Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - TÜRKÇÜLÜK ÜZERİNE BİR ALINTI, Türkçülüğü reddedenler OKUSUN
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per May 14, 2009 10:54 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Son zamanlarda kürtlere yönelik yazilar dikkat cekmektedir. Yazilanlara katilmamak mümkün degildir. Ama...


Kürt ile bölücü itleri ayirmaya devam edecegiz.


Türkiye´de Türk kürt gerginligi hayal edenlerin oyunlarini da iyi bilip senaryolarda piyon olmayacagiz. GAZA GELMEYECEGIZ...


Türk´e sahip cikip kürtü iten yazilarin gercekten samimiyetle yazilmis oldugunu iyi düsünmek gerekmektedir. Iblis 99 dogru söyler bir yanlis ile Imani götürür. Biz yine de bu yazilari forumlarimizda hizmetinize sunacagiz...


Dikkatinize...



TANRI TÜRK´Ü KORUSUN VE YÜCELTSIN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar May 20, 2009 4:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kimi İslam'ı alır, kimi Osmanlı'yı alır, kimi Atatürk'ü alır, kimi de böyle Türkçülüğü alır; kendi menfaatleri doğrultusunda kullanır...
Hem de acemice kullanır. Kime göre acemice ? Bu konularda donanımlı, bilgili insanlara göre acemice...
Onların menfaatlerine hizmet etmek istemeyen, kandırılmak istemeyen, aklı başında insanlar iyi okur, anlar ve yorumlar...
İyi okumak, anlamak ve yorumlamak insanı at gözlüklerinden kurtarır. Sığlaşmaktan kurtarır, derinleştirir...

Neyse esas konu Türkçülük...
Hayır hayır!
Esas konu Türkçülüğün bazı art niyetli insanlarca, menfaatleri uğruna kullanılmak istenmesi... Konuya döneyim.

Türkçülüğün esasları, önemli ve saygı duyduğumuz fikir adamlarımızca ortaya konmuş ve bizde özümseyip beynimize yazmışız.
İyice mi yazmışız ? Doğru ve kıvamında mı özümsemişiz ?
Keşke öyle olabilseydi...
Üzüntüyle yaşıyor ve görüyorum ki, Ziya Gökalp'in, Nihal Atsız'ın, Atatürk'ün, Alparslan Türkeş'in ve diğer dava adamlarının sözlerini, fikirlerini dosdoğru anlayamamışız...
Aksine karşı fikirlerin yıpratma ve karalama çalışmalarında uydurdukları dedikoduları, bu ulu kişiliklerin fikirleriymiş gibi anlamışız...
Neden ? Çünkü hep o meşhur Anadolu saflığı var içimizde... Bir taraftan iyi de, zararı gene bize...
"Atatürkçüyüm" diyenin Atatürk ile ilgili söylediklerine hemen inanırız.
Çünkü O Atatürkçü(!) ya doğru söyler... Hiç derinine inmeyiz, adamı araştırmayız. Bir bakarız ki kafamızda, olduğundan çok farklı bir Atatürk...
Kur'an ile, Hadisler ile bağdaşmayan bir din olgusu kafamızda...
Ülkücülük ile ilgisiz fikirler, ülkücülükmüş gibi kafamızda...
Osmanlı tarihiyle hiç uyuşmayan safsatalar kafamızda...
Türkçülük ile uyuşmayan, yutturulan düşünceler kafamızda...
vs. vs. vs.

Dönüp dolaşıp yine yazımın başına geldim. Okumak, anlamak ve yorumlayabilmek...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Sal May 26, 2009 4:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkçülük, Türk milliyetçiliğinin adıdır. Kelimenin sonundaki ek, yerine göre mensup¬tuk, sevgi, taraftarlık gösteren bir ektir. Türkçülük de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğuna göre, kelime, yerinde kullanılmıştır. Başka milletlerin Türk taraftarlığı ve Türk sevgisi bu kelime ile ifâde olunamaz. Zaten başka milletlerin Türk'ü sevmesi de gerçekten bir sevgiye değil, geçici bir nezâkete, çıkara, siyâsî zaruretlere işarettir. Türk'ü gerçek olarak, Türk’ten başkası sevmez.
Türkçülük bir ülküdür. Ülküler, milletlerin mânevi gıdasıdır. Ülküsün milletlerin en talihlisi dahi silik ve sönük kalmaya mahkûmdur. Eğer bu millet talihli de değilse, onun sonucu yenilmek, ezilmek, hattâ yok olmaktır.
Ülküler, gerçekle hayâlin karışmasından doğmuş olan, düne bakarak yarını arayan, milletle¬re hız veren ve uğrunda ölünen büyük dileklerdir. Milletler, ölebildikleri kadar yasama hakkına sahiptirler.
Türkçülük, büyük Türkelin de, Türk uruğunun kayıtsız şartsız hakimiyeti ve bağımsızlığı ile Türklüğün hor yönden bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür.

Bu ülkü, geçmişte, birkaç kere gerçekleşmişti. Büyük Türkçülük ülküsü ve inana ile yetişen gençlik sayesinde yarın yeniden gerçek olacaktır.
Türkçülük, dün bir kaynaktı; bugün çaydır. Yarın coşkun bir ırmak olacak ve önünde yabancı duygu ve düşüncelerden gelen bütün engeller yıkılacaktır.
Türkçülük, dört kaynaktan geliyor
1 - Kökü çok eski olan ve Türk urubunun şuuraltında yüzyıllardan beri yaşayan milliyetçilik;
2 - Tanzimat'tan sonra, Avrupa'daki milliyetçiliklere benzeyen halkçı bir hareketin bizde de tatbik olunmasını isteyen milliyetçilik hareketi;
3 - Devletimizin içindeki yabancı unsurların ihaneti dolayısıyla doğan tepki;
4 • Türklerin 200 yıldan beri çektikleri büyük
sıkıntılar.
Bu dört kaynaktan gelen düşünceler birbiriyle kaynaşıp yoğrularak bugünkü Türkçülük ortaya çıkmıştır. Türkler, Türkçülük ile güçlenecek, kurtulacak, ilerleyecek, yükselecektir.
Bir millet yükselme irâdesini tanımazsa, kendi¬ne güveni olmazsa, başkalarını taklitten başka bir şey yapamazsa, geçmişiyle övünmezse, başkaların¬dan üstün olmak istemezse, ülkü için ölümü göze almazsa, savaştan korkarsa, o millet içinden çürümüş demektir.
Bugün ülküler ve kahramanlar çağında yaşıyoruz. Geçmiş haklara dayanılarak dâvaların Öne atıldığı, hesapların görüldüğü günlerdeyiz. Kan çağlayanları, kılıç şakırtıları ve gülle sesleri içinde yarının neler hazırladığını bilemiyoruz. Bu kasırga arasında, milletlerin yalnız geçmişlerin hatırlayarak millî ülkülerine yapıştıklarını görebiliyoruz.

Geçmişi olmayan, yahut olup da unutan, millî ülküsü bulunmayan devriliyor.
İnsanlığın tarihinde büyük kasırgalar en eskiden zaman zaman gelip geçerdi. Gitgide bu kasırgalar sıklaşıyor. Bu gidişle tarih, ebedi bir kasırgadan ibaret kalacak gibi gözüküyor. Bugün ayakta kalabilmek için eskisi kadar sağlam olmak yetişmiyor. Çok güçlü, çok sağlam, çok sert, çok yürekli olmak gerekiyor. Bunun da bizim için birinci şartı, Türkçülük ülküsüne sıkı sıkıya yapışmaktır. Şaşıran, ürken, sapıtan milletleri, tarih bağışlamıyor.

Türkçülük ülküsü bizden amansız bir görev ahlâkı istiyor. Subay hiç yorulmadan altı saatlik tâlimini yaptırırsa, öğretmen bıkmadan öğreticilik işini yaparsa, memur sinirlenmeden halka kolaylık göstermeye devam ederse, Öğrenci her şeyden önce dersini bellemeye çalışırsa ve bütün görevlerle rütbeler arasına ne caka, ne gösteriş, ne dalkavukluk, ne de ilgisizlik olmadan bir ahenk kurulursa, aşağıdakiler yukarının buyruğunu ukalâlık saymaz, yukarıdakiler de aşağının doğru ihtarlarına kızmazlarsa, bütün karşılıklı islerde, görüşme ve konuşmalarda ne ikiyüzlülüğe kaçan nezâket, ne de kabalığa kaçan sertlik bulunmazsa, görevin biz den istediği şey yapılmış olur.
Gerçekten Türkçü olmak kolay değildir. Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz.
Her Türkçü, bulunduğu yerin görevini inançla yaparsa, Türkçülük ülküsü sağlamladır, Türklük güçlenir.
Türkçülerin ilk işi, görevlerini, arınmış gönül ve inanmış yürek ile sapmaktır.
_________________alıntıdır
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal May 26, 2009 11:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Iste bir Türk anasi... Okudugu siiri kalbimizle dinledik...


URL: http://www.youtube.com/watch?v=4degSUWKr54

<embed src="http://www.youtube.com/v/4degSUWKr54&hl=de&fs=1" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="425" height="344"></embed>
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Cmt May 30, 2009 7:04 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkçü, Türk soyunun üstünlüğüne inanmış olan kimsedir. Bilir ki bugün görülen geri ve kötü ne varsa, hepsi, geçici bir hastalığın belirtisidir ve geçmiş zamanlarda bizi ileri götüren, zaferden zafere yürüten erdemlerin hepsi kanımızda, ruhumuzda, içimizde gizli bir halde yaşamakta, belirecek imkan ve fırsat aramaktadır

Türkçü, milli çıkarları şahısların üstünde tutan, milli mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlakı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir insandır.

Türkçü, gününü gün eden veya dalkavuk bir insan olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir. Tarihimizde kahramanlık ve büyüklük bol bol bulunduğu için, bazı küçük milletlerin yaptığı gibi kahraman ve kahramanlık icadına lüzum görmeden, esasen var olanların hakkını vermekle yetinir. Böylelikle, milli kahramanlarına saygı gösterir, fakat milli kahramanların kusuru da varsa, söylemekten çekinmez ve hiçbir sebeple, kahraman olmayana kahramanlık payesi vermez. Hele Türklüğün mukaddesatını yıkanı asla bağışlamaz ve bunları bağışlayanları düşman sayar

Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının karşılığını beklemek veya takdir olunmak içindir. Halbuki takdir beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet yaparken, bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük hizmetin bile, adı sanki bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti yanında pek küçük kalacağını bilir.

Türkçülük, yükselmek için değil, yükseltmek içindir. Topluluklar, fedakar fertlerinin çokluğu nispetinde yükselir.

Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da inançtır. İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır

Türkçüler, dayanışmalı yaşamaya mecburdur. Dayanışma, az kuvvetle çok iş görmenin tek ve değişmez çaresidir. Dayanışma olmayan yerde, için için bir çekişme var demektir. Türkçü, ülküdaşları ile olacak bir geçimsizliğin ülküye zarar getireceğini bilir

Türkçü hiç şüphesiz, Türkten olur. Fakat her "Türkçüyüm" diyen Türkçü değildir. Samimi olması ve Türkçülüğün şartlarına uyması lazımdır.

Türkçülüğün en büyük görevi Türklüğe hizmettir. Bunun da baş şartlarından biri, çevresinde bulunanlara Türklük sevgisini aşılamaktır. O, yorulmadan, bıkmadan, Türk soyunun üstünlüğünü anlatacak yabancıların tehlikesini söyleyecek, Türk ahlakının gereklerini bildirecek, barışmaz düşmanımızın Moskof olduğunu telkin edecektir

Moskofçu komünistin vatan haini olduğunu en iyi ve herkesten önce anlayan Türkçülerdir. Onun için komünistlerle her yerde, her vasıta ile, her şekilde savaşacaklardır.

Kısacası, Türkçüler, XX.yüzyılda Türk milletinin fedakarlarıdır
ALİNTİ ÜNİBOZKURT
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Çar Haz 10, 2009 5:08 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

HERHALDE Türkiye’nin muhtelif milletlerden meydana gelen bir sosyal mezbelelik olduğunu zanneden bazı soysuzların ortaya çıkıp, “Türklüğün, yerine Türkiyelilik kavramını yerleştirmek isteyeceğini” tahmin etmiş olmalı ki; bakınız Atatürk ne diyor:

“... Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, bütün Türk çocukları, kendileri için lâzım gelen hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Bu tarihten Türk çocukları istiklâl fikrini kazanacaklardır, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin de aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun eğmeyeceklerdir.”

Şimdi her önüne gelene eğildikleri için Gazi ile aynı kandan olmadıkları anlaşılan birileri “Türk değilim, Türkiyeliyim!” demek suretiyle Atatürk’e isyan, Türkiye Cumhuriyeti’ne de harp ilân etmişlerdir!

Kimin hesabına Türkiyeli oluyoruz biz!

Kimi memnun etmek için Türkiyeli oluyoruz?

1.200 kişiden ibaret olan toplam nüfusunun yarısı Balıklı Hastahânesi’nde vasiyetnâmesini yazıp, son duasını yapmakta olan rumlar için mi? Ancak bir kasaba ahalisi kadar kalan ermeniler için mi? 3-5 yahudi için mi?

Eğer bu sancı Güneydoğu ile ilgiliyse, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yapılacak ciddi bir araştırma, Kürtler’in büyük ekseriyetinin Türk ırkının evlatları olduğunu ortaya çıkaracaktır.

Hem efendim bu böyle olmasa bile, Türklüğün yerine Türkiyeliliğin ikâme edilmesi, kendini Türk hissetmeyenlerin devlete sadık kalmalarını sağlamayacaktır ki...

Türklüğü reddedip imparatorluk sınırları içinde yaşayan herkesin Osmanlı olduğunun kabul edilmesi, etnik unsurların devlete bağlı kalmalarını nasıl temin edemediyse, Türkiyelilik de Türkiye Cumhuriyeti’ne isyân halindeki çetelerin silâhlara vedâ etmesini sağlamayacak, aksine bölücülerin cüretini artıracaktır.

Kozmopolit Osmanlılığın kabul edildiği Tanzimat’tan sonra, Osmanlı Devleti’ne saldıran bulgar, rum, ermeni ve hatta Müslüman kavimler olan arnavutlarla araplar aynı zamanda Osmanlı değil miydi?

Osmanlılık nasıl birleştirici olamadıysa, Türkiyelilik de birleştirici bir kavram olamayacaktır, üstelik Türkiye ile Türk soyunun ilgisi de kesecektir.

Eğer bölücülüğü önlemek gibi bir niyetleri varsa, Atatürk’ün başlattığı milletleşme sürecini devam ettirmeye mecburdurlar.

Türkiyeliymiş... Türkiyeli olmak, Türklüğü reddetmek demektir! Türk Tarihi’ni reddetmek demektir! Türk Devleti’ni sahipsiz bırakmak, Türk Milleti’ni, Türk Kültür ve Medeniyeti’ni, Türk Dünyası’nı ve Türklüğün bizi yücelten bütün muktesebatını reddetmek demektir!

Türkiye Cumhuriyeti’nde esas Türklüktür! Bu esas ya kabul edilir, ya ettirilir
alinti hasülkü.com


En son Gokcebala tarafından Per Haz 11, 2009 6:08 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Haz 10, 2009 7:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kim yazmis bilmiyorum ama çok güzel ve doğru bir yazı.Kaynak ve yazan da belirtilse çok daha iyi olacak.
Alıntı:
Türkiye Cumhuriyeti’nde esas Türklüktür! Bu esas ya kabul edilir, ya ettirilir

İşte yapılması gereken de tam olarak bu.Ataturk Cumhuriyetin ilk yıllarında bu sistemi uyguladı.Kalkışanlara gerekli cevabı verdi.
Sen buyuk bir ağırbaşlık ve saygı içerisinde;bunlara bizim vatandasimiz ,kardesimiz diyeceksin;
bunu söz de degil öz de; kanunlara koyarak uygulayacaksın;ondan sonra batı istiyor diye birileri kalkışacak ve bambaşka şeylerin peşinde ard niyetli olarak koşacak.
Bunu kabul eden siyasi parti,ust duzey yonetici,burokrat,komutan:her kim varsa;derhal makamlarını bırakıp çekip gitsinler!Çünkü bunu kabul eden adam;vatana,Cumhuriyete,Atatürk e ihanet ediyor demektir!
Bunun pazarlığı falan olmaz.Bunu bırakın pazarlık konusu eden,bunu seyredenlerin alayı da vatana ihanet suçu işlemektedir.Aslolan;devlet otoritesinin saglanmasıdır.Hükümetler,asayiş ve guvenlik guçleri ve ordu bunu için vardır!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Pzr Kas 01, 2009 12:17 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

TÜRK OLMAK NASIL BİR DUYGUDUR?

Aslında çok şeydir, Türk olmak.


Türk olmak, Osmanlı’nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.


Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.


Türk olmak Kıbrıs’ta, Hocalı’da, Anadolu’da ve Balkanlar’da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.


Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…


Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövdüğünde…


Türk olmak lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.


Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir çok asır önce Viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir tabii ki sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığın için.


Türk olmak Selanik’te Pontus Anıtı’nın, Viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.


Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.

Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.


Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.


Türk olmak; Truva’dan bu yana, Sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.


Doğu Roma’yı da Batı Roma’yı da yıkıp, yeni Roma olan AB’ye girmeye çalışmaktır Türk olmak.


Türk olmak, Mostar’da köprüdür, Kerkük’te kaledir, İstanbul’da Kızkulesi’dir, Anadolu’da buğdaydır, Çukurova’da pamuktur, Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, Trakya’da ayçiçeğidir.


Türk olmak Çanakkale’de ölmektir. Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.


Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.


Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır.

Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.

Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.


Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.


Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek.

Türk olmak, annenin şehit oğlunun ardından ‘Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim.‘ demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken ‘Vatan sağ olsun!‘ demesidir.


Türk olmak ‘Türk çayında radyasyon olmaz!‘ yalanları ile, ‘Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!’ dolanları ile yaşamaktır.


Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.


Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir.

Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.


Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirine vermektir.

Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.


Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık’a, Belgin Doruk’a aşık olmaktır.

Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.


En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.


Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.


Türk olmak Yunus’u bilmektir, Aşık Veysel’i sevmektir. Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve Hoca Yesevî -tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.


Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü’nde…


Hayatın sana verdiklerine ‘Nasip‘, vermediklerine ‘Kısmet‘ demektir. Her işin ‘Hayırlısına‘ inanmaktır ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.


Türk olmak, Asya’da batılı, Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir.


Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir.


Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.


Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir.


Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.


Türk olmak, buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sıraya girerek, sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.


Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.


Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamd etmek, her çıkan başak için şükretmektir.


Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir.

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE...

UFUK GÖKÇEN

Türkiye’nin ABD Seattle Fahri Konsolosu
ALİNTİ HASÜLKÜ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Pzr Kas 08, 2009 7:53 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Biz Büyük Türk Milletiyiz…


Türk milletinin bin yıllık kardeşliğinin bozulması, parçalanması, sonlanması elbette öncelikle milleti oluşturan unsurlar arasına nifak ve ayrılık tohumlarının saçılmasıyla gerçekleşecektir!

Bu gerçek ortadayken, Türk milletinin içinden, etnik kimlik farklılıklarını ileri sürerek, başka bir sosyal ve kültürel sisteme aitliği doğal ve kaçınılmaz bir süreç olarak gören güruhun cesaretlendirilmesi, önünün açılması herkesin gözü önünde cereyan etmektedir.

Anthony Smith, etnik grup isteklerinin devletin verdiğinden daima bir fazla olacağını söyler. Etnik grup ile devlet arasındaki karşılıklı anlaşmalarda devam eden sürecin, masum kültürel isteklerden otonomiye ve ayrı bir devlete giden bir sürecin kapısını aralayacağı uyarısını yapar. Bu şekilde ilerleyen aşamaların, etnik grubun hayallerini süsleyen tam bağımsızlık halini gerçekleştireceğini iddia eder.

Bu kapsamda, Kürt kardeşlerimizin etnik bir grup olarak görüp, onları 36'da bir olarak tanımlayan sorumlu siyasi anlayış, çok tehlikeli bir ortama zemin ve fırsat hazırladığını acaba hiç düşünmüyor mu?

Bana göre bilinmesi gereken bir başka gerçek şudur: Asırlarca Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olarak yaşamış olan, kültürel olarak belirgin bir farkı bulunmayan, sosyal hayat itibariyle ayrışmamış olan Kürtleri; sadece mahalli dil farklarını ileri sürerek, etnik bir grup olarak tasnif etmek en azından kavramsal açıdan doğru olmayacaktır.

Bir merakımda, etnik kimlikleri sayma ve bunları sürekli hatırlatma gibi kötü bir alışkanlığı olan Başbakan'ın, etniklik üzerinden yapay bir millet oluşumunun önünü açtığını çevresinde hatırlatan olup olmadığıyla ilgilidir...

Şunu kabul ediyorum: Doğu'da dağlarda yaşayan Kürtler, yerleşim yerlerinde yaşayan Kürtler kadar Türk milletinin ana kültür yapısına mensubiyet duymayabileceklerdir. Ayrıca, bölgenin toplumsal yapısının aşiretlerden oluşması da bir dereceye kadar kültürel etkileşim kanallarını zedelemiştir.

Ancak buna rağmen, 26 uzun yıldır süren terör belasına rağmen Türkler ile Kürtler arasında kalıcı bir düşmanlık çok şükür ki ortaya çıkmamıştır. Ancak son zamanlarda, spor müsabakalarında bile bir ayrışma, öfke ve tepki hali görülmeye başlanmıştır. Bu durum da, Devlet Bahçeli'nin dediği gibi, açılım süreciyle yakından ilgili ve ilişkilidir.

Asırlarca karşılıklı etkileşim sonucunda, Türk-Kürt ayrımından bahsetmek mümkün olmamıştır. Bu hal yalnızca mahalli olarak ortaya çıksa da, bir bilinç düzeyinde, kimlik hissiyle belirginlik kazanmamıştır. Bu nedenle hiç kimsenin kökeninin ne olduğu merak edilmemiş, Kürtler de tabii olarak diğer gruplar gibi toplum, devlet ve iş hayatında çok önemli yerlere gelmişlerdir. Dinin, kültürün, müşterek hatıraların ve gelecekte beraber yaşama hedefinin birleştirici özelliği sayesinde, acımız bir olmuş, anımız bir olmuş, sevincimiz bir olmuştur.

Türkler ile Kürtlerin yüzyıllardır süren karşılıklı kültürel münasebetleri ve oluşan benzerlik neticesinde; bir bütünün bu iki ayrılmaz parçası ülkülerde, değerlerde ve tutumlarda ayrılıklarından çok, müştereklikleriyle bir araya gelmişledir.

Elbette, bir önceki makalede, Kürtlerin etnik bir topluluk olmadığı yönündeki tespitlerim tartışmaya açıktır. Ancak, alışageldiği gibi, etnik kavramı yoğun olarak kullanılmakta, bu kullanım daha çok ve doğal olarak bölücülüğe izafe edilerek yapılmaktadır.

Etnik bölünmeyi arzu eden ve bunu hedef olarak belirleyen terörizm ülkemizin uzun yıllardır gündemindedir. Türkiye'yi etnik kimliklere ayıran ve bundan bir bütün çıkarmayı düşünenler, esasen bir yönüyle etnik bölücülüğün de lojistik ihtiyacını karşılamaktadırlar.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyet'in kuruluşuyla beraber, Kürtlerin ikincil kimlikleri asla yok edilmek istenmemiş, Metin Heper'in deyimiyle, sadece birincil kimliğe dönüşmesi engellenmeye çalışılmıştır. İşte etnik terörün, etnik tahrikçilerin amacı da burada ortaya çıkmaktadır. Kürt kimliğinin, Türk kimliğine eşit bir konuma getirilmesi, anayasaya iki kurucu halkın sokulmak istenmesi, Kürtçenin kamusal alanda kullanımı ve özerkliğin tanınması bu amaçlardan sadece görünen bazıları olmuştur. Fitne ne kadar görünür olursa olsun, etnik tahrikler ne kadar coşkulu yapılırsa yapılsın, farklılıklar demokrasi aracılığıyla ne kadar hatırlatılırsa hatırlatılsın Devlet Bahçeli'nin 2 Ekim 2005 Başkent Ankara Mitinginde dediği gibi; "...Biz Horon kadar Karadeniz, Zeybek kadar Egeyiz. Karşılama kadar Trakyalı, halay kadar, bar kadar, semah kadar Doğuyuz, Güneydoğuyuz, Anadoluyuz. Müştereklerimiz ayrılıklarımızdan çok üstündür. Bütün Türk illerini de kapsayan büyük bir aileyiz. Biz büyük Türk Milletiyiz..."

Ulvi YöNTER


etikhaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1