Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Yigitbasi Isa Yusuf Alptekin
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Haz 29, 2005 2:28 am    ileti konusu: Yigitbasi Isa Yusuf Alptekin Alıntıyla Cevap Gönder

İSA YUSUF ALPTEKİN 'İN HAYATI

"Gönül arzu eder ki, Türkistan meselesinin halledilmesi

davasında öncülük şerefi, Türkiye'nin hakkı olsun...."

İsa Yusuf Alptekin 190 1 yılında Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya gelir. Babası Yusuf Bey aynı kazaya bağlı SAYLIK köyünde çiftçilikle uğraşan Kasım Hacı Muhammed Ali isimli bir zatın oğludur .

Annesi Ayşe Hanım da yine Yenihisar'a bağ1ı ''YENİÖSTEN'' köyünde çiftçilikle uğraşan Hasan isimli bir zatın kızıdır. İsa Yusuf Bey hatıralarında (1) annesinin okuma yazma bilmediğini belirtir .Ama doğum tarihini doğru tespit ederken de annesinin verdiği bilgilerden faydalanır . Babası önce köy mektebine vermiş daha sonra Çinli kaymakamın zoruyla Yenihisar'da Çince öğretim yapan bir okula gönderilmiş.Bu okulu bitirdikten bir müddet sonra onu Paraç'a bey olarak tayin etmişler .İsa Yusuf Alptekin babasının tayin beratını bulur ve üzerindeki tarihin 1901 olduğunu görür.Böylece daha evvel bazı eserlerinde 1908 olarak gösterilen doğum tarihi 1 90 1 olarak kesinleşir.



Yukarıda İsa Yusuf Beyin anne ve baba tarafından çiftçilikle uğraşan ailelere bağlandığını söylemiştik. Bu mücadele adamının 12 Mayıs 1 99 1 günü kendisini ziyaretimizde söylediği ''90yaşındayım gözlerim görmüyor, ama mücadele azmimden ve vatana bağlılığımdan

hiçbir şey kaybetmedim.'' mealindeki sözlerini bu açıdan değerlendirmekte de fayda vardır. Kanaatimizce, onu toprağa ve mücadeleye böylesine bağlayan, geleneklerle birlikte, çiftçilikle uğraşan ailelerin çocuğu oluşudur.



Çiftçinin hayatım bağladığı var1ıkları. toprağı ve hayvanlarıdır.Fakat bunları işlerken, yetiştirirken, pek çok tabii zorluklara da karşı koymak zorundadır .İşte bu iki unsur gelenekle, milli kültürle ve düşünceyle birleştiği zaman; sade vatandaş seviyesindeki toprağa bag1ılık ve mücadele ruhu birden, vatan sevgisine, milliyetçiliğe ve vatanı istilalardan temizlemek yolunda girişilen cihat ruhuna dönüşür .



Bizim İsa Yusuf Bey'in hayatını incelerken, çocukluğundan bu yaşına kadar devam ede gelen ana çizgilerden birinci olarak tespit ettiğimiz budur.İsa Yusuf Bey'in ailesi hayli kalabalık olarak görülüyor .Ailenin tam 12 çocukları olmuş. Ancak bunlardan 9'u doğumdan hemen sonra veya daha çocuk iken vefat etmişler .Ailenin hayatta üç oğlu kalmış: 1937 yı1ında Rus işgal kuvvet1eri tarafından feci şekilde öldürülen Hüseyin ve Kansu eyaletinin merkezi Lencu ' da bir ameliyat esnasında vefat eden Abdullah ağabeyleri ve bir de İsa Yusuf Alptekin.

İsa Yusuf Bey bu üç kardeşin en küçüğüdür.



Babası onu din alimi olarak yetiştirmek ister. Yakup Ahun Mollanın hocalık yaptığı mektebe kaydettirir .İsa Yusuf burada Kur'an-ı Kerim okuduğu sıralarda Çin kaymakamı nüfuz sahibi Müslümanların çocuklarını Çin mektebine yazdırmalarını ister.Yusuf Bey de oğlunu Çin okuluna yazdırır.İsa Yusuf bir taraftan da Semar Ahun Helfetim adlı din aliminden dini dersler alır. Çin okulunda da İsa Yusuf’un gelişiyle birlikte günde iki saat Türkçe dersi okutulmaya başlar. İsa Yusuf Bey'in tahsil hayatı Çin okulu ve okuduğu birkaç medresede aldığı eğitimle sınırlı ka1ır .

Onu asıl daha sonra görevli olarak bulunduğu Batı Türkistan'daki tecrübeleri yetiştirecek ve Doğu Türkistanlı mücadele adamını karar1ı bir lider haline getirecektir .



İsa Yusuf Bey'in yetiştiği diğer bir ocak da, bu gün Çankın yöresinde yaygın olarak görülen

YAREN MECLİSLERİ’NİN Doğu Türkistan'daki şekli olan MEŞREB MECLİSİ’DİR. Meşreb, belirli bir hiyerarşinin uygulandığı, çeşit1i meslek gruplarına mensup kişilerin haftada birkaç defa toplanarak oluşturdukları ahlaki ve terbiyevi bir ocaktır.

İsa Yusuf Bey bu mecliste YİĞİTBAŞLILIK derecesine kadar yükselir .Meşrebe dahil kişilerin ne şekilde yetiştiklerini göstermek bakımından bu mecliste uygulanan kurallara da bir göz atmak lazımdır.



1- Anne ve babaya saygı, sevgi, itaat ve sadakatte kusur etmemek,

2- Dini vecibeleri yerine getirmek,

3- İçki, esrar gibi zararlı maddeleri kullanmamak,

4- Haramdan, yalan ve riyadan kaçınmak,

5- Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat göstermek, muhtaçlara hizmet ve yardımda

bulunmak,

6- Meşreb den gayri gecelerde eve erken dönmek.

İsa Yusuf Bey Çin mektebinde okuduğu yıllarda çalışma hayatına da adım atar. Onun ilk işi, senede birkaç ay toprak vergisi toplamada vergi memurlarına yardımcı olmaktır.



Çin lisanı ile eğitim veren okula Türkçe muallimi olarak görevlendirilme; 1923 yılında Yenihisar'a kaymakam olarak gelen "Çin De Li" ye Türkçe öğretme işi, bu iş sırasında

kaymakamın güvenini kazanıp, yabancılar arasındaki anlaşmazlıklara bakan bir makam

olan harici irtibat memurluğu ve memuriyetten istifa, İsa Yusuf Bey'in ilk memuriyet yıllarının özeti sayılabilir. İsa Yusuf Bey, 1926 yılında ilk defa Doğu Türkistan sınırları dışına çıkar .

''Çin De Li'' Yenihisar'daki kaymakamlığından sonra Endican şehrine konsolos olarak atanır. Yanında İsa Bey'i de götürür. 1926 yı1ının Nisan ayında başlayan yolculuk, Endican'da

noktalanır .



Üç yıl Endican, üç yıl da Taşkent'te olmak üzere İsa Yusuf Bey Batı Türkistan'da 6 yıl kalır. Bu süre içinde Batı Türkistan’ın diğer şehirlerine, Çin'e ve Doğu Türkistan 'ın bazı mühimşehirlerine seyahatler yapar .Orada Rusların, komünizmi ve Çin'den daha değişik bir dünyayı tanımak imkanını bulur .Batı Türkistan'daki milliyetçilerle görüşür, tanışır ve işbirliğiyollarını araştırır.Orada bulanan Doğu Türkistanlılara yardım eder. Komünizm tehlikesinekarşı uyarır.



1923 yılında evlendiği dayısının kızı Fatma Hanımla, babası Yusuf Bey'le annesi Ayşe Hanım'ın ölümlerinden sonra 1929 da tekrar beraber olurlar. Endican'a giderler.

Batı Türkistan'da görevli olduğu yıllarda İsa Yusuf Bey’i etkileyen en mühim hadiselerden biri de Özbek Türklerinin milli şairi Çolpan ile Taşkent'te görüşmüş olmasıdır .Onunla yarı gizli denilebilecek bu görüşmede Çolpan'ın söylediği şu sözler İsa Bey'i derinden etkiler:



''İsa Bey, gerek biz, gerek siz için yapılacak şey, adam yetiştirmek;her şeyden anlayacak adam yetiştirmek; ne çektiysek adamsızlıktan

çektik. Türkiye'ye, Almanya’ya çok miktarda talebe göndermek lazım''



İsa Yusuf Bey, yanında bulunduğu konsolos Çin De Li görevden alınınca 13 Mayıs 1932'deBatı Türkistan'dan ayrılır. 2 Haziran 1932 tarihinde de Pekin'e gelir . Nankin ve Tenzin şehirlerinde bulunan Çinli Müslümanlar ve Doğu Türkistanlılarla görüşmeler yapar .



1933'te ''Doğu Türkistanlı Vatandaşlar Cemiyeti'ni kurar ve ''Çin Türkistan'ının Avazı'' isimli mecmuayı çıkarır .

12 Kasım 1933'te Kaşgar merkez olmak üzere Doğu Türkistan'da istiklal ilan edilir. Hacı Hoca Niyaz Cumhurbaşkanı seçilir. Fakat 3 Ekim 1934'te Ma Cun Yın isimli Çin komutanı Mehmet Emin Buğra Bey'in ordusunu yener ve bu hükümet düşürülür .



Bu sıralarda İsa Yusuf Bey Nankin şehrindeki milliyetçi faaliyetlerine devam etmektedir. 18 Eylül 1936 günü Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilir. 1938'de ''Cemiyet-i Akvam-ı Mazaharat Türk Kurumu , adlı cemiyettarafından Japon-Çin anlaşmazlığı konusunda Çin'e taraftar toplamak için görevlendirilmesi neticesinde yanında Çin!i bir tercümanla İslam ülkelerini ve Türkiye'yi ziyaret eder . İlk durağı Hindistan olur. Burada Muhammed Ali Cinnah ile görüşür. 29 Kasım'da

görüştüğü kişi ise Gandi’dir .



29 Ocak 1939'da Suudi Arabistan'da Ma!iye Bakanı Abdullah Süleyman ve KralAbdülaziz Bin Suud'u ziyaret eder. Oradan Mısır'a geçer. Vapur yolculuğu sırasındaTürkiye nin'nin Cidde konsolosu Talat Acar Bey ile uzun uzun sohbet etmek imkanını bulur .



Ona ''Doğu Türkistan davasını, Çinlilerin zulmünü Türk yetkililerine anlatmak istediğini'' söyler.



1 Mart 1939'da Kahire'dedir. Mısır Parlamento reisi Behaddin Bereket Paşa, Veliahd Prens Muhammed Ali Paşa ve Üniversite hocaları ile yazarlar , din adamları İsa Yusuf Bey'in görüştüğü ve Türkistan davasını anlattığı şahıslardan bazılarıdır .



İsa Bey 6 Mayıs 1939 günü İstanbul'a gelir .Önce Doğu Türkistan’lı hemşehrileriyle görüşür .

Memduh Şevket Esendal ile fikir alışverişinde bulunur . 16 Mayıs 1939 da Ankara'ya gider. Dış İşleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Hamit Zübeyir Bey ve Alman Profesör Eberhard ile görüşmeleri olur .



Başbakan Dr .Refik Saydam, Prof. Dr .Fuat Köprülü, Uluğ İğdemir, Besim Atalay, Hasan Ali Yücel, Prof. Dr. Abdulkadir İnan, Abdülhalik Renda, Osman Turan, Emin Bilgiç ve nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile görüşür .

Fakat bu görüşmelerden dişe dokunur bir netice alamaz. Türkiye fakir bir ülkedir, kendi yağıyla kavrulmak mecburiyetindedir. Hariciyeciler çekingen davranmaktadırlar .



Mesela Doğu Türkistan ismini telaffuz etmekten çekinmektedirler .İsa Bey, her görüştüğü kişiye bıkmadan, usanmadan Doğu Türkistan davasını anlatır. Velev ki müspet bir cevap alamasın. Hiç 0lmazsa onu dinliyorlar ya, Bu ona yetmektedir.Nihayet 8 Eylül 1939'da Beyrut'a gelir. Lübnan ve Irak’ta ziyaretler yapar . 17 Ekim'de İran'ı, 20 Kasım'da Afganistan'ı ziyaret ederler. Afgan Kralı Muhammed Zahir Şah onu kabul eder.İsa Bey, Afganistan’da Doğu Türkistanlı mücahit Mehmet Emin Buğrayı da ziyaret eder. Tekrar Hindistan'a gelir ve 1940 yılının Mart ayında Çin'e dönüş. İsa Bey'in iki yıl süren ziyaretlerinin sonudur .0 artık mücadelelerine Çin'de devam edecektir.

6 Nisan 1943'te Mehmet Emin Buğra Bey, ailesiyle birlikte Çin'e döner. Bu arada İsa

Bey'in Çin anayasasında Doğu Türkistan lehine bazı değişikliklerin yapılmasını istemesi, Çinlilerin öfkesine sebep olur.



İkinci Dünya Harbinin son yılında Çan Kay Şek. İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Beylerle

görüşmeyi kabul eder, ama bu görüşmeden de bir netice çıkmaz.

Çinlilerin baskıları sonucu 21 Eylül 1944 yılında Ali Han Töre isimli dini liderin öncülüğünde İli'de bir ayaklanma olur .7 Kasım 1944'te'' Şarki Türkistan Cumhuriyet’i''kurulur. Beyaz zemin üzerinde fetih suresinin birinci ayetini taşıyan bir bayrak ve yeşil zemin üzerinde ay yıldızlı bir başka bayrak bu cumhuriyetin İstiklal alametleri olur.



Ruslar bu hükümetin aleyhinde çalışmaya başlarlar .Çan Kay Şek ayaklanmayı bastırmak için uzlaşma yolları arar . İli’den gelen bir heyete görüşmeleri için Mesut Bey, Mehmet Emin Buğra Bey ve İsa Bey'in Urümçi'ye gitmelerine izin verir .Bu görüşmelerden beklendiği ölçüde faydalı neticeler çıkmaz.

General Can Ci Cu başkanlığında Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin 'in de bulunduğu bir Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti kurulur.

İli ayaklanmasından sonra gerek müzakereler, gerekse eyalet hükümetinin kuruluşu sırasında Türkler arasındaki parçalanmalar dikkat çekicidir .Mesela kendi ifadesine göre, İsa Bey'in hükümette yer alması İli'liler tarafından istenmemektedir .Halbuki 0, Yenihisar






Batı Türkistan ve Çin'de bulunduğu sıralarda politik yolla halkına pek çok hizmet ve yardımlarda bulunmuştur .

Rusların ve Çinlilerin kışkırtmaları ile derinleşen bu ayrılıklar, sadece Doğu Türkistan'ın değil, bütün Türk dünyasının esarete düşmesinin en mühim sebebidir denilebilir . Bizim 70'li yıllarda şahid olduğumuz sağ-sol kavgasının 1944'1erde Doğu Türkistanlı Türk gençleri arasında kanlı-bıçaklı bir şekilde devam ettiğini okumak hakikaten üzücü, ama ibret vericidir .





İsa Bey 1946'da ''Üç Prensip Gençler Teşkilatı’nın Doğu Türkistan şubesini açar .''Altay Neşriyat Evi''ni kurar .''Erk'' gazetesini çıkarmaya başlar .Haftada bir toplantılar tertip eder .

29 Mayıs 1947'de Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti'nin Başkanlığı Türkler'e verilir .Mesut Sabri Eyalet hükümeti Başkanı, İsa Yusuf da bu hükümetin Genel Sekreteri olur.






1948'de Altayların ünlü mücadele adamı Osman Batur, Urümçi’ye gelerek İsa Yusuf Bey'i ve Doğu Türkistan hükümetini ziyaret eder. Osman Batur'un nasıl karşılanacağının kararlaştırılması sırasında da, İsa Yusuf Bey'in dediği gibi ''milli şuura kavuşamamış olmaktan'' pek çok ayrılık sesleri yükselir. Bir müddet sonra 17 Temmuz 1948'de, Rus aleyhtarı politika takip ettikleri gerekçesiyle Mesut Bey ve İsa Yusuf Bey hükümetten azledilirler.







Daha sonra Çan Kay Şek bu iki lideri Çin'e davet eder .Fakat bu davet reddedilir . Bu arada Kızıl Çin tehlikesi de gittikçe yaklaşmaktadır .Türkler arasında General Tao'nun harb etmeden Doğu Türkistan'ı Kızıl Çin'e teslim edeceği haberleri yayılmaktadır. 1948 Kasım'ında Çin komünistleri Pekin'i işgal ederler .Nankin'e doğru ilerlerler .Çan Kay Şek istifa eder. 1949 sonbaharında İsa Yusuf ve beraberindeki heyet. Kızıl Çin kuvvetlerine karşı direnen generalleri ziyaret ederler. Onların mücadele azmini arttırmaya çalışırlar . Fakat artık bozgun başlamıştır. Kızıl Çin kuvvetleri Doğu Türkistan'a doğru ilerlemektedir .



İsa Yusuf Bey ve arkadaşları uzun müzakereler sonucu, güçlerinin Kızıl Çin kuvvetlerine karşı koymak için yeterli olmadığını düşünerek, hicret kararı alırlar .İsa Bey 20 Eylül 1949 gece yansı Urümçi’den ayrılır. 22 Eylül'de Kuçar şehrinde Mehmet Emin Buğra ile buluşur. 27 Eylül’de geldiği Kaşgar dan 1 Ekim 1949 da ayrılır.

21 ekim 1949 tarihinde ise Doğu Türkistan 'ın sınır kasabasından İsa Yusuf Bey ve yanındaki yüzlerce kişi ayrılır .Artık çileli ve uzun sürecek bir gurbet hayatı başlamaktadır.1~

Çok tehlikeli ve meşakkatli bir dağ yolcululuğundan sonra 11 Aralık 1949 günü Keşmir sınırındaki Ladak kasabasına varırlar. İsa Bey ise 20 Aralık 1949'da Ladak'a ulaşabilirler.


Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin, Komünist Çinlilerden kaçan 852 kişinin, 798'inin Ladak'a sağ salim gelebildiklerini tespit ederler .54 kişi bu uzun ve tehlikeli yolculuk sırasında vefat etmiştir . Sağ gelenlerden 49 kişinin de el ve ayak parmakları donduğundan kesilmek mecburiyetinde kalmıştır.

Daha sonra Keşmir'in başşehri Srinagar'a giderler .Artık çileli bir bekleyiş devri başlamıştır. İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Bey bir yandan da dağ yoluyla Tibet üzerinden Hindistan'a gelmek için Kazak Türklerine yardım ulaştırmaya çalışırlar . İsa Yusuf Bey, bu kafilelerin sığınma izinlerini alabilmek için pek çok temaslarda bulur .Yeni Delhi'de Hindistan Dışişleri Bakanlığı ile görüşür. 6 Eylül 1951 tarihinde Suudi Arabistan'a gider.

Melik Abdülaziz ve Emir Faysal'ı ziyaret eder .Bir netice alamaz. Oradan Mısır'a geçer.Mısır hükümetinden de olumlu sonuç çıkmayınca 6 Ocak ı 952 tarihinde Türkiye'ye hareket eder.Bu sıralarda Mehmet Emin Buğra göç ederek Türkiye'ye gelmiştir. Onunla birlikteTürkiye'deki ziyaretlerine başlar.TBMM Başkanı Refik Koraltan, Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Sıtkı Yırcalı ve Muhlis Ete gibi bakanlar,Haşim İşcan, Sait Bilgiç, Remzi Oğuz Arık, Haluk Karamağaralı gibi şahsiyetler İsa Yusuf ve Mehmet Emin Bugra 'nın görüştüğü kişiler arasındadır .

Bir yandan da basın yoluyla dava canlı tutulmaktadır . Nihayet Bakanlar Kurulu 13/3/ 1952 tarihinde 1850 Doğu Türkistanlının iskanlı göçmen olarak Türkiye'ye yerleşmelerine karar verir. 1953 yılı başından itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye'ye gelip yerleşmeye başlarlar. Göçmenlerin büyük kısmı Türkiye'ye yerleştikten sonra, İsa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte 1954 Haziranında Türkiye'ye yerleşir. 4 Aralık 1957 tarihinde de Türk vatandaşlığına kabul edilir .

1949-1954 yıllan arasındaki tahammül edilmeyecek derecede zor şartlar içinde geçen 5 yıldan sonra,Türkiye'ye yerleşen Doğu Türkistanlılar ve İsa Yusuf Alptekin bir nebze de olsa huzura kavuşurlar. 1952 tarihinde Türkiye'ye yerleşen Mehmet Emin Buğranın 1953'te başlattığı yayın faaliyeti İsa Yusuf Bey tarafından da sürdürülür .

1960 yılında Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kurulur .Mehmet Emin Buğranın 14 Haziran 1965 de vefatından sonra cemiyetin başkanlığına İsa Yusuf Alptekin getirilir. Alptekin gazete gazete dolaşarak Doğu Türkistan davasını anlatır .Kitaplar yayınlar , dergiler çıkarır. 1984 yılında yayına başlayan, “Doğu Türkistan'ın Sesi'” isimli mecmua Türkçe, Arapça, İngilizce olmak üzere üç dilde yayınını sürdürmektedir . İsa Yusuf Alptekin 1 978 yılında bir trafik kazası geçirir .Uzun süre hasta hanede kalır. Gözleri tedrici olarak acizleşir. Bunun üzerine cemiyetin faal başkanlığından ayrılır .1986 yılında Doğu Türkistan Vakfı'nı kurar.



İsa Yusuf Alptekin'in,

Muhtıralar ,

Doğu Türkistan İnsanlıktan Yardım İstiyor ,

Doğu Türkistan Davası ve

Esir Doğu Türkistan İçin isimli eserleri vardır.




Esir Doğu Türkistan için, Alptekin'in 1949 yılına kadar olan hatıralarıdır .Biz bu biyografiyi yazmak için büyük ölçüde bu eserden faydalandık. İsa Yusuf Bey'in hatıralarının ikinci kısmı yayına hazırlanmak üzeredir . 12 Mayıs 1991 Pazar günü İsa Yusuf Bey'i Ataköy'deki evinde ziyaret ettik. Gözleri görmüyordu. 90 yaşını idrak etmişti. Fakat söylediği şu cümle daima kulaklarda çınlamalı ve hayatı mücadele içinde geçmiş bir insanın içindeki aşk her Türk'e yol göstermelidir:

''90 yaşıma geldim. Gözlerimi kaybettim. Fakat içindeki mücadele azmi ve Doğu Türkistan'ın istiklaline kavuşması arzusundan hiçbir şey kaybetmedim. "

İsa Yusuf Bey'in hayatı hakkında kısa bir değerlendirme yapıldığında şu noktalan tespit etmek mümkündür.



İsa Yusuf Bey , diğer Türkistanlı liderlerden farklı olarak diplomat yönü ağır basan bir şahsiyettir. Meselelerin şiddetten ziyade aklı selim ve uzun vadeli çalışmalarla halledileceğine inanır .Batı Türkistan'da vazife yaptığı yıllar onun ufkunu genişletmiş ve dünyayı ,daha iyi tanımasına fırsat vermiştir .Bu görevleri sırasında Türk ve İslam dünyasını da yakından tanımak imkanını bulmuştur .

1938-39 yıllarında Hindistan, S. Arabistan, Mısır, Türkiye,İran, Irak, Lübnan, Afganistan gibi ülkelere yaptığı seyahatler Türk ve İslam dünyasının gücü hakkında da çok mühim fikirler edinmesini sağlamıştır.

0, bu seyahatler sırasında pek çok devlet adamı ile görüşerek devlet tecrübesini de arttırmıştır. Böylece İsa Yusuf Bey , ender kıymette bir devlet ve siyaset adamı olarak da temayüz etmiştir .





Onun her gittiği yerde Türk ve Müslüman talebelerle ilgilenmesi, onları daha iyi şartlar içinde okutmak istemesi, cemiyetler kurup,gazete ve dergi yayınında bulunması eğitim ve kültüre verdiği önemi gösterir.

''İyi adam, iyi iş'' prensibi, Batı Türkistan'da iken tanıştığı Özbek Türklerinin milli şairi Çolpan'ın ''İsa Bey , bize adam lazım, her konuda yetişmiş adam lazım, sözlerinin fiiliyata geçirilme isteğini ifade eder.

İsa Yusuf Bey sarsılmaz bir İmanın adamıdır. Mücadele azminin kaynağı bu sarsılmaz İmandır. Gençlik yıllarında başlayan mücadele hayatı, hicretler , eziyetler , türlü sıkıntılarla devam etmiş ve hürriyet aşkı 90 yaşında bile gönlünü alev alev yakmaktadır .

Doğu Türkistan 'ın istiklaline kavuşacağına dair ümidi taptazedir .Ve bu kurtuluş, kültür ve ekonomik gücün birleşmesi ile gerçekleştirilecektir .90 yaşındaki bu iman ve mücadele adamına hayranlık duymamak imkansizdir.



Allah (c.c.) bu yolda emek verenlerden razi olsun..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Çar Haz 29, 2005 6:01 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu muhteşem çalışma için ellerine sağlık, sana yakışan bir çalışma ve gerçekten ilgiyle okunup ibret alınacak ve model olarak seçilecek bir İnsan ve Ülkü (dava)aşkı.

Allah bu insanları başımızdan eksik etmesin ve böyle dava adamları göndersin.

Herşeyleriyle örnek ve model almak lazım.

Hayatlarını gerçekten inandıkları davaya vakfetmiş, şahsi veya sadece kurum veya ailelerine değil, inandıkları Din ve Millet uğruna bu çilelere katlanmışlar.


Allah (CC) hepsinden razı olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
tolgakaraca
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 10, 2005
İletiler: 116
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Pzr Eyl 11, 2005 1:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

isa yusuf alptekin i rahmetle anıyorum.onun yaptıklarını asla unutmayacağız.çok korkusuz bir önderdi allah rahmet eylesin...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Pzr Eyl 11, 2005 1:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu mukemel calisma icin Allah razi olsun. Rabbim boyle mukemel kendini milletine adamis insanlari basimizdan eksik etmesin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tolgakaraca
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 10, 2005
İletiler: 116
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Pzr Eyl 11, 2005 2:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bugün isayusuf alptekinler doğu türkistanda yoksa bunu çin sömürgesi başarmıştır.lanet olsunki doğu türkistan daha uzun yıllar bağımsızlığını yakalayamayacak gibi gözüküyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cum Eyl 16, 2005 5:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Tüm Doğu Türkistan dostları şunu hiç bir zaman unutmayın..
Bu millet her zaman bir İsa Yusuf ALPTEKİN, Bir Mehmet Emin BUĞRA, Bir Mesut Sabri BAYKOZİ ve Osman BATUR gibi yiğit vatan aşığını bayrında çıkaracaktır....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
KaRaCaToLgA
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 16, 2005
İletiler: 103
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Eyl 16, 2005 8:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

osman batur un idam edilişindeki onur bile bugün o topraklarda aranıyor.SAYGILARIMLA
tolgakaraca
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mkayhan33
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 14, 2005
İletiler: 74
Şehir: TÜRKİYE/MERSİN

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 11:59 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

isa yusuf alptekin bütün dünyada örnek alınması gereken bir şahsiyet.siyaset adamı olarak siyasi adımları ders olarak okutulması lazım.milletine sevdası tüm türklük alemine örnek olması gereken bir türk.ve malesef biz türkiye cumhuriyetininde şu andaki en büyük dostu çin. ne acı .sanki doğu türkistanda çin zulmu bittide.ama rte ye sorsan ve diğer başbakanlara sorsan doğu türkistan diye bir memleketin varlığı bile yüzlerini ekşitmelerine yeter. çünkü oradaki asil mücadele duyulursa çin ilşlkilleri sakata gelmek zorunda kalır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
reis269
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 15, 2005
İletiler: 180

İletiTarih: Cmt Ekm 22, 2005 3:02 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

mkayhan33 demiş ki:
isa yusuf alptekin bütün dünyada örnek alınması gereken bir şahsiyet.siyaset adamı olarak siyasi adımları ders olarak okutulması lazım.milletine sevdası tüm türklük alemine örnek olması gereken bir türk.ve malesef biz türkiye cumhuriyetininde şu andaki en büyük dostu çin. ne acı .sanki doğu türkistanda çin zulmu bittide.ama rte ye sorsan ve diğer başbakanlara sorsan doğu türkistan diye bir memleketin varlığı bile yüzlerini ekşitmelerine yeter. çünkü oradaki asil mücadele duyulursa çin ilşlkilleri sakata gelmek zorunda kalır.


Problemi çok güzel özetlemişsin kardeş.Benim düşüncelerime tercüman olmuşsun.Allah razı olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Ekm 22, 2005 4:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

mkayhan33 demiş ki:
ama rte ye sorsan ve diğer başbakanlara sorsan doğu türkistan diye bir memleketin varlığı bile yüzlerini ekşitmelerine yeter. çünkü oradaki asil mücadele duyulursa çin ilşlkilleri sakata gelmek zorunda kalır.



Bir hatirlatma;

Türkiye´de Dogu Türkistan denmiyor artik. Basinda basta TRT olmak üzere "SINCAN" (kazanilmis Yurt demektir cincede) diye okunuyor. Cinli doslarimiza (!) ayip olur.

rte de Ankara Sincan zannediyordur belki de. Türk Cografyasi ile ilgilendigini sanmiyorum...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
reis269
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 15, 2005
İletiler: 180

İletiTarih: Pzr Ekm 23, 2005 12:19 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:

rte de Ankara Sincan zannediyordur belki de. Türk Cografyasi ile ilgilendigini sanmiyorum...


Olabilir gönüldaşım.Rte nin aklı uşaklıktan ve yalan dolandan başka bir işe çalışmaz.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Şub 16, 2006 4:47 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Otagimiz üyelerinden kasgar beyin calismasini ekliyorum... Allah (c.c.) kendisinden razi olsun... Gayretleri Allah (c.c.) katinda Cennet ile karsilik bulsun insallah...


İSA YUSUF ALPTEKİN 'İN HAYATI







İsa Yusuf Alptekin 190 1 yılında Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya gelir. Babası Yusuf Bey aynı kazaya bağlı SAYLIK köyünde çiftçilikle uğraşan Kasım Hacı Muhammed Ali isimli bir zatın oğludur .
Annesi Ayşe Hanım da yine Yenihisar'a bağ1ı ''YENİÖSTEN'' köyünde çiftçilikle uğraşan Hasan isimli bir zatın kızıdır. İsa Yusuf Bey hatıralarında (1) annesinin okuma yazma bilmediğini belirtir .Ama doğum tarihini doğru tespit ederken de annesinin verdiği bilgilerden faydalanır . Babası önce köy mektebine vermiş daha sonra Çinli kaymakamın zoruyla Yenihisar'da Çince öğretim yapan bir okula gönderilmiş.Bu okulu bitirdikten bir müddet sonra onu Paraç'a bey olarak tayin etmişler .İsa Yusuf Alptekin babasının tayin beratını bulur ve üzerindeki tarihin 1901 olduğunu görür.Böylece daha evvel bazı eserlerinde 1908 olarak gösterilen doğum tarihi 1 90 1 olarak kesinleşir.
Yukarıda İsa Yusuf Beyin anne ve baba tarafından çiftçilikle uğraşan ailelere bağlandığını söylemiştik. Bu mücadele adamının 12 Mayıs 1 99 1 günü kendisini ziyaretimizde söylediği ''90yaşındayım gözlerim görmüyor, ama mücadele azmimden ve vatana bağlılığımdan hiçbir şey kaybetmedim.'' mealindeki sözlerini bu açıdan değerlendirmekte de fayda vardır. Kanaatimizce, onu toprağa ve mücadeleye böylesine bağlayan, geleneklerle birlikte, çiftçilikle uğraşan ailelerin çocuğu oluşudur.
Çiftçinin hayatım bağladığı var1ıkları. toprağı ve hayvanlarıdır.Fakat bunları işlerken, yetiştirirken, pek çok tabii zorluklara da karşı koymak zorundadır .İşte bu iki unsur gelenekle, milli kültürle ve düşünceyle birleştiği zaman; sade vatandaş seviyesindeki toprağa bag1ılık ve mücadele ruhu birden, vatan sevgisine, milliyetçiliğe ve vatanı istilalardan temizlemek yolunda girişilen cihat ruhuna dönüşür .

Bizim İsa Yusuf Bey'in hayatını incelerken, çocukluğundan bu yaşına kadar devam ede gelen ana çizgilerden birinci olarak tespit ettiğimiz budur.İsa Yusuf Bey'in ailesi hayli kalabalık olarak görülüyor .Ailenin tam 12 çocukları olmuş. Ancak bunlardan 9'u doğumdan hemen sonra veya daha çocuk iken vefat etmişler .Ailenin hayatta üç oğlu kalmış: 1937 yı1ında Rus işgal kuvvet1eri tarafından feci şekilde öldürülen Hüseyin ve Kansu eyaletinin merkezi Lencu ' da bir ameliyat esnasında vefat eden Abdullah ağabeyleri ve bir de İsa Yusuf Alptekin.İsa Yusuf Bey bu üç kardeşin en küçüğüdür. Babası onu din alimi olarak yetiştirmek ister. Yakup Ahun Mollanın hocalık yaptığı mektebe kaydettirir .İsa Yusuf burada Kur'an-ı Kerim okuduğu sıralarda Çin kaymakamı nüfuz sahibi Müslümanların çocuklarını Çin mektebine yazdırmalarını ister.Yusuf Bey de oğlunu Çin okuluna yazdırır.İsa Yusuf bir taraftan da Semar Ahun Helfetim adlı din aliminden dini dersler alır. Çin okulunda da İsa Yusuf’un gelişiyle birlikte günde iki saat Türkçe dersi okutulmaya başlar. İsa Yusuf Bey'in tahsil hayatı Çin okulu ve okuduğu birkaç medresede aldığı eğitimle sınırlı kalır.Onu asıl daha sonra görevli olarak bulunduğu Batı Türkistan'daki tecrübeleri yetiştirecek ve Doğu Türkistanlı mücadele adamını karar1ı bir lider haline getirecektir . İsa Yusuf Bey'in yetiştiği diğer bir ocak da, bu gün Çankın yöresinde yaygın olarak görülen YAREN MECLİSLERİ’NİN Doğu Türkistan'daki şekli olan MEŞREB MECLİSİ’DİR. Meşreb, belirli bir hiyerarşinin uygulandığı, çeşit1i meslek gruplarına mensup kişilerin haftada birkaç defa toplanarak oluşturdukları ahlaki ve terbiyevi bir ocaktır. İsa Yusuf Bey bu mecliste YİĞİTBAŞLILIK derecesine kadar yükselir .Meşrebe dahil kişilerin ne şekilde yetiştiklerini göstermek bakımından bu mecliste uygulanan kurallara da bir göz atmak lazımdır.

1- Anne ve babaya saygı, sevgi, itaat ve sadakatte kusur etmemek,
2- Dini vecibeleri yerine getirmek,
3- İçki, esrar gibi zararlı maddeleri kullanmamak,
4- Haramdan, yalan ve riyadan kaçınmak,
5- Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat göstermek, muhtaçlara hizmet ve yardımda bulunmak,
6- Meşreb den gayri gecelerde eve erken dönmek.

İsa Yusuf Bey Çin mektebinde okuduğu yıllarda çalışma hayatına da adım atar. Onun ilk işi, senede birkaç ay toprak vergisi toplamada vergi memurlarına yardımcı olmaktır. Çin lisanı ile eğitim veren okula Türkçe muallimi olarak görevlendirilme; 1923 yılında Yenihisar'a kaymakam olarak gelen "Çin De Li" ye Türkçe öğretme işi, bu iş sırasında kaymakamın güvenini kazanıp, yabancılar arasındaki anlaşmazlıklara bakan bir makam olan harici irtibat memurluğu ve memuriyetten istifa, İsa Yusuf Bey'in ilk memuriyet yıllarının özeti sayılabilir. İsa Yusuf Bey, 1926 yılında ilk defa Doğu Türkistan sınırları dışına çıkar .
''Çin De Li'' Yenihisar'daki kaymakamlığından sonra Endican şehrine konsolos olarak atanır. Yanında İsa Bey'i de götürür. 1926 yı1ının Nisan ayında başlayan yolculuk, Endican'da noktalanır . Üç yıl Endican, üç yıl da Taşkent'te olmak üzere İsa Yusuf Bey Batı Türkistan'da 6 yıl kalır. Bu süre içinde Batı Türkistan’ın diğer şehirlerine, Çin'e ve Doğu Türkistan 'ın bazı mühim şehirlerine seyahatler yapar .Orada Rusların, komünizmi ve Çin'den daha değişik bir dünyayı tanımak imkanını bulur .Batı Türkistan'daki milliyetçilerle görüşür, tanışır ve işbirliği yollarını araştırır.Orada bulanan Doğu Türkistanlılara yardım eder. Komünizm tehlikesine karşı uyarır. 1923 yılında evlendiği dayısının kızı Fatma Hanımla, babası Yusuf Bey'le annesi Ayşe Hanım'ın ölümlerinden sonra 1929 da tekrar beraber olurlar. Endican'a giderler.Batı Türkistan'da görevli olduğu yıllarda İsa Yusuf Bey’i etkileyen en mühim hadiselerden biri de Özbek Türklerinin milli şairi Çolpan ile Taşkent'te görüşmüş olmasıdır .Onunla yarı gizli denilebilecek bu görüşmede Çolpan'ın söylediği şu sözler İsa Bey'i derinden etkiler:
"İsa Bey, gerek biz, gerek siz için yapılacak şey, adam yetiştirmek;her şeyden anlayacak adam yetiştirmek; ne çektiysek adamsızlıktançektik. Türkiye'ye, Almanya’ya çok miktarda talebe göndermek lazım'' İsa Yusuf Bey, yanında bulunduğu konsolos Çin De Li görevden alınınca 13 Mayıs 1932'deBatı Türkistan'dan ayrılır. 2 Haziran 1932 tarihinde de Pekin'e gelir . Nankin ve Tenzin şehirlerinde bulunan Çinli Müslümanlar ve Doğu Türkistanlılarla görüşmeler yapar. 1933'te ''Doğu Türkistanlı Vatandaşlar Cemiyeti'ni kurar ve ''Çin Türkistan'ının Avazı'' isimli mecmuayı çıkarır . 12 Kasım 1933'te Kaşgar merkez olmak üzere Doğu Türkistan'da istiklal ilan edilir. Hacı Hoca Niyaz Cumhurbaşkanı seçilir. Fakat 3 Ekim 1934'te Ma Cun Yın isimli Çin komutanı Mehmet Emin Buğra Bey'in ordusunu yener ve bu hükümet düşürülür. Bu sıralarda İsa Yusuf Bey Nankin şehrindeki milliyetçi faaliyetlerine devam etmektedir. 18 Eylül 1936 günü Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilir. 1938'de ''Cemiyet-i Akvam-ı Mazaharat Türk Kurumu , adlı cemiyettarafından Japon-Çin anlaşmazlığı konusunda Çin'e taraftar toplamak için görevlendirilmesi neticesinde yanında Çin!i bir tercümanla İslam ülkelerini ve Türkiye'yi ziyaret eder . İlk durağı Hindistan olur. Burada Muhammed Ali Cinnah ile görüşür. 29 Kasım'da görüştüğü kişi ise Gandi’dir . 29 Ocak 1939'da Suudi Arabistan'da Ma!iye Bakanı Abdullah Süleyman ve Kral Abdülaziz Bin Suud'u ziyaret eder. Oradan Mısır'a geçer. Vapur yolculuğu sırasında Türkiye’nin Cidde konsolosu Talat Acar Bey ile uzun, uzun sohbet etmek imkanını bulur . Ona ''Doğu Türkistan davasını, Çinlilerin zulmünü Türk yetkililerine anlatmak istediğini'' söyler.
1 Mart 1939'da Kahire'dedir. Mısır Parlamento reisi Behaddin Bereket Paşa, Veliahd Prens Muhammed Ali Paşa ve Üniversite hocaları ile yazarlar , din adamları İsa Yusuf Bey'in görüştüğü ve Türkistan davasını anlattığı şahıslardan bazılarıdır. İsa Bey 6 Mayıs 1939 günü İstanbul'a gelir .Önce Doğu Türkistan’lı hemşehrileriyle görüşür . Memduh Şevket Esendal ile fikir alışverişinde bulunur . 16 Mayıs 1939 da Ankara'ya gider. Dış İşleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Hamit Zübeyir Bey ve Alman Profesör Eberhard ile görüşmeleri olur . Başbakan Dr .Refik Saydam, Prof. Dr .Fuat Köprülü, Uluğ İğdemir, Besim Atalay, Hasan Ali Yücel, Prof. Dr. Abdulkadir İnan, Abdülhalik Renda, Osman Turan, Emin Bilgiç ve nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile görüşür .Fakat bu görüşmelerden dişe dokunur bir netice alamaz. Türkiye fakir bir ülkedir, kendi yağıyla kavrulmak mecburiyetindedir. Hariciyeciler çekingen davranmaktadırlar.

Mesela Doğu Türkistan ismini telaffuz etmekten çekinmektedirler .İsa Bey, her görüştüğü kişiye bıkmadan, usanmadan Doğu Türkistan davasını anlatır. Velev ki müspet bir cevap alamasın. Hiç 0lmazsa onu dinliyorlar ya, Bu ona yetmektedir.Nihayet 8 Eylül 1939'da Beyrut'a gelir. Lübnan ve Irak’ta ziyaretler yapar . 17 Ekim'de İran'ı, 20 Kasım'da Afganistan'ı ziyaret ederler. Afgan Kralı Muhammed Zahir Şah onu kabul eder.İsa Bey, Afganistan’da Doğu Türkistanlı mücahit Mehmet Emin Buğrayı da ziyaret eder. Tekrar Hindistan'a gelir ve 1940 yılının Mart ayında Çin'e dönüş. İsa Bey'in iki yıl süren ziyaretlerinin sonudur .0 artık mücadelelerine Çin'de devam edecektir. 6 Nisan 1943'te Mehmet Emin Buğra Bey, ailesiyle birlikte Çin'e döner. Bu arada İsaBey'in Çin anayasasında Doğu Türkistan lehine bazı değişikliklerin yapılmasını istemesi, Çinlilerin öfkesine sebep olur. İkinci Dünya Harbinin son yılında Çan Kay Şek. İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Beylerle görüşmeyi kabul eder, ama bu görüşmeden de bir netice çıkmaz. Çinlilerin baskıları sonucu 21 Eylül 1944 yılında Ali Han Töre isimli dini liderin öncülüğünde İli'de bir ayaklanma olur .7 Kasım 1944'te'' Şarki Türkistan Cumhuriyet’i''kurulur. Beyaz zemin üzerinde fetih suresinin birinci ayetini taşıyan bir bayrak ve yeşil zemin üzerinde ay yıldızlı bir başka bayrak bu cumhuriyetin İstiklal alametleri olur. Ruslar bu hükümetin aleyhinde çalışmaya başlarlar .Çan Kay Şek ayaklanmayı bastırmak için uzlaşma yolları arar . İli’den gelen bir heyete görüşmeleri için Mesut Bey, Mehmet Emin Buğra Bey ve İsa Bey'in Urümçi'ye gitmelerine izin verir .Bu görüşmelerden beklendiği ölçüde faydalı neticeler çıkmaz. General Can Ci Cu başkanlığında Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin 'in de bulunduğu bir Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti kurulur. İli ayaklanmasından sonra gerek müzakereler, gerekse eyalet hükümetinin kuruluşu sırasında Türkler arasındaki parçalanmalar dikkat çekicidir .Mesela kendi ifadesine göre, İsa Bey'in hükümette yer alması İli'liler tarafından istenmemektedir .Halbuki O, Yenihisar Batı Türkistan ve Çin'de bulunduğu sıralarda politik yolla halkına pek çok hizmet ve yardımlarda bulunmuştur .Rusların ve Çinlilerin kışkırtmaları ile derinleşen bu ayrılıklar, sadece Doğu Türkistan'ın değil, bütün Türk dünyasının esarete düşmesinin en mühim sebebidir denilebilir . Bizim 70'li yıllarda şahid olduğumuz sağ-sol kavgasının 1944'1erde Doğu Türkistanlı Türk gençleri arasında kanlı-bıçaklı bir şekilde devam ettiğini okumak hakikaten üzücü, ama ibret vericidir . İsa Bey 1946'da ''Üç Prensip Gençler Teşkilatı’nın Doğu Türkistan şubesini açar .''Altay Neşriyat Evi''ni kurar .''Erk'' gazetesini çıkarmaya başlar .Haftada bir toplantılar tertip eder .



29 Mayıs 1947'de Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti'nin Başkanlığı Türkler'e verilir .Mesut Sabri Eyalet hükümeti Başkanı, İsa Yusuf da bu hükümetin Genel Sekreteri olur. 1948'de Altayların ünlü mücadele adamı Osman Batur, Urümçi’ye gelerek İsa Yusuf Bey'i ve Doğu Türkistan hükümetini ziyaret eder. Osman Batur'un nasıl karşılanacağının kararlaştırılması sırasında da, İsa Yusuf Bey'in dediği gibi ''milli şuura kavuşamamış olmaktan'' pek çok ayrılık sesleri yükselir. Bir müddet sonra 17 Temmuz 1948'de, Rus aleyhtarı politika takip ettikleri gerekçesiyle Mesut Bey ve İsa Yusuf Bey hükümetten azledilirler. Daha sonra Çan Kay Şek bu iki lideri Çin'e davet eder .Fakat bu davet reddedilir . Bu arada Kızıl Çin tehlikesi de gittikçe yaklaşmaktadır .Türkler arasında General Tao'nun harb etmeden Doğu Türkistan'ı Kızıl Çin'e teslim edeceği haberleri yayılmaktadır. 1948 Kasım'ında Çin komünistleri Pekin'i işgal ederler .Nankin'e doğru ilerlerler .Çan Kay Şek istifa eder. 1949 sonbaharında İsa Yusuf ve beraberindeki heyet. Kızıl Çin kuvvetlerine karşı direnen generalleri ziyaret ederler. Onların mücadele azmini arttırmaya çalışırlar . Fakat artık bozgun başlamıştır. Kızıl Çin kuvvetleri Doğu Türkistan'a doğru ilerlemektedir. İsa Yusuf Bey ve arkadaşları uzun müzakereler sonucu, güçlerinin Kızıl Çin kuvvetlerine karşı koymak için yeterli olmadığını düşünerek, hicret kararı alırlar.

İsa Bey 20 Eylül 1949 gece yansı Urümçi’den ayrılır. 22 Eylül'de Kuçar şehrinde Mehmet Emin Buğra ile buluşur. 27 Eylül’de geldiği Kaşgar dan 1 Ekim 1949 da ayrılır. 21 ekim 1949 tarihinde ise Doğu Türkistan 'ın sınır kasabasından İsa Yusuf Bey ve yanındaki yüzlerce kişi ayrılır .Artık çileli ve uzun sürecek bir gurbet hayatı başlamaktadır.Çok tehlikeli ve meşakkatli bir dağ yolcululuğundan sonra 11 Aralık 1949 günü Keşmir sınırındaki Ladak kasabasına varırlar. İsa Bey ise 20 Aralık 1949'da Ladak'a ulaşabilirler. Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin, Komünist Çinlilerden kaçan 852 kişinin, 798'inin Ladak'a sağ salim gelebildiklerini tespit ederler .54 kişi bu uzun ve tehlikeli yolculuk sırasında vefat etmiştir . Sağ gelenlerden 49 kişinin de el ve ayak parmakları donduğundan kesilmek mecburiyetinde kalmıştır. Daha sonra Keşmir'in başşehri Srinagar'a giderler .Artık çileli bir bekleyiş devri başlamıştır. İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Bey bir yandan da dağ yoluyla Tibet üzerinden Hindistan'a gelmek için Kazak Türklerine yardım ulaştırmaya çalışırlar . İsa Yusuf Bey, bu kafilelerin sığınma izinlerini alabilmek için pek çok temaslarda bulur .Yeni Delhi'de Hindistan Dışişleri Bakanlığı ile görüşür. 6 Eylül 1951 tarihinde Suudi Arabistan'a gider. Melik Abdülaziz ve Emir Faysal'ı ziyaret eder .Bir netice alamaz. Oradan Mısır'a geçer.Mısır hükümetinden de olumlu sonuç çıkmayınca 6 Ocak ı 952 tarihinde Türkiye'ye hareket eder.Bu sıralarda Mehmet Emin Buğra göç ederek Türkiye'ye gelmiştir. Onunla birlikteTürkiye'deki ziyaretlerine başlar.TBMM Başkanı Refik Koraltan, Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Sıtkı Yırcalı ve Muhlis Ete gibi bakanlar,Haşim İşcan, Sait Bilgiç, Remzi Oğuz Arık, Haluk Karamağaralı gibi şahsiyetler İsa Yusuf ve Mehmet Emin Bugra 'nın görüştüğü kişiler arasındadır . Bir yandan da basın yoluyla dava canlı tutulmaktadır . Nihayet Bakanlar Kurulu 13/3/ 1952 tarihinde 1850 Doğu Türkistanlının iskanlı göçmen olarak Türkiye'ye yerleşmelerine karar verir. 1953 yılı başından itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye'ye gelip yerleşmeye başlarlar. Göçmenlerin büyük kısmı Türkiye'ye yerleştikten sonra, İsa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte 1954 Haziranında Türkiye'ye yerleşir. 4 Aralık 1957 tarihinde de Türk vatandaşlığına kabul edilir. 1949-1954 yıllan arasındaki tahammül edilmeyecek derecede zor şartlar içinde geçen 5 yıldan sonra,Türkiye'ye yerleşen Doğu Türkistanlılar ve İsa Yusuf Alptekin bir nebze de olsa huzura kavuşurlar. 1952 tarihinde Türkiye'ye yerleşen Mehmet Emin Buğranın 1953'te başlattığı yayın faaliyeti İsa Yusuf Bey tarafından da sürdürülür.



1960 yılında Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kurulur. Mehmet Emin Buğranın 14 Haziran 1965 de vefatından sonra cemiyetin başkanlığına İsa Yusuf Alptekin getirilir. Alptekin gazete gazete dolaşarak Doğu Türkistan davasını anlatır .Kitaplar yayınlar , dergiler çıkarır. 1984 yılında yayına başlayan, “Doğu Türkistan'ın Sesi'” isimli mecmua Türkçe, Arapça, İngilizce olmak üzere üç dilde yayınını sürdürmektedir . İsa Yusuf Alptekin 1 978 yılında bir trafik kazası geçirir .Uzun süre hasta hanede kalır. Gözleri tedrici olarak acizleşir. Bunun üzerine cemiyetin faal başkanlığından ayrılır .1986 yılında Doğu Türkistan Vakfı'nı kurar.

İsa Yusuf Alptekin'in; Muhtıralar , Doğu Türkistan İnsanlıktan Yardım İstiyor , Doğu Türkistan Davası ve Esir Doğu Türkistan İçin isimli eserleri vardır.

Esir Doğu Türkistan için, Alptekin'in 1949 yılına kadar olan hatıralarıdır .Biz bu biyografiyi yazmak için büyük ölçüde bu eserden faydalandık. İsa Yusuf Bey'in hatıralarının ikinci kısmı yayına hazırlanmak üzeredir . 12 Mayıs 1991 Pazar günü İsa Yusuf Bey'i Ataköy'deki evinde ziyaret ettik. Gözleri görmüyordu. 90 yaşını idrak etmişti. Fakat söylediği şu cümle daima kulaklarda çınlamalı ve hayatı mücadele içinde geçmiş bir insanın içindeki aşk her Türk'e yol göstermelidir:

''90 yaşıma geldim. Gözlerimi kaybettim. Fakat içindeki mücadele azmi ve Doğu Türkistan'ın istiklaline kavuşması arzusundan hiçbir şey kaybetmedim. "

İsa Yusuf Bey'in hayatı hakkında kısa bir değerlendirme yapıldığında şu noktalan tespit etmek mümkündür.İsa Yusuf Bey , diğer Türkistanlı liderlerden farklı olarak diplomat yönü ağır basan bir şahsiyettir. Meselelerin şiddetten ziyade aklı selim ve uzun vadeli çalışmalarla halledileceğine inanır .Batı Türkistan'da vazife yaptığı yıllar onun ufkunu genişletmiş ve dünyayı ,daha iyi tanımasına fırsat vermiştir .Bu görevleri sırasında Türk ve İslam dünyasını da yakından tanımak imkanını bulmuştur .
1938-39 yıllarında Hindistan, S. Arabistan, Mısır, Türkiye,İran, Irak, Lübnan, Afganistan gibi ülkelere yaptığı seyahatler Türk ve İslam dünyasının gücü hakkında da çok mühim fikirler edinmesini sağlamıştır.

O, bu seyahatler sırasında pek çok devlet adamı ile görüşerek devlet tecrübesini de arttırmıştır. Böylece İsa Yusuf Bey , ender kıymette bir devlet ve siyaset adamı olarak da temayüz etmiştir . Onun her gittiği yerde Türk ve Müslüman talebelerle ilgilenmesi, onları daha iyi şartlar içinde okutmak istemesi, cemiyetler kurup,gazete ve dergi yayınında bulunması eğitim ve kültüre verdiği önemi gösterir. ''İyi adam, iyi iş'' prensibi, Batı Türkistan'da iken tanıştığı Özbek Türklerinin milli şairi Çolpan'ın ''İsa Bey , bize adam lazım, her konuda yetişmiş adam lazım, sözlerinin fiiliyata geçirilme isteğini ifade eder. İsa Yusuf Bey sarsılmaz bir İmanın adamıdır. Mücadele azminin kaynağı bu sarsılmaz İmandır. Gençlik yıllarında başlayan mücadele hayatı, hicretler , eziyetler , türlü sıkıntılarla devam etmiş ve hürriyet aşkı 90 yaşında bile gönlünü alev, alev yakmaktadır.

Doğu Türkistan 'ın istiklaline kavuşacağına dair ümidi taptazedir .Ve bu kurtuluş, kültür ve ekonomik gücün birleşmesi ile gerçekleştirilecektir .90 yaşındaki bu iman ve mücadele adamına hayranlık duymamak imkansızdır.

İsa Yusuf Alptekin’in bütün ömrü; mahrumiyetler içerisinde, esir Türkistan'ın hürriyet ve bekası için inanç ve azimle mücadele içinde geçti. Ve 17 Aralık 1995 gecesi vefat etti.




Kaynak; http://gabr.sitemynet.com/yeni_sayfa_1.htm
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 12:09 pm    ileti konusu: [b]MESUT SABRİ BAYKUZU[/b] Alıntıyla Cevap Gönder

MESUT SABRİ BAYKUZU (1887 - 1949)
Mesud Sabri, Doğu Türkistan’ın yakın tarihinde “üç efendi” olarak anılan ve 1943-1949 döneminde ortaklaşa mücadele veren seçkin siyaset adamlarımızdan biridir. Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin, bu üç grubun öteki üyeleridir. Doğu Türkistan halkının hak ve hürriyetlerinin barışçı yollarla, Çin Cumhuriyeti anayasasının meşru saydığı zemin üzerinde verilen sözkonusu mücadele, çağdaş anlamda Doğu Türkistanlıların siyasi mücadelesinin başlangıcını teşkil etmesi bakımından fevkalade önemli olup ayrı bir incelemenin konusu olduğundan burada bu konuya değinmeyeceğiz.
Bu mümtaz siyaset adamlarımızın biyografilerinin ortaya konması, Doğu Türkistan’ın anılan döneme ait siyasi tarihine ve dolayısıyla gelecekteki mücadelemize ışık tutması bakımından büyük önem taşımaktadır. Mehmet Emin Buğra ile İsa Alptekin, 1950’den sonra da muhacerette, özellikle Türkiye’de çalışmalarını sürdürme imkanı bulabildikleri için biyografileri az çok işlenmiş durumdadır. Mehmet Emin Buğra’nın özet biyografisi, 1965’te ölümünden sonra kızı Fatma Buğra tarafından “Mücadele Hatıratı”başlığı altında yayınlandı. Ayrıca, Mehmet Emin Buğra’nın “Şarki Türkistan Tarihi” adlı eserinin Ankara 1987 baskısı metninde ve “Sunuş” yazısında merhumun kişiliğini yansıtan oldukça bol malzeme bulunmaktadır. İsa Yusuf Alptekin, ayrıntılı hatıratını 1986’da İstanbul’da kendisi yayınladı. Ayrıca, Dr.Baykozi’nin çağdaşları olup Doğu Türkistan’ın yakın tarihinde rol oynamış olan Ahmetcan Kasımi ile Burhan Şehidi’nin biyografilerinin Ürümçi’de, Yolbas Beg’in biyografisinin Tipeh (Taiwai)’da yayınlandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu keyfiyet karşısında Dr.Mesud Sabri’nin biyografisinin eksikliğinin en kısa zamanda giderilmesi zarureti ortadadır. Vaktiyle Çin’de ve Doğu Türkistan’da basılan bir çok dergi ve kitap ta Mesud Sabri’nin biyografisine kaynak olabilecek materiyal mevcuttur. Ancak bu yayınlar çok az kişi elinde olup, araştırmacıya sunulanı maalesef yok gibidir.
Dr.Mesud Sabri Baykozi, 1887’de Doğu Türkistan’ın İli vilayetine bağlı Gulca İlçesinin Arvuz köyünde doğmuştur. Babası Sabir Haci, köyün muhtarı olup, maarif severliğiyle tanınan bir kişiydi.Mesud Sabri’nin yedi kardeşinden üçü kız dördü erkektir. İlköğrenimini Gulca’da tamamladıktan sonra yüksek öğrenim için, babası tarafından, Osmanlı Devleti’nin başkenti ve dönemin ilim irfan merkezi İstanbul’a gönderilmiştir. Liseyi ve Askeri Tıbbıyeyi İstanbul’da tamamlayan Dr.Mesud Sabri, birinci dünya harbi başında Doğu Türkistan’a dönmüştür.
Bilindiği gibi Mesud beyin İstanbul’da bulunduğu dönem, Türkçülüğün çeşitli boyutlarda tartışıldığı ve İttihat-Terakki Fırkası’nın iktidar olduğu dönemdir. Bu döneme damgasını vuran Türkçülük akımının etkisini, Dr.Mesud Sabri Baykozi’nin eserlerinde, siyasi çalışmalarında görmek mümkündür. Dr.Mesud Sabri’nin faaliyetlerini kısaca şu iki bölümde özetleyebiliriz.
1- Eğitime yaptığı hizmetler;
Yukarıda da belirtildiği gibi Mesud bey öz yurdunda çağdaş anlamda okul olmadığı için İstanbul’da okumuştur. Bu eksikliği kendisi yaşayan Mesud bey, kendini yurduna çağdaş eğitim getirmeye adamıştır. Gülca’da bakımsız, öğretmensiz kalan “Reşidi”isimli okulun eğitime açılmasını sağlamıştır. İaşe ve diğer yollarla temin ettiği paralarla okulun giderlerini karşıladığı gibi onarımını da yaptırmıştır. Nevarki, bu soylu girişim Çin yöneticilerini endişelendirdiği gibi yenilikten tedirgin olan yerli tutucularıda rahatsız etmiş, ve nihayet çeşitli bahaneler ileri sürülerek, iki-üç sene kadar kısa bir zaman hizmet gören bu irfan yuvası kapatılmıştır. Bu arada mesleki çalışmalarını da sürdüren Dr.Mesud Sabri, açtığı özel tıbbi klinikte halkına sağlık yönünden yararlı olmanın yanında evinden açık veya kapalı seminerler vererek halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır. Bu arada yeniden okul açma tutkusuyla yanıp tutuşuyordu. O sırada cihan harbinde Kafkasya cephesinde Ruslara esir düşen Osmanlı subaylarından Turgut ve Halil beyler Gülca’ya gelmişlerdi. Bunların yardımıyla ve öğretmen olarak katkıları sayesinde “Dernek okulları” adı altında bir dizi okul açtı. Ne varki Dr.Mesud Sabri, bu faaliyetinden fazlasıyla endişeye kapılan Çin’li yöneticilerce tutuklandı, üstü açık bir atarabasıyla, elleri ayakları zincire vurularak 700 Km. uzaklıktaki Ürümçi hapishanesine götürüldü. Çeşitli hapishanelerde bir yıl kadar tutuklu kaldıktan ve bir o kadar sürgünde yaşadıktan sonra serbest bırakıldı. Bu tür eziyetlerden yılmayan Dr.Mesud Sabri, Gulca’da “Merkez Rüştiyesi” ile “Gani Ahun” okulunun eğitime açılmasını sağladı.
1933’te İli’ye Rus kuvvetleri girmesi üzerine aynı yıl Aralık ayında Kaşkar’a gitti; Orada altı ay kaldıktan sonra Hindistan’a ve oradan 1935 senesinde Çin’e geçti. Hatırlanacağı üzere o günlerde Çin-Japon harbi devam ediyordu. Çin merkezi hükümeti Çungking’e taşınmıştı. Doğu Türkistan’da ise resmen Çin’e tabi olan ancak Stalinist Sovyet idaresinden destek alarak bir yandan Türklerin ulusal hareketini ortadan kaldıran öte yandan Çin merkezi hükümetinden bağımsız hareket eden genel vali Şingşi-sey egemen idi.
Mesud Sabri, Çin’e geldikten kısa bir süre Gomindang partisi (iktidar-partisi) tarafından Çin parlementosuna Doğu Türkistan’ı temsilen aday gösterilerek siyasi hayata atıldı. 12 Aralık 1935’te Gomindang (Cumhuriyet Halk Partisi) V. kurultayında merkez komitesi üyeliğine seçildi. Gerek firka kurultayında gerekse yasama meclisinde Doğu Türkistan’ın siyasi durumunu, özlemlerini ve halkın geri kalmışlığını dile getirerek Doğu Türkistan’a Çin göçmen akınının durdurulması gerektiğini meclis kürsüsünden duyurdu, Gomindang VI. Kurultayında (5-21 Mayıs, 1945) Dr.Mesud Sabri Baykozi tarafından sunulan üç önergeden birini, Cumhuriyet Türkçemize uyarlıyarak, bir örnek olarak, aşağıda aynen aktarıyoruz.
“Dr.Mesud Beyin sunduğu 13 imzalı önerge; zabıt defteri sıra no .309:

Önerge: Türkistan halkına ticarette, tarımda, sanayide ve hayvancılıkta serbestlik tanınsın, tekeller yok edilsin. gerekçesi:Türkistan, ticaret ve sanayi işleri uzun zamandan beri kanunsuz vergilerin(para, mal ve emek şeklinde) ve tekellerin yükü altında yok olmuş durumdadır. Tarım ve hayvancılık işleri de ağır vergi ve her türlü ağır koşullar altında önemini yitirmiş duruma geldi. Bu nedenle gerek halk gerekse yönetim büyük sıkıntılara düçar oldu ve olmaktadır.

Öneri:(a) merkezi yönetim, bir uzmanlar heyeti oluşturarak gerçek durumu yerinde incelettirsin; tarım, ticaret, sanayi ve hayvancılık işlerini yola koysun. (b) açık ve kesin bir emirle Türkistan’da bütün tekeller ve tekelcilik kaldırılsın. Mesud bey’in sözkonusu dönemde bazı konuşma ve temasları, “Bir Nutuk” başlığı altında 1941 (?) yılında Çungking’de ve 1947’de Ürümçi’de basılmıştır. Doğu Türkistan’da 1944’de gerçekleşen halk ayaklanmasını izleyen gelişmeler sonucu 1945’te memlekete dönme imkanı bulup Ürümçi’ye yerleşen Dr.Mesud Sabri Baykozi, 1947’de Çin merkezi hükümeti tarafından Doğu Türkistan ”Eyalet hükümeti reisliğine” (genel valiliğine ) atanmıştır. Mesud Sabri’nin bu göreve atanmasını destekleyenler olduğu gibi karşı çıkanlar da vardı. Karsısındaki grup Sovyet taraftarlığıyla bilindiği için, o günlerde fazla etkili olamadı. Böylece Mesud Sabri, o tarihe kadar Çin yönetimince Doğu Türkistan halkından atanan ilk genel vali oldu. Dr. Mesud Sabri Baykozi, genel valiliği süresince okullarda ders müfredatını, imla kaidelerini Türk milliyetçiliği doğrultusunda değiştirme çabası içinde oldu. Bazı öğretmenlere soyad verdi. Ürümçi'’de "uygur uyuşması” (cemiyeti) çatısı altında “DERNEK” adıyla bir aydınlar kulübü oluşturulmasına önayak oldu. “DERNEK” te Türk milliyetçiliği teması başta olmak üzere, ilmi, edebi önemli güncel konularda konferanslar düzenledi. Konferans verenler arasında Mesud bey’in kendisi, Mehmet Emin Buğra, İsa Alptekin, İbrahim Mutii ve Abdulkadir Samanoğlu gibi seçkin konuşmacılar vardı. Ayrıca Kurban Koday’ın çıkardığı “Yalkın” gazetesinde yazılar yazarak görüşlerini savundu. YALKIN gazetesi, Doğu Türkistan’da Türkçülük akımıyla ilgilenenler için sağlam bir kaynaktır. 1949 senesinin sonlarında Doğu Türkistan’a Komünist rejim hakim olunca Mesud Sabri tutuklandı. Kelepçelerle Ürümçi sokaklarında dolaştırılarak eziyet edildi. Kısa bir süre sonra, tutulduğu zindanda vefat etti. Ölüm nedeni de o sırada yaşadığı koşulları kesin bilmiyorsak da yaşamının fevkalade güç şartlar altında son bulduğu muhakkaktır.
Sağlam karakterli, bilgili, kültürlü, ileri görüşlü ve yılmaz mücadeleci bu büyük şahsiyetimizi saygıyla anarken yüce Allah’tan ona rahmet diliyoruz ve “uğruna bunca cefalara katlandığım halkın seni unutmayacak sana daima minnettardır, toprağında rahat uyu” diyoruz.
Dr.Mesud Sabri Baykuzu’nun eserleri;
1. “Uluğ ana”: Bu risalede oğuz hakan konu edilmiştir.1942, Çungking (Çin), 60 sayfa.
2. “Niyaz Kız”: Bu risalede bir Çinli tarafından zorla evlenmek istenen Kargalık’lı bir Türk kızının dramı konu edilmiştir. Ürümçi 1948 (2. Baskı) 22. Sayfa.
3. “Türklük oranı”: Çeşitli zamanlarda yazdığı Türk milliyetçiliği temasını işleyen beş makalesi yeralmaktadır. (2.Baskı) 1948, Ürümçi, 32. Sayfa.
4. “Derme çatmalar”: İçinde çeşitli türden 18 kısa hikaye yer almıştır.1948 Ürümçi, Altay neşriyatı, 83. Sayfa.
5. “Bir Nutuk”: Çinde parlementoda ve siyasi temaslarında yaptığı konuşmalarından seçmeler. 1947’de Ürümçi’de yayınlandı.
Mesud bey hakkında aşağıdaki kitaplarda bilgi vardır;
1. Mehmet Emin Buğra. Doğu Türkistan – Tarihi, Coğrafyası ve şimdiki durumu, İstanbul 1952.100. sayfa
2. Ahmet Kemal İlkul. Çin Türkistan hatıraları (2. Baskı) İstanbul 1955.
3. Polat Kadiri (Karahoca amaç) Doğu Türkistan-Çin müstemlekesi, “Hatıralarım”, İsa Yusuf Alptekin 1000 sayfa , İstanbul 1986.
4. İstanbul 1960 32 sayfa
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kasgar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 11, 2003
İletiler: 40
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Şub 20, 2006 12:13 pm    ileti konusu: YAKUPHAN BEDEVLET "DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM DEVLETİ" Alıntıyla Cevap Gönder

YAKUPHAN BADEVLET
DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM DEVLETİ
( 1820 - 1877)

Yakuphan 1820 yılında Taşkent yakınlarındaki Pişkent'te doğdu. Hokand askeri kuvvetleri girmeye başaran Yakup bey kısa zamanda kabiliyetini göstererek 1845 yılında Hokand Hanı Hüdayar Han'ın dış ilişkiler memuru oldu.
Kendisine Ak Mescit (Kızıl Orda) nın komutası verildi 1853 yılında Rusyanın 26 gün süren kuşatmasına inatla karşı koyduğu bilinmektedir. Kaşgar hükümdarı Sadık Beğ Cihangir hocanın Kokand'da yaşayan oğlu Buzuruk hanı Kaşgar hükümdarı olarak görmek istiyordu, Kokand Hanı Hudayar Han 1864 yılında Buzuruk ve Yakuphanı 1000 kişilik bir ordu ile Kaşgara gönderdi. Kısa bir savaştan sonra Buzuruk, Han ilan edildi.Yakuphan 1867 de Kuçayı, 1869 da Korlayı 1871 de Turfanı ele geçirdi.
Yakupbeğ 1867 de Buzuruk Han'ın iktidarına son vererek kendisine 'Atalik Gazi' 'Bedevlet' (Mesut Hükümdar) ünvanı verildi.
Yakup beğ çok kuvvetli siyasi ve diplomatik şahsiyeti ile ün kazandı. Buhara, Osmanlı, İngiltere, ve Rusya ile diplomatik ilişkiler kurdu, askeri eğitimlerini Osmanlı İmparatorluğundan silahlarını İngiltereden ve ticari mallarını Rusyadan getirtti.
Yakup Han ülkede istikrarı sağladıktan sonra tarihi ve kültürel bağları olan ve İslam dünyasının hamisi konumunda bulunan Osmanlı İmparatorluğu nezdine elçi göndermiş Sultan Abdulaziz Han'dan yardım ve himaye talebinde bulunmuş; devletinin Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kabul edilmesini dilemiş ve kendisine biat ettiğini bildirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Yakup Han'ın bu talebini kabul etmiş ve Padişah'ın direktifi üzerine Albay Kazım bey komutasında 5 muvazzaf ve 3 emekli Subaydan oluşan bir asker eğitim grubunu 1200 piyade tüfeği 6 sahra topu ve cephane yapımında kullanılan barut ve malzemeleri ile Hindistan üzerinden Doğu Türkistan'a göndermiştir. Heyet Kaşgar'da büyük coşku ve sevinç ile karşılanmış, hutbeler padişah adına okunmuş ve paralar da Sultan Abdulaziz Han adına bastırılmıştır. Doğu Türkistan semalarında Osmanlı sancağı dalgalandırılmıştır.
1876-1877 yıllarında Çinliler Yakup beğ'e karşı büyük bir hücuma geçtiler Yakup beğ savunmaya geçmek zorunda kaldı, Aksu etrafındaki Davançı dağları civarında şiddetli çarpışmalar oldu, Yakup beğ savaşta sayıca üstün olan düşman karşısında savaşı kaybetti geri çekildi.
Çinliler 16 Mayıs 1877 de Turfanı ele geçirdi aynı yılın 29 Mayıs günü Yakupbeğ vefat etti. Ölümünden sonra Çin istilası tüm Türkistanda devam etti, oğullarının taht kavgası ve hükümdarların kendilerini han ilan etmeleri ve eyaletlerin bağımsızlık ilan etmeleri DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM DEVLETİNİN çöküşüne zemin hazırladı.
Çinliler 16 Aralık 1877 Kaşgarı 16 Mayıs 1878 de Doğu Türkistan'ın tamamını işgal ettiler. Yakup bey'in büyük güçlüklerle kan pahasına antlaşmalarla ve büyük bir beceriklikle kurmuş ve korumuş olduğu kendisine birleşik bağımsız bir devlet düzeni verdiği Doğu Türkistan bağımsızlığı sona erdi.

Kaynak: Mesut Sabri BAYKOZİ ve Yakup Han BEDEVLET yazıları

http://www.gokbayrak.com/turkistan.asp?inc=kisi

kaynağından alınmıştır...[/img]
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1