Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 5 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Cmt Arl 05, 2009 9:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çanakkale'de ortaya çıkan skandal
Fransızlar, 7 bin Senegalliyi, Çanakkale’de Türklere karşı cepheye sürmüş. Bu da yetmezmiş gibi Müslümanı Müslümana kırdırarak, mezarlarına haç koyup ‘Fransa için öldü’ yazmışlar.




EZAN SESİYLE İRKİLDİLER
Osmanlı mevzilerinden gelen ezan sesini duyan ve silah bırakan Senegalli askerlerin çoğu ülkelerine geri götürülmek üzere gemiye bindirilmiş ancak denize atılmış.

HAÇ YÜREKLERİNİ SIZLATIYOR
Yaralı askerlerle Fransız hemşireler ilgilenmiş. Senegalli Müslümanları kahreden ise kabirler üzerine dikilen haçlar ve ‘Fransa için öldüler’ ifadesi.

ÖLÜMÜ BEKLEYİŞ!
Sömürgesi oldukları Fransa tarafından cepheye taşınan Senegalli askerler mevzide çaresizce bekliyor.

Ev ahalisini etrafıma toplayıp, mangalın başında kurban etini cızbız yaptığımız tarihin üzerinden tam 8 sene geçmiş. Bayramlar o ülke senin bu ülke benim şeklinde geçiyor. Lakin bu sene kararlıyım, bir mani keder olmazsa evdeyim... Tabii bu fikrim Abant Platformu’nun Genel Sekreteri Salih Yaylacı arayınca değişiyor. “Osman Bey çok renkli bir bayram programı olacak. Eğer kabul edersen Kimse Yok mu Derneği ile Senegal’e gidiyoruz. Yarın sabah 08.00’de alanda buluşuyoruz” Millet camiye bayram namazına ben doğruca hava alanına. İşlemler yapılıyor, aşı kartları kontrol ediliyor. THY görevlisi ile yaptığım kısa bir yer pazarlığının ardından uçağa binip koltuğa gömülüyorum... Senegal uçağı ağzına kadar çakılı. Bizi bıraktıktan sonra Brezilya’ya geçecek olan uçakta alabildiğine bayram kaçkını var. Biz bayramda evde olmanın onlar ise olmamanın derdinde.

BİR BUÇUK KOLTUK YAPILSIN
Kabine zarar vermemek için yan yan yürüyen XXL ebatlarındaki bir teyze gelip başucumda dikiliyor. Göz işaretiyle elindeki çantaları almam için talimat veriyor.
Mesai erken başladı... Hemen fırlıyorum bir çırpıda tek tek valizlerini üst tarafa yerleştirip , ‘olur’unu alıyorum. Teyzem güya yan tarafımdaki koltuğa oturuyor, benim koltuk bile bir anda kayboluveriyor.

Yedi buçuk saatlik yolda bir erkekle bayanı yanyana oturttukları için mi yoksa bir buçuk koltuk tahsis etmedikleri için mi THY’ye kızayım, kafamda bunun hesabını yaparken, Salih Yaylacı Bey imdadıma yetişiyor, el çabukluğu ile yerlerimizi değiştiriyor.

Bu kadar sinir ancak uyku ile atılır. Senegal Türkiye’den iki saat geri bu da günün bizim için fazladan iki saat daha süreceği anlamına geliyor.

Bir yandan kulaklık yardımı ile film izleyen diğer taraftan da uçağın diğer başındaki arkadaşına kadeh kaldırıp ‘Cheers! Cheers’ diye nara atan amcanın gürültüsü ile yerimden fırlıyorum. Mübarek bayram günü Müslümana gavur eziyeti bu olsa gerek... Artık uyku tutmuyor... Alana inmeden önce verilen formları ‘mesleği’ kısmı hariç titizlikle dolduruyorum. Ve ikindi vakti Dakar Havalimandayız.

PAROLA; ECOLE YAVUZ SELİM
Senegal Basketbol Milli Takımı havalimanında işe başlamış sanki. Görevlilerin hepsinin boyu 2 metrenin üzerinde. Pasaport kontrolünden Afrika standartlarının çok üzerinde bir sürede geçip çıkışa doğru yöneliyoruz. Bir polis çantalarımızı kontrol etmek istiyor. Salih Bey, “ Ecole Yavuz Selim” cümleleriyle polis bırakın çantayı aramayı el atıp taşımasına bile yardımcı olmaya çalışıyor. Türk okullarının itibarı buradaki polise bile sirayet etmiş!
Batı Afrika’nın en batısındaki ülke Senegal’deyiz. Havalimanından dışarı adımımızı atar atmaz Türk olduğumuzu öğrenen her Senegalli, 2002 yılındaki Dünya Kupası’nda Türkiye’den yedikleri golü anlatıyor. Etrafımızı saran kontür satıcıları, porterlar para kazanmaktan çok, Türk olmamızla ilgileniyor, “İlhan Mansız, Hasan Şaş” isimlerini telaffuz ediyorlar. O maçı ben de Bangkok Havalimanı’nda izlemiştim. Senegal’i uzatma dakikalarında attığımız golle 1-0 yenerek yarı finale yükselmiştik. Gerçekten unutulmayacak bir maçtı. Bir süre önce Senegal’e yerleşen İzmirli Mustafa Bey’in aracıyla kalacağımız otele doğru yol alıyoruz. Senegal görme fırsatı bulduğum diğer 13 Afrika ülkesiyle ortak özellikler taşıyor. Kendine has kokusuyla burunlara test yaptıran sokaklar; derin çukurlar, göllenmiş sular ve daha yolcu otomobile adımını atmadan gaza yüklenen Carrapid (dolmuş) şoförleriyle, Afrikalılara olimpiyatlarda uzun atlama, yüzme ve maratonda madalya üstüne madayla kazandırmanın derdinde.

BU GÜN BAYRAM DEĞİLMİŞ
Atlas Okyanusu’nun kenarındaki otele yerleşip tekrar sokağa çıkıyoruz. Halkının yüzde 94’ü Müslüman olan bir ülkede bir bayram gününde sokakların bu kadar kalabalık olmasını yadırgıyorum doğrusu. Dakar’ın tam ortasından geçen kanalın iki yanına dizilen sokak mobilyacılarındaki telaşlı insanları geçip Yavuz Selim Okullarına varıyoruz. Batı Afrika’daki Türk Okullarınının Genel Müdürü Adnan Demir, “Hoşgeldiniz, bayramınız mübarek olsun” diyerek karşılıyor bizi. Mis gibi çaylar, buz gibi sular bir birini ardına midemize giriş yapıyor. Sohbet derinleşiyor. Adnan Bey, Senegal’de 6 okullarının olduğundan, ülkenin batıya açılan kapı görevi üstlendiğinden bahsediyor. Sabah saatlerinde kurban kestiklerini ve bazı yerlerde dağıttıklarını anlatıyor. “Biz kurban için gelmiştik, siz kurbanları kesmişsiniz bari biz dönelim” diyerek takılıyorum. Adnan Bey tebessüm ederek, “Aslına bakarsanız burada yarın bayram. Çünkü burada tarikatler ve marabular (din adamı) bayramın yarın olması konusunda ittifak etti. Ama biz hem Türkiye’ye ile aynı gün bayram yapmak hem de buradaki fakirlere et dağıtabilmek için bir kısmını kestik ve dağıttık. Ama yarın bayram namazına gideceğiz, sonraki gün birlikte kurban keseceğiz “ diyor.

GAVURLAR GELMİŞ
Geceyi otelimde sabaha kadar sivrisineklerin yabancı bir piste iniş maceralarına el kol hareketleriyle katkıda bulunarak, birbirini takip eden müezzin efendilerin teheccüd ezanlarını dinleyerek geçiriyorum. Sabah yine buradaki tarikatlerin belirlediği saatte 09.30’da bayram namazı kılmak üzere Tiodiaya’ya gidiyoruz. Otobandan çıkıp köy yollarına girdiğimizde etrafta toplanan çocuklar tubab (gavur, beyaz adam) gelmiş diyerek elleriyle tempo tutuyor. Camı açıp ‘selamün aleyküm’ dediğimizde ise kıpkırmızı oluyorlar.

Çöl ortasına kurulu Tiodiaya’daki Cemal Abdül Nasır Camii’nin bulunduğu alana vardığımızda ise tam bir renk cümbüşüyle karşılaşıyoruz. Kumların üzerine atılan sergilerde binlerce insan, sandalye üzerinde hutbe okuyan imamı dinliyor. Bir iki fotoğraf çekme çabamı oturdukları yerden parmaklarını gözüme sokma teşebbüsünde bulunan Senegalliler engel olunca, yanıma bir mihmandar alıp doyasıya fotoğraf çekmenin hazzını tadıyorum.
Haa bir de hatıra fotoğrafı çekip para kazananlar var. Onlar hocadan torpilli. Zira hutbe uzadıkça uzuyor. Nihayet namaz kılınıyor, herkes yanındakinin eline sarılıyor. Fransızca Bonfet, Volofça Balmahak (hakkını helal et demekmiş) sözleriyle bayramlaşıyor. İmamın kurban için satın aldığı koç dualar eşliğinde kesiliyor ve bayram başlıyor.
ALİNTİ TİMETÜRK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Mar 18, 2010 8:24 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çanakkale Zaferinin 95.yıldönümünü büyük bir sevinç ve gururla kutluyoruz.
Bu önemli gün dolayısıyla bir kaç şey üzerinde durmak istiyoruz.
Bu zaferi kazanan yüksek Çanakkale ruhu üzerinde.
Çanakkale ruhu her şeyden önce Balkan savaşı faciasında moralman bitmiş olan bir ordunun komuta kademesinin aklını başına toplaması ile başlamıştır.
Haketmeden rutbe ve unvan almış alaylı paşaların ve ordu komuta kademesindeki Türk olmayan unsurların ihaneti bize bu acıyı yaşattı.İttihat ve terakki belki de en aklı başında iş olarak bu durumu düzeltti.Yenilgiden sonra ordu komuta kademesini düzeltti.Türklük bilincini askeri eğitimde esas aldı.Erler eğitildi,marşlar öğretilip söyletildi.Türklük ön plana çıkartıldı.Öyle bir subay tipi oluştu ki;bunlar vatanını canlarından aziz bildiler.
Yılda 2 veya 3 kez maaş alabilecek kadar kötü bir ekonomik ortam içerisinde bu subaylar ne para ne de maaşlarını düşündüler.Altlarına ucuz ve kredi ile otomobil veren yardımlaşma sandıkları yoktu.En güzel yerlerde sosyal tesisleri,deniz kampları da yoktu.
Ama hepsi onurlu,askerliği meslek edinmiş başka bir şey düşünmeyen,içleri vatan sevgisi ile yanan insanlardı.2.Mahmut un ocağından işte böyle bir komuta kademesi yetişti.
Bu komuta kademesi muazam bir eskeri eğitim veriyordu erlerine.Acemi askerler siperlerde eğitiliyordu.Komutanı ile eri bütünleşmiş,kemikleşmişti.İşte Çanakkale de başlayıp,daha sonra yavaş yavaş bütün milleti dalga dalga saran bu ruh ve heyecan;Çankakale den sonra İnönü ye,ardından Sakarya ya,daha sonra da Kocatepe ve Dumlupınara kadar çığ gibi büyüyerek ulaştı.
Çanakkale bir inancın ve iradenin sonucudur.
Manevi değerleri olmayan bir ordu,Çinli it sürüsünden farksızdır.İnanç elbet de olacaktır.Dini inanç şarttır.Ama artık "ŞEYTAN ALDI GÖTÜRDÜ,SATAMADI GETİRDİ"gibi yabancı askerlerin bulutlar tarafından kaybedillmesi(çANAKKALE DE O KESİMDE ÇOK RASTLANAN BİR SİS TABİAT OLAYIDIR.ATATÜRK BUNU GÖZLEMLEMİŞ TEDBİRİ ALMIŞ VE SİSTEN ÇIKAN ANZAK ALAYINI ASKERİMİZE VURDURUP KIRDIRMIŞTIR.),savaşı yeşil sarıklıların kazanıp işi bitirdiklerini söylemek saflıklarından vaz geçip asıl işimize bakmalıyız.
Bu söylentileri yayanlar
1-yenilgilerine kılıf arayan,en güçlü ordu ,silah ve donanmalarla yenilen emperyalis güçlerdir.Haklıdırlar.Kaybetmeyi başka nasıl açıklıyabilirler ki?
2-Her şeyin Allah dan hazır geldiğini ima etmek suretiyle müslümanları kaderciliğe iten,mistik ve miskin hale sokmaya çalışan,bilim ve teknik adına söyleyecek tek bilgisi ve birikimi olmayan zırcahil sözde şeyhlere itaati sağlamakdır!
Bugün Çanakkale de bir sürü rehber,asıl tarihi anlatacaklarına bu safsataları anlatmakta,insanları kandırmaktadır.
Tanrı belki savaşı yöneten komutanlara ilahi bir lütuf olarak bazı işaretler gönderebilir.
Ama bunlar bile moral vererek inançlı tarafa bir doping etkisi sağlamak amacına yöneliktir.
Tanrı işe melekleri karıştırmış olsaydı,müslümanların ordu falan kurmalarına gerek kalmazdı.Bedir de bile bu müdahale yapılmamış ,3000 iz li melek hazır bekletilmiş iken;
Türk ün kazandığı savaşları,yatırlarından kanatlanıp akın akın düşmana saldıran evliyaların işi bitirdiklerini söylemek;Türk ün cesaretini savaşçılığını hafife alıp dalga geçmek demektir.
Tanrı Türk e savaşçı bir özellik vermiş,onu dünya da adaletin yüceltilmesi ve yükseltilmesi için görevlendirmiştir.Türk ;birlik ve beraberlik içerisinde olduğu sürece ne evliyaya ne de başka bir yardıma gereksinim duymaz.Onun bütün hücreleri,genetiği,savaşçı olarak yaratılmıştır.
Çalışmadan,hazırlanmadan,eğitilmeden bedava hiçbir şey yok.O zaman sorarlar adama,kaybettiğin savaşlarda evliyalar neredeydi diye?
Asker ;nişancı,attığını vuran adamdır.Bu piyade için de,tank ve topçu için de,pilot için de,donanma erleri için de geçerlidir.Attığını vuracaksın.Bunun için de eğitim alacaksın.
Direnç ve dayanıklılık için iyi spor yapacaksın.Ancak o zaman en güç koşullarda bile başarılı
olabilirsin.
Gelelim yokluk edebiyatına.Bu millet aç iken bile ordusunu en iyi şartlarda besleyip doyurdu.Kendi aç kaldı ama ordusunu bırakmadı.O gün karavanana da yarım ekmek,şekersiz hoşaf,ve çorba varsa,bilinsin ki;Türk milletinin sofrasında tek bir zeytin tanesi vardır.Millet çıplak,ayağı çarıksız ise;bilsin ki eri nin en azından ayağında bir çarık,üzerinde elbisesi var.
Çanakkale de ortaya çıkan bir gerçek daha vardır.Türk askeri Türk komutanın emri altında savaşır ve başarılı olur.İşte liman bilmem ne paşaları gördük yabancı.Ne zaman ki komutayı Türk subayları aldı,inisiyatifi ele geçirdi,savaşın seyri o zaman değişti.
Bugün yurt savunmasını nato konsepti içerisinde düşünen siyasi ve komutanlara ibret olsun.Osmanlı nın geçmişte yaptığı hatayı bugün hala bazı kafalar yapıyor.
Çanakkale iddia edildiği gibi bir centilmenler savaşı da değildir.
Merhum Akif in tanımladığı gibi KİMİ HİNDU,KİMİ YAMYAM KİMİ BİLMEM NE BELA olan bu güçler;vahşi hayvanlar gibi saldırmış,savaş kurallarını çiğnemiş,hastaneleri ve yaralı taşıyan kızılay gemilerimizi bile bombalamışlardır.Her türlü pisliği yapmışlardır.
Kimse kendini kandırmasın.İş bittikten sonra yapılan açıklamalara bakmayın.ÇOK SERT VE KANLI BİR SAVAŞ OLMUŞTUR.İşin içerisinde ingilizin olduğu hiçbir savaş;pisliksiz olmamıştır tarihte.Ama bu yüce millet hepsini de affetmiştir.Bu af Çanakakale de yapılan pisliğin üzerini örtecek değildir.Bizi soykırımlık ve barbarlıkla suçlayanla öncelikle Çanakkale de yaptıklarını hatırlasınlar.Başka bir şeye bakmalarına gerek kalmaz.
Çanakkale nin pek bilinmeyenlerinden ve hakkı teslim edilmeleyenlerinden bir tanesi de şanlı muhrip muavenet-i milliye gemimizin büyük başarısıdır.Herkes abartmalı olarak 200 okkalık mermiyi kaldıran Yahya Çavuşu(aslında 110 kilodur bu gülle)bilir,nusrat ı bilir ama bu gemimizi bilmez.Biraz da ondan bahsedelim.Çünkü sonuçları müthiş olmuş ve harbin seyrini değiştirmiştir.
Çanakkale gen tr den alıntıdır:
Alıntı:

MUAVENET-İ MİLLİYE
.
.
Muavenet-i Milliye , Çanakkale'de yaşanan en önemli olaylardan birinin, Goliath'ın batırılışının kahramanıdır. Müttefik ordularının komutanı olan General Ian Hamilton'un "Düşman madalyayı hak etti!" diye günlüğüne not düşmesine neden olan Muavanet-i Milliye'nin başarısı, Müttefik donanmasının Mondros limanına çekilmesine neden, Türk askerleri için de moral olmuştur.
Çanakkale Seferi süresince İngiliz donanmasının maruz kaldığı en büyük felaket Goliath'ın batışıdır. 13.150 tonluk ve yedi yüz elli mürettebatı olan bu muharebe gemisinden ancak yüz seksen kişi kurtulabilmiştir. Beş yüz yetmiş personeli, gemi ile beraber sulara gömülmüştü.
Bu geminin batışı ile verilen zayiat büyük olmuştu, ama asıl önemlisi bu felaketin doğurduğu olaylardı. Goliath'ın batırılışı üzerine İngilizler, Boğaz'ın zorla geçilmesi fikrinden tamamen vazgeçtiler. 18 Mart Harekatı'ndan sonra donanmayla Boğaz'ı bir kere daha zorlamayı planlıyorlardı. Çünkü kara harekatı da istenilen sonucu vermemişti ve kısa sürede de vereceği tahmin edilmiyordu. Bu geminin batırılışı, bu plandan vazgeçilmesine sebep oldu. Ayrıca geminin batırılışından iki gün sonra 15 Mayıs 1915'te, İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher, ardından da 17 Mayıs'ta, Çanakkale Seferi'nin fikir babası Churchill'in isifasına vesile oldu.
Küçük bir Türk muhribi olan Muvanet-i Milliye Muhribi'nin başarısı, görüldüğü gibi, İngiltere kabinesinde kriz yaratacak şekilde etkili olmuştu.
Olayın amacı, İngiliz gemisinin batırlışı ve gemi komutanının kim olduğu Türk kaynaklarında şöyle yer almaktadır:
"13 Mayıs 1915 tarihi, Muavenet muhribinin Morta koyunda demirli Goliath İngiliz muharebe gemisini batırması, Çanakkale Muharebeleri tarihinde önemli bir yer tutar.
Fransızların Kerevizdere'de ele geçirmiş oldukları mevzileri geri almak için yapılan devamlı taarruzlara karşı, Fransızların harp gemilerinin yardımını istemeleri üzerine, her akşam iki muharebe gemisi Morto Koyu açığına gönderilmekteydi. Bu gemilerin ateşinden hayli zarar görülmesi üzerine, 5 nci Ordu Komutanlığı Boğazlar Genel Müfettişliği'ne başvurarak bu kötü durumun giderilmesini istedi. Bu amaçla, Muavenet Muhribi'nin görevlendirilmesine karar verildi.
Marmara'da denizaltı karakol görevi yapan Muavenet, Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet komutasında olarak 10 Mayıs saat 1330'da Çanakkale'ye geldi.
12 Mayıs'ta sona eren hazırlıklar arasında, kıyı boyunca seyir sırasında geminin dibe değmemesi için kömür ve yağın yarısı gemiden çıkarıldı. Doksan kilo şarjlı üç Şuvartskopf torpidosu kovanlara sürüldü; bir tanesi de yedek olarak güverteye alındı. Torpidolar, 1.200 metre mesafe, 34 mil sürat ve iki metre derinliğe ayarlandı. Düşmanın torpido ağı kullanmadığı saptanmış olduğundan, torpidolara ağ makası takılması ihtiyaç görülmedi. Bu sırada Morto koyunda Goliath ve Kornvolis muharebe gemileri demirli bulunmakta , iki İngiliz muhribi Rumeli, diğer ikisi Anadolu Kıyısında ve biri de boğaz ağzının ortasında karakol yapmSakta idi.
Müstahkem mevkideki bataryalar ile ışıldaklar ve diğer bütün ilgili birlikler, yapılacak taarruzdan haberdar edilmiş, Anadolu ışıldaklarının Muavanet'in seyir hattının aydınlatmamaları, Muavenet'i izlemeleri olasılığı olan düşman muhriplerini karşılamak üzere, bataryaların hazır bulunmaları, Muavenet'in dönüşte seyir fenerlerini yakacağı ve eğer izleniyorsa, baş tarafından beyaz işaret fişekleri atacağı bildirilmişti. Havuzlar mevkiinde demirli olan bir filika da kırmızı bir fener gösterecekti.
12 Mayıs saat 18.40'da harekete geçen Muavenet, saat 19.00-19.30 arasında mayın hatlarını geçtikten sonra , 19.40'ta Soğanlıdere önlerindeki mayın hatlarının hemen dışında demirleyerek, taarruz saati olan gece yarısını beklemeye başladı.
Morto'daki (Morto-Soğanlıdere=7 mil) gemilerin ateşi ve ışıldaklarla yaptıkları aydınlatma, saat 23.30'a kadar sürdü.
13 Mayıs saat 00.30'da demir alan Muavenet, sekiz mil hızla Rumeli kıyısına sürünürcesine seyre başladı. Onbeş dakika sonra, iskele tarafından 600-800 metre mesafede rastlanan ve ağır yolla karşı rotada seyreden bir düşman muhrip takımı, Muavanet'i görmedi. Saat 01.00'da tam pruvada, Eskihisarlık burnuna bordalarını vermiş yatan iki muharebe gemisi fark edildi. Torpido kovanları sancağa çevrilmiş durumda ağır yolla seyre devam olunurken, öndeki geminin (Goliath'ın) pırıldakla (O) işareti verdiği görüldü; görülmüş olan Muavanet'ten parola sorulmaktaydı. Bu işarette aynen karşılık veren Muavenet, vakit kaybetmeyerek hemen hücuma kalktı ve saat tam 01.15'te birbiri ardından üç torpidosunu işaretledi. Bu anda mesafe 300 metre kadardı. Torpidolardan biri Goliath'ın komuta köprüsü, ikincisi baş baca altına ve üçüncüsü de kıç tarafına vurdu. Kısa zamanda batan Goliath, yedi yüz elli kişilik mürettabatından, gemi komutanı dahil, beş yüz yetmişini de birlikte götürdü.
Muavenet, saat 05.00'te Çanakkale önüne demirlediği vakit, büyük sevinç gösterileriyle karşılandı. Aynı gün İstanbul'a hareket eden muhrip, ertesi günü istinye üssüne döndü ve merasimle karşılandı. 16 Mayıs'ta gemi mürettabatı, Başkomutan Vekili ve Bahriye Nazır Vekili Enver Paşa tarafından bir takdirname ile kutlandı. Bunu, nişan ve madalyalarla taltifleri ve gemi komutanının binbaşılığa yükseltilmesi izledi. Muavenet'in, bu başarısı, Çanakkale'yi savunanların morali üzerinde önemli etki yaptı. İngiliz harp tarihinin, (atak ve ustalıklı bir hareket) olarak kaydettiği bu olay, 14 Mayıs'ta toplanmış olan İngiliz Harp Meclisi'nde tam bir bomba etkisi yaptı.



İngiliz bahriye nazırı ve savaş bakanı nın istifasına kadar yol açacak müthiş bir olaydır.
bU ZAFERİN ANISINA DENİZ KUVVETLERİ BİRAÇ KEZ BAZI GEMİLERİMİZE MUAVENET ADINI VERDİ.BUNLARDAN SONUNCUSU KIBRIS HAREKATINA KATILAN GAZİ BİR GEMİDİR.NE YAZIK Kİ ABD İLE ORTAK BİR TATBİKAT DA KASTEN BATIRILMIŞTIR!SEÇİLEREK,BİLİNEREK GOLYATA KARŞI BEDEL OLARAK BATIRILMIŞTIR!ÇAKALLAR GOLYATIN ACISINI HALA UNUTAMADILAR.
Bu gün tarihinin en güçlü haline gelmiş,günde 1 denizaltıyı denize indiren donanmamız 6.filoyu tedirgin ediyor.TÜM DARBECİLERİN NEDEN DENİZ KUVVETLERİNDEN ÇIKTIĞINI İDDİA ETMENİN,VE DONANMA ÜZERİNE OYNANAN OYUNUN TAKDİRİNİ DEGERLİ ÜLKÜDAŞLARIMA BIRAKIYORUM!
Bu güne gelirsek.
Bizi yeniden diriltecek olan ruh,İlker Bey in dediği gibi şövalye ruhu değil;ÇANAKKALE RUHUDUR.Biz subaylarımızı,erlerimizi ,yüce milletimizi bu ruh ile eğitir ve donatırsak;bu ülkenin sularına ;golyatlar,queen elizabethler,agamennonlar,6.filo zor ayak basar,sıkar biraz!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
funda3307
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jul 20, 2004
İletiler: 712
Şehir: türkiye

İletiTarih: Per Mar 18, 2010 6:23 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Öncelikle çoktandır yoktum sizi çok ama çok özlediğimi belirtmek isterim arkadaşlarım can dostlarım.Bugün 18 mart adına üsküdarda bir sergideydim buram buram şehit kanı kokuyordu adeta bize ve torunlarımıza silah çekenlerden özür dileyen bir VATAN BIRAKTIK dercesine baktılar sanki...................A.KAYA şerefsizinden özür dileyen şehidime silah tutana şehit diyen şerefsizden özür dileyene karşı dahi çıkamayan aciz torunlarım biz ne uğruna kan döktük hesap verin der gibi bakıyorlardı kendi adıma bugünümden utanç duyuyorum övünülecek koca bir geçmişim var sadece şeref adına bana kalan................................................

Vatan ve Bayrak Namustur

Bayraksızlar ne bilsin,bayrağın kıymetini
Onlar için bayrak bez parçasından başka ne ki
Bayrağı yere düşürmekle bayrak değerini yitirir mi
Yüzlerinde ki pislikler bayrağımı pisletebilir mi

O bayrağın altında yiyip içip kuduranlar
İnsan olan utanır yaptığından,hayvanlar utanmazlar
Hayvanda haya yoktur çünkü,yaptığını anlamazlar
Adı pkk iken provakatöre çıkan bayraksızlar

Sen ne anlarsın vatan ne,bayrak ne
Kan dökmeniz bile sebepsiz yere
Allah için,vatan için dersem ne anlarsınız
Defolun gidin,bayrak diktirmeyin yine

Kanla almış atam,vatan dediğin kokar kan
Kanla rengini verdiğim bayrağımı size kullandırtmam
Vatansa bizim,bayraksa sembolüdür vatanımı anlatan
Kime anlatıyorum ki,ne anlar vatanıda bayrağıda olmayan

İmralıdan komutlarla vatan parçalanmaz
Bayrağımı yakarakta,bayrağım aşağılanmaz
ALLAH der,VATAN der bu can başka dil kullanmaz
Bu vatanın toprağındaki kanlar başka bayrak tanımaz

Funda Şengül
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr Mar 18, 2012 3:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çanakkale zaferinin yıldönümü dolayısıyla;emegi geçen herkesi sevgi,saygı ve minnet ile selamlar,aziz hatıraları önünde saygı ile egilirim.Türklük bilincini yeniden tesis ederek,İstiklal harbinin alt yapısını oluşturan bu zafer ve Çanakkale Türk ün gurur abidesi ve türbesidir.Bu kadar can ve kan a malolan bu zaferden çıkarılacak dersleri iyi anlamak ve gerektiginde canımız ve malımız ile topyekun savaşmak boynumuzun borcu;şehit ve gazilerimize haklarını helal ettirebilmenin tek yoludur.Bedeli bu kadar ağır bir galibiyetin degerini bilmeyerek;tek mermi dahi atmadan bu vatanı teslim etmeye ,ordumuzu terhis etmeye,vatanımızı bölmeye kalkışanlara kalkışanlara dur demek;bu tarihi sorumlulugu iliklerine kadar hisseden her Türk vatandaşı için kaçınılmaz bir görev ve yükümlülüktür.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 5 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1