 |
|
|
|
Konu
Tarihçiler, tarihin incelenmesinde bölümlere ayırmanın gerekliliğini söylerler. Nitekim; okullarda tarih dersleri işlenirken bu bölümlemenin nekadar faydalı olduğunu bzzat görüyoruz: Taş Devri, Tunç Devri, İlkçağ, Orta Çağ, vs.. Bu bir hata değil, aksine tarih öğrenme ve öğretmede bir kolaylıktır.
Ülkemiz siyasi tarihinde de, Ülkücü Hareketi aynı şekilde tasnife tabi tutabiliriz: 12Eylül öncesi veya 80 öncesi ve 12 Eylül sonrası veya80 sonrası. Bu bölümleme özellikle; bu davaya gönül vemiş fakat; o, mücadelelerle dolu günlere yetişememiş olan bizim kuşağımız yani; yaklaşık 1975 yılından sonra haytala kucaklaşanlar için faydalı olacaktır.
Bu davaya gönül veren genç kuşak; çok şükür ki bu davayı öğrenmek için gerekli olan eserleri piyasada rahatlıkla bulabilmekte.
Kavgamızın en büyük eksiği, destanlarımızı yeterince yazıya geçirememek... Geçmişini bilmeyenler geleceğe güvenle bakama sözünün sırrına vakıf olan bizim kuşak, 70' li yıllarda kanla ve canla yazılmış olan destanları okumak ve görmek istiyor.
Bizim camiamızın güçlü ir film şirketi veya televiyonu olmadığından, hiç kimse işin sahneye indirilmesinde ısrarcı değil. Böyle bir şey muhakkak ki arzulanmakta fakat; buraya gelmeden önceki basamağa çıkılmalı. Çok değerli, büyük edebiyat ustalarımız var bizim. Ve onların dizi dizi kitapları... 70'li yıllardaki mücadelelerde haklı oduğumuzu yaıyorlar uzun uzadıya. Bazen de satır aralarında kimisi hayal ürünü olan ufak mücadele hikayeleri sıkıştırıyorlar.
Bizim neslimizin beyni aç ve de susuz. Sürekli duyuyoruz; 5000 şehit verdik, zindanlara girdik, sürgünlere gittik, asıldık... Peki ama; kim bunlar? Vurulan kim, asılan, sürgün edilen, tutuklanan kim? Nasıl bir mücadele aşaması geçirdiler? Hangi hareketleriyle birilerinin gözünü korkuttu ki böyle şeylere maruz kaldılar?
Şüphesiz ki; Önkuzular, İmamoğlulari Kılıçkıranlar, Duracıklar, Kırcılar, TÜRKEŞLER... vurulurken, asılırken, yargılanırken... cellatlarının ellerinde gerekçede "Basit bir Ülkücü vatandaş olmasından..." diye yazmıyordu. O' nların, dudaklar uçuklatacak yaşamları vardır. Zaten tek örnek verecek olursak; damarları kesilip pompayla hava basılarak ciğerleri patlatılıp yurdun bilmem kaçıncı katından atılmak suretiyle şehadete yürüyen bir Dursun ÖNKUZU' nun mücadelesiz bir hayat sürdüğü düşünülemez.
O' nların hakkı, yalnızca 5000 isimden oluşan Ülkücü Şehidler listesinde yer almak değil. O' nların hakkı, birer-ikişer sayfalık, biyografi niteliğinde ki hayat hikayelerinde anlatılmak değil. O' nların, romanları kıskandıracak, romanlar üstü hayat hikayeleri vardır. Bunları görmek diliyoruz.
O' nların yakınlarında bulunan, yahut bu yakınları tanıyan nice büyük yazarımız vardır bizim. Bu büyüklerden böyle kitaplar istemek en büyük hakkımız ve bunu yapmak da onların en büyük görevleridir.
Bekleyeceğiz. Bir gün, böyle eserleri muhakkak kitaplıklarımıda bulacağız.
Kim bilir, belki bir gün; bizim kuşak da devamını getirir ve beyza perdeye aktarır.
KÜR-ŞAD AYBARS (ESKİ BİR MAKALE)
|
|
|
| |
|
|
| Giriş |
| Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız. |
|
|
|
| Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 4
Toplam Oy: 6
|
|
|
Haber :
Üyeler :
Servisler :
İletişim :
Dökümantasyon :
