Laik anlayışta arpa boyu yol / Y. Bülent Bakiler
Tarih: 4.11.2003 Saat: 01:33
Konu: Basın-Yazarlar


*****HURİYETİMİZ seksen yaşına girdi. Seksen yıldan beri laikliğin doğru dürüst bir tarifini yapamadık. Ona herkes kendisine göre bir kıyafet giyindiriyor. Bu bakımdan, seksen yıldan beri süre gelen bir laiklik kavgası içindeyiz. Anayasamızda, laikliğin tarifi yoktur. Nedir laiklik?

Laiklik, kamu düzenini bozmamak kaydıyla din ve vicdan hürriyeti midir; yoksa kayıtsız ve şartsız din düşmanlığı mı?
Anayasamızın 24. Maddesi din ve vicdan hürriyetinden bahsediyor: 'Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir' , 'Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz' deniliyor.
Bu maddenin ışığı altında ben, ummanları dolduracak kadar laik düşünceye sahip olduğumu söyleyebilirim. Bu inancı 'Dinde zorlama yoktur' ayetiyle Kur'an da söylüyor. Açın okuyun Yunus Süresi'nin 99. ve 100. ayetlerini. Görün İslam'ın aydınlığını.
Dini inanışa nefret
ANAYASALARA rağmen, farklı uygulamalar ortaya çıkıyor. Mesela Sovyet Rusya Anayasası'nın 52. Maddesi'nde deniliyor ki: 'SSCB yurttaşlarına vicdan hürriyeti, yani herhangi bir dine inanma veya hiçbir dine inanmama; dini ihtiyaçlarını yerine getirme veya ateizm propagandası yapma hakkı garanti edilir. Dini inanışlar dolayısiyle, düşmanlık ve nefret uyandırmak yasaktır.' Sovyetlerde, bu anayasa hükmüne rağmen dini inanışlara karşı müthiş bir mücadele yapıldı. 1917 sosyalist ihtilalinden sonra 18.000 cami ve mescid yıkıldı. İmamlar ve müezzinler cami kapıları önünde idam edildi. Yıkılmayan camiler, Allah'sızlık merkezleri haline getirildi. Bütün okullara dinsizlik ve Allah'sızlık dersleri konuldu.
Bazı kuruluşlar ve kişiler, laikliği, sadece İslam düşmanlığı şeklinde anladılar. Hıristiyanlığa ve Museviliğe karşı hiçbir menfi tavır takınmadılar. Onları, dün olduğu gibi bugün de, sadece İslam korkutuyor ve öfkelendiriyor. Bu kişi ve kuruluşlar, bizim içimizde, *****huriyet öncesinde de vardı. *****huriyetimizin ilanından sonra, laikliği kendilerine kalkan yaptılar. Daha çok teşkilatlandılar ve cesaretlendiler. Devletimizin önemli noktalarında, basınımızda, radyo ve televizyon kuruluşlarımızda, partilerimizde tesirli mevkilere yerleştiler, yerleştirildiler
Bunlar *****huriyet ilan edilmeseydi de, laiklik kaidesi Türkiye'de hiç bilinmeseydi de İslam düşmanlığından vazgeçmeyeceklerdi. Çünkü bunlar, pozitivist düşüncede olanlardır. Yani teoloji devrinin bittiğine inananlardır. Elle tutulmayan, gözle görülmeyen, deneyi yapılmayan, müsbet ilmin alanına girmeyen bütün inanışları, iddiaları şiddetle reddeden kimselerdir.
Firavun öfkesi
Bunların, laiklik sütresi arkasından bir Firavun öfkesiyle, İslam'a saldırmaları, yüreklerinin mühürlü olmasındandır. Bunlar dünkü Türkiye'de, mesela 1931 yılında, bütün ortaokullarımızda ve liselerimizde okutulan Orta Zamanlar Tarihi'nin 89- 90- 91. sayfalarında çocuklarımıza şu fikirleri resmen aşılamaya çalışıyorlardı:
'... Muhammed 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı.'
'... Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir.'
Peki Muhammed nasıl bir kişiydi? 'Tenhalara çekilerek düşünen, cinlere inanan, tabiat üstünde bir kuvvetin yani Allah'ın varlığını vehmeden yarı mecnun bir Arap.' Peki söyler misiniz bana, Allah inancı, peygamber sevgisi, Kur'an itibarı başka nasıl sarsılabilir?
Şapka inkılabından sonra, Bursa'da olduğu gibi bazı valilerimiz sarıklı, fesli mezar taşlarımızın baş kısımlarını kırdırıp attırmışlardı. Yazı inkılabından sonra bazı valilerimiz, en nadide el yazması eserlerimizi bile ev ev arayarak toplamışlar, belediyelerin çöp arabalarıyla meydanlara taşıyıp yakmışlardı.
Bugün de oruç tutmayı laikliğe aykırı sayanlar, kalabalıklar önünde inadına sigara, tüttürenler, su içenler var.
Başörtüsü, kılık ve kıyafet kanununa ve nizamnamesine aykırı olabilir. Buna itiraz edemem. Ama başörtüsünü laikliğe aykırı bulanların akıllarından, mantıklarından şüphem vardır.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ü bugün ve yarın CHP'den laiklik adına kovabilirler. Yaşar Nuri Öztürk, cahil bir adam mıdır? Atatürk ilke ve inkılaplarına düşman bir kimse midir? Laikliğe yumruk sıkan bir softa mıdır? Hayır! Hayır! Hayır!
CHP içinden laikliği İslam düşmanlığı sayan birtakım kimseler, Prof. Öztürk'ün Müslümanlığına tahammül edememektedirler. Bu hazin durum laiklik konusunda, 80 yıldan beri bizim bir arpa boyu yol aldığımızı gösteriyor. En büyük düşmanımızın cehalet olduğunu kim inkar edebilir?






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1741