CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR
Tarih: 11.07.2003 Saat: 01:00
Konu: Haberler


 Süleymaniye'deki operasyonun gerçekleşmesi konusunda savunma uzmanlarına danışıldığında şu tablo ortaya çıkıyor: Süleymaniye'deki operasyonun gerçekleşmesinde yapılan işlem, her yönü ile sorgulanacak durumda.

Savunma uzmanlarının ortak görüşü, "bu olayda Türkiye’nin tepkisi ve olaya ne hızda hangi mekanizmalarla tepki vereceğinin denenmiş olması" şeklinde özeklenebilir. Stratejistler, gerek askeri, gerekse diplomatik düzeyde Türkiye'nin snfta kaldığı görüşünde birleşiyorlar.

Operasyonun bir iz sürme ve takip sonucu yapılmadığı kesindir. Bu nedenle, şüphesiz böyle bir operasyona katılan birliklerin günler öncesinden yapılacak baskın için bilgi toplamış olmaları ve bu bilgileri çeşitli birimlerle (CIA, yöresel güçler askeri istihbarat ve operasyona katılacak 100 kişilik tim) temas kurmaları bir zorunluluktur. Hatta operasyonu yapacak olan Amerikan timinin komutanı, bu bilgileri analiz etmeden baskına katılma emrini reddetme hakkına sahiptir.

Dünyadaki modern ülkelerin askeri birimleri, bu tip operasyonlara hazırlık için klasik bir süreçten geçmek zorundadır. Bu süreç, Türk askeri birimleri için de geçerlidir. Bunun nedeni, operasyon sırasında meydana gelecek ölü ve yaralılardan, bizzat tim komutanının sorumlu olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle bu birimlerin koordineli bir şekilde çalışmaları için, sözkonusu hazırlık bilgilerini Bağdat Komutanlığı'na vermeme ihtimalleri matematiksel deyimle, "binde sıfır"dır.

Bilindiği gibi, Bağdat’ta ABD Dışişleri bakanlığı temsilcileri ile askeri üst düzey komutanlar düzenli olarak günlük toplantılar yapar. Bu noktada sorulması gereken soru: "Bu toplantılarda Süleymaniye’deki operasyon konuşulmuş mudur?"

Operasyonun Bağdat merkezli olduğunun bir başka kanıtı da askerlerimizin Kerkük’ten Bağdat’a sorgulanmadan hemen gönderilmesidir.

CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR

- Kuzey Irak’ta Amerikan askeri ile işbirliği yapmayacağımız, daha doğrusu ABD bizi olayın dışında tuttuğu belirlenmiş olduğu halde, bu tip olayların gerçekleşmesini engellemek için alınan önlemler nelerdir?

- Amerikan ve Türk ordularının ayrı komuta altında aynı bölgelerde bulunmalarının yaratacağı sorunlar analiz edilmiş midir?

- Tezkere Krizi’nin ardından, Türkiye’nin Ortadoğu stratejisinde bir değişikliğe gidilmiş midir?

- Bir değişiklik sözkonusu değilse, Amerika ile Türkiye arasında, bölgedeki çıkar çatışmaları enine boyuna gözden geçirilmiş midir?

- Askeri uzmanlar, operasyonun gerçekleştiği andan itibaren, Türkiye’nin tepki kademesinde bir sorun yaşandığını düşünüyor. Genelde her Türk askeri, görev yaptığı bölgeye intikal ederken onu koruyan birlikler belirlenmiş ve tesbit edilmiştir. Bir örnek vermek gerekirse, (satranç oynayan okurlar bunu iyi bilirler) bir taşın yerini değiştirdiğinizde, indiği kareyi muhakkak bir diğer taşınız koruyordur. Dolayısıyla, kısmen de olsa hareket halindeki taş, diğer taşların koruması altındadır. Olası bir tehlike durumunda Süleymaniye'deki büromuzun güvenliğini sağlayan diğer birimlerimizin (diğer taşlar) tepki göstermemeleri şaşırtıcıdır. Oysa, bölgede bulunan Türk tank birlikleri ve anavatanda bulunan silahlı kuvvetlerin diğer birimleri, sadece motorlarını çalıştırıp yürüme hızıyla (saatte 3,5 km) hareket etmiş olsalar, askeri bir tepki gösterdiğimiz, dost ve düşman tarafından anında idrak edilecek, böylece diğer irtibat bürolarımızın da güvenliğini artırmış olacaktık. Bu hareket, zincirleme bir harekettir ve doğal olarak otomatik bir cevaptır. Bu sistem neden çalıştırılmamıştır?

- Bu tarzda bir tepkiyi engelleyen, hükümetin kendisi miydi, yoksa asker mi işi diplomasiye bıraktı?

- Askerlerimizin esir alındığı saatten itibaren, ABD’nin bu askerleri bize iade etmeme gibi bir şansı yoktu. Askerlerimiz eninde sonunda serbest bırakılıp Türkiye’ye iade edilecekti. Bu bilindiği halde neden süreç 60 saatlik bir zaman dilimine yayılmıştır?

- Bu olayda Türkiye’nin tepkisi ve olaya ne hızda hangi mekanizmalarla tepki vereceği denenmiştir ve gerek askeri, gerekse diplomatik düzeyde sınıfta kalınmıştır.

- Askerlerimizin iade edilme süreci Türkiye açısından diplomatik bir başarı olsaydı, Amerikan Sözcüsü Boucher, "Türk askerleri bazı rahatsız edici faaliyetlerde bulunmuştur" açıklaması yerine, "Evet böyle bir olay olmuştur. Konunun daha detaylı incelenmesi için bir araştırma komisyonu kurulmuştur" diyecekti. Bu da, Başbakan Erdoğan’ın "Bağdat’tan dönen yanlış hesap" sözlerinin ne kadar havada kaldığının bir göstergesidir. Boucher’ın bu şekilde konuşması amiyane tabirle "hadi yine iyi tarafımıza geldiniz, adamlarınızı bırakıyoruz" ifadesine denk gelmektedir.

Şimdi tüm Türkiye bu soruların cevaplarını merak ediyor...! M5 Avrasya






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1349