GÜL'ÜN ZİYARETİ / SAVAŞ SÜZAL
Tarih: 22.07.2003 Saat: 01:00 Konu: Basın-Yazarlar
Gazete başlıklarına bakıyorum da çıldırmamak elde değil. Sanki bundan bir iki hafta kadar evvel Amerikalılar bizim askerleri değilde Yunan askerlerini esir almış, kafalarına çuval geçirip Bağdat'a sorgulamaya götürmüş gibi Amerika bizden Irak'ta görev yapacak diye nerede ise zil takıp oynayacaklar.
Ne oldu benim gururu ile övünen ulusuma? Ne oldu bizim askerimize duyduğumuz saygı? Yani şimdi üç gün içinde unutabilecekmiyiz askerlerimize yapılanı da bu Amerikalıların komutası altına vereceğiz bu çocukları. Yapmayın allah aşkınaç Bu hafta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'de, Washington'a geliyor. Gül Washington'u iyi bilir. Ancak ne dense Washington ziyaretleri Abdullah Gül'e pek yaramaz. Merak etmeyin anlatacağım. Gül'ün ben ilk Washington'a Necmettin Erbakan ile ziyaretlerini izlemiştim ve bu ziyaret sırasında henüz iktidar olmadıkları için aynı Tayyip Erdoğan'ın seçim öncesi Washington ziyareti gibi kimse itibar göstermemişti. Bu ziyaret sırasında Erbakan ile birlikte Virginia Springfield de bulunan ve FBI'nın Filistinli teröristlere yardım ettikleri gerekçesiyle gözetim altına aldığı bir islamcı örgütü gizlice ziyaret etmişlerdi. Ben de onu yazdığım için Abdullah Bey ta İstanbul'lardan beni arayarak olayı düzeltmek istemişti. Daha sonra Erbakan Hoca zamanında Refahyol hükümetinin devlet bakanı olarak tam da 28 Şubat öncesi Washington'a gelmiş ve döndükten sonra da bu kez hükümet çözülmüştü. Daha sonraki yıllarda da bu kez yasaklı Erbakan Hoca'nın yerine geçen Recai Kutan ile Washington'a gelmiş ancak bu ziyaret ardından da gördüğümüz gibi parti parçalanmıştı.
Gül'ün son Washington ziyaretinde tüccar bazı gazeteci meslektaşlarımızın büyük katkısı olmuş. Ortak düşmanları olan askerlerden nefret eden bir Musevi asıllı ve PKK taraftarı öğretim üyesi Henri Barkey ile tanıştırmış ancak bu ziyarette Kutan ve partisi aradığını bulamazken Gül sağlam ilişkiler kurmayı becermişti. Abdullah Gül bu tüccar gazeteci arkadaşımız aracılığı ile istemesi zor şeylerin doğrudan değilde danışmanlar aracılığıyla istenmesi gerektiğini öğrenmiş ve bu sistemi Tayyip Bey ile birlikte başarı bir şekilde kullanmışlardı. Bu arada akıl hocaları Barkey daha sonraki yıllarda başta Fethullah Gülen Hoca olmak üzere çok sayıda dinci guruplarla ilişkiyi sağlamlaştırmış ve hatta Gülen'e biyografisini yazmayı teklif edecek kadarda ileri gitmişti. Ancak Fethullah Gülen bu teklifi bildiğimiz kadarı ile kabul etmedi. Gene bildiğimiz kadarı ile Erdoğan hükümetinden kim Washington'u ziyaret etse Kabeyi tavaf gibi mutlaka Barkey'e bir uğrar. Ne de olsa düşman ortak.
İşte Abdullah Gül, Bush yönetimini zorlayarak ve özellikle Kuzey Irak'ta Türk askerlerine karşı yapılan bir saygısızlık sonrası ısrarla Washington'a gelmek istemesinin altında bence tam bir Kayserili kurnazlığı yatıyor. Abdullah Gül, bu aşamada Washington'dan hiç bir şey koparamayacağını gayet iyi biliyor. Hem de Kongre ve Federal hükümet tatile girmeden bir kaç gün önce Washington'a geliyor. Gül'ün en önemli üç isteği, para, para, para. Zira Türkiye Turist sezonunu çok ölü geçirdi ve beklediği geliri elde edemiyor. Ayrıca dolardaki değer kaybı nedeniyle eskiden züğürt turistler cenneti olan Türkiye birden bire yüzde 20 pahalandı. Dolayısıyla Türkiye'nin geleneksel dış borç ödeme dönemi olan Eylül ve Ekim aylarında para yok. Daha kötüsü ürünleri kaldıran çifçiye verilen sözlerle alınması gereken tarım ürünleri içinde para gerekli. Mekez Bankasının Dolara müdahalesini ise belki de ekonomi uzmanı olmadığımız için anlamam mümkün değil. Yani 70 milyon Türk halkı enflasyon canavarı ile boğuşsun ve yoksulluk sınırı altına olsun ama bizim herkesi dolandıran üç kişilik ihracatçı takımımız para kapmayı becersin. İşte Tayyip Erdoğan ve AK Parti nin gerçek zihniyeti.
Tekrar Gül'ün ziyaretine dönecek olursak Amerikan tarafının talepleri çok açık ve sağır sultan biliyor. Önce Af kanunu çıkarılıp PKK'lılara silahlarını bırakarak ya Barzani ve Talabani aşiretleri içinde kaynaşmaları veya Türkiye ye dönmeleri istenecek. Bu arada garip bir istekte yakında suyu çıkacak olan Abdullah Öcalan ile ilgili "gönderin bu adamı sürgüne hem siz kurtulursunuz hemde masrafları biter" telkini. Bu konuda dışardan gelen haberleri değerlendiren APO şimdiden sesini artırmaya başladı bile. Bence onu da Florida da ki hani Karayiplerde Offshore hesaplarına yakın olsun diye yaşayan zenginlerimizin yanına yerleştiririz olur biter. Buna Tayip beyin karşı çıkacağını sanmıyorsunuz herhalde. Bir başka konu ise Ermeni sınırının açılması. Zaten egemenlik haklarını yitimiş bir ülke olarak buna da itiraz edebileceğimizi sanmıyorum. Baksaınıza ABD'nin baskısıyla Türk Dışişleri yüzsüzce oturup adamlarla görüşüyor ve bir yandan da fırça yiyip gidiyor. Bakmayın siz Kıbrıs konusunda yaptıkları gürültüye. Yunanistan'a kızgın oldukları için şu ara Kıbrıs pek gündemlerinde falan yok. Ha birde bir lütufta bulunup Irak barış gücünde hani şu esir aldıkları Türk askerlerini görevlendirebilirler. Ama hani bizi çıkarmak istedikleri Kuzey Irak'ta falan değil, Şiilerin göbeğinde güneyde veya Amerikan askeri öleceğine Türk askeri ölsün diyerek şiddet olaylarının arttığı Bağdat'ta görev verecekler. Bizde yerlere kadar eğilip temennalar çakarak ve koşarak hangi yüz ev onurla gidip görev yapacaksak teşekkürler edeceğiz. İşte gördüğünüz gibi Abdullah Bey'in gezisi. Unutmadan yazayım o bir milyar hibe yada 8.5 milyar kredi garantisi varya adamlar biz Kuzey Irak'tan çıkmadan o parayı da vermeyecek hiç boşuna avanta para geliyor diye beklemeyin. Ben bu gidişatı hiç mi hiç beğenmiyorum. Allah milletin ve çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğini korusun kollasın Allah adına iş yaptığını söyleyen cambazlardan. Savai Süzal / Habergazete
|
|