Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - TATARLARI NE BEKLİYOR?
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 05, 2009 11:57 pm    ileti konusu: TATARLARI NE BEKLİYOR? Alıntıyla Cevap Gönder






TATARLARI NE BEKLİYOR?









Tatar Milli Meclisi Başkanı Fevziye Bayramova'nın yazısı: Artık açık söylemenin zamanı gelmiştir, Rusya'da Tatarların Uruslaşma, yani Rus milleti gibi olması beklenmektedir. Bu sürece 4 yüzyıldan...

fazla zaman geçmiş, galiba 21. yüzyılda bu durum Tatarların top yekun Ruslaşmasıyla biter. İşgal edilmiş uluslar için, işgalcinin dilini, dinini ve ulusunu kabul etmek gibi kaçınılmaz bir sonuç- artık Tatar ulusunun başına gelmiştir. Bu güne kadar Tatarlar dini, ulusal medeniyeti ile saklana gelse de, şimdi artık her şey karıştı, ulus kaçınılmaz bir yok olmaya, yani Ruslarca yutulmaya doğru gitmektedir. Dilin bitmesi, bunun son aşamasıdır.

Ne acıdır ki, Tatar ulusu şimdilik bunları kavramakta yetersiz, ulus olarak esen kalmanın yollarını aramamaktadır. Urus devleti-Rusya ise kasıtlı olarak Rus olmayan ulusları yutma siyasetini yürütmekte, onun asıl amacı, Rusya'yı tek dilli, tek dinli, tek uluslu devlet yapmaktır. Bu elbette Urus ulusu, Urus dili ve Hıristiyan dini olacak, burada Tatarlara da, Rusya'daki başka halklara da yer kalmayacak, biz hepimiz ileride sadece Rus olarak esen kalabiliriz. Rusya'da Tatar ulusunun geleceği yoktur! Son yüzyıllarda Rusya'da yüzden fazla ulusun yok olduğu gibi, Tatarları da bu ülkede ulus olarak yok olma faciası beklemektedir.

Sözümüzün kanıtı gereği, tarihten bazı örnekler:

* Kazan Hanlığı Rus devletince işgal edildiği 1552 yılında, Tatar ve Rusların sayısı eşit 5'er milyon idi. Günümüz Rusya'sındaki Tatarlar halen 5 milyon olup, Ruslar ise 100 milyondan fazladır. Bu 4 yüzyıldan fazla zaman içinde Tatarlara karşı yürütülen tapındırmalar, Ruslaştırmalar, savaşlarda Tatarları "top yemi" olarak kullanmalar, vücutça yok etmeler, yani özel soykırım siyaseti, Tatarları bugünkü bitme durumuna getirmiştir.

* Son yüzyıl içinde Rusya'nın yürüttüğü Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşlarında ve iç savaşlarda, 21'inci, 30'uncu, 50'inci yıllardaki yapay-kasıtlı açlık yıllarında, Stalin'in temizlik devirlerinde-çalışma kamplarında en çok yok edilen-öldürülenler Tatarlar olmuştur.

* 1930'lu yıllarda Sovyetlerde tüm Tatar camileri ve din adamları yok edilmiştir. Bolşevizm, Tatarları zorla ateist yapmaya çalışmıştır.

* 1950-60'lı yıllardan başlayıp, Tataristan ve Başkurdistan dışında, tüm Sovyetler boyunca Tatar okulları, Tatar dilindeki yüksek ve mesleki okullar kapatılmıştır, oralardaki eğitim Rus diline çevrilmiştir.

* İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetlerin eski-tarihi Tatar topraklarında-Çilebi ülkesinde, İdil-Ural'da, Sibirya'da atom tesisleri, kimya ve bakteriyoloji silah yapım poligonları kurulmuştur. Böylece, Tatar ulusuna karşı yarım yüzyıllık atom soykırımı başlanmıştır; bu durum bugün de devam etmektedir.

* Son yarım yüzyıl içinde Tataristan topraklarından 3 milyar tona yakın petrol çıkarılıp, Rusya'nın gereksinimine sarf edilmiştir. Şimdi de İdil-Ural ve Sibirya topraklarından petrol-gaz yağmalanması devam etmekte, bu zenginliklerin oralarda yaşayan Tatarlar için hiçbir faydası yoktur.

* Bu zulümlerden diri kalan Tatar ulusuna karşı 21. yüzyılda yeni bir yok etme siyaseti başlanıvermiştir:

İlk olarak, Rusya'nın birçok bölgelerinde, Tatar çocuklarının da okuduğu okulda, Hıristiyan dini esasları okutulmaya başlamış, yanı sıra İslam dinine böyle olanaklar verilmemiştir. Bu Tatar çocuklarını Hıristiyanlaştırmak için yapılmış hileli bir iştir. İkinci olarak, geçen yıl Rusya'nın "Eğitim hakkındaki" kanunlarından ulusal-bölgesel komponent (parça) alıp taşlandı, yani, 2009 yılının 1 Eylülünden başlayarak Rusya'nın tüm okullarında ulusal dil eğitimi yasaklanacak, sadece Rus dilli eğitim yürütülecektir. Bu da, Tatar çocuklarını Ruslaştırmaya yönelik hileli bir iştir.

Rusya okullarında Tatar çocuklarına sadece Hıristiyan dini ve Rus dili eğitimi verildiği için, ileride bu çocuklar asli kökenlerini unutacaktır. Çünkü aile çocuğa, ana diliyle bilimsel düşünme, düzenli bilim alma ve Tatarca okuma yazma eğitimi veremez. Bunları sadece ulusal okul yapabilir. Yukarıda tanımı geçen kanun gereği, ileride milyonlarca Tatar çocukları ana dilli okuma yazmadan, ilişkiden, Tatar tarihini bilmekten yoksun olacaklardır.

Biz bu olguyu, Tatar ulusunun diline ve dinine karşı yapılan ruhi soykırım olarak değerlendiriyoruz ve ulusumuzun bu soykırıma karşı çıkmaları gerektiği çağrısını yapıyoruz.

Son zamanlarda Rusya'da İslam dinine karşı yürütülen açık ve sinsi siyasete de değinmek gerekir. Günümüz Rusya'sında, bilhassa Kuzey Kafkaslarda ve İdil-Ural'da binlerce Müslüman erkekler suçsuz olarak hapishanelerde yatmaktadır. Yüzlerce İslam dini kitapları
mahkeme kararları ile yasaklanmıştır. Onlarca din okulları zorunlu olarak kapatılmıştır. Aynı zamanda Hıristiyan dini Rusya'nın resmi dini haline gelmiştir. Bu din, televizyonda, radyoda, basında, okullarda, devlet yönetiminde ve törenlerde öncülük yapmaktadır. İki dine uygulanan bu eşitsizlik sayesinde, elbette Hıristiyan dini üstünlük kazanacaktır. Biz bunu, Tatar ulusunu yeni şekilde
tapındırmak olarak algılıyoruz.

İleride, Rusya'daki ulusal cumhuriyetlerin yok edilmesi, onların Rus bölgelerine katılması söz konusudur ki, bunu yaparlar. Bu durumda Tatarlar kendilerinin tarihi topraklarında azınlık olacak,
önceki ulusal kanun ve düzen yok olacaktır. Bunların hepsi, Tatar ulusu Ruslar arasında eriyip yok olsun, dilini, dinini, medeniyetini, tarihini unutsun için yapılmaktadır. Bu sebeple biz Tatarları, önümüzde sadece iki yol beklemektedir: Ya Ruslaşıp, Ruslar terkibine girerek, Urus olarak hayatta kalmak, veya onlardan ayrılıp, kendi devletimizi kurup, Tatar ulusu olarak esen kalmak. Başka yol yok! Şimdi her Tatar, hangi yol ile gideceğine karar vermek zorundadır.

Biz, bağımsız devletimizi kurup, Tatar olarak yaşamaya kararlıyız, ulusumuzu da bu yola çağırıyoruz.

Bu yol bize, Süyümbikelerden, Kulşeriflerden, Batırşalardan, Ayaz İshakıylardan kalan kutsal emanet-sonsuz vasiyettir.

Bin yıllar boyu onlarca bağımsız devletleri yönetmiş Bulgar-Tatar ulusu, bugün de bağımsız ve mutlu olmaya haklıdır! Tatar ulusu özgürlüğü uğuruna savaşırken, elbette öyle olacaktır, inşallah! Biz Tatarlar, Urus değiliz, biz bambaşka bir ulusuz, bizim kendi dilimiz, kendi dinimiz, kendi medeniyetimiz, kendi tarihimiz, kendi yaşam biçimimiz var ve biz onun sonsuza dek öyle kalmasını istiyoruz. Bunlar sadece ve sadece, bağımsız Tatar devleti sayesinde olacaktır.

Fevziye Bayramova,
Tatarların Milli Meclis Reisi, Ocak 2009.

Tatar Türkçesi'nden Türkiye Türkçesi'ne aktaran Roza KURBAN




Türk Gündem
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Şub 06, 2009 12:44 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

SUYUMBİKE



Kazan Hanlığı’nın sahip olduğu zenginliğe Ruslar tarih boyunca göz dikmişlerdir. Ne pahasına olursa olsun bu medeniyeti çiğnemek, tüccar, sanatçı ve çok çalışkan bu kavmi ezmek arzusu ile yanıp tutuşurlar. Bu sebeple Kazan Hanlığı’na sürekli saldırırlar. Moskova ile yapılan arkası kesilmeyen savaşlar sonucunda zayıf düşen Kazan Devleti’nin çözülmesinde Tatar mirzaları arasındaki geçimsizlik, birbirine zıt fikirli ve düşman olan aristokrasi grupları, Rusların gayretiyle meydana gelmiş olan Moskova taraftarı hain ve işbirlikçiler görevlerini tam olarak yerine getirmişlerdir. Kazan Devleti içeriden çözüldükçe Rusların küstahlıkları artar ve Kazan Hanlığı’nın başkentini almak için saldırılar sıklaştırılır. 1547-1550 yılları arasında Rus çarı “Korkunç İvan” Kazan’a ardı-arkası kesilmeyen hücümlarda bulunur. Fakat şehri ele geçiremez. 1551 yılında Kazan’ın 30-40 km. Batı tarafında “Züye” (Sviyaga) nehrinin İdil (Volga) nehrine döküldüğü yüksek bir tepe üzerine “Sviyajsk” adında bir kale inşa ettirir.

Bu kalenin inşaatı biter-bitmez Moskova hükümeti Kazanlı’lara şu üç maddeyi içeren bir ültimatom gönderir:

1-İdil nehrinin sağ tarafında olan bölge “Tav yagı”nda Moskova’nın egemenliğini tanımak.

2-Çocuk Han Ötemiş Gerey ile O’nun yerine devleti idare eden annesi Süyümbike Han’ı Moskova hükümetine teslim etmek.

3-Kazan’daki bütün Rus esirleri serbest bırakmak.

Kazan aristokratları tarafından bu taleplerin hepsi olduğu gibi kabul edilir ve Süyümbike ile oğlu 11Ağustos 1552’de Moskovalı’lara teslim edilirler.(Abdullah Battal Taymas)

Nogay Hanı Yusuf Mirza’ın kızı olan Süyümbike Kazan Hanlığı’na 1533 yılında Ağustos ayında gelin olarak gelip, 1551 yılının yine Ağustos ayında Rusların esiri olarak ayırılır. Nogay Hanlığı’nın güzelliği ve aklı ile ünlenmiş bikesi, 1532 yılında Kazan tahtına geçen Cangali ile 1533 yılında evlendirilir. Cangali dışarıdan Kazan Hanı olarak görünse de; gerçekte bağımsız bir devlet yönetimini yerine getirememektedir. Rus Knezi Vasiliy’in talimatlarına uyarak devleti yönetir.(Cangali kendisi Kazan Hanlığı’na komşu olan Kasım Hanlığı’ndandır)

Cangali’nin başında bulunduğu “kukla” yönetim Kazan’ı üç yıl idare eder. 1535 yılında şehirde çıkan bağımsızlık yanlısı bir ayaklanma sonucunda tahttan indirilir ve idam edilir. Han Cangali’nin ölümünden sonra daha önce de Kazan Hanlığı’nın hükümdarı olan Safa Giray Kırım’dan Kazan’a davet edilir. Bu tarihten sonra Safa Giray ikinci kez Kazan Hanlığı’nı idare etmeye başlar. Dört eşi olan Safa Giray, eşlerinden birinin ölümünden sonra Süyümbike ile evlenir. Fakat Süyümbike kocasını paylaşmak istemediği için diğer eşlerinden boşanmasını ister. Eşlerinden biri Sibirya Hanlığı’ndan, diğeri ise Astrahan Hanlığı’ndan olan Safa Giray’ı bu istek zor durumda bırakır. Aıyırıca, bu istek Süyümbike adına da bir siyasi hata olarak tarihte yerini alır.

Safa Giray Han ülkesine, milletine ve egemenliğine son derece düşkündür. Bu özellikleri ile uzun yıllar Ruslara geçit vermez. Bu durum Rusları çok rahatsız eder. Ve 1549 yılında tarihin bu efsane Han’ı “bilinmeyen” nedenlerden dolayı ölür. Süyümbike 1547 doğumlu oğlu Ötemiş Giray ile yine dul kalır. Han’lık Safa Giray’ın oğlu Ötemiş Giray’a verilir. Fakat küçük olduğu için yönetime annesi geçer. Süyümbike, çok sevdiği ve 14 yılını paylaştığı Safa Giray’ın çizdiği yoldan gitmeye devam eder. Devleti bağımsız olarak idare etmeye ve egemenliği korumaya çalışır. Bu durumdan rahatsız olan ve Kazan’ı işgal için hazırlıklarını tamamlayan Rus çarı İvan, Kazan’daki iç karışıklıkları da değerlendirerek yukarıda sözü edilen üç maddelik ultimatomu vererek Kazan’ı ve Süyümbike ile Ötemiş Giray’ı teslim alır.




Ancak; Rus çarı İvan, vermiş olduğu dokunulmazlık sözünde durmaz ve Kazan şehrini, 50 km’lik çevresindeki bütün toprakları Rus Knezleri ve toprak ağalarına vermek üzere buradaki halkı tarihin en kanlı katliamlarından birini gerçekleştirerek kılıçtan geçirir. “Volga kızıl akar.” Sağ kalanlar yurtlarından uzaklaştırılır. Halkın dinini zorla Hristiyanlığa dönüştürmek ister. Yine tarihin en büyük assimilasyon örneklerinden birini gerçekşleştirmeye çalışarak halkı Ruslaştırma gayreti içine girer. Ruslara karşı gelen Mirzaların Mirzalık(Beylik) ünvanları ve tüm mal varlıkları ellerinden alınır. İslami bütün kurumlar yıkılır. Müslüman alimler katledilir. Halk köle haline getirilir. Hristiyanlaştırılmak istemeyen halk Sibirya, Astarahan, Kafkas, Kırım ve Orta Asya’ya kaçar. O dönemde ormanlara sığınan kaçak Tatarlar birbirleriyle karşılaştıklarında:”Haman isen mi siz?” demektedirler. “Hala sağ mısınız?” anlamına gelen bu cümle günümüzde “isenmisiz” olarak Türkçe’deki “merhaba” yerine geçmiştir.

Kazan Hanlığı dağıldıktan sonra Tatar milleti’ne değil tarihini araştırmak, kılıç-hancer taşımasına dahi izin verilmez. Mutfaklarındaki bıçağın bile tahta sekiye zincirle bağlanması zorunluğu getirilir. Belde hancer taşımak bir yana, hayvan kesmek için dahi bıçak taşıyamaz hale gelirler. (Musagit Habibullin)

Hayatının 18 yılını Kazan’da geçiren Süyümbike, Kazan Hanlığı yıkıldıktan sonra Kasım Hanlığı’nın hükümdarı Rus taraftarı hain-işbirlikçi Şahgali ile evlendirilir. Hayatının son günleri ve mezarının yeri hakkında bir bilgi mevcut değildir. Oğlu Ötemiş Giray ise Ruslar tarafından vaftız edilerek ismi Aleksandr olarak değiştirilir. Ötemiş Giray 18 yaşında ölür. Ölüm nedeni bilinmemektedir. Mezarı Moskova Kremlin’in Arhangelsk Kilisesi’nin bahçesinde Rus çarları kabirlerinin yanında bulunmaktadır.(Ravil Fahretdinov)

SUYUMBİKE BEYİTİ





Takdırden adem ozbaydı, bır kuday tüzgenge
Kudaydın kulı bır zaman kazaga tüzgendey.
Mıng bes yüz onbeste bu dünyaga kelgenmen,
Ata-ana davletı eş ketpes dep bılgenmen
Ata-ana kolında bır kaygı da körmedım,
Bu kaygılar körermen dep esaplap ta yürmedım.

Taktirden insan kaçamıyor, Bir Huda dilediğinde

Huda’nın kulu bir zaman kaza’ya dilediği gibi.
Bin beş yüz onbeş’te bu dünyaya gelmişim,
Ata-ana devleti hiç gitmez diye bilmişim
Ata-ana kolunda bir kaygı da görmedim,
Bu kaygıları görürüm diye hesap edip de gezmedim.



Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas davletım,
Sabiy şağım, nurlu yüzüm, mırza kızı bolgan baktım

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim,
Çocukluk çağım, nurlu yüzüm, Mirza kızı olduğum bahtım

On segız yasıma tolgan şaklarımda
Han hatını boldım men ata-ana yaklarında.
Kırımhan kazaga akeldı taktırım,
Kazannıng yas hanı Yengalı boldı erım.
Yengalı Han öldı bır zalım kolınnan,
Endıgı kazalar taydılar yolınnan.
Hanbike bolganım, ekı yıl turganım,
Tul kaldım kaygılı, han dünya yoğaldı.

On sekiz yaşımı doldurduğum cağlarımda
Han hatunu oldum ben ata-ana tarafında.
Kırım Han kazan’a getirdi takdirimi,
Kazan’ın genç Hanı Yengali oldu erim
Yengali Han öldü bir zalimin eliyle,
Artık kazalar şaştılar yolundan.
Han eşi olduğum, iki yıl durduğum, dul kaldım kaygılı, han dünya kayboldu.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas davletım,
Sıluv şağım, nurlı yüzüm, han bikesı bolgan vakıtım

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim,
Çocukluk çağım, nurlu yüzüm, han hatunu olduğum vaktim

Kırımlık Safagerey kazanga han boldı,
Üş hatını bolsa da, dörtünşıge menı aldı.
Dünıyalar kavıflı, zamanlar kaygılı,
Kazanga küşlü padışahlar köz saldı.
Kazan ışı tınışsız, düşpan barı bılıne,
Devletı bar kısıler kıre kısı tılıne.
Safagerey vakıtında bek köp boldı soğıslar,
Ar kaydan yav kelgennen avır boldı solıklar.
Ömırım öttı on dört yıl Safagerey han mınan.
Kazan şahar köngılsız yolda tökken han mınan
Şahar tısında soğıs, ışınde tolgan afat
Sol tınışsız vakıtta Safagereyım vafat
Ekı yaslık ulım, közım nurı kulınım,
Ötemıs-Gerey ım kaldı yetım, bılbılım.

Kırımlı Safa Giray Kazan’a han oldu,
Üç eşi olsa da, dördüncüye beni aldı.
Dünyalar karanlık, zamanlar kaygılı,
Kazan’a güçlü padişahlar göz koydu.
Kazan içi karışık, düşmanın tamamı biliniyor,
Devlet sahibi kişiler düşüyor insan diline.
Safa Giray vaktinde pek çok oldu savaşlar,
Her yönden düşman gelmesiyle ağır oldu ateşkesler.
Ömrüm geçti on dört yıl Safa Giray Han ile.
Kazan şehri gönülsüz yolda dökmüş han ile
Şehir dışında savaş, içinde dolmuş afet

O karışık zamanda Safa Giray’ım etti vefat

İki yasındaki oğlum, gözümün nuru yavrum,
Ötemıs-Giray’ım kaldı yetim, bülbülüm.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas devletım,
Özım de tul, ulım yetım, kayda menım tınış vakıtım.

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim,
Kendim de dul, oğlum yetim, nerde benim mutlu cağlarım.

Meskuv hanı kazandı almak bola özine,
Kazanlılar pıtne aşa, karamaydılar sözıne.
Meskuv hanı ögıttı karttı, yastı yığıttı
Berıngız maga, dep, tutarman yebır etpey.
Mırzalar söz anlamay, küşlerı az soğıska,
Neşe kabat söz bızıp, bardı olar solıkka.
Solık şartın tağı da bu mırzalar bızdılar,

Moskova Hanı Kazan’ı almak istiyor kendine,
Kazanlılar fitne açıyor, bakmıyorlar sözüme.
Meskuv Hanı örgütledi yaşlıyı, genci yiğiti
verin bana, diye, tutarım cebir etmeden.
Mirzalar söz anlamıyor, güçleri az savaşmaya,
Nice defa söz bozup, vardı onlar ateşkese.
Ateşkes şartını tekrar bu mirzalar bozdular,

Nogay, Kırım, Kazanlılar türlı yerge tozdılar.
Han ornına han bolıp turalmadım pan bolıp,
Alsızlendım mırzalarga, yüreğım bavırım kan bolıp.
Bacaralmay ıstı, tınglatalmay kısıdı,
Ar kaysısı bılgen bolıp yürıttıler bu ıstı.
Han kabırı üstıne kurdırdım tas minare,
Oylandım: Özüm ölsem de atım köp yılda kalar.
Minaredı kurganım köngıllendırer elımdı

Nogay, Kırım, Kazanlılar çeşitli yerlere kaçtılar.
Han yatağına han olup duramadım pan olup,
İçerledim mirzalara, yüreğim ciğerim kan olup.
Beceremeden işi, dinlemeden kişiyi,
Her birisi de bilmiş gibi yürüttüler bu işi.
Han kabri üstüne kurdurdum tas minare,
Düşündüm: Kendim ölsem de adım çok yılda kalır.
Minareyi kurmam gönüllendirir elimi

Kazandakı kınezler özı tınış bolarga,
Ar kaysısı kol salganlar menı yesırge alarga.
Emre boldı ketpeğe, küymelerge yetpeğe
Közlerımnen nur kettı, bılmeymen ne etpeğe.
Menı tutıp, ekı adem oltırttılar arbaga
Takat, vaktı kaldırıp, küyeme yanına barmağa

Kazandaki kınezler kendileri güvende olmaya,
Her birisi el kaldırmışlar beni esir almaya.
Emir geldi gitmeye, kafeslere yetmeye
Gözlerimden nur gitti, bilmiyorum ne yapmaya.
Beni tutup, iki adam oturttular arabaya
Takat, vakti kaldırıp, kafas yanına varmaya.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas devletım,
Köngılım munglı, Yüzım sarı, yesır vakıtım

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim,
Gönlüm dolu, yüzüm sarı, esir vaktim.

Közım saldım halkka, köbı yılap uzata,
Kaysıları “Meskuv hanı rahimlı” dep yuvanta
Şaar tamam gürldey, yılay-sıktay davısı,
Mağa tüsken kaygılar mırzalardıng tavısı
Oylap aldım, Kıyamet bolganma ale buğın dep,



Göz gezdirdim halka, çoğu ağlayarak uğurluyor,
Bazıları “Moskova Hanı merhametlidir” diye avutuyor
Şehir tamamen gurulduyor, ağlama-hıçkırma sesi,
Bana düşen üzüntü mirzaların davası
Düşündüm, kıyamet mi olmuş hele bugün diye,

Tağı oylandım: yılayşılar mendey kımık tuvıl dep.
Barıp yetkende deryağa, kırıttıler küymeğe.
Azız tıllerım baylandı, bılmeymen ne söz demeğe.
Kaysı aytadı:alveda, kaysı aytadı alfirak
Halk haldı yığılıp, küşsız bolıp firak ta
Küşlı ademler yuvıkta, Kalganları yırakta
Volga ga şıkkanda, karadım men kalaga,
Kaldı yılap kazanım, usap öksız balaga.
Dedım: Mıskın Kazanım, tüstü tacıng basınnan,
Kaldıng buğın davletsız, yasma ağar yasıngnan
Kayda kaldı şatlığın, kayda senıng baylığın?
Körer közğe belğılı, azır kul, yarlılığın.
Bosap kaldı sarayıng, nurım kettı yüzımnen.

Daha düşündüm: ağlayışlar benim gibi gizli değil diye.
Varıp ulaştığında denize, soktular kafese.
Aziz dillerim bağlandı, bilmiyorum ne söz demeye.
Bazısı diyor: elveda, birisi diyor güle güle
Halk kaldı yığılıp, güçsüz olup ayrılık ta
Güçlü insanlar yakında, gerisi uzakta
Volga’ya çıkınca, baktım, ben kaleye
Kaldı ağlayarak Kazan’ım, benzeyerek öksüz bebeğe.
Dedim: Miskin Kazan’ım, düştü tacın başından,
Kaldın bugün devletsiz, genç mi genç yaşın ile
Nerde kaldı şaatlığın, nerde senin hükümranlığın?
Görür göze belirgin, hazır millet, dostluğun.
Boşalıp kaldı sarayın, nurum gitti yüzümden.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas devletım,
Han sarayda tuvgan edık, buğın kaldık yesır, yetım



Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim,
Han sarayda doğmuş idik, bugün kaldık esir, yetim

Minarem körındı köp yerleğe yetkenşe,
Tağıda bır yıladım, ellerım pıtkenşe,
Dedım: Ya rabbıy, minarem , bılmeysıng, kayda baram!

Minarem göründü çok yerlere yettikçe,
Daha da bir ağladım, ellerim bitesiye,
Dedim: Ya Rabbi, minarem , bilmiyorsun, nereye varayım!

Kaldırdım endı senı, taktırge yoktır şarem.
Han üstıne kuraldıng, tastandır senıng astıng
Ömırlerge kalarmız; Senı men menım atım
Solay söylep barganda, minarem de yoğaldı,
Yoğalıvga sebep sol, küyme bek köp yol aldı

Bıraktım artık seni, taktire yoktur çarem.
Han üstüne kuruldun, tastandır senin altın
Ömürlere kalırız senin ile benim adım
Böyle söyleyip vardıkça, minarem de kayboldu,
Kaybolmasının nedeni kafes çok yol aldı.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas devletım,
Köngılım munglı, közım yaslı, özım yesır, ulım yetım.

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim
Gönlüm yüce, gözüm yaşlı, kendim esir, oğlum yetim.

Küyme kettı yoğalıp, karşığaday kustı alıp,
Mendey karıp şarasızdıng akılın, küşın alıp.
Bara turıp bız yettık Zuya değen kalağa,
Keldı andağı bayar, mırza bızdı körıp kalmağa
Barıp yetkende zuyağa, anda bız üş kün turduk,
Şıkpadık bız bır yerge, küyme ışınde oltırdık.
Annan kettık Meskuv ge, körıp safar mecnetın
Yesır bolıp baramız, körmey dünya zıynetın
Köp zamanlar barğanda, Meskuv ge barıp yettık.
Bu baktısız baslarga ne bolar dep bız küttık.
“Kızlar maydanı” değen bır orınga elttıler.
Bıraz karap turğannan bızdı yurtka kırıttıler.
Kırgen yurtka karavıl koydılar bır on kısı,
Şığarmaydılar, yürıtpeydıler, kırıtpeydıler bır kısı.
Kün de oza, tün de oza, kayğıdan denım sızlay.
Ekı boyar kelgen bır kün, bırısı “Ayda” dep kol soza.
Yesır bolğan ne şara? Kozğaldım men kayğıra,
Balam mınan ekevımızdı kayda olar alıp bara?
Barıp kırdık ken yurtka, ışınde onıng hansaray
Köp kısıler yıyılğan, barısıde bızge karay
Padışah ta munda özı, mağa aytadı bır sözdı:
“Balang munda asırarlar, erge berermen sızdı”
Dep sonda balamdı kolımnan aldılar,
Yesırlıkten yangan edım, tağı otka saldılar.
Esıttım men balamdı poplar alğanlar dep,
Akılı da yok sabıydı dınnen şığarganlar dep.



Kafes gitti kaybolup, alici gibi kuşu alıp,

Benim gibi garip çaresizin aklını, gücünü alıp.
Vara vara biz ulaştık Zuya denen şehre,
Geldi oradaki ahali, mirza bizi görüp kalmaya
Varıp yetince Zuya’ya, orda biz üç gün durduk,
Çıkmadık biz bir yere, kafes içinde oldurduk.
Oradan gittik Moskova’ya, görüp sefer zorluğunu
Esir olup varıyoruz, görmeden dünya ziynetini
Çok zamanlar geçince, Moskova’ya varıp ulaştık.
Bu bahtsız başlara ne olur diye biz düşündük.
“Kızlar meydanı” denen bir yere götürdüler.
Biraz bakıp durduktan sonra bizi binaya soktular.
Girdiğimiz binaya nöbetçi koydular bir on kişi,
Çıkarmıyorlar, yürütmüyorlar, sokmuyorlar bir kişi.
Gün de geçiyor, gece de geçiyor, üzüntüden beynim sızlıyor.
İki adam gelmiş bir gün, birisi “sur” diye el kaldırıyor.
Esir olan biçare? Dikildim ben haykırarak,
Yavrum ile ikimizi nereye onlar alıp gidiyor?
Varıp girdik geniş binaya, içinde onun hansaray
Çok insan toplanmış, hepsi de bize bakıyor
Padişah ta burada kendisi, bana diyor bu sözü:
“Oğlunu burada büyütürler, kocaya veririm sizi”
Diye orda yavrumu elimden aldılar,
Esirlikten yanmış idim, daha da ateşe koydular.
Duydum ben yavrumu poplar almışlar diye,
Akılı da yok sabiyi dinden çıkarmışlar diye.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas devletım,
Közım munglı, közım yaslı, kaldım yalgız, yesır, yetım.

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim
Gözüm mühürlü, gözüm yaşlı, kaldım yalnız, esir, yetim

Men ketkende kündesım “kettı endı Süyımbike” dep
Özıne er kayğırıp, bolayak bolgan hanbike.
Halk mınan kengesıp, Astrahandan han algan,
Özım kenem kenız eken, atı yadığer bolgan,
Kündesım hanga bargan, Kazandı tutaman dep,
Dünıya aytkan:”Asıkpa ale, senı dey otka atarman”, dep.

Sol yılda ol menı de padışah berdı bır hanga,
Kasımdağı Şeyhalığe, Kazanga düşpan yaka.
Menı alıp soğıska emre boldı barmağa,
Meskuvlermen bırğe kazandı özıne almağa.

Ben gidince kumam “gitti artık Suyumbike” diye
Kendine koca alıp, olmak istemiş hankadın.
Halk ile anlaşıp, Astrahan’dan han almış,
Kendim Kne gez imiş, adi Yadigar imiş,
Kumam hana varmış, Kazanı tutarım diye,
Dünya demiş:”Acele etme hele, seni de ateşe atarım” diye.

O yıl o beni de padişah verdi bir hana,
Kasımdaki Şeyhali’ye, Kazana düşman tarafa.
Beni alıp savaş emir olundu varmaya,
Moskoflarla birlikte Kazan’ı kendine almaya.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas davletım,
Kazanım yok, köngılım munglı, mutalmay eş hasretım.

Suyumbike adım, Nogay aslim, Nerde benim genç devletim
Kazan’ım yok, gönlüm dolu, unutamadan hiç hasretin

Şeyhalıler barğanlar, Kazandı özıne alganlar,
Menı satkan mırzalardıng basın yerge salganlar,
Yadığer mınen kündesım tağıda kolğa tüsken,
Menı yandırgan otka özıde yahşı pısken.
Karıp balam Ötemıs te altı yasına yettı,
Yalğan dünyadan öttı, onnan bır kayğım bıttı.
Dünyağa kelğen adem kayğı körmey turmaydı.
Düniyada şat yürğennıng de topraktır akır orını.

Şeyh Aliler varmışlar, Kazan’ı kendilerine almışlar,
Beni satan mirzaların başını yere koymuşlar,
Yadigar ile kumam daha da ele düşmüş,
Beni yakan ateşe kendiside iyi pişmiş.
Garip yavrum Ötemıs de altı yaşına ulaştı,
Utanç dünyasından gitti, ondan bir üzüntüm bitti.
Dünyaya gelen insan kaygı görmeden durmuyor.
Dünya da şaat gezenin de topraktır son yatağı.

Süyımbike atım, Nogay zatım, kayda menım yas davletım,
Kördım mecdet, şektım azap mutılamaydı eş hasretım.

Suyumbike adım, Nogay aslım, nerde benim genç devletim

Gördüm zorluk, çektim azap unutulmuyor hiç hasretim.



Nogayturkleri.org
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Şub 06, 2009 12:49 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Konuyla ilgili birkac resim...







Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Şub 06, 2009 12:57 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kul Şerif


(XV. yüz yılın sonları- Kazan, 1552)

Kul Şerif, Kazan Hanlığı'nın meşhur devlet ve din adamlarındandır. Kazan ile Moskova arasındaki diplomatik ilişkilere bizzat katılmış biridir. Kendi devrinin meşhur şairlerindendir.
Kul Şerif, 2 Ekim 1552 tarihinde Kazan'ı müdafaa ederken şehit olmuştur.
Kul Şerifin şiirleri Kazan'da «Bakırgan Kitabın-da XIX. yüzyılda pek çok defa basılmıştır.1899 yılında ise, onun eserlerinden Kıssa-yı Hubb-ı Huca destanı ayrı kitap şeklinde yayımlanmıştır.
Kul Şerifin şiirlerini yayıma ilk olarak E. Şeripov ile F. Yahin hazırladı.
Kaynaklar
Bakırgan Kitabı. Kazan, 1883.
Kıssa-yı Hubb-i Huca. Kazan, 1899.
Tatar Poeziyasi AntologiyasL, Kazan 1992,167 s.

ŞİİRLER

İy küfiil, bil bağlama,
kübni kiçürgen dünyadır,
Bu ülim şirbetin halıkga içürgen dünyadır.
Sen sığınma dünyada men baki kalgaymen tiyü,
Küp yanar vaktda çıraglarnı üçirgen dünyadır.
Uglını atadin ayırıp, kıznı anadin teki,
Yıglatıp bir bir işikde zari kılgan dünyadır.
Evvelini kimse bilmes, ahırını hem teki,
Evveli hiç, ahırı hiç, bir kühine dünyadır.
Kul Şerif, atan-anan, sendin burmgılar kani,
Barçanı kuymıga aşney kılgan dünyadır.

Ey gönül bel bağlama, çoğunu göçüren dünyadır,
Bu ölüm şerbetini halka içiren dünyadır.
Düşünme dünyada ebedi kalacağım diye,
Yandığı zaman çoğu mumları söndüren dünyadır.
Oğlunu babadan ayırıp, kızını da anadan ayırıp,
Ağlatıp bir eşikte inleten dünyadır.
Evvelini kimse bilmez, sonunu da hem,
Evveli hiç, ahiri hiç, bir köhne dünyadır.
Kul Şerif, baban, annen, senden öncekiler hani?
Herkesi koynuna âşinâ eden dünyadır.

Başın küter gefletdin, gafil turma, «hu» tigil,
Kuzin açkıl uykudin, gafil turma, «hu» tigil.
«Hu-hu» tiyü hu kuşı, akar kuzindin yeşi,
Küyip içi hem tısı, gafil turma,«hu» tigil.
Gaşikları uçarlar, gerş şahiga kunarlar,
«Hu» dip didar kularlak, gafil turma, «hu» tigil.
Yiti iglim gizerler, andin kükke ağarlar,
Bir kademde yiterler, gafil turma, «hu» tigil.
Hu behrige çumarlar, gavvas bulıp batarlar,
Hu dürrlerin ürerler, gafil yürme, «hu» tigil.
Dergah kapug açıkdır, rehmetleri anıkdır,
Kuzin açıb bakıb tur, gafil yürme, «hu» tigil.
İy kul Şerif, tınmagıl, tünler yatıb uymagıl,
Hak zikrini kuymagıl, gafil yürme, «hu» tigil.


Başını kaldır gafletten, gafil durma,«hu» de,
Gözünü aç uykudan, gafil durma, «hu» de.
«Hu hu» diyerek hu kuşu, akar gözünden yaşı,
Yanıp içi ve dışı, gafil durma, «hu» de.
Aşıkları uçarlar, arş-ı âlâya konarlar,
«Hu» deyip yüz görürler, gafil durma,«hu» de.
Yedi ülke gezerler, oradan gökyüzüne yükselirler,
Bir adımda kaybolurlar, gafil durma, «hu» de.
Hu denizine dalarlar, dalgıç olup batarlar,
Hu incilerini dererler, gafil gezme, «hu» de.
Dergâhları, kapıları açıktır, rahmetleri hazırdır,.
Gözünü açıp, bakıp dur, gafil gezme, «hu» de,
Ey Kul Şerif, durma, geceler boyunca uyuma,
Allah'ı zikretmeyi bırakma, gafil gezme, «hu» de.

Münacatta munlıg kirek,
İcabeti bulsa andin,
Küzi yeşlıg, begri taşlıg
Bulmagmça bulirdin.
İr seherde kubıben,
Tuldırmaym küzde yeş alsan,
Ümid tutmak mehal irir,
Kapug baglıg kamug yandin.
Seher kupsan, niyaz kılsan,
Sun niyazın kulıga,
İcabettir, duga kılsan,
İcabeti bulsa andin.
Üzinde bulır iren yakkan,
Kürer nurı Allahını,
Nida bular maksud-murad
Rehet gışret kızıl candin.


Yakarış esnasında kederli olmak gerek,
Dualar kabul olsun diye,
Gözü yaşlı, bağrı taşlı,
Olmayınca olmazmış.
İnsanlar erkenden kalkarak,
Dolu dolu gözünde yaş olsa,
Ümit etmek mümkün değil,
Kapı kapalı her taraftan.
Sabah kalksan, niyaz etsen,
Sonra dua etmeye başlasan,
Kabul eder, dua etsen,
Kabul edilir bundan dolayı..
Kendinde olur insanları yakan,
Görür nuru Allah 'im,
Seslenir maksud ve murat,
Rahattır yeme içme ve eğlence, kızıl candan.


Kültür Bakanligi
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Şub 06, 2009 1:01 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Tataristan-Kazan / Kul Serif mescidi




Tataristan Kazan şehri
Yeni yapılan Kul Serif mescidi kuzeydeki en büyük camii










caminin gündüz görüntüsü ve meyilli topoğrafya





Tataristan-Kul Serif mescidi

1552 yılında korkunç ivan ve ruslar Kazan Türklerinin başkentini ele geçirip yakıp yok edip yıktıkları Kul Serif mescidi uzun çabalardan sonra 2005 yılında yeniden yapıldı ve açıldı bu açılış şehrin 1000. kuruluş yılı kutlamalarının yapıldığı zamana (30,08,2005)getirildi.

Forum Vatan
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Şub 06, 2009 10:05 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Cok sevdigimiz parcalar...


URL; http://www.youtube.com/watch?v=3-lvd6nszJU


<embed src="http://www.youtube.com/v/3-lvd6nszJU&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>




URL: http://www.youtube.com/watch?v=tIV0QTIa7Kw


<embed src="http://www.youtube.com/v/tIV0QTIa7Kw&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>


URL: http://www.youtube.com/watch?v=Hu7zdkZ74B4



<embed src="http://www.youtube.com/v/Hu7zdkZ74B4&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



URL: http://www.youtube.com/watch?v=xT2nynvGYuk


<embed src="http://www.youtube.com/v/xT2nynvGYuk&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



Tataristan´i anlatan görüntüler...


URL: http://www.youtube.com/watch?v=zaNbsYXS4TI


<embed src="http://www.youtube.com/v/zaNbsYXS4TI&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>


URL: http://www.youtube.com/watch?v=aMeu-wnNpqA


<embed src="http://www.youtube.com/v/aMeu-wnNpqA&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>




URL: http://www.youtube.com/watch?v=sgiagsd6eCQ



<embed src="http://www.youtube.com/v/sgiagsd6eCQ&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



Kazan Sehri


URL: http://www.youtube.com/watch?v=uzNriN39KDM


<embed src="http://www.youtube.com/v/uzNriN39KDM&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



URL: http://www.youtube.com/watch?v=iHElb5ksKd0



<embed src="http://www.youtube.com/v/iHElb5ksKd0&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>


Tatar oyunlari.

URL: http://www.youtube.com/watch?v=QlVvqSMYHmE&feature=related


<embed src="http://www.youtube.com/v/QlVvqSMYHmE&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



Gökbörü oyununu anlatan bir eser...

URL: http://www.youtube.com/watch?v=8xImMdyexOM

<embed src="http://www.youtube.com/v/8xImMdyexOM&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>


Annelerimizin ninnisi...


URL: http://www.youtube.com/watch?v=0Hpn9jXCaoM



<embed src="http://www.youtube.com/v/0Hpn9jXCaoM&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



Ve ata sporumuz güres...



URL: http://www.youtube.com/watch?v=bm42_stGTKU


<embed src="http://www.youtube.com/v/bm42_stGTKU&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>





Süyüm Bike´nin hayatini anlatan kücük bir söylesi...



URL: http://www.youtube.com/watch?v=1_WeUJYjFj4




<embed src="http://www.youtube.com/v/1_WeUJYjFj4&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>






Kazan halkinin Süyüm Bike icin yaktiklari agit...




URL: http://www.youtube.com/watch?v=ZxZYrJ5j3Sc


<embed src="http://www.youtube.com/v/ZxZYrJ5j3Sc&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>



URL: http://www.youtube.com/watch?v=KPCgmwP0zXE



<embed src="http://www.youtube.com/v/KPCgmwP0zXE&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1