Patrikle Papa öpüştüler / Ergun Göze
Tarih: 29.11.2004 Saat: 00:46
Konu: Basın-Yazarlar


Bugünlerde, yani Türkiye'nin AKP iktidarında, AB'ye girmek için deliler gibi çırpındığı sırada, ekümenik olmak için deli gibi çırpınan Fener Patriği Bartholomeos, Roma'ya gitti ve Vatikan Devlet Başkanı, yanılmaz, ağzından çıkan söz Tanrı sözü kabul edilen Papa hazretleriyle buluştu...

Sa Saintete (Papa hazretlerine böyle hitap edilir) seleflerinin yüzyıllar boyu ayrı bir din sayıp kökünü kurutmaya çalıştığı ve 12. ve 13. Asır'da Haçlı ordularına, İstanbul'u işgal ettirerek rezilane şekilde çiğnettiği, ırzına geçtiği Ortodoksluğun, bu iddialı temsilcisini 'ekümenik' diye isimlendirerek karşıladı ve öperek yolcu etti.
Fener Patriği'nin ziyaret sebebi de çok manalıdır. Bir Ortodoks azizinin 'relikleri'ni(tırnakları, kemikleri, eski pabucu, dişi, vs.) iade etmek üzere Papa tarafından çağrılmıştı. Hıristiyanlık, muhterem peygamberi Hazreti İsa'nın yumuşak ve ahlak” öğretisinin tam aksine, Kilise ve Ruhban tarafından asırlar boyu taassup, öfke, ilim düşmanlığı, batıl itikat üzerine oturtulmuştur. Galile'yi mahkum eden ve enkizisyon eliyle, şarabın İsa'nın kanı, ekmeğin de eti olacağına inanmayan milyonları ve koskoca Endülüs Medeniyeti'ni soykırımına tabi tutan ve imha eden Papalık, 'relik' dediği bu kalıntıların şifa getireceğine, para verip alanları cennete götüreceğine inandırmış ve bu imandan(!) çok para kazanmıştır. İlmin tekniğin çok gelişmesi karşısında bunlar artık sembolik şeyler haline gelmiş ticari değerlerini kaybetmiş olmalıdır ki, Papalık bu sefer elindeki relikleri bedavadan Fener'e bağışlamaktadır.
Acaba öyle mi? Bedava mı? Bu öpüşme tarihi bir öpüşmedir. Dikkat edilmelidir. Yoksa çok pahalıya mal olabilir insanlığa.
Vatikan Elçisi ne yapar?
Ne bu Fener de bizim Fenerbahçe'dir, ne de ekümeniklik UEFA kupasıdır. Bu öpüşmenin dünya siyasetinde ve dengesinde hele şu çalkantılı günlerde rolü ve yeri vardır. Vatikan'ın bu hareketi, Fener'in içimizde yeniden oynamaya çalıştığı bölme ve parçalama politikasına çok büyük bir yardımdır. Hıristiyanlık aleminin Türklük karşısında kenetlendiğini ve kilitlendiğini gösterir. Bunun karşısında bizim Vatikan Elçimiz, Dışişlerimizin Vatikan politikası nerededir, ne yaparlar, ne yer, ne içerler? Büyük bir kitlenin ruhani reisi fakat ufacık bir devletin başkanı olan Papa'nın kulağını çekmezler mi? Anadolu'yu, sahte azizlerin sahte manastırlarıyla, laik *****huriyetin gözünün içine baka baka yeniden Hıristiyanlaştırmaya çalışan ve dini siyasete alet eden bu en büyük müesseseye karşı bir vakitler, İslam Dünyası'na açılmamızı önlemek için 'Dış politika laik olmalıdır' diyenler acaba ne demektedirler? Laiklik sadece İslam'a karşı bir mefhum mudur? Yoksa onlar yaklaşan Noel'de her sene olduğu gibi, Saint Antuan Kilisesi'ne gidip, laikliklerini! göstermeye mi devam edeceklerdir?
Hele hele, bu Ekümenik Bartholomeos'un Papa'ya söylediği şu politik cümlede karanlık emellerini ne kadar ustalıkla gizlediğini ve ancak anlayana anlattığını görünüz Patrik, Papa'sına seslenerek demiş ki:
'Eski yaraların sardırılmasına yönelik her jest, hakikat ve sevgiye dayalı diyalogu sürdürmeye yönelik bir katkıdır. Bu örnek davranışınızla kardeşçe bir mesaj verdiğiniz gibi, başkalarına ait din ve medeniyet hazinelerini, keyfi olarak ellerinde tutanlara da bir uyarıda bulunmuş oldunuz.' İyi mi? Neresinden bakarsan bak, ister Ayasofya'dan, ister İzmir'den, ister Kıbrıs'tan...
Biz Bartholomeos'un niyeti fasidesini bilmekteyiz, ama bilmeyenlere onun bahsettiği şu 'Eski yaralar'dan bahsedelim. Hem de Fener Rum Patrikhanesi tarafından bu milletin bağrında açılan yaralardan.
Etniki Eterya'nın hamisi
Fener Rum Patrikhanesi, Etniki Eterya'nın manevi hamisi ve cephane deposu olmadı mı? Mora İsyanı başlangıcında Atina Müftüsü'nün ondört yaşındaki kızını zifte bulayıp, yakanlar Fener'in takdis ettiği militanlar değil miydi? Girit'te, Kıbrıs'ta öldürülen Türkler sadece Yunan kilisesinin mi kurbanıdır?.. Öyleyse Fener'in Türkiye'deki cinayetlerinden de bahsettirelim tarihe. İstanbul işgal altına düşünce, paçaları sıvayıp kırk tane milletvekili seçtirerek İstanbul'da Rum Hükumeti, Rum Müdafaa-i Milli teşekkülleri kurarak Türk Milli Mücadelesi'nin karşısına çıkan ve bu yüzden Ankara'dan Mustafa Kemal'in yıldırımlarını üzerine çeken de Fener değil miydi? İzmir'de Rumlar'ı silahlandıran, Türkler'in canına ve ırzına salan ve katil Yunan sürülerini takdis eden yine Fener'e bağlı Metropolit Hristostomos değil miydi? İzmir, bu alçağın Rum ve Ermeni kiliselerine doldurduğu cephanelerin patlatılmasıyla yakılmadı mı? Din adamlığıyla dinamitin, cinayetin ne alakası var. Ve Fener Patrikhanesi, Türk Ordusu İzmir'i kurtarınca, ırzının ve canının hesabını soran İzmirliler tarafından linç edilen bu herifin istirahati ruhu için İstanbul'daki işgal kuvvetlerine güvenerek resmen ayin yapmadı mı, matem ilan etmedi mi?
Aziz okuyucularım bu sorular da bitmez, cevabı da. Vesikalarıyla bunları öğrenmek isteyenler TATAV'ın (0216.492 62 86) Bülent Atalay'a yazdırıp yayımladığı 'Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin (1908-1923) siyasi Faaliyetleri' kitabına müracaat etsin de, sadece onbeş sene içinde gerçekleştirilen eski yaraları bir görsün. Yazana da yayana da teşekkür. Ama aziz okuyucular size kötü bir haber vereyim: Öyle anlaşılıyor ki, Papa ile Patrik cenapları, içinde bulundukları irrasyonel taassup ve Türk aleyhtarlığı sebebiyle bundan sonra daha çok sevişecekler ve öpüşmeye, yani bağrımızda yeni yaralar açmaya devam edeceklerdir. Hazır olunuz. 

Ergun Göze /H.O. Tercüman






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2386