Bozkurt NET

[cCc_OzguR_cCc]

Her ne kadar MHP'ye gönül vermiş ve bir siyasi çizgiye dahil olmuş olsam da, siyaseti bir bütün olarak "kıvırtabilme sanatı" olarak görmüşümdür hep... Bu kıvırmaları; siyasi jargondaki haliyle "açılım" kavramını hep nefretle kınamışımdır. Yakın zamana kadar bu kıvırmalar, genelde partilerin garibanı, fakir fukarayı "bir anda hatırlayıvermesiyle" vücud bulurdu siyasi arenada. Ancak, son günlerde ciddi söylemlerle karşı karşıyayız...

"Sayın" boşbakan'ın, MHP'nin Milliyetçilik anlayışına ırkçılık diye gaflet ve cehaletle saldırmasının üzerinden çok fazla zaman geçmeden, şimdilerde "Ya sevip ya da terketmeyi" diline doladığı görülüyor... Tabi, bunu dillendiren kişinin hala "Türk Milleti" diyemedğini, "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı üstkimliği" kavramını yerine ikame etmeyi daha çok sevdiği ise bilinen bir gerçek...

Ayak oyunlarına doymayan boşbakan, bu söylemine tezat; hala kürtçülük yaparken, Hakkari'nin asfaltlanmış köy yollarını, 3 katlı olmasına rağmen içinde asansör bile bulunan okulları görmezden gelip de, popülistliğin dibine vurarak "şunu getirecez, bunu getirecez" diye bağırıp çağırıyor ortalıkta... Hatta, bu ayak oyunlarına paralel olarak, dengir mir mehmet fırat'ı Kılıçdaroğlu'na kaptırmış gibi görünmesini de umursamayarak, yerine bir numaralı bölücü aksu'yu getirmesi de dikkat çekiyor...

CHP; bu parti insanı daha fazla güldürüyor, kara çarşafa dolanmış durumda!.. Atatürk'ün yarınlara emaneti bir parti tam bölücülerin elinden yakasını sıyırmaya başlamışken, bu sefer de şeriatçı giyim tarzının kucağına oturuyor!.. Malum rozet takma töreninde o çarşaflıların, erkeklerle haremlik seramlık oturması da ayrı bir komedi!..

MHP bizim için bir sevda ama, her ne olursa olsun, siyaset denilen illet midemi bulandırıyor...