SEDAT BUCAK'TAN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR
Tarih: 23.05.2003 Saat: 00:11
Konu: Derin Haber


Susurluk kazasından sağ kurtulan tek isim olan eski milletvekili Sedat Bucak, mahkemede konuştu: ''Hukuk içersinde terörle mücadelede görev aldım. Ben ve ailem her zaman teröre karşı olup devletin yanında olmuşuzdur. Terörle mücadele konusunda devlet yetkililerinin bana şifahen verdiği görevleri yerine getirdim. Resmi görev almadım.''

3 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili olamayan Sedat Edip Bucak'ın, Susurluk davası bağlantılı 3 ayrı suçlamaya ilişkin yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan Bucak katıldı.

Duruşmada ifadesi alınan Bucak, 1991 yılında milletvekili olduktan sonra kendisiyle görüşen DEP'li milletvekili Leyla Zana'nın, PKK terör örgütünün Şanlıurfa ve Siverek'e girmeye çalıştığını, ailesiyle birlikte buna karşı tavır almaması ve devletin yanında olmamasını istediğini söyledi.

Bucak, bu görüşmeyi dönemin üst düzey yetkililerine ilettiğini anlattı.

Hüseyin Kocadağ'la 1980'den sonra Siverek'te emniyet müdürü olarak çalışırken tanıştığını ve ilişkilerini koparmadığını belirten Sedat Edip Bucak, Mehmet Özbay takma adıyla bilinen Abdullah Çatlı ile 1994 yılında emniyet müdüründen daha üst düzeyde yetkililerin bulunduğu bir yemekte işadamı olarak tanıştırıldığını anlattı.

''ÇATLI'DAN HİÇ ŞÜPHELENMEDİM''

Saygın ve itibar gören bir insan olarak gördüğü, konuşmalarından vatansever bir insan olduğunu anladığı için Çatlı ile görüştüğünü ifade eden Bucak, şöyle devam etti:

''Mehmet Özbay, Ankara'da bulunduğumuz bir sırada gerçek adının Abdullah Çatlı olduğunu söyledi. Ben de, 'Abdullah Öcalan olma da ne olursan ol' dedim. O zaman Çatlı ismi bende, hiçbir çağrışım yapmadı. Bahçelievler'de 7 TİP'linin öldürülme olayıyla ilişkisinin olduğunu bilmiyordum. Zaten o dönemde yaşım küçük olduğu için hatırlamam mümkün değildi. Devlette çalışanların çeşitli isimler aldığını bildiğim için Çatlı'dan hiç şüphelenmedim.''

Abdullah Çatlı'nın 3-4 kez Siverek'te kendisini ziyarete geldiğini, bazılarında yanında Korkut Eken'in de olduğunu vurgulayan Bucak, bu dönemde çekilen fotoğrafları ise karşısına bir grubu almamak için mahkemeye vermek istemediğini söyledi.

Abdullah Çatlı ve Hüseyin Kocadağ'la daha sonra İstanbul'a geldiğinde görüştüğünü anlatan Bucak, İzmir'de bir arkadaşının oğlunun ölümü nedeniyle cenazeye gittiklerini, dönüşte Hüseyin Kocadağ'ın şoför koltuğunda, kendisinin yanında, Abdullah Çatlı ve kız arkadaşının da arkada oturduğunu ve Susurluk yakınlarında da kazanın meydana geldiğini anlattı.

''ARAÇTA BULUNAN SİLAHLARLA İLGİM YOK''

Araçta bulunan silahlarla ilgili bilgisinin olmadığını savunan Bucak, ''Ben arabanın yanına geldiğimde, herkes oturmuş beni bekliyordu. Binince hareket ettik. Korumalarım tedirgin olduklarını söylediklerinden silahları arabaya koymuş olabilirler. Hüseyin Kocadağ koymuş olabilir, ama ben silah görmedim. Kendi ruhsatlı silahım vardı'' dedi.

Teröre karşı hareket etmeye başladıktan sonra kendisine koruma teklif edildiğini, dönemin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin'in kendisini arayarak koruma konusunda ısrar ettiğini, bunun üzerine koruma almayı kabul ettiğini açıklayan Bucak, korumaların başka olaylara karıştığı konusunda ise bir bilgisinin olmadığını söyledi. Bucak, ''kumarhaneler kralı'' olarak bilinen Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayında korumaların henüz kendisine verilmediğini ancak sonradan koruması olan Ercan Ersoy'un gözaltına alınması üzerine emniyet müdürünü arayarak, konu hakkında bilgi almaya çalıştığını kaydetti. Bucak, korumalarının uzun namlulu silah taşımadığını da ifade etti.

Sami Hoştan'ı 1991'de milletvekili olduktan sonra tanıdığını, Haluk Kırcı'yı ise basında ismi çıktıktan sonra Çatlı'nın yanında gördüğünü hatırladığını anlatan Bucak, Mehmet Eymür'ü MİT'teki görevinden dolayı, Mehmet Ağar'ı da Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde PKK'ya karşı birlikte hareket ettikleri için tanıdığını kaydetti.

''TERÖRLE MÜCADELEDE GÖREV ALDIM''

Bir çete kurmadığını ve çete içerisinde olmadığını anlatan Bucak, şunları söyledi:

''*****hurbaşkanı, Başbakanla görüştüğüm bir dönemde hukuk dışı faaliyetlerde bulunmam mümkün değil. Hukuk içersinde terörle mücadelede görev aldım. Ben ve ailem her zaman teröre karşı olup devletin yanında olmuşuzdur. Terörle mücadele konusunda devlet yetkililerinin bana şifahen verdiği görevleri yerine getirdim. Resmi görev almadım.''

Sanığın ifadesinde adı geçen kişiler daha önce dinlendiği için dinlenmesine gerek görmeyen mahkeme heyeti, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın *****huriyet savcılığına gönderilmesine karar verdi. Ayrıca Bucak'ı duruşmalardan vareste tutan mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İstanbul DGM *****huriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996 tarihinde bir kamyona arkadan çarpan Mercedes marka otomobilden ağır yaralı halde kurtulan dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, ortaya atılan ''çete'' iddialarından dolayı yasal işlem yapabilmek için fezleke hazırlayarak, 11 Şubat 1997 tarihinde Adalet Bakanlığı aracılığıyla TBMM Başkanlığı'na göndermişti.

Başsavcılık, 11 Aralık 1997'de Meclis Genel Kurulu'nda yapılan oylama sonucunda bu suçlamaya ilişkin yasama dokunulmazlığı kaldırılan Sedat Edip Bucak hakkında 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezasını gerektiren ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'', ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' ve ''vahim nitelikte silah bulundurmak'' suçlarından kamu davası açmıştı.

''Susurluk Davası''nın görüldüğü İstanbul 6 No'lu DGM, 4 Mayıs 1998 tarihindeki duruşmada, Bucak'ın dosyasını Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu bazı sanıkların yargılandığı ana davayla birleştirmişti.

Ancak bu mahkeme, 18 Nisan 1999'da yapılan seçimlerde yeniden Şanlıurfa Milletvekili seçilen Sedat Edip Bucak hakkındaki yargılamayı 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurarak, dokunulmazlığının kaldırılması için dosyasını fezlekeyle TBMM Başkanlığı'na göndermişti.

3 Kasım seçimlerinde yeniden milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, Adalet Bakanlığı aracılığıyla İstanbul DGM'ye iade edilmişti.

TCK'nın 313 ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkartılmasını dikkate alan İstanbul 6 No'lu DGM de, ''görevsizlik'' kararı vererek, dosyayı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmişti. havadis







Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1052