 |
|
|
|
Konu
Gözlerimizin önünde cereyan eden ve bu kadar da olmaz dedirten olaylar bir kez daha gözler önüne sermiştir ki, “VAROLUŞ KAVGASI” veren bu ülkede artık sadece iki cephe kalmıştır.
VATAN CEPHESİ ve ŞER CEPHESİ…
ŞER CEPHESİ zaten kuruluşunu yapmış ve mevcudiyetini mevcut yasalar içerisinde meşrulaştırmış, kravatlısı-kravatsızıyla, sempatizanı-militanıyla, akademisyeni-bürokratıyla kırmızı görmüş boğa gibi “TÜRK’ e ve TÜRK’ e ait tüm değerlere” ağzından salyalar saçarak saldırmaktadır.
Saldırılar minimum seviyeden nabız yoklama babından başlamış ve mevcut cılız tepkiler de AKP iktidarı tarafından polisiye ve propagandif metodlarla bastırılmak suretiyle gittikçe tırmanarak nihayet en üst seviyeye tırmandırılmıştır. Öyle ki “değneksiz köyde ki köpek misali” bir zamanlar “şimdi İmralı” tatil köyünde misafir ettiğimiz soysuzun bile ağzına almaya cesaret edemediği en absürd öneriler, bizzat devlet eliyle düzenlenen paneller ve konferanslarda, isminin önünde “prof” “doçent” vb. akademik etiketler bulunan “kravatlı puştlar” tarafından dile getirilir olmuştur. Ve neticesinde de “ülkemize özgü” ve “bu kadar olur” dedirten bu trajıkomik manzara çıkmıştır ortaya..
Varlığı bizzat yine kendi tarafından tartışılan, tartıştırılan bir devlet mekanizması…
Bu önerilerden en önemlisi ve dikkat çekeni şüphesiz PKK’ nın kongresinde karar olarak benimsediği “TÜRKİYE’ LİLİK” kavramıdır. Aynı kavrama şimdi Başbakan başta olmak üzere tüm AKP yöneticileri ve TÜRK’ ten rahatsız olan diğer unsurlar tarafından mal bulmuş mağribi gibi sarılmışlardır.
“Kılavuzu karga olanın, burnu b.ktan kurtulmazmış.” APO’ nun bile “Türkiye’ nin Talabanisi” olarak nitelendirdiği Kürt Yahudisi Cüneyd ZAPSU’ yu kılavuz edinen AKP kıblesini çoktan ABD’ ye, dolayısıyla İSRAİL’ e ve yine dolayısıyla gelecekte kurulacak BÜYÜK İSRAİL’ in ilk adımı olan mevcut ve fakat henüz ilan edilmemiş KÜRDİSTAN’ a çevirmiştir.
O yüzden bu ŞER CEHPESİ böylesi rahat at oynatmakta ve bir çırpıda hatırımıza gelen ve ancak hummalı bir beyinin sayıklaması olabilecek şu önerileri sıralayabilmektedir.
• TÜRK yerine TÜRKİYELİ üst kimliğinin kullanılması
• TÜRKİYE *****HURİYETİ’ nin adının ANADOLU *****HURİYETİ olarak değiştirilmesi.
• TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN adının TÜRKİYE SİLAHLI KUVVETLERİ olarak değiştirilmesi..
Hiç şüpheniz olmasın ki, ŞER CEPHESİ’ nin büyük bir cüretle dile getirdiği öneriler bununla sınırlı kalmayacak ve bu gün TÜRK adından rahatsız olanlar yarın, İSLAM’ dan ve Necip Fazıl’ ın “İslam potasında eriyen TÜRK’ ü remz eder” dediği AY-YILDIZLI BAYRAĞIMIZDAN DA rahatsız olacaklar ve değiştirilmesini istemekten çekinmeyeceklerdir.
Nitekim son bir hafta içerisinde yurdumuzun değişik bölgelerinde –özellikle okul bahçelerinde bulunan- bayrağımıza saldıran, indirip yakan bu “TÜRKİYELİ İYİ AİLE ÇOCUKLARI” değil midir?
ŞER CEPHESİ, mütareke basının üfürmeleriyle hedefe doğru –ki bu hedef Türkiye’ nin bölünmesinden başka bir şey değildir- “pupa yelken” gitmektedir. Propaganda ve psikolojik harekatın her türlüsü mucidlerini bile kıskandıracak maharetle sergilenmektedir. Ve bu icraatlar haliyle bir takım kazanımları beraberinde getirmekte ve “TÜRKİYE’LİLER” “TÜRKLER” karşısında her gün yeni bir mevzi kazanmaktadırlar.
• TSK’ nın bölgedeki karizması ve caydırıcılığının bizzat ABD destekli AKP hükümetinin başarılı (!) icraatlarıyla sıfıra indirilmiştir.
• Bir zamanlar savaş sebebi saydığımız kırmızı çizgiler ve haliyle bu konudaki kararlığımız delik deşik edilerek devlet ciddiyetimiz ve “olmazsa olmazlarımız” yerle bir edilmiştir.
Büyük şeytan ABD ve noteri AKP’ nin son icraatı ise, bir ay içerisinde başlayacak olan “KÜRDİSTAN HAVAYOLLARI” nın Erbil – İstanbul seferleri. Siyaset yosması Barzani’ nin “Başbakan’ la anlaştık” dediği gizli konulardan biri de meğer buymuş. Bir ay içerisinde kuyruklarında KÜRDİSTAN yazan kiralık iki uçak İstanbul semalarında süzülürken herhalde Tayyip’ te konutunda bu muhteşem tabloyu (!) “kola kurda”sını ( şu an Kuzey Irak piyasasında çok popüler olan bir içecek) yudumlayarak izleyecek ve ABD’ nin bir emrini daha getirmenin derin huşusu içinde dayanılmaz bir huzur yaşayacaktır.
ŞER CEPHESİ bütün faaliyetlerini açık bir şekilde yürütmekte ve gizlemeye ihtiyaç duymamaktadır. Çünkü karşısında bir direnç noktası, yani teşekkül etmiş bir VATAN CEPHESİ yoktur…
Maalesef ülke bölünüp parçalanırken “TÜRK’ e Bizans’ tan sirayet eden” fitne hastalığı hortlamış, kişisel dargınlıkların bir köşeye itilmesi gereken şu kara günde “TÜRK MİLLETİ” ve bu yüce milletin lokomotifi “TÜRK MİLLİYETÇİLERİ, ÜLKÜCÜLER” parça parça bir görünüp arz etmektedirler..
VATAN CEPHESİNDE KİMLER BULUNMALIDIR…?
Vatan cephesinde “BAYRAĞIM, VATANIM, DEVLETİM, MİLLETİM” diyen herkes kendine yer bulabilmelidir. VATAN CEPHESİ’ nde tali tüm konular tehir edilerek, öncelikli ve tek konu TÜRK MİLLETİ VE TÜRK DEVLETİNİN VAROLUŞ KAVGASI olmalıdır.
VATAN CEPHESİ strateji olarak ŞER CEPHESİ ile aynı yöntemleri benimsemeli, basınsa basın, bürokrasiyse bürokrasi, siyasetse siyaset, sokaksa sokak, eylemse eylem bire bir her alanda mücadele etmelidir.
Gelecekte bu ülkenin yaşayabileceği her kara günde –Allah (cc) yaşatmasın – en büyük pay sahibi, oluşabilecek kara tablonun en büyük müsebbibi “kanlarının ve fıtratlarının” gereğini yapan “TÜRKİYELİ İYİ AİLE ÇOCUKLARINDAN MÜTEŞEKKİL ŞER CEPHESİ” değil, bu oluşum karşısında direnç noktası oluşturmayan ve üstelik bunun için “muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki asil kanda” taşıdığının bile farkında olmayan, direnç noktası oluşturmayan, ŞER CEPHESİ karşısında mevzilenmeyen VATAN CEPHESİ’ nin olacaktır.
O yüzden “İNANÇTA, KIVANÇTA, TASADA VE ÜLKÜDE” birlik edenlerin, “BAYRAĞIM, VATANIM, DEVLETİM, MİLLETİM” diyenlerin artık bir an önce ufak hesapları bir köşeye koyarak “VATAN CEPHESİ” nde yani TÜRK BAYRAĞI’ nın gölgesinde buluşma günü çoktan gelmiştir.
Mübarek Ramazan Ayı’ nı idrak ettiğimiz şu günlerde Yüce Mevla’ dan tek dileğim odur ki, bu mazlum, bu mağrur, bu yüce Milleti şahlandıracak yegane güç olan ÜLKÜCÜ HAREKET’ in pek muhterem derebeylerinin ve mevcut yapıdan rant çıkarmaya çalışan sahte kahramanların DAĞLAR kadar yüce nefislerini, Alemlerin yegane hakimi ve sahibi Yüce Rabbim (cc) YAĞLAR gibi eritsin…
ERGENEKON’ dan DEMİR DAĞLARI eriterek aydınlığa çıkan YÜCE TÜRK MİLLETİ, nefis denen DAĞI’ da eritebilsin…
Ki yeni akın başlasın…
Şehid Yusuf İMAMOĞLU’ nun haykırdığı gibi…
HAYDİ YİĞİT, HAYDİ YENİ AKINA
ÜLKÜMÜZÜN CİHAN VARSIN FARKINA…
Selam, dua ve aminlerimle….
|
|
|
| |
|
|
| Giriş |
| Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız. |
|
|
|
| Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 4.63
Toplam Oy: 11
|
|
|
Haber :
Üyeler :
Servisler :
İletişim :
Dökümantasyon :
