 |
Basın-Yazarlar: Türkiye dörde bölünecek! / Servet Kabaklı
Gönderen:: Bozkurt |
|
|
Konu Basın-Yazarlar
BİLGE Kağan, 'Türk Oğuz Beyleri milleti işitin: Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe -kıyamet kopmadıkça- ey Türk Milleti, senin ilini, töreni -devletinin düzenini- kim bozabilir? Türk Milleti aklını başına topla, silkin ve aslına dön!' sözlerini, 732 yılında, Orhun Vadisi'nde, Kültigin Abidesi'nin doğu yüzüne, nakşettirdiğinde; Türk Milleti, hileyle, desiseyle, entrikayla, gaflet uykusundaki yöneticilerinin zavallılığı sebebiyle düştüğü Çin esaretinden, belki de tarihindeki ilk millî mücadeleyle yeni kurtulmuştu ve şahlanma dönemindeydi... Her karanlığın arkasından aydınlığın gelişi gibiydi bu... Türk Milleti bir daha gaflete düşmesin, ihanetlere uğramasın diye, taşa tarih yazılmıştı.
Ancak bu nasihatlerden ve asırlar boyunca yaşanan diğer ihanetlerden de ders alınmadı. Defalarca kurulan, sonuncusu 6 asırdan fazla yaşayan; vatan topraklarına, birliğine ve dirliğine kast eden cümle düşmanı, şereflendiği 'hilal' taktiğiyle perîşan eden büyük devletlerimiz; her defasında 'idare edenler'inin gafleti; aydın geçinenlerinin yabancı hayranlığından, aşağılık duygusundan, menfaat aşkından kaynaklanan cinneti ve ihaneti yüzünden, 'masa altı tezgahlarla' yıkılıp gitmişlerdir.
Aslında, sadece Büyük Osmanlı Devleti'nin tarihe karıştığı günlerde başlayan son 'Millî Mücadele'mizden dersler ve ibretler çıkarabilseydik, tarih asla tekerrür etmeyecekti. Biz o şanlı mücadeleyle, şu andaki millî sınırlarımızı bile dilim dilim ayıran 'Sevr Paçavrası'nı çöpe atmıştık. Artık yetkisiz etkililer ve yetkili etkisizler, omuzları üzerinde taşıdıkları 'nato mermer nato kafalara' sokmalıdır ki; Anayasa'nın 'Milleti ve devletiyle bölünmez bir bütün' olarak tarif ve 'resmî dilini Türkçe' olarak ilan ettiği Azîz Vatanımız; bölünme, dolayısıyla yıkılma felaketinin eşiğindedir.
Hukuki de ahlakî mi?..
EY Müslüman Türk Milleti, Türkiye *****huriyeti'ni, 'Vahşi Batı'nın 'Sevr Paçavrası'nın tahakkümünden, kan ve can vererek kuran 'cümle mübarek ecdadın' evlatları!.. Şu yazdıklarımı okuyun, işittirin!.. Bütün bunları tarihe bir ibret notu düşmek için yazıyorum!..
Gafil 'idare edenleri' ve mankurt kafalı 'aydın geçinenleri' vasıtasıyla, özellikle 1995'ten beri, kapı kulluğu uğruna AB kapılarında dilenci durumuna düşürülen Türkiye, bu tarihten beri bizzat kurucuları tarafından Haçlı Kulübü olarak tarif edilen AB'nin ve ABD'nin 'kilise rafından' indirip dayattığı Sevr maddelerini, birer birer yalayıp yutarak kabul etmek zorunda kalmıştır. PKK adlı cani terör çetesine yardım ve yataklık ettikleri sabit görüldüğünden, 1994 yılında hüküm giyen DEP milletvekillerinin salıverilmesi için Türkiye'ye yapılan heyetli, konferanslı, dayatmalı baskılar nihayet neticesini vermiştir. 'Vahşî Batı'ya teslimiyet bayrağı çeken, seçim meydanlarındaki vaadleri bir yana, daha 1 yıl önce millete söylediklerini unutan 'Teslimiyet', Devlet'in Radyo Televizyon Kurumu'na yaptığı baskıyla Anayasa'nın değişmez maddelerini deldirtmiştir. Devlet televizyonunda 'farklı dil ve lehçelerde yayın' yapılmasıyla, 'Devletin resmî dili Türkçe'dir' ibaresinin artık hükmü kalmamıştır.
Türk Adaleti'ne doğrudan müdahale edemeyeceğini anlayan 'Tüccar Devlet Zihniyeti', AB'nin mesnetsiz zorlamalarıyla DGM'leri kaldırarak bir hukuk boşluğu doğurmuş ve AB'nin istediği hayatî tavizlerden birini altın tepsi içinde sunarak, Bağımsız Türk Adaleti'ni, yasama oyunlarıyla, Türkiye'yi kan gölüne boğan PKK'nın yardakçılarının serbest bıraktırmaya zorlamıştır. Ortaya çıkan sonuç belki hukukîdir ama asla ahlakî değildir.
Kilometre taşı...
DEVLET televizyonundan Kürtçe yayının, bölücü PKK terör çetesi işbirlikçisi hükümlülerin serbest bırakılmasının, İmralı Hilton'da tatil yapan eşkıyabaşının davasına AİHM'nde bakılmaya başlanmasının, tesadüfen (!) aynı güne rast gelmesi de düşündürücüdür. 9 Haziran 2004 Çarşamba günü, Türkiye'nin bölünmesi felaketi yolunda, bir kilometre taşıdır.
Gözlü de, gözsüz de, Mısır'daki sağır sultan da bilmektedir ki, Türkiye, kapıkulu ve pazar sıfatıyla, AB'ye lazımdır. Etrafındaki 250 milyonluk bir Türk Dünyası ile yakın bağlar kuran 70 milyonluk güçlü bir Türkiye AB'nin asla işine gelmez. Çünkü Haçlı AB, İslam'ın bayraktarı, serdengeçtisi olan Türk Birliği'ne karşı kurulmuştur.
Vahşî Batı'nın derdi, Sevr'i yeniden hortlatarak, Türkiye'yi, yeni kardeş kavgalarına sürüklemek yoluyla parçalamak ve paylaştırırken yutmaktır. ASALA'dan PKK'ya, içimizdeki AB mankurtu 'Truva Atları'na kadar birçok eleman da bu şah-mat oyununun piyonlarıdır.
İnanmayanlar, AB'nin en güçlü iki üyesi Almanya ve Fransa'da, gurbetçi evlatlarımızın da devam ettiği okullarda kullanılan AB'nin kafasındaki 4'e bölünmüş sözde Türkiye haritasına ve AB'nin resmî parası Euro banknotlarının arkasındaki 'peşinen bölünmüş Türkiye coğrafyası'na baksınlar...
Ey Büyük Türk Milleti!.. Uyan artık!..
Servet Kabaklı /H.O. Tercüman
|
|
|
| |
|
|
| Giriş |
| Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız. |
|
|
|
| Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 4.8
Toplam Oy: 20
|
|
|
Haber :
Üyeler :
Servisler :
İletişim :
Dökümantasyon :
