KÜRT DOSYASI 16
Tarih: 25.10.2004 Saat: 01:00 Konu: Derin Haber
DERİN NOKTALAR 3 Bugünkü yazımıza yarım kaldığımız yerden devam edeceğiz. On Beşinci Bölüm : 21.01.2004 tarihli Milliyet gazetesinin yazarı Fikret BİLA’nın “Köy Boşaltma Davaları” adlı yazısında bazı çarpıcı noktaları işaret etmişti. Fikret BİLA yazısında, “Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Terör ve Terörle Mücadeleden doğan zararların karşılanması hakkında yasa tasarısının kapsamı ne olacak, bu yasadan kimler yararlanacak?
Genel bir ifadeyle terör suçundan mahkum olanlar dışında, terörden veya terörle mücadeleden zarar gördüğünü düşünen herkes, gördüğü zararın tazmini için bu yasa yürürlüğe girince başvuruda bulunabilecek. İdarenin adli müşavirliklerince yapılan çalışmalara göre terör nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kalan vatandaşların sayısı 353 bin. Başvuruların büyük ölçüde bu vatandaşlar tarafından yapılması bekleniyor. 2003 yılı sonuna kadar, İçişleri Bakanlığı’na Jandarma aleyhine yapılan başvuru sayısı 901, aynı nitelikte Milli Savunma Bakanlığı’na yapılan başvuru sayısı da 2000’e yakın. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açılan dava sayısı ise 1500 civarında. Bu başvuru ve davaları ortak yönü, köy yakma ve boşaltma nedeniyle göç edenlerin uğradıkları zararın tazmin edilmesi talebi… İçişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunanların istedikleri tazminat toplamı 96,5 trilyon TL., On yıllık faizleri dikkate alındığında bu rakam katrilyona yaklaşıyor. Hükümet hazırladığı tazminat yasasıyla, güvenlik güçlerinin kusuru bulunsun veya bulunmasın, devletin aldığı önlem yüzünden değil terör saldırısı yüzünden de olsa köyleri boşaltılan veya zarar görenlerinde yararlanmasını öngörüyor. Bu konuda kusursuz sorumluluk ilkesiyle hareket ediyor. Devletin kusuru olmasa da tazminat ödemeyi kabul ediyor” dedi. Bu bölümle ilgili söylenecek tek söz var o da bu hükümet (AKP) bu vatanı her yönüyle satmakta ve de peşkeş çekmektedir. AKP hükümeti genel başkanı ve başbakan Recep Tayip Erdoğan maskesini düşürmüştür ve gerçek niyete haiz yüzünü göstermiştir. Recep Tayip Erdoğan “Damat Ferit Paşa” nın ikinci versiyonudur ki onun rolünü üstlenmiş ve de rolünü oynamaktadır. Türk’e, Türklüğe düşman olan ve de Türklüğü inkar eden bu cibilliyetsiz şerefsizler güruhu SEVR’i hayata geçirmiştir.
On Altıncı Bölüm : 21.05.2004 tarihli haberde, DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “KADEK lideri Öcalan’a uyguladığınız tecrit politikası Kürt sorununu çözemez. KADEK de, Öcalan da çözemediğiniz bu sorunun sonucudur. Sorunu çözmediğinizde yeni KADEK’ler, yeni Öcalan’larla karşı karşıya kalırsınız. Çözüm ve diyalog için çaba içine girin” dedi. Bu bölüm ile ilgili yorumu sizlere bırakıyorum.
On Yedinci Bölüm : 07.06.2004 tarihli haberde, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) genel başkanı Abdülmelik FIRAT Radikal gazetesi’ne daha önce yayınlanmış olan “AB eşiğinde Kürt Sorunu” adlı yazı dizisine katkı olması için gönderdiği fakat yayınlanmayan yazılı halde ki düşüncelerinin bulunduğu röportajdan birkaç bölümü sizlere veriyoruz. Abdülmelik FIRAT, “Kürt sorununun kaynağı 1924 anayasasıdır. Kürtlere asimilasyonu (eritme) ve jenoside (katliam) reva görmüşlerdir. Tarihte hiçbir despot diktatörün yapmadığı zulmü Kürt halkına uygulamışlardır. Kürt halkı ve önder şahsiyetleri bu insanlık dışı muameleye karşı koymak için daha örgütlenmeden inkarcılar tarafından hadise (başkaldırı) provoke edilerek katliamlara başlamışlardır. Sistemin partilerinde birçok Kürt kökenli kimseler milletvekili olmuştur. Fakat Kürt olarak değil Türk olarak milletvekili olmuşlardır. Burada Kürtleri temsil etme diye bir durum yoktur. Kürt sorununu terörize eden sistemdir. birkaç bölümü sizlere veriyoruz. Abdülmelik FIRAT, “Kürt sorununun kaynağı 1924 anayasasıdır. Kürtlere asimilasyonu (eritme) ve jenoside (katliam) reva görmüşlerdir. Tarihte hiçbir despot diktatörün yapmadığı zulmü Kürt halkına uygulamışlardır. Kürt halkı ve önder şahsiyetleri bu insanlık dışı muameleye karşı koymak için daha örgütlenmeden inkarcılar tarafından hadise (başkaldırı) provoke edilerek katliamlara başlamışlardır. Sistemin partilerinde birçok Kürt kökenli kimseler milletvekili olmuştur. Fakat Kürt olarak değil Türk olarak milletvekili olmuşlardır. Burada Kürtleri temsil etme diye bir durum yoktur. Kürt sorununu terörize eden sistemdir. birkaç bölümü sizlere veriyoruz. Abdülmelik FIRAT, “Kürt sorununun kaynağı 1924 anayasasıdır. Kürtlere asimilasyonu (eritme) ve jenoside (katliam) reva görmüşlerdir. Tarihte hiçbir despot diktatörün yapmadığı zulmü Kürt halkına uygulamışlardır. Kürt halkı ve önder şahsiyetleri bu insanlık dışı muameleye karşı koymak için daha örgütlenmeden inkarcılar tarafından hadise (başkaldırı) provoke edilerek katliamlara başlamışlardır. Sistemin partilerinde birçok Kürt kökenli kimseler milletvekili olmuştur. Fakat Kürt olarak değil Türk olarak milletvekili olmuşlardır. Burada Kürtleri temsil etme diye bir durum yoktur. Kürt sorununu terörize eden sistemdir. Su ve hava gibi doğal olan hakkını arayan kimse niye terörist olsun. Ortadoğu’da Pers, Arap ve Türklerle beraber yaşayan Kürtleri insan haklarından, dilinden, kültüründen, örf ve adetlerinden mahrum bırakmak insanlık suçudur. Bize göre Türkiye’nin en mühim meselesi Kürt sorunudur. Kürtlerin kimliği, dili ve kültürü ile Türkiye *****huriyeti’nin ortağı olmasını talep etmekteyiz. Anadolu ve Mezopotamya’nın yerleşik halkı olan 20 milyona yakın Kürdü dışta tutmak ve inkar etmek hakkaniyete, adalete ve insanlığa sığmayan bir davranıştır. Bu despot davranışa sahip olan bir yönetimin AB’ne girmesi mümkün değildir” dedi. Bu bölümle ilgili olarak kesin ve net olan düşünce bu Abdülmelik FIRAT denen şahsiyet Atatürk’e hakaret etmiştir. Sadece Atatürk’e değil günümüze kadar geçen bütün kişilere hakaret etmiştir.Abdülmelik FIRAT ile ilgili olarak şu hatırlatmayı yapmalıyız ki onu daha iyi tanıyalım. Abdülmelik FIRAT, 1925 yılında Diyarbakır, Kulp, Varto, Bingöl ve Çapakçur’da Türk devletine karşı başkaldırmış olan Şeyh Sait’in torunudur.
On Sekizinci Bölüm : 03.07.2004 tarihli haberde, DEHAP Diyarbakır İl Başkanı Celalettin BİRTANE, “Abdullah Öcalan üzerindeki uluslar arası hukuka ve insan haklarına aykırı olan tecrit politikalarından vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çekerek, demokratik çözümün ve barış sürecinin mimarının sayın Öcalan olduğu görülmeli ve kendisiyle diyalog kurulmalıdır ve bölgede yoğunlaştırılan askeri operasyonlara son verilmelidir” dedi. Bu bölümle ilgili olarak, bu şahsın bu şekilde konuşmasına izin veren kişi ve kurumlarda bu şahıs kadar hem şerefsiz, hem de vatan hainidirler.
On Dokuzuncu Bölüm : 07.07.2004 tarihli haberde, IKYB lideri Celal Talabani 06.07.2004’te eşi Hero Talabani ile birlikte öğle saatlerinde, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin içinde buluan Borsa Restorant’ta yemek yedi. Restoran’ın terasında yenilen bu yemeğe, Talabani ve Barzani’ye yakınlığıyla bilinen “Kuzey Irak ihale kaynıyor” diyen Turkish Daily News gazetesi genel yayın yönetmeni İlnur ÇEVİK ile gazeteci-yazar Cengiz ÇANDAR eşlik etti. Bu yemekte Talabani, İlnur ÇEVİK’e K.Irak’ta 65 milyon dolarlık ihale verdi. Yemek yaklaşık 2 saat sürdü. Bu üçlü, buluşmanın özel bir yemek olduğunu belirttikten sonra kendilerini bekleyen “T.C. Dışişleri Bakanlığı Protokol” yazılı araçla restoran’dan ayrıldı. Bu bölümle ilgili olarak Celal Talabani, İlnur ÇEVİK’e vermiş olduğu 65 milyon dolarlık ihalenin ana hatlarından biriside Süleymaniye’de ki havaalanının inşasıdır. Bu havaalanı yakın bir tarihte hizmete girecektir. Bu havaalanı ile ilgili olarak 08.09.2004 tarihli haberde, Avrupa’da ki temaslarından sonra ülkesine dönerken Ankara’ya uğrayan Irak Kürdistan Demokratik Partisi’nin (IKDP) yerel yetkilisi Neçirvan Barzani, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e, Kuzey Irak’ın Süleymaniye şehrinde yapımı devam eden havaalanına Türk charter uçaklarının sefer yapmasını arzu ettiklerini söyledi. Havaalanının birkaç ay içinde tamamlanacağını belirten Barzani, bazı Türk charter firmalarının K.Irak’a sefer başlatmak için girişimlerinin olduğunu bildirdi.
Bu günkü yazımızı burada sonlandırıyoruz. Bir sonraki yazımızda yarım kaldığımız yerden devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın. Saygılarımla ŞEHİTLERİN SESİ
|
|