Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - AB GERCEGI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 7:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

5 Ekim 2005, Çarşamba



AB ekranlarında MHP vardı

AB müzakerelirinde konferans merkezi bölümünde büyük ekran televizyonlar vardı. Bu televizyonlarda gün boyu MHP'nin önceki gün Tandoğan Meydanı'nda yaptığı "Başkent Ankara Mitingi" yayınlandı

LÜKSEMBURG'daki konferans merkezi önündeki Ermeni göstericiler ise Osmanlı dönemindeki 2. Viyana Kuşatması'nı hatırlatıp, "Bravo Avusturya, 1683'ü unutma" yazılı pankart taşıyorlardı.

MHP mitingi Avrupayı da salladı

Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP), AKP hükümetine tarihi uyarılarda bulunduğu "Başkent Ankara Mitingi" AB müzakereleri öncesi gün boyu ekranlardaydı.

AB müzakerelerinde konferans merkezi bölümünde büyük ekran televizyonlar vardı. Bu televizyonlarda gün boyu MHP'nin önceki gün Tandoğan Meydanı'nda yaptığı "Başkent Ankara Mitingi" yayınlandı. Lüksemburg'daki konferans merkezi önündeki Ermeni göstericiler ise Osmanlı Dönemindeki 2. Viyana Kuşatması'nı hatırlatıp, "Bravo Avusturya, 1683'ü unutma" yazılı pankart taşıyorlardı.

Avrupa basını milleyetçileri yazdı
Britanya'nın The Guardian gazetesi AB'de yaşanan belirsizliğin, Türkiye'de milliyetçilik akımın doğurabileceğini "Türk gençlerinin sabırlarının tükendiğini" yazdı. Gazete Türk halkının korumacı bir milleyetçiliğe sürüklendiğini kaydetti. Daily Telegraph gazeteside "AB'nin liste halindeki sonu gelmeyen istekleri, Türkleri bezdiren politikalara dönüşüyor" dedi. Hollanda basını da yüzbinlerce kişinin Başkent'te sokaklara döküldüğünü MHP mitingiyle milliyetçi duyguların artmakta olduğunu yazdı. Yunanistan'ın önde gelen gazetelerinden Elefterotipia ise Tandoğan'daki miting için "kurtlar uluyor!" başlığını attı.

Bu haber 1404 kez okunmuştur Kategori: Surmanşet





ORTADOĞU BASIN MESLEK İLKELERINE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.
İLERİ GAZETECİLİK adına Zeki SARAÇOĞLU
Ortadoğu Gazetesi © 2005


En son kurtoglu1919 tarafından Pzr Ekm 09, 2005 9:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Hacimsultan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 45
Şehir: Türkiye-Hacimsultan köyü

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 7:35 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Baskanimiz net bir cevap verdi avrupaya

Ab bizim Kibrisi kabul etmese bizler niye onlarin birligne girelim ki?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 8:50 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Son Güncelleme 22:02
05.10.2005
Çerçeve Belgesi işin esasını değiştirmez
Olli Rehn bugün Türkiye'ye geliyor Avrupalı hayat
Kim ne dedi Tarama 20 Ekim’de ‘Sizinleyim’ dedi, çözdü 'Türkiye’yi sıkıntılar bekliyor' Viyana’ya rest Condi’den telefon
Deniz Baykal: Kral çıplak... Dünyada manşet


Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlamısının ardından konunun saptırılıp, gölgelenmek istendiğini söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Müzakere Çerçeve Belgesi'nin, işin esasını değiştiren bir belge olmadığını, belgenin “işin esasına uygun olarak hazırlanmış dengeli bir yol haritası” olduğunu söyledi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, NTV'de Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı ve Türkiye'nin 3 Ekim sürecini değerlendirdi.

Erdoğan, bu sürece 17 Aralık'ta alıştıklarını, o dönemde iplerin kopma noktasına geldiği anlar olduğunu belirterek, bu süreçte de yine iplerin kopma noktasına geldiğini, ama oradan kazandıkları tecrübeyle umutlarını hiç yitirmediklerini söyledi.

AB'nin 17 Aralık'ta, 3 Ekim'de müzakerelerin başlaması kararı aldığını anımsatan Erdoğan, “Çünkü 'Masanın üzerinde hiçbir şey kalmadı' demişlerdi. O zaman bunu onların yapması icap ediyordu. Biz de bekleme hakkına sahiptik. Bizim yapmamız gereken tek şey, milletimizin onuruna yakışır şekilde o dik duruşu sergilemekti, biz bunu yaptık. Avrupalı dostlarımız da üzerine düşeni yerine getirdi” diye konuştu.

Müzakere Çerçeve Belgesi'nin, işin esasını değiştiren bir belge olmadığını söyleyen Erdoğan, belgenin, “işin esasına uygun olarak hazırlanmış dengeli bir yol haritası” olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin şimdi bu yol haritasını uygulamaya koyacağını ifade eden Erdoğan, “Belgede zaten dik durduğumuz, itiraz ettiğimiz konular, o yol haritasını sıkıntılı duruma düşürecek olan cümlelerdi. Bunun üzerinde ısrarla durduk” dedi.


“FAZLA DİRENMEDİLER”


Bu noktada, imtiyazlı ortaklık konusunun sık sık gündeme getirildiğini, Türkiye'nin 17 Aralık'ta bu konudaki kesin kararını verdiğini, böyle bir şeyin kabul edilmesinin mümkün olmadığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

“Bir-iki ülkenin rezervi vardı. Ama buna rağmen iktidar noktasında fazla direnmediler ve bizim arzumuz istikametinde neticelendi. Şimdi tekrar bunu gündeme getirmek ve çerçeve belgesi içine koymak istediler. Bunda da bizim ısrarlı tavrımız ve sağolsun Avusturya'nın da bundan son anda vazgeçmesi imtiyazlı ortaklık ifadesini de gündemden düşürdü. Bundan sonra böyle bir şey söz konusu değil.”

Belge üzerinde yapılan eleştirileri de değerlendiren Erdoğan, belge üzerinde bu tür değerlendirme yapanların, hala “bardakta ne kadar boş kısım kalmış” gayreti içinde olduklarını söyledi.


“BARDAĞIN DOLU TARAFI”


Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bardağı böyle silme doldurmak, her zaman sıkıntılıdır. Niye, yürürken bile hemen döküverirsin. Muhakkak onun bir boş yanı olacaktır. İşin tekniği de bunu gerektirir. Biz burada bardağın dolu tarafıyla uğraşıyoruz. Müzakere Çerçeve Belgesi, bir esas değil, bir yol haritası. Bunun içinde usul var, esas yok. Esas zaten müktesebattır. Biz bu müktesebata uyacağımızın kararını bugün vermedik ki...”


“MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ DE DUYSUN”


Diğer 10 aday ülke için de Türkiye için konuşulan konuların konuşulduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Burada bazı şeyler saptırılıyor. Hala gölgelemek istiyorlar. Bu ayıptır, doğru değil. Şurada Türkiye ne kazanıyor, bunu konuşun. Bunu konuşmuyorlar. Hala konuştukları; 'Türkiye ne kaybetti. Kimse sana hiçbir şeyi bedava vermez. Karşılıklı bir anlaşma yapıyorsun, sen de bir şeyler katacaksın, karşı taraf da bir şeyler katacak. Sen hiçbir şey vermeden, karşı taraf sana her şeyi verecek, yok ki böyle bir şey. Şu anda biz birlik içinde, birliğin oluşumu içinde rol alacaksak, bizim de parasal olarak katkılarımız olacak.”

Türkiye'nin, özgürlüklerde, ekonomide ne kazanacağının konuşulmasını isteyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Basit bir örnek vereceğim, çok açık net. Bunu muhalefet partisinin lideri de duysun. Bunları galiba bilmiyor, hiç bunları okumamış, hiç bunların üzerinde yorulmamış. Bakın şu anda Türkiye'nin ihracatının yaklaşık yüzde 60'ı AB üyesi ülkeleredir. Tüm yatırımcılarımızın, girişimcilerimizin ana kaynağı orası ve dış ticaret hacminde lehimize olan da sadece Avrupa'dır. Onun dışındakiler sadece lehimizedir. Durum ortadadır.

Biz şimdi onlarla böyle bir adım atıyoruz, atarken dün övdükleri, sevdikleri, muhakkak olması gerekir dedikleri bu yolda, onu savunanlar bile bugün bakıyorsunuz bir tavrın içerisine giriyorlar. Anlamak mümkün değil. Bazen diyorum, 'yalnız kaldık', ama aklıselim öyle demiyor, farklı konuşuyor. O ne diyor; 'kardeşim anlamam' diyor, şu anda borsa 36 bine dayandı.”


“DÜNYAYA AÇILIYORUZ”


Erdoğan, Türkiye'deki yatırımların hemen artmaya başladığını, özgürlüklerin aynı şekilde arttığını, insanın insana bakışının değiştiğini, insanın insana olan güveninin arttığını, artacağını anlattı.

“Bizler daha geniş bir perspektiften dünyaya açılıyoruz” diyen Erdoğan, bunu görmemezlikten gelmenin hiçbir anlamı olmadığını kaydetti. Erdoğan, “Burada şüphesiz ki bazı şeylerden fedakarlık da yapacağız tabii, yapmamız da gerekir. Bunları yapmadığın sürece bu adımı atamazsın” dedi.

AB'ye girildiği andan itibaren bütçenin Maaschrit Kriterleri'ne göre değerlendirileceğini, istediğin gibi, “şunu şöyle, bunu böyle yapayım” denemeyeceğini belirten Erdoğan, “Bunların lehte durumunu incelediğinizde yine insanların lehine. Yüzde 5 enflasyon istenmez mi? Bunu senden istiyor. Bunlar herhalde bizim aleyhimize şeyler değil, bunlar lehte olacak olan akımlardır” diye konuştu.

AB KIBRIS'I CEZALANDIRIYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği (AB) ne istediyse onu yaptığı halde halen cezalandırıldığını belirterek, “Biz de kalkacağız, Güney Kıbrıs'ın arzusu istikametinde hareket edeceğiz, olmaz böyle şey” dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin NATO'daki veto hakkını kimsenin kaldıramayacağını söyledi.

Müzakere Çerçeve Belgesi'ndeki 7. maddeyle ilgili tartışmalara değinen Erdoğan şöyle konuştu:

“Ben önce maddeyi okuyayım. Diyor ki 'katılıma kadar geçecek olan süre zarfında Türkiye'nin üçüncü ülkelere yönelik politikalarını ve uluslararası örgütlerdeki tutumlarını tüm AB üyesi ülkelerin bu örgütlere üyeliklerini ve düzenlemelere katılımlarını da içerecek şekilde AB ve üye devletler tarafından kabul edilen politikalar ve tutumlarla tedricen uyumlu hale getirmesi istenmektedir.'

Biz tabii 'bu haliyle uygun olmaz' dedik. Niye? Burada bir bağlayıcılık var. Bu sadece bir ülkeye ait değil, tüm ülkelere ait. 'Bizim bunun halli için sizden bir isteğimiz var, bunu ister metne koyarsınız ister bir dipnot haline getirirsiniz. Veya buna başka bir çözüm bulmamız lazım' dedik. Peki o neydi? O da şuydu; 'Müzakere Çerçeve Belgesi'nin ilgili tüm uluslararası örgütleri kapsayan 7. paragrafı bu uluslararası örgütler ya da birliğinin ya da AB üye ülkelerinin karar verme özerkliğine ve haklarına halel getirecek şekilde yorumlanamaz.'

Bu ne demektir? Yani Türkiye, 15 tane uluslararası kuruluş var, bunlarla ilgili veto hakkını her zaman kullanabilir. Bunlarda zaten veto gerektirmeyen yerler var, o ayrı mesele. En önemlisi NATO'da veto hakkına bu halel getirmez, gölge düşürmez. AB Konseyi'nin kendi başlıklı kağıdında ve Müzakere Çerçeve Belgesi'ne bir kapak olarak bu yazı girmiştir. Bu olmasa dahi NATO'daki veto hakkımızı kimse kaldıramaz.”

“Bu süreçte askerlerle bir temasının olup olmadığı” sorusuna Erdoğan, “Arkadaşlarımın oldu, benim böyle bir görüşmem olmadı” yanıtını verdi.

Gerek AB'nin hukukçuları ile gerekse Türk hukukçularla görüşmelerde bulunduklarını ifade eden Erdoğan, “Bunlar 48 saat içerisinde olmadı tabii. Biliyorsunuz 29 Haziran taslağı. O günden bugüne bunun üzerinde çok büyük emekler sarfedildi. Görüşülmesi gerekli yerlerle görüşmeler yaparak bu safhaya geldik” diye konuştu.


RICE İLE GÖRÜŞME

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşmesi hakkında da bilgi veren Erdoğan “Bu görüşmede genel bir destek talebiniz mi oldu? Yoksa özellikle 7. madde için mi destek istediniz?” sorusu üzerine şunları kaydetti:

“2. maddeyi de konuştuk, 7. maddeyi de konuştuk. Yaklaşık yarım saat telefon görüşmemiz oldu. Sağolsunlar beni kendileri aradılar. Benden önce Abdullah Bey ile görüşmeleri olmuş. Daha sonra beni aradı. Kendisiyle yarım saatlik görüşmemiz esnasında ben 'şu şu şu noktadayız, eğer bu şekle dönüşmezse bizim buna evet dememiz mümkün değil ve arkadaşlarımı da oraya göndermem mümkün olamayacak' dedim. 'Çünkü biz biliyorsunuz 24 Nisan'da Başkan Sayın Bush'un da Kıbrıs ile ilgili ricaları olmuştu ve biz Annan Planı ile ilgili tavrımızı koymuş ve bir garantör ülke olarak Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizi ikna etmiştik ve orada referandum neticesi yüzde 65 ile evet oyu çıkmıştı. Güney yüzde 75 ile hayır çıkarmıştı. Onlar tam üye oldu ama maalesef Kuzey Kıbrıs'a hala izolasyon uygulanıyor. Bu konudaki tavırlarımızı biliyorsunuz. Kimse bize o zaman verdiği sözü tutmadı. Şimdi biz artık sözlere inanmıyoruz. Bize yazılı olarak bunları fakslayacaklar, mutabık kalmamız halinde arkadaşlarımı oraya gönderirim ama mutabık kalmamamız halinde arkadaşlarımı göndermem mümkün değil' dedim, bunları açıkladım.

Sayın Rice'dan sonra başka liderlerle de görüşmelerimiz başladı. Sayın Schröder ile Berlusconi ile Barosso ile... Artık en son 'Blair ile konuşursak bu iş olacak' dendi. Dostumuz Tony ile bu işi görüştük ve en sonunda bu cümleyi koyma kararı verdik. 'Bana bunları yazılı olarak geçecek misin?' dedim, 'geçeceğim' dedi. Hemen yazılı olarak bize geçtiler. Geçtikten sonra da ben Sayın Cumhurbaşkanı'na 'Artık şu noktaya vardık' dedim, sayın Gül de Baykal'a 'şu noktaya vardık' dedi. Ondan sonra da Gül ve Ali Babacan'ı uğurladık.”


“HEPSİNİ ARAYACAĞIM”


Erdoğan, “ABD'nin, gelinen noktadaki tavrı ne kadar belirleyici oldu?” sorusuna “Biz, bu işi samimiyetle takip ettiklerini gördük. Çünkü sürekli aradılar. Biz de aradık aynı şekilde. Bu neticelerde görülüyor ki böyle bir sonuca vardıysak burada hepsinin de emeği var. Onun için ben hepsini henüz tek tek telefonla arayamadım, arayacağım” yanıtını verdi.

“Bu sefer Rice'ı mı arayacaksınız, yoksa Başkan Bush'u mu?” sorusu üzerine Erdoğan, “Başkan'ın haberi olmadan Rice hareket edebilir mi?” dedi.

“KIBRIS, MÜZAKERELERİ TIKANIR MI?”


“Müzakerelere başlanacak ama kısa bir sürede tıkanması kaçınılmaz. Çünkü 2006 yılında Kıbrıs Rum Kesimi uçak ve gemilerine Türk liman ve havaalanlarının açılması gündeme gelecek' deniliyor. Kıbrıs, müzakereleri tıkar mı?” sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı:

“Bizim bu süreçte tavırlarımız belli. Şu anda gerek tarama, gerek müzakere ile ilgili adımlar atılacak. Bu yıl sonuna kadar takvim belli. Bu takvimde öncelikle bilim ve araştırma, eğitim ve kültür... Bizim hedefimiz hiç olmazsa bu üç taneyi bitirmek. Bunun için gayretimizi ortaya koyacağız. Onun için şu anda bütün ilgili bakanlıklarda çalışmalar başlatılmış vaziyette. Başmüzakerecimiz bu işi yakın takibe almış vaziyette. Bugün de Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlarımız bilgilendirildiler.

Tabii burada bir tanıtıcı tarama kısmı var, o komisyonda yapılıyor. Ondan sonra da ayrıntılı tarama kısmı var ki o da arkadaşlarımız bu bilgileri aldıktan sonra dönüyorlar. Döndükten sonra verilen takvim, ki bu 20-25 gün civarında bitiyor ve 'biz çalışmalarımızı yaptık pozisyonumuz budur, bunların hepsi yerine gelmiştir veya bu eksiğimiz var bunu da şu kadar zamanda yerine getireceğiz' diyecekler. Böylelikle bu süreci işleteceğiz.

2006'da bu tür engeller geldiğinde ise bu konunun ne olduğunu söyledik. Bunun Birleşmiş Milletler zemininde çözülmesinin gereğini ortaya koyduk. Bunu birbirine karıştırmamamızın gereğini ortaya koyduk. Biz Gümrük Birliği'nin bize yüklemiş olduğu görevi zaten 1996'dan beri yapıyoruz. 1996'dan bu yana Gümrük Birliği'nin gereği olarak ne yapılması gerekiyor, onu yapıyoruz. Biz şu andan itibaren atacağımız adımlarla, attığımız adımlarla Güney Kıbrıs ile ilgili tavrımızın BM zemininde ancak halli mümkündür diyoruz.

Bizim yayınlamış olduğumuz ek protokole ilave deklarasyonda da bunu ifade ettik. Bizim tanıma noktasında tavrımız orada belli. Bunu karşı deklarasyonla birlik farklı bir şekilde değerlendirdi. O ayrı mesele. O nasıl bizimkini nasıl hukuki kılmıyorsa kendisininki de hukuki değildir, eğer olaya böyle bakarsak. Biz şu anda bu yoldaki mücadelemizi aynen vereceğiz. Kolay bir yol değil, çok zorlukları var ama bu zorlukları zaman içinde inanıyorum ki aşacağız. Ve bu konuyla ilgili olarak bütün duyarlı ve ilgili olan uluslararası kurumları bu konunun çözümü için davet edeceğiz.”


“İZOLASYON KALDIRILMALI”


Akgün'ün “Yani 2006 yılında bizim liman ve havaalanlarını açmamız söz konusu olmayacak mı?” sorusuna Erdoğan, “Bizim şu andaki pozisyonda böyle giderse bu mümkün değildir. Şu andaki pozisyonda biz böyle birşeye gidemeyiz” dedi.

Erdoğan, Kuzey Kıbrıs ile ilgili izolasyonların kaldırılmasını istediklerini vurgulayarak “Kuzey Kıbrıs AB ne arzu ettiyse onu yaptı, AB ne arzu ettiyse onu yaptığı halde Kuzey Kıbrıs hala cezalandırılacak biz de kalkacağız Güney Kıbrıs'ın arzusu istikametinde hareket edeceğiz, olmaz böyle şey” diye konuştu.


-“ANNAN İLE BİR ARAYA GELECEĞİZ”-


“Kıbrıs konusunda yeni bir girişim olup olmayacağı” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

“Yakın bir süre içerisinde tekrar sayın Annan ile biraraya geliriz diye düşünüyorum. Ne zaman bir araya gelmemiz gerektiği konuşulur. Bu işlerin çözümü için en azından diplomasimiz olur. Bir araya gelmemiz gerektiği noktada biraraya geliriz. Kaldı ki medeniyetler ittifakı ile ilgili zaten atmakta olduğumuz adımlar var, attığımız adımlar var. Bu adımlar içinde de sayın Annan ile tekrar biraraya gelme durumu vardır.”


-“UMUDUNUZ VAR MI?”-


Murat Akgün'ün “2006 yılında müzakerelerin başlayacağı hususunda umudunuz var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, “Şu anda birşey diyemiyorum” dedi.

Müzakerelerin nasıl bir yapıda sürdürüleceği ve AB Genel Sekreterliği'ne bir atama yapılıp yapılmayacağı sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı:

“Şu anda orada görevi yürüten bir arkadaşımız var, vekaleten de olsa yürütüyor. Fakat yapılanmada bazı yeniden organizasyon gerekebilir. Başmüzakerecimiz ilgili bakanlıkları zaten seferber etmiş durumda. Bazı bakanlıklarda müsteşar yardımcıları, bazılarında daire başkanları bu konularla ilgili devreye sokulmak suretiyle gruplar halinde çalışmaları yapacaklar. DPT'nin burada ciddi ve önemli desteği olacak. İlgili sivil toplum kuruluşları var, üniversitelerimizden istifade edeceğiz. Medya bizim için çok çok önemli. Toplumun psikolojisini değiştirmede çok önemli. Bu konuda medyamıza çok büyük görev düşüyor.”


“ACELESİ YOK”


“Ek protokol TBMM'ye onay için ne zaman gelecek. Bu konuda bir takvim var mı?” sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Şu anda belirlenmiş bir takvim yok. Bu konuda farklı düşünceler var, 'gelsin' diyenler var, 'gerek yok' diyenler var. Ortada verilmiş kesin bir kararımız yok. Şu zaman mı olsun, bu zaman mı olsun diye bir takvim yok, acelesi de yok, gereği de yok. Olmadığı için de şu anda değerlendirmemizi yapıyoruz ondan sonra kesin kararımızı vereceğiz.”

ENTEGRASYONA EVET DERİZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Şunu dostlarımızın unutmaması lazım; bu bir entegrasyonsa biz buna 'evet' deriz. Ama bu bir asimilasyon mantığı, anlayışıysa bunu bizden beklemesinler” dedi.

Erdoğan, “Zaten, anında gazetelerde yazıldı, çizildi, konuşuldu, tartışıldı. Kaldı ki netleşmiş bir şey yok. Ama bunlar netleşmiş şeyler değil. Taslağı alıyorlar, tasarıymış gibi veya kesinleşmiş bir müzakere çerçeve belgesiymiş gibi düşünüyorlar” diye konuştu.

Şimdi buna müsaade etmeyeceklerini, fırsat vermeyeceklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Dış teknokratlarımızla, ilgili birimlerimizle enine boyuna konuşması yapıldı. Cumhurbaşkanı, bu konuyla ilgili bizden ne zaman neyi isterse, bunu Dışişleri'nden zaten alıyor. Üst düzeyde bir toplantı yapmak gerekiyorsa bu konu Cumhurbaşkanımızın tasarrufundadır. Emrettiği zaman hepimiz zaten oraya çıkar, orada bu toplantıyı da yapardık. Ama demek ki böyle bir şeye gerek yok. Biz ne zaman Cumhurbaşkanımızı aradık. Ne zaman ki bir mutabakat sağladık. O mutabakatı Sayın Cumhurbaşkanımıza aktardık. Dedik, 'şu noktaya ulaşabildik, geldiğimiz nokta bu.' Sağ olsun kendileri de 'hayırlı olsun' dediler.”


BAYKAL'A YANIT


İşin bütün siyasi faturasının, bedelinin kendilerine ait olacağını söyleyen Erdoğan, enine boyuna bütün müzakereleri yaptıklarını, ondan sonra halkın karşısına çıktıklarını anlattı.

Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:

“Yani biz bunu Meclis'te tekrar tartışmış olsaydık, neyi halledeceğiz? Varsa bir düşünceniz onu bize yine iletin. Yarın orada bunun tartışmasını yapıp da bunu gerçekleştirdiğimiz halde, seçim meydanlarına çıkıldığı zaman, 'iktidara teşekkür ederiz, bu işi hakikaten hakkıyla başardı' mı diyecek? Yoksa gene hedef mi değiştirecek, gene bildiğini mi okuyacak? Çünkü maalesef bugüne kadar atılan bütün adımlarda tavır bu. O kadar ilginç ki daha dün yaptığı konuşmada 'belgeyi bazı dolaylı yollarla bulduk' diyor. bu ifadeyi nasıl kullanırsın? Bir defa daha mutabakat sağlandığı anda AB'nin sitelerine girdi metin. Değişik dillerde hemen yerini almıştı. Haberi yok. Ben anlamıyorum nasıl bir ekibi var. AB sitelerinde yayınlandı, onaylandı ve yayınlandı, hemen anında girdi. Ama bundan haberleri yok. Diyelim ki haberleri yok, siteyi bir açsa oradan bulacak. Durum bu. Şimdi bu durumda nereye varacaksın?


MHP'YE YANIT


Başbakan Erdoğan, 3 Ekim ile ilgili başkalarının da başka yönde değerlendirmeler yaptığını, kiminin “peşkeş çekmektir”, kiminin ”satmaktır” dediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Bunlar çok çirkin yaklaşımlar. Bizden önceki o koalisyon hükümetinde bulunanlar o zamanlar neler diyordu, ama şimdi neler diyor. Yani o zamanlar AB müktesebatını öven, ulusal programı öven, dehşet derecede öven konuşmaları var. Şu anda grupta yapmış oldukları konuşmalar var. Bu konuşmaları burada okumaya kalkmayım. Ki bunların en önemli ateşleyicilerinin başında da MHP gelir. bunların hepsi arşivlerde var, gazete haberlerinde var. Şimdi kalkıp burada AB'ye gitmeyi 'ülkemizi peşkeş çekmek' olarak niteliyorlar, ayıptır. Dün bunu söyledin ve bunlar resmi kayıtlar.

Siz iktidar olduğunuz zaman mı böyleydiniz? Muhalefete düştüğünüz anda bütün söylediklerinizi inkar ediyorsunuz. Olmaz böyle bir şey. Aynı yanlışı bunlar İmralı'daki terörist başıyla ilgili de yaptılar. Terörist başının idamıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararını 3 tane lider verdi. Bu kararın metni çok açık net ortada.”


“MYK ÜYELERİNİ BAŞBAKANLIĞA MI GÖTÜRECEĞİZ?”


3 Ekim görüşmeleri sırasında Ankara'da yapılan toplantının neden parti genel merkezinde yapıldığı yönündeki eleştirileri de değerlendiren Erdoğan, “Ben bir bürokrat, teknokrat değilim. Ben Ak Parti'nin Genel Başkanıyım. Çalışmalarımı orada da orada da yürütürüm” dedi.

AB sürecinin, hukuki ve siyesi bir süreç olduğunu, bu süreci, bakanlar ve partideki üst yönetimiyle birlikte de değerlendireceğini söyleyen Erdoğan, “Hep birlikte bir araya geldik, değerlendirmelerimizi yaptık. Çünkü yarın bunun siyasi bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. MYK üyelerini alıp da Başbakanlığa mı götüreceğiz? O daha çirkin olmaz mı? Oraya onları getirsem, o zaman diyecekler ki, partinin elemanlarının orada ne işi var” diye konuştu.

Erdoğan, parti genel merkezinde yapılan toplantı sonucunda bir ortak aklın ortaya çıktığını ve hemen bunu uygulamaya koyduklarını anlattı.


“FIRSATÇILIK YAPALIM ENDİŞESİ TAŞIMADIK”


“Olumlu geçen bu havayı bir erken seçim şekline dönüştürme niyeti olup olmadığı” sorusu üzerine Erdoğan, “Hiç merak etmeyin, biz öyle, 'fırsatçılık yapalım, bu fırsatı iyi değerlendirelim' endişesi taşımadık” dedi.

Bu başarının milletin başarısı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Biz bir defa halkımıza ihanet edemeyiz” diye konuştu.

Erdoğan, planlarını yaptıklarını, bu yıl sonuna kadar belde, kongreleri, 2006 başından itibaren ilçe, il kongreleri, 2006'nın sonbaharında da büyük kongreyi yapacaklarını, 2007 seçimlerine yeni kadrolarla birlikte hazırlanacaklarını söyledi.

Türkiye'ye gelecek yatırımcıların, “Türkiye'de siyasi istikrar olup olmadığını” sorduğunu belirten Erdoğan, “(2 yılımız daha var, bu hükümet 2. dönemini de halkına layık olarak tekrar üstlenecek, gelin Türkiye'ye yatırım yapın) diyoruz” dedi.


“SAYIN CHİRAC, ENDİŞE ETMESİN, SAKİN OLSUN”


Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, “Türkiye'nin AB için kültürel devrim geçirmesi gerektiğini söyledi. Siz kültürel devrimden ne anlıyorsunuz” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“Ben onu sayın Chirac ile konuşurum, nasıl bir kültürel devrim olduğunu kendisinden öğrenir, ona göre bir değişiklik yaparız. Chirac, bu noktadaki düşüncelerini biraz kendine saklasın. Türkiye yapılması gereken kültürel devrimlerini kendi içinde, gerektiğinde gerektiği şekilde en geniş açıdan izleyerek yapıyor.

Ben ona şunu söylerim; lütfen 19. asrı incele. O günden bu güne Fransız devrimlerini Türk insanı nasıl incelemiş ve bunu kendi yapılanmasına, sistemine varıncaya kadar nasıl yansıtmış. Demek ki bundan da haberi yok. Olmaz böyle şey...

Şunu dostlarımızın unutmaması lazım; bu bir entegrasyonsa bu tür devrim, biz buna 'evet' deriz. Ama bu bir asimilasyon mantığı, anlayışıysa bunu bizden beklemesinler. Bunu biz hiç bir zaman yapamayız. Çünkü bizim çok ciddi bir kültür dinamiğimiz, zenginliğimiz var. Biz bu zengin kültür yapımızı da koruyacağız, onunla beraber dostluğumuzu onlarla geliştireceğiz. Bundan Sayın Chirac'ın hiç endişe etmesine gerek yok. Onun için de sakin olsun, bu konuları bizimle dertleşerek bu açıklamaları yapsa çok daha isabetli olur.”



(aa)



arkadaşıma yolla arşivime ekle yazıcı için
HÜRRIYET
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 9:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MHP'YE YANIT


Başbakan Erdoğan, 3 Ekim ile ilgili başkalarının da başka yönde değerlendirmeler yaptığını, kiminin “peşkeş çekmektir”, kiminin ”satmaktır” dediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Bunlar çok çirkin yaklaşımlar. Bizden önceki o koalisyon hükümetinde bulunanlar o zamanlar neler diyordu, ama şimdi neler diyor. Yani o zamanlar AB müktesebatını öven, ulusal programı öven, dehşet derecede öven konuşmaları var. Şu anda grupta yapmış oldukları konuşmalar var. Bu konuşmaları burada okumaya kalkmayım. Ki bunların en önemli ateşleyicilerinin başında da MHP gelir. bunların hepsi arşivlerde var, gazete haberlerinde var. Şimdi kalkıp burada AB'ye gitmeyi 'ülkemizi peşkeş çekmek' olarak niteliyorlar, ayıptır. Dün bunu söyledin ve bunlar resmi kayıtlar.

Siz iktidar olduğunuz zaman mı böyleydiniz? Muhalefete düştüğünüz anda bütün söylediklerinizi inkar ediyorsunuz. Olmaz böyle bir şey. Aynı yanlışı bunlar İmralı'daki terörist başıyla ilgili de yaptılar. Terörist başının idamıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararını 3 tane lider verdi. Bu kararın metni çok açık net ortada.”


HAYDI RTE HODRI MEYDAN
SEN MIS YAMAN ;ELIN OGLU MU YAMAN ??!!

OSSURUK;TAN TIYARE --SELAM SÖYLE O DIYARE !!!

HAYDI SEN KONUS !!!





http:// www.belgenet.com/2002/erdogan_191102.html
http:// www.belgenet.com/
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
DOLGAN
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 24, 2005
İletiler: 135

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 9:41 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin,
Abdullah Öcalan'a verilen ölüm cezasının
onanmasına ilişkin kararının gerekçesi...

25 Kasım 1999


--------------------------------------------------------------------------------

T.C.
Y A R G I T A Y
9. Ceza Dairesi

Y A R G I T A Y İ L A M I

Esas No : 1999/1296
Karar No : 1999/3623
Tebliğname : 9/99095012

SONUÇ:

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kurucusu ve en üst düzey sorumlusu bulunduğu silahlı çete niteliğindeki örgütün, ülke topraklarından bir kısmını Devlet hakimiyetinden ayırıp, bu bölgede bağımsız ayrı bir devlet kurmak şeklindeki amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayların fiilen gerçekleştirilmesi için emir ve talimat verdiğinin sübutu kabul ve eylemlerin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütün-lüğüne göre, soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş. savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya nazaran verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık vekillerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdükleri ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, re’sen de temyize tabi olan, Şanlıurfa ili, Halfeti ilçesi, Ömerli Köyü, cilt not 029-01, Aile sıra not 18, Birey sıra not 13’de nüfusa kayıtlı Ömer oğlu Uveyş’den olma 14.04.1947 As. 14.04.1949 Ts. doğumlu ABDULLAH ÖCALAN'ın ölüm cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA 22.11.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye
D. Tavil Ş. Erol S. Erkan F.Y. Karadeli A.Ş. Dağlı

Yargıtay onamış neyin yürütmeyi durdurması cahil mi bu adam ! Bu nasıl Başbakan ! Sen bize sabır ver Allahım..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
DOLGAN
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 24, 2005
İletiler: 135

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 9:47 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MHP Koalisyon ortağı iken de AB ye karşıydı, Telekom'un özelleştirilmesine de bütün anlaşmazlıklar o dönemde bu yüzden çıkmıştı kolison ortakları arasında.

Başına geleceği anladı şimdi çamur atma kampanyası.

Yemezler Tayyip geçti Bor'un pazarı Millet gözünü açtı geç kaldın !
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Ekm 05, 2005 10:06 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ÜLKÜDASIM DOLGAN

Su Mavi Boru,nun bir ara Güzel bir Reklami var,di hatirlarsin -

TUT;SUNUN UCUNU DÖSIYELIM AGBI !!!

Saygilar sevgiler
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 1:52 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Muhterem Kardeşlerim;Aralıklarla çok eleştirdiğimiz medyadanda doğru, gerçekçi yazılar çıkmakta.Sizlerle Sinan Aygün Beyin yazısını paylaşmak istiyorum.


3 Ekim’in düşündürdükleri

03 Ekim 2005 Pazartesi

İşte geldi, çattı 3 Ekim. Sizler gibi ben de ortaya çıkacak fotoğrafı merakla bekliyorum.
3 Ekim müzakerelerinin sonucunu beklerken, biraz tarih karıştırdım. Batı’nın dayatmasıyla devreye sokulan yeniden yapılandırma çalışmalarının, ülkenin başına ne belalar açtığına ilişkin, şaşırtıcı benzerlikleri bir kez daha gözden geçirdim.
Batı normlarına uyum sağlama adına yapılan düzenlemeler, 1839 tarihli Tanzimat Fermanı ile başlar. 1856 Islahat Fermanı ile de doruk noktasına ulaşır.
Bakalım Islahat Fermanı’nın açıklanmasından sonra, geçen 20 yılda ne olmuş...
Aynı yıl Eflak ve Boğdan’a yani Romanya’ya özerklik tanınmış. Beş yıl sonra Lübnan Sancağı özerkleşmiş. 1862’de Karadağ ayaklanması çıkmış. Mısır Valiliğinin babadan oğula geçilmesi kabul edilmiş. Girit’te çıkan isyanlar nedeniyle, Girit için özel bir yönetim biçimi kabul edilmiş. Bulgarlar bağımsız devlet olmuş.
Kısacası imparatorluğun parçalanma sürecinin miladı Islahat Fermanı olmuş.
***
Islahat Fermanı’nın iki önemli düzenlemesi vardı. Birincisi, yabancılara, mülk ve arazi edinme hakkı tanınmasıydı. Bu hak, kutsal yerler dışında imparatorluğun her yerinde mümkündü. İkincisi ise başta Patrikhane olmak üzere Müslüman olmayan dini kuruluşların hukuksal ayrıcalıkları çok daha genişletilecekti. Tanzimat’tan sonra Islahat Fermanı ile iyice sağlamlaştırılan mülkiyet güvencesi ve hukuksal ayrıcalığı fırsat bilen yabancılar ülkeye akın ettiler. Özellikle Batı Anadolu’da çok sayıda mülk ve geniş araziler edindiler.
Günümüzdeki gelişmelerle nasıl örtüşüyor değil mi?
***
Şimdi Süheyl Ünver’in, “İstanbul Risaleleri” adlı kitabına gelelim.
Kitapta çok ilginç bir anı aktarılıyor.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra kenti gezer. Bu sırada, kapalı bir mekandan inilti duyulur. Sesin sahibi Fatih’in yanına getirilir. Bu bir keşiştir. Neden hapsedildiği sorulur.
Bu keşiş, İstanbul’un kuşatılma aşamasında Bizans Kralı’nın huzuruna çıkarılmıştır. Kral, İstanbul’un Türklerin eline geçip geçemeyeceğini sormuş, keşiş “evet” deyince de Kral’ın gazabına uğramış ve hapse atılmıştır.
Bu kez Fatih sorar, İstanbul’un Türklerin elinden çıkıp çıkmayacağını...
Aldığı cevap şu olur:
- İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki, emlak ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.
Fatih, bu sözler üzerine ellerini açarak şu bedduada bulunur:
“İstanbul’da fethettiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar.”


Sinan AYGÜN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 3:50 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Evet çok doğru bir görüş.Paris konferansının hemen ardından gelen(bir kaç ay sonra)ıslahat fermanı ile başımıza bunlar geldi.Biz ıslahatı avrupa karşısında çaresiz kalmadan,gerekli olduğu için yapsaydık,mesela bir matbaayı zamanında getirebilseydik,çağın gelişmelerini takip edip,ordularımızı o zaman takviye edebilseydik,zamanında genç Osman düşündüğü yenilikleri yapabilseydi,ihanete uğrayıp katledilmeseydi,böyle İngiliz fransız orduları bizi ruslara karşı kerhen,siyasetleri için desteklemeyip,ardından bu tavizleri koparamıyacak,imparatorluk içinden çökmeyecekti.Bu gün hala bu yanlış yapılıp,onlarla aramızdaki gelişme farkını kaldırabilmek için,bütün kurumlarımızı paramparça ediyor,azınlık hakları ya da insan hakları diye ortaya çıkarılan
kavramlarla adım adım federasyon adı altında parçalanmaya götürülüyoruz.Başımızdaki akılsız ya da hain insanlar da bunu çağ atlama diye millete yutturuyorlar.Kimsenin,Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemalin,Batıya karşı izlediği politikalara baktığı yok.Atatürkün sadece adı, bir de resim ve büstleri kaldı bu ülkede.Oysa onun gittiği yolun tam aksi,batılılaşma adı altında tutuldu.Avrupa 2. dünya savaşına adım adım giderken;onun dünyadaki kamplaşmalara asla katılmadığını ve bunlardan uzak durduğunu görüyoruz.Bizim girmediğimiz ne nato,ne cento ne de bilmem ne kaldı.Hala ab diye tutturuyoruz.Bunların ne hayrını gördük şimdiye kadar?Rusya korkusuyla girdiğimiz nato başımıza ne işler açtı?Tarihi iyi bilmek gerekir.Tarihi iyi bilmeyen,doğru tesbit yapamayan milletlerin kölelikleri hiç bitmez.Bir millet kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde yenilikleri takip ederek hayatını sürdürebilir.Yoksa çöpçü balıkları gibi,onun bunun ardından giderek bir noktaya kadar varlığı devam eder.Ardından gelen kaçınılmaz son işte bugünün halidir.Ab ye karşı çıkışımızın tek nedeni budur.Ab ye karşı olmak,çağın yeniliklerine göz kapamak demek değildir.Her tarafı büyük bir potansiyel olan bu ülkenin daha dokunulmamış kaynaklarına sırt çevirerek,insanlarına iş sahaları açamayan,çareyi başka ülkelere hizmetçilik yapmakta gören,kurumlarını ıslah edeceğine;hin oğlu hin batının dayatmalarıyla paramparça eden kafalar bu ülkeden temizlenmedikce,bu sıkıntılar,başkalarının kapılarında aşağılanmalar ve bekletilmeler,bağımsızlığımızın tehditi hiç bir zaman bitmeyecektir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 11:53 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Affiniza siginirak bir konuya degincem,
RTE hukumeti, medya olsun Inggiltereye nerdeyse kardesimiz diycek, fakat ingilterenin amaci bambaska!
Birakin Kibrisi, birakin anayasamizin EU anayasasinin alt makami olmasi, Ordunun kucultulmesi vs. Inggiltere biliyor bunlari savasla alamadi alamazda!
Bu derece desteklerinin ikinci sebebi, Alman ve Fransiz sirketleri dogu avrupa ulkelerindeki her sektoru ele alip carteli olusturdular. Ingilizler tarihlerinde ilk defa emparyalizimden payini alamadi. Turkiyeyi simdiden siki siki kontrol altinda tutuyorlar, yani diger AB baslarina pay vermiycekler. Ayrica Almanya Fransa birlesti birde Polanya ve diger dogu avrupa ulkelerinin tam destegiyle Ingiltere liderlikden dustu.
Bizim 70 milyonluk nufusumuzla hem liderligi geri alacak, hemde sirketlerine yeni hazir market olacak.
Bu nedenleri anlamak istemeyen AKP ve medya Ingilizler bizi kara kas kara gozumuz icin bu kadar desteklemedi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 12:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Baykal: Belgeyi bekçiye bırakmışlar
Ankara


‘Türkler her şeyi kabul eder’ bitti

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasında dün TBMM’de yaşanan AB müzakere çerçeve belgesi tartışmaları bugün de sürdü. Baykal, belgenin doğrudan kendilerine değil, partinin bekçisine bırakıldığını belirterek, bu tutumu eleştirdi. Baykal, erken seçim talebini de yineledi.



NTV’nin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal dün Meclis Genel Kurulu’nda Dışişleri Bakanı Gül ile arasında yaşanan müzakere çerçeve belgesi tartışmasına açıklık getirdi.



Baykal, müzakere çerçeve belgesinin şekillenmesi sürecinden ne Meclis’in, ne kendilerinin haberi olduğunu, işin kapalı kapılar ardında yürütüldüğünü savundu.



CHP lideri, "bize ne müzakere çerçevesinin metni geldi, ne ayrıntılı brifing verildi, ne bir bakan ya da yetkili bilgi verdi" dedi.



Belgeyi 4 Ekim günü internetten elde edebildiklerini ifade eden Baykal, Dışişleri Bakanı Gül’ün dünkü "metni gönderdik" şeklindeki sözlerini de yanıtladı. Baykal, şöyle dedi:



“BELGEYİ PARTİNİN BEKÇİSİNE BIRAKMLIŞLAR”



"Dün Meclis’teki müzakere öncesi saat 14:00-14:30 arası bir saatte birisi geliyor. CHP genel başkanının sekretaryasına değil, genel sekreterinin sekretaryasına değil, partinin evrak bölümüne değil, girişteki görevlisine, bir anlamda partinin bekçisine belge bırakıyor. İmza karşılığı da değil. Bizim partinin kapısına atılmış, bırakılmış gidilmiş. Bu iyi bir yöntem değil."



“MAHCUBİYET İÇİNDEKİ GÜL’ÜN LAUBALİ YAKLAŞIMI”



Baykal, Meclis’te dünkü AB görüşmelerinde Bakan Gül’ün kürsüden inerek çerçeve belgesini önüne bırakması sırasında yaşananları da anlattı.



Baykal, Gül’ün belgeyi vermemenin mahcubiyeti içinde, "Almadıysanız vereyim" diye belgeyi oturduğu sıraya getirdiğini, kendisinin de elini uzatarak almadığını söyledi.



"Yani bir Dışişleri Bakanı böyle mi yapar, fevkalade laubali bir yaklaşım" diyen Baykal, "Geldi belgeyi bıraktı, bırakınca ’uygulama böyle mi oluyor sayın bakan’ dedim. Asabı bozuldu geldi çekti geri aldı belgeyi" diye konuştu.



“ERKEN SEÇİM OLMALI”



Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın erken seçim olmayacağına ilişkin açıklamasını da değerlendirdi.



Bir parlamento için dört yılın makul bir süre olduğunu, seçimin dört yılda yapılması gerektiğini dile getiren Baykal, "Parlamentoyu dördüncü yılın ötesine taşıma çabası yanlıştır, bu bazı işleri kotarma çabasıdır, Cumhurbaşkanını seçme isteğidir. Bırakın Cumhurbaşkanını yeni parlamento seçsin" dedi.

(ANKA)



arkadaşıma yolla arşivime ekle yazıcı için




Yorum Sayısı: 3 / 74 Yorumlarınızı Yazınız diğer yorumlar >>>


fikret urgan 06.10.2005 - 14:25
Partinizden haberiniz yok sayın Baykal,Türkiye ya da dünyada olan gelişmeleri nasıl takip edeceksiniz siz veya yöneteceksiniz?



bülent hakan 06.10.2005 - 14:23
sayin baykal , bu konuda tek diyebilecegim bir sey var ; oda lütfen kapidaki bekcinin maasina zam yapmaniz gerekecek , adami o kadar populer yaptinizki zaten zam yapmazsaniz ceker baska bir kapida bekcilik yapar ;)




ertuğrul sevimbike 06.10.2005 - 14:22
Cumhuriyet tarihinde bir dışişleri bakanı anamuhalefet liderine böyle davranmışmıdır ? ABD dışleri bakanının bildiğini CHP genel başkanı bilmek zorunda değilmidir.? Türkiye tekparti yönetimine doğru gitmektedir Allah sonumuzu hayıretsin
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 12:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Son Güncelleme 14:43
06.10.2005
'Yine mini etek giymişsin' dedi bıçakladı


Eskişehir’de, 21 yaşındaki Nuran Kılıç, mini etek giydiği için sokakta tanımadığı bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı.


Saldırganın genç kıza “Yine mini etek giymişsin“ diyerek tokatladıktan sonra bıçakla kalçasından yaralayıp, kaçtığı bildirildi.

Olay, dün saat 17.00 sıralarında Muttalip Caddesi’nde meydana geldi. Evine giden Nuran Kılıç'ın yanına gelen bir kişi “Yine mini etek giymişsin” dedikten sonra tekme tokat saldırdı. Genç kızı kalçasından bıçaklayan saldırgan kaçtı.

Hafif yaralanan Nuran Kılıç, olay yerine gelen polisler tarafından götürüldüğü Devlet Hastanesi’nde ayakta tedavi gördü. Polise ifade veren Nuran Kılıç, “2 gün önce aynı caddede yürürken tanımadığım bir kişi yanıma gelip, mini eteğimi göstererek “Bir daha böyle bir etek giyme” dedi. 2 gün sonra o kişiyi aynı caddede tekrar gördüm. Yanıma gelip “Yine mini etek giymişin” diyerek, tekme-tokat saldırdı. Beni bıçakladıktan sonra da kaçtı” dedi.

Polis, yaptığı araştırmada adının Ercan olduğunu belirlediği saldırganın yakalanması için araştırma başlattı.

(DHA)



arkadaşıma yolla arşivime ekle yazıcı için




Yorum Sayısı: 3 / 28 Yorumlarınızı Yazınız diğer yorumlar >>>


murat çabuk 06.10.2005 - 14:30
Eskişehir Avrupa kentidir ama bu şehirde yaşayan kendini bilmezler de az değildir...



Bekir Özdemir 06.10.2005 - 14:11
Allah yurdum insanina akil fikir versin. Orman yasalari mi gecerli kardesim burada. Insan sokakta yürüken niye bicak tasir o da ayri bir mesele.



ibrahim kosemen 06.10.2005 - 14:08
Malesef bu Türkiye gerçeği!!Bu gerikafalı insanlarımızla Avrupa Birliği'ne nasıl gireceğimizi çok merak ediyorum bazen inanıyorum ama sanırım kendimi kandırıyorum. bunu yapan (insan ya da hayvan demem hakaret olur)varligin yakalanma haberini 4 gozle bekliyorum.


Yorum Sayısı: 3 / 28 Yorumlarınızı Yazınız diğer yorumlar >>>
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 12:56 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayin kadir Reisim cehaletimi bagisla, fakat cozemedigim bir husus var.
Hukumetin protokolu kabul etmeden MGK'dan onay almasi gerekmiyormuydu? Ayrica sirf reklam olsun, millet AKP solaganlarini amblemini gorsun diye parti binasinda karar verildi aciklandi. Boyle hassas konunun yeri TBMM degilmi? Protokol Turkiye Cumhuriyetine yollandi, AKP'ye degil!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Ekm 06, 2005 1:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

değerli ülküdaşım,bildiğim kadarıyla mgk kararları tavsiye niteliğinde olup hükümetler için bağlayıcı karar almaz.Orada alınan kararları hükümet uygulayıp uygulamamak konusunda serbesttir.Bu da doğrudur.Çünkü o zaman bu kurul hükümetin üzerine çıkmış olur ki bu hoş bir şey değil.Tabii ne zaman hükümet adam gibi hükümet olursa.Onay işine gelince zaten en sonunda 15-20-30 yıl sonra bu iş ne zaman nihai şekline gelirse(geleceği yok da öyle kabul edelim)o zaman meclisin onayından geçecek.Şu anda meclise getirilmesinin de bir anlamı yok.Zaten meclis akepe.Ama şu yapılabilirdi.Tüm partiler görüşmeye davet edilirdi.Meclis dışı olanlar da dahil.Burada bir görüş alışverişi yapılabilirdi.
Akepenin bu olaylarda genel merkezini kullanmasını ise ben daha önce de kınadım.Bu işlerin yeri resmi kurumlardır.Akepe ta 60 lardan beri olan bir süreci kendine yontmak istiyor.Fikir kesinlikle akepenin değildir.Ama akepe kimsenin yapamadığı,cüret edemediği işlere kalkışmıştır vatanı satma konusunda.Akepenin derdi bu birliğe bedeli ne olursa olsun girmek.Bunun en büyük nedeni,bir gün partilerinin kapatılma,bunların da içeri tıkılmasını önlemek.Bunun karşılığı olarak vatanı satıyorlar.Yoksa Türkiye falan bunların umurunda değil.Bunların ülkeyi kurtarmak diye bir dertleri yok.Bunların amacı bu cumhuriyeti yıkmak.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1