*****hurbaşkanı Denktaş, Girne Amerikan Üniversitesi Basın Yayın Bölümü 2. ve 3. sınıf öğrencilerini kabul etti. Öğrencilere, basının önemi ve rolü konusunda geniş açıklamalar yapan Denktaş, öğrencilerin sorularını da yanıtladı.

Denktaş, İstanbul basınının Kıbrıs konusundaki yayınlarını eleştirdi; öğrencilere Akritas Planı'nı okuyup okumadıklarını sordu ve hiçbirinden olumlu yanıt almayınca ''çok ayıp'' sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Görüşmenin başında öğrencilere Kıbrıs Türk halkının yaşadığı süreci ve bugün gelinen aşamada Annan Planı nedeniyle yol kavşağında olunduğunu gösteren karikatürün fotoğrafını dağıttıran *****hurbaşkanı, öğrencilerden bunu yorumlamalarını istedi.

''İstanbul basını da sanki bizim hakkımız yok gibi davranıyor. Türkiye'nin pazarlık elini zayıflatıyor, Rum'a ve dünyaya yanlış mesajlar veriyor'' diyen Denktaş, söylediklerinin İstanbul basınında işlenmemesinden yakındı.

Denktaş, İstanbul basınına bakılınca, ''Türk kamuoyunun Kıbrıs'ı önemsemiyor, feda etmeye hazır'' gibi bir sonuç ortaya çıktığını belirterek, Anadolu'yu gezdiğini, tüm partilerin kendisini yumruk halinde karşıladığını, TBMM'de Kıbrıs'la ilgili kararların oybirliğiyle alındığını anlattı.

Ama İstanbul basınının bunları göstermediğini, dünyanın da Kıbrıs'ın feda edilebileceğini zannettiğini ifade eden Denktaş, AB'nin Türkiye'ye ''Kıbrıs'ı hallet de gel'' şartına Türkiye'nin tepki koyduğunu, AB samimi olup Kıbrıs'ta çözüm istiyorsa Kıbrıs şartını Rumların önüne koyması gerektiğini söyledi. *****hurbaşkanı Rauf Denktaş, ''Samimiyet yok, maksat var'' diye konuştu.

*****hurbaşkanı Denktaş, Yunan basınında çıkan bir haberde kendisine suikast yapılacağı tehdidi alındığı ve bunun üzerine sıkı korumaya başvurduğu iddiaları yer aldığını kaydeden öğrenciye şu karşılığı verdi:

''Bunlar tamamen yalandır, öyle bir tehdit almış değilim. Bunu ortaya atmak, gün gele bana karşı bana birşey yaparlarsa, Rumlar yaptı denmesin, işte Amerikalılar yapacaktı diye bir zemin hazırlanmış olsun. EOKA zamanındaki taktiklerinden biliyoruz. Hep böyle yaparlardı. Birini öldüreceklerse o onun düşmanıdır, filan yapacak diye yansıtırlardı. Bunlar hayatımızın içinde zaman zaman yaptıkları taktik yaklaşımlardır. Bizi biri öldürecekse kimseye haber vermez, tertibatını alır. Siyasi arenada bu kaderin bir kısmıdır. İsveç'te bile bir başbakan öldürülebilmişse, her yerde her insan rahatlıkla öldürülebilir. Bunu mesele edip sıkı tedbir almak, kendimizi eziyete sokmak, bunu düşünerek rahatsız olmak hiç olmadı. Onun için bunu okuduk, güldük, geçtik.