Rapor mu defin ruhsatı mı? / Ergun Göze
Tarih: 21.10.2004 Saat: 07:37
Konu: Basın-Yazarlar


BAŞBAKANLIK'TA bir 'İnsan Hakları Danışma Kurulu' varmış ve bu kurul bir rapor yayınlamış. Ankara büromuzdan Yeşim Hanım ricam üzerine bu yedi sayfalık raporu gönderdi, okudum. Bu rapor aslında Türkiye *****huriyeti'nin, onun kuruluş felsefesinin, Kuvay-ı Milliye Ruhu'nun, Türk milliyetçiliğinin, milli vicdan hürriyetinin, Türk kültürünün, Avrupa'nın telkiniyle, 'Bunları kabul edersen seni AB'ye alırız şantajıyla' yazılmış idam fermanından ibaret bir rapordur.

Bu raporda öyle inciler sıralanmıştır ki, şaşırmamak elde değil. En başta bu rapor Türk Anayasası'nın temel maddesi olan 31. maddesini, 'İnsan haklarına engel' görmektedir. 'Türkiye devleti ve ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür, dili Türkçe'dir' diyen bu madde, bu rapora göre devletin ülkesiyle bütünlüğü tartışmasız ise de 'Milletin bölünmez bütünlüğü her ne kadar bizlere doğal görünmekle birlikte bir Batılı'ya son derece terstir'. Yani açıkça, Batılı milletimizi bölmek istiyor, eh bize de ona uymak düşer diyor bu rapor. Gördünüz mü gerekçeyi? Batılı'ya ters gelen her şeyi düzeltmemiz gerekiyor o halde. Acaba sınırlarımız, Boğazlar'ın statüsü, dinimiz, istiklalimiz Batılı'ya uygun geliyor mu? Bu beyler önce Batılılar'a düz gelen şeyleri öğrenmeli ve belirtmelidirler.
Kim yazdı bu raporu?
BU eşsiz rapor devam ediyor ve diyor ki 'Türkiye devletinin dili Türkçe'dir, ibaresini anlamak hepten imkansızdır'. A be 'hepten' merak ettim bu raporu hangi susak ağızlı yazdı? Bakın nasıl inciler saçmaya devam ediyor: 'Çünkü devletin dili olmaz, resm” dili olur ve o ülkedeki yurttaşlar devletle olan ilişkilerinde bu resm” dili kullanmanın yanı sıra çeşitli dilleri konuşurlar'. Ne kadar saf ve masum bir ifade değil mi? Peki, Leyla Zana, Meclis'te Kürtçe yemin etmeye kalkarken, devletle ilişki içinde değil miydi? Niçin Türkçe'yi değil de, Kürtçe'yi tercih etti? Ve Avrupa ona Sakharov Ödülü'nü bunun için vermedi mi? Siz neyi kimden saklıyor, hangi mızrağı hangi çuvala sığdırmaya çalışıyorsunuz?
Bu eşsiz (menentsiz) rapora göre, Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesi otuzlu senelerin Batı medeniyeti imiş. Bugün ise şartlar çok değişmiş muasır medeniyet bugünkü Batı medeniyeti imiş. Tam Marksist mantığı, o zamanda önce Atatürkçü geçinir, sonra işlerine geldiği zaman da Atatürkçülüğün durağan olmadığını gelişmesi gereğini ileri sürüp Marksist fikirler sokuşturmayı marifet sayarlardı. Hala bıraktığım yerde bulunmaktalar.
Rapor hakaret ediyor
BU raporu konuşmaya devam ederiz daha. Yalnız bu raporun bana ve benim gibi düşünenlere hakaret eden satırlarına cevap vermeyi öne alıyorum. Bu rapora göre: '1990'ların başında Türkiye'nin parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu hususunda bir Sevr sendromu' yaşandığı bilinmektedir. Fakat böyle bir havanın bugün de ileri sürülmesi ve bir 'Paranoya haline gelmiş olması rahatsız edici ve milleti zayıflatıcı bir durumdur. Bugün Doğu Karadeniz'de bir Pontus devletinin kurulacağından, dönmelerin Türkiye'yi idare ettiğinden, Fener Patrikhanesi'nin İstanbul'da bir tür Vatikan Devleti kuracağından söz edenler böyle bir havayı yaratmaya özen göstermektedirler... Bu durum aynı zamanda büyük Batı ülkelerinin müdahalesini de davet etmektedir'.
Bu satırlarda ne gerçek, ne vatan sevgisi, ne tarih şuuru, ne de fikri bir açılım vardır. Yunanlılar'ın değil Patrikhane'yi, İstanbul'u bile istedikleri, Kıbrıs'ı aşağı yukarı aldıkları, Patriğin, Pontus gezileri ve Vatikan gibi haklar istediği ortadadır. Bunlara paranoya ve bunların çoğunu ve fazlasını bu sütunlarda savunan bana ve kendi sütunlarında savunan meslektaşlarıma paranoyak demek basit bir sövme veya hakaret değildir. Bizzat gerçeklere hakaret, gerçekleri gözlerden kaçırmak, kamuyu yanıltmaktır, vatanseverleri aşağılamaktır. Üstelik büyük ülkelerin müdahalesi ile bizi tehdit de etmektedir... Onun için mukabele olarak 'Siz de birer AB manyağısınız' deme hakkımız doğmuş olmakla beraber, bunu söylemek hem bize yakışmadığı gibi, hem de işin mill” vahameti yanında çok sönük kalır. Bu raporda Türk varlığına suikast vardır. Hatta AKP'ye suikast vardır. Bu raporun altından hiçbir parti kalkamaz. Bu raporun ağırlığını hiçbir omuz taşıyamaz. Türk Devleti'ni omzunda taşıyarak bugüne getiren Türk milletine yapılan en büyük yamuk bu rapordadır. Bu rapor ayrıca AB'nin ne olduğunu da bir daha ortaya koymuştur. Bu rapor tarihin çöplüğüne bile layık değildir. Yarın, Allah isterse raporun encamını yazacağım aziz okuyucularım. 

Ergun Göze / H.O. Tercüman






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2340