Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Azeri kardeslerimize ermeni yanlisi
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Nis 18, 2009 6:09 pm    ileti konusu: Azeri kardeslerimize ermeni yanlisi Alıntıyla Cevap Gönder







Babacan Azerilere kapıyı gösterdi








Babacan'ın Azerbaycanlı bürokrata Ermeni yetkililerin önünde "kaba davrandığı" iddia edildi. Azeri basın Türkiye'ye ağır suçlamalar yöneltti.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) toplantısı için Ermenistan'ın başkenti Erivan'a giden Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mahmud Memmedguliyev'e karşı Ermeni yetkililerin önünde "kaba davrandığı" iddia edildi.

İddiayı ortaya atan Ermeni “Panarama.am" internet sitesinin Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'ndaki kaynaklara dayanarak yayınladığı habere, Azeri “Yeni Müsavat" gazetesi de bugünkü sayısında yer verdi.

Ermeni ve Azeri basınında yer alan olay iddialara göre şöyle cereyan etti:

"KEİ toplantısından sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tarafından kabul edilen konuk dışişleri bakanları görüşmeden sonra dışarı çıktı.

Bakanlar ayrılırken, Türkiye Dışişleri Bakanı Babacan, Ermeni Cumhurbaşkanı'nın makam odası önünde Sarkisyan'la ikili görüşme için beklemeye devam etti.

Bu sırada Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mahmud Memmedguliyev, Babacan'a yaklaşarak kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı. Bunun üzerine Ermeni protokol görevlileri iki bakandan ayrılmaları yönünde talepte bulundu.

Ancak Azeri bakan yardımcısı ikazlara aldırmadan konuşmaya devam edince Ali Babacan, kendisine sert bir şekilde hitap ederek dışarı çıkması için kapıyı gösterdi.

Beklemediği karşılık üzerine şaşkın duruma düşen ve morali bozulan Azerbaycanlı bakan yardımcısı sinirli bir şekilde oradan ayrılarak çıkış kapısı yerine tuvalet kapısından içeri girdi.

İddiaya göre Azeri bakan yardımcısının komik duruma düşmesi karşısında, Ali Babacan olayı seyreden Ermeni yetkililerle birlikte gülüştü. Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın koruma görevlileri daha sonra Memmedguliyev'e yakınlaşarak çıkış kapısını gösterdiler."

Müsavat gazetesi, rezalet diye nitelendirdiği olayda aslında Azeri bakan yardımcısına kabalık yaparak kapıyı göstermesiyle Babacan'ın zor duruma düştüğünü belirterek bunun Türkiye iktidarının hangi yaklaşım içinde olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu öne sürdü.

Gazete, diplomatik skandalı ziyareti izleyen bir Türk gazeteciye de doğrulattıklarını ve Türk Dışişleri'nin de olayın yazılmaması için gazetecilerden ricada bulunduğunu ileri sürdü.


Internethaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Nis 18, 2009 6:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder






Turan kültür Vakfı Başkanı gazeteci-yazar Rasim Ekşi ile Karabağ’ı, Karabağ’daki son gelişmeleri ve Türkiye ile Azerbaycan’ın Karabağ politikasını konuştuk.





Rasim Ekşi, hem Türkiye ve hem de Azerbaycan yönetiminin Karabağ’ı gözden çıkardığını, her iki Türk devletinin de meseleyi zamana yayarak unutturmak istediklerini söyledi.
Türkiye’nin Kıbrıs, Musul-Kerkük’ten sonra Karabağ meselesinde de Batılıların projelerini gündeme aldığını ifade eden Rasim Ekşi “Türkiye, 2002 yılından beri Kıbrıs’ta uyguladığı ver-kurtul politikasına ilaveten Musul ve Kerkük’te görmezden gel-kurtul, Karabağ konusunda ise, unuttur-kurtul politikası uyguluyor” dedi.
Türkiye’nin Ermenistan politikasının da Batı’nın (özellikle ABD ve Avrupa Birliği) istekleriyle şekillendiğini ifade eden Rasim Ekşi şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren uyguladığı bir dış politika var. Atatürk’ten miras kalmış: Yurtta sulh, cihanda sulh. Bu pasiflik anlamında değildir, milli menfaatleri gözetmeme anlamında hiç değildir. Burada verilen mesaj, hatta emir de diyebiliriz, milli menfaatlerimizi barışa zarar vermeden korumayı başarmaktır. Atatürk, barış uğruna milli meseleleri göz ardı etmiş olsaydı Hatay için yollara düşmez, adaları, Batı Trakya’yı ve Musul’u geri almanın planlarını yapmaz, Lozan’da tam istediğimiz noktaya getiremediğimiz Boğazlar Meselesini gündeme getirmezdi.
2002 yılından itibaren uygulamaya konulan politika ise çok başka istikamettedir. Milli meseleleri, milletin gözünden kaçırmayı esas almıştır. Avrupa Birliği ve ABD’nin tavsiyelerini direktif olarak kabul etmektir. Kıbrıs’ta “çözümsüzlük çözüm değildir” sloganı bize ait değildir. Washington’da Rumlarla birlikte hazırlanan Annan Planını incelediğimizde ortaya Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın “Enosis” (adanın Yunanistan’a verilmesi) çıktığını görürüz. Bunu bizim hükümetimiz can simidi gibi karşıladı. Açıkçası Avrupa Kıbrıs, Birliğine hediye edilmek istendi. Plan, adanın Yunanistan’a devrini zamana yaydığı için Rumlar, sabırsız davranarak, reddettiler. İktidar, adayı Rum-Yunan ikilisine vererek kurtulmayı başaramadı. Irak’ın işgalinden sonra Musul ve Kerkük’te yaşananları görmezden geliyor. Özellikle Musul’un ilçesi Telafer’de yaşanan soykırımı kamuoyundan gizlediler. Binlerce soydaşımız şehit edildi, binlercesi sürgün edildi. Şehir boşaltıldı. Bu gün Gazze için dünyaya meydan okuyanlar, Telafer’i görmediler bile. Karabağ’ı ise, unutturarak çözmek (!) istiyorlar. Bunun tarihi vebali vardır, milli vebali vardır. Türkiye’nin yeni Ermenistan politikasını tasvip etmek, kabul etmek mümkün değildir. Ermenistan’la ön şartsız görüşme aldatmacadır. Ermenistan Karabağ’ı terk etmeden, Türkiye üzerindeki hesaplarından vazgeçmeden masaya oturulamaz.”
Türkiye’nin dış politikasını, özellikle Kıbrıs, Musul-Kerkük (yani Irak Türkleri) ve Karabağ politikasını şiddetle eleştiren Rasim Ekşi’ye Azerbaycan’ı da sorduk ve şu cevabı aldık:
“Türkiye ile Azerbaycan kardeştir. Rahmetli Ebulfez Ellçibey, Türkiye ile Azerbaycan’ı bir tutuyordu. Atatürk, benim liderimdir, ben Atatürk’ün askeriyim diyordu. Petrolden büyük payın Türkiye’ye verilmesini istiyordu. Moskova’nın düzenlediği bir operasyon sonucu Cumhurbaşkanlığı makamını geçici olarak da olsa terk etmek zorunda kaldı. Sonraki gelişmeleri biliyorsunuz. Merhum Haydar Aliyev de tek millet, iki devletiz, diyordu. Öncelikle şunu vurgulayalım ki, biz Azerbaycan’ın sevincine seviniriz, üzüntüsüyle üzülürüz. Azerbaycan topraklarının yüzde 21’inin Ermenistan işgalinde olması ciğerimizi yakmaktadır. Gerçi bu oran da doğru değildir. Gerçek olan şudur ki, bugünkü Ermenistan da tarihi Türk topraklarında kurulmuştur. Takriben 50 sene önce Ermenistan’ın nüfusunun yarısını Türkler oluşturuyordu. Günümüzde Ermenistan’da bir tek Türk yoktur. Türkler, 1950’li yıllardan itibaren sistemli bir şekilde Ermenistan’dan ya soykırıma tabi tutulmuş veya sürgün edilmiştir. Karabağ da Sovyet-Rus yönetimi zamanında tedricen Ermenileştirilmiştir. Gerçekte Ermenilerin Karabağ’da hiçbir tarihi bağı yoktur. İlk Ermeni göçünün 1828 yılında İran’dan Karabağ’a geldiğini tarihi belgeler de ispatlıyor, Ermeniler de kabul ediyor.
Azerbaycan devletinin yanlış politikasının başında Ermenistan’dan kovulan Türklere hemen Vatandaşlık statüsü verilerek, uluslar arası politikada kullanabileceğimiz bir silahımızı kendi elimizle yok etmemiz olmuştur. Aliyevler, onların oyunu alabilmek için bu yanlış yola başvurmuşlardır. Halbuki, Azerbaycan’dan Ermenistan’a göç eden Ermeniler halen “göçmen” statüsündedir. Ermenistan, bu silahı bize karşı kullanmaktadır. Karabağ kaçkınlarının Azerbaycan’ın değişik vilayetlerinde yerleşik duruma getirilmesi, yavaş yavaş Karabağ’dan ümidini kesmelerine, kendi geleceklerini artık bulundukları şehirde aramaları kanaatinin yerleşmesine sebep olmaktadır. Özellikle Sayın İlham Aliyev’in Ermenistan’ın Devlet Başkanı Sarkisyan’la Moskova’da imzaladığı anlaşma son derece düşündürücüdür. İki devlet, aralarındaki meseleleri silah kullanmadan çözeceklerini imza altına almışlar. İşgalci Ermenistan içen mesele yok, zaten alacağını almış. Azerbaycan ise işgalciye bir nevi saldırmayacağı garantisini vermektedir. Rusya, açıkça Ermenistan’dan yana tavır almıştır. Anlaşmalara aykırı olarak Ermenistani silahlandırmaktadır. Rusya öncülüğünde kurulan ve dünya kamuoyunun yeni Varşova Paktı adını verdiği askeri anlaşma da Azerbaycan’ın aleyhinedir. Artık Azerbaycan’ın karşısında sadece Ermenistan değil, aynı zamanda Rusya ve diğer müttefikleri vardır. Türk dış politikası; Türk dış politikası derken hem Azerbaycan’ı ve hem de Türkiye’yi kast ediyorum, bu gelişmelere engel olamamıştır. Türk basını bu kötü gelişmeye de karartma uygulamıştır. Türk basınında çöreklenmiş olan ABD-AB yanlıları Washington’un karşısına yeni bir kuvvetin çıkmakta olmasından rahatsızlık duyarak değerlendirmeler yapmışlardır. Halbuki asıl mesele Azerbaycan’ın karşı karşıya kaldığı tehdittir. Meselenin bu tarafı, gözden kaçırılmıştır.”

Erhan Öztunç


Mekanim.net
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mtn963
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 91
Şehir: Almanya

İletiTarih: Pts Nis 20, 2009 10:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Böyle bir tavri türkiye tarafindan ne yalanlayan! Nede dogrulayan bir belirti ne yazikki suana kadar yok!
Elbette dogruluk payi oldugunu su götürmez olarak gördügüm böyle bir vak´a yi yayinlamama konusunda TÜRK! Medyasi ulsalcisiyla vede karsiti ile aninda hemfikir oluverir!
Eger böyle bir vak´a yasanmissa yalnizca yaziklar olsun! Demek yetmez elbette. Bu olay azeri kardeslerimiz ile aramiza cok büyük güven zaaafiyeti dogurur. Bu sayedede bundan rusya vede bati mutlak kazancli cikar. Böyle bir sürecin baslamasini zatten hem rusya! Hemde bati büyük bir istah ile beklemektedirler! Türkiye meseleyi ancak bir hükümet degisikligi sayesinde anlatabilir! O zamana kadarda degim yerinde ise "Ati alan üsküdar´i gecer!". Burda söylenebilecek son söz ise....

TÜRK MILLETININ SANDIKTA GÖSTERDIGI IRADE SAYESINDE!
OLAN YINE TÜRK´E OLUR!!

Insallah bu düsüncelerim ile yanilan ben olurum!

Saygilarimla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Nis 23, 2009 11:44 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez



Mustafa Kemal Paşa, 3 Mayıs 1920 günü Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya yazdığı bir mektupta “Devlette hiç para kalmadı. Şu anda içeride para temin edebileceğimiz bir kaynak da yok. Başka kaynaklardan para temin edinceye kadar Azerbaycan hükümetinden borç para alınmasını temin etmenizi rica ederim” diyordu. Kazım Karabekir Paşa, isteği Azerbaycan hükümetine iletti. Bu istek, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti ile Ankara Hükümeti arasındaki ilk resmi temastı.

Azerbaycan’dan Türkiye’ye uzanan kardeş eli

1921 yılı içinde Nerimanov’un şahsi emri ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mirza Davut Hüseyinov, kazanılan Birinci-İkinci İnönü Savaşları münasebetiyle çektiği telgrafta “...Kazanılan bu büyük zaferlerden dolayı Türk halkını Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adına kutluyoruz.” diyor ve bu büyük zaferlerin şerefine Azerbaycan halkının yardım için 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern kerosin gönderdiğini bildiriyordu.
Aynı yılın Mayıs ayında Azerbaycan devleti, TBMM hükümetine 62 sistern petrol gönderdi ve bundan sonra savaş bitinceye kadar aynı değerde petrol ve üç vagon dolusu kerosin göndermeyi taahhüt etti. Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yolu ile Azerbaycan dokuz bin tondan fazla kerosin ve 350 ton benzin gönderdi.

Mustafa Kemal Paşa 1921 yılında Nerimanov’a bir mektup yazarak borç para talep etmişti. Bu mektubu 17 Mart 1921 günü büyükelçi Nerimanov’a ulaştırdı. Nerimanov, derhal 500 kg. altın gönderdi. Bunun 200 kg. devlet bütçesine, kalanı ise mühimmat ve silah için kullanıldı. Daha sonra Nerimanov Rusya’dan aldığı 10 milyon altın rubleyi Ankara’ya gönderdi. Bu yardımlarla savaş içindeki ülkenin durumunda belirgin bir düzelme oldu.
23 Mart 1921’de Azerbaycan hükümeti talep etmediği halde Türkiye’ye Azerbaycan halkının hediyesi olarak 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern yağ gönderdi.

Nerimanov, Mustafa Kemal Paşa’nın yazdığı mektuba yazdığı cevabi mektubunda her gün kazanılan başarılarla Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden kahraman Türk halkını kutladığını yazıyor ve sonra ilave ediyordu; “Paşam, bizim Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz.”




A. Şemseddinov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye-Sovyetler Birliği Alâkaları, shf.66
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Çar Oca 20, 2010 7:07 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder


20 Ocak 1990'da Azerbaycan'da ne olmuştu?



Aralık 1989'da AHC Azerbaycan'da fiilen iktidarı ele geçirmiştir. Ülkedeki fabrikalarda uzun süreli grevlerin yaşanması ve ulaşım sisteminin durma noktasına gelmesi Sovyetler Birliği'nin yalnız Azerbaycan'da değil, bütün Güney Kafkasya'da ekonomik ve siyasi kontrolünü zayıflatmaya başlamıştır. 2 Aralık'ta da AHC Sovyetler Birliği'nden ayrılacaklarını ve bağımsız Azerbaycan için mücadeleyi başlattıklarını açıklamıştır.

AHC ile birlikte Azerbaycan'da komünist yönetime karşı örgütlü mücadelenin başlaması, Azerbaycan Komünist Partisi Lideri Abdurahman Vezirov'a karşı parti içindeki muhalefetin Moskova yönetimini kışkırtması, Dağlık Karabağ olayları ve Azerbaycan'dan çıkartılan Ermeniler yüzünden ülkede siyasi gerilimin artması ile birlikte 15 Ocak 1990'da Moskova yönetimi Dağlık Karabağ ve bazı bölgelerde sıkı yönetim uygulamaya karar vermiştir. 19 Ocak'ta da Bakü'de sıkı yönetim ilan edilmiştir. Bu sıkı yönetimden hemen sonra halkın bu karara uymaması, Bakü'de Ermenilere zulüm yapıldığı iddialarının ortaya atılması, AHC'nin iktidarı ele geçirmesi ve Sovyetler Birliği-İran sınırının açılması gerekçe gösterilerek

20 Ocak'ta Sovyet ordusu Bakü'ye girmiştir. Azerbaycan'da iktidarı tekrar ele geçirmek isteyen Sovyet Ordusu'na direniş sonucunda resmî açıklamalara göre 143 kişi ölmüş, 750 kişi yaralanmış, 400 kişi gözaltına alınmıştır.

20 Ocak 1990'da meydana gelen çatışmalar, Azerbaycan bağımsızlık mücadelesinin sindirilmesini sağlayamamış, aksine milliyetçilik hareketlerini güçlendirmiştir. 22-24 Ocak tarihleri arasında şehitler için yas tutulmuş ve 22 Ocak'ta Şehitler Hıyabanı'na defnedilmiştir. AHC'nin ülke çapında giderek güçlenmesi ile birlikte Azerbaycan'da Sovyet dönemine ait isimler, heykeller, armalar vb. izler kaldırılmaya başlanmış, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihi olan 28 Mayıs 1918 tarihinin Azerbaycan Devlet Günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. 19 Ağustos 1991'de Moskova'da Gorbaçov'a karşı yapılan darbe girişimine de ilk tepki gösteren örgütlerden biri AHC olmuştur. Moskova'daki başarısız darbe girişimi diğer Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Azerbaycan'ın da bağımsızlık sürecini hızlandırmıştır. Nitekim, 18 Ekim 1991'de Azerbaycan Devletinin Bağımsızlığına İlişkin Anayasa Aktı kabul edilmiş ve 29 Aralık'ta referanduma gidilerek Azerbaycan Yüksek Sovyeti'nin 18 Ekim 1991 tarihli bağımsızlık kararı onaylanmıştır.

20. yıldönümü anılan 20 Ocak 1990 olayları, Moskova'nın Azerbaycan'da kontrolü sağlama girişimlerinin sonuncusu ve Sovyet tanklarının 1956'da Budapeşte'ye, 1964'te Prag'a girmesinden sonra girdiği son başkent olmuştur. Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesinin son kilometre taşı olan 20 Ocak, millî kimliğin yeniden ortaya çıkmasına da katkıda bulunmuştur.
ALİNTİ

ETİKHABER
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Per Oca 28, 2010 12:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

20 Ocak Sehitleri Den Haag da anildi



Sehitler icin bir dakikalik Saygi durusundan sonra Ehlibeyt camii hocasi Murtaza beyin Kurani Kerim okumasi ve duasindan sonra dernek baskani Ilhan Askin gunun anlamini belirten bir konusma yapti.Sehitlere sayginin onemi kadar Gazilere sahip cikmanin onemini vurguladi.

Katliam goruntulerinin yer aldigi slait gosterisinin ardindan gazilere tesekur belgeleri taktim edildi. Bazi Gaziler kisa konusma yaparak simdiye kadar boyle bir girisimin olmadigini kimse tarafindan hatirlanmadiklarini serzenisle belitriler.

Davette Azerbaycan Buyuk elciliyinden musavir sayin Elxan Aleskerli kisa bir konusma yaparak boyle bir organizasyonu yaptiklari icin dernek yonetimine tesekkur ederek gazilere sahip cikilmasi gerektiyini belirtti.

Toplantiya Turk dunyasinin bir cok derneginden yonetici ve baskanlar, camii derneklerinden katilimcilar Azerbaycan ve Igdirli hemsehrilerimiz, Turkiyeden gelen is adamlari ve Turk basininin guzide temsilcileri katildilar. Toplantimiz yemek ve helva sunumuyla sona erdi.

Bu katilimcilara dernegimiz adina tesekkur ederiz.




Hollanda Azerbaycan Turk Kultur Dernegi

Baskan yardimcisi


Muharrem Atis.



Bu günün resimlerini görmek icin buraya tiklayiniz...

http://turkazned.com/index.php?option=com_phocagallery&view=category&id=26:20-ocak-2010-baku-sehitlerimizin-anma-guenue&Itemid=113

Kaynak: Turkazned.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1