Havada kalan 'evet'ler / Ergun Göze
Tarih: 26.04.2004 Saat: 01:01
Konu: Basın-Yazarlar


REFERANDUM beklenen sonucu verdi. Kuzey evet, Güney hayır dedi. Bu netice Denktaş'a, gerek AKP, gerek Rum tarafı ve gerek Birleşmiş Milletler'in profesyonel diplomatları ve bilhassa Talat tarafından yöneltilen 'uzlaşmaz' vasfının tamamen yalan olduğunu ortaya koydu.

Çünkü, Güney'de çıkan %80'e yakın hayır göstermektedir ki, gerek Denktaş, gerek Türkiye ne yaparsa yapsın Rum tarafı, Ada'nın santimini Türkler'e vermek ve Türkler'i eşit görmek niyetinde değildir, yani çözümsüzlükten yanadır. Talat ne kadar bayılırsa bayılsın 'Denktaş istifa etmelidir' diye ortalara yayılsın, durum acaiptir. Bir evlenme düşününüz, damat altmış dört defa evet diyor, karşı taraf ise seksen defa hayır diyor. Böyle nikah hatta bir arada durabilmek mümkün müdür? Sayın Denktaş 'Yeni bir evlilik ama, eski Madamla evleneceğiz' derken ne kadar haklı olduğu ortadadır.
Bu bakımdan Kıbrıs'ta çıkan 'evet'ler kadük olmuş, havada kalmıştır. Bu 'evet'leri Talat'ın 'Denktaş'a hayır' diye kullanmaya kalkması ise biraz fazla açıkgözlüktür ve AKP'yi çok zor durumda bırakır. Çünkü bu durumun suçlusu AKP ve Kıbrıs'ta Türkiye namına sayın Denktaş'ın altını oymasıdır. Böylece AKP Denktaş'ı yenmiş, fakat Rumlar'a yenilmiştir...
Gül istifa etmeli
Mübarek olsun. Denktaş'ı dinleseler, KKTC'nin kimyasını bozmasalardı, Rumlar'a yenilmekten kurtulurlardı. Böylece Kuzey'den istedikleri evet'ler boşa gitmiş, Güney'de ise kimse kendilerine kulak asmamıştır... Abdullah Gül'ün açıklamasını dinlerken ıstırap içinde kaldım. Çünkü bir ara neredeyse ağlayacaktı. Meğer sırtının sıvazlanmasına, kulağına fısıldanan sahte vaatlere ne kadar derinden kanmış. Bundan böyle yapacakları hakkında söylediklerinin de hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Onun asıl yapacağı şey belki yadırganacak ama istifa etmesidir. Çünkü bu plana o kadar angaje olmuş ve bu uğurda o kadar fedakarlık yapmıştır ki bu iflas neticesi karşısında makamının haysiyetini düşünen bir Dışişleri Bakanı için tek yol istifadır... Üstelik bu onun dördüncü başarısızlığıdır: İki tezkere, bir Babacan-Yakış ikilisinin Washington macerası etti üç, bu da dördüncüsü. Yetmez mi? Hak oyunu üçten fazla değildir.
Aslında bu netice AKP diplomasi zihniyetinin iflasıdır. Neydi o ABD gezileri, Bush'tan vaatler almalar, Annan'dan garanti almalar, Davos'lar, bir adım önde olmalar, çözüm üretmeler, sonra 'Beni aldattı'lar, son defa da 'Olmazsa olmazları mutlaka kabul ettireceğiz' demeler, daha sonra da hiçbir şeyi kabul ettiremeden gelmeler ve yine her şeyi halletmiş gibi durmalar ve sonra bu iflas göstermektedir ki Türkiye *****huriyeti büyük bir tehlike karşısında, çünkü beceriksiz ve sorumsuz ellerde bulunmaktadır...
İstediklerini alacaklar
TALAT'IN Lefkoşa'da, çiğ bir heyecan içinde 'yapacaklarım' diye açıkladıklarının da Abdullah Gül'ün 'beklenti'leri de görüldü ki, 'real politik'le asla alakası olmayan şeylerdir. Papadopulos'un hayır derken güvendiği kozları, hesabı yok mu sanıyorsunuz? Başbakanımızın ise hala 'iyi niyet'ten bahsetmesi diplomasiye ne kadar uzak olduğunu göstermekte, insanın tüylerini ürpertmektedir. Talat-Tayyip-Gül üçlüsünün unuttukları, diplomasi borsasında verilen sözün de iyi niyetin de kote edilmemiş olduğudur. Diplomasi Borsası'nda sadece menfaat kote edilmiştir. AB de, ABD de Kıbrıs'ta menfaatlerini temin için Türkler'e bir müddet sempati gösterebilir ama neticede almak isteyeceğini alacaklardır... Çünkü hedefleri ve planları vardır. Bu planda Yunanistan'ın ve Rum tarafının yeri bellidir... Avrupa Birliği ve Amerika tarafından Türkiye'ye karşı daima ciddi şekilde korunacaktır. Türkiye'nin ise Kıbrıs'ta hedefi AB'ye girmektir ve en büyük yanlış burada yatmaktadır. AKP başarılı olmak ve AB'ye girmek istiyorsa bu sevdasından vaz geçebileceğini göstermelidir ki müessir olabilsin. Ama Talat'ı da Başbakanımızı da adeta 'Aman KKTC tanınmasın' noktasında bulunduğunu görmek şaşırtıcıdır...
Hayır, Türk'e yakışırdı
HELE Talat rüyasını gördüğü başarıyı AB ne emrederse yapmakta bulduğunu ve bu yolda ilerde de devam edeceğini açıklamış bulunmaktadır. Rum tarafının 'hayır'ları, maalesef Türk tarafının 'evet'lerinin içine tükürmüştür. Bu 'hayır'lar Türkler'e kin, garaz, öfke ve düşmanlık kusmuştur. Türkler ise evet'lerinin 1974'te haklı olmadıkları şeklinde yorumlanacağını düşünmemişlerdir. Şimdi bizim medya borsasının bazı simsarları Denktaş'ı bertaraf ederek intikam almak ve yürek ferahlatmak, bunun için de referandumu bir seçim gibi göstermek istiyorlar. Aklıma 1946 seçimlerinde TBMM'de yapılan *****hurbaşkanlığı seçimleri geldi. Mareşal Fevzi Çakmak, kırk elli rey alabilmişti. İsmet Paşa ise dört yüz reyle *****hurbaşkanı seçilmişti de rahmetli Çakmak çok manalı bir cümle sarf etmişti: 'Reyler sayılmayıp tartılsaydı benimkilerin çok ağır geleceği görülürdü.' Hayır, Türk tarafına yakışırdı. Hayır diyen Kıbrıslı Türkler'i tebrik ederim. Baştan beri bütün sütunlarıyla milli davayı destekleyen bu gazeteyi de. Ne yazık ki sayın Denktaş'ın dediği gibi, 'Ruslar'ın ve Rumlar'ın sayesinde Annan Planı'ndan kurtulduk.' 

Ergun Göze / H.O Tercüman






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2171