz Ata..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Arl 12, 2007 7:23 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ATSIZ
Bir Lider.
Türk Milliyetçisi.
Bir Yiğit Bozkurt.
Asrımızın Bilge Kağanı.
Türkçülüğün Sembol İsmi.
Türk Milliyetçiliğin Yılmaz Savaşçısı.
Dünya Türklüğünün Yılmaz Bir Çerisi.
Ülkücülerin Derinden Etkilendiği Bir Güzel İnsan.
Türklüğün Son Yüzyılda Yetiştirdiği En Büyük Evlatlarından Biri.
O,
Bir şairdi.
Romancıydı.
Tarihçiydi.
Öğretmendi.
Kibardı.
Nazikti.
Cömertti.
Misafirperverdi.
Münir ve Mütevazı idi.
Uysaldı.
İnatçı değildi.
Şakacıydı.
Nüktedandı.
Hoşsohbetti.
Bir Ömür Boyu Eğilmedi Ve Bükülmedi.
TÜRK GİBİ YAŞADI,TÜRK GİBİ ÖLDÜ.
MEKANI CENNET OLSUN.
ALLAH RAHMET EYLESİN.
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Arl 12, 2007 8:25 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah (c.c) Gani Gani Rahmet Eylesin...

Ancak Bu ülkede MİDE'den düşünen % 60'lık kesimin Nihal Atsız Hocamızı nasıl anlayacağını çok merak ediyorum...

Sadece Nihal Atsız'ı değil...

Bu ülkede ,ne yazık ki! Ne Kurtuluş Savaşını.. Ne Atatürk'ü.. Ne Çanakkale'yi.. anlatamadık.. anlattırmadılar...

Ancak ,bu ülkede yaşayan..

TÜRKÜMSÜLERE... bir çift lafım var...

Hadi bunlar iyi günleriniz!....

Bakalım Kötü gün de ne yapacaksınız....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Arl 13, 2007 10:35 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yolların Sonu

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize

Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.

İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.

Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta “DİLEK” adlı bir saray.

O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini;
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek.

1932

Hüseyin Nihal Atsız

Bir ülkücüler,bir de Türkçüler.Toplasan yüzde kaç eder?Bir kez daha kendi kendimize andık Atsız Ata'yı.
Yeni nesilin bir çoğu böyle büyük bir dava adamının varlığından bile habersiz.İki gazete hariç,tek satır yok hakkında,ölüm yıldönümünde.
Öyle ya Türk olmak suç,Türk Irkının üstünlüğüne inanmak suç,Turancılık en büyük suç!Ümmetçilik batağına saplanmış,genetiğini ve kültürünü hatta dilini inkar ederek;kaybolmuş,mahvolmuş benliğiyle;Tanrının kendisine verdiği niteliklerin tümünü inkar ederek sözde dini yaşamaya kalkışanların ne işi Olur Hüseyin Nihal Atsız ile?Türk ü sadece Osmanlı dan ibaret sanan ,öyle sandığı için de Türk tarihinin kesintisiz bütünlüğünü inkar ederek,İslamiyetten önceki Türk tarihini ve büyüklerini ağzına bile almayan dallamalardan başka ne beklenir?
O dallamalar düşünemez ki;Osmanlı suni dölleme ile domates gibi yerden bitmiş bir millet değil.Onun da geldiği bir Türk boyu ve soyu var!
Varsa Fatih,yoksa Kanuni!Şanlı Yavuz u bile ağızlarına almazlar!
Roma ya kadar uzanarak çizmelerini öptüren Attila da onları ilgilendirmez.
Sanki bunların yaptıkları Fatih den aşağıdır!Avrupa coğrafyasını değiştirmiş,kavimler göcü ile dünya dengesini altüst etmiş,adını duyduğu zaman avrupanın hala tüyleri diken diken olduğu;Kıbrıs barış harekatı gibi sınırlı bir küçük harekatta bile ada da çizdiğimiz sınıra Attila ismini takan;ATTİLA GELİYOR DESEN,kaçacak delik arayan avrupa; gerçekleri biliyor ama bizim dallamalar bunları bilmiyor.
İşte Atsızın ömrü böyle düşünen,geçmişini inkar eden dallamalar ile mücadele ile geçmiştir.Bu dallamaların ne işi olur Atsız ile?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
orhan3307
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 03, 2007
İletiler: 241

İletiTarih: Cum Arl 14, 2007 6:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.

Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.

Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.


Zaman zaman bazı etnik özürlüler veya art niyetliler yukarıdaki vasiyetnameyi gündeme getirerek veya atıfta bulunarak Türk milliyetçilerine saldırıyorlar.
Ancak burada sayılan düşmanlara baktığımızda hepsinin doğru olduğunu görüyoruz.Alakasız gibi görünen ülkelerin bile gelecekte düşman olarak karşımıza çıkması muhtemel.
Türkiye'nin yeraltı kaynakları bakımında zengin bir ülke olduğu herkesin malumu.
Gerek bor madeni gerekse toryum un ne kadar önemli olduğu ve geleceğin pek çok alanında hammadde vazifesini göreceğini artık yabancılar dahi açıklama başladı.
Bu madenlerle ilgili çalışma yapan bilimadamlarının şüpheli ölümlerini basından takip ediyorsunuzdur.(Isparta'daki uçak kazasında vefat eden bilimadamları)
Bugün çeşitli sebeplerle ülkemize yerleşmiş ve bizden gibi görünen bazı milletlerin vücuttaki mikrop gibi zayıf anımızı kolladığını yaşadığımız acı tecrübelerle öğreniyoruz.
Bugün için bize şirin görünen bazı milletlerin hiç beklemediğimiz anda ihanetini yaşayacağız.
O zaman Türk milliyetçilerin ileri görüşlülüğünü anlamayanların dilinde tek cümle olacak:Sende mi Brütüs? ya da "Hani biz dosttuk."
Fakat o zaman geç olacak.
Türk milliyetçilerinin görevi Atatürk gibi, Atsız gibi, Türkeş gibi, geçtiğimiz yüzyılda Türk'e yol gösteren liderlerin fikirlerini kitlelere ulaştırararak onları uyandırmak olmalıdır.
Yılda en az 5-6 kez Karacaahmet'ten geçerken mezarını ziyaret etmeyi adet haline getirdiğim Atsız Ata'yı rahmetle anıyorum.

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Arl 14, 2007 6:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Selcen Çelik Anamızın merhum eşleri büyük Türkçü Abdurrahman Çelik Beğ uçmağa varmadan önce oğulları Bilge ile Atsız Ata'yı anlatan bir söyleşi yapmışlar. Selcen Çelik Anamız da, yeni kuşak Türkçülerin Atsız Atamızın kişilik yapısını tanımaları açısından büyük bir öneme sahip olan bu çok değerli belgeyi bizlerle paylaşmıştır.



Abdurrahman Celik Atsiz Ata´mizi anlatiyor...

Buradan dinleyebilirsiniz


Necip Fazil Üstadimiza bir satasma var gibi görünüyor. Kendisini eserlerinden tanidigimiz Üstadimizi en iyi taniyanlardan Bedii hocamiz bize Üstadimizi anlatirsa seviniriz.

Saygilarimla...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Cmt Arl 15, 2007 2:56 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ATSIZ HOCA!
Yazdıkları sertti.
Tavizsizdi.
Efendiydi.
Konuşkandı.
Izdırabını belli etmezdi.
Bir insana en son raddeye kadar hakkında yazmazdı.
İlim adamıydı ve objektifti.
Gerçekte kavgacı değildi.
Menfaatperest değildi.
İdeal adamıydı,karakter adamıydı.
Fakirlik içinde yaşamıştır.
İnsanların kötülüklerini yüzlerine vurmazdı.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Cmt Arl 15, 2007 3:52 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Büyük Türkçü H.N.Atsiz'in ölümü üzerine memleketimizin birçok taninmis milliyetçi ilim,fikir,politika ve edebiyat adami içine düstükleri büyük üzüntüyü terennüm eden beyanatlar verdiler,Siirler ve makaleler yazdilar,sözler söylediler.Ço?u Nihal Atsiz'in fikir ve kavga arkadasi olan bu sahsiyetlerin tepkilerinden bir demet sunmayi o büyük insanin ölümünün milliyetçi camiada uyandirdi?i büyük üzüntüyü ortaya koymak için gerekli gördük.
Nihal Beg'in ölüm haberini duydugumda inanamadim ve hala inanmak istemiyorum. Atsiz,Türk milliyetçiligine hizmet etmis,milli duygularin gençlik arasinda yayilmasinda gayret göstermis milliyetçi Türkçü bir fikir adamimimiz ve yazarimiz idi.
Nihal Atsiz'in erken denilebilecek bir ya?ta vefafi bütün milliyetçileri yasa bogmustur.Türk milliyetçilerine bassagligi diler,sabirlar temenni ederim.
Alparslan Türkes (MHP genel baskani)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Arl 11, 2008 10:23 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bugün;büyük Türkçü, anıt kişlik,bayraktar.büyük dava adamı HÜSEYİN NİHAL ATSIZ ın ölüm yıldönümü.
Bu acı gün nedeniyle,bu konuda çok güzel ve derin bir eser vermiş,araştırmacı yazar sn Selahatin Tekizoğlu nun aşağıdaki güzel eserini,otakımızın değerli üyelerinin bir kez daha dikkatlerine sunuyorum.
ATSIZ ata nın uçmaka varışının 33.yıldönümünde camiaya armagan olsun.
Alıntı:
O’NUN TÜRK BEYİNLERİNDE VE TÜRK YÜREKLERİNDE HAKKI BÜYÜKTÜR

11 Aralık 2005 Atsız Ata’nın ölüm yıldönümüdür. Her Türkçünün beyninde, kalbinde önemli bir yeri olan ve her Ülkücü de büyük bir hakkı bulunan merhum hocamızı, bir defa daha saygıyla, sevgiye anıyoruz.
Atsız, Türklüğün son yüz yılda yetiştirdiği müstesna evlatlarından biriydi.
“Nihal Atsız, kendini bildiği günden son nefesini verinceye kadar ateşini hiçbir an küllemediği Büyük Türklük Ülküsünün sarsılmaz temsilcisi olmuş, bu ülküyü savunmada kendini daima bir ordu gücünde bulmuştur.”
Ömrü, “Bütün Türkler bir ordu” haykırışı ile geçen “Ne mutlu Türk’üm diyene!...” haykırışı ile gelişen büyük Atsız, ahlak ve karakter bakımından da tefeyyüz etmiş biriydi. Diyebiliriz ki, aydınlarımız arasında onun kadar sağlam olan bir kimse bulmak çok zordur. O, hep para ve mevki hırsından uzak yaşamış, davasına ve ahlakına en küçük bir leke düşürmemiştir.

Evet, değerli dostlar, merhum Atsız, çok yönlü bir kişiliğin sahibiydi. Ülkü adamıydı..Gönül eriydi...Vefa insanıydı...Dost canlısıydı...Dürüstlük ve namusluluk abidesiydi...
Duygulu ve kuvvetli bir şairdi...Kuvvetli bir dil bilginiydi....Gönül Bayrağımız, yürek lisanımız Türkçe’mizi onun kadar doğru yazan ve onun kadar doğru telaffuz eden çok az insan tanıdım ben. Türk gibi yazar, Türk gibi konuşur ve Türk gibi yaşardı..
Evet, Atsız Ata, çok iyi bir şairdi..Bize göre İstiklal Marşımızın müellifi merhum Mehmet Akif’ten sonra en büyük şair, Nihal Atsız Bey’dir. Söz buraya gelmişken, O’nun, (ADALAR DENİZİNDEN ALTAYLARIN DAHA ÖTESİNE KADAR BÜTÜN TÜRK GENÇLİĞİNEA) başlığı altında kaleme aldığı o muhteşem şiirinin bir başka benzerini görmediğimizi, okumadığımızı ve dinlemediğimizi söylersek, lütfen bunu mübalağada aşırı gidilmiş bir itiraf olarak telakki etmeyiniz!.
Bu muhalled eser yirmi kıtadan müteşekkildir. Yazımızın sonunda tamamını takdim edeceğim.
( Not: Mezkur şiiri, yıllar önce ezberlemiştik. Halen de hafızamızda mevcuttur. DAVA dostlarımızdan ricamız: Ne olur gençler! Siz de adı geçen şiiri lütfen ezberleyeniz!....Daha sonra da bulduğunuz her fırsatta, her bir zeminde haykırarak okuyunuz!. Bu sizin beyin enerjinizi artıracak ve dava aşkınızı zenginleştirecektir
Heyhat......
Değirmeni sel almış, galiba biz çakıldak arıyoruz...
Acaba bugün genç arkadaşlarımızdan kaçta kaçı, Atsız Atayı bilir, tanır ve O’nun değerli kitaplarını okur..
Çok az çok.....
Beyler! Merhum Hocamız Atsız Beğ’i tanımayan ve O’nun eserleriyle içli-dışlı olmayan ve şiirlerinden bir kaçını ezbere bilmeyen insanın:”BEN BİR ÜLKÜCÜYÜM” demesi -diyebilmesi- ve bunu ifade etmeyi”HAK” etmiş olmasının kolay kolay mümkün olmayacağı kanaatindeyiz. Bir de her Türk genci, (bilhassa Ülkücü) şiir yazmalı, şiir okumalı ve özellikle de Ülkücü şairleri yakından tanımalı, o insanların telif ettiği kitaplara sahip çıkmalı ve eserlerinden azami derecede müstefit olmalıdırlar!)




Ülküler Milletlerin Manevi Gıdasıdır

Türk Ülküsünün en güçlü savunucularından biri olan Atsız Bey, aynı zamanda da büyük bir fikir adamıdır. O’nun çeşitli konularda getirdiği yeni fikirler, Cumhuriyet döneminde yetişen bütün ülkücü nesiller üzerinde çok büyük bir tesir yaratmıştır.
Merhum Hüseyin Atsız Bey, her şeyden önce Türk’ü Türk ten başkasının sevmeyeceğine inanıyordu. Başka milletlerin Türk’ü sevmesi, gerçekten de bir sevgiye değil; geçici bir nezakete, menfaat icaplarına ve siyasi zaruretlere işaretti.

Atsız;”TÜRKÇÜLÜK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ADIDIR. TÜRKÇÜLÜK TÜRK SEVGİSİ VE TARAFTARLIĞIDIR. TÜRKÇÜLÜK BİR ÜLKÜDÜR. ÜLKÜLER, MİLLETLERİN MANEVİ GIDASIDIR. ÜLKÜSÜZ MİLLETLERİN EN TALİHLİSİ BİLE, SONUNDA SİLİK VE SÖNÜK KALMAYA MAHKUMDUR”.diyordu.

Atsız’a göre ÜLKÜ, bir milletin yürütücü kuvvetidir. Ülküsü olmayan toplumlar yerinde sayan bir yığınken, ülküsü olan milletler güneş hızıyla ilerleyen, ufukları delen bir kitledir.
Sözlük anlamı,”AND” ve “UZAK HEDEF” demek olan”ÜLKÜ”, topluluğu aynı yolda yürüten bir kuvvettir ki, bu uğurda insanlar birbirlerine karşı içten sözleşmiş gibidirler.
“Ülküler, gerçekle hayalin karışmasından doğmuş olan, düne bakarak yarını arayan, milletlere hız veren ve uğrunda ölünen büyük dileklerdir. Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz”.diyen Atsız, bir şiirinde:

“ÜLKÜ DENEN NAZLI GELİN ERDE ŞAN İSTER,
BÜYÜK DEVLET KURMAK İÇİN BÜYÜK KAN İSTER.”
Mısraları ile ülkünün gerçekleşmesi için gerektiğinde ölümün göze alınmasının şart olduğunu belirtir. O’na göre milletler ölebildikleri nispette yaşama hakkına sahiptirler.

Yüzde Yüz Türk Olduğun Gün Cihan Senindir

Atsız’ı en iyi tanıyanlardan birisi olan Refet Körüklü Bey, onun Türkçülük anlayışını şu cümlelerle dile getirir:”Atsız, Türk’ün Türk olarak sahneye çıktığı günden bugüne kadar geçen dört bin yıllık tarihini bir ömürle temsil edebilen, bu temsil görevini yaparken şahsi hiçbir çıkar düşünmeksizin bu uğurda her türlü cefayı çeken ve inandığı davasına en ufak bir leke düşürmeyen,ırkımızın imbikten çekilmiş öz cevheri ve muhteşem abidesi idi. Bu eşsiz insanın büyüklüğü de buradan gelir. Kendisi:”TÜRK BİR VAZİFE İÇİN YARATILMIŞ, O VAZİFE KAİNAT TÜRKLEŞTİĞİ ZAMAN BİTER. VE YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR”dediği gibi, Türk’ün vazife için yaratıldığını ve yüzde yüz Türk olduğu gün cihanın bizim olacağını bütün kalbiyle iman etmiş ve bu inançla yaşamış, bu uğurda nadir insanın tahammül edebileceği çileyi çekmiş, her musibeti ırkına has bir metanetle karşılamış, çektiği çilelerden hiçbir zaman şikayette bulunmadığı gibi hiçbir kimseden de merhamet beklememiştir.”

Atsız, “TÜRKÇÜ KİMDİR?” sorusuna şöyle cevap verir: “TÜRKÇÜ, MİLLİ ÇIKARLARI ŞAHISLARIN ÜSTÜNDE TUTAN, MİLLİ MUKADDESATA VE GEÇMİŞE SAYGI GÖSTEREN, GÖREV AHLAKI YÜKSEK OLAN, HAKSIZLIKLARLA SAVAŞTA KORKUSUZ BİR İNSANDIR.”
Türkçülük ülküsünün sağlamlaşması ve Türklüğün güçlenmesi için, her Türkçünün, bulunduğu yerdeki görevini inançla yapmasını şart koşan Büyük Türkçüye göre, Türkçülerin ilk işi, görevlerini arınmış bir gönül ve inanmış bir yürekle yapmalarıdır.

“TÜRKÇÜLÜK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ADIDIR. Diyen Atsız, Türkçülüğün dışardan gelmemiş tek yerli ve milli düşünce olduğunu belirterek Türkçülüğü şöyle tarif eder:

“TÜRKÇÜLÜK BÜYÜK TÜRK ELİNDE, TÜRK URUĞUNUN KAYITSIZ ŞARTSIZ HAKİMİYETİ VE BAĞIMSIZLIĞI İLE TÜRKLÜĞÜN HER YÖNDEN BÜTÜN MİLLETLERDEN İLERİ VE ÜSTÜN OLMASI ÜLKÜSÜDÜR. TÜRKÇÜLÜK, TÜRKLÜĞÜN GEÇMİŞTEKİ HAKLARININ MİRASINI İSTEMEK BAKIMINDAN HAKLI, MEŞRU VE TARİHİ BİR DAVADIR. TÜRKÇÜLÜK, TÜRK SOYUNUN RUHUNDA KANINDA, BEYNİNDE YAŞAYAN HAYAT PRNSİPLERİNİN FİKİR HALİNE GELMİŞ BİR ŞEKLİDİR. BUNDAN DOLAYI DA “SIRA” VE “SAYGI” ESASLARINI İHMAL EDEMEZ. TÜRKÇÜLERİN, DAHA ESKİ TÜRKÇÜLERE SAYGI GÖSTERMESİ BUNUN İÇİN ŞARTTIR.”

“TÜRKÇÜLÜK, MİLLİ MENFEATLARI KENDİ MENFAATLERİ KENDİ MENFAATLERİ ÜSTÜNDE TUTAN, MAZİYE VE MİLLİ MUKADDESATA SAYGI GÖSTEREN, HAKSIZLIKLA SAVAŞTA KORKUSUZ, VAZİFE AHLAKI YÜKSEK KİŞİDİR.
TÜRKÇÜLÜK; HAKLI, MEŞRU VE TARİHİ BİR DAVADIR.
MACERACI DEĞİLDİR.
“Dünya bir çarpışma alanıdır.”
“Yaşamak için savaşmak lazımdır.”
“Milletleri savaşa hazır tutan iki vasıta vardır. Bunların biri maddidir ki, bu tekniktir. Diğeri ruhidir. Buna ülkü diyoruz.”
“Ruhi kuvvet olan ülkü, toplulukların yaratıcı kuvveti olduklarında milli ülkü olurlar. Milli ülkü, bir milletin büyüme isteği, milli üstünlük inancıdır.”

“İnanalar için, Türk ülküsünün gerçekleşmesini beklemek haktır.”
“Milli ülkü toplumumuzdaki maddecilik hastalığı geçince yeniden parlayacaktır

Atsız İçin; Şan ve Şöhret Değil, Sadece Ülkücü Olmak Şereftir..

“YAKARIŞ” şiirinin şu dörtlüğünde, ATSIZ olmasının sebebini anlatır:

“YURT VE ŞEREF UĞRUNDA SEN SERİLDE TOPRAĞA,
VARSIN, HİÇ BİR DUDAKTA ANILMASIN ER ADIN!
KAN SIZARAK GÖĞSÜNDEN HUZURA VARINCA,
ISTIRABI DİNECEK BELKİ O GÜN KÜRŞAT’IN”

“Irkımızın kahramanları, milli tarihimizde çok sayıda vardır. Bunun için kahraman ve kahramanlık icat etmek gerekmez. Var olanın hakkını vermek yeter. Milli kahramanlarımıza saygı gösterilmekle birlikte, onların kusurları varsa söylenilmeli, kahraman olmayana kahramanlık payesi verilmemelidir.”
Atsız için, milli kahramanları unutmak bir felakettir. Sahte kahramanlar yaratmak ise;
hırsızlığı zeka dolandırıcılığı deha saymaya eşit bir faziletsizliktir.

Onun şu şiiri büyük bir milliyetçilik, Türkçülük gururu ve engin bir tarih şuurunun en güzel örneğidir.

“Türk Tarihi denilen kahramanlık şiirini,
Yeniden yazmak için, harcayacağın kandır.
Mısraları içinde en güzel ve en derini,
Batıda Niğbolu, doğuda Çaldıran’dır.

Türkçünün Mütevazı Olması Şarttır

Rahmetli Atsız, Türkçünün mütevazı olmasını şart koşar. Ona göre yapılanlar hiçbir zaman beğenilmek için yapılmamalıdır.
Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının karşılığını beklemek veya takdir olunmak içindir. Halbuki takdir beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet yaparken, bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük hizmetin bile, sanki bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti yanında pek küçük kalacağını bilir.
Türkçülük, yükselmek için değil, yükseltmek içindir. Topluluklar, fedakar fertlerin çokluğu nispetinde yükselir.
Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da bir inançtır. İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.
Türkçüler, dayanışmalı, yaşamaya mecburdur. Dayanışma, az kuvvetle çok iş görmenin tek ve değişmez çaresidir. Dayanışma olmayan yerde, için için bir çekişme var demektir. Türkçü, Ülküdaşları ile olan bir geçimsizliğin Ülküye zarar getireceğini bilir.
Türkçünün en büyük vazifesi, Türklüğe hizmet etmektir. Çevresine Türklük sevgisini aşılamaktır. Bunu yılmadan, yorulmadan, bıkmadan yapacak, karşılığında hiçbir şey beklemeyecek, bunu kendisine vazife bildiği için yapacaktır.


Atsız, şiirlerinin çoğunda, büyük Türk Ülküsünü tema olarak işlemiştir. Atsız için bu Ülkü her zaman beşeri aşktan çok daha üstündür. Atsız;

“Ülkü denen nazlı gelin, erde şan ister
Büyük devlet kurmak için, büyük kan ister.”

Derken, ağır ağır zirveye tırmanacağını, Türk Milliyetçiliği Ülküsü için gerekli şartların, Türk’ün tarihinde mevcut olduğunu anlatır.

Atsız, “BÜYÜK ÜLKÜSÜ” uğrunda, dava arkadaşları ile birlikte, büyük çileler çekmiştir.
“YOLLARIN SONU” isimli şiirinde; bu çilelerin karşılığını görememiş olmasının burukluğu içindedir.

“Gidiyorum, gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda,
Dün benimle birlik gülen tanıdıkların,
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.”der.

Ona göre;

“Yufka yüreklerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin,
Değişilir topu bir sokak kaltağına.”

Atsız’ın bu sözlerinden, çevresindeki bir çok kimselerin, onu hayal kırıklığına uğrattıkları anlaşılır.

Atsız’ı (haşa!)Dinsizlikle Suçlayanlar

Merhum Hocamız Atsız, zaman zaman bazı din tüccarı kimseler tarafından dinsizlikle suçlanmıştır.
Rafet Körüklü bu suçlamalarla ilgili şunları yazmıştır:

“Bir gün Atsız Bey’i ziyarete gitmiştim. O gün rahmetli Fethi Gemuhluoğlu da gelmişti. O günkü konuşmalarımızın ağırlığı Türklük ve dindi.

Gemuhluoğlu bir ara, Atsız Beğ’e, “Kendisinin dine karşı olduğu yolunda sağda-solda laflar edildiğini” söylediği zaman, Atsız Beğ’in yüz hatları değişti ve biraz düşündükten sonra acı bir tebessümle şöyle dedi:
- İslamiyet Türk’le et ve tırnak gibidir. Birbirinden ayrılmaz. Ben dine karşı değilim, benim hasmım ve affetmediğim Türklüğü inkar eden dindarlardır....
İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Araplıktan vaz geçmiş”Ben Arap değilim diyen bir Arap” gösterebilirler mi? Ebetteki o kuş beyinliler gösteremezler.
Bunlara hadlerini bildirmek gerekir.
Şunu bilsinler ve kafalarına iyice yerleştirsinler. Türklük arzuladığımız yüceliğe kavuştuğu gün, İslamiyet de, Türklükle birlikte dün olduğu gibi en şerefli mevkie ulaşacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü Türk İslam’ın serdarı ve kılınçıdır.
Düşünün bir kere aslını inkar eden beyinsizler, İslamiyet’i kabul eden bir ecnebiye Arap oldu veya Hıristiyanlığı kabul eden bir Arap’a İngiliz veya Fransız oldu diyebilirler mi? Türk Müslüman oldu diye, neden Türklüğünü inkar etsin. Etmesi zaten eşyanın tabiatına aykırıdır.
En mükemmel din İslamiyet bugün Arap’ın elinde zelil ve perişan olmaktadır. Türkjlüğü inkar edip dindarlık yaptıklarını zanneden o kuş beyinliler gerçekten, İslamiyet’in yükselmesini istiyorlarsa Türk Milletine ayak bağı ve köstek olmasınlar yetişir.”

Ayasofya’ya İmam Olmak....

Bu arada Mehmet Eröz’ün bir nakli de Atsız’ın ruh halini yansıtması bakımından ilgi çekicidir.
Atsız’a soruyorlar:
- Bir daha dünyaya gelmiş olsaydın, ne olmak isterdin?
Atsız’ın cevabı çok nettir....
- Ayasofya’da imam olmak isterdim..

Atsız, Ülküsünü tanıtmada ve yaymada ulaşmış olduğu yüce mevkinin farkındadır.
“SONA DOĞRU” şiirinde bu duyguları şöyle dile getirmiştir:

“Bilsin cihan ki, ben bu cihanın nesindeyim:
Bir Ülkünün muhabbetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkes bir özleyişle yaşar....Ben de öylece.
Altaylar ve Tanrı Dağı çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara,
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim....”

Büyük Türk Milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız’ın, ölümünün. 31. yıldönümü münasebetiyle bir defa daha minnet ve şükranlarımızla anıyor, onun hatırası önünde saygı ve sevgilerimizle eğiliyoruz.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Selahattin TEKİZOĞLU
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
hilalugruna1
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 18, 2008
İletiler: 178
Şehir: ERGENEKON

İletiTarih: Per Arl 11, 2008 12:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Atsız;”TÜRKÇÜLÜK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ADIDIR. TÜRKÇÜLÜK TÜRK SEVGİSİ VE TARAFTARLIĞIDIR. TÜRKÇÜLÜK BİR ÜLKÜDÜR. ÜLKÜLER, MİLLETLERİN MANEVİ GIDASIDIR. ÜLKÜSÜZ MİLLETLERİN EN TALİHLİSİ BİLE, SONUNDA SİLİK VE SÖNÜK KALMAYA MAHKUMDUR”.diyordu.

Adsiz atamizin Hayati boyunca sürdürdügü mücadelesini adeta özetlliyor bu cümleler,33.ölüm yildönümünde andigimiz Adsiz atamiza Allahtan rahmet diliyoruz ,mekani cennet olsun Amin.
Eyvallah kendi acimdan cok istifade ettigim bu yazi icin Selahattin Tekizoglu büyüyümüzden Allah razi olsun ,Tesekkürler kadir abi okurken nasil bir Ülkücüyüm? diye insani ayrica düsündüren bu satilrlari bizlerin bilgisine sundugunuz icin.
YAŞAYAN TÜRKÇÜLERE AĞIT

Bir mahşere binlerce kader tutsağı gelmiş,
Titrek ve metin cümle adımlar ona doğru...
Gitmekte bütün kafile, meçhule yönelmiş,
Nerden gelerek hangi karanlık sona doğru?

Her şey kopuyor istemeden kendi yerinden;
Herkes geliyor, sonra da herkes gidecektir,
Milyonla asır geçse de arzın üzerinden,
Bir kere giden bir daha ses vermeyecektir.

Meçhul kaderin çizdiği yoldan gideceksin;
Bilmem ki bu meçhulleri hep Tanrı mı yazmış?

Öyleyse bırak, ruh bütün işkenceyi çeksin,
Bin bir kere ölmeksizin insan yaşamazmış...

Cuma, 16 Eylül 1955
Süleymaniye
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Pzr Arl 14, 2008 9:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Atsiz Ata'miz senin ve senin gibi degerli insanlarin kiymetini pek bilmiyoruz nedense?
Rûhun sâd ve mekân'in Cennet olsun Atsiz Ata'm.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Arl 19, 2008 4:05 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Atsiz Atamizi saygiyla, sevgiyle ve rahmetle aniyoruz.
Ruhun sad mekanin cennet ola.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cum Arl 11, 2009 7:17 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Araştırmacı,eğitimci yazar sn.SELAHATTİN TEKİZOĞLU nun ; Büyük Türkçü Nihal Atsız hocamızın ölüm yıldönümü nedeniyle yazmış olduğu eseri otak sakinlerimizin bir kez daha dikkatlerine sunmak istiyoruz.Bu ünlü fikir adamımızı dine karşı göstererek;yetişmekte olan muhafazakar gençlerimizin kafalarını karıştıranlara bu yazıda gerekli cevaplar verilmiştir.Oğlu Yağmur un dahi,kendisine bırakılan vasiyeti anlayamayıp,hele geçen yıl yazdığı Babası hakkındaki saçma sapan makalesine karşı;hocamız Selahattin Tekizoğlu nun olaya çok daha tarafsız bakan yazısı;Atsız hakkındaki tüm çekinceleri giderecek bir yazıdır.Otak sakinlerimizin başından sonuna kadar dikkatle okumalarını rica ediyoruz...
Sn Selahattin TEKİZOĞLU'NDAN alıntıdır.
Alıntı:

O’NUN TÜRK BEYİNLERİNDE VE TÜRK YÜREKLERİNDE HAKKI BÜYÜKTÜR

11 Aralık 2005 Atsız Ata’nın ölüm yıldönümüdür. Her Türkçünün beyninde, kalbinde önemli bir yeri olan ve her Ülkücü de büyük bir hakkı bulunan merhum hocamızı, bir defa daha saygıyla, sevgiye anıyoruz.
Atsız, Türklüğün son yüz yılda yetiştirdiği müstesna evlatlarından biriydi.
“Nihal Atsız, kendini bildiği günden son nefesini verinceye kadar ateşini hiçbir an küllemediği Büyük Türklük Ülküsünün sarsılmaz temsilcisi olmuş, bu ülküyü savunmada kendini daima bir ordu gücünde bulmuştur.”
Ömrü, “Bütün Türkler bir ordu” haykırışı ile geçen “Ne mutlu Türk’üm diyene!...” haykırışı ile gelişen büyük Atsız, ahlak ve karakter bakımından da tefeyyüz etmiş biriydi. Diyebiliriz ki, aydınlarımız arasında onun kadar sağlam olan bir kimse bulmak çok zordur. O, hep para ve mevki hırsından uzak yaşamış, davasına ve ahlakına en küçük bir leke düşürmemiştir.

Evet, değerli dostlar, merhum Atsız, çok yönlü bir kişiliğin sahibiydi. Ülkü adamıydı..Gönül eriydi...Vefa insanıydı...Dost canlısıydı...Dürüstlük ve namusluluk abidesiydi...
Duygulu ve kuvvetli bir şairdi...Kuvvetli bir dil bilginiydi....Gönül Bayrağımız, yürek lisanımız Türkçe’mizi onun kadar doğru yazan ve onun kadar doğru telaffuz eden çok az insan tanıdım ben. Türk gibi yazar, Türk gibi konuşur ve Türk gibi yaşardı..
Evet, Atsız Ata, çok iyi bir şairdi..Bize göre İstiklal Marşımızın müellifi merhum Mehmet Akif’ten sonra en büyük şair, Nihal Atsız Bey’dir. Söz buraya gelmişken, O’nun, (ADALAR DENİZİNDEN ALTAYLARIN DAHA ÖTESİNE KADAR BÜTÜN TÜRK GENÇLİĞİNEA) başlığı altında kaleme aldığı o muhteşem şiirinin bir başka benzerini görmediğimizi, okumadığımızı ve dinlemediğimizi söylersek, lütfen bunu mübalağada aşırı gidilmiş bir itiraf olarak telakki etmeyiniz!.
Bu muhalled eser yirmi kıtadan müteşekkildir. Yazımızın sonunda tamamını takdim edeceğim.
( Not: Mezkur şiiri, yıllar önce ezberlemiştik. Halen de hafızamızda mevcuttur. DAVA dostlarımızdan ricamız: Ne olur gençler! Siz de adı geçen şiiri lütfen ezberleyeniz!....Daha sonra da bulduğunuz her fırsatta, her bir zeminde haykırarak okuyunuz!. Bu sizin beyin enerjinizi artıracak ve dava aşkınızı zenginleştirecektir
Heyhat......
Değirmeni sel almış, galiba biz çakıldak arıyoruz...
Acaba bugün genç arkadaşlarımızdan kaçta kaçı, Atsız Atayı bilir, tanır ve O’nun değerli kitaplarını okur..
Çok az çok.....
Beyler! Merhum Hocamız Atsız Beğ’i tanımayan ve O’nun eserleriyle içli-dışlı olmayan ve şiirlerinden bir kaçını ezbere bilmeyen insanın:”BEN BİR ÜLKÜCÜYÜM” demesi -diyebilmesi- ve bunu ifade etmeyi”HAK” etmiş olmasının kolay kolay mümkün olmayacağı kanaatindeyiz. Bir de her Türk genci, (bilhassa Ülkücü) şiir yazmalı, şiir okumalı ve özellikle de Ülkücü şairleri yakından tanımalı, o insanların telif ettiği kitaplara sahip çıkmalı ve eserlerinden azami derecede müstefit olmalıdırlar!)




Ülküler Milletlerin Manevi Gıdasıdır

Türk Ülküsünün en güçlü savunucularından biri olan Atsız Bey, aynı zamanda da büyük bir fikir adamıdır. O’nun çeşitli konularda getirdiği yeni fikirler, Cumhuriyet döneminde yetişen bütün ülkücü nesiller üzerinde çok büyük bir tesir yaratmıştır.
Merhum Hüseyin Atsız Bey, her şeyden önce Türk’ü Türk ten başkasının sevmeyeceğine inanıyordu. Başka milletlerin Türk’ü sevmesi, gerçekten de bir sevgiye değil; geçici bir nezakete, menfaat icaplarına ve siyasi zaruretlere işaretti.

Atsız;”TÜRKÇÜLÜK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ADIDIR. TÜRKÇÜLÜK TÜRK SEVGİSİ VE TARAFTARLIĞIDIR. TÜRKÇÜLÜK BİR ÜLKÜDÜR. ÜLKÜLER, MİLLETLERİN MANEVİ GIDASIDIR. ÜLKÜSÜZ MİLLETLERİN EN TALİHLİSİ BİLE, SONUNDA SİLİK VE SÖNÜK KALMAYA MAHKUMDUR”.diyordu.

Atsız’a göre ÜLKÜ, bir milletin yürütücü kuvvetidir. Ülküsü olmayan toplumlar yerinde sayan bir yığınken, ülküsü olan milletler güneş hızıyla ilerleyen, ufukları delen bir kitledir.
Sözlük anlamı,”AND” ve “UZAK HEDEF” demek olan”ÜLKÜ”, topluluğu aynı yolda yürüten bir kuvvettir ki, bu uğurda insanlar birbirlerine karşı içten sözleşmiş gibidirler.
“Ülküler, gerçekle hayalin karışmasından doğmuş olan, düne bakarak yarını arayan, milletlere hız veren ve uğrunda ölünen büyük dileklerdir. Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz”.diyen Atsız, bir şiirinde:

“ÜLKÜ DENEN NAZLI GELİN ERDE ŞAN İSTER,
BÜYÜK DEVLET KURMAK İÇİN BÜYÜK KAN İSTER.”
Mısraları ile ülkünün gerçekleşmesi için gerektiğinde ölümün göze alınmasının şart olduğunu belirtir. O’na göre milletler ölebildikleri nispette yaşama hakkına sahiptirler.

Yüzde Yüz Türk Olduğun Gün Cihan Senindir

Atsız’ı en iyi tanıyanlardan birisi olan Refet Körüklü Bey, onun Türkçülük anlayışını şu cümlelerle dile getirir:”Atsız, Türk’ün Türk olarak sahneye çıktığı günden bugüne kadar geçen dört bin yıllık tarihini bir ömürle temsil edebilen, bu temsil görevini yaparken şahsi hiçbir çıkar düşünmeksizin bu uğurda her türlü cefayı çeken ve inandığı davasına en ufak bir leke düşürmeyen,ırkımızın imbikten çekilmiş öz cevheri ve muhteşem abidesi idi. Bu eşsiz insanın büyüklüğü de buradan gelir. Kendisi:”TÜRK BİR VAZİFE İÇİN YARATILMIŞ, O VAZİFE KAİNAT TÜRKLEŞTİĞİ ZAMAN BİTER. VE YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR”dediği gibi, Türk’ün vazife için yaratıldığını ve yüzde yüz Türk olduğu gün cihanın bizim olacağını bütün kalbiyle iman etmiş ve bu inançla yaşamış, bu uğurda nadir insanın tahammül edebileceği çileyi çekmiş, her musibeti ırkına has bir metanetle karşılamış, çektiği çilelerden hiçbir zaman şikayette bulunmadığı gibi hiçbir kimseden de merhamet beklememiştir.”

Atsız, “TÜRKÇÜ KİMDİR?” sorusuna şöyle cevap verir: “TÜRKÇÜ, MİLLİ ÇIKARLARI ŞAHISLARIN ÜSTÜNDE TUTAN, MİLLİ MUKADDESATA VE GEÇMİŞE SAYGI GÖSTEREN, GÖREV AHLAKI YÜKSEK OLAN, HAKSIZLIKLARLA SAVAŞTA KORKUSUZ BİR İNSANDIR.”
Türkçülük ülküsünün sağlamlaşması ve Türklüğün güçlenmesi için, her Türkçünün, bulunduğu yerdeki görevini inançla yapmasını şart koşan Büyük Türkçüye göre, Türkçülerin ilk işi, görevlerini arınmış bir gönül ve inanmış bir yürekle yapmalarıdır.

“TÜRKÇÜLÜK, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ADIDIR. Diyen Atsız, Türkçülüğün dışardan gelmemiş tek yerli ve milli düşünce olduğunu belirterek Türkçülüğü şöyle tarif eder:

“TÜRKÇÜLÜK BÜYÜK TÜRK ELİNDE, TÜRK URUĞUNUN KAYITSIZ ŞARTSIZ HAKİMİYETİ VE BAĞIMSIZLIĞI İLE TÜRKLÜĞÜN HER YÖNDEN BÜTÜN MİLLETLERDEN İLERİ VE ÜSTÜN OLMASI ÜLKÜSÜDÜR. TÜRKÇÜLÜK, TÜRKLÜĞÜN GEÇMİŞTEKİ HAKLARININ MİRASINI İSTEMEK BAKIMINDAN HAKLI, MEŞRU VE TARİHİ BİR DAVADIR. TÜRKÇÜLÜK, TÜRK SOYUNUN RUHUNDA KANINDA, BEYNİNDE YAŞAYAN HAYAT PRNSİPLERİNİN FİKİR HALİNE GELMİŞ BİR ŞEKLİDİR. BUNDAN DOLAYI DA “SIRA” VE “SAYGI” ESASLARINI İHMAL EDEMEZ. TÜRKÇÜLERİN, DAHA ESKİ TÜRKÇÜLERE SAYGI GÖSTERMESİ BUNUN İÇİN ŞARTTIR.”

“TÜRKÇÜLÜK, MİLLİ MENFEATLARI KENDİ MENFAATLERİ KENDİ MENFAATLERİ ÜSTÜNDE TUTAN, MAZİYE VE MİLLİ MUKADDESATA SAYGI GÖSTEREN, HAKSIZLIKLA SAVAŞTA KORKUSUZ, VAZİFE AHLAKI YÜKSEK KİŞİDİR.
TÜRKÇÜLÜK; HAKLI, MEŞRU VE TARİHİ BİR DAVADIR.
MACERACI DEĞİLDİR.
“Dünya bir çarpışma alanıdır.”
“Yaşamak için savaşmak lazımdır.”
“Milletleri savaşa hazır tutan iki vasıta vardır. Bunların biri maddidir ki, bu tekniktir. Diğeri ruhidir. Buna ülkü diyoruz.”
“Ruhi kuvvet olan ülkü, toplulukların yaratıcı kuvveti olduklarında milli ülkü olurlar. Milli ülkü, bir milletin büyüme isteği, milli üstünlük inancıdır.”

“İnanalar için, Türk ülküsünün gerçekleşmesini beklemek haktır.”
“Milli ülkü toplumumuzdaki maddecilik hastalığı geçince yeniden parlayacaktır

Atsız İçin; Şan ve Şöhret Değil, Sadece Ülkücü Olmak Şereftir..

“YAKARIŞ” şiirinin şu dörtlüğünde, ATSIZ olmasının sebebini anlatır:

“YURT VE ŞEREF UĞRUNDA SEN SERİLDE TOPRAĞA,
VARSIN, HİÇ BİR DUDAKTA ANILMASIN ER ADIN!
KAN SIZARAK GÖĞSÜNDEN HUZURA VARINCA,
ISTIRABI DİNECEK BELKİ O GÜN KÜRŞAT’IN”

“Irkımızın kahramanları, milli tarihimizde çok sayıda vardır. Bunun için kahraman ve kahramanlık icat etmek gerekmez. Var olanın hakkını vermek yeter. Milli kahramanlarımıza saygı gösterilmekle birlikte, onların kusurları varsa söylenilmeli, kahraman olmayana kahramanlık payesi verilmemelidir.”
Atsız için, milli kahramanları unutmak bir felakettir. Sahte kahramanlar yaratmak ise;
hırsızlığı zeka dolandırıcılığı deha saymaya eşit bir faziletsizliktir.

Onun şu şiiri büyük bir milliyetçilik, Türkçülük gururu ve engin bir tarih şuurunun en güzel örneğidir.

“Türk Tarihi denilen kahramanlık şiirini,
Yeniden yazmak için, harcayacağın kandır.
Mısraları içinde en güzel ve en derini,
Batıda Niğbolu, doğuda Çaldıran’dır.

Türkçünün Mütevazı Olması Şarttır

Rahmetli Atsız, Türkçünün mütevazı olmasını şart koşar. Ona göre yapılanlar hiçbir zaman beğenilmek için yapılmamalıdır.
Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının karşılığını beklemek veya takdir olunmak içindir. Halbuki takdir beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet yaparken, bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük hizmetin bile, sanki bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti yanında pek küçük kalacağını bilir.
Türkçülük, yükselmek için değil, yükseltmek içindir. Topluluklar, fedakar fertlerin çokluğu nispetinde yükselir.
Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da bir inançtır. İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.
Türkçüler, dayanışmalı, yaşamaya mecburdur. Dayanışma, az kuvvetle çok iş görmenin tek ve değişmez çaresidir. Dayanışma olmayan yerde, için için bir çekişme var demektir. Türkçü, Ülküdaşları ile olan bir geçimsizliğin Ülküye zarar getireceğini bilir.
Türkçünün en büyük vazifesi, Türklüğe hizmet etmektir. Çevresine Türklük sevgisini aşılamaktır. Bunu yılmadan, yorulmadan, bıkmadan yapacak, karşılığında hiçbir şey beklemeyecek, bunu kendisine vazife bildiği için yapacaktır.


Atsız, şiirlerinin çoğunda, büyük Türk Ülküsünü tema olarak işlemiştir. Atsız için bu Ülkü her zaman beşeri aşktan çok daha üstündür. Atsız;

“Ülkü denen nazlı gelin, erde şan ister
Büyük devlet kurmak için, büyük kan ister.”

Derken, ağır ağır zirveye tırmanacağını, Türk Milliyetçiliği Ülküsü için gerekli şartların, Türk’ün tarihinde mevcut olduğunu anlatır.

Atsız, “BÜYÜK ÜLKÜSÜ” uğrunda, dava arkadaşları ile birlikte, büyük çileler çekmiştir.
“YOLLARIN SONU” isimli şiirinde; bu çilelerin karşılığını görememiş olmasının burukluğu içindedir.

“Gidiyorum, gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda,
Dün benimle birlik gülen tanıdıkların,
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.”der.

Ona göre;

“Yufka yüreklerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin,
Değişilir topu bir sokak kaltağına.”

Atsız’ın bu sözlerinden, çevresindeki bir çok kimselerin, onu hayal kırıklığına uğrattıkları anlaşılır.

Atsız’ı (haşa!)Dinsizlikle Suçlayanlar

Merhum Hocamız Atsız, zaman zaman bazı din tüccarı kimseler tarafından dinsizlikle suçlanmıştır.
Rafet Körüklü bu suçlamalarla ilgili şunları yazmıştır:

“Bir gün Atsız Bey’i ziyarete gitmiştim. O gün rahmetli Fethi Gemuhluoğlu da gelmişti. O günkü konuşmalarımızın ağırlığı Türklük ve dindi.

Gemuhluoğlu bir ara, Atsız Beğ’e, “Kendisinin dine karşı olduğu yolunda sağda-solda laflar edildiğini” söylediği zaman, Atsız Beğ’in yüz hatları değişti ve biraz düşündükten sonra acı bir tebessümle şöyle dedi:
- İslamiyet Türk’le et ve tırnak gibidir. Birbirinden ayrılmaz. Ben dine karşı değilim, benim hasmım ve affetmediğim Türklüğü inkar eden dindarlardır....
İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Araplıktan vaz geçmiş”Ben Arap değilim diyen bir Arap” gösterebilirler mi? Ebetteki o kuş beyinliler gösteremezler.
Bunlara hadlerini bildirmek gerekir.
Şunu bilsinler ve kafalarına iyice yerleştirsinler. Türklük arzuladığımız yüceliğe kavuştuğu gün, İslamiyet de, Türklükle birlikte dün olduğu gibi en şerefli mevkie ulaşacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü Türk İslam’ın serdarı ve kılınçıdır.
Düşünün bir kere aslını inkar eden beyinsizler, İslamiyet’i kabul eden bir ecnebiye Arap oldu veya Hıristiyanlığı kabul eden bir Arap’a İngiliz veya Fransız oldu diyebilirler mi? Türk Müslüman oldu diye, neden Türklüğünü inkar etsin. Etmesi zaten eşyanın tabiatına aykırıdır.
En mükemmel din İslamiyet bugün Arap’ın elinde zelil ve perişan olmaktadır. Türkjlüğü inkar edip dindarlık yaptıklarını zanneden o kuş beyinliler gerçekten, İslamiyet’in yükselmesini istiyorlarsa Türk Milletine ayak bağı ve köstek olmasınlar yetişir.”

Ayasofya’ya İmam Olmak....

Bu arada Mehmet Eröz’ün bir nakli de Atsız’ın ruh halini yansıtması bakımından ilgi çekicidir.
Atsız’a soruyorlar:
- Bir daha dünyaya gelmiş olsaydın, ne olmak isterdin?
Atsız’ın cevabı çok nettir....
- Ayasofya’da imam olmak isterdim..

Atsız, Ülküsünü tanıtmada ve yaymada ulaşmış olduğu yüce mevkinin farkındadır.
“SONA DOĞRU” şiirinde bu duyguları şöyle dile getirmiştir:

“Bilsin cihan ki, ben bu cihanın nesindeyim:
Bir Ülkünün muhabbetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkes bir özleyişle yaşar....Ben de öylece.
Altaylar ve Tanrı Dağı çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara,
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim....”

Büyük Türk Milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız’ın, ölümünün. 31. yıldönümü münasebetiyle bir defa daha minnet ve şükranlarımızla anıyor, onun hatırası önünde saygı ve sevgilerimizle eğiliyoruz.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Selahattin TEKİZOĞLU
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cmt Arl 11, 2010 9:58 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Uçmaga varışının 35.yıldonümü bugün.Ülkenin içine düşürüldüğü durumu görmek;Atsız Beg in düşüncelerinde ne kadar haklı oldugunu anlamak için yeterlidir.Elinde kaleminden,yüreginde cesaret den,çok donanımlı oldugu bilimden başka bir silahı bulunmayan
Atsız Beg;hala daha,gün giderek artan bir sevgi ve hasret ile anılıyorsa;hiç eskimeyip,unutulmayıp sürekli yenileniyorsa,yüzbinlerce Türk tarafında Ata olarak kabul ediliyorsa;ellerinde bu kadar güç,bu kadar sınırsız yetki,bu kadar ülke hakkında tasarruf da bulunma yetkisi olan büyük makamların küçük insanları çok iyi düşünmelidir.Kahraman olunmaz;ancak kahraman olarak doğulur!Ülke; bugün karşısındaki yığına MEN DAKKA DUKKA diye,benim hiç anlamadığım bir dil ve aksan ile hitap eden bir kişinin hoyrat ve despot iradesi altında inliyor.Evet artık hükümet başı bile diyemiyorum.Karşısındaki yığına arapça seslenme cüretinde bulunabiliyor ve bundan prim yapmaya ,nemalanmaya kalkışıyor.Magdur ayaklarına yatmak için çok kısa bir süre köy kahvehanesi gibi bir hapishanede misafir edilmiş birisi,demokrasi mücahiti ayaklarında ortalarda dolaşıp akıl veriyor.Hergün biz söyle yaptık,böyle ettik diye,100 yıllık cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş devlet adamlarını bir tarafa,kendisini bir tarafa koyuyor.Bugüne kadar kendi çıkarları için çalışmış,karşılığını da maddi ve manevi alanda fazlası ile almış;at üzerinde orak biçmekle meşgul.Vatanı parçalamak üzere;piyon,at,fil,kale vezir,ne kadar taşı varsa alayını ileri sürmüş ŞAH VE MAT DEMEK ÜZERE!
Umutsuzluk içerisinde olacakları ve kaderlerinin belirlenmesini bekleyenler!
Atsız Beg den utanın!Onun verdigi mücadeleleri düşünün.Onun savaşçılığına bürünün.Onu defalarca yeniden okuyun,anlayın.Önümüzde Atsız Beg gibi bir örnek var iken;çözümü hala daha izm de arayan yolunu sapıtmış olanlar,titreyin ve aslınıza dönün!
Önümüzde dag gibi büyük dava adamı duruyorken,"ben ne yapabilirim,elimde ne güç var?"diyen miskinler!Elinizde Türkçülük de mi yok?Sen yeter ki yatmayı bırak da bir ayaga kalk!Kim seninle ugraşabilir,kim sana güç yetirebilir,kim karşına dikilebilir senin?
3.5 başı bozuka devleti teslim etmeye kalkışanların hele sen bir dikil karşılarına da bak ne oluyor?Bilmez misin ki cüretleri senin sessizliğindendir?Bilmez misin ki itler bozkurtlar alanlarda karşılarına dikilmedigi için bu kadar açıktan havlayabilmekte?
Bugün ne Atatürk,ne Atsız beg,ne de Başbug var.HEPSİ DE GÖREVLERİNİ BAŞARI İLE YERİNE GETİRİP UÇMAGA VARDILAR.
Peki onlar yok diye bu dava bitti mi?Teslim mi olacağız?Bu ülkeyi teslim edip,orduyu terhis mi ettireceğiz?Türk ordusu emir altındaki 600-700 bin kişiden mi ibaret?
Hala daha susacak mıyız?Boyun mu eğeceğiz 3.5 çakala?Bayrağım,başkentim Türkçe me şirk koşulmasını seyredecek miyiz?Konfederasyon yönetimini tanıyacak mıyız?
İşte böyle uğursuz bir günde,çakalalların,leş kargalarının,akbabların günlerinde anıyoruz Atsız ı.
Bırakın methiyeler düzmeyi.Bırakın sözde bağlılık iletilerini.Bırakın yazı yazmakla geçirecek ,mazi ile avunma zamanlarını.Vatanınıza karşı ,hep aldığınız devletinize karşı ;gün borçlarımızı ödeme günüdür!
Uçmaga varışının 35.yıldönümünde ulu Türkçü Atsız Beg,kardeşi Necdet SANÇAR beylerin şahsında;TÜRKÇÜLÜK davasının tüm çerilerinin,gelmiş geçmiş fikir adamlarının,magdurlarının ve şehitlerinin anısı önünde saygı ve minnet ile egiliyorum.
TANRI TÜRK Ü KORUSUN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1