HAYDİ DURMA VAKTİ GELDİ KALKMANIN
Tarih: 12.02.2006 Saat: 20:36
Konu: Sizden Gelenler



Üzerinde durulması gereken ikinci husus ise bu olaydan hareketle “milli direncin mihenk taşı” nı oluşturan KARADENİZ İNSANINA yapılacak psikolojik harekat kapsamındaki olası saldırılardır. Bu saldırıların tetikçisi de elbette medya olacaktır.
Türk Milliyetçilerine düşen görev gerçeğin, üzerindeki bu sis perdesini sıyırıp atmak ve dışımızda belirlenen gündeme takılmak yerine, ülkemiz gündemini belirleyecek çalışmalar yapmak olmalıdır. Bu ülke 16 yaşındaki bir çocuğun sebep olduğu vasat bir adli olayı konuştuğu kadar, DİYARBAKIR’ da Atatürk posterlerini toplatarak şehrin sokaklarını “KÜRDÜM, TÜRKİYELİYİM , AVRUPALIYIM” pankartlarıyla donatan Vali’ yi de konuşmalıdır.


Trabzon’ da İtalyan Papaz’ ın kilise de, 16 yaşında bir çocuk tarafından vurularak öldürülmesinden hemen sonra yine maaşlarını yeşil renkli dolar ile alan bir takım gazeteciler aynı teraneyi terennüm etmeye başladılar: “FANATİZM HORTLADI…” “NEDEN HEP TRABZON” vs başlıklar temcit pilavı gibi günlerdir ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülüyor.

Bu sefer “malum cephe” psikolojik harekat operasyonunu daha da genişleterek işin içine “görevli sosyoloji uzmanları” nı da katmaktan geri kalmadı. Bu uzmanlara göre Trabzon’ da cereyan eden bu münferit olay aslında Karadeniz insanının çabuk parlayan yapısı ile ilgili bir şeydi. Hatta bu cinayet olayını aylarca önce Maçka’ da yakalanan Suriye’ li teröristle bile irtibatlandıranlar oldu.

Olay bir cinayettir. Zanlısı yakalanmıştır ve konu mahkemeye intikal etmiştir. Elbette bununla ilgili karar ve yorum artık sadece ve sadece Yüce Türk Mahkemelerinindir. Ancak biz olayın başka bir boyutunu gözler önüne sermeye çalışacağız.

Çok değil henüz birkaç ay önce Türkiye’ de medya tarafından “BİREYSEL SİLAHSIZLANMA” kampanyası başlatılmıştı. Ve ne hikmetse bu kampanya da hedef kitle özellikle KARADENİZ insanıydı. İkide bir jeneriklerde Trabzon’ un yaylalarında aşka gelip çakaralmazını ateşleyen yöre insanı gösterilirken, nedense Güneydoğu’ da şehir merkezinde bile düğün kutlamalarını KALEŞNİKOV’ larla yapanlar görmezlikten geliniyordu. Tıpkı son elli yıldır uygulanan “nüfus planlaması” programları gibi, tabiri caizse BİREYSEL SİLAHSIZLANMA kampanyası da ülkenin belli bir bölümünde hayata geçirilmeye çalışılıyordu. O zaman biz de “TÜRK TÖRESİYLE YAŞAR” diyerek bu duruma dikkat çekmeye çalışmıştık.

Tam da o günlerde güneydoğudan bize ulaşan bir mektup oldukça enteresandı. Diyarbakır Otogarında çalışan, üniversite öğrencisi bir Kürt genci bize gönderdiği mektupta bayrak yakma hadisesinden hemen sonra güneydoğudan metropollere, özellikle İstanbul’ a, bölge insanı tarafından sistemli olarak silah gönderildiği yönündeydi. Zira bölgede “Türkler şehirlerde ayaklanıp, Kürtlere zarar verecekler” propagandası yapılıyordu. O mektupta yer alan dikkat çekici asıl iddia ise gönderilen silahların tamamının “qlock” marka olduğuydu. Yine bu gencin yazdığına göre Amerika Irak’ ın Kuzeyinde bu silahları kürt gruplarına dağıtmıştı. Ve Güneydoğu’ da yaşayan insanlar, Irak’ tan 200-300 dolara aldıkları bu silahları Türkiye’ ye partiler halinde getirip 1000-2000 dolar arasında değişen fiyatlardan satıyorlardı..

O günlerde Mardin’ de yakalanan bir tır dolusu “qlock” ve yine İstanbul’ da yapılan operasyonlarda ele geçirilen “qlock” lar bu gencin yazdıklarını doğrular nitelikteydi aslında. Şimdi Trabzon’ da İtalyan papazın öldürülmesinde kullanılan silah “qlock” marka. Ve bütün medya kuruluşları 10 bin dolar piyasa değeri olan ve tasarımıyla vasat x-ray cihazlarına yakalanmayan bu silahın, bir çocuğun eline nasıl geçtiğini irdeleyerek olayda örgüt bağlantısı kurmaya çalışıyorlar.

Karadeniz insanını tanıyanlar bilirler ki, silah orada bir tutkudur. Yedisinden yetmişine herkesin adeta bir uzvu gibi yanından ayırmadığı kutsal bir emanettir. Araştırmacı gazetecilere (!) birilerinin söylemesi gerekir ki; bu silahı diğer silahlardan farklı kılan tek şey tasarımında kullanılan özel yöntemdir. Yoksa kullanımı özel uzmanlık gerektiren bir silah değildir. Ve gerçekte değeri on bin dolarlarla ifade edilse de bin dolara rahatlıkla yasadışı yollardan temin edilebilecek bir silahtır.

Burada bizim asıl düşünmemiz gereken ve gözden kaçırılmaya çalışılan ilk husus, İtalyan Papaz’ ın ölümünden bir gün sonra, Roma’ da yaşanan tuhaf trafik kazası ve neticesinde yitirdiğimiz 12 Türk vatandaşı olmalıdır.

Devletimiz bu olayın bir kaza mı yoksa, bir cinayet mi olduğunu mutlaka titizlikle araştırmalı ve hesabını sormalıdır. Zira; İtalyan yetkililerin yapmış olduğu çelişkili açıklamalar kafalarda ciddi soru işaretleri bırakmıştır. Lastiği patladığı söylenilen, karanlıkta virajı alamadığı için devrildiği açıklanan otobüsün lastiklerinde kaza sonrasında bile bir deformasyon olmadığı haber ajanslarının geçtiği fotoğraflarda rahatlıkla görülebilmektedir. Ha keza bölgenin karanlık olmadığı da yapılan çekimlerde aşikar görülmektedir.

Üzerinde durulması gereken ikinci husus ise bu olaydan hareketle “milli direncin mihenk taşı” nı oluşturan KARADENİZ İNSANINA yapılacak psikolojik harekat kapsamındaki olası saldırılardır. Bu saldırıların tetikçisi de elbette medya olacaktır.

Türk Milliyetçilerine düşen görev gerçeğin, üzerindeki bu sis perdesini sıyırıp atmak ve dışımızda belirlenen gündeme takılmak yerine, ülkemiz gündemini belirleyecek çalışmalar yapmak olmalıdır. Bu ülke 16 yaşındaki bir çocuğun sebep olduğu vasat bir adli olayı konuştuğu kadar, DİYARBAKIR’ da Atatürk posterlerini toplatarak şehrin sokaklarını “KÜRDÜM, TÜRKİYELİYİM , AVRUPALIYIM” pankartlarıyla donatan Vali’ yi de konuşmalıdır.

Son söz…

Haydi durma vakti geldi kalkmanın…
Çıbanın başını tutup sıkmanın
Faydası yoktur ecele korkmanın

Durma sen yürü hele
Gönülde umut ile
Ha vardık varacağız..
Ne kaldı ki menzile…

Tarih vermiş öğütler
Bitsin yaslar ağıtlar
Sonsuz gelecek için
Yürüyelim yiğitler…..






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2717