Türkiye’nin, başta Avrupa ülkeleri ve Orta Asya’dakiler olmak üzere yurtdışındaki temsilciliklerine 16 Nisan’da, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül imzalı, kriptolu bir genelge gönderildi. Genelgede, yurtdışındaki Dışişleri mensuplarının, terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı daha ‘dikkatli ve duyarlı’ olmaları, özellikle PKK-KADEK terör örgütünün siyasallaşma çabalarını yakından izlemeleri isteniyordu. Ancak genelge sadece terörle sınırlı değildi.

Genelgede, Dışişleri görevlilerinin ülkelerindeki Türk dernek ve vakıfları ile Türk kültürünü yayan özel okullarla ‘ilişkilerini güçlendirmeleri’ de istendi. Türk büyükelçiliklerinin kendi görev bölgelerinde, Türk kültürünü yayan okulların ‘faaliyetlerine katılmalarının sakıncası bulunmadığı’ da genelgede yer aldı. Genelgenin dikkat çekici bir yeri de, ‘Hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmayan dernekler sakıncalı değildir’ denilen bölümdü.

Yeniden bağlantı kuruluyor
Başbakan Erdoğan’ın, Milli Görüş’ün Almanya’da terör listesine alınmasına ilişkin tasarıyı imzalayıp Meclis’e göndermesiyle başlayan krizi hatırlayan diplomatlar, Gül’ün bu genelgesini farklı yorumladılar. Dışişleri kulislerindeki yorum şöyleydi: ‘Bakan Gül, uzun süredir ilişki kurulmayan Avrupa’daki Milli Görüş Teşkilatı’nın dışlanmamasını ve Orta Asya ülkelerindeki Fethullah Gülen okullarıyla ilişki kurulmasını istiyor...’

Şimdi Türkiye’nin yurtdışı temsilciliklerinde, uzun süredir ‘ilişki kurulmayan’ ya da ‘davetli listesinden çıkarılmış bulunan’, başta Milli Görüş Teşkilatı ve Fethullah Gülen okulları olmak üzere Türk dernekleriyle yeniden bağlantı kuruluyor.

Ankara’da Bakan Gül’ün genelgesiyle ilgili olarak star’a konuşan üst düzey bir Dışişleri yetkilisi ‘Böyle bir genelgenin gönderildiği doğrudur. Ancak bu rutin bir genelgedir’ dedi. netbul