Bozkurt NET

[tamerr]

Alıntı:

Aşağıda okuyacağınız haber aslında dünyanın her “demokratik” ülkesinde gazetelere günlerce manşet olacak türden. Ama ne yazık ki, Türkiye’de bunların hiç biri olmayacak. Bu haber büyük gazetelerin hiç birinde yer alamayacak. Hürriyet, Emin Çölaşan’ın anlattığı nedenlerden dolayı bu haberi görmezden gelecek. Sabah, zaten devlet denetiminde ve yönetiminde çıktığı için bu habere dönüp bakmayacak bile. Ama önemli değil. Burada yazılacak. Kayıtlara girecek. Yazalım o zaman! Biliyorsunuz, Mersin Limanı bir süre önce özelleştirildi. Önceleri Abdullatif Şener’e bağlı olan Özelleştirme İdaresi, daha sonra kabine içinde yapılan bir değişiklikle Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a bağlandı. Mersin Limanı Özelleştirmesini de Maliye Bakanına bağlı Özelliştirme İdaresi Başkanlığı yaptı Liman 766 milyon dolar bedelle 36 yıllığına Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP) adlı şirkete devredildi. Buraya kadar olan gelişmeler normal. Anormal olan olay ise limanın satışından sonra ortaya çıktı. . Limanı satın alan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. (MIP), Mersin Limanı’nın güvenlik otomasyonu için Telemobil şirketi ile yaklaşık 2 Milyon ABD doları tutarında güvenlik kameraları sözleşmesi imzaladı. MIP sözkonusu şirkete 150 bin dolar peşin ödeme yaptı. Bu sözleşme ile ilgili işlemleri MIP'de Genel Müdür Yardımcısı olan İsmail Kürşat Tezkan yürüttü ve yürütüyor. Değerli okurlar, hala diyorsunuz ki, “Ne var bunda. Güvenlik kamerası almışlar. Bize ne?” Peki o zaman size bir soru. “2 milyon dolarlık güvenlik kameralarını satan Telemobil isimli şirketin sahipleri kim?” Bunu da ben söylemeyeyim. İstanbul Ticaret Odası’nın kayıtları söylesin. Özelleştirilen Mersin Limanı’nı 2 milyon dolarlık mal satan şirket ve ortakları bakın kimler: Telemobil Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. Ticaret Sicil No: 543476 / 0 Adres: Çilehane Cad. Çamlıca Evleri Sitesi No: 13/3 Küçükçamlıca Telefon: 0216 545 20 11 Sermaye: 300.000 YTL Yönetim Kurulu Başkanı: Abdullah Unakıtan Başkan Yardımcısı: Fatma Unakıtan Başkan Yardımcısı: Zeynep Basutcu Kimmiş? Maliye Bakanımızın meşhur oğlu Abdullah Unakıtan ve kızları Fatma ile Zeynep hanımlar. Hani şu daha önce mısır yolsuzluğunu yazdığım yumurta kralı Abdullah Unakıtan ve Telsim’in satışı öncesi Telsim binasına gidip gelirken yakaladığım Zeynep Basutçu veya Zeynep Unakıtan. Özelliştirme ihalesiyle satılan bir kuruluşa, Özelleştirme İdaresi'nin bağlı olduğu Bakan'ın çocukları, 2 milyon dolarlık mal satıyor. Bu size ve necip Türk basınına “Sıradan bir iş” geliyorsa sorun yok. Ama bence ortada ciddi bir sorun var. www.gazeteport.com dan alıntıdır

Fatih Altaylı yı şahsen pek sevmem ama söyledikleri yalanır yutulur cinsten değil....


Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Gel de kafayı yeme bu işe 08 Kasım 2007 Perşembe 12:23 Mezarlık yeri benzin istasyonu olur mu? Olur. Bu kararı alan da Belediye.. Mezarlık yeriydi 'benzin istasyonu' oldu! Bahçelievler Yenibosna'da mezarlık alan olarak gözüken arsaya Akaryakıt, LPG Satış ve Servis İstasyonu yapılacak.. Mezarlık sıkıntısının had safhada olduğu dönemde alınan bu karar kafaları karıştırdı. Son üç yılda kentte inanılmaz bir benzin istasyonu ruhsatı furyası var.. İşin en acı tarafı bu kararı İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu'nun alması. Üstelik arsa üstünde şu an kaçak bir benzin istasyonu var. Sabah yazarı Mahmut Övür, komisyonun inanılmaz kararını gündeme getirdi. Övür'ün verdiği bilgilere göre komisyon, kendi bacağına kurşun sıkıyor. Çünkü kendi raporlarında söz konusu arsa hakkında şu satırlar yer alıyor: "Söz konusu arsa 1981 planlarında 'Batı Yakası Mezarlığı' alanında kalmaktadır. Bu parselin de içinde bulunduğu Ayamama Deresi ve Çevresine ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı çalışması devam etmektedir." Yazar Övür, en can alıcı soruyu da yöneltiyor. Çünkü arsanın sahibi Yaşar Alkan.. Bu isim tanıdık.. Sabah yazarı Alkan hakkında verdikleri bilgiler tartışmayı başka bir boyut kazandıracak nitelikte: "İlk bakışta tanınmasa da Alkan, aslında kamuoyunun iyi tanıdığı bir isim. Refah Partili eski bir belde belediye başkanı. Ayrıca İstanbul'dan Samsun'a, Giresun'dan Gaziantep'e birçok belediyenin temizlik işi ihalesini alan şirketin de sahibi." www.internethaber.com dan alıntıdır.

Bunlar henüz görünenler, daha görünmeyenlerde ortaya çıktığında neler olacak neler, izleyin ve görün, zaten toplumca izliyoruz, hep izliyoruz hep izliyoruz, bu Vatanın sahipsiz olmadığını darağacına giderken çok iyi görecek birileri........

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Sağlık Bakanlığı bütçesinde 'deve' tartışması Sağlık Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile eski Sağlık Bakanı MHP’li Osman Durmuş tartıştı. Bakan Akdağ konuşurken Durmuş’un düzeltme yapması üzerine Plan Bütçe Komisyonu Başkanı Sait Açbay, “Sayın Durmuş bekleyin bitince düzeltirsinizö uyarısında bulundu. Bunun üzerine Durmuş, “Nesini düzelteceğim deve gibi" dedi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sağlık Bakanlığı bütçesinin görüşülmesi tartışmalı başladı. Bakan Akdağ’ın ağız ve diş sağlığında kamuda önemli gelişmeler yaşandığını, 3 milyon dolgu yapıldığını söylemesi üzerine MHP’li Haluk Ayhan “Niteliğine bakılmalı" dedi. Bakan Akdağ’ın, kamu da gerçekleşen hizmetin niteliğinin düşük olduğunu kimsenin söyleyemeyeceğini belirtmesi ve kimsenin özel sektörün avukatlığını yapmamasını ifade etmesi üzerine tartışma alevlendi. CHP’li Mustafa Özyürek Bakanın sözleri üzerine “Özel sektörün temsilcisinin AKP olduğunu hepimiz biliyoruzö derken, Durmuş ise “Özel sektörün avukatı bakanın kendisidir" dedi. Özyürek ise tekrar söz alarak “Avukat kim gösterinö diyerek, Bakan Akdağ’ın sunuş konuşmasındaki üslubunu eleştirdi. Özyürek, “Bakan şöyle diyorlar böyle diyorlar diye sunuş yapıyor. Kim diyor, biz daha ağzımızı açmadık" dedi. “NOTUNU MİLLETTEN ALDIN" Daha sonra konuşmasına devem eden Akdağ’ın sözü bu kez MHP’li Durmuş tarafından kesildi. Durmuş’un düzeltme yapması üzerine komisyon başkanı Sait Açbay, “Sayın Durmuş bekleyin bitince düzeltirsinizö uyarısında bulundu. Durmuş ise “Nesini düzelteceğim deve gibi" dedi. Bunun üzerine sinirlenen Bakan Akdağ ise “Sen bana hiçbir şey öğretemezsin sayın Durmuş. Sen notunu milletten almış birisin" dedi. Durmuş ise “Milleti işe karıştırırsan, hırsıza yolsuzluk yapana da oy vermiş, dersin" dedi. Durmuş daha sonra sadece dinlemeye geldiğini ifade etti. Bakan Akdağ “Söylediğiniz lafları size iade ediyorum. Sayın Durmuş’un sözlerine tek kelime cevap vermeyeceğim" dedi. Durmuş ise “Veremezsiniz zaten" dedi. (ANKA)

İnşallah daha şiddetli muhalefetin arkası gelir....

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Emre Gül, 16'sında patron oldu 21 Kasım 2007 Çarşamba 13:38 Cumhurbaşkanı ABdullah Gül'ün oğlu Emre Gül, 16'sında şirket sahibi oldu... Ticarete yatkınlıklarıyla bilinen Kayserililerin bu özelliği bir kez daha kanıtlandı. Kayserili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TED Koleji’nde okuyan oğlu Mehmet Emre Gül, iki hemşehrisiyle birlikte şirket kurarak e-ticarete başladı. Emre Gül’ün Ali Can Akkaş ve Sabancı Üniversitesi öğrencisi Ali Caner Öner’le 500 YTL’ye ortak olduğu ‘Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd.’ adlı şirketin toplam sermayesi 15 bin YTL. EMRE’NİN e-TİCARET SLOGANI Şirketini babasının Dışişleri Bakanlığı döneminde kuran Gül, reşit olmadığı için ortaklığı ailesinin velayetinde sürdürüyor. Şirketin ticari faaliyetleri ise ‘www.adresimegelsin.com’ adlı site üzerinden gerçekleştiriliyor. ‘Alışverişte mutlu son’ sloganıyla yola çıkan sitede, cep telefonundan mobilyaya, kitaptan elektronik aletlere kadar her şeyi bulmak mümkün. Sipariş verilen ürünler ise adrese kadar teslim ediliyor. HAŞLANMIŞ MISIR DA SATACAK Gül ve arkadaşlarının yeni hedefi gıda sektörü. Ankara’nın ünlü alışveriş merkezi Optimum’la görüştükleri söylenen üç ortağın, son dönemin modası haline gelen haşlanmış mısır zinciri kuracakları konuşuluyor. Sitede bir tek kitap satılıyor o da ‘e-muhtıra’yla ilgili adresimegelsin.com’un “kitap satışı” bölümünde yer alan bir ayrıntı ise oldukça dikkat çekici. Çünkü bu bölümde yetişkinler için yalnızca, genç sivillerin “Genç Siviller Rahatsız- İçerde Eylem Var” adlı kitabı yer alıyor. “Bu kitabın kendisi eylem!” sloganıyla satışa sunulan kitap için şu ifadeler kullanılıyor: 27 Nisan e muhtırasından sonra ‘güler yüzlü’ eylemleriyle dikkat çeken Genç Sivilliler kimdir? Cumhurbaşkanı resepsiyonuna Converse ayakkabıyla katılan bu sivil oluşumuyla ilgili bilmek istediğiniz her şey!...” (Kaynak: Akşam )

Maşallah bir gayrettir gidiyor, nede çok severmiş bunların hepsi ticareti, Allah yürü ya kulum diyor hepsine, nede olsa dindar Cumhurbaşkanımızın oğlu...

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Oğul Erdoğan'ın 'özel' hastalığı 22 Kasım 2007 Perşembe 13:52 Burak Erdoğan'ın çürük raporu Meclis'te tartışma yarattı. Hastalığı nedir diye soran Kamer Genç'e... Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Başbakanın oğlu Burak Erdoğan'ın hangi hastalıktan dolayı askere alınmadığı konusunun “Özel hayat" olduğunu söyledi. Tunceli bağımsız milletvekili Kamer Genç TBMM"de askerlikle ilgili bir kanun tasarısı ele alınırken, Burak Erdoğan"ın askerlik konusunu gündeme getirdi ve Bakan Gönül'e “ Tayyip Erdoğan'ın oğlunun rapor alarak askere gitmediği bilinmektedir. Bu rapor hangi hastalıktan dolayı alınmıştır? Aynı hastalıktan mustarip olanların da askere gitmesini engelliyor mu? Rapor alan bu kişiler, belli bir süre sonra tekrar muayene ediliyor mu?. İkinci muayenede hileli olarak rapor aldığı sabit olan bir kişi için cezai işlem yapılıyor mu?" diye sordu. ÖZEL HAYAT SAVUNMASI Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Başbakanın oğlu Burak Erdoğan'ın, hangi hastalıktan rapor alarak askere gitmediği konusunun “Özel hayat" olduğunu söyledi. Gönül, “ Bir başkasının özel hayatıyla ilgili konuyu, bir Başbakanın oğlu dahi olsa açıklamam. Devletin kayıtlarına dayanarak böyle bir açıklama yapmam tasvip edilmez" dedi. ERDOĞAN KIZMIŞTI Başbakan Erdoğan bu konu gündeme geldiğinde kızmış ve “Şahsım ve ailem hiçbir zaman bu vatana hizmet yolunda böyle bir alçakça ve adice bir yola tevessül etmez. Benim çocuğumun bir rahatsızlığı var. Askerlik yaşı geldiğinde Askeri hastaneye gitti ve Askeri hastane muayene sonrası askerlik yapamayacağı raporu verdi. Bu da 8-9 yıl önceki bir olaydır ve o zaman Başbakan değildim"" demişti. DOKTOR DA KONUŞMADI Başbakan'ın oğluna “Askerliğe elverişsiz raporu" veren emekli Tuğamiral ve Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nin eski baştabibi Arif Vehbi Alpman ise “ Askerliğe elverişsizdir' raporu aldı, ama konulan teşhisin ne olduğunu etik davranmak adına, hasta haklarına gösterdiğim saygı gereği söyleyemem. Tüm değerlendirmeler bilimsel olarak titizlikle yapıldı. Verilen karar kesinlikle doğru ve yasaldır. Tanı konusunda hiçbir şey söylemek durumunda değilim, raporun hangi branşta verildiği konusunda da bir şey söylemeyeceğim" açıklamasında bulunmuştu.

Bu konu uzun zamandır gündemi meşgul etti ve etmeyede devam edecektir, bu hastalığın ne olduğunu herkes merak ediyor ama özel hayata girdiği için kimse açıklama yapmak istemiyor, bu hastalığın ne olduğunu bende az çok biliyorum o yüzden bu konunun sayın Ülküdaşlarım tarafından fazla irdelenmemesini rica ediyorum. Ama şu var ; gerçekten askerlik için elverişli değil.... Bu yüzden gereken hassasiyeti göstereceğinizden eminim.

Saygılarımla

[altaylar]

Sayin Ülküdasim Tamerr,

yukaridaki yazinda ogul Erdogan`dan bahsediyorsun.

"Bu hastaligin az cok ne oldugunu bende biliyorum ve Ülküdaslarim bu konunun üstüne fazla gitmesinler" diyorsun.

Madem bu konuyu dile getirdin, hastaligin ne oldugunu yaz, bizde bilelim de ona göre elestirmeyelim. Birinin bosuna günahini almayalim.

Saygilarimla

[tamerr]

Alıntı:

Baykal'dan Unakıtan'ın çocuklarıyla ilgili iddia: 'Santral memuruna 30 bin dolar neden gönderildi?' ANKARA Milliyet CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Tokat Sigara Fabrikası'na kullanılmış makine satan firmanın, bir şirkette çalışan santral görevlisine 30 bin dolar gönderdiğini iddia etti. Baykal, para gönderilen şirketin sahiplerinin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu ve kızı olduğunu öne sürdü. Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, santral görevlisinin de duruma şaşırdığını kaydetti. Baykal şöyle konuştu: "Santral memuru, oraya şirketin yetkilisiyle gitmiş. Şirketin muhasebe müdürü o parayı almış. Bu olunca, insanın aklına bu şirket ne şirketiymiş, 30 bin dolar nereden gelmiş soruları geliyor. Kontrolör bu soruları araştırmış, bu şirketin sahipleri Kemal Unakıtan'ın değerli oğlu ve kızıdır. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Standart bir Batı Avrupa ülkesinde yaşansa ne olur? Maliye Bakanı istifa eder, Başbakan özür diler, araştırma başlatır. Bunlardan önce basın kıyameti koparır. Basın kıyameti koparmazsa, o Maliye Bakanı üzerine yatıverir. Böyle başa böyle tıraş olur, değil mi?"

Mısırcılar her işe el atmaya başladılar, garipsememek lazım, nasıl olsa alıştık......

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Gül'ün oğlu mısır işine de girmiş !Emre Gül, Ankara'da iki alışveriş merkezinde stant işletiyor. 24 Kasım 2007 09:23 -------------------------------------------------------------------------------- Bardakta mısır da satıyor Kurduğu internet sitesiyle ticarete atılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül'ün (16), Ankara'da iki alışveriş merkezinde bardakta mısır satmak için arkadaşlarıyla stant kurduğu ortaya çıktı. Gün boyu sessiz kalan Gül, akşam yaptığı açıklamada ise, "Şirketle organik bağım yok, sadece amcama yardım ediyorum" dedi. Taze Mısır Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Daniş, Emre Gül'ün kendilerinden bayilik talep ettiğini ve ekimden bu yana Armada ve Cepa alışveriş merkezlerinde stant işlettiğini açıkladı. Daniş, bayilik ücreti olarak nokta başına 10 bin dolar ödeme yapıldığını, ayrıca stant ücreti alındığını söyledi. Malezya kökenli Daily Fresh markasını Türkiye'ye Nisan 2006'da getirerek alışveriş merkezlerinde satış noktaları kuran Daniş, kısa sürede büyük bir bayi ağına ulaştı. Şu anda 100 noktada bardakta taze mısır satan Daniş, sayının daha da artacağını belirtti. Frenchising (isim hakkı) sistemiyle bayilikler veren Daniş'e başvuran isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Gül'ün küçük oğlu Emre Gül oldu. Daniş, Emre Gül'ün Ankara'da bayi olmak için talepte bulunduğunu, tüm görüşmeleri kendisiyle yaptıklarını söyledi. Gül'ün 18 yaşından küçük olması nedeniyle kurulan şirketin ortağı olarak görünmediğini, sözleşmeyi Mevk Gıda adına yaptıklarını vurgulayan Daniş, ekimden itibaren Gül'le birlikte çalışmaya başladıklarını ifade etti. Gül ve arkadaşlarının Armada ve Cepa alışveriş merkezlerinde iki stant kurduğunu söyleyen Daniş, "Satışlar çok iyi gidiyor. Ticari olarak miktarı söyleyemeyiz, ama üçüncü noktayı kurmak için hazırlık yapıyorlar" dedi. Bayilik fiyatı 10 bin dolar Emre Gül ve ortaklarının üçüncü satış noktasını yeni kurulan Panora alışveriş merkezinde açmayı planlıyorlar. Gül ve ortaklarının yeni açılacak stant için 30 bin doların üzerinde ödeme yaptıkları belirtildi. Ankara Ticaret Odası kayıtlarında Mevk Gıda'nın ortakları arasında Abdullah Gül'ün kardeşi Mehmet Macit Gül ve eski AKP Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya yer alıyor. 20 bin YTL sermayeli şirkette Gül ve Karakaya'nın 10'ar bin YTL sermayesi bulunuyor. 16 Ağustos 2007'de bardakta taze mısır, haşlanmış kestane, meşrubat ve diğer gıdalar satmak için kurulan şirketin adresi de Karanfil Sokak Bakanlıklar olarak görülüyor. Bardakta mısır Daily Fresh'in tatlı mısırı, kurumasını önleyen ve doğal vitaminle mineralleri muhafaza etmesini sağlayan "kesilmemiş" bütün tane ayırma teknolojisiyle koçanından ayrılıyor. Buharda pişirilip yağ ve çeşitli baharatla tatlandırılan mısır bardakta satılıyor. Şirket yetkilileri, mısırı doğal tazeliğini korumak için tarladan toplandıktan sonra birkaç saat içinde hiçbir tatlandırıcı, renklendirici, koruyucu veya sentetik kimyasal katılmaksızın derin dondurma işlemine soktuklarını belirtiyor. Gül: Amcama yardım ediyorum Gün boyu sessiz kalan Mehmet Emre Gül, konuyla ilgili sorulara 'Konuşmak istemiyorum' yanıtını verdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever de akşama doğru Gül'ün açıklama yapacağını söyledi. Emre Gül, 19.00'da yaptığı açıklamada ise amcasının ortağı olduğu şirketle organik bir bağı bulunmadığını, ancak küçük yaşlardan itibaren işlerine yardım ettiğini söyledi. Taze mısır ticaretiyle bağlantısı olmadığını da kaydeden Gül, Mevk şirketinin Taze Mısır Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Daniş ile yaptığı bir görüşmeye katıldığını ancak görüşmeleri yürütmediğini söyledi. Gül, TED Koleji'ne devam ettiği için bu şekilde aktif ticaretin içinde olmasının mümkün olmadığını vurguladı. e-ticaret şirketi de kurmuştu Mehmet Emre Gül, bir yıl önce iki ortağıyla e-ticaret alanında yatırım yaparak, "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli bir şirket kurdu. Şirketin diğer ortakları Ali Caner Öner (24) ile Ali Can Akkaş'un (24) ise Cumhurbaşkanı'nın büyük oğlu Ahmet Münir'in Sabancı Üniversitesi'nden arkadaşları oldukları anlaşıldı. Öner şunları söyledi: "Yatakhane arkadaşım olan Ali Can, Kayserili olduğu için Ahmet Münir'i tanıyordu. Kısaca ben Mehmet'i değil abisini tanırdım. Onlar Kayserili, ben Balıkesirliyim."

Maşallah maşallah Allah bir takım kullarına yürü dedimmi diyor, bunlarda yürü ya kulum denilenlerden, maşallah maşallah gözümüz varsa namerdiz ama anlamadığım başkaları neden böyle yürüyemiyorda sadece bunlar yürüyor, demekki yürü ya kulum denmemiş onlara , emekle kulum, sürün kulum, ezil kulum denmiş. (kulun yürüyebilmesi için akepe limi olması gerekiyor acaba).......


Saygılarımla

[EgE]

	altaylar demiş ki:
	Sayin Ülküdasim Tamerr, yukaridaki yazinda ogul Erdogan`dan bahsediyorsun. "Bu hastaligin az cok ne oldugunu bende biliyorum ve Ülküdaslarim bu konunun üstüne fazla gitmesinler" diyorsun. Madem bu konuyu dile getirdin, hastaligin ne oldugunu yaz, bizde bilelim de ona göre elestirmeyelim. Birinin bosuna günahini almayalim. Saygilarimla

Mayıs 23 2007


Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan, kardeşlerinin aksine kamuoyunda pek görünmüyor. Ahmet Burak, bundan bir yıl önce gazetelerde kurduğu denizcilik şirketi için aldığı 5 milyon dolarlık gemiyle gündeme geldi. Ama daha önce, babası Belediye Başkanı’yken ciddi bir vukuatla gazetelerde haber olmuştu. Sanatçı Sevim Tanürek’e çarpmış ve ölümüne neden olmuştu. Aydınlık dergisi bu haftaki sayısında Başbakan’ın oğlu Ahmet Burak’ın çürük raporuyla askere gitmediğini ortaya çıkardı.

Adı : Ahmet Burak.
Baba Adı : Recep Tayyip.
Ana Adı : Emine.
Doğum Tarihi : 04.07.1979.
Medeni Hali : Evli (23.02.2001).
Askerlik Durumu : ÇÜRÜK…

Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan’ın, aldığı çürük raporuyla askere gitmediği ortaya çıktı. Rize Güneysu Askerlik Şubesi’ne kayıtlı Ahmet Burak Erdoğan, 2000 yılında Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden verilen raporla çürüğe ayrıldı.

Buraya kadar herşey normal görünüyor. Ancak çürük raporuyla ilgili ölçütler açısından Ahmet Burak Erdoğan’ın durumu biraz tartışmalı. Rapora göre, Ahmet Burak’ın hastalığı testis kanseri. Uzman hekimlerin verdiği bilgiye göre, testis kanseri tedavi edilebilir bir rahatsızlık. O nedenle, ciddi bir kanser türü olarak görülmüyor. Burası önemli, çünkü çürük raporu, asker adayı açısından ancak iş görme gücünün yüzde 60’ını yitirmesi durumunda veriliyor. Tedavi edilebilir hastalıklardaysa durum farklı. Hastalığın tedavi edilmesinin ardından kişi, askere alınıyor.

Aydınlık, bu bilgiye ulaşınca konuyu farklı kaynaklardan araştırdı. Bilgi doğruydu. Ancak Ahmet Burak Erdoğan’ın testis kanseri tedavisi gördüğüne dair herhangi bir bilgiye ise ulaşılamıyor. Aydınlık, konuyu Başbakan Erdoğan’a yazılı olarak sordu. 2 Mayıs 2007 tarihinde Aydınlık’ın sorularınaysa yanıt verilmemiş.

Kaynak: Aydinlik



Cürük raporu, is görme gücünün %60´ini yitirmesi durumunda veriliyormus. Fakat gayet güzel araba kullaniyor, gemiye biniyor gemicilik yapiyor is adami, Ülker ürünleri ve Cola Turka da hisseleri var ve Anadolu yakasi bayiligi elindeymis, dagitimini üstlenmis, evlendi yani bunlara bakilirsa %60 is görememe sorunu yok. Eger ki varsada uzmanlara göre bu hastalik tedavi edilebilirmis. Eger ki tedavi olduysa, ki bu kadar caliskan bir delikanli mutlaka tedavi görmüstür cünkü baya birsürü ise el atiyor %60´dan eser yok, bu durumda askere alinmasi gerekirdi. Ama tedavi edilebilir bir rahatsizligi olmasina ragmen cürük raporu aldiysa ve tedavi görmediyse, yani maddi durumuda oldukca IYI, o zaman kimse kusura bakmasin herkesin aklina bu cürük raporun SAHTE oldugu gelir! Yoksa tedavi olmaya parasi var! Cünkü uzmanlara göre tedavi edilebilinir bir rahatsizlikmis.

Neyse Erdogan camiasinda her nedense cürükler cok var zaten!

Onlarin cocuklari gemilerde yatlarda sefa sürsün, büyük is adamlari olsunlar ceplerini doldursunlar, YAN GELIP YATSINLAR bakalim!

Bizim Ülkede nede olsa herseye ragmen %47 oy veren birdahakine %60 da verir bunlara....

artik hic sasirmam.

[tamerr]

Alıntı:

Bu ihale çok TARTIŞILIR 05 Aralık 2007 Çarşamba 13:35 Sabah ve ATV'nin Çalık grubuna gitmesi tartışma yaratacak. Özellikle damat noktasında... İlgili Haberler Sabah ve ATV satıldı Çalık hükümet yanlısı mı? İNTERNETHABER Bu ihale çok tartışılacak... Özellikle de 2 noktadan... Birincisi ihaleye sadece "tek" firmanın katılmış olması... Diğeri ise Başbakan Erdoğan'ın damadının ihaleyi alan Çalık grubunda çalışıyor olması... Bilindiği gibi ihale için üç firma teklif dosyası almış ancak son dakikada yarıştan çekilmişlerdi. Geriye sadece Çalık grubu önderliğindeki Turkuaz grubu kalmıştı. Bugünkü ihaleye tek grubun girmesi "rekabet şartlarının oluşmadığı" iddiasına gündeme taşıdı. Turkuaz grubu da ihalede "tek" olmanın avantajını kullandı ve 10 milyon dolarlık artırım "ricasını" bile geri çevirdi. Turkuaz, 1.1 milyar dolara ihaleyi kapattı... Çalık grubu adına açıklama yapan Ferhat Demir, tek kişilik ihale tartışmasına, "Bunlar bizim dışımızdaki tartışmalardır. Diğer katılımcıların kendi tasarruflarıdır" demekle yetindi. KRAL'IN SATIŞI ÖRNEK Daha önce benzer bir satış Kral TV'de yaşanmıştı. 2005 ekim ayında yapılan ve 45 milyon dolar değer biçilen Kral TV'ye Çukurova Grubu, 45 milyon 100 bin dolar önermişti. Fakat bu ihale "gerekli rekabet şartları oluşmadığı" ve o dönem Karamehmet'in TMSF'ye borçları olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti... DAMADIN ŞİRKETİ ALDI Bu ihalenin tartışılacak noktalarından biri de Çalık grubunun iktidar ile olan yakın ilişkileri olacak. Bilindiği üzere Başbakan Erdoğan'ın damadı bu kurumda çalışıyor. CHP lideri Deniz Baykal, dünkü bütçe görüşmelerinde iktidara bu noktadan yüklenmişti. Baykal, "Yandaş medya oluşturmak iktidarın bir imtiyazı değildir. Böyle bir tablo vicdanla bağdaşmaz. Büyük olasılıkla damat beyin holdingi (Sabah ve atv’ye teklif veren Çalık Grubu’nda üst düzey yönetici olan Berat Albayrak’ı kastediyor) Türkiye’de ikinci büyük medya grubunun da sahibi olacak" demişti. Şimdi gözler TMSF'de... Son söz ne olacak? Merakla bekleniyor.

Bunun üzerine sadece şu söz söylenir, "Keser döner sap döner, birgün olur hesap döner".........

[kadir45]

Söylenecek hem çok şey var,hem de hiçbir şey yok.Buna benzer bütün yolsuzlukları seçim çalışmalarımızda millete tek tek anlattık.
Cevabını da aldık.Bunca rezaletin arsında adamlar oyları arttırdı.Ne biçim dalga anlamıyorum.Rezaletler arttıkça,ona paralel olarak adamların da oyları gittikçe artıyor.Anlaşılıyor ki,bu olaylar milleti ilgilendirmiyor.
Bugün basındaki bu sahiplenmeler tamamen kayıt dışı,yasal olmayan paranın işidir.Şu verilen fiatın çok düşük olduğunu tahmin etmekle birlikte,verilen paranın büyüklüğü korkunçtur.Türkiye de bu paraları bile ödeyebilecek iş adamları yok.Belediyelerde küçük işlere bile tenezzül eden adamların işi değil bu işler.Bunlar da sanırım paravan.Arkalarında başka birileri var.Biz özal döneminde de böyle şişirilmiş,hiç yoktan gazete tv bilmem ne sahibi olmuş çok adam gördük.Bunların hiçbiri bugün ortada yok.Bugün ,iki ay hakediş almadan dayanabilecek bir inşaat şirketi bilmiyorum,tanımıyorum.Bu ülkede kimse,bu tür şirketlerin aldığı ihaleleri,edebileceği karları,ödediği vergileri hesaba almıyor.Bu adamların böyle tesislere hangi para ile sahip olduklarını kimse sorgulamıyor.
Serbest piyasa ekonomisi,serbest rekabet.Tek kişilik ihaleler.Rezaletin bini bir para.Ondan sonra sen neden devletçisin diyorlar adama?Çağdışısın, o günler bitti diyorlar.Neden devletçi olduğumuz hala daha belli değil mi?
Bu ekonomik güçle kimse siyasi rekabet yapamaz.Hayal görmeyelim!

[tamerr]

Alıntı:

5 yılda işadamı olan bakan çocuklarıHepsinin 5 yılda yıldızı parladı. Onların ortak noktası ise bakan çocukları olması.. 06 Aralık 2007 10:02 -------------------------------------------------------------------------------- - Burak ve Bilal kardeşler İstanbul'da 1 milyon YTL'ye villa sahibi oldular. - Bilal Erdoğan ABD'nin Maryland eyaleti College Park'ta 261 bin 500 dolara ev aldı. - Maliye Bakanı'nın çocukları da ticarette hızla yükselenlerin başını çekiyor. - Unakıtan'ın ailesi 2001 yılında ilk olarak AB Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ'yi kurdular. - Mersin Limanı'nın işletim sistemi ihalesini de Unakıtan'ın çocukları aldı. - Unakıtan'a göre geçen yıl mütevazı olan şirket bugün milyon dolarlık vergi ödüyor. Vergiler sözde ödendi, mahremiyetle gizlendi. Bütçe görüşmelerinde CHP lideri Deniz Baykal'ın yolsuzlukları gündeme getirmesi karşısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın gerilimi tırmandırmasının altında, bakanların ve çocuklarının AKP iktidarıyla ticari yaşamdaki hızlı yükselişleri yatıyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, oğlunun şirketinin milyonlarca dolar vergi ödediğini savunurken, 22 milyon YTL ciro yapan şirket tek kuruş KDV yatırmayıp devletten 555 bin YTL alacaklı çıkmıştı. Baykal'ın Meclis kürsüsüne taşıdığı, AKP'nin iktidara geldiği günden beri yolsuzluk savlarına ve kamu gücüyle zenginleşmelere konu olan kabine üyelerinin çocuklarının hızlı yükselişi şöyle gelişti: Başbakan'ın çocukları Ahmet Burak Erdoğan ile Necmettin Bilal Erdoğan , İstanbul'da 1 milyon YTL'ye villa sahibi oldular. Oğul Ahmet Burak Erdoğan'ın yüzde 50 hissesine sahip olduğu MB Denizcilik Taşımacılık Limitet Şirketi de kurulduktan 18 gün sonra "Safran 1" adlı kuru yük gemisini 2 milyon 350 bin dolara satın almıştı. Bilal Erdoğan da ABD'nin Maryland eyaleti College Park'ta 261 bin 500 dolara ev almıştı. Maliye Bakanı'nın çocukları da ticarette hızla yükselenlerde başı çekiyor. Bakanın oğlu Abdullah Unakıtan , kızları Fatma Unakıtan, Zeynep Basutçu ile bakanın eşi Ahsen Unakıtan 2001 yılında ilk olarak AB Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ'yi kurdular. Unakıtan'ın çocukları, Telemobil Bilgi İletişim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ'yi de şirketlerine eklediler. Bu yıl içerisinde Mersin Limanı özelleştirildi. Limanın 2 milyon dolarlık işletim sistemi ihalesini de, limanı özelleştiren Unakıtan'ın çocuklarının sahibi olduğu Telemobil şirketi aldı. Unakıtan'ın doktor kızı Zeynep Basutçu ile Fatma Unakıtan, geçen yıl FAB Gıda'yı kurdu. UNAKITAN YUMURTASI Türkiye'de kuş gribinin çıkmasıyla birlikte şirket pastörize sıvı yumurta işine girdi ve Unakıtan markasıyla satışa sundu. Bir kararnameyle çocukların faaliyet alanı olan pastörize yumurtanın KDV'si yüzde 18'den 8'e düşürüldü. AB Gıda AŞ adlı şirket binlerce tonluk mısır ithalatından dört gün sonra vergi oranının artırılması sayesinde yüzde 50 kazanç sağladı. AB Gıda'nın yalnızca 2005 yılının 12 aylık dönemindeki toplam satış tutarı 22 milyon 163 bin 902 YTL olarak hesaplandı. Unakıtanlar'ın şirketinin 22 milyon 163 bin YTL'lik satışlarının KDV'si 2 milyon 760 bin 150 YTL oldu. Şirketin yaptığı yatırım ve alışlar nedeniyle indirilecek KDV'si ise 6 milyon 468 bin 596 YTL olarak hesaplandı. AB Gıda AŞ'nin 2005 yılı için 12 aylık dönem boyunca devlete ödediği KDV tutarı "sıfır'' olarak kayıtlara geçti. Unakıtan, geçen yıl hakkında verilen gensoru görüşmeleri sırasında oğlunun şirketinin "mütevazı'' bir şirket olduğunu iddia etmişti. Unakıtan, "İki kutu yumurtaya Türkiye'nin gündemini bağladınız. Yumurta değil sanki uçak satıyor adamlar" demişti. Ancak önceki günkü bütçe görüşmeleri sırasında oğlunun şirketinin milyonlarca dolar vergi ödediğini öne sürdü. Oğul Unakıtan'ın adı Hazine'nin Tekel'e makine kiralama işindeki ihaleye fesat karıştırmaya ilişkin raporda yer aldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım 'ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım da gemi sahibi olmuştu. Oğul Yıldırım'ın kardeşiyle ortak olduğu Derin Denizcilik Şirketi'nin kuruluş sermayesi 10 bin YTL idi. Şirketin 445 bin Avro'ya sahip olduğu gemiye bilet kesen ise Santour adlı şirketti. Bu şirketin Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait Ankara feribotunu ihalesiz olarak kiraladığı ortaya çıkmıştı. Osman Pepe 'nin çocukları İsmail ve Mustafa Talha Pepe de 9 milyon YTL'lik teşvikle gemi sahibi olmuşlardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün 16 yaşındaki oğlu Mehmet Emre Gül de ticarete atılmış ve internet ortamında elektronik eşyalardan, mobilya ve kitaba kadar farklı ürünler tanıtan 15 bin YTL sermayeli bir şirket kurmuştu. Oğul Gül'ün Ankara'daki iki alışveriş merkezinde stantta mısır satılması işine girdiği de ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet İlhan Taşcı

Bir başlık açtım, devamı geldikçe geliyor, maşallah maşallah ne bereketli başlıkmış..........

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

TMSF'nin Sabah kararı 06 Aralık 2007 Perşembe 16:49 TMSF fon kurulu Çalık'ın verdiği teklifle ilgili kararını açıkladı. İlgili Haberler Sabah ve ATV satıldı Bu ihale çok TARTIŞILIR TMSF Fon Kurulu, Çalık Grubu Şirketi Turkuvaz Radyo ve Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.'nin ATV - Sabah Grubu için verdiği 1 milyar 100 milyon dolarlık teklifi onayladı. ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğü içerisinde, ATV Televizyonu, Radyo City, Sabah, Takvim, Günaydın, Yeni Asır, Pas, Fotomaç gazeteleri, Bebeğim ve Biz Merkez, Sinema Merkez, Sofra Merkez, Home Art Merkez, Şamdan Plus, Yeni Aktüel, Para, Global Enerji Merkez, Transport ve Hukuki Perspektifler dergileri bulunuyor.

Evet gizliden gizliye akepe ye destek veren kanal ve gazete,nihayet artık açıktan desteğini sunacak, bakalım bunun sonu nereye varacak. Çocuklardan sonra damatta görevini yerine getirdi... Al gülüm ver gülüm...........

Saygılarımla

[tamerr]

Alıntı:

Hava keskin bir likit yumurta kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan pastörize kutular. Bu afyon ruhu gibi baygın meclisten, Gensorularla aklanmış bir sen kalmışsın, sen! Sırma saçları, yalaka dilleri ve fırıldak gözleri Hortum suçlamaları karşısında kameralara gülen Ne arlanmaz bakanımızdın sen, Kemal Abi! Hükümetiniz Amerika'dan icazetli bir hükümetti, Akıl hocanız, gülen efendiniz de orada ikametteydi. Ortadoğu'nun paylaşıldığı saatlerde, CIA'nin işkence uçakları uçardı göklerde. Palazlanırken siz emperyalizmin yeşil kuşağı içinde, Vergi kaçırma, mısır ithalatı, naylon fatura işiyle Ne utanmaz bakanımızdın sen, Kemal Abi! Önce upuzun, sonra kesik sakalın vardı; Tenin mısırımsı, boyun bir başak kadardı. İçini gıcıklardı bütün Dubaililerin İhaleye çıkmaksızın verdiğin Tüpraş, Kuşadası, Galataport, İkizkule ihalelerin. Açık saçık şarkılar söylerdin "silikonlu memeler gibi" Ne takiyyeci bakanımızdın sen, Kemal Abi! Tapar derlerdi senin için paraya pula, Bu gidişle sonunda varacaksın yüce divana. Bilmem birkaç yıl sonra hâlâ bakan mısın? Pastörize yumurtalı fabrikanda, Sümerbank'ı bitirmekle hâlâ gurur duyar mısın? Eş, çoluk, çocuk sülalecek döndünüz köşeyi Ne şerefli bakanımızdın sen Kemal Abi! Ahmet Muhip Dırar