Aydın olmak, karanlığın içini görmek, göremeyenlere anlatmaktır..Kısacası gerçek aydın vitrin gibi kendini değil, etrafını aydınlatandır..Maalesef ülkemizde her konuda olduğu gibi bu konuda da bir kavram kargaşası yaşanıyor..Hemen hepsi ”sahibinin sesi” haline gelmiş olan medya organlarımızdaki sözde aydınlar, aydınlığın gereğinin tam tersine hareket ederek, ortadaki yalın gerçeklerin üzerini kapatmaya, karartmaya çalışıyorlar…Mütareke yıllarındaki hemcinslerinin kuyruk sallama yarışını, modern teknikle daha çağdaş hale getirmişler….


Dün gece bir televizyon kanallarını dolaşırken, kanalların birinde Toktamış Ateş’i gördüm..Birebir bir sohbette Türkiyeyi tartışıyorlardı…

Çok büyük bir rehavet içerisinde, tıka basa doldurduğu koltuğunda şöyle bir gerneşti, bir ömre bedel gözlerini süzerek ,”memleket elden gidiyor” diyen ”paranoyaklardan” şikayet etti. Programın sunucusu da aynı kafadan olunca seyredenlere şöyle bir mesaj çıktı iki ”aydın”ın ağzından…



”Rahat olun, bizim gibi rehavet içinde gayri safi milli tonajımıza bedeniniz ölçüsünde katkıda bulunmaya çalışın.Türkiye bölünmez,hiçbirşey olmaz.Uslu uslu oturun yerinizde, tepki göstermeyin, memlekete sahip çıkmaya falan kalkışmayın…Çağdaş u***lara doğru doğru gidiyoruz.”

Onların söylemediklerini de tavırlarına ve kafa yapılarına bakarak, onların adına ben tamamladım:



”Hem bölünse ne olur, tepemizde başka bayrak dalgalansa çok mu önemli..Biz yine bu rehavetimizde,bu koltuklarımızda yine size akıl vermeye devam ederiz ”



Aydın olmak, karanlığın içini görmek, göremeyenlere anlatmaktır..Kısacası gerçek aydın vitrin gibi kendini değil, etrafını aydınlatandır..Maalesef ülkemizde her konuda olduğu gibi bu konuda da bir kavram kargaşası yaşanıyor..Hemen hepsi ”sahibinin sesi” haline gelmiş olan medya organlarımızdaki sözde aydınlar, aydınlığın gereğinin tam tersine hareket ederek, ortadaki yalın gerçeklerin üzerini kapatmaya, karartmaya çalışıyorlar…Mütareke yıllarındaki hemcinslerinin kuyruk sallama yarışını, modern teknikle daha çağdaş hale getirmişler….



Tarihimizin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok yönlü ve büyük bir saldırı karşısındayız..Bizi yönetenler koloni valisi gibi davranıyorlar..Etnik milliyetçiliğe adeta destek veren yöneticiler, ”Türküm, bu vatan da Türkündür” diyenlere adeta köpürerek saldırıyor..Televizyon kanalları iktidara yağ çekme yarışında, protestoları, şikâyetleri, muhalefeti yok sayarak iktidarın istediklerini yayınlıyor.Diziler, cıvık eğlence programları aile yapımızı ve gençliği yozlaştırmak, kişiliksizleştirmek için birbirleriyle yarıştalar….PKK ve DEHAP’ın en küçük faaliyetlerini ana haber bültenlerinde geniş geniş vererek, onlarla mücadele edenleri yıpratarak Türk milletini bir ümitsizliğe, güvensizliğe sürükleme, ileride Türkiyede oynanacak oyunlara karşı milletin muhtemel tepkisini kırmaya çalışıyorlar…



Hitlerin güçlü günlerinde birçok kemik yalayıcısı Alman aydını, hararetle ari ırkın üstünlüğünü ”bilimsel” tezlerle ispat etmeye çalışmışlar ve mükafatlandırılmışlardı…Savaş sonrasında ise bu alçakların tümünün özrü aynıydı-”baskı altındaydık”..



Zamanı ve günü gelince bizdeki ”ışığı kendine aydınlar” ın özürlerinin ne olacağını çok merak ediyorum…



Bin yıldır insanlara karşı ayrım gözetmeden, kardeşçe davranmış olan Türk milletinin, sabır sınırları parçalandığı zaman, bu ülkenin etnik bir unsuru mu yoksa yegâne sahibi mi olduğunu tüm dünya görecektir…En yakından görecek olanlar ise bugünkü mayın eşekleridir.



Sayın Toktamış Ateş..



İnanın bu vatanda tahmin edemiyeceğiniz kadar ”paranoyak” var..kat kat fazlası ise olmak üzere…

Sizin gibi okkalı bir aydının, ”tımarhanede” yaşamasının biraz zor olacağını düşündümde, sevabıma yazayım dedim…

Allah sizin tarif ettiğiniz ölçülerde hepimizi ”paranoyak” eylesin..



Hürmetlerimle (sadece paranoyaklara)



İlhan Esen