 |
|
|
|
Konu Basın-Yazarlar
DIŞİŞLERİ Bakanımız Sayın Gül son beyanatında 'Bizi çantada keklik sanmasınlar' dedi. Ama boşuna bir temenni. Çünkü kendileri ilk günden itibaren AB çantasında keklik olduklarını ispat için ellerinden gelen ve gelmeyen her şeyi yapmışlardır. 'Çözümsüzlük çözüm değil' diyerek Denktaş'ın, elini kolunu bagğlayan hatta dilini bile bağlamaya kalkan onlar değil miydi? ABD'lere kadar gidip, 'Söz aldık, garanti aldık' diye dönüp Denktaş'ı metazori masaya oturtan kendileri değil miydi?
'Rumlar'dan bir adım önde olacağız' diye hazırol vaziyete geçen Başbakanımız değil miydi? Sizi çantada keklik saymasınlar da ne yapsınlar?
Üç dört gündür hükümetin kulağına kar suyu kaçtığını yazıyorum. Çünkü Rum tarafında hiçbir kıpırdama yok, olmayacak da. Hani baskı yapılıyordu, yapılacaktı. Yapılıyor, yapılıyor da Rum tarafına değil, hala canını korumak en büyük hedefi olan Türk tarafına yapılıyor. Biz henüz AB'ye girmedik ama Verheugen, Roth falan Türkiye'ye girdiler, baksanıza ikinci bir başbakan gibi Denktaş'ı azarlamaya, Türkiye'ye akıl vermeye kalkıyorlar. Ne haysiyet kırıcı şey? Bunlar bizi çantada keklik görmeseler böyle konuşabilirler mi?
Maşa ve balta
AB projesinden, Irak işgalinden sonra piyasaya çıkan Büyük Ortadoğu Projesi, dünya alemin kırk senedir umursamadığı Kıbrıs meselesini 1 Mayıs'a kadar halletmeye uğraşmasının zehirli sebebini tamamen ortaya çıkarmıştır: Yunanistan ABD ve AB'nin ortak emperyalizminin yerine göre maşası yerine göre baltasıdır. Osmanlı topraklarını önce Rusya'nın teşviki ve yardımıyla kana ve ateşe boğan ve Avrupa'nın iltimasıyla istiklaline kavuştuktan sonra katıldığı savaşlarda daima Osmanlı tarafından yenilmiş fakat masada o zamanki AB tarafından mükafatlandırılmıştır. Katılmadığı savaşlardan bile pay isteyecek kadar yüzsüz bir psödo emperyalisttir.
AB, kuyruğu çok sıkıştığı için sadece Kırım Savaşı'nda Atina'yı tokatlamıştır. Sonra yine şımartmış, Türk -Yunan Savaşı'nda orduları yenilip firar ettiği halde Yunanistan yine Tesalya'yı alabilmiştir. Tabii yine AB sayesinde. Tabii Yunanistan'ın, en büyük günahı, Anadolu'yu yine AB patronluğunda istilası ve Türklüğü kırmaya, yakmaya, yıkmaya kalkmasıdır. 9 Eylül'de denize dökülmelerini
bugün bile kendilerine yapılmış bir soykırımı kabul etmek utanmazlığındaki bu güruhla nasıl anlaşılır? Rum halkının büyük kısmı da elbette masum veya makuldür. Ama Yunan Kilisesi, Yunan ihtilalinin başlama emri veren çeteci ve cephane deposudur. Birçok metropoliti bu yüzden asılmıştır. Eski Bizans ve Enosis hayaliyle aklını bozmuş 'Keşiş-i bed endiş'lerle doludur ve Yunanistan, onların etkisindeki politikacıların yurdudur. İşte bu gün Ortadoğu'da AB ve BOP projesi Kıbrıs Adası'nda kesişmiştir. Yunanistan yeniden AB ve BOP ortak emperyalizminin maşalığına soyunmuştur. Böylece her iki proje için potansiyel tehlike olarak görülen Türkiye, üç tarafı denizle çevrili olduğu halde bir kara devleti haline getirilerek kundağa sarılacaktır. Böylece Fastan Kafkaslar'a kadar uzanan çizgi kapanmış ve operasyona hazır hale getirilmiş olacaktır.
Daha mı ucuz oldu?
AMA, hala ümit kesilmiş değildir. hala Türkiye bu hain plana çomak sokabilir. Türkiye aldatıldığını, kendisine içi boş sözler verildiğini, Türk politikacıları da bu konuda yapacakları bir hatadan sonra Türkiye'de sokağa çıkamaz hale geleceklerini görüp de masaya oturmadan evvel 'Olmazsa olmazlarımız kabul edilmezse, bize verilen sözlerden dönülmüş olunacağına göre biz de Güney Kıbrıs'ın, Kıbrıs'ın bütünü namına AB'ye girmesini meşru kabul etmeyeceğiz, referanduma da gerek görmeyeceğiz' diyebilirler.
Hele, 'Bu davranışı Türkiye'nin güvenliğini doğrudan tehdit kabul etmekteyiz' diyerek KKTC ile tam bir işbirliği ve oradaki gücümüzü takviye için asker gönderilmesi ve donanmamıza limanlar yapılması tedbirleriyle desteklerlerse ancak o zaman dünyayı biraz yumuşatabilirler... Bu, başvurulmaması gereken en son çaredir.
Biliyorum birçok alim kişiler ve ince (!) politikacılar böyle şey olur mu diyeceklerdir. Onlara bir sualim var. Acaba ilk günden itibaren bu yöne gitse ve benzeri tedbirleri alsa idik ne yapabilirlerdi? Yapmadık da ABD ambargosu bize daha mı ucuza patladı? Şöyle geriye bakıp namusluca düşünelim, anlarız ki asıl o zaman biz 'Bir adım önde' olacaktık. Şimdi değil. Şimdi hizaya gelsek kafi.
Yok önümüzdeki uçurum, milletin bütünü tarafından görülür noktaya geldiği halde yolumuza devam edersek millet uçuruma iki adım kala 'Kandıralı sen de dur!' emrini vermekte gecikmez.
Ergun Göze /H.O. Tercüman
|
|
|
| |
|
|
| Giriş |
| Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız. |
|
|
|
| Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 3.88
Toplam Oy: 9
|
|
|
Haber :
Üyeler :
Servisler :
İletişim :
Dökümantasyon :
