KKTC'de yapılan seçimlerin, Batı ülkelerinin ve ABD'nin bu ülkeyi görmezden gelmelerine ve inkr etmelerine rağmen Kuzey Kıbrıs'ta birçok ülkeden daha demokratik bir devlet olduğunu ortaya koyduğunu, buna rağmen AB ülkelerinin ve ABD'nin Kuzey Kıbrıs'ı görmezden gelmelerinin ve Kıbrıs Türk halkının haklarını esirgemelerinin kabul edilemeyecek bir durum olduğunu anlatan Ecevit, ''KKTC, bağımsız bir ülkedir. Bu ülkenin kendisine dayatılan planı kabul etmesi, müzakere etmesi kabul edilemez. Sayın Denktaş'ın deyimiyle Annan Planı'nın görüşülecek yanı yoktur. Çünkü Annan Planı yürürlüğe girdiği takdirde Kuzey Kıbrıs'taki Türkler kimliklerini, olanaklarını tümüyle kaybedecekler, tamamen Rumların egemenliği altına gireceklerdir. Bunun ne anlama geldiğini anlamak için Türk Barış Harektı'ndan önce Rumlar tarafından Türklere yapılan zulümleri hatırlamak gerekir'' dedi.

SOYKIRIM OLMAYACAĞININ GÜVENCESİ YOKTUR

Türkler'in imzaladığı bir anlaşma olduğunu vurgulayan Ecevit, 1959-60 arasında, Rumlar da buna gönülsüz olarak taraftar olduklarını, ona rağmen Türklere çok ağır soykırımlar yöneltildiğini hatırlatan Ecevit, ''Eğer Türkiye Kıbrıs'ın imdadına yetişmeseydi, Kıbrıs'ta Türk diye bir tanım olmayacaktı. Soykırımın bu sefer olmayacağının güvencesi yoktur'' şeklinde konuştu.

Ecevit, konunun birçok devlet tarafından ele alınmasının anlamı olmadığını, buna Türkiye *****huriyeti, Yunanistan ve İngiltere'nin yetkileri bulunduğunu, garantör olan bu ülkelere diğer ülkelerin karışmalarına gerek olmadığını ve haklarınında bulunmadığını ifade etti.

Loizidu davası ile ilgili görüşlerini açıklayan Ecevit, ''AİHM, hukuku çiğneyerek, kendi kanunlarını çiğneyerek bu hanıma bu izni vermiştir. Şimdi aynı durumdaki diğer Rumlar da hazırlık yapıyorlar. Onlar da eski topraklarını isteyeceklerdir. Bu durumda Kıbrıs tamamıyla Rum egemenliği altına girecektir'' dedi.

Ecevit, Annan Planı'nın müzakere edilebilir bir tarafı olup olmadığı konusunu ise şöyle değerlendirdi: ''Aslında böyle bir anlaşmaya gerek yoktur. Eğer gerçekten Kıbrıs'ta iki tarafı da tatmin edecek bir çözüm aranıyorsa, bunun yolu iki toplumu başbaşa bırakmaktır. İki toplumun temsilcisi biraraya gelirler, Kıbrıs'ta barış içinde yanyana nasıl yaşayabileceklerini kararlaştırırlar. Bunun planlaması, AB ülkelerinde, kuruluşlarında veya ABD'de yapılamaz. Annan Planı'nın içinde öyle şeyler var ki, bunları bir ucundan tutmak bile mümkün değildir. Bu gerçeği Sayın Rauf Denktaş bütün açıklığıyla söylemiştir. Şimdiye kadar birçok kimse kendilerini aldattı. Şurası değişir, burası değişir dediler. Ama bunların hepsinin boş laf olduğu ortaya çıkmıştır. Şimdi artık zaman kaybetmemek gerekir''.