Bozkurt NET

[Vuslatim]

"Bahçeli'nin tarif ettiği namert yıllar"






"MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "karanlık odalar ve odaklar" tarifi ile değerlendirdiği süreçte yaşananlar."




NAMERT YILLAR...

MHP Lideri Devlet Bahçeli, miting meydanlarından Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi geçmişi ve ona Başbakanlık yolunun açılması ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmuş ve bunun karşılığında Recep Tayyip Erdoğan o bilinen üslubu ile Sayın Bahçeli'ye cevap yetiştirmeye çalışmıştı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, miting düzenlediği illerde 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde ve sonrasındaki siyasi gelişmelerle ilgili Recep Tayyip Erdoğan'a şunları sormuştu.
"Merakımız şudur; seçimlere 3 Kasım 2002 de girerken milletvekili sıfatını kazanamayacak bir güvenlik sorunu olan bir şahsiyet, 116 gün içinde nasıl, hangi süreçten, hangi karanlık odaklardan, hangi karanlık ilişkilerle, Siirt'te seçilmiş vekili istifa ettiriyor ve CHP desteğiyle ara seçim kararı aldırıp Anayasa değişikliği yaptırıyor. Sonra da Siirt'ten mebus seçilip ardından başbakan oluyor. Bu 116 günlük alacakaranlıkta neler olduğunu sormak benim hakkım değil mi? Gel kürsüye çık milletin huzuruna de ki; Bu 116 günde şunlar oldu, şunlarla görüştüm. Netice itibariyle Siirt'ten vekil olarak TBMM'ye geldim. Bunları anlat."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu sorgulamaya ve o gün yaşanan gelişmelere düzeyli cevap vermek yerine, yine hakarete varan cümlelerle meseleyi laf kalabalıklığına boğup işin içinden sıyrılmaya çalışmaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan, AKP'nin kuruluş aşamasında icazet almak için gittiği yurt dışındaki lobileri, Başbakan olmadan, Başbakan edasında ABD Başkanı Bush ve ekibi ile yapmış olduğu görüşmeleri ve siyasi yasağını kaldırtmaya ve Başbakanlık yolunun açılmasına yönelik CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la yapmış olduğu pazarlıkları gizlemeye çalışmaktadır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "karanlık odalar ve odaklar" tarifi ile değerlendirdikleri, işte o süreçte yaşananlardır.

3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı olması nedeniyle, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in AKP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ü hükümeti kurmakla görevlendirmesini CHP Genel Başkanı Deniz Baykal şöyle değerlendirmişti.

"Sayın Abdullah Gül iyi bir seçimdir. Değerli, deneyimli bir insandır, kendisine başarılar diliyorum, kutluyorum. Tabii Abdullah Gül'den daha iyi bir seçim, Tayyip Erdoğan olurdu. Keşke bir hukuk sorunu olmasaydı da Erdoğan doğrudan göreve başlama imkânı bulabilseydi. Ama AKP yönetiminin de tercihi ve anlayışı doğrultusunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir atama yapması çok yerinde olmuştur." (1)

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuki sorununa olan üzüntüsüne ileriki günlerde hep çözüm bulmaya çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur.

CHP eski milletvekili ve Vatan Gazetesi yazarı Zülfü Livaneli, 2007 yılında yazdığı köşe yazısında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile ilgili şok bir iddia ortaya atarak, 2002 seçimlerinden sonra Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan'ın Beylerbeyi'nde gizlice buluştuğu iddiasında bulunmuş ve bu buluşma ile aralarında anlaşarak Recep Tayyip Erdoğan'a başbakanlık yolunun açıldığını vurgulamıştı. Ve yazısında "Erdoğan'la Beylerbeyi'nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi?" diye soru yöneltmişti.

08.11.2002 tarihinde de Recep Tayyip Erdoğan'ın akıl hocalarından ve ABD kapılarında "Tayyip Erdoğan'ı deliğe süpürmeyin, onu kullanın." diye yalvaran Cüneyd Zapsu ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın pazarlık buluşması da arşivlerde yerini korumaktadır. O tarihte gerçekleşen buluşma Hürriyet Gazetesi'nin arşivinde şöyle yer alıyordu ."AKP, Erdoğan'ın başbakanlık yolunu açmak için Anayasa'nın 109. maddesine ‘‘Cumhurbaşkanı, başbakanı milletvekilleri ve parti genel başkanları arasından atar'' hükmünü eklemek istiyor. Zapsu'nun Baykal ile sürpriz görüşmesiyle ilgili olarak AKP kulislerinde, anayasa değişikliğini Meclis'teki yemin töreninin ardından hükümet kurulmadan yaparak Erdoğan'a başbakanlık yolunun açılması çabasının yattığı ifade edildi." (2)

Zaten CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan'a Başbakan olma yolunu açmasını, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi katıldığı bir televizyon programında "Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırmaya destek vermekle kendimle iftihar ediyorum" cümleleriyle iştahlı bir şekilde kabullenmişti.Yani net ve özet bir şekilde arkasına küresel güç desteğini alan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırılmasına destek vererek, Başbakan olmasını sağlayan kişi Deniz Baykal'dır.

Siz, Recep Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal'ın miting meydanlarındaki ateşli atışmalarına bakmayın, her ikisi de bugüne kadar birbirinin can simidi olmuş durumdadır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, o dönem yaşanan bu ilişkiyi sorgulamakta ve bunun basit bir demokrasi hamlesi olarak geçiştirilemeyeceğini ifade etmektedir.

Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'si, 57.Hükümete yapılan küresel operasyonla işbaşına getirilmiştir. İktidara gelen AKP de zaten ilk iş olarak küresel projelerde "Eşbaşkanlık" görevi alarak bu durumu tescillemiştir.

57.Hükümet zamanı MHP'siz hükümet çığlıklarının atılması, DSP'nin bir gece de ikiye bölünmesi AKP için açılan yolun ayak sesleriydi.

Yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP Liderine yönelttiği "Bahçeli'ye 5 yıllığına görev verildi. 3.5 yıl kalamadı. ‘Ben bu işi götüremiyorum, Allaha ısmarladık' dedi çekildi gitti. Hemen erken seçim. Bunlar devlet yönetemez. Yönetseydi halkım bunlara verdi zaten imkânı." şeklindeki suçlamanın uzaktan-yakından gerçeklerle alakası yoktur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, o dönem demokrasiyi sadece milli iradenin belirlemesi adına bir duruş sergileyerek, oynanan karanlık oyunlar karşısında milleti hakem kılmak için 3 Kasım 2002 seçimlerine gitmiştir. ABD-AB Türkiye'de demokrasiyi baltalamak ve kendi hedeflerine taşeronluk yapacak siyasi oluşumlar oluşturmak için baskılar yaparken, MHP Lideri o dönem çeşitli platformlarda şu haykırışları yapıyordu:

*Türkiye'ye seslenmek istiyorum; MHP'nin ipini, ne dar çevreler ne de uluslararası kuruluşlar çekebilir. Çekerse sadece yüce millet çeker.

*Türk milleti dışında hiçbir gücün desteğini yanına alma arayışında olmayacaktır. Siyasi gelecek telaşı ile halkın dışındaki lobilerden medet uman ve buralarda sığınacak liman arayan siyasi partilerden farklı olarak MHP'nin sığınacağı tek yer Türk milletinin temiz vicdanı, şaşmaz sağduyusu ve geleceğine sahip çıkma iradesi olacaktır.

*Unutulmamalı ki, ülkemizin milli varlığı ve geleceği ile ilgili çeşitli senaryoların üretildiği, entrikaların çevrildiği ortamlar, milli iradenin hakemliğine de en çok ihtiyaç duyulduğu ortamlardır.

*Gideceğimiz nihai hakem; bu oyunları tezgâhlayan iç ve dış çıkar odakları değil, engin sağduyusuyla en doğruyu ortaya koyacak Türk milleti. Kimsenin kendini milli iradenin yerine koyarak Türkiye'yi sonu belirsiz maceralara sürüklemeye, siyasi arayışlara girmeye hakkı yok.

Türkiye'nin bugün geldiği karanlık noktanın tek sebebi, o dönemlerin karanlık odaklarla, karanlık odalarda şekillenen namert yıllardır. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türk milletini yaşanacak bu namert yıllara karşı hep şuurlu olmaya ve derin uykulardan uyandırmaya çalışmıştır.

Namert yıllar, Türkiye'de etkisini uzun yıllar sürdürmeden yaşanan gerçekler karşısında Türk milleti ayağa kalkmalıdır.

İçerde vurguncu, dışarıda teslimiyetçi iktidardan kurtulmak, Türkiye'nin geleceğini kurtarmaktır.

Geçen namert yıllar elbet tüm belgeleri ile ortaya çıkacaktır.

Karanlık odaklarla, karanlık odalarda geçen namert yılların deşifresine bir ışık yakarak MHP Lideri Devlet Bahçeli başlamıştır...

Tarihin artık namert olanlarla, olmayanları ayırt etme vakti gelmiştir.

KAYNAK:

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=110089

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=108584


Yıldıray Çiçek

[mtn963]

ADINA ERGENEKON!! Yakistirmasi yapilmis olan ümraniye sorusturmasinin savcilarinin asil sayin Bahceli´nin bahsettigi bu olayi arastirmalari gerekir! Bunu yapabilseler inaniyorumki cok cabuk bir sekilde sonucada gidebilirler!! Ama tam burada yarginin eli kolu baglaniyor elbette! Cünkü burdan itibaren DOKUNULMAZLIK! zirh´i var! Bizler ise kaplumbaga hizi ile yerine göre hedefler saptirilarak ilerleyecek olan bu süreci takip etmeye mahkumuz! Veya 29 matta milletin atacagi bir tokat ile yarginin önünün tamamen acilmasini saglayarak gercekleri ögrenebilecegiz.

ASIL CETENIN BEYNI BU SÜRECIN YÖNETICILERI! oldugu kesindir! Asil sorgulanmasi gerekenler sorgulanabilirler ise (Basta basbakan!) millet olarak bir cok karanlik noktanin aydinlandiginida görecegimizden eminim.

Saygilarimla