Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
alt1
Sizden Gelenler: AKP YALAN SÖYLÜYOR
Gönderen:: Misafir
alt1
Konu Sizden Gelenler
Rakamlar Hükümeti yalan-lı-yor Hükümetin en başarılı olduğu alan hangisi ? Ekonomi mi, dış politika mı, eğitim mi, kültür mü, tarım politikası mı, hangisi? Bence, hükümetin kendini ispatladığı, başarılı olduğu konu bunların dışında bir şey... Peki, hangi alan bu?
Hiç kuşkusuz ki, gerçeği gizleme sanatı... İşte, bu konuda çok başarılılar. Hükümet'in kuyruklu yalanı: İhracatta rekor kırdık Hazır giyim sektörünü temsil eden ihracatçı birlikleri ve derneklerinin başkanlarının oluşturduğu Hazır Giyim ve Konfeksiyon Platformu 8 Ocak'ta İstanbul'da bir toplantı yaptı. Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, dolar kuru, Euro ve TL arasındaki çok önemli bir ilişkiye dikkat çekerek hükümetin gerçekçi olmadığını ortaya çıkardı. 2003 yılında dolar kurunun TL'ye karşı yüzde 16,73 değer kaybederken, Euro'nun yüzde 2,17 arttığını hatırlatan Orakçıoğlu, aradaki farkın uçurum boyutunda olduğunu dile getirerek şunları söyledi: "
Satışlarımızın yüzde 70'i Euro bölgesine yapılmasına karşın kayıtlarımız dolar üzerinden tutuluyor. Arada yüzde 18'den fazla fark var. İki kur arasındaki bu değer farkı ihracat rakamlarına yansıyor. Geçen yıl 100 Euro'luk bir ihracat kayıtlara 101 dolar olarak geçiyordu. Bu yıl parite farklılığı nedeniyle 100 Euro'luk bir artış 128 dolar olarak kayıtlara geçiyor. Böyle olunca da dolar bazlı kayıtlara göre ihracat artışı yüksek çıkıyor. Reel artış bu değil. Sektörün ihracatı geçen yıl yüzde 25 artışla 11,5 milyar dolara ulaştı. Euro ile dolar kuru arasındaki yüzde 18'lik farkı bu rakamdan arındırırsak 11,5 milyar doların artış oranı yüzde 25 değil ancak yüzde 7'yi buluyor. Koparılan fırtınanın gerçeklerle orantılı olmadığını belirtmek istiyorum. Bizler yıl içinde artışların, kırıldığı söylenen rekorların Hükümet'in rakamlara yansıttığı boyutlarda olmadığını biliyorduk. Çünkü pek çok meslektaşımız işlerini durdurma noktasına geldi. Hatta pek çok işletme kapandı. Hiç istemediğimiz halde bir çok kişinin işine son vermek zorunda kaldık. İşletmeler buna mecbur oldu. Dövizdeki düşüş mutlaka girdi maliyetlerine de yansıtılmalı." İhracattaki artışa rağmen, bundan kazançlı çıkan işletmeler olmadığını ifade eden Orakçıoğlu, kâr marjlarının da yüzde 3-4 gibi çok düşük bir noktaya gerilediğini ve bu sektörün ihracat tarihindeki en düşük seviyenin de bugünlerde yaşandığını söyledi. Bu toplantıda Triko ve Sanayicileri Derneği Başkanı Metin Alkoçar da, geçen yıl(AKP'nin bir yıllık hükümeti boyunca) 685 hazır giyim, 534 örme, 56 triko firmasının kapandığını belirtti. İhracatımızın lokomotif sektörü olan hazır giyim ve konfeksiyoncular platformu, Hükümet'in "İhracatta rekor kırdık" şeklindeki yaldızlı sözlerinin, içi boş övünmelerinin gerçeği yansıtmadığını gerçek rakamlara dayanarak ortaya koydu. Ankara Ticaret Odası'nın AKP hükümetinin bir yılını değerlendiren henüz yayınlanmamış raporunda ise 20 bin işyerinin kapandığı yazılıyor.AKP'nin ihracat politikası ise, sadece IMF'nin hedeflerine hizmet ediyor. Yani, ihraç eden biziz, ama kaymağını yiyen başkası. Nasıl mı? Şöyle: IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının tuzağına düşen ülkelere, IMF'nin ilk tavsiyelerden biri ihracatın artırılmasıdır. Ancak bu ihracat modelinde, ihracatın artabilmesi için insan emeğine ve hammaddeye ödenen paranın çok düşük olması, burada iş yapacak çok uluslu şirketlerin lehine olacak şekilde ticari kanunların yeniden düzenlenmesi gerekir. Bunlar gerçekleştirildikten sonra düşük bir kazançla, az bir kâr marjıyla bol bol ihracat yapılır. Bir yandan ihraç edilen malları üreten geniş emekçi kesime çok az bir ücret ödenirken, diğer taraftan bu malları üretmek için ülkenin hammadde kaynakları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri çok ucuz bir fiyata seferber edilir. Bu ihracat modelinde halkınızın üç-beş kuruşa bir köle gibi çalışması ve ülkenizin hammadde kaynaklarının kısa bir sürede ve yok pahasına tüketilmesine karşılık kazanılan şey ise, kıymeti kendinden menkul altın yerine, değeri itibari olan, spekülatif saldırıya açık, yarın ne olacağını bilmediğimiz ABD dolarıdır. Üstelik, bu tür ihracat yapan ülkeler, kazandıkları dövizi uluslararsı derecelendirme kuruluşlarının yönlendirmesiyle, yıllık faizi yüzde 2 veya yüzde 4 civarında olan Amerikan devlet tahvillerinde tutarlar. Yani, ihracatla kazandığınız paranız Amerikan devletinin müşfik(!) kanatları altındadır. IMF'ye olan borçlarınızı ödemek için orada muhafaza edilir, ve yine orada kaldığı müddetçe Amerikan ekonomisini de güçlendirmiş olur. Kısacası, AKP tarzı bir ihracat sonucunda, elde edilen doların veya dövizin spekülatif saldırılara açık ve geleceğinin belirsiz oluşu, ülkenin döviz kazanımının ya Amerikan devletinin finansmanına taze kan olarak girmesine ya da ellerinde Türkiye'nin tahvillerini tutan bankerlerin yüksek faiz kazanmasına yol açar. Enflasyonun ikiz kardeşi: Stagflasyon canavarı AKP'nin dilinden düşürmediği diğer bir beyan da enflasyonun düşüşüyle ilgili... AKP hükümeti bu gerçek dışı beyanını Devlet İstatistik Enstitüsü'ne tescil ettiriyor. Yani tescilli yalan... Çünkü, AKP tarzı enflasyon hesaplamalarında dikenli tel, pinpon topu, jant, dinamit lokumu, kuşyemi gibi sabah kahvaltısında ya da öğle yemeğinde yenilmeyen şeyler pek popüler... Oysa, İstanbul Ticaret Odası'nın hesaplamalarına göre, 2003 yılında perakende fiyatlar ortalama yüzde 24.8, toptan fiyatlar yüzde 23.8 artış gösterdi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, piyasalarda estirilmeye çalışılan iyimserlik havasının çok tehlikeli olduğunu söyleyerek şu uyarılarda bulundu: "Türkiye'de üretimin artan ölçüde ithal girdi kullanımına kayması dış ticaret dengesini olumsuz etkilediği gibi dahili üretimde dış bağımlılığı yükseltmekte, iş ve istihdam imkanlarını daraltmaktadır. Sonuçta dahili fiyatların kur değişikliğine karşı hassasiyeti artmaktadır. Bu nedenle istikrarlı olmayan bir kur politikasıyla fiyat istikrarının korunup sürdürülmesi zorlaşacaktır. TL'nin dış değerinin yükselmesi ithal mallarını ucuzlatarak doğrudan enflasyonu düşürücü etki yaptığı gibi, ithal malların artan fiyat rekabetiyle Türk mallarına zam yapılmasını zorlaştırarak iç piyasadaki fiyatlar üzerinde baskı kurmaktadır. Ancak bu etkinin olumsuz yanları da vardır. Mesela, perakende fiyatları yansıtan ücretliler geçinme endeksine bakıldığında; et, balık, kümes hayvanları grubunda yıllık enflasyon seviyesinin yüzde 50'ler civarında olduğu görülür. Hayvancılıkta ithalatla kapatılamayan ciddi bir üretim yetersizliği olduğu anlaşılıyor." Enflasyon konusunda dünyaca ünlü The Economist dergisinin bir yan kuruluşu olan Economist Intelligent Unit ise, Türkiye'deki 2003 yılı enflasyonun yüzde 39 olduğunu söylemektedir. Ankara Ticaret Odası ise, Temmuz 2002-Temmuz 2003 dönemindeki fiyat artışlarını içeren "Halkın İflasyonu 2003" başlıklı raporunda Hükümetin Maskesini erkenden düşürmüş ve o günlerdeki gerçek enflasyonun yüzde 29 değil, yüzde 40-50 seviyelerinde olduğunu açıklamıştı. O günkü rapora göre, gecikme faizi yüzde 84 devam ediyor, koyun eti yüzde 61, tavuk yüzde 40, ekmek yüzde 37, su yüzde 33, yumurta yüzde 68, domates yüzde 165, kabak yüzde 118, salatalık yüzde 97, patlıcan yüzde 225, tekel ürünleri yüzde 57, ameliyat fiyatları yüzde 129, cenaze masrafları bile yüzde 30 zamlanmıştı. AKP Hükümeti enflasyon konusunda dün de gerçeği söylemiyordu, bugün de....AKP enflasyon canavarını yenemediği gibi, stagflasyon adında ikinci bir canavar daha yaratmıştır. Stagflasyon işsizliğin artması, insanların alım gücünün azalması ve fiyatların düşmeyip, piyasadaki malların zararına veya çok düşük bir kârla satılması sonucunda ortaya çıkar. AKP sayesinde şimdi artık iki canavarımız var... İkisi de birbirinden tehlikeli. AKP paranın sıcağını sever Ekonomide yalancı bahar havası esiyor. Bunun sebebi de, hiç kuşkusuz olmasın ki ülkemize giren sıcak paradır. Bundan dolayıdır ki gelişmeler, 2000 yılında yaşananlarla korkunç benzerlikler gösteriyor. Enflasyonda düşüş gibi algılanan dalgalanmalar, faizlerde düşüşler, yatay seyreden kur, Merkez Bankası'nın artan rezervleri, büyüyen cari açık, canlanan ithalat ve lüks tüketim, artan iç ve dış borçlar... Mesela, 2003 Ocak-Eylül dönemindeki lüks ithal otomobillerin toplam satışlara oranı yüzde 66'ya ulaşması hayra alamet değil... Bir başka örnek de, Ankara Ticaret Odası tarafından hazırlanan "Sıcak Para 2001-2003 " raporu... Bu rapor Türkiye'nin 2001-2003 yıllarında, "sıcak paranın cenneti" olduğunu ortaya koydu. ATO' nun açıklamasında, sıcak paranın cenneti olma yolunda hız kesmeyen Türkiye'nin, bu alanda her geçen sürede yeni rekorlara imza attığı belirtildi. Raporda, bir spekülatörün, yıllık yüzde 1 faizle Japonya'da 134, yıllık yüzde 1.2 faizle Avrupa Birliği ülkelerinde 112, yıllık yüzde 1.5 faizle ABD'de 89 yılda kazanacağı faizi, Türkiye'de sadece 24 ayda kazanmasının mümkün olduğuna dikkat çekildi. Raporda, 1 milyon dolarlık rantın ay, gün, saat ve dakika başına düşen getirilerine yer verilirken, 2001 yılında Türkiye'ye giren 1 milyon doları, 2003 yılında 3 milyon 812 bin dolara çıkarmanın mümkün olduğuna işaret edildi. Türkiye'de 1 milyon dolarla 24 ayda dolar cinsinden yüzde 262 para kazanabilen bir spekülatörün, ayda net 117 bin 167 dolar, günde 3 bin 905 dolar ve saatte 163 dolar kazandığı ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi: "Hesaplamaya göre, yabancı bir yatırımcı, 2001 yılının 22 Eylül tarihinde elinde bulunan 1 milyon doları, dönemin dolar kuru olan 1 milyon 526 bin liradan bozdurup, eline geçen 1 trilyon 526 milyar lirayı, ortalama yüzde 69 faizle bankalarda değerlendirmeye başladığında, 24 ay sonra bu parayı 5 trilyon 193 milyar liraya çıkarabiliyor. Bu para, doların 1 milyon 362 bin lira olduğu Eylül 2003 tarihinde dolara çevrildiğinde, yatırımcının eline 3 milyon 812 bin dolar geçiyor." Söz konusu raporda, iğneden ipliğe, etten süte her türlü ihtiyaç maddesinin vergilendirildiği Türkiye'de spekülatörlerin, dünyanın hiçbir ülkesinde onlarca yılda kazanamayacakları parayı Türkiye'de kazanmalarına rağmen bir kuruş vergi vermedikleri belirtiliyor. Bu süreç, AKP hükümeti zamanında da rantiyecilere çok tatlı kazançlar sağlıyor. Otomobillere yüzde 26, akaryakıt, giyim-kuşam, ilaca yüzde 18, kümes hayvanları, peynir, zeytin, çay, şeker, taze sebze ve meyve, yemeklik yağ, eğitim ve öğretim hizmetlerine yüzde 8, ekmek, mercimek, nohut, et gibi gıda maddelerine yüzde 1 oranında KDV uygulandığı hatırlatılan raporda, bu durumun vergi adaleti ile bağdaşmadığı görüşü savunuluyor. Kısacası, AKP hükümeti 655 milyar liraya kadar olan faiz-rant gelirlerinden vergi almazken, halkın yediği ekmekten içtiği sudan vergi alıyor. 2004 yılında damga ve harç vergilerine yüzde 28,5'lik bir zam bindiren, otomobil sahiplerine yeni vergiler yağdıran AKP, faiz-rant gelirlerine tek kuruş vergi koymadı. AKP'nin özelleştirme politikası: Yağmacılık Önceleri, kamu malları zarar ediyor bahanesiyle, iktidardaki siyasilerin yandaş iş adamlarına peşkeş çekilirdi. Ama, şimdiyse kâr ettiği apaçık belli olan Türkiye Şeker Fabrikaları (Türkşeker) AKP hükümeti tarafından IMF ve insan sağlığını ciddi bir biçimde tehdit eden genetiği değiştirilmiş ürünler satan Amerikan şirketi Cargill'in istekleri doğrultusunda özelleştiriliyor. Türkşeker'in 2002 yılını 275 trilyon kârla kapattığı biliniyor ve 2003 yılı kârı ise 182 trilyon olarak bekleniyordu. Özelleştirildiği zaman, en az 20 bin kişinin işsiz kalacağı tahmin ediliyor. Önceleri modernizasyonu düşünülen Seydişehir Alüminyum Tesisleri, nedense sonraları Tayyip Erdoğan'ın emriyle özelleştirme kapsamına alınmış. İşin ilginç yanı, özelleştirilen sadece tesis değil, aynı zamanda Seydişehir'in 400 milyon tonluk alüminyum maden rezervi, yani Türkiye'nin yer altı zenginliği... Daha da ilginci, bu tesisi satın alacak şirketlerin olan (SUAL ve EURASIA) Yahudi kökenli olması. Bu tesislerinde zarar etmediği biliniyor... İlginçtir ki, TÜPRAŞ'ı da bir Rus-Türk oraklığına özelleştirme adı altında gerçek fiyatının çok altında sattı, daha doğrusu hediye etti. Bunun karşılığında acaba ne kadar komisyon cebe indirildi? AKP'nin başarı olarak sunduğu 'faiz dışı fazla' meselesi Mesela, bir devletin yılda 100 milyar geliri, 80 milyar dolar da gideri olsun. Aynı zamanda bu devletin, IMF'ye yılda 70 milyar dolarlık faiz borcu olsun. Bu devlet önce IMF'ye 70 milyar doları öder ve geriye 30 milyar geliri ve 80 milyar dolar gideri kalır. Bu 30 milyar dolara faiz dışı fazla denir. Yani, faiz ödendikten sonra geriye kalan gelirimizdir bu. Ama, öbür tarafta hala 80 milyar dolar giderimiz var... ve bu giderin ancak 30 milyar dolarını ödeyebildiğimize göre geriye 50 milyar dolarlık bir bütçe açığımız kalır. Hükümet ise, bu açığı kapatmak için faiz dışı fazlayı artırmaya çalışır. Bunun için yaptığı ilk şey de sağlık, eğitim, kamu hizmetleri gibi halkı ilgilendiren tüm alanlarda bir kısıtlamaya gider. Yani, daha önce devlet, bir öğrenciye veya devlet hastanesine giden bir vatandaşına yılda 50 milyonluk bir yatırım veya bir katkı yapıyorsa, bundan sonra bunu 30 veya 25 milyona düşürecek demektir. Ayrıca, bu durum yeni vergilerin sırtımıza binmesi veya mevcut vergilerin artırılması, kamu kesiminde memur sayısının azaltılması, memur alımlarının durdurulması, emekli aylıklarına yapılacak zamların düşük tutulması ve vergi iadelerinin kaldırılmaya çalışılması anlamına gelir. Nitekim, AKP'nin faiz dışı fazla hedefini aştık diye övünüşü IMF'yi sevindirirken, halkı üzmekte ve yoksullaştırmaktadır. AKP, böylece IMF'ye diyet borcunu ödemektedir. Çünkü, Türkiye'nin 2004-2005 yıllarına ait borç ödemelerinin 4.5 ve 2.3 milyar dolarlık kısımlarını erteleyerek, AKP'ye hem bir kıyak geçti, hem 'de facto morataryum' ilan ederek göz dağı vermiş, başka bir deyişle, "siz battınız ama, AKP hükümetine küçük bir kolaylık tanıyacağım" demişti. AKP'de bu kolaylığa karşılık, faiz dışı fazla hedefini hep yüksek tutmaya çalışıyor... Ekonomi büyüyor mu, şişiyor mu? Bağımsız Sosyal Bilimciler İktisat Grubu üyesi ve Prof. Dr. Erinç Yeldan, 17 Temmuz 2003 tarihli Evrensel gazetesindeki "Büyümenin Kaynağı Nedir" başlıklı makalesinde "ekonomideki büyüme eğiliminin, başarılı bir kriz idaresi sayesinde piyasa aktörlerince olumlu beklentilerin oluşmasından ziyade, doğrudan doğruya ücret maliyetlerinin düş(ürül)mesinden ve döviz kurundaki aşırı değerlenmenin yol açtığı ithalat artışından kaynaklandığını" söylemektedir. Yeldan, "Bu arada reel ücret ve dışalım maliyetlerinin gerilemesi üretimi uyarmış; ancak üretimdeki artışlar öncelikle stok birikimleriyle değerlendirilebilmiştir" şeklinde önemli bir tespiti de yaklaşık 6 ay önce gündeme getirmişti. Sıcak parayla beslenen bir ekonomi zaten büyümekten çok, şişer ve gün gelince de patlar. AKP'nin ekonomi balonu da seçimlerden sonra patlayacak gibi gözüküyor. Çünkü, ekonomide kalıcı olarak düzelen bir şey yok. Ekonomist Selim Somçağ ise, "kurların sabitlendiği seviyeyi, dış ticaret ve cari işlemler açısından bir denge seviyesi olmaktan çok uzak" buluyor: "Cari işlemler açığının kritik eşik düzeyine doğru gittiğini, 2004'ün ilk yarısında 12 aylık cari açığın 14 milyar dolara ulaşabileceğini, bunun da sürdürülmesi mümkün olmayan bir durum olacağını ve AKP'nin ülkeyi devalüasyon duvarına toslatacağını" haykırıyor. Zaten dikkat edilirse AKP'nin finansal kapitalist iktisat ideolojisine hizmet ettiği görülür. Bu tip bir iktisat ideolojisinde faiz-borsa-döviz üçgenindeki yükseliş ve düşüşler önemsenir. Oysa, gerçekte önemli olan, yatırım, üretim, işsizlik, insanların alım gücü ve yaşam standardıdır. Burada iyileşme varsa o ekonomi iyiye gidiyordur, aksi taktirde felaket geliyordur. AKP, ülkeyi bu felakete sürüklüyor.

Kerim AYDIN / kerimaydin722003@yahoo.com
ANADOLU GENÇLİK DERGİSİ SAYI 49


alt1
alt1
Seçenekler
Arkadaşına Gönder Yazıcı Dostu Yorum Gönder
Henüz Yorum Eklenmemiş

Kategori: Sizden Gelenler

News ©
alt1
alt1 alt1
alt1
Üye Adı

Şifre

Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız.

alt1 alt1
alt1
· Tüm Kategoriler
· Astronomi
· Avrupa Haber
· Basın-Yazarlar
· Bilgisayar-İnternet
· Bilim ve Teknoloji
· Derin Haber
· Din
· Dünyadan
· Edebiyat
· Gündem
· Kültür Sanat
· Lider
· Politika
· Sizden Gelenler
· Spor
· Tarih Dünyası
· Türk Dünyası
· Ülkücü Hareket
· Yaşam ve Sağlık
· İlhan Esen Yazıları
· İlhan Esen Şiirleri

alt1 alt1
alt1
SELAHATTİN TEKİZOĞLU

İSİMSİZ KAHRAMANLAR
Siz uyuyorsunuz beyler siz gerçekten de gaflet içindesiniz. Yeri geldiğinde koca koca laflar edenler. Biliyor musunuz, bir çoğunuz, burnunuz ucunu bile görmekten aciz insanlarsınız!! Görüyorsunuz, ülkede neler oluyor ne çirkin işler sergileniyor. Ülkücüler, biz bunları, bu çirkin işleri yapan insanları bilmek ve tanımak durumunda değil miyiz?!.. Nerden bileceğiz. Galiba bunlar bizim ilgi alanımıza pek girmiyor Çünkü bizim işimiz bizim yarışımız başka sahalarda.. Köşe kapmak vitrine çıkmak Genel Başkanla uğraşmak Birbirimizin kuyusunu kazmak.... Ülkücünün ne işi olur, onunla-bununla ocuyla-bucuyla Cenab-ı ALLAH'ın gösterdiği yolda, adam gibi yürümek yetmiyor mu?!.... devamı



alt1 alt1
alt1

BARBAROS BULVARI
İBA BLOKLARI 14/1 KAT:3 DAİRE:8 Balmumcu/Beşiktaş İstanbul Tel:0212 288 65 42 Fax:0212 288 65 27 >
ÇAKIRDİKEN
İlhan Esen


İstme Adresi:
Bilgeoğuz Yayınları
BARBAROS BULVARI İBA BLOKLARI 14/1 KAT:3 DAİRE:8 Balmumcu / Beşiktaş/İstanbul Tel:0212 288 65 42 Fax:0212 288 65 27

alt1 alt1
alt1


alt1 alt1
alt1


Diline Sahip Çık!Türkçe Kelime Kullan!


Okey
(Tamam)


Provokasyon
(Kışkırtmak)


Check Etmek
(Kontrol Etmek)


Deklare Etmek
(Bildirmek)


Trend
(Eğilim)


Objektif
(Tarafsız)


Persfektif
(Bakış Açısı)


Timing
(Zamanlama)


Laptop
(Diz Üstü)


Global
(Küresel)


Legal
(Yasal)


Partner
(Eş)


Entegre
(Bütünleşme)


Antipatik
(Sevimsiz)


Döküman
(Belge)


Dizayn
(Tasarım)


Analiz
(Çözümleme)


Pesimist
(Karamsar)


Departman
(Bölüm)


Monoton
(Tekdüze)


Mantalite
(Anlayış)


Prezentasyon
(Sunum)


Anektod
(Hikayecik)


Konsensus
(Uzlaşma)


Kriter
(Ölçüt)


İmitasyon
(Taklit)


Legal
(Yasal)


Full
(Tam)


Asparagas
(Şişrme Haber)


Bariyer
(Engel)


Demagoji
(Laf Ebeliği)


Damping
(Düşürüm)


Diaspora
(Kopuntu)


Enformasyon
(Bilgilendirme)


Enstantane
(Anlık Görünüş)


Fikstür
(Karşılaşma Takvimi)


Garnetür
(Yanlık)


Karambol
(Karmaşa)


Montaj
(Kurgu)


Metropol
(Anakent)


Motivasyon
(İsteklendirme)


Marj
(Pay)


Potbori
(Karmaca)


Trübülans
(Hava Burgacı)

C* Yabancı Kelimelerin Dilimize Girmesine İzin Verme


alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1