Projektörler Kuzey Irak üzerindeki oyunlara çevrilmişken, bundan sonra olacakları en ince ayrıntılarına kadar hesaplayarak, milli tavrımızı ve stratejimizi uygulamak durumundayız.
Artık herkes biliyor ki, Kuzey Irak meselesi, sadece Kuzey Irak meselesi değildir.
Bunun öncesi Afganistan'dı.
Ya sonrası?
Kuzey Irak'tan sonra sıranın İran'a gelmeyeceğini kim garanti edebilir?
İran'dan sonra da Türkiye'ye...
Kuzey Irak'ta resmen değilse de fiilen oluşturulan Kürt devleti ile Ermenistan arasında bir koridor, bir bağlantı oluşturulup, Türkiye, Anadolu coğrafyası içinde iyice kuşatmaya alınırsa, beğenmediğimiz bugünlerimizi de çok aramak durumunda kalabiliriz.
Bütün bunlara dudak büküp, "kötü senaryolar, kompo teorileri" diye bakamayız.
Zira, "olmaz olmaz" dediklerimizin sonradan bir bir gerçekleştiğini görmenin
ızdırabını yaşıyoruz.
Bundan seneler önce, "fiili bir kürt devleti yakında kurulacak" diyenlere ne derece inanıyorduk. "Amerikan askerleri Güneydoğu'da fink atacak" diyenleri
ne kadar gerçekçi buluyorduk.?
İşte şimdi hepsi başımızda...
Zamanında GAP bölgesinde, Van'da ve o civarlarda parayı bastırıp toprak
satın alan dış unsurlar, "Kuzey Irak-Ermenistan hattı" üzerinde oluşturulacak koridorun altyapısını mı hazırlıyorlardı acaba?
Bizimkisi kuru bir vehim mi, yoksa gerçekçi bir senaryo mu?
Pek uzak olmayan bir zamanda göreceğiz.
Ama şu bir gerçek ki;
Hürriyetin bedeli çok ağır.
Milletçe bu bedeli ödemeye hazır olmak zorundayız.
Bir anlık gaflet, bizi telâfi edemeyeceğimiz noktalara sürükleyebilir.
Ulu hakan Yavuz Sultan Selim Han'ın dediği gibi;
"Hazır ol cenge; ister isen sûlh-u salâh".
Gerisi lâf-ı güzâf!

Ahmet Tüzün
Netpano